* uğmaz mı? Ş Hüseyin Avni paşa — Emin olunuz, inik ön sihnmml İSARAY ve BABLÂLİNİN iç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KANİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tetrika No, 272 Mithat paşanın sadaretten azli, Mütercim Rüştü paşanın sadarete getirilmesi Mahmud Nedim pâğanin Hüseyin Avni paşa gibi bir adama karşı bu ha- reketi Abdülâzizin akibetinde iptidai bir sebep teşkil etmiştir. (La Türki) başmuharrirliği kontra- tosu bitince -Âli paşanın vefatından az sonra- Mismer Parise N O Pariste iken Hüsâyin Avni paşa ia : da mezuniyetle Avrupüya gitmişti. Miş- meri ikametgâhında ziyaret etti. Ara- da Mahmud Nedim paşanın Avrupalı- ların alacaklarına verilecek faiz hâk- kındaki projesinden biraz obahsedil dikten sonra Hüseyin Avni paşa asıl zihnini işgal eden bir meseleyi Misme- re açmaktan çekinmedi: Bazi kimselerle anlaştığını, icap kinilmiyeceğini anlattı. Yalnız Mithat paşa kendisine emniyet telkin etmi- yordu. Teşebbüsten haberdar olanlar 62 kişi idi. Mismer — İşin şuyuundan korkul- Ben insanları bilirim. Hareket edecek © blan yalnız benim! Diğerleri emri vâ- kiden istifade edeceklerdir. Zaten hoş-' nudsuzluk umumidir. Ordudan emi. nim. Hele bir Serasker olayım! Mismer — Böyle bir yola girildikten sonra durulamaz! , 7 H, A. — Allah biliri Kader! M. — Hayatınızı tehlikeye koyduğu- nuzu biliyor musunuz? H, A. — Bir asker İçin hayat nedir? 30 senedir muharebe yi larında hayatımla oynamadım mi? Gene bir rouharebe olsa hayatım bir Kazağın kurşununa bağlı deği mi? Bu defaki öndül zahmetine değer. Bizi harem- ağalarile o ecnebilerin * tahakkümüne teslim eden bir rejime artık nihayet verilmelidir, Hüseyin Avni paşa bu sözleri göste- riş olsun diye söylemiyordu. Mismer hasta halile nefye gönderildiği gece Hüseyin Avni paşanın çehresinde in- sana dehşet veren bir soğukluk gör- müştü. Paşanın bu son sözlerini din- lerken de gene ayni hali görür gibi ol- du. Hüseyin Avni paşanın irade kuvveti karşısında Mismerin bütün itirazları eriyip gidiyordu. H. A. — Eylül içinde İstanbula ge- liniz. Hükümet darbesinin notalarını Avrupa kabinelerine yazarsınız, Girid ihtilâli esnasında hizmetleriniz mü- kâfat görmedi. Bu nisyan benim vic- danıma dokunuyor. (Odanın âdi mo. bilyesine bakarak) Bizi istismar eden, bize hiyanet eden herifler saraylarda otururlarken sizi burada görmekten utanıyorum. Mismer bu sözleri e lüzum gör. medi, Hüseyin Avni paşa “Abtüilizize tak. dim için iki vazo almak istiyordu. Mismerle birlikte mağazaları gezdiler, Arada Hüseyin Avni paşa şu sözleri ai taklid ediyorum. On- lar da boyunlarına ip takmadan evvel vezirlerini hediyelere, iltifatlara gark- ederlerdi! a © — Hüseyin Avni paşa padişaha lâyık vazolar bulamadı. * (Sonra Viyanada iki altın şamdan bulmuş, bunları elli bin franga alarak İstanbula götürmüştür.) “Hüseyin Avni paşa Fransa cümhur. reisi general Mak Mahon ile Versayda görüştü. Fransız askerlerini Almanlardan fe. na giyinmiş buldu. Tabiat Hüseyin Avni paşayı kuman- da etmek için yaratılmıştı. Paşa askerliğin her şubesinde vukuf emniyetle yerine getirilecek bir baş görürlerdi. Askerin ve zabitlerin tam itimadını kazanmış. tv. Ruslara karşı harp için bir plân hazırlamıştı. Muhtar, Osman, Süleyman, Meh- med Ali paşalar askerlikçe onun Şâ- kirdleri idiler. Eğer Rus muharebesin- de sağ olsaydı nüfuzu kumandanlar arasında rekabetlere meydan vermez, harekette ittihadı temin eylerdi. Belki Pilevrede ve Asya hududundaki gali- biyetlerden şerefli, hayırlı. neticeler elde ederdi! Nefyimi ihtiyar ederim de... Mithat paşanın ilk sadartinin (25 cemazitileyvel 1289 - 16 şaban 1289) son günlerinde Abdülâziz mütercim Rüştü paşayı tekrar sadrazam nasbey- lemeği münasip görüyordu ve bu ten- sibini mütercim paşaya da ifham eyle- mişti. İş kuvvei karibeye gelmişti. Bu sebeple Rüştü paşa Mithat paşa tara- fından kendisine teklif edilen vükelâ- lık mansıblarını kabule yanaşmıyor. — Ben ihtiyar oldum. Vücudümün tahammülü yok! Diye itizar ediyordu. Bu istigna yü- yünden epey sözler oluyordu. Nihayet Mithat paşa mütercim paşanın (Mec- lisi hâsı vükelâya memur) olduğu hak- kında şifahi bir irade aldı. Mütercim paşanın kabulünü temin için Amedci Kenân beyi gönderdi ve eğer bunu da kabul etmezse cümlenin meyus olaca. ğını bildirdi. Mütertim paşa çaresiz kabul eyle- meği vadetti. Mithat paşa da resmen arzetli, Aradan birkaç gün geçli; ira- de çıkmadı; dedikodu arttı. (Mütercim paşa sadrazam olacak; bunun için memuriyeti tevkif olundu.) diye söyleniyordu. Mütercimin dama- dı sadaret yaveri Mehmed bey bu söz- eri duyarak Rüştü paşaya açtı. Paşa — Mithat paşayı bir boş zamanın. da gör ve benden selâm söyle, (Birkaç gün evvel vaki olan maruzatının tev- kif olunmasında hiç beis yoktur. An- cak bu yüzden çıkan kılü kaller- den kendileri müteessir olmasınlar; benden emin bulunsunlar. Nefyimi ih. tiyar ederim; mansıbı kabul etmem.) diye söyle, 'Tenbihinde bulundu. Fakat Meh. med bey bu sözleri Mithat paşaya bil- dirmeğe lüzum görmedi ve kayınpe- derinin suali üzerine: — Söylemeğe müsaid vakit bulama- Cevabını verdi. Mütercimin sadarele nasbı gün geç- tikçe kuvvetli görünüyordu. Fakat bu mansıbı kabulden imtina: da vükelâ- Mısırlı Mustafa Fazıl ve Yusuf Kâ- mil paşalar gibi bazıları ya bilvasıta haber göndererek yahud bizzat gele. rek mütercime: — Bugünlerde sadaretin uhtenize tevcih edilmesi melhuz bulunuyor. Fakat işittiğimize göre kabulde im- tina gösteriliyormuş. Eğer kabul et- mezseniz bizleri meyus edeceğinizden başka umum milletin hakkı devletiniz. de olan teveccühü münsebib olacak DAY) Radyodifüzyon Postaları e Türkiye DALGA UZUNLUĞU 1639 m. o 183 Kes, 120 Kw. TÜRKİYE SAATILE Pazar 22/1/939 1230: Program, 1228: Müzik (küçük orkestra - Şef: Necip Aşkın): £ - Pritz Köpp - Yaz akşars sült, 2 - Osman Pe- rez Freire - Ay - ay - ay - serenad, 3 - Ralph Benatzky - Bebekler perisi - fili- minden - Neşeliyim şarkısı, 4 - Ralph Benataky - Grinzing'e bir daha - vals, 13: Memleket saati, ajans, meteoroloji haberleri, 13,10: Müzik (küçük orkestra devam); 5 - Franz Lehar - Eva eperiti- nin valsleri, 6 - Cürlo Thomsen - Dua, 7 - Hans Sehnelder - Tirol dağlarının halk şarkı ve danslarından - potpuri, 8 - Cari. Rydahi » Melodi, $ - Johannes Brahms - Macar dansı No. 3, 13,48: Türk Müziği: 1 - Kemani Rıza efendi - Tahir- puselik peşrevi, 2 - Kâzım Uz - Görmez- sem gül yüzünü, 3 - Dr. Şükrü Şenozan - Gönül harareti, 4 - Vecihe - Kanun tak- simi, 5 - Rahmi hey - Geçti o gamlı ey- yamı serma, 6 - İsmaili Dede - Nazlı nazlı seküp-gider, 7 » Tanburi İshak - Gülizar saz semaisi, Okuyan: Sadi Hoş- ses, Çalanlar: Vecibe, Rüşen K, Cevdet Kozan, Mesud Cemil, 14,15 - 1430: Ko- nuşma (Ev kadını sati), 1730: Program, 1180: Müzik (Pazar çayı), 1830: Konuş- ma (Çocuk saati), 18,50: Ajans ve meteo- roloji haberleri, 19: Türk müziği (İn- cesaz faslı - Bayati faslı), 20: Spor (Ana- dolu ajansı spor servisi!, 2040: Müzik (Oda müziği - İbrahim Özgür ve Ateş bö- eekleri — Vantezi», 2030: Türk müziği: 1 Emin'ağa - Suzinâk peşrev, 2 - Sa- dullah uğu - Ağır semal - Kapıba ber gören, 3 « Münir Nureddin - Durmadan aylar geçer, 4 - Yesari Asım - Ayn düş- tüm sevgilimden, 5 - Refik Fersan - Tan- bur taksimi, 6 - Nuri bey - Benim servü hıramanım, 7 - Suzinâk saz semaisi; Oku- yan: Mustafa Çağlar, alanlar Erer, Refik Fer Cevdet Kozan, Kemal Niyazi Seyhun, 21: Memleket saati, ajans, böeteöroloji Baberlepi, 2110: Riyaseti- cümhur bandosu - Şef; İbsah Künçer: I » A, Böse » Cezayir marşı, 2 - E, Fon- tenelle - Vals Gitanb, 3 - J. Massenet - Fedre - uvertür, 4 € Şübert - Bitmemiş senfoni « 1 Parti, Z.Parti, 5 - Vagner - Lohengrin marş, 215: Müzik cazband - Pi ei 13: Som ajans haberleri ve 04 sağa: İ — Almanyada büyük bir şehir. 2 — Dostlar - Bir çalgı 3 — Tersi güzel sanattır - Küçük tüfek. / 4 — Harab düşkün - Maksad. ! 3 —- Cezire - Tersi vapur çapasının de- bizde amud vaziyete gelmesine denir. i 6 — Sancak - Başına «H. gelirse bir renk olur. 1 — Kuru soğuk 8 — Genişlik - Sin - Nefi edatı. 9 — Safrakeseşi - Dericilik sanatı, 10 — Çalışkan Yukardan aşağı: ) — Kadın eteklerine könan kumaş- ten tezyinat - Cevher. ? — Mensubiyet, 3 — Kamer - Odanın üst sathı, 4 — Faydalı « Çok değil - Tersi isimdir. 5 — Ağır bir cismi küldirmak için kullanılan âlet - Hayvan gı- dası. 8 — Talih yoklama - Küçük şehir 7 Z Bir sayi - Şehir. 8 «Tersi tuzaktır - Kuş burnunun yarısı, Z 9 — Esir - Tersi şafaktır. 10 — Lezzet - İhtira. Geçen bulmacamızın halli Soldan sağa: 1 — Vardakosta, 2 — Bi, Arina,3 — Rahvan, Kel, 4 — Ey, Af, Kaba 5 — Sin, Azamet; 6 — İşaret, Söda, 7 — Falin,8 —— Eşkâl, 9 — İare, Ahen, 10 — Arbede, At, » Yukardan aşağı: 1 — Veresiye, 2 — Alâyiş, Şir, 3 — Ar, Dava, Emare, 5 — Arafat, Led, , 7 — On, Kasara, 8 — Sakamet, Ebediyet, 10 — Anlatan, NI İZMİR ve mülhakatı için AKŞAM güze tesinin tevzi yeri münhasıran İz- mirde İkinci Beyler sokak 52 nu- marada Hamdi Bekir Gürsoylar mağazasıdır. * gördükten sonra gene vapura avdet ettiler. Herekeye çıktılar; fabrikayı gezdiler. Sonra vapurla Beylerbeyine dönerek ezani saat iki raddesinde is- keleye yanaştılar. Sadrazam Mithat paşa buraya çıktı; vapur diğer vüke- lâyı Bebeğe (Arkası var) TURAKINA TARİHİ ROMAN Yazan: İSKENDER F. SERTELLİ 'Tefrika No. 35 Volga kıyılarında baş kaldıran ihtilâlci bir kadın Moğlları tehdid ederek Rusyadan sürmek istiyordul Bu sırada Moğollar da yaklaşmış- lar, şehir civarını yakmağa başla- muşlardı. Çünkü, Moğollar kâlenin teslimini istedikleri halde Şitemberg: | 4 Karşınızda Alman kanı taşıyan ve sizden öç almük istiyen bir ku- mândan vâr. Kuvvetinize güveniyor- sanız, kaleyi döğüşle alabilirsiniz. Başka türlü, surların bir taşını bile size teslim etmem!» Cevabını vermişti. Moğollar bu cevab üzerine, Olmots civarındaki bütün köyleri yaktılar. Erzak ambarlarını yağma ettiler, Şi- temberg bu ateşi surlann üstün. den seyrediyordu. Köylerin, yakılması bittikten üç gün sonra, Moğollar şehri çevirdiler. Kaleye yaklaşmadılar. Zira, Moğol- lâr telefat vermeden; istilâ * plânını tatbike karar vermişlerdi. Bütün şe- hir ve kasabaları işgal ederek Avru- panın. göbeğinde yürürken, bu ara- da bir iki kalenin teslim olmama- sından ne çıkardı? * Moğollar Moravyayı baştanbaşa İş- gal ederek, nihâyet Bohemya ve Avusturya sınırlarına gelmişlerdi. Motavyayı kolayca fetheden Moğol- lar bu memlekette hemen hemen Olmots'lan başka bir yerden müka- vemet görmemişlerdi Möoravyalılar çok sulhperver in- sanlardı. Moğollara hoş görünmek için tepsi tepsi yemekler, tatlılar, ta- Ze yemişler hazırlıyarak, Moğol akın- cılârını memnun etmeğe çalışırlar ve | İstilâya uğradıkları halde bile genç kızlarına türküler söyletip Moğolları eğlendirirlerdi. 7 Polonya, Silizya, Moravya muzaf- feriyetlerinden sonra, bütün dünya bir daha anlamıştı ki, Moğol akıncı- | ları Avrupayı baştanbaşa işyal ede- ceklerdi. Çağatayın oğlu bu havalideki akın- cıların başında sarsılmaz bir iman ve irade ile ilerlemeğe karar ver- mişti, Şimdi, Tuna boylarında, gene gar- be doğru büyük akınlara hazırlanan Sobolayın yakında harekete geçeceği ve iki büyük koldan Avrupayı Kuşa- tacakları haberi bütün buristiyanlık âlemini korku ve heyecan içinde tit- reliyordu. Papa, Romada, Vatikanın çanları- na sarılmış: «— Hıristiyanlığı kurtaracak“ bir kuvvet yok mu?3 Diye bağırıyor ve Avrupanın kula- ğına: — Ne duruyorsunuz... Neden bir- leşik ordular çıkarmıyorsunuz? Diye fısıldıyordüu. Birleşik ordu... Fakat, bunu kim yapabilirdi? Her millet kendi ülkesini bile müdafaa edemez bir hale gelmişken, Avrupa- da kim kime yardım edebilecekti? Bir Alman müverrihi; o devrin için- de yâşarken; «Bütün dağlardan “ dökülen yağmurlar, nasıl-bir nehre hü- cum edip. taşarsa; işte Moğol- larda Avrupayı öyle taşmış bir nehir gibi istilâ ediyorlar- dı. Bu akının önünde - hiç bir kuvvet duramazdı.» Diyor ve «Avrupanın mükaddera- tını bundan sonra Moğollar eline alacak» kanaatini söylemekten çekin- miyordu. Artik bu müthiş istilâ tehlikesinin önüne hiç kimse geçemez, bu akını hiç bir kuvvet durduramazdı. Bu, bir hakikatti. Şimalde ve garbde iki ejder gibi Avrupayı sarmağa başlıyân Moğollar bu akınları yaparken hiç te mağrur değillerdi. Mogol komutanları: «— Kendimize güvendik. yola çıktık. Yolumuzu kesmeğe muvaffak olan biri varsa, onun önünde eğili- riz.» Diyorlardı. Moğolların yolunu kesecek bir kuv- vet tasavrur edilmiyordu. Ve bu akınlar iki büyük koldan böylece ilerleyip gidiyordu. Rusyaya akseden bu sonsuz müu- zafferiyet haberleri Rus aslizadelerini titretiyordu. Rusya da Moğol istilân altında idi, Fakat, buradaki Moğol idaresi, Rus prenslerine az çok birer hak ve mevki vermiş, onları Moğolla» râ böyün eğdirmekle beraber, şato- larından ve saltanatlarından tama- mile uzaklaştırmamıştı. İşte Silizyadan başlıyarak, her gün birbirini kovâlıyan Moğol muzafleri- yetleri artık Rus halkının ağzında bir destan gibi dolaşıyor, herkes bir- birine: — Sonumuz ne olacak? Diye soruyordu. Rus prensleri için istiklâle kavuş- mak ihtimalleri çoktan sönmüştü. Bu gayeye ancak bir yoldan varıla- bilirdi: Prenslerin ve Grandüklerin birleşmesi. Halbuki Rusyada bu birleşmeye imkân da yoktu. Prensler birbirlerile gtçinemiyorlardı. Rusyayı kurtaracak kimse yoktu Volga kıyılarından gelen bir ses: «Ben varım...» Bu, bir kadın sesiydi. <Rusyayı ben kurtaracağım!» di- yordu. Rus Kazaklarını, Moğollar alehyin- de ihtilâle sevk edenlerin başındaki kadının kim olduğu anlaşılmıştı: İh- tilâlci Şutka, Moğollardan ecdadının intikamını alıyordu. General Şi - Ting, Keyüke yazdığı mektubda boşyere prenses Olgadan bahsetmişti. Meğer, Volga boyların- da Olga adiyle ortaya atılan kadın, ihtilâlei Şutka'dan başka biri değil MİŞ... Şutka, Rusyaya şöyle bir haber yaymıştı: «Prens Keyük çok yakında ölecek ve Rusya, Moğol istilâsından kurtu- lacak.» General Şi . Ting bunu duyunca hiddetinden ortalığı kasıp kavurma- ga ve Volga kıyılarına atlılar gön- dererek Şutka'yı takib ettirmeğe baş- lamıştı. Şutka'nın başını getirene - beş bin baliş verilecekti. Rusyada beş bin baliş büyük bir servetti, Ruslar, Moğollardan yıldıkları için, Şutkaya yardım edemiyorlarsa da, onun muvaffak olmasını da kalben istiyorlar, hattâ kiliselerde gizli gizli âyinler yaparak Şutkanın muvaffa- kıyetine dua ediyorlardı. Şutka, prens Vlâdimire gönderdi- ği bir haberde: «— Korkmayin., şında ben varim». Demişti. Wiâdimir, Rus prenslerinin en 26- kilerinden biri idi. O, aynı zamanda Moğollarla gizliden gizliye çarpışan cesur bir adamdı da, Fakat, Moğollar da uyumuyorlar. dı, General Şi - Ting, Vlâdimirin hi- lelerini yakından biliyor ve onu Mo- gol casuslarile takib ettiriyordu. Prens Vlâdimirin sarayındaki hu- susi hayalını bile Şi - Ting'e anlaltı- yorlardı. Ve nihayet Moğol generail, Volga- da başkaldıran ibtilâlee kadının Viâdimirden de yardım gördüğünü anlamakta gecikmemişti. Ruslar, prens Vasilofun Karakuru- ma gönderildiğini haber aldıkları gündenberi ayaklanma istidadı gös termişler ve bir çok yerlerde Moğol- lar aleyhinde toplantılar yaparak istiklâl fikri etrafında konuşmalar yapmışlardı. * Bu gizli toplantılarda bile general $i . Ting'in adamları bulunuyor, gö- rüşülen ve halledilen meseleleri gü- nü gününe Moğol komutanına bil diriyorlardı. Yerlilerden bazıları beş bin balişin cazibesine kapılarak Volga boyları. na gitmişlerdi Füâkat, Şulka yaman bir kadındı. Kendi aleyhinde çalı- şanları ve para hatırı İçin oraya ge lenleri biliyor, onları birer birer yâ- kalatıp asıyordu. (Arkası var) ihtilâlcilerin ba-