22 Ocak 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

22 Ocak 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Prens Minamoto'nun sarayı bir te- | peciğin üstünde yükseliyor. Kalın du- | yarları, koca koca taşlarla örülmüş. Ön tarafta askeri tertibat, arkada ma- Mkânenin hususi daireleri bulunuyor, Büyük salonda o gün prens bol etek- lerini savura savura beş aşağı, beş yukarı dolaşıyordu. Düşünceli ve somurtkan bir hali var, Alnının kırışıklıkları bendegânı- nın dikkatini celbetmiş olacak, Hissiya- tını daima gizlemeğe muvaffak olan bu ihtiyar şeflerinin, ayağını hiddet- le yere vurduğunu da gördüler, Belli ki prens misli görülmemiş derecede hiddetli... Kendini yenemiyor. Minamoto'nun ne sebeple kızdığı- nı bilmiyorlar. Yalnız Buda mabedin- de tahsilde olan oğlu Tsunemoto'yu çağırttığını duymuşlardır. (Küçük | asilzade hususi hocası Nakamitsu'ya | teslim edilmiş, okumaktadır. Aldığı emir üzerine, genç prens, ho- caslle ve hocasının oğlile birlikte gel- di, İçleri endişeli olduğu halde, üçü de, dudaklarında sahte bir tebessüm- le göründüler. Hep birlikte ihtiyar prensin önünde hürmetle eğildiler, Minamoto, oğluna hitaben: — Bir insanın asıl vazifesi itaat ol- duğunu bilmiyor musun? Madunun tereddüdsüz boyun eğmesi, hattâ em- ri aldıktan sonra tereddüdsüz ölüme kadar gitmesi bir vazifedir. Haberin yok mu? Bilhassa bir babanın, bir şefin emri, Genç, eğilerek: — Bu, bir hakikattir, İnkâr edile. mez! - dedi. — İtaat etmiyenin en ağır cezalara müstahak olacağını bilmiyor muy- dun? — Biliyordum. Müstahaktır. — Nakamitsu, lütfen sana hocalık yapmağı kabul ettiği zamn, fkinizi bir- den mbede yolaldım. Orada mübarek Budik yazılarını öğrenmeni istiyordum. 'Emrimi yerine getirdin mi? — Lüzumu derecesinde çalışmadı- gımı itiraf eder, sizden af dilerim, muhterem pederim, — Emrim üzere mübarek yazıları tahsil edeceğine, vaktini askeri işler- le geçirmişsin, doğru mu? — Doğru olduğunu söylemeğe ma- âlesef mecburum. - Filhakika, sen asker oğlu ve to- ronusun. Yazıdan ziyade bu mesleğe karşı za'fın olmasını tabii bulurum. Fakat ayni zamanda Ga böyle bir ço- cuk, bilhassa tam itaat ederek diğer- lerine nümüne teşkil etmelidir. Sen emirlerimi dinlemedin. Ben hiçbir madunun bana boyun eğmemiş olma- sına müsamaha ile bakamam. Bilhas- sa oğlumunkine, aslâ. Vazifeye ihanet, ettin. Seni mahküm ediyorum... Ölü- me mahküm ediyorum. Delikanlı, eğilerek: | — Emriniz başımla beraber, muh- terem pederim! - dedi. Prensin kararı, etrafta korku ve hayret uyandırmıştı. Halecanını ye- nemiyen Nakamitsu bir adım ilerliye- Tek söze bağladı: — Prensim bütün kabahat benim- dir. Oğlunuzun tahsilini deruhte et- tiğime göre ona daha itina ile bak- mam lâzımdı. Rica ederim, onu affe- dip beni cezalandırın, Gene mabede gitsin. Eminim ki bundan böyle çalı- şarak sizi memnun edecektir. Minamoto haykırdı: — Nasıl? Sana hitab etmediğim halde ne cesaretle huzurumda söz söy- Miyebiliyorsun? Ben tereddüdsüz söy- lediğim fikrimde ısrar ediyorum. Sa- na ceza olarak, verdiğim hükmü se- nin icra etmeni emrediyorum. Belinden kılıcını çekti: — Al işte... Bununla oğlumun kâfg- sını kes, Yarın sabah bana yolla... 'Emrim bu... Sonra Tsünemoto'ya dönerek: — Şimdi oğlum, hocanla birlikte dairene çekil, Seni son defa olarak s0 Tâmlıyorum. Tsünemoto'nun dairesinde, Naka- mitsu, öğlle genç prensin karşısında üzülüyor, çırpınıyordu. — Efendime itaat mecburiyetinde- yim, Fakat buna rağmen yapamıya- cağım. Bu hain karan yerine getire. miyeceğim, Kaçsanız... Bize yardım ederim... JAPON NUVELİ “Evlâdım! Kafanı kestireceğim! Tercüme eden: (Vâ - Nü) Mahküm: — Hayır! - dedi, - Hayır! Babamın emrettiği cezaya boyun eğmeğe mec- burum... Babam, kellemi bekliyor. — Ah biraz genç olsaydım... Ne olacağımı ben bilirdim, Kendi kafamı kestirir, sizinkinin yerine prense yol- atırdım! Belki aldanırdı. Fakat şim- | di bu bembeyaz saçlı başımı nasıl bir delikanlı kellesi yerine geçirebilirim? — Bir delikanlı kellesi mi?... Ben genç değil miyim?... Benim başımı kesin de prense yollayın. Bu sözleri söyliyen, Nakamitsu'nun oğluydu. O, bu âna kadar, ses çıkart- madan, kaderin yükü altında ezilmiş gibi duruyordu. Fakat bu fikir aklı- na gelince, şimdi başını kaldırmış, gülümsüyordu, — Ben bir Samurai'yim, Samursi- ! ler Daimyoların uğrunda yaşayıp ölür. | ler, Eski Japonyada asil olup büyük mevki tutan insanlara Daimyo der- lerdi. Onların maiyeti ve askerler de Samurai idiler, Hocanın oğlu devamla: — Genç prensimiz belki yakınla benim efendim olacaktır. Nasılsa ha- yatım ona bağlı, Biraz daha evvel öl- müşüm, ne çıkar? Vazifemi yapmış | oluyorum. «Al bu kılıçla oğlumun kafasını kes!» emrini verdi dı. Bu hareket, acaba düşüncelerini temerküz ettirmek için mi, yoksa göz yaşlarını gizlemek için miydi? Genç prens telâşla: — Hayır... Oğlunuzun fedakârlığı- ni kabul edemem, - dedi, - Mahhküm olan benim. Ben ölmeliyim. Delikanlı, ssrarla: — Hayır, ben hayatımı onun yeri- ne feda edebilirken genç prensimi öl- dürtemem. Babacığım! Rica ederim, onun başı yerine benimkini kes, Nakamitsu düşündü ve kararını verdi: — Teşekkür ederim, oğlum, Ve se- ni tebrik ederim, Sen bütün manasile bir Samurai'sin ve ben seninle iftihar ediyorum. Vazifenin ne olduğunu ken- diliğinden anladın. Bugün öğleden sonra ben de vazifemi yapacağım. Ve mukadderat, böylece, hükmünü yü- rütmüş oluyor. Nakamitsu, gözlerini ellerile kapa- | O gün öğle vakti Nakamitsu, oğlu- nun kafasını kesti ve prens Minamo- to'ya yolladı. Emrinin yerine geldiğini gören prens, kelleyi muayene etmedi bile, Genç prens ise, tekrar mabede girdi. Bu sefer, bütün manasile çalışmağa karar vermişti. Ertesi sabah, Minamoto, Nakamit- su'yu çağırtıp sordu: — Emrimi yerine . getirdin, mi ? . — Eevet, prensim, — Oğlum nasıl öldü? Alçakçasına mı, korkakçasına mı? «— Hayır, prensim, Emrinizin ye- rine gelmesinde israr etti. Ölümün karşısında guyet cesur durdu. Tam” ecdadına lâyık bir asker gibi, — Pek âlâ, pek âlâ. Şimdi seninle konuşâcak buşka bir işim var, Erkek eviâdım kalmadı. Ben öldükten son- Ta yerime geçecek kimsem yok. Seni pek beğenirim. Dalma gayet sadık bir Samuraldin. Muhakkak oğluna da senin meziyetlerin geçmiştir. Kay- bettiğim çocuğumun yerine onu ev- değil lâd edinmek istiyorum, Çağır bann 'Tamitsu'yu! Zavallı Nakamitsu!... Bütün çek- tiği azapların yanma bir tane daha katılmıştı. Hakikati söyliyemezdi, Bir yalan uydurmak lâzım: — Prensim, oğlumu affet, Genç efendisinin ölümündeki acıya daya- namıyarak târiki dünya oldu. Bir mabede çekildi. Rahipler şeklinde sa- çını kestirtti, Artık asker olamaz. Bu sözlerden sonra, zavallı ihti- yar, çekilmek üzere müsaade istedi. Herkesin karşısında, yüzünün ifade- sini bozmuyordu. Fakat artık taham- mülü kalmamıştı, Yalnızlığa ihtiya- cı vardı. Çünkü kendisini tek başına bulunca rahat rahat ağlıyabiliyordu. .. Günler geçti. Buda mabedin- den bir rahip pren- se meseleyi anlat- tı. Nakamitsu'nun oğlu tarafından yapılan büyük fe- dakârlığı söyledi. Bu fedakârlık na- mına gerç prensi affetmesini diledi, Prens, hocayı yanına çağırtarak | ağından hakikati | öğrenmek istedi. Adamcağız olup bitenleri oanlattı ve sonra ortalığı büyük bir sükün kapladı. Rahip ve Naka- | mitsu heyecanla efendilerinin ka- rarını (obekliyor- lar... Nihayet ihtiyar dedi ki: — Yaptığın bü- yük fedakârlık na- mma bana karşı gösterdiğin itaat- sizliği o affediyo- Tum. Bundan böy- le, bana harfiyen itaat etmesini şart koşarak oğlumu da affediyorum. İhtiyar waürebbi hürmetle eğildi. Yanında rahip ona yavaşça: — Genç prensin affını elde edebii- diğin için çok mesudsun, değil mi? Kendi elile oğlunun başını kesme- ğe mecbur olan baba mesudmuş! Nâkamitsu, titremeyen bir sesle: — Evet, mesudum! - dedi, Fakat birdenbire elini gözlerine gö- türerek, yaşlarını gizlemek istedi. Rahip şu izahatı verdi: — Ağlıyor... Fakat oğlu öldü diye değil... Oğlu sağ olup da genç prense hizmet edemiyecek diye... Tercüme eden; (Vâ - Nü) İş bulmak için Uzun, uzun düşünmeğe hacet yok! «Akşamsa bir KÜÇÜK İLÂN vermek küfidir. Lig maçları Bugünkü müsabakaların en mühimi Galatasaray - Beykoz karşılaşmasıdır Bugün muhtelif sahalarda lig maç- | larına devam edilecektir. Yapılacak müsabakalar şunlardır: 'Taksim stadında: Galatasaray - Beykoz. Fenerbahçe stadında: Süleymaniye - İstanbulspor, Fener- bahçe - Topkapı. Şeref stadında: Beşiktaş - Hilâl, Birinci derecedeki takımlarımızın biribirlerile maçları olmaması hafta- lardanberi müsabakaların heyecan- $ız ve seyircisiz cereyan etmesine 58 beb olmaktadır, Bu hafta da aynı se- bepten sahalarımız müfrit klüpçüler müstesna, seyircisiz kalacaktır. Rağ- betin azalmasının sebeplerinden biri de hiç şüphesiz takımların zayıfla- miş olmasıdır. Bugünkü maçlar arasında başlıca nazarı dikkati çekebilecek müsabaka, Galatasaray - Beykoz karşılaşmasıdır. Hilâl ile geçen hafta berabere kala- rak muvaffakıyetsizliğe uğramış olan İ Galatasaraylıların, Hilâlden daha kuv- vetli bir takım olan Beykoz karşısın- da ne yapacağı merak edilebilir. An- cak, biz Galatasarayın Hilâlle (1 - 1) berabere kalmasını, Sarıkırmızılılar için kuvvetlerinin bir miyarı olarak telâkki etmiyoruz. Çünkü Galatasa- rayın Hilâlle berabere kalması tabii bir netice değildir. Kendinden fazla emin olmak, rakibi tehlikesiz telâk- ki etmek, hücum hattının talihsiz ve beceriksiz oynaması, karşıki müdafaa- nın gittikçe artan bir cesaret ve mu- vaffakıyetle kalesini tehlikelerden koruması gibi muhtelif sebeplerin te- siri altında olarak kuvvetli bir ta- kım zayıf bir ekiple berabere Kalabi- Tir. Bunu normal bir netice olarak nazarı dikkate almadığımız için Ga- İstanbulspor yüksek mekteb talebelerini oynatacak mı? Bugün Fenerbahçe stadında Süley- maniye İle karşılaşacak olan İstan- bulspor klübü son dakikada aldığı miz bir habere göre takımında yük- sek mekteb talebesi olan futbolcüle- re yer verecekmiş. Buna sebeb olarak yüksek mekteb talebesi olup aynı za- manda stajiyer olarak her hangi bir müessesede çalışanların bu memnui- yetten istisna edilmesi icab ettiğini eri sürmektedirler. Bu haber tahak- kuk ederse bugün İstanbul takımın- da kaleci Saim, müdali Faruk, sağa- çık Bahri oynuyacaklardır. Bugünkü spor hareketleri TAKSİM STADINDA: 9 Şişli - Vefa Galatasaray - Beykoz Saat 13 > 14,450 ŞEREF STADINDA: Anadoluhisar - Beylerbeyi Saat 13 Beşiktâş - Hilâl » 1430 FENERBAHÇE STADI: İÜ Süleymaniye-İstanbulspor Saat 13 Fenerbahçe - Topkapı » 14,45 Jalasarayın, Hilâlden daha kuvvetli olan Beykoz karşısında muvaffakı- yetsizliğe uğrıyacağını tahmin etmi- yoruz. Eğer fevkalâde bir hâdise cere- yan etmezse Sarıkırmızılların saba dan galip çıkmaları lâzımdır. Fenerbahçe stadındaki maçlardan Süleymaniye - İstanbulspor maçını, Süleymaniye takımının kazanacağı- ni zannediyoruz. Çünkü Sarısiyahlı- lar henüz takımlarını tanzim edeme- mişlerdir. Fenerbahçe - Topkapı maçım, Fe- nerin kazanması tabii bir neticedir. Kuvvetinden bir sey kaybetmemiş olan Sarılâciverdiilerin, esasen zayıf- lamış bulunan Topkap: takımına karşı kendi sahalarında oynıyacak- ları maçı kolayca kazanmaları lâzım- dır. Şeref stadındaki Beşiktaş - Hilâl maçını Beşiktaşın kazanması normal bir netice olur, Hilâllilerin geçen haf- taki gibi muvaffakıyetli bir maç çi- karmaları ihitimali, Beşiktaşlıları hiç şüphesiz, daha müteyakkız bulundu- racaktır, Çünkü Siyahbeyazlıların ligde va- giyetleri her hangi sürprize müteham- mil değildir. Ulvi Yenal Galatasaray - Boğaziçi liseleri maçı yapılamadı Galatasaray İle Boğaziçi liseleri arasında yapılacağı evvelce İlân edi- len futbol maçı dün bazı sebepler yü- zünden son dakikada tehir edilmiş ve bu Karşılaşmayı takib etmek için Stada gelen büyük bir seyirci kütlesi müteessir olarak geri dönmüşlerdir, Yapılacağı gazetelerle ilân edilen bu müsabakadan son dakikada sarfı- nazar edilmesi sporcular arasında de- dikodu mevzuu olmuş ve bu gibi or- ganizasyonlar tertib eden idarecilerin seyircilerin vaziyetini düşünerek te- hir keyfiyetini bir akşam evvel gaze- telerle ilân etmesi icab ederken bu vazifeyi ihmal etmesi teessür uyan- dırmıştır. EARAASANASKUDANEBASUNUEENEAAEDONAAAASEEEEAABENSAEKTARENSANUMEAAEABEEEEAAEEEAAAEEERARA000N0 Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. pata ŞAM İcabında günde 3 kaşe alınabilir. gaya Şayıyı

Bu sayıdan diğer sayfalar: