28 Şubat 1939 —— AKŞAMDAN AKŞAMA ————————— Tiyatroda göz ve kulak Bir arkadaşım dedi ki — Çoktanberi tiyatroya gitmiyor. | dum. Çalışma saatlerime daha uy gun olduğu için sinemaya sık sık gi derdim. Buna rağmen İtiraf edeyim ki, bu iki şeyin tavuk eti ile balık eti gibi biribirinden mahiyet (o itibarile ayrı olduğunu bilirim. Biri var diye ötekinden feragat lâzım gelmez. Amma ben, balık tedarik edemedi. fi için yiyemiyen mahrumlar halin- deydim... Her ne hal ise.. Bu sefer gittim... Sinemaya sık sık devam ne- ticesi hasıl ettiğim intibala muka- yese ederek, sahne hakkındaki şu yeni garip tahassüsümü söyliyeyi Gözlerimiz beyaz perde üstünde y leri büyütülmüş görmeğe alıştığı için, tiyatroyu artık yadırgıyor. Rolü itibarile birinci plâna gelen eşhası ötekilerle ayni ki klükte te uzak- tan görmek!... İşte bu garibime git- ti... Sanırım ki tiyatro, sırf bu uzvi kusuru yüzünden sinemaya kıyasla aksaktır, Birdenbire haklı bir iddia gibi gü- ründü. Fakat Ssörira gülümsedim. — Aldanıyorsun, azizim! - dedim. - tiyatrodaki eşhası da, sinemadaki gibi büyütücü bir âlet çoktandır keş- fedildi. Adıma da dürbün derler!!.. Tiyatroya dekor ve elbise ve hareket «seyretmek» için gidenlerin, bülün dünyada » eski asırlardan beri - dür. bün götürdükleri meşhurdur. Hattâ istiyenlere gardrobdan kira ile verir. ler. Halkın yarısından fazlası bu kâ- rı kadim icağdan istilade eder. Biz- de her nedense bu usul taammüm et- medi, Eminim, şayed uzağı gösteren âlet şimdi keşfedilse, üç sütun üzeri- ne heyecanlı bir haber olarak bunu gazetelerimiz yazacak; «işte sahneyi canlandıracak bir usul!» diye müta- lealarını ilân edeceklerdi. O halde, itiraf et: Tiyatro, göze hitab ediş noktasından, sinemadan aşağı kabi. Uyette değildir. - — Fakat, istikrar etmiş bir fikrime gene avdet ediyorun: Tiyatronun belli başlı hususiyeti asıl kulağa hi tap eden tarafındadır. Sesli filmin binbir tekâmül daha gösterdiğini farzedinir; oradaki söz, makaslamalardan geçmiş, eklenmiş, püklenmiş, o defaya mahsus olan coşkunluk Oo hassasıni (O kaybelmiş- tir. Bilvasıtadır; kuşhane yemeğine | kıyasla okonserivedir; vitaminsizdir; velev ki lâtif rüya olsun, hakikate ' nazaran muhakkak li rüyadır. El işiyle makine tentenesinin, hal ile fabrikasyonun arasındaki uçurum doldurulamıyacağı gibi sahne de «her temsili ötekinden biraz başka olmak hususiyetini» ebediyen muhafaza edecektir. Bilhassa söz unsuru!... Tiyatromuz için yeni bir bina ya pılacak. Bu binanın inşasında herşeyden evvel «bilhassa akustiğe, sadann İyi yayılmasına ehemmiyet verilmesiz ni istiyoruz; Son sefer açılan münaka- şada bir meslektaşımız «hele şimdiki binada muvaffakiyet göstersinler!» diyordu. Halbuki, kabil mi? Şehir tiyatrosunun bugünkü salonunda yerlerin o yüzde ellisine ses tamam olarak gelmiyor. Bu şerait içinde bu kadar muvaffakıyet bile harka- dir, İkinci isteğimiz de, nasıl türkçeye gramer yapmağı günün zarureti sa- yıyorsak, bir diksiyon (tecvit) yap- — Bizim (Anna Karenin) 1 yeni yö Pilâcak tiyatro binasında oynamalıy- ee Denizbankta yeni kadro Hazırlıklar bu akşam bitecek kadro yarın belli olacak Denizbank umum müdürü B. Yu- Suf Ziya Erzin bankanın tasdik edilen hadrosu üzerinde tetkikata dün de geç vakte kadar devam etmiştir. Bu husustaki hazırlıklar bu akşam biti- rilecek ve yeni kadronun mahiyeti yarın belli olacaktır.. Denizbankın muhtelif işleri üzerin. de tetkikat yapan komisyonlar mesa- ilerine devam ediyorlar. Almanyadan gelen vapurlarla sipariş edilenlerin ka- zanlarını tetkik için kurulan komis- yon dün Etrüsk vapurunda tetkikat yapmıştır. «Etrüsk. Mersinden lima. nırmza dün gelmişti. İ Vali pazar günü Silivri ve Çatalcada tetkikler yaptı Vali ve Belediye Reisi vali muavini ile birlikte pazar günü Silivri ve Ça- | talcayı gözerek her iki küzanın ihti- yaçlarını tesbit etmiş, bilhassa mek- teb işlerile yakından alâkadar olmuş” tur. Nevyork sergisine inhisarlar- dan iki mümessil gidiyor Inhisarlar idaresi Nevyork sergisi- ne İki mümessil göndermeğe karar vermiştir, Bu mümessiller sergideki Türk paviyonurda inhisarlara sid eşyalarla meşgul olacaklardır. Sanayi birliği umumi heyeti bugün toplanıyor Mili sanayi birliği umumi heyeti senelik toplantısını bugün saat 15 te ticaret odası meclisi salonunda yapa- caktır. Toplantıda birliğin senelik faaliyet raporu okunacak ve muhte- Yf işler üzerinde görüşülecektir. intihab hazırlıkları İkinci müntehiplerin listesi de yakında ilân edilecek Mebus intihabı için asılan defter- ler indirilmiştir. Defterlere her han- gi bir sebeple itiraz edenler, teftiş he- yetinin bu itirazları hakkındaki ka- rarıma kanant getirmedikleri takdir- de mahkemeye müracaat edebilecek» lerdir. Defterlerin indirildiği tarihten iti- baren üç gün olduğuna göre itiraz müddeti yarın bitmektedir. Bundan sonra, ikinci müntehiplerin (listesi ilân edilecektir. amam a mağı da, radyo ve tiyatronun bu in- Kişal yılında öyle müstacel İş bilme Tiyiz... KN hayatımızın bundan son- raki tekâmülü, gözden fazla kulağı tatmin edecek şekilde olmak zarure. tindedir. En güzel, er pürüzsüz ve hariçte hiç kimsenin konuşamadığı kadar lâtif bir türkçe!... Bunu dinle. mek üzere, oluk oluk koşacağız!.. Sahnemizi bugünkü yüksek seviyesi. ne ulaştıran Muhsin Ertuğrul ve ar- kadaşlarının buna da bizi nail ede ceğine emniyetimiz vardır... Fakat türkçenin diksiyonunu yazacak ak. tör de değli, rejisör de değildir... Bu- nu kabul etmeli, onlar için tecvidi. mizi hazırlamalı! (Vâ - Nü) Bay Kari mektupları Radyoların sabah neşriyatı Bu sabah erken kalktım, giyi- nirken radyoyu açtım. Hemen bü- tün Avrupa istasyonları faaliyet. te... Bühassa Bükreş istasyonuna bayıldım. O kadar neşeli ve oynak Dir hava çalıyor ki insanın yüzi- nü gayri ihtiyari olarak bir mem- nuniyet tebessiimü kaplıyor. m neşeli insanlarıdır. derler, Bu söz doğru ise, sabahları erken- den dinledikleri neşeli ve oynak havaların bu hususta büyük tesi- ri vardır. Eğlenceli bir musiki ile olarak gider, daha iyi bütün gün neşesini muhafazı eder. Nilekim ben de bugün bu mu. nin tesiri altında daha füz- la çalıştım Bu sözleri yazmaktan maksa- dem şudur: Yakında Monireur'de bir Radyo konferansı toplanacak. Komjerans Ankara radyosu ile Pa- ris radyosu arasındaki karışıklı- ğin önüne geçmek meselesini de iedkik edecek. Bu Konferanslar, sonra radyonuzun neşriyatı da- ha ziyade düzelecek, tabi istasyo- numuz sabahları da çalışmağa başlıyacak. Sabah . neşriyatında Ağır, insana bedbinlik veren par- çalar değil, böyle hafif ve eğlen- celi musiki tercih. edüse... A. Sabıkalı bir kaldırımcı yakalandı B. Paltoların ceplerini boşalti- yor, meydanda duran kıy- metli şeyleri de kaldırıyormuş Emniyet direktörlüğü ikinci şube üçüncü kısım memurları Çakır Va. han isminde bir sabıkalıyı yakalamış» lardır. Şimdiye kadar suçlu olarak polis müdürlüğüne seksen defadan fazla gelip gitmiş olan Çâkır Vahan, rasgel- diği ve gözüne kestirdiği dükkünlara girerek, bir tarafta asılı ceket, palto ve emsali şeylerin ceplerini boşalt. makta, bazan da tezgâhlar üzerindeki kıymetli şeyleri ortadan kaldırmak tadır. Polis tabirince «Kaldırımcın sıfatı nı taşıyan Vahan, evvelki gün bü. şe- kilde iki suç daha işlemiş, ve dün ad. liyeye teslim edilmiştir. Muallimlere yardım cemi- yetinin çayı Muallimlere yardım cemiyeti 13 nisanda âzalarına Tokatlıyanda bir çay ziyafeti verecektir. Martta seyyah gelecek Mart içinde şehrimize beş trans- atlantikle muhtelif milledero men- sup seyyahlar gelecektir. Doktor Sami Günzberg Bir müddettenberi Avrupada bu- lunan diş tabibi doktor Sami Günz- berg şehrimize avdet ederek hastalar rını tedaviye başlamıştır. Amca Şehir tiyatrosunda |. Dörtyol portakalcıları şehrimize geldiler Elde kalan portakallarıni satmak için çare arıyorlar Portakal müstahsillerinden mürek- kep bir heyet Dörtyoldan şehrimize gelmiş, piyasa ile temasa geçmiştir. Dörtyol mıntakasında portakal ihra- cımın bir elden idaresi için kurulan kooperatif şikâyetlere yol açmıştır. Bu sene bu mıntakadan portakal ih- racatı pek az olduğu için şehrimize gelen heyet ellerde kalan mali İstan- bul piyasasına salmak için teşebbü- sata girişmiştir. 5 Yakında şehrimizde portakal fiyat- larının kısmen ucuzlaması muhtemel- dir. Dörtyol portakal müstahsiileri kendilerinin ve tacirlerin Rize mın- sında olduğu gibi doğrudan doğ- ihracat yapabilmelerini temin için Ankaraya bir heyet gönderecek- lerdir. Portakalcılar Dörtyoldaki koopera- tifin müfit olmadığını iddia ediyorlar. Bu idida ile İktısad Vekâletine arze- | dilmek üzere üç yüzden fazla imzalı olacağı zannedilen bir takrir hazırlan» maktadır, Portakalcılar, bu takrirde kendile- rinin kolayca ihracst yapabilmeleri için bilhassa şu noktalara temas et- mektedirler: 1 — Kooperatifin kaldırılması, 2 — Müstahsilin ve tüccarın bizzat ihracat yapmalarının temini, 3 — Sevkıyatın trenle yapılabilme si içih kolaylıklar gösterilmesi ve bu suretle hâlen vagon başına 175 lira olan nakil masrafının 100 liraya kadar indirilmesi, Bu takririn her tarafta büyük ulâ- ka uyandıracağı anlaşılmaktadır, Para yüzünden | Balıkçı Ali sabıkalı Mustafayı tabanca kurşunile yaraladı Bostancı istasyonu ciyarmda bir kahvede evvelki gece ağır bir yarala- ma yakası olmuştur. Aralarında bir para meselesinden ihtilâf bulunan sabıkalı Mustafa ile balıkçı Ali evvelki gece biribirlerile karşılaşmışlar, ve ağız kavgasına baş- Jamışlardır. Münazaa sırasında bir aralık Mus- tafa bıçağını çekerek Alinin üzerine hücum “etmiş, Ali de taşıdığı taban. cayı çikararak Mustafanın göğsüne doğru ateş etmiştir. Çıkan kurşun Mustafanın koltuk altına isabet ederek oldukça &hem. | miyetli surette yaralamıştır. Vaka yerine gelen polisler, balıkçı Aliyi yakalamışlar, Mustafayı da te davi edilmek üzere Haydarpaşa has- tanesine nakletmşilerdir, Maarif şürası için hazırlanan! rapor gönderildi İ Maarif şürâsı hazırlıkları bitmiş. tir. Şehrimizdeki lise, orta mekteb, muallim mektebi ve sanat mekteple- ri müdürlerile ilk tedrisat müfettiş- leri dün maarif müdürünün riyase- tinde İstanbul Kız Sanat mektehin- de toplanmış, şüraya verilecek olan raporu okuyup tasdik ederek Anka- raya göndermişlerdir. Sahife $ İSTANBUL HAYATI Oğlu da geldi amma... Kadmların biri yaşlı, üçü genç. Yanlarında iki çocuk. Harbiye durak yerine sıralanmışlar, gelen tramvaya hep birden hücum ediyorlar. Kimi ön- den, kimi arkadan basamaklara sarılı- yorlar. Aşağıdan çocukların biri hay- kırıyor: — Anne... Babam gelmedi. Beklemi- yecek miyi: Biribirlerini ite kaka, telâşla basa- maktan iniyorlar. Gençlerden biri yaş- lı kadına dert yanıyor: — Oğlun her zaman işte böyle ya- par. Şimdi gelip yetişseydi şu tram- vayı kaçırmazdık ya!... İhtiyar kadın elini ağzının kenarına siper ederek güya etraftakilere işittir. meden cevap veriyor: — Ne yapsın ayol? Demek ki fazla sıkışmış adamcağız!... Yarısını eve gö- türecek değil ya... Böylelikle birkaç defa basamaklara asılıp tekrar indiler. Uzaklaşan tramvayın ardından hayıflanarak bakışırlarken önlerinde bir otomobil durdu. Şoför pencere den seslendi: — Hadi bayanar!... İstanbul tara- fına geçecekseniz götüreyim. Hem ucuz, hem de tramvaydan çabuk gi dersiniz, İhtiyar kadm paytak (bacaklarile yuvarlana yuvarlana otomobile sokul- du, şoförle pazarlığa girişti: — Fatihe gideceğiz. Yedi kişiyiz. Ka- ça götürürsün? Pazarlık pek uzun sürmedi, Uyuş- tular. Yedi kişiyi otomobile sığdırabil- mek için şoför, yerlerini tesbit etti. Üç kadın arkaya oturacak, çocukları kucaklarına alacaklar. İki kişi de ön- de şoförün yanına sıkışacak... İtişe kakışa yerleştiler. Gençlerle ço- cuklar içeriye doldular, Tostopar?'k, yaşlı bayan da şoförün yanma girdi. — Biraz dur. Oğlum da şimdi nere- de ise gelir. Velâkin o nereye otura- cak? Şoför biraz daha kenara çekilerek yanında yer açmağa uğraşırken baya- nın oğlu da geldi, Araba tekerleği gi- bi değirmi bir gövde, kocaman bir göbek... Pantolon düğmelerini ilikli yerek etrafa bakınrken otomobildeki çocuk seslendi: — Baba, baba... Gel. Biz otomobil. deyiz. Şoför telâşla yaşlı kadına döndü: — Oğlunuz bu bay mı? — İşte bu yat... Allah bağışlasın. Şoför yerinden fırladı, otomobilin kapılarını açtı: — Affedersiniz. Otomobilimin üst katında yer yok. Siz tramvaya biner- seniz daha rahat gidersiniz. Ben sizi götüremiyeceğim. Süklüm püklüm arabadan çıktılar, homurdanarak gene kaldırıma sıra- landılar. Cemal Refik yen. Bir sahtekârlık İş bankasmın Beyoğlu şubesi me- murlarından Müşfik'in hariçten Nec» det Fahri isminde bir gençle uyuşa- rak onun namına kayıdlar yaptığı ve bankayı izrar eylediği anlaşılmış- tır. Banka müfettişlerinin o mütad mürakâbesi esnasında meydana Çi- kan bu sahtekârlıktan müddelumu- milik haberdar edilmiş ve maznunlar hakkında takibata başlanmıştır. Ban- kada bu suretle yapılan sujistimalin inikdarı on sekiz bin lira kadardır. ... Görüyorsun, dekorlar güzeli... (Anna) fevkalâde Bir de bina iyi am A ömkedN LİR «. Bütün oyunda belki iki şey sini- rine dokunabilir: Birincisi ak saçlı ihtivavların direk di ODUN ... İkincisi de Jön prömiyenin kara sakalı!,.. Öte tarafları hep güzeli... Acabı nlar da düzelir m il mi dersin