11 Aralık 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

11 Aralık 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e m a ŞA A A YAY e A, A A çe gr e OY ŞE SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KANİ İRTEM —Turcüme, iktibas Hakkı mahfuzdur Tefrika No. 252 İltizam işleri ve sarrafların vaziyeti » Cezayirlinin tevkifi Maliye nazırı Nafiz paşa aşarı toptan! Cezayirliye ihale ettirdi. Cezayirli de kı- sım, kısım bunları kendilerile anlaşa- bildiği ikinci el mültezimlere devret- ti, Tabii, kendi menfaatiüe büyük fark- larla! Fakat bu menfaat yalnız onun elinde kalmıyordu. Cezayirli bazı vü- kelâ ve ricalden mürekkep bir grup ile müşterek bulunuyordu... Aşardaki muvaffakiyet üzerine gümrük rüsumu- nu da böyle toplan iltizam ve kendi ühlesinde yalnız İstanbul 'gümrüğü- nü bırakarak taşra gümrüklerini ge- ne ikinci el mültezimlere devretti. O günlerde devletin maliyesi bü- yük bir tezebzüb içinde. idi, «Devleti âliye hizmetinde emeği sebkettiği» için ikinci Mahmud tarafından EH. 1245 de murassa iftihar nişanile taltif edilmiş olan Alyon -Allöon- bazirgân, İzmirli Baltacı, Frarsız“Dürand gibi Galata bankerler" bin türlü mali kom- ipab Büyük serma- n iştirakile veya rakrak aralarındaki ittifaklarla hazinenin müzayakasın- dan kendilerine menfaatler istihşali tertib ve hesaplarile üler. Ha- zinenin ve devletin umumj menfaat- leri büyüklerin, bu bunkerlerin ve bun- larla iş görenlerin hususi menfaatle- rinden dalma sonra düşünülüyordu. Serasker kapısı ile Maliye Nezareti ve Baltacı müessesesi arasmda dönen do- laplar İzmirli Baltacının şahane ser- vetinin husulünde âz milessir olma. miıştı. Cezayirlinin kendi nartına ve hesa- bına gördüğü işler bülün bu haris adamların hasedlerini celbediyordu. İhale müddetinin hitamında başka paşalarla bankerlerden mürekkep bir grup Cezayirlinin senevi taahhüdün- den ön milyon kuruş fazlasmı ver- meğe talip oldu. Amma bu rakipler tehdidler, vaid ve taltiflerle bu teklif. ten vaz geçirildi. Bu müşkül izale edi. Yince Cezayirli gene irâde (le gümrük- ler mültezimi oldu. Fakat bu defa baş- ka müşkülât çıktı, Her mültezimin kefii göstermesi usuldendi. Cezayirli ise kefil bula- miyordu. Çünkü bülün sarrafları ken- disinden soğulmuştu; birde sürdüğü hayat kendisinin yakında batacağını gösteriyordu. Reşid paşa - Cezayirliyi korumak istedi. Banker Baltaciyı ke- Ofil olmağa ikna etti. Ahcak Baltacı «taksitler kendisi tarafından ödenil. mek üzere - varidatın Kendisine tesli- mini şart etmişti. . Altı ay şöyle, böyle geçti, Cezayirlinin evvelki İllizam bedeli taksitlerinden borcu vardı, Mali mü- zâyakâ dolâyısile hazine bu taksitler İçin Cezayirliyi tazyik odiyördu. Ken. dişinden birşey alınamayınca Baltacı- ya müracaat edildi; kasasında toplan» maliş paranın Cezayirlinin eski borçla- rına mahsup edilmesi istenildi. Bu yüz- den Maliye ile Baltacı arasında ihtilâf çıktı. Baltacı kefaletten feragat eylediği. ni bildirdi. Reşid paşa bu defa da bönker Alyon- Yara «Allöon»lara müracaat etti. Al yon teklifi kabul etti; ancakoda Bângüe de Constantinople'ın açığını kapatmak ve Cezayirliye kefaletine karşılık tutulmak üzere bir istikraz âktedilmesini şart koştu. Hükümet de bü mali kombinezona muvafakat etti, (Kalimaki istikrazı) denilen ve bha- zine için pek zararlı ölün istikraz bu. nun üzerine aktolundu. Bu istikrazın hâsılı (Bangue de Constantinople)in verdiği açığı kapattı; iakat Cezayirli #nin işlerini düzeltmeğe yetişmedi. Al. yon da Cexwiyirliyi kendi haline bi- raktı. Cezayirli bir müddet daha para si. “kıntıları arasında yuvarlandı. Sultan Mecid tahta cülüsundan son ra babasının müteveccih olduğu Meh. imed Ali paşayı evvelâ ferikliğe terfi gelmiş, sonru dumadlığa da lâyık göre- İrek pek parlak bir cihaz tettibile kız “kardeşi Adile sultanla evlendirmişti, © Suru hümayunlar masarili, saray borçları devletin mali itibarına nakise getirmişti. Evrak! nakdiye, hazine se. medleri kıymetlerinden çok kaybedi- yorlardı. Memleketçe kulükal günden güne artıyordu. R Veliahd Abdülâziz elendi israflara müleriz bulunuyordu. (Ne olurdu bu itirezlarım kendi saltanatında hatır- lamış olsaydı!) Haremi Adile sultan dolayısile Ab- dülâziz efendiye ubudiyet besliyen Mehmed Ali paşa da Abdüllzizin fi- kirlerinin propagandacısı kesilmişti, Abdillmecid bunu duymuş ve kızmiış- tı, Her sene muharreminde padişah Bablâliye gelirdi. Sultan Mecid 1275 muharreminde Babiğliye geldiği zâ- man alenen ve pek şiddetli suretle Mehmed Ali paşayı tekdir ve muahaza eylemişti, Diğer damadlar da sultan- larının israflarına mâni olmuyorlatdı. Bu sebeple Mehmed Ali paşa ile bera- ber Damad Ali Galib, Ethem, Mah- mud Celâleddin, İlhami paşaları me- muriyetlerinden #zleylemişti. Fakat bu hiddet ve mağuliyet çok devâm et» memiş, yalnız darhadlık şerefile kalmı. yan Mehmed “Ali paşa bundan sonra birkaç defa Belriye Nezaretinde, Top- hane müşürlüğünde, seraskerlikte is- tihdam edilmiş nihayet sadaret ma. kamina getirilmişti. Mehmed Ali paşanın Reşid paşa ile arası iyi değildi. Sadarete geçince (19 Zilhicce 1268 » 6 şaban 1269) hasmı Reşid paşanın adamlarının iltizam işlerine - iştirak- lerini meydana çıkarmak maksadile Cezayirli Migırdıcı tevkif ettirdi; mu- hakeme altına aldı. Bu suretle başlıyan ve 'Tarizimat devrinin adaletini değil, padişahı bile içine karıştıran fesadıhı temsil ve teğ- his ettiren bu dava ihtirasların kin ve nefrellerin, entrikaların, sulistimalle. rin bir meşheri haline girdi. Hasip paşa Cezayirlinin muamelele. rini tedkike memur komisyonun riya setine tayin olundu. Cezayirli hapse mahküm edildi; menkul ve gayri menkul bütün malla- rı hazineye borçlarına mukabili resmen sattırıldı. Ancak bunlar kâfi gelmedi; on beş milyon kuruş açık kaldı. Cezayirlinin rakipleri olan sarraflar iptida kendilerine meydanı daraltmış olan bu adamın mahkümiyetinden memnun olmuşlardı. Şimdi onlar aşat ve rüsumat ifltizamlarını paylaşacak- Tardı! Bunlar zaten aralarında rekabet ol. mamasına karar vermek suretile bü yük kârlar temininin yolunu bulurlar. dı. Daha zamanı gelmeden altı ay ev. vel hangi sancağın aşarı ve hangi gümrüğün rüsumu hangi sarrafın eil- ne geçeceği! bilinirdi. Her sancağın sar- rafı malüm idi; bu âdeta aileviğ bir işti; meselâ birlsi Trabzon sarraf: idi; İltizam işlerine girtcek olanlar bu sarraflardan birini kefil göstermek lâ» Zim gelirdi, Kendi organizasyonları arasında bulunmuyan birisinden bu kefalet mutlaka diriğ edilirdi; meğer ki halırı sayılmak mecburi veya men- faal icabından görülen büyüklerden birine intisap etmiş biri olsun! Cezayirlinin tegallübünü kırmak, onu mahvetmek için bu sarrafların hepsi ittifak eylemişlerdi. Fakat onun hapsedilmesi kendilerini başlarina gö- lebilecek syni belâdan dolayı endişe ye sevketti. Çünkü hangisinin hesabı iyice tedkik edilse birçok para inde etmesi ve ayni cezaya çarpılması lâzım geleceği muhakkak idi. Bu sebeple Ce- zayirli hakkında sonradan hepsinde bir şefkat ve merhamet hissi uyandı! Ve alttan alta dedikodular başladı. Ce- zayirlinin pek fena bir yerde hapsedil. diği, yanındaki odalarda büyük man- gallar yakıhp kömür vurmasından öl. dürülmek istenildiği söyleniyordu. Sadrazam Mehmed Ali paşa devletin maliyesini tanzim etmek istediğini be- yan eylemişti. Bu tanzim ösnasında mültezimlerin hesaplarını tedkik et. tirmesi ihtimali de vardı. İstanbul gümrüğünde bir yangın çıkmıştı. Mehmed Ali paşa kendi aleyhinde delilleri havi vesikaları imha etmekle itham ediliyordu. Cezayirlinin sadra- zamın «vahşet ve zülmünden» kurta- rılması lâzım geliyordu! (Arkası var), 1 —— nisan Taran İf 3 Tarzanı Yaz kaş bir bir kısa pantalonla geziyor| Manisanın Tarzanı bir agaca tarmaniyor Manisa (Akşam) — Manisada Haci adında biri vardır. Bu adamın yaşa- yışı cidden çok gariptir. Yaz ve kış bir kısa pantalonla gezen Haci en s0- ğuk havalarda da üşümez. Kendisi Bağdadlıdır, İfadesihe göre Bağdadda tanınmış vezirlerden birinin oğlu imiş. Bankada da yirmi bin liraya ya- kın bir parası olduğunu söyler. Elli yaşına girdiği halde elân dinç- tir. 1512 rakımında olan Manisa da- ğının tam ortasında bulunan Topa- tan yerine beş dakikada çikar ve bu yalçın kayalardan atlama suretile şehre üç dakikada iner. Bu adamın içkisi, kahvesi, sigarası yoktur. Kendisi bekârdır. Evlenmek istediğini söylüyor. Fakat alacağı ka- dinin da kendisi gibi sporcu olması- nı istiyor. Yediği yemek sebzeden iba- rettir. Eti sevmez. Öğle paydosların- da lokantacı Hacı babanın lokantası- na teneke ile su taşır ve yemeğini oradan parâsız yer. Belediyeden al dığı yirmi lira ücreti saklar. Masrafı gazete parasıdır. Okumağı sevdiğini söyler, Bir ayda İzmirde evlenenler İzmir 10 (Akşam) — İkinciteşrin ayında İzmir belediye evlenme dal. resinde 123 çift evlenmiştir. Yalnız 18 ikinciteşrin tarihinde 18 çiftin birden -akidleri yapılmıştır ki, bu bir rekor sayılmaktadır. Çünkü şimdiye kadar İzmir belediye evlenme dak resinde bir günde bu kâdar fazla çiftin evlenme muamelesi yapıldığı görülmemiştir. Bir batında 3 çocuk Giresun (Akşam) — Tirebolunun Asarcık köyünde İmam oğlu Ahme- din karısı bir batında üç çocuk dün- yaya getirmiştir. Çocukların biri erkek ikisi kızdır. Sıhhatleri yerinde, gürbüz yavrulardır. Ahmede Kızılay tarafından ve bazı teşekküller tara- fından yardım edilmiştir. memleketler; Beneliği 3600, altı aylığı” 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk put göndermek lâzımdır. Şevval 19 — Kasım 34 8. İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E 1247 243 725 SAT 1200 139 Va. 529 7151207 1428 1840 1920 İdarehane: Babrâli civarı Acımusluk Sokak No. 13 “olan Vasilyosun çok akillı Sİ) 1938 DİŞİ KORSAN Tarihi: Deniz. Romanı mm. Yazan! İskender F, Sertelli 'Tefrika No. 198 liği devirmek istiyen Mihailof teşkilâtını yaptıktan sonra saray nazıriyle tekrar temasa geçti ” “Anadolu sahilinden Halice yüze- rek geçen bir adam, imparatora, Va- Bilyostan şu haberi getirmişti: «Ba na, Anadolu prensliğini vededersen, burada, topladığım bir ordu ile Arab- Jarı denize dökeceğim ve Bizansı mu- hasaradan kurtaracağım. Bu işleri görmeme şimdilik bir göz kâfi Fi Jiyor » Denize düşen, yılana sarılır, derler, Sekizinci Mihail de bu taleb üzerine yeğeninin Anadolu prensliğini ka- bul etmiş ve gelen adama imzalı bir mektub vermişti. Bu adam, impara- torun mektubunu bir teneke kutu içine koyarak boynuna astı ve bir gece karanlığında tekrar yüzerek Üs- küdar kıyısına geçti, İmparator, bu teşebbüsün faydasız olmuıyacağını biliyordu. “Prens -Va- #ilyos saltanat düşkünü bir adamdı. Anadolu prensliğini elde elıneK ve orada kendisine muhteşem bir ha- yat hazırlamak hüulyasile, Anudolu Kıyılarında Arabları tazyik edeceği şüphesizdi. Vasilyos, Arabların bir kaç hücü- muna uğramışsa da, orman yangıi- larından kurtularak, adamlarına ye- ni bir karargâh kurmuş ve sahilde. ki Arablara sık sık baskınlar yapma ga başlamıştı. Vasilyosun, iç Anadoluda yerleşen Türklerden de yardım istediği söy- leniyordu. İşte, sekizinci Mihaili dü- şündüren bir mesele... Bizans im- paratoru bu haberder, yani Vasil- yosun bu teşebbüsünden hiç te mem run değildi. Yarın, Vasilyos, Türklerden o yar- dım görerek, Bizans tahlını yıkmağa kalkışacak olursa, Mihail bu teblike- yi nasıl önliyecekti? Deii rolü oynıyarak Arabların elin- den kurtulmağa ve Anadolu kıyıla- rında bir ördu düzmeğe muvuflak bir adam olduğu anlaşılıyordu, Zaten impara- | tor Mihail de onun zekâsından kork- martış mıydı? # Trakyalı Mihailof... Arabların eline düştüğü halde Romanos kapısından içeriye “gir- meğe ve korsanların elinden yakası: | nı kurlarnağa muvaffak olan bu adam, Bizansa geldiği gündenberi ne | işle meşguldü? İmparatora büyük bir yardımı dokunabilmiş miydi? - Hayır. Çünkü, Bizans paytahtını muha- sarâdan kurtarmak maksadile Trak- | yadan gelen general Mihailofun da Bizans tahtında gözü vardı. Madem- | ki, akılı bir kumandan olan seki- şiçin Mihail Paleoloğ bir ordu ile Bizansa yürümüş, Lâtinleri sürerek imparatorluk ilân etmişti. Onun elin. den bu tahtı alıp kendisinin hü- kümdar olmasına mâni) mi vardı? Mi- hailof buna muvaffak olmak için, en kestirme yolu, halkı kışlartmakta buluyordu. Son günlerde imparâtorluk aley- hinde bir çok dedikodular ve cere- yanlar vardı. Mihailof bu cereyanla- rın genişlemesine - el altından - yar- dım ediyor, hattâ saray nüzırı Pe- riklisi bile elde etmek imkânını arı- yordu. Periklisle bir kaç kere görüş- müş, ağzını yoklamış, onu bu mak- Ssadın busulüne yardım ©debilecek yaradılışta bir adam olarak tanı- muşta. Periklis, Trakyalı generele çok müsaid görünüyordu. Hatlâ bir ak- şam kendisile görüşürken: #İmpara- tor, halkı çok tazyik ediyor!» sözile başlıyan bir konuşmada, Periklis daha ileri giderek: «İmparalorun ha- lefi de sarhoş, kadın düşkünü, &er- semin biridir. Bu tahta sizin gibi kuvvetli, irade sahibi birinin geçmesi lâzımdır» demekten de çekinme- alçi, Eğer Arab muhasarası biraz daha uzayacak olursa, general Mihailofun Bizansı karıştırması ve imparatorun tahtını sarsması muhakkaktı. Mibaj- lof zahiren surlarda çalışıyor gibi görünüyor, fakat, hiç birgün sur- larda bir saatten fazla kalmıyor, halki imparator aleyhine körükle Yaekle meşgul oluyordu. Mikailofun maiyetinde bir tabur asker vardı. Bunların sayısı bin- den fazla idi. Trakyalı askerler O devrin en döğüşçü, ve ölümden yıl- maz insanlarıydı. Zaten memlekete lerinde de gece gündüz akınlar, bas- kıniar yanmağa, hâsımlarile boğuş- mağa alışmışlardı. General Mihsilof askerlerine çok güveniyordu. Hatlâ bir sabah uy- kudan uyandığı zaman, şöyle düşün- müştü: «Bugün Arablar her cephe Gen surlara, saldırıyorlar. Bu fsrsat- tan istifade ederek, askerlerimi top- lasam ve imparatorun sarayını sar- sam. Mihaili tahtından indirsem. imparatortuğumu İlân etsem, buna klıri karsı koyabilir?> Mihailof - bir gece rüyasında ken- dini Bizans tahtına oturmuş gür- Gü... Ertesi gün daha esaslı faaliye- te geçti... Halk arasında imparatora #leyhdarlığile banınmuş olan yerliler. dne bir çok ateşli gençlerle temasâ girişti. Onlara: «Mihail Paleoloğ'un saltanatı nihayet bulursa “ve benim- Je bu uğurda çalışırsanız, hepinizi büyük bir hürriyele kavuşturacağım ve şehir halkını hiç bir vergi ile mü- kellef tutmyaruğım!: dedi. Bu tek- lif yerlilerin hoşuna gitti. Zira, yer- liler ağır vergiler altında inliyor ve hemen hemen bütün kazancını ha- zineye veriyorlardı. Böyle bir vaadle karşılaşınca, Mihaflofa yardım et- mekten ve peşinden gitmekten çe kinmiyeceklerini söylediler, Mihailof bu suretle şehrin mubts- lif yerlerine kundaklar sokturuyor, yangınlar çıkartıyor ve her tarafta imparator aleyhinde nutuklar söyle- tiyor.. ve kendisi perde arkasında duruyor, sehnede görünmüyordu. Mihailof teşkilâtım yaptıktan son- Ta, tekrar saray nazırile temasa geçti Fakat, bu sırada Periklis, general Anivasın tesiri altında kalmıştı. Anivas, bir gün, Periklise, vatan- perverlik duygülarile yaşamıyan ve hükümdara ihanet eden insanlar rın, gelöcek nesiller tarafından telin edildiğini söyledi... Tarihten misal- ler gösterdi. Anivas, Periklsiten şüp- be etmiyordu. O, bu sözleri, hüküm- dara bağlılığını göstermek için söy- lemişti. Periklis bir An için bu sözlerden utandı ve vicdanına karşı söz verdi: — Beni çobanlıktan böyle yüksek bir mertebeye çıkaran hükümdarıma sadık kalacağım... Periklisin hükümdar olmasına im- kün yoktu. O, böyle bir şey de dü- şünmüyordu. Bu sahada başkalarına yardım edecek olursa, günün birin- de kendi mevkiinin de sarsılmıyaca- Emı ve ömrünün sonunu zindan kö- şelerinde geçirmiyeceğini kim temin edebilirdi? Halbuki, Trakyalı general, bilhas. sa son konuşmalarından sonra, Pe- riklise öyle kapılmış ve öyle açılmıştı ki. . Günün birinde kendisini arka sından vurabileceğini aklından bile geçirmiyordu. Mihail Paleoloğu tahtından devirebilecekler mi? Trakyalı askerlerden ikisi, surlar- da yavaş yavaş konuşuyorlar: — Bizim general impüratör olma» ğa iyice karar vermiş. — Karar vermek, muvaffak ol mak demek değildir. Ben, onun has- mını kendisinden daha kuvvetli gö- rüyorum. — İmparatorun, göründüğü kadar kuvvetli olduğuna kanimisin? (Arkası var) Yeni tarihi tefrikamız TURAKINA Yazan: İskender P, Sertel Pek yakında neşre başlıyacağız.

Bu sayıdan diğer sayfalar: