4 Künunuevvel 1938 m Lig maçlarının ikinci başlıyor devresi Bugünün en Beşiktaş - F.B. mühim maçı karşılaşmasıdır Bugün muhtelif sahalarda lig maç- Jarının ikinci devresi başlıyor. Birin- ci devreden arta kalan üç haftanın maçları tehir olunmuştur. Bugünün en mühim oyunu Beşik- taş stadında oynanacak olan Fener- bahçe - Beşiktaş karşılaşmasıdır, Her iki takım da on altışar puanla lig maçlarının başında gelmektedir. İki takım arasında ilk oyun Fener- bahçe stadında oynanmış ve (2-0) birinci devreyi galib bitiren Beşiktaş takımı ikinci devrede iki gol yemek suretile elindeki kazanma fırsatını kaçırmıştır. Birinci devre lig maçlarının müte- baki kısımlarında Fenerbahçe tak mı bazı maçlarda kendisinden umü- lan randımanı verememekle beraber hemen dalma galib gelmiş, buna mu- kabil Beşiktaş takımı ise bazı müsa- ami, bazılarında ii tutan bir form iktaşın maç hakikâten Si- yahbeyazlılar için övünülecek bir oyun idi, Beşiktaş takımının, taki şansı, Şeref stadı Fikirlerde ve ruhlarda anarşı (Baş tarafı 1 inci sahifede) çek kullananların ve sadık taraftarla- rının bile - sarih fikirleri olmamasıdır. Hakikatte bugünkü nesli şaşırtan bu kargaşalık, bizzat hüdiselerde de- gl, kelimelerdedir. Hâdiseler arasın. daki fark, tabirler arasındaki gddiyet kadar büyük değildir. O derecede ki kendilerini birbirine düşman nâzari- yelere mensub zannedenler, aynı cin- sin iki nevi olduklarını bilmiyorlar. Meselâ Demokrasinin bir tarafı libe- ralizm, başka ciheti «Otoriteli Devlet» sistemidir. Devletçilik rejimi, en sa- ğında faşistliğe varır, en soluna sa- pılrsa marksizme dayanır. Bunun içindir ki, faşistlik aleyhinde müca- dele eden sol cenüh fırkaları, - hiç farkında olmadan - nihayet gene tota- ter devlet cinsinden olan marksizme gidiyorlar. Muhafazakâr sağ cenah partileri vardır ki, demokrasi hürri- yetini koruyalım diye, hürriyeti ilgi eden faşistliğe revaç verdiklerinin farkında değiller, Tam Âdevletçi- Mkle sosyalizm, totaliter devletle ko- münizm arasında, mahiyet ayrılığı değil, ancak derece farkı vardır. Muhafazakörlar, sağ cenah parti. leri, Devletin sonsuz kuvvetlenmesini, devlete aid iktisadi vazilelerin son- suz azalmasını isterler. Sosyalist par- tiler, hem Devlet vazifelerinin sonsuz genişlemesini, hem de devlet otorite- sinin zayıflamasını özlerler. Bu iki cereyarun telifi milli sosyalizmi do- ğurdu. Tam Sosyalizmden bâaşlayan- lar milliyetçiliğe, koyu milliyetçilik- ten başlayanlar bir nevi sosyalizme varıyorlar, Bunun sebebi, türlü türlü isimler ai- tında anılan rejimlerin, tarihin eski, derin ideoloji temellerinden değil, bir takım anarşi hareketlerine karşı aksülâmelden doğmuş olmalarıdır. Hepsinin başlangıcı ve gayesi «kur- vetli Devlet» tir. Memleketimizde de bu tabirlerin ve dokirinlerin sık sık bahsi geçiyor. Bil hassa gerçliğin kalasında birer hı 14 gibi, müphem ve karışık şekilde gayan bu mefhumları hepsinin hakiki mana tini iyice 8 yarınki mağ- için çok mü- serler neşretmek olur, O zaman, bütün bu ortasında, liberal mil- tçiliği mutedil devletçilik sistemi- mezcederek demokrasi üzerine dev- t otoritesi kurmasını bilmiş olan 'emalist rejim, aydınlık ve sağlam bir âbide gibi duracaktır. Necmeddin Sadak Galatasa- | | him olan saha avantajı dolayısile, da- ha fazladır. Takımlarımızın şimdiki vaziyellerini bilmemekliğimiz daha fazla malümat ilâvesine mâni olmak- tadır. Taksim stadında oynanacak Gala- tasaray - İstanbulspor maçının favo- risi Gelstasaray takımı olduğuna şüp- he yoktur. Ancak İstanbulsporun genç ve oldukça sert elemanlardan mürekkeb olan takımının mukave- metini de nazarı dikkate almak Jâ- zımdır. Kadıköydeki maçlar şunlardır; Vefa - Hilâl "Topkapı - Süleymaniye Vefa - Hilâl maçının galibi eğer takımıdır. e Topkapı maçında ise Beyki çok çetin ve güzel bir maçını seyretmiş olduğu- muz Süleymaniyenin sansı daha faz- dadır. Sertleşmeğe yüz tutan lig maçla- rında hakemlerimizden otoritelerini göstermelerini oOve takımlarımızın hüsnü niyetle oynamalarını temen- ni ettiğimizi ilâve edeceğiz. Uivi Yenal | Filistin asi şefleri Emir Abdullah aleyhinde (Baş tarafı 1 inci sahifede) Yükle ithum ederek aleyhine idam ka- rTarı vermesi bu ihtilâfı şiddetlendir. miştir. Emir Abdullah Ammandaki sarayının balkonundan sadakat teza- - Süleymaniye ira ederek Filistin hakkındaki siya- i setini itham edenlere cevap vererek demiştir ki: — Ben Filistin meselesinin arab âmali lehinde halledilmesine çalıştım. ve çalışıyorum. Bu meselede itida! ile bu al ile bu meselenin âmâlimiz sinde (o halledilmesine kaniim. sisüzlükle ve İhmal ile itham edilemem. 'Takib ettiğim siyaset neticesi ola- rak iki mühim netice elde edildi, biri, Filistinin parçalanmasından Yâzgeç- mek, diğeri de Filistin meselesini mü- zakere ve halletmek için Komşu ve davet etmek...» Emir Abdullahın bu nutku müfritle- | rin tahrikâtına bir cevap teşkil et- mekte ve Londra İle müzakereye giri- şilmesi için müsald bir hava yarat. maktadır, Filistin mutedil arab partisi reisi Fahri paşa, Londrada toplanacak olan konferansda temsil meselesi için Filistin İngiliz kumandanı general Ockonor ile müzakereye miştir. Diğer taraftan öğrenildiğine göre Filistin konferansında Mısır heyeti murahhasası reisi Mahmud paşa, bu konferansa gitmek için içtimada Filis- tin yüksek arab komitesinin temsilini Şart koşmaktadır. Filistinde kanlı müsademeler Kudüs 3 — İngiliz kıtaatı Cenine civarında Telâmalda bir arab çetesile muharebe etmişler ve 50 asiyi öldür- müşlerdir. İngiliz askerleri, Samarit civarında bir çeteye baskın yapmış- Jar ve ağır zayiat verdirerek piskürt- müşlerdir. Eyron dağlarında İngilizler ile arab asileri arasında şiddetli bir müsâdeme vuku bulmuştur. Amerikada bitaraflık kanu- nunun tadili Vaşingion 3 (AA) — Ây sini» dan Borah, Bitaraflık kanununun Re- islcümhura harici siyaset sahasında daha geniş salâhiyetler verecek $6- kilde tadi hususunda yapılan ısrarlar neticesinde Ruzveltin harp ilânından evvel halkın reyine müracaat editme- si hakkında Ludlow tarafından veri- len lâyihayı daha pratik bir şekilde tadil edeceğini beyan etmektedir. gayri tabii bir hadise olmazsa Vefa | hüratında halka hitaben bir nutuk | hareket edilmesini iltizam ettim. Zira | alâkadar arab hükümetlerinin iştira. | kile Londrada bir konferans içtimaa | Bana yaklaşma, sevgilimi... (Baş tarafı 10 uncu sahifede) ve — Küçük hanım... Size bir mektup getirdiler. Hizmetçi mektubu Bediaya uzattığı saman, saat sabahın onuydu. Genç kız biran tereddüd etti. Aca» ba bu satırların içinde saadetini mi, felâketini mi okuyacaktı? Sonra, birdenbire zarfı yırttı. Ve şu cümelere göz gezdirdi: «Sevgilim! Şimdi uzaktan sana bu ismi vere- bilirim. Dün akşam bana samimi iti- rajta bulunduğun saman heyecan- dan bayılacağımi sanmıştım. Seni kol. larrımın arasına alarak en coşkun aşk kelimeleri söylemek arzusunu duydum. Zaten ben de seni, ilk gör- düğüm gündenberi seviyorum... Fa- kat buna hakkım yok. Sen, gençsin, sıhhatli bir genç kız- sın... Bense, sevgilim, işle, kalemim bile bu satırları yazmak istemiyor... Fakat ac: hakikat bu: Cüzzamlıyım. Evet, Bedia... Bu feci hastalık da- me yayı Büyük bir le- alinde göğsümde açılıyor. Bu f- leti Arabistanda yakaladım Seni tanımazdan evvel, çekik bir ömür sürerek yaşamağa katlanıyor- dum. Fakat gördükten sonra bütün benliğimde gençliğimin hakkı olan zevklerin hepsi uyandı, İstediğim gi- bi hayat sürmek arzusuna kapıldım. Fakat hakkım olmıyan bir hayallı bu... Sana sokulmamak, senden uzak durabilmek için, bilsen kendimi ne kadar cebretmek mecburiyelinde kal- dım. Her gün içimde kabaran coşkun hislerimi ezmek, yenmek mecburiye- #indeyim. Şimdi anlıyor musun, sev- gilim? Bu satırları okuduğun zaman ben dünyaya veda etmiş olacağım. Haya- fn zevki benim için seninle başbaşa yaşamaktı, Fakal senin saadetin için bunu yapmama imkân yok. Gitmem, ölmem, en doğrusudur. Çok ağlama, Bediacığım... Zamanla beni unutursun. Ara sıra Şopenin prelüd'ü çalınır. | ken bent hatırlarsın. Bense, senin hayalinle dolu, rahat bir uykuya dalıyorum Seni seven: Celâl Biran, Bedia, başına gelenleri an- Jamadan gözleri açık, afsi afeal durdu. Sonra acı hakikat kalbini paraladı. Hıçkırıklarla yatağın üstüne yuvar- Jandı. Demek güzel hayali, güzel aşkı, böyle acı bir surette bitiverdi, öyle mi? Odasının k&pısı vuruldu, Ragıb gö- ründü. — Bedia!... Hevadisi... küşkteki adam bu gece intihar miş... Meğersö... Genç kız, muzlarip yüzünü kaldı- rarak; — Biliyorum... «dedi. Delikanlı, hayretle ons baktı sonra meseleyi doğru yürürken. — Hissiyatını anlıyorum... Fakat günün birinde, bir arkadaşa, bir sa- mimi dosta ihtiyacın olursa beni unutma... Bedia odada yalnız kalınca, hiç bir zaman bu ıztırabından kurtulacağını ummuyordu. Bugün onun nazarında çiçekler de, sema da, güneş te herşey herşey kararmıştı. Nakleden: (Vâ-Nâ) Tabancayı kurcalarken Kurşun Selâhaddine isabet ederek ağırca yaraladı İzmir (Akşam) — Ödemişte Gazi bulvarında 6i numaralı evde oturan Receb oğlu 17 yaşında Nihad Onar, evden aldığı dayısma aid tabancayı kurcalarken ateş aldırmış, Önünde duran Süleyman oğlu 17 yaşında Salâhadinin kamından ağır sürette yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Yaralı çocuk, tedavi için kaldırıldığı hastanede ölmüştür. Suçlu, yakala- narâk adliyeye verilmiştir. Mahud et- ve anlıyarak, : kapıya | Fransız - Alman ademi te- cavüz misakı imzalanıyor Berlin 3 — Alman matbuatı von Ribbentrop'un Parise yapacağı ziya- reti uzun uzadıya mevzuubahsetmek- tedir. Vosikisöher Beobachter diyor ki; «Fransız milletine kerşı hiç bir za- man düşmanlık hisleri beslememiş olan Alman milleti Paris deklarasyo- nunu büyük bir seviçle bekliyor. An- cak gerek bu deklarasyonun, gerek 40 eylül tarihli Hitler - Çambörleyn deklarasyonunun Roma - Berlin mih- veri tarafından takib edilen sulh si- | yaseti sayesinde mümkün olabildiği- ni asla unutamayız, Roma - Berlin mihv keza Be ma müsellesi Alman hi nin eskiden olduğu gibi siyaseti- glam esasi izim ye- yük düşmanımız olan bolşe- Yikliği bu esa: bertaraf edebilir. İşte bu emniyet içindedir ki, hükü- met sistemi Ayrı olmasına rağmen iki büyük garp devletine eli- mizi uzatıyoruz.» Berliner Boersen Zeltung da şöyle yazıyor: , «Alman - İtalyan - Japon birliği hiç bir zaman başka anlaşmaları reğ- delmemiştir. Dalma bütün Xurucu unsurlarla teşriki mesai azmini gös- termiştir. Daladier'nin anarşi ve boz- gunculuk zihniyetine karşı galebe çaldığı şu mes'ut anda Fransız - Al- man deklarasyonunun imzası büyük ümidler vermektedir.» Fransız gazeteleri ne diyor? Paris 3 (A.A.) — Alman Hariciye | Nazırı Von Ribbenirop'un Parise ya- pacağı ziyaret münasebetile Matin güzelesi diyor ki: «Fransız - Alman deklarasyonunun imzasından sonra her iki memleket Hariciye nazırlarının radyoda beya- natta bulunmaları çok muhtemeldir. Fransız - Alman anlaşması, diploma- tik ve ekonomik sahalarda çok iyi te- sirler yapacak olan icraat yolunda yeni bir merhale teşkil edecek ma» hiyette telâkki edilmektedir.» Petit Parisien şöyle yazıyor: «Ademi tecavüz, hududlara riayet İ ve istişare, iki memleket arasında iyi münasebetlerin kurulması için tabii prensiplerdir, Ancak bu deklarasyonu müzakere edenlerin mülhem bulun- dukları zihniyet sonralar da devam etmelidir. İstikbal iki memleketin her halde diledikleri uzlaşma devrini Von Ribbenttop ziyaretinin açıp açmıya- cağını bize gösterecektir.» Epogue gazetesinin mütalâasına göre, Almanya İtalyanın Tunus ve Korsika üzerindeki iddialarına res- | men ve alenen muhalefet göslerme- İ diği takdirde Fransız - Alman dekla- rasyonunun hiç bir kıymeti olmıya- caktır. Ordre gazetesi, İtalyan parlâ- İ mentosundaki tezahüre Almanyanın hiç de yabancı olmadığını zannediyor ve binaenaleyh İtalyanın şimali Afri- ka programı hakkında Von Ribben- tropa sarih sualler sorulacağını ve bütün meselenin bu suallere Ribben- trop tarafından verilecek cevaba bağlı olacağını tahmin ediyor. Paris 3 (AA) Stefani ajansı bildiriyor: Fransız gazeteleri, Von Ribbetrop- un yakında Parise yapacağı ziyaret- ten hararetle bahsetmektedirler, Alman gazeteleri, memnuniyet göstermekle beraber Berlin - Roma mihverinin baki kalacağını yazıyor Fransız gazeteleri ise, bu uzlaşma zihniyetinin sonradan da devam etmesini temenni ediyorlar alan Fransız matbuatı bu ziyaret hakkında oldukça soğuk tefsirlerde bulunmaktadır. Bu tarzı hareket Fransız - Alman beyannamesinin bir çok siyasi Fransız mahfillerinde ve bilhassa müfrit sağ cenah ve müfrit sol cenah mahfillerinde uyandırdığı emniyetsizliğe atfedilmektedir. Ademi tecavüz misakının mahiyeti Varşova 3 (A.A.) — Gazeta Pols- kanın Berlin muhabirinin öğrendiği- ne göre, 6 ilkkünunda imza edilecek olan Fransız - Alman beyannamesi bir nevi ademi tecavüz ve iki memle- ket münasebetlerinin normalleşme: ni istihdaf eden bir pakt mah dedir, Bu beyanname ile iki hür mütekabil hududlarının kati olduğu- nu müşahede edecekler, bütün ihti- lâfları doğrudan doğruya müzakere yolile halletmeği teahhüd edecekler ve kuvvete müracaat etmekten vaz- geçeceklerdir, Paris tarafından vuku bulan taleb üzerine beyannamede bu | yeni vesikanın Fransanın hali hazır- daki beynelmilel teahhüdlerini İnlâl etmediği tasrih edilecektir. Siyasi Berlin mahfilleri Daladicrnin grevci- lere karşı kazandığı muzafleriyetin itilâfın akdi için müsaid bir haya ya- rattığını beyan etmektedirler, Valilerinden ayrılan Manisalıların Reisicim- hura telgrafı (Baş tarafı (İnci sahifede) Belediye reis vekili Muhtar Özmen, Çocuk esirgeme K., Birinci noter, Zi- raat odası na. meclisi umumi üyesi Mulüsi Can, O. Akman, Salühaddin, Ticaret odası borsa başk. Saadeti Bal- soy, Kımlay başk. Hüseyin üzümcü, Bağcılar br. Dr. Cemil, Kooperatifleş Reşad Pomaklı, İnşat ce, na, Faruk, Hava K. mühendis Nuri Çü, Halkevi başkanı Azmi Riza Ünakın, Riza Kul- daş, C. H. P. na. bağcılar bank. Md, H. Çapa Ahmed, Ayakkabıcılar ecem, Ramazan, Şoförler bir. İkinel reisi Kemal, Reisicümhurun Manisalılara telgrafı Reisicümhur İsmet İnönü, bu tel garafa aşağıdaki cevapla mukabele buyurmuşlardır; Belediye reis vekili bay Muhtar Özmen ve arkadaşları Manisa Vali Dr. Lütfi Kırdar hakkında sa» yın Manisa halkının kadirşinaslığımı bildiren telgrafmızi memnuniyetle aldım. Manisahların bu kiymet bilir. liği oraya gelecek hükümet âmirleri- nin vazifelerini kolaylaştırarak daha verimli kılacaktır. Manisanın imârı- nın dalma gözönünde tutulacağından emin olabilirsiniz. Bu münasebetle size ve arkadaşlarımıza teşekkür eder ve sayın halka refah ve saadet dile- rim. İsmet İnönü Danimarkada yeni bir casus şebekesi Kopenhag 3 (A.A.) — Danimarka ordusunun birçok yüksek zabitlerinin dahil bulunduğu çok mühim bir ca» susluk daha meydana çıkarılmıştır. Rikoday'ın önümüzdeki celsesinde heyecan uyandıracak ifşaatta bulu- Fransa Hariciye nezaretinden ilhâmı| nulması beklenilmektedir, RADYOLIN ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız ER SM A rma mmm porsapun