17 Teşrinisani 1938 AEŞAM Halkın sonsuz matemi Dün on binlerce halk mukaddes tabutun önünde huşü ve hürmetle eğildi Teessürden bayılanlar ve sarayın önünde ağlıyanlar (Baş tarafı 6 ncı sahifede) Onuncu sınıfa gelmiş, Yakında Türk ordusunun dilâver subaylarından biri olacak. Atatürkün tabutuna hayret- le, gözleri ağlamaktan şişmiş bir hal- de bakıyor, ve belli ki buna inanamı- yor. Atam sen nasıl öldün? Dört ihtiyar kadın el ele vermişler, hüngür hüngür ağlıya ağlıya peçi- yorlar. İçlerinden biri kendini tuta» madı. Avazı çıktığı kadar «Atam, sen nasıl öldün? diye feryad etmeğe baş- ladı. Ve birden kaskatı kesilerek bir tahta gibi yere düştü. Bayılmıştı. Polisler yetişerek kaldırdılar. Her kadın grupunun geçişinde bir feryad yükseliyor, analar ağlıyan ev- lâdlarmı yaşlı gözlerle bağırlarına ba- Sıyorl babalar çocüklarını teselli miyor, kardeşler biribirlerinin göz- Yaşlarını silemiyorlar, İhtiram nöbeti Atatürkün mukaddes naaşları etra- fında beklenen ihtiram nöbeti her Yarım saatte bir değişiyor, generaller Btnerallere, subaylar subaylara, nö- bet teslim ederlerken, hep birden ha- Vada dönen kılıçlar muaz78z ölüyü bir | kere selâmliyor, erler yüzlerinin çe- lik gibi sert İfadesi değişmeden nö- | betlerini yeni gelen silâh arkadaşla- Xna teslim çi ve bean yarım saat, bir heykel kadar hareket- siz, donmuş bir cisim kadar sakin du- ruyorlar, Bir nöbet değiştirme esnasında geç- | İ mekte olan bir kadın kafilesinin için- den 17 yaşlarında bir genç Kız fer- yadlarla ağlamağa basladı. Yürekler parçalıyan bir sesle «<Atacığım; diye bağırdı ve olduğu yere yıkıldı. Onun arkasından gelen ihtiyar bir kadın Atatürkün önünde diz çökerek yeri öptü ve ak sakallı bir ihtiyar elile yü. zünü kapayarak ağlamağa başladı. Bu esnada Erenköy kız lisesi talebe- leri hıçkırıklar. içinde, masum kalb- leri sızlıyarak, kendilerini zeptetme- ğe muvaffak olanlar dudaklarını ısıra ısıra geçtiler, Canı kadar sevdiği Şefini kaybet. miş bir millet için matemin me de- mek olduğu tarifle anlatılamaz. Bunu görenler, bütün millet anladı. Köylüler İstanbuldaki bütün mektepler ilk, orta, lise, ecnebi ve ekalliyet mektep- leri, askeri mektepler arasında par- ça parça geçen hâlkın içinde köylüler görülüyor, Atatürke son ziyareti eda için uzak yerlerden gelmişler, Ayak- larında çarık, dizlerinde potur var, kasketlerini ellerine almışlar, saf ba- kişlarile Atatürkü o selâmlıyor, eğilk Beraberlerinde âilelerini de getirmiş- ler, onların ellerinden tutmuşlar, ağır ağır geçiyorlar. Atatürkün arkadaşları Atatürkün bütün hayatınca datma ber&berinde bulundurduğu arkadaş- ları, B. Kılıc Ali, B, Receb Zühdü man zaman gelip ihtiram vaziyetin- de duruyorlar. Muhafız alayı ku- mandanı albay İsmail Hakkı, ser ya- ver Celâl yaşlı gözlerle bâ sarılı tabuta, maşalelere bakıy Saat 17 de hava karardı, moşale- lerin ışıkları bu hazin ioşluğa daha hazin bir aydınlık verdi i sakin insan nehri ağır ağır akr eti. Sağ olun bütün millet, başi gözü sarılı, kolu boynuna asılmış, alil, sa- kat, ihtiyar, genç, kadın erkek çoluk çocuk ağlıya ağlıya, sızlıya sızlıya Ata'nın önünden saatlerce aklı dur- du. Dolmabahçe sarayı yapıldığı gün- denberi bu kadar hazin ve bu kadar ulvi bir manzaraya şahid olmamıştır. Dün geceki manzara Dün gece saat yirmiden aren 4htiram geçid resminde bekliyen ar- kadaşımız da şu İntibalarını anlatıyor: Altı meşalenin ışığı altında halkın geçişi görülmemiş derecede hazindi, 'TA büyük medhalden meşslelerin al- tında ışıldıyan mukaddes tabutun görünüşü Kadar şahametli manzarâ- ya bir yerde tesadüf edilmemiştir. Bir an geçenler bile bu görüye dayi namıyorlardı Burası yanan meşaleler ve ortala rındaki Atatürkle en eski Türk dinile en son Türk inancının remzini meze etmişe benziyordu. Hiç bir Bethofen bu halıların üzerindeki â; erini ve elemli hançerelerden rıkların malem marşını besleliyecek iktidarda değildir. Niçin, en hassas sesleri zaptedilecek bir filim ile bu sadalar zabtedilemiyor? Bunlar Türk milletinin bağrından gelen, en vakur, en matemli ve en beyecanlı seslerdir. Nifaksız Türkiyenin geçişi Bakıyorum: Siyah eldivenli zarif kadınlar, eli nasırlı işçiler yan yana gidiyorlar... ONifaksız Türkiyenin, Atatürk Türkiyesinin remzi... Bir meslekdaş görüyorum, ağlamı- yor. Halbuki bütün ömrünce Atatür- kün izinden ayrılmamıştır. Onun yanında bir erkek bayılıyor. Bu on- dan daha mı vatanperverdi? Daha mı hasas?... Anlaşılamıyan bir kalb muamması... İstiklâl omadalyeli su- bay da esas vaziyetinde dururken, heykel gibi... Yüzünde tek hareket yok... Bir zavallı kör adam geçiyor. Kimdir? Ne görecek? Kalbi ile sesleri dinliyor. Şu zor yürüyen siyatikli bü- yük anne, gözleri İlk matemi yaşıyan şu torun, tanıdığım şu dükkâncı er- meni, şu musevi, bu rum... Hepsi ağ lıyor... Sınıfsız, ihtilâfsız, bölünmez, yekpare Türkiyenin matemi... İnsan seli Hiç bir nehir bu kadar uzun değil r... Hiç bir nehrin membaı bu ka- dar asil yerden, bu kadar eski millet- ten, bu kadar saf bir yerden, Ata- türkten gelmemiştir. Durmadan akı. yor. Sabah merasimine iştirah etmiş iken bir kere daha ferden gelen şu büyük üniformalı genç subaylar... Kasketin şemsisiperini daha yeni doğ- rultan şu eski itilâfçı... i Düşünüyorum: «İşte şu büyük avis zenin altına bu tabutun durduğu yerden bir gece yürüyüp gelmişti...» Bir çığlık kopuyor. Bayılan bir ka- dın... Tam Atatürkün önünde... Ku- caklayıp, kâaldanp o götürüyorlar... Doktorlar ve sıhhi imdad arabasi hazır... Zenci bir kadın ve ağlıyan dört zenci çocuğu... Bütün bunlar yüz bin kişi arasından gelişigüzel dikkatime çarpan manzaralardır. Şu tanıdıklar veşu bilmediklerimiz ana devam İ törmiş elbisesi yağlı işçiler hâlâ geç- Şu Ulus.. Şu Subay... Onun mefhumları, Onun kelimele- ri... Onun eserleri... Geçtiler... Geç- | tiler... Gece yarısına kadar geçtiler... Eğer programın tayin ettiği z&- man dolmasıydı sabaha kadar ge çeceklerdi... Nitekim yarın da öbür gün de geçecekler ve Ankarada BÜ- yük Şef Gazi Mustafa Kemal Ata- türkün önünde bütün xlllet ve bü- tün dünya hürmet geçid resmi yapa- | cak... | Merasimin sonu.. Saat 24 Kadınlar. Çocuklar.. Gece işini bi- mekte devam ediyor... Fakat vakit gelmiştir. Ancak program üzere de. vam edilebilir. Bir Korgeneralle Ata- türkün seryaveri tam mukannen an- da salona giriyorlar... Saray metha- linin kapandığını, polislerin dışarı çıkmaları lâzım geldiğini bildiriyor. lar. Sabaha kadar yine askeri ihti- ram heyeti Büyük Önderin başi ucun- da nöbet beklemiş, meşaleler yanmış- tır. Saray, içinde bütün Türkiyeyi ay- dınlatan ve asırlarca aydınlatacak olan nur, sabaha kadar pırıl pırıl par. Yamıştıar. Bu sabahki ziyaretler program üzere yapmağa devam et- miştir: Ziyaret tamamen serbestir İstanbul Vali ve Belediye reisliğin- dan: Atatürke karşı tazim ziyareti yapmak için bazı yerlerden müsaade kartı istenilmektedir. 17 ve 18 ikinci- teşrin perşembe ve cuma bah saat 10 dan gece yar ziyaret tamamen serbes olup hiçbir karta iHuyaç yoklur. Yurttaş ve ya- bancı bütün halka bildiririm. İzmitlilerin teessürü zmif 16 (AA.) Büyük kurtarı- cımız Atatürkün vefatı haberi geldili gündenberi bütün İzmit derin bir sü- küt ve matem içinde bulunuyor. Yarı ya indirilen bayraklarile, çocuğüle gencile, ihtiyarlarile bütün şehir Onua aramızdan ayrılışma ağlamaktadır. Bu acı haberin geldiği gün her taraf- ta olduğu gibi, imekteplerde çocukla- rım hıçkırık ve gözyaşları arasında döktorlarımn müdahalesini icab ettire- cek kadar derin teessürler vukua gel- miştir. Kırşehir gençleri de and içtiler Kırşehir 16 (A.A.) — Günlerdenbe- ri Kırşehir beşikteki çocuğundan dağ- daki çobana kadar Büyük Atasının ardından ağlıyor. Dünearıt önünde toplanan gençlik Ulu Şefin büyük emanetini koruyacaklarına ve Halk ziyaretlerini bu sabah da şu İden ayrılmıyacaklarına and içmişlerdir. Herkes bürük bir teessür icinde ağhvor