Zenbilli Ali bey iflâs edecektir ! Bir müessese sahibi tanırım, Adı «Zenbilli AH bey» dir. Bir de tarihte #Zenbiin Ali efendi» var. Hani, Beyâ- e Yavuz ve Kanuni zamanlarında irmi altı sene şeyhislâmlık yapmış. Penceresinden sokağa bir zenbil sar- kıtarmığ; içine sualler koyarlarmış, o dn cevaplarını verir, yine ayni vasi. tayla aşağı uzatırmış... Bizlm Ali beyin lâkabı başka se- bepten, Yazıhanesinin duvarlarında zenbiller asılıdır. İçinde kah- Yaltılık, yemeklik harçlar, erzak, ek- Mek... Han kendinindir, bir tarafında da ailesile oturur. Kendi, zevcesile ve Şocuklarile odalardan birini işgal der, Büyük hanım, ahretlik kız, di- Ger bir bölmede yaşar, sabah nama- ını kıldıktan sonra, yatacıklarını der- er, toplar, dürer burar, yüke sokar- lar, Ortaya tıngır mungır bir sini ge- tirilir. Duvardan zenbil iner, Saç Mangal püf püf yakılır, Dünden ar. tan Çay, ibriğin dibinde duruyor ya... Küle sürülür... Bak ekmeği esirge mek yoktur... Çoluk çocuk istediği kadar yesin... İnsan tabii doyacak ki Salışacak... Amma, tazesinden alma- Malı, zira bayatı hem on para ucuz, — de hopur hopur yutulmaz... Az ir, İki odanın içine ailesinden sekiz hüfusu sıkıştırıp böylece geçindiren Ali bey, zengin de olsa, müessesesin- deki memurlara Ford işçisi muamele- *İ gösterecek değil ya... Pejmürde, sefil, yahut omektebini Yeni bitirmiş de gözü açılmamış in- Sanları bulur, beş liradan kapı açar, zenbillerden yiyeceğini yiyeceksin... Öteki odada kerevet de var. Yatar- Sın... Sinemaya filan giden çapkınlar- dan değilsin ya inşallah... Arada Si- Tada bir kahve içsen beş kuruş... Alt Yandaki Tibrizli üçe veriyor... Fakat netice ne oluyor?... İstidatlı, Salışkan, gözüaçık, işe yarar kim var- "3 Zenbilli Ali beyin ticarethanesin- kaçıyor... Yallah rakiplere... Ah Yu nankörler! “.. Kıssadan hisse: Hükümet yeni bir Barem meselesi Memur maaşlarını zablü Tabta sokuyor. Kimseye fuzuli yere Yüksek ücret veriliyor mu diye de ba- kiyor, Zira, ancak mütehassıs ehliye- tinde olanlar diğer memurlardan İs- tisna edilebilir... Bu böyle oluyor diye zihinlerimizde bir Zenbilli Ali bey felsefesi belirme- melidir, Mayir, bu memleketin evlâtları için temenni olunan hiç de o değildir. Keş- ke kabi olsa, en küçük memürumuza çöpçümüze bile, çok mü. Peffeh bir hayat temin etsek... Medeniyetin ne nimetleri var: Oto- Mobil, radyo, seyahat, kat kat elbise, ai tiyatro, hediye, ziyafet, kum- di Bütün bunlardan şimdilik pek çok aş ere de tekmil vatandaşları istifa- #ttirecek kazançlar, ücretler istiyo- Yuz. İktısad felsefemiz böyledir. Gö- bundadır; hevesimiz kısmakta, yaşatmakta değil; bilâkis Umumi meclis . Beşiktaşta park .. işi tekrar ..-.. . görüşülecek Umumi Vilâyet meclisi dün ikinci reis vekili B. Tevfiğin başkanlığında toplanmıştır. Beşiktaşta Abbasağa mezârlığından bir kısmının park ha line uygun görüldüğüne dair Mülki- ye encümeni mazbatası okunmuş- tur. Mazbatada, mezarlıkta tarihi kiymeti haiz mezar taşları olduğu için, mezarlığın bir kısmının muha- fazası, bir kısmının da park haline konulması muvafık görülüyordu. Âzadan B. Abdülkadir Ziya, buna itiraz etti. B. Halil Hilmi, mezarlığın muhafazasını ve parkın başka bir ye- re yapılmasını istedi, B, Hamdi Rasim, Beşiktaşın parka olan ihtiyacını ileri sürerek; tarihi kıymeti haiz taşların nakledilmesini ve bütün mezarlığın park haline ko- nulmasını teklif etti isede, mesele- nin tekrar makam tarafından tcdki- ki muvafık görülerek mazbata red- dedildi. Taksimde Çöplükçeşme . sokağına Denker ismi verilmesi hakkındaki teklif te münakaşa edildi. Âzadan bir kısmı bu ismi uygun bulmadı ve 50- kağa yeni bir isim bulunması için en- cümene iade edildi. Bundan sonra Üsküdar İskele mey- danının tevsline ait imar plânı kabul edildi. Âzadan mühendis B. Cevdet, Üsküdar İskele meydanının eski vâr ziyetinin de ileride bilinebilmesi için, imardan evvelki ve sonraki şeklini gösteren birer maket yapılmasını teklif etti; buda muvafık görüldü. Meclis salı günü toplanacaktır. 'Ankara seyahati Vali ziyaretini bir müddet geri bıraktı Şehre ait işler hakkında alâkadar makamlarla temas etmek üzere bu- günlerde Ankaraya gidecek olan Va- MB. Lütfi Kırdar, Şehir meclisinin iç- tima halinde bulunması ve seçim İş- leri münasebetile, seyahatini bir müddet için tehir etmiştir. Gümrük ve İnhisarlar Vekili Valiyi ziyaret etti Şehrimizde bulunan Gümrük ve İnhisarlar Vekili B. Ali Rana Tarhan dün Vilâyete gelerek, Vali B. Lütfi Kırdarı ziyaret etmiştir. Yunanistana arpa ihraç ediliyor Yunanistan, serbes dövizle 10,000 ton arpa ithaline müsaade etmiştir, Bu miktarin 3,500 tonu Yunan Zira- at bankası, mülebaki 6,500 tonu da muhtelif şehirlerdeki Ticaret odaları tarafından ithal edilecektir, 'Türkofis, dün keyfiyeti alâkadarlara bildirmiş- tir. malı... Arayan bulur... ves Zenbilli Ali beyin müessesesi iflâsa (VA-Nü) Panya zler, milliyetçiler derken İs İşi de sona erdi bay Amca... ». Fakat iki taraf boğuşurken dün- ya efkârı umümiyesi de epey yoruldu Karilerimizin mektupları İzmirin güzel bir bulvari ve İstanbulun sakil yeni mahalleleri Geçen gün Akşam gazetesinde bir resim çıktı, — Aman, ne güzel yer. Mutlaka Avrupanın bir köşesidir!..» diye bak- şurada otursam...» diyor. senede yapılan - daha doğrusu mah- vedilen - semtleri geldi; Talimhane meydanı, Cihangir ve yangın yerleri- ni dolduran diğer yeni mahalleler... İzmirde niçin olabilmiş te İstan- bulda olamamış? Yollar ve Binalar söylüyorlar, Demek rın, hâli da ötede beride belirdiği göze çarpıyor. Diyorlar ki: — İcab eden resmi muamele yaptı- rılmıştır... İzin alınmıştır. Eşkâle mutabıktır... Öyleyse, izin verme tarm ve eşkâl yanlış... Çünkü bütün o sakil mahal- leler de hep böyle izin verile verile be- lirdi... E. Bir katil maznunu yakalandı Fakat «Benim bahsettiğiniz cinayetten haberim yoktur» diyor Gümüşhanenin Sarışeyh köyünden Haydar adında biri dün bir katil su- çundan maznuünen yakalanarak adli- yeye teslim edilmiştir. Tahkikat ev- rTakına nazaran ' Ordu vilâyetinden İstanbul zabıtasına gönderilen bir tezkerede Haydarın bir müddet evvel Orduda İsmet adında birini öldürüp kaçtığı ve son zamanlarda İstanbula geldiği bildirilerek yakalanması isten- miştir. İstanbul zabıtası tarafından yapı- lan araştırma neticesinde Haydarın burada Unkapanı civarında bir çö- rekçi fırınında satıcılık yaptığı anla- şılarak orada yakalanıp müddelumu- gniliğe verilmiştir. Dün Sultanahmed birinci sulh ce- za mahkemesinde yapılan sorgusun- da Haydar suçunu tamamiyle inkâr ederek: — Öldürülen adamı tanımadığım gibi böyle bir cinayetten de haberim yoktur, Bana iftira ediyorlar, Demiştir. Hâkim, Haydarı tevkif ederek mahfuzen Orduya gönderil- mesine karar vermiştir. Çikolata çalmak isterken camlar kafasına indi Fethi isminde bir çocuk Şehzade- başında bir sinema büfesinden çiko- lata çalarken görüldüğünü farketmiş, kaçacağı sırada Ccamekânlı kapıya çarpmış, camlar muhtelii yerlerine çarparak tehlikeli surette yaralan- masına sebep olmuştur. Polis, Fethiyi Cerrahpaşa hastane- sine yatırmıştır. İyileştikten. sonra hırsızlık suçundan takibata devam Diplomatlar meclisinde |. . Tıpkı kahve deyicileri gibit... döğücülerin hunk | i Ada suyu Denizbankla bu günlerde anlaşma yapılıyor Büyükadaya su verilmek üzere Be- lediye ile Denizbank arasındaki mü- zakere safhasından bahsetmiş ve Be- lediyenin Adada yapılacak tesisatın keşif plânlarını hazırlamakla meşgul olduğunu yazmıştık. Denizbank, İstanbuldan kendi ve- saiti ile Büyükadaya Terkos suyu nekletmeği kabul etmiş ve son nok- tal nazarını Belediyeye bildirmiştir. Denizbank, metre mikâbı başma 20 kuruş nakliye ücreti istemiş, Belediye de 10 kuruş teklif etmişti, Denizban- kın 10 kuruşa muvafakat etmiyeceği de anlaşılmıştır. Bu takdirde Belediye bu miktarı biraz daha çıkaracaktır, Dün Belediye Sular idaresi müdü- rü B. Ziya, Adalar kaymakamı B. Şev. ket, Vali ve Belediye Reisi Dr. B, Lüt- fi Kırdarı ziyaret ederek bu mevzu etrafında görüşmüşlerdir. Dünkü toplantıda, Denizbankın teklifine ve- rilecek cevap görüşülmüştür. Belediye ile Denizbank rasında bugünlerde kati bir anlaşma yapıla- caktır. Nakliye ücreti tamamile tes- bit edildikten sonra, Belediye, abone- lere suyun metre mikâbını 35 « 40 ku- Tuş arasında satabilecektir, Bir motör Çanakkalede karaya oturdu B. Mustafa isminde birine ait 29 tonluk Sürati bahri motörü Çanak- kalede Sivrice mevkiinde karaya otumuştur, Motörün kurtarılmasına çalışılmaktadır. Despinayı dövmüşier Bunu mahkemede, yolunan saçlarını göstermek sure- tile isbat etti Kumkapıda Lânga civarında Des- pina ile Vasiliki ve Marika adlarında iki komşu bir çocuk meselesinden kavga etmişler, Despina bu iki kom- | şusunun kendisini dövdüklerini iddia ederek aleyhlerine dava açmıştır. Dün Sultanahmed birinci sulh ce zada yapılan muhakemede Despina: — Aramızda evvelce geçen bir kav- gadan dolayı bana kin besliyen Mari- ka ile Vasiliki bir olup beni dövdü- ler kendilerinden davacıyım, demiş, mezmunlar suçlarını inkâr etmişler- dir. Bunun üzerine Despina: — İddiamı işte bunlarla isbat edi- yorum, diyerek koynundan bir yu- mak saç çıkarıp hâkime göstermiş ve: — Maznunlar beni o kadar dövdü- ler ki, saçlarımı bile yoldular, demiş- tir. Suç sabit olduğundan Vasiliki ile Marika yirmi beşer lira para ceza- sına mahküm olmuşlardır. Zarla kumar oynarken yakalandılar Tahtakalede Mustafa ve Mehmed adlarında iki kişi zarla okumar oynarken polis tarafından cürmü meşhud halinde yakalanmışlardır. Kumarcılar dün mahkemeye veril- mişlerdir. w Şimdi bir mesele var: Devletler, yeni İspanyayı tanıyacaklar mı, tanı- mayacaklar mı?.., © Bahife Da Rahatımız kaçtı Zaman zaman bazı kelimeler âdetâ moda olur. Sakız gibi ağızlarda dola- şır. Bilmem dikkat ettiniz mi? Bu son senelerde de kullanılan iki kelime yar: Tansiyon, rejim... Ahbabınızın evine gidersiniz. Ye- meğe alakoyarlar. Bir de bakarsınız evin etli canlı, tombul bayahı, haşlan- mış bir tavuk kanadı ile karnını do. yurmağa çalışıyor. Söz açılınca: — Efendim, malüm a... Rejim ya- pıyor. Doktor rejim tavsiye etti. Bakıyorsunuz evin bayanı ete elini sürmüyor, Söz arasında: — Malüm ya... diyor tansiyon me selesi... Et benim tansiyonumu yük- seltiğor. Ortalıkta rejim ve tansiyondan gö- çilemiyor. Bir çokları neye elini uzat. sa şüphe ile etrafıma soruyor: — Acaba tonsiyonuma tesir eder mi? Geçenlerde ihtiyar bir kadıncağıs kızlarının, gelinlerinin, oğullarının, damadlarının bu haline bakıp: — Tahaf şey, dedi, bizim zamani- mızda ne rejim bilirdik, ne tansiyon... Göğnümüz çekince et yerdik, canımız isteyince zerzevat... Bu tansiyon, re jim de nereden çıktı bilmem ki?.. Bunları bilmezdik ne rahattık. İhtiyar bayanla konuştuktan son- ra düşünmeğe başladım. Hakikaten kendisinin sözleri pek de yabana at. hır şeyler değil. Tıb ilerledikçe mit hakkak ki bir çok ( dertlerimize çare bulunuyor. Fakat bir taraftan da ra hatımız kaçıyor. İşte meselâ şu tansiyon meselesi or- taya çıktıktan sonra insanların raha- tı ne kadar kaçmıştır... Şunu yeme tansiyonun yükselir. Bunu yapma tansiyonun çıkar. Haydi haftada bir, on beş günde bir tansiyon muayene si... İşte apandisit meselesi... Bu mese- le ortaya çıkmadan İnsanlar her hak de daha rahattı, Şimdi sağ tarafımız da hafif bir sancı oldu mu: " — Aman... Sakın apandisit olma» sın!,.. diye başlıyoruz, Muhakkak ki daha sıhhat itibarile de meydana çıkınca kimbilir rahata muz daha ne kadar kaçacak... Hikmet Feridun Es aaasaaanaa1011020110000000000 00mm Dün kaza yapmak sırası kamyonlarda idi! Şoför Osmanın idaresindeki kam. yon Beyoğlunda Mustafaya, şofög Ahmedin sevkettiği kamyon Üskü- darda dört yaşında Mihran adında çocuğa, şoför Fevzinin idaresindeki kamyon da gene Üsküdarda yedi yaş- larında Kemale çarpıp muhtelif yer. lerinden yaralanmalarına sebep ol- muştur. Polis, yaralıları tedavi! altina aldır. muş, şoförler yakâlanarak adliyeye verilmiştir, İki kişi kalb sektesinden öldü Dün şehrimizde âni iki ölüm vaka» sı olmuştur. Orhangazili İbrahim, ve Balıklı Rum hastanesinin kalorifer kazanını temizlemekte olan Ömer isminde bie amele birdenbire düşüp ölmüşlerdir. Doktor tarafından yapılan muaye- nede İkisinin de kalb sektesinden öl- dükleri anlaşılmış ve gömülmelerinş B. A. — Şüpheli!.. Çünkü İspanya nın tanınacak hali kalmadı!