Taksim Belediye bahçesi Pirene dağların nasıl tanzim edilecek? Yıktırılan helânın yerine yenisini inşa için yer bulundu Taksimdeki renkli su fıskıye tesisatı da gözle gürülmiyecek şekle Konulacak a 5 Yukarıda: B. Selâmi Sedes, Mimar B. Rüknedâm ve Gotye Taksim bahçe. sinde tedkikat yaparlarken, aşağıda: Güzel bahçenin, güzel manzarasıni bozan çirkin ve pis kulübeler Dün sabah saat 11 de İstanbul umu- mi meclisi âzası Selâmi Sedes, beledi. Ye imar şubesi mimarlarından Rük- neddin, Fransız dekoratör Götye Tak- #im bahçesinin tanzimi projesini ha- sırlamak üzere bahçede inceleme yap- muşlardır. Bu incelemelerden maksad, şehri. mizin en güzel yerinde en güzel bah- Çelerinden biri olan Taksim bahçesini halka güzel bir şekilde açmak, bahçe. de her türlü istirahat ve eğlence te- min etmektir. Dünkü incelemeler sonunda heyet Taksim bahçesinde tahtaperde gere- Tek bir meyhane meydana getirilme- sinin doğru olmadığına karar vermiş- tir. Yerli mallar sergisinden kalma olup meyhane haline sokulan paviyon İle harabe halini alan salaş sahne yık» turılacak, bahçenin helâları, tarhların €trafındaki tel parmaklıklar, tahta kanapeler yenilenip boyatılacak, de- Diz cihetindeki yıkık duvar tamir edi. Yecek, yollara kum döşenecek, orkes- traya mahsus olan yer temizlenip ta- mir edilecektir. Bahçenin ön kısmindaki havuzun etrafı ayıklanıp havuz güzel bir hale | #okulacak, yalnız çocuklara ve çocuk- larla beraber gelen velilere mahsus güneşli bir yer ayrılacak ve bu yerin bar kısmına giden yolla (alâkası ol- muyacaktır. Bahçenin Taksim kışlası tarafında ki duvar ancak Prost plânınin tatbiki Sırasında yıkılacağından, şimdilik du- var kâmilen sarmaşıklarla örtülecek- tir. Bu güzel bahçenin en büyük mah. zurlarından biri de, deniz cihetindeki bostanlarda yapılmış olan pis kulübe. lerdir. Heyet bu kulübelerin derhal Yıkılması lâzım geldiğini vali ve bele. diye reisi B. Lütfi Kırdara arzedecek- tir, Bahçenin tanzimi ile belediyenin Mi, yoksa kiracının mı meşgul olaca» ğı henüz tesbit edilmemiştir. Bü mesö- le de vali ve belediye reisinin şehrimi- te avdetinden sonra görüşülecektir. Mimar Bü Rükneddin ile B. Götye bahçeden sonra Taksimdeki helâ ile Bular idaresihin duvarını tedkik etmiş- lerdir, Mimarlarımızın ilk aklına gelen şey duvarın 2f's duvarı olmaktan çıkarıl. i bir suiistimal ması, güzel bir renge sıvanması, orta yerdeki yalağın havuz haline kalbi ile yukarıdan şelâle şeklinde su akıtıl. ması ve renkli fiskiye (tesisatının gözden saklanmasıdır. Yıkılacak olan helânın yerine ka- dar uzayan duvarla Sular idaresinin makine tesisatı bulunan kısmında açi- Jacak olan boşluğun da yeşillikle ka- patılması tasavvur edilmektedir. Yıkılacak olan helâ için yer bulun- muştur. Köşedeki çeşmenin yanında- Ki arka yolda bugün radyo tesisatı bu- lunan küçük bina yıkılacak ve yerine tuğladan bir helâ yapılacaktır, Bu inşaat ve ıslahat yapılırken kö. şedeki çeşme de Prost plânında gös. terildiği şekide meydana çıkacak ve derhal tamir edilecektir. Üç ay sonra Taksim helâsı yıkılmış ve yenisi yapılmış olacaktır. Bay Gotye hazırlıyacağı muhtelif krokileri bay Prostun tasvibinden ge çirdikten sonra vali ve belediye reisi B. Lütfi Kırdara arzedecektir, Gümrüksüz ithal edilen 250 çuval şeker İzmir 10 (Akşam) — İzmir güm- Tükler başmüdürü B. Seyfi, gürüğe aid eski kayıdları tedkik ederken 250 İ çuval şekerin gümrük resmi veril- meden, yalnız ardiyesi alınmak sure- tle tüccarlar tarafından ithal edil- diğini tesbit eylemiş ve bu suretle meydafa çıkmıştı. Bu suçla alâkadar görülen gümrük manifesto memurlarından ikisi güm- rük ve inhisarlar vekâlelinin emrile İ işten çıkarılmışlardır. Haklarında ta- Xibat yapılmakta LL TATMİN İİİ İlgi ın altında bir medeniyet âlemi keşfedildi Bugünlerde Pa- riste günün mev- zuunu Pirene dağ- nehirlerden yir- mi bin sene evvel yaşamış olan in- lari eserlerden iba- ret olan yeni bir âlem teşkil ediyor. Çünkü bunları meydana çıkaran Fransız kâşiflerinden Casteret'nin ri- Şüseti altındaki Fransız heyeti geçen- lerde Parise avdet etmiştir. Bu heyet Fransız hududları hari- cine çıkmadığı hâlde tarihin kaydet- tiği insanlar tarafından ayak basıl- mamış bir memleketin ve binlerce $ens evvel hüküm sürmüş olan bir medeniyetin mevcudiyetini meydana çıkarmağa muvaffak olmuştur, Piro- ne dağlarının içinde, yer altında bu- Junan ve mağaralardan, göllerden ve akar sulardan mürekkeb olan bu âlemden son zamanlara kadar hiç bir kimse haberdar değildi. Mağaralara giden yolları aşmak çok müşkül ol- duğu için, heyet âzası hayatlarının yirmi senesini &deta yeraltında ge- çirmeğe mecbur oldu. Heyet Aâzasının en marufu olan ve Fransız akademisi tarafından taltif edilen Casteret ken- * disinin beş yaşındanberi yeryüzün- den ziyade yeraltında yaşamakta ol- . duğunu söylemektedir. Casteret yeraltındaki bu mağara lardan birinde bir su cereyanımna te- sadüf etti, İlim adamları bu suyun nereden geldiğini bir türlü meydana çıkaramadılar, Casteret yağa yatırıl- muş öküz derisile kaplı ve bu sureti: rütubete karşı mahfuz bir lâmbayı dişleri arasına sıkıştırdı, bu mağara- dan çıkan suyun mecrasına doğru saatlerce ve hayatını tehlikeye ko- yarak yüzdü. Nihayet suyun menbal- na geldi. Su bir delikten fışkinıyordu Elektrik cereyanı MI çalıyordu? Maryam, böyle bir hırsızlık yapmadığını beyan ediyor Gedikpaşada evindeki elektrik saa- tine hile yaparak cereyan çalmaktan maznun Maryam adında bir kadın dün Sultanahmed birinci sulhceza mahkemesinde muhakeme altına ahın- mıştır. Maznun Maryam suçunu İn- kâr ederek hâdiseyi şöyle anlatmıştır: — Yeni kiraladığım bu eve taşındı- ğım gece yorgun argın yatağa yat- mıştım. Elektrik de yanıyordu. Gece yarısı etrafda ses seda kesildikten sonra evin içinde acaip takırdılar duy. mağa başladım. Evvelâ bu sesin biti- şikteki ev sahibinden geldiğini zan." nettim. Kulak verdim, ses bizim ev- den geliyordu. Fena halde korkarak yataktan kalktım, etrafı araştırmaya başladım. Duvarlâra doğru bakarken nihayet bu sesin duvardaki elekirik saatinden geldiğini anladım. Ertesi gün haber verdim, elektrik dairesin- den memurlar geldiler. Saati muayeno edince arkataraftaki deliğe bir demir parçası sokulmuş olduğunu gördüler, Sonra da; sen ceryan çalıyorsun, di. ye başıma bu davaları açtılar, Halbu- ki benim böyle şeyden haberim yok- tur, Esasen bu işi ben yapsaydım gi- dip de memurlara haber verir miy- dim? Bunu her halde benden evvel çıkan kiracılar yapmışlardır. Hâkim B. Reşid tahkikatı noksan bulduğundan tekmil ettirilmek üzere evrakın zâbıtay'a iadesine karar verdi, Pamuk fiatleri yükseliyor İzmir o (Akşam) Son hafta içinde İzmirde pamuk flati yüksel- miştir. Peşin satışlar kilo başına 47 kuruştan, vadeliler 49 kuruştan ya pılmaktadır. Son hafta içinde Ifmanımızdan dış memleketlere 1546 balya pamuk fh- raç edilmşitir. Pamuklarımızın müş- terileri Almanya, İtalya ve Roman- yadır. Bu âlem yeraltı mağaralarından, göllerden ve nehir- lerden mürekkeptir. Mağaraların içinde kıymetli heykel- ler bulunmuştur. Bunlar 20,000 sene evveline aiddir. He- yet âzasi bunları keşfetmek için hayatlarının yirmi sene- sini yer altında geçirmeğe mecbur olmuşlardır. Bu yeral- ti mağaralarin çoğu şimdi turistlere açılmıştır. Yeraltı ânların bıraktık- göllerinde sandallarla gezilmektedir. ; Casteret yalnız başina uğraşarak © deliği genişletti. Aynı zamanda mahir bir yüzücü ve sporcu olan bu kâşif delikten içeriye daldı ve nihayet ce- saretinin mükâfatını gördü: Çünkü gın sllında efsanevi bir âlem İnsanların yeryüzünde yaşadığını bildiğimiz zamanlardanberi hiç bir kimse tarafından üyak basılmamış olan bu mağara boydan boya uzanıp gidiyordu. Kim bilir hangi devirlerde yaşamış olan iptidai insanlara aid av âletleri ve o insanların el ve ayak iz- leri görülüyordu. Mağaraların duvar- larına bir takım resimler kakılmıştı. Bu resimler tarihten evvel yaşamış olan hayvanlara alddi. Fakat mağa- rada bulunan şeyler içinde en kıy- metlileri çamurdan yapılmış heykel- lerdi, Bu heykellere yapışmış olan #talaktit fabakalarına bakılacak olur- sa onlar hiç olmazsa 20 bin sene es- kiydi. Fennin kaydettiği dünyada mevcud en eski insan eserleri bu hey- kellerdir. En eski devrin büyük kül- türleri henüz meydana gelmemiş iken bu heykeller o mağaraların için- de çoktanberi mevcud bulunuyordu. Şimdi, içerilerine girilmesi zor ol- mıyan bu mağaralardan bazıları hak ka açılmıştır Oralarda lokantalar vardır. Turistler bu yeraltı lokantala. rında ve kahvehanelerinde oturmak- ta ve göllerde sandallaria gezmekte- dirler. 'Tabii işin eğlence tarafile meş- gul olan bu adamlar o mağaraları ilk keşfedenlerin geçirdikleri ölüm teh- likelerinden Oha berdar değillerdir. Yeraltında yer- yüzünden daha ra- hat yaşanmakta olduğunu iddim eden ilim adamlar ri Pirene dağları- nın içindeki akar sulardan sanayii †müstefid kılmışlardır, O sular saye sinde bugün ölekirik fabrikaları İş- lemekte ve elektrik kuvveti istihsal olunmaktadır. Bu cereyan civardaki fabrikalara dağılmaktadır. Kâşlf Casteret bir gün Pirene dağ- larının - İspanya tarafında kısmen itında, kısmen de yeryüzünde n bir su mecrasını takib edi- yordu. Oldukça geniş olan bu nehrin nereden başladığı ve nerede nihayet bulduğu bir türlü keşfedilemiyordu. Senelerdenberi mağaralarda yaşi- yan âlimler bile yüzerek ve su tünel- lerinden geçerek bu suyun menbamı meydana çikarmağa muvâffak ola- ruyorlardı. Casteret bu esrarengis nehrin suyunu boyamağa karar ver- di. Suya kimyevi bir madde katarak sarıya boyadı, Bunun üzerine cenubi Fransada herkesin bildiği meşhur bir nehrin suyu da sararmağa başladı. Bu nehir Garon nehri idi. Şimdiye kadar Garon nehrinin Pirene dağlar rından fışkıran bir su olduğu zanne- diliyordu. Meğerse o nehrin İspanya tarafından başka pek eski bir mazisi daha varmış? Bu mağaralarla meşgul olan Fran- sız kâşifleri önümüzdeki baharda ge- ne iş başına döneceklerdir ve bundan dolayı çok seviniyorlar. Çünkü, diyor. Jar, biz yirminci asrın adamları, üze rinde yaşadığımız Arz ve hususile onun iç tarafları hakkında pek as malümata sahib bulunuyoruz. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Sovyet Ukraynası Uunanyanın müstakil Ukrayna tesis edip ona hâkim olmak is- tediği gazetelerde yazılıyor. Bugünkü Yaziyette, Ukraynalılarla meskün top- raklar, biri Çekoslovakyada ( (birkaç yüz bin nüfuslu), diğeri Polonyada (son iddialara nazaran dokuz milyon nüfuslu) diğeri de Sovyetlerde (otuz milyon nüfuslu) dur. Asıl ehemmiyetli olan ve asıl hedef teşkil eden Sovyet Ukraynasını anla- talım: Ukrayna Dinyeper nebrinin aşağ mevrasının her iki sahili etrafında Ka- rTadenize kadar uzanan arazidir. Çar- lik devrinde bu sahaya Küçük Rus ya denirdi. Ukraynanın satıh mesahası 430.000 kilometredir. Hafif meyillerle Kara deniz ve Hazer denizine kadar inen bü ovanın çok yeri ormandır. Nehirlerinin kıyılarında kum yığın- ları vardır. Bu yığınlar yerlerinden kımıldıyan büyük kum sahaları mey- dana getirir. Ukraynanın iklimi sert kara ikli- midir. Şiddetli kış birincikânunda başlar, mart sonuna kadar devam eder. > Üç ay süren yazın en sicak ayı tem» muzdur. Ukrayna toprakları çok mümbittir, Cernozlon denilen kara toprağın ha- rikulâde verimi vardır. Bu itibarla Ukraynalıların başlıca meşgâlesi zira- attir, Nüfusu 30 milyon kadardır. Yüzde 18 i şehirli, geri kalanı köylüdür. Kilometre murabbaıma 75 kişi düşer, Halkın yüzde 75 i Ukraynalıdır. Rus- Jar yüzde 12, Yahudiler yüzde 7,7, Al manlar yüzde 1,3 Polonyalılar yüzde 1 kadardır. Köylerdeki ahalinin yüzde 83 ü Uk- raynalı, yüzde ' si Rus, yüzde 5 i Ya- hudi, yüzde 2 si Almandır, Şehirler. de bu nisbet şöyle olur: Yüzde 34 Rus, yüzde 32 Ukraynalı, yüzde 25 Yahudi, Sovyetler birliğini teşkil eden mem- leketler arasında Ukrayna maarifi en geri olanıdır. Ukraynanın madenleri de zengindir. Dontez havzasında büyük kömür ocak- ları, demir müâdeni ve pek çok tuz var. dır. Ukraynada demir ve şeker sanâyll çok gelişmiştir. Cüzzam hastalığı nedir? astamonuda köylünün dertleri. ni dinleyen Reisleümhur İsmet İnönüne, bir köyde cüzzam illeti oldu- gundan şikâyet edilmiş. Fransızca (L&pre) denilen cüzzam, | cildin müzmin bir iltihabıdır. Bu has- talığı (Hansen) adı verilen hususi bir takım mikroblar yapar. Bu hastalık, jik defa Avrupaya, Asya ve Afrikadan eski Roma askerleri tarafından geti- rilmiştir. Eski zamanlara nisbetle Avrupada bu hastalık çok azalmış ol- makla beraber bir çok memleketlerde hâlâ az çok vardır. Cüzzam illeti sirayet edicidir. Sira. yetinden çok zaman sonra bazen 10, 15, battâ 30 sene sonra meydana çi- kar. Vücudün muhtelif kısımlarında deri üzerinde pullar hasıl olur, esmer renkte çıbanlar çıkmaya başlar, bun- lar feci yara hâlini alır, fena halde kos kar, burun, parmak uçları yavaş ya- vaş dökü hasta müthiş bir man- zara arzeder. Hastalığın tedavisi yoktur. Cüzzam- Ular tecrid olunur. Eskiden Üskürdar- daki miskinler tekkesi cüzzamlılara mahsustu. Şimdi de Bakırköydeki AK» liye hastanesinde cüzzamlılar barın. darılır. Avrupada 1693 senesindenberi mü» him şekilde cüzzam İlleti kalmamıştır. Her memleket bu hastaları hücra yer. lerde tecrid etmek suretile sirayetin önüne geçmektedir.