3 Teşrinisani 1938 en AKŞAM “Dün gece ta tam husuf oldu Ay tutulması yurdun her tarafından görüldü Tarihteki meşhur husuf ve küsuflarla bazı kavimlerin bunlara aid itikadları semada müteakip üç şeklidir Dün gece ay amm ii | #letle gürültü etmeğe çabalardı. Da- bu husuf hadisesi, memleketimizin bü: lutsuz olan her tarafından görül müştür, Ayın tutulması 22,41 de baş- Tamıştır, Külli hüsuf 23.45 de olmuş- tur, Külli husut nihayeti 1,07 de kay- dedilmiştir. Husuf 2,26 de bitmiştir. Bu gök Tındisesine şimdi yalnız ilim ehemmiyet vermektedir. Yakm ta- rihte, bir çük hurafelerin tesirile, bü- tün insanlar, ayın, güneşin tutulma- sından korkarlardı. Hatfâ daha bir nesil evvel, Türkiyede de, böyle bir semavi te ede, Kasaba- Yarda silâb atılmasına, davullar rin, tenekölerin çalınmasına seböbi- yet veriri. ... Eski kavimler, bu semavi hadiseyi en büyük felâketlerin Mibarı telâkki ederlerdi. Tarih der ki, Yunanlı meş- bur Perikles güneş tutulmasından korkan bahriyelllerini ve askerlerini teskine uğraşmıştır. Büyük İskender, Arbel civarında, bütün maharetini sarfederek, bir ay tutulması yüzün- den askerlerinde hasıl olan dehşeti yatışlırmıştır. Romalı Sulpikus Gal Tus, ertesi gün olacak bir hüsufu ha- ber vermiş ve böylelikle ordusunun mukarrer korkusunu itimada kalbet- miştir. Kristof Kolomb, Jamanyka adala rındaki vahşilerin insafına kalmış vaziyetteydi. Zira yiyeceği bitmiş gi- biydi. Bu sırada bir ay tutulmusı ola- caktı ki, meşhur kâşifi felâketten kurtardı. Kurnaz kâşif, yerli “kabile. lerin reislerine: — Ne emredersem hepsini getir mexseniz başınıza felâket açarım, siz- deri ziyadan mahrum ederim! - Vahşiler evvelâ bu tehdidi hiçe saydılar. Lâkin huüsul başlayınca Kristof Kolomba her istediğini ver- diler ve kendilerine merhamet etmesi için ricada bulundular İrikalar, (1) ay tutulunca, semavi mevcudiyetin hastalandığını sanır- Jardı. Bu sevgili parlaklığı keyifsiz lenmiş görünce, bütün gönülleri bir endişedir kaplardı Şayed sy büsbütün gözden kaybo- Iursa semavi tezahür muhakkak bir ölümün işareti sayılırdı. Zira bu hal- de mehtap gökte tutunamaz; zemine düşer, biçare fanileri ezerdi. Dünya- bu suretle gelmiş olurdu. a ıyan bir misuf herkes eline geçirdiği Şimdiki Peru'nün İspanyol Astilâsın- evvelki sakini olan conubi Amerika 3 vul, dümbelek, kazan, her ne olursa / olsun çalınmağa başlar, müthiş pa- tırdılar çıkarırdı. Köpekleri bağlarlar, kamçılamağa başlarlardı. Zira, İnkaların itikadın- ce mehtap bu hayvanları sever; hây- kırmalarına dayanamayıp bir hamle yapar, bu da kendi kurtulmasına se- bebiyet verirmiş. Peruda, ay tutulmasi nda, kadınlar, erkekler ve çocuklar hep bir ağızdan, kulakları patlatacak de- rTeceğde #Mama killaş yani: — Mehtap anne! Ay anne! - haykınrışırlar. Ve en yiiksek manevi kuvy onun ölmesine müsaade etmemesi için yal. varırlardı. Ay siyasına tekrar kavuşunca, kâ- inatın sahibi saydıkları Pukskamak'a şükrederlerdi. Zira mehlabın ölümü, insan cinsinin de nihayete ermesi demektir. Şimali Amerikada Kanada ile şim. diki Birleşik Cümhuriyetlerin arazisi arasında vaktile yaşayan Huron'lar ve Antii ağaları yamyamlarından olan Karaib'ler de, aynı semavi hadi- &si diye seler hakkında aşağı yukarı aynı ka- | naatlere sahiptiler: Maboya isimli şeytan, - ki hasta- nıkların, yıldırımın, fırtmaların mü. sebbidir, - mehtabı yemeğe kalkışı. yör. Bu iblisi kaçırmak için, kazanla- rı, <dümibelekleri ve çana benziyen âletlerini çalarlardı. Karaib'ler böyle gecelerde sabaha kadar raksederler. Kadın, erkek, genç ihtiyar, çoluk çocuk, İki ayakları bi- tişik, bir elleri başları üzerinlle di. ğer elleri bellerinde sıçrar dururlar. Şarkı söylemez, fakat korkunç sayha- lar koparırlar. Bu suretle raksa başlıyanlar, saba- ha kadar devam etmek mecburiyetin- dedirler. Herhangi bir ihtiyaç zuhu. rTunda sıçramalarından vazgeçemez. der. Eskimolar, gıdalarını saklar ve ev. lerini kapatırlar. Zira ayın yahut gü- neşin buraya girmelerinden korkar- lar. Erkekler haykırır ve ses çikarıcı âletiere darbeler indirirler, Kadınlar da, köpeklerin kulaklarını çeker. Şa- yet hayvanlar hakyırırsa, dünyanın sonu henüz gelmemiştir. Çünkü bu hayvanlar, itikatlarınca, insanlardan evvel mevcultular. İstikbal hakkın. ââki hisleri daha kuvvetlidir. Cenubi Amerikanm bazı kabileleri nazarmda, husuf, devâsa bir köpeğin mehtabı yemesidir. Ayni kıtanın di. ğer kaballi, Jagar kaplanının,; baş- | Yuvarlaklar, ayın ka kabileleri de köpek balığının meh- tabı yemesi sayarlar. Birçok valşiler, göğe ok atarak, mevhum düşmanından güneşi yahut ayı kurtarmak teşebbüsünde bulunur» lar, Skandinavların da aşağı yukan ayni itikalları vardı, Birsder ve hem- $ire olan güneş ve ay hızlı hızlı ko. şarlar, arkalarından, kendilerini yut- mak istiyen bir kurt gelir. Fakat eceli gelmiş insanlarla beslenen Ma- nagarmer dahş da müthiştir. Bu se- mavi mevcut, ayı ve güneşi de ısırıp kanlarını etrafa saçar. (Tum tutul. malar esnasında etrafa yayılan renk- lerden kinaye). Hindular da, - ecram bilgilerinin ilerlemiş olmasına rağınen, gökle kuyruğile ve kafasile güneşi ve ayı yemek istiyen bir ejder tasavvur eder. ler. Beni İsrailde buna benzer bir iti. kat vardır. Sumatralılara ve Malakalılara gö- re, bir yılan çöröklenip ayı ve güneşi sarar, Holladalılara aif Molük adalarında yaşayan Alfaru'lar, husufu mehtabın uyuklaması sanırlar. Uyandırmak İçin ivampetlerini çalarlar. Siyamlılar bugün bile hâlâ ejderin semaya hücum ettiği kanaatindedir. ler. Onlar da sobalarını, kazanlarını dövüp gürültü çıkarırlar. Münevver- ler, tutulmaların önceden hesap edi- lip felâketlerin önlenebileceği kanan- tindedirler. Çinde de ayni itikat vardır. Küsuf, hükümdara, hatalarını düşünüp tas hih etmesi için, semavattan yapıl mış bir ihtardır. Şayet resmi müneo- cim bunu vaktile haber verirse, bü- tün devlet dahilinde hazırlıklar yapı- hr. Oruçlar tutulur, dualar edilir, Milâttan 2155 sene evvel, Ho ve Hi isimli iki resmi müneccim, Küsuflu vaktile hesaplayıp haber veremedik. leri için idam olunmuşlardır. 'Mukannen günde, herkes heyecan- Tâ bekler. Hâdise zamanı, hükümdar bizzat işaret verip trampetler, davul. lar çalınırdı. Ruhaniler, mukaddes oklarını semaya atarlar... Münevver Çinliler, bunun efsane olduğunu bilmekle beraber, hâlâ tat- bikinden vazgeçmezler. Tutulma es- nasında diz üstü yere çöküp alınla- rile zemine vururlar. Yunan ve Lâtin mücllifieri de, bu semavi tezahürler esnasında gürültü €tmek âdet olüuğunu yazarlar, İlk hıristiyanlar, çan çalarlardı. Bizde de buna benzer putırdılat çı- karıldığını yukarda yazdık, Hulâsa, İ ânva edilen taraf idâ Miras yüzü Bahife 7 nden doğan dolandırıcılık davası Sahte raporla vasiyetnamenin iplalını istiyen maznunlar mahkeme huzurunda ne diyorlar ? Dün asliye birinci ceza mahkeme- ) sinde bir dolandırıcılık davasının rü- yetine başlanmıştır. Davanın mahi- yeti şudur; : İddiaya nazaran; şehrimizin tanın- mış tacirlerinden B. Şakir Sabuncu öldüğü zaman vasiyelnamesinde bi- | rinci karısından olan çocuklarına miras olarak fazla mal bırakmış, ikinci karısı ile bundan doğan çocuk- larına dahâ oz miras terketmiştir. | Bunun üzerine ikindi karısı bayan Refia ile oğlu Ahmet Suad ve İsmail Fethi beşinci hukuk mahkemesine müracaatla B. Şakir Sabuhcunun son zamarilarda şuurunun bozulduğunu ve kendine hâkim olamadığı esna da tanzim ettiği ovasiyötnamenin kıymeti haiz olamıyacağını feri sür- müşler ve tasarrufun iptalini iste- | mişlerdir. İddislerını isbat için, B. Şakir Sabuncunüun şuurunun bozuk | olduğuna dair dokler İhsan imzalı İ bir raporu dn mahkemeye vermişler- | dir. Mahkemede bu davaya bakılırken nn asi olduğunu, B. Şakir Sabuncu ölünee- ye kadar şuurunu kaybetmediğini, verilen raporun sahte olduğunu ileri sürmüşlerdir. O zaman şahid olarak dinlenen doktor B. Osman da B. Şakir Sabuncuyu kendisi tedavi ettiğini, bu zatta mide ve damar has» talığı bulunduğunu fakat ölümünden bir hafta evveline kadar şuurunda bozukluk bulunmadığını söylemiştir. Bunun üzerine mahikeme, doktor İhsan imzalı raporun sahte olup ol- | mağığının tahkik ve tedkikine lüzum görmüş, sulh hâkimi huzurunda ya- pilan istiktap neticesinde raporun sahte olduğu ve imzanın taklid edil- diği anlaşılmıştır. Bu vaziyet karşı- sında sahte rapor tanzimi Suçundan dolayı bayan Refin ile Ahmet Suad ve İsmail Fethi haklarında takibâta | girişilmiş, bu işle avukal kâlibi Fey- zi ve Adnan aölarında iki kişinin de alâkadar oldukları meydana çıkarı!. | mış ve beşi hakkında evrak tanzim | olunarak asliye birinci ceza mahke- | mesine verilmistir. Dün muhakemeye başlanmış, maz- nunlardan dördü mahkemede hazır | bulunmuşlardır. Diğer maznun Ad- nan hasta olduğunu ileri sürerek mahkemeye gelemiyeceğini bildirmiş ve bir de rapor göndermiştir. Dün mahkme maznunları dinlemiş, bunlardan bayan Refla demiştir ki - Kocam öldükten sonra ben öğ- | lum Suadı kendime vekil tayin et- | tim. Evde bulduğum kocama üid re- | Maarif müfettişlerinin içtimaı Maarif müfettişleri, dün maarif müdürü B, Tevfik Kutun reisliği al- tında toplanmışlar ve bu sene Tise- lerle orta ve İlkmekteplerin ders pro- gramlarının tatbiki ve yapılacak teftiş işlerine dair bir senelik mesaj programı çizmişlerdir. Her müfettiş kendi mıntakasmdaki mekteplerde bu bir senelik mesai programının tatbikinden mesul olacaktır. Dünkü toplantıda aynı zamanda | mekteplerde fakir ve yoksul talebeye | yapilicak yardım işleri de düşünül müş ve müfettişlerin mekteplerdeki yardım teşkilâtında çatışma tarzları tesbit edilmiştir. e ! İnkılâp dersleri | Bu ders yılmın üniversite irikilâp | derslerine bugün saat 17 de başlanu- | caktır, Derşler için hazırlanan prog- / ram, alâkadarlara tebliğ edilmiştir. sarerasremsssessen snssenunauassanamasan sase usa ay ve güneş tutulduğu sırada, bütün dünyada bir gürültüdur oluyor. Hatta bir müdekkike nazaran, hay- | vanlar bile bunu hissederek kendilik. lerinden kişnemekte, anırmakta, | havlamakta, böğürmektedirler... Dünyanın en gürültülü zamanı, muhakkak ki, ay ve güneş tutulduğu | sıralardır. Milyarlarca ağız ve el olanca kuv- vetile şamala edip durur. Yürük Çelebi, i bu çete ve raporları da oğluma vermiş- tim. Kocamın şuurunun bozuk ol- duğu hakkındaki raporu doktor B, İhsan vermiştir. Rapor sahte değil Gir. Suad da: — Ben işimizi takib için Adnanı memur etmiştim, Ticaret için kendim Tekirdağına giderken babama ald ro İ çeteleri Adnana verdim. Oradan av- detimde Adnan iki rapor gösterdi. Bunlardan biri doktor İhsan, diğeri de Rupen imzalarını taşıyordu. Ben | İhsanın raporunu avukatım vasıtasi- le mahkemeye verdim, Esasen rapor Üsküdar hükümet doktorluğu tara İmdan dü tasdik edilmiş olduğu ci- hetle bunun sâhte olduğunu bilemez- dim, Demiştir. Diğer maznun. avukat kâ- tibi Feyzi şuziları anlatmıştır — Ben ilk defa sorguya çekildiğim zaman raporu doktor B. İhsandan söylemiştim. Fâkal sonra azabı duydum, Adnanın yazı- hanesinde araştırma yapıldığını ha- ber alınca d giderek müddelumumü. «ikati anlattım. Ad- gelerök bir rapor ve bu Taporu kendi e dok- n aldığımı söylememi teklif etli, Buna mukabil de bana on lira verdi. Sonrdan öğrendim ki, Ad- nan vaktile doktor B. İhsana bir müd- det kendini tedavi ettirmiş ve o za- man doktorun matbu kâğıdlarını ele geçirerek bilâhare sahte rapor yap- Muş. Dördüncü mazmun Fethi bu sahte- kârlikla alâkası olmadığını, esasen kendisinin beşinci hukuk mahkeme. sindeki davasından da feragat etti- ğini söyledi, Bundan sonra raporda imzası bu. lunan, doktor B. İhsanım İstidası okundu. B. İhsan imzası taklid edil- mek suretile doktorluk şerefinin le- kı diğini İleri sürerek maznunla- rın tecziyelerini ve 300 lira maddi, üç bin lirada manevi tazminatın hüküm âltına slınmasını İstiyordu İstidayı müteakib iddia makamı, mah- kemeye gelmiyen maznunlardan Ad- nanın bundan iki gün evvel diğer bir davası görülürken kendisinin Peştede bulunduğu anlaşıldığını, bi- naenaleyh hasta olduğu hakkında gönderdiği raporun sahte olması ih- timali mevcud bulunduğundan ken- disinin adliye doktoru tarafından evinde muayene ettirilmesini isteği. Mahkeme bu talebi kabul etti ve şahidlerin de çelbi için muhakemeyi başka güne bıraktı, Esnaf hastahanesi genişletilecek Cağaloğlundaki Esnaf hastanesinin tevsii etrafında çalışmalara devam edilmektedir. Esnaf hastanesi esnaf için çok faydalı olmuş, şimdiye kadar cemiyetlerinin faydasızlığını ileri sü- rerek âza olmaktan imtina eden yüz- lerce esnaf, mensup oldukları cemi- yetlere müracaat etmiştir. Bu cihet büyük bir memnuniyst uyandırmıştır. Cağaloğlundaki Esnaf hastanesi bü tün «esnafın ihtiyacına yetecek bir hale getirilecektir. Binanın arka ta- rafındaki bahçeler paviyon yapılma- ga müsaid görüldüğünden, yeni sene bütçelerinde ayrılacak tahsisatla bir rhal tor B, İ an evvel işe başlanması kararlaştırıl. mıştır. Erenköy sanatoryomunun yeni paviyonu İstanbul verem mücadele cemiye- tinin Erenköyünde inşa ettirmekte olduğu yeni sanatoryom paviyonunun İ inşaatı bitmiştir. Yakında açılma tö- reni yapılacaktır. Cemiyet sanator- yomunda şimdiye kadar 40 hasta te- davi edilebilmekte idi. Yeni paviyon 86 yataklı olduğundan yatak adedi suretle 76 ya iblâğ edilmiştir. Kamyonla otomobil çarpıştı İllaiyeye ait bir kamyon ile şoför Yakonun idaresindeki otomobil Bey. oğlunda birbirlerile çarpışmıştır, her ikisi de hasara uğramıştır,