Havadaki mikroplar öldürü Mikropları ve haşarata karşı tay- yare İle mücadele şimdi devletlerin en mühim vazifeleri sırasına girmiştir. “Amerika Müttehid hükümetleri Ziraat , Nezareti ile Sıhhiye Nezareti mezruâ- | ta ârız olan hastalıklara karşı tayyare ile muntazaman mücadele yapmağa karar vermişlerdir. Simdi fen âlemi mezruata ve âlel. Ümüm nebatala ürizolan hastahk. lari havadan geldiğine kanaat getir- miştir. Mübtelif mikrop ve bakteriler herangi rüzgâr ve hava cereyanının sev«i ile yerlerinden kopup mezruat ve alelümum nebatlar üzerine yerle» çivorlar. Burada bakteri ve mikroplar tauribatını ika etmektedir. Neticede bükteriler bir âfet şeklini alarak her memlekette ve meselâ geniş mikyasta ziraat yapan Amerikada her sene mil. yariarca liralık zarara sebep olmak- tadırlar. Bakteriler ve mikroplar bir defa mezruatın üzerine konduktan sonra hastalığın tedavisine imkân hası! of. mamaktadır. Mezruatı mikroplardan korumak için en müessir çare mik- rop ve bakterileri nakleden hava tuba- kalarının dalma temiz tutulmasıdır. İşte Amerikada iki nezaretin müşle. reken kararlaştırdıkları teğbirden de maksad bu hava temizliğidir. Hava temizliği mücadelesi için iki nezaretin birlikte vücude getirdiği teş- kilâtın riyasetine ziraat müzesi mü. dürü profesör Meyer seçilmiştir. Bu zat beş sene evvel meşhur hava kralı Lindberg ile ayni gaye ile birçok tec. rübeler yapmıştı. Bu tecrübelere göre mikroplar çekirgeler gibi vâkit vakit toplanarak hep birden mezruatı istilâ etmektedirler. Bundan sonra mikrop- ların tecemmü noktalarını keşif için tarassudat yapılacak ve tayyareler va» sıtasile hemen iştilânın önü alınacak- tır. Cesur ve vazifeşinas bir polis Almanyada Badenbaden'de bir golür ile bir polis memuru arasında cereyah eden tüyler ürpertici bir hâdi- se bütün Almanyayı heyecanda bırak- mıştır. Polis şoförün evrakıni tedkik için otomobili durdurmuştur. Şoför, | polisin evrakı tedkik ile miöşigul oldu. ğu sırada arabayı süratle sürmüştür. Polis soğukkanlılığını muhafaza ede. rek motörün üzerindeki kapağa sıçrar. Fakat şoför aldırmamıştır. Şoför son süratle otomobili sürerken kapağın üzerine atılan polis düdük çalmağa başlamıştır. Düdük seslerini işiten yol- daki polisler otomobili durdurmağa çalışmışlar ise de muvaffak olamamış- lardır. Şoför artık şehrin haricine çıkmış olduğundan biperva var süratile oto- mobilini sürmeğe devam etmiştir. Yollarda nöbet bekliyen polisler, dur! emrini defaatle vermişler ye tabanca- larını teşhir etmişlerse de şöförü dür- duramamışlardır. Nihayet motörün kapağı üzerinde güçbelâ tutunan polis memuru bir eli- le tabancasını çıkarıp ön camın ortâ- sından ateş elmiş ve şoförü öldürmüş- tür? Fakat otomobili son süratle yoluna devam etmekte ve polis memuru mo- törün kapağı üzerinden birtürlü ine- memekte idi. Bereket versin otomobil bir bahçeye girip otların arasına sap- Janarak durmuştur. Polis memuru motörün kapağı üze- rinden sıçradığı zaman âyağını kırmış tir. Yapılan tahkikatta maktul şofö- rün Vastefalyada Münster şehri hapis. hanesinden firar eden gayet azılı bir cani olduğu anlaşılmıştır. Polis me- murunun gösterdiği soğukkunlılık ve cesaret âmirleri tarafından fevkalâde takdir edilmiş ve mükâfatlandırılmış- tır. Nafia İstanbulda Viyadüklü cadde açılmasını muvafık görmüyor B. Prost'un Vekâletin bu işarı üzerine plânda tadilât yapması muhtemeldir Şehircilik mütehassısı B. Prost, İs- bul ve Beyoğlunun imar plânını ha- zırlamağa başlarken İstanbul gibi dağınık ehri imar edebilmekteki müşkülğtı önüne almış ve imarın üümkün mertebe ucuza mal olabil- si imkânlarını aramıştı. Mütehas- in plânı hazırlarken takip ettiği başlıca fikir, bu nokta üzerinde top- lanıyordu. B. Prost imar plânının tatbiki için bilhasa istimlâk masraflarının büyük bir yekün tutacağını düşünmüş ve mas- fi asgari hadde indirmek için açacağı cadde ve meydanlarda, mümkün mer» tebe, az bina istimlâk edilecek şekil- de nâzım plânını yapmıştı. Bunun İçin açılacak caddeler üzerinde bulu- nan binaları baştan başa İstimlâk ederek yıkmaktansa bu caddeleri vi. yadüklü yapmağa karar Viyadüklü yollar, üst katları mu- hafaza edilmek şartile zemin katları caddenin yaya kaldırımını teşkil eden binalardır. Bu suretle belediye, yal- nız zemin katlarını istimlâk etmiş olacaktır. B. Prost meselâ Sirkeci ile Yenica- mi arasındaki bazı mühim yolları bu suretle açmağı münasip görmüştü. Fakat Nafla Vekâleti, mütehassısın nâzım plânını tetkik ederken İstan- bulun müstakbel şeklinin böyle viya- düklü olmasını doğru bulmamış ve bu' husustaki mülaleasını belediyeye bildirmişti. Bugün Bursadan şehrimize döne. cek olan B. Prost, Vekâletin bu mü. | taleası dairesinde evvelce hazırladığı İstanbul ve Beyoğlu imar plânlarını | yeniden tetkik edecek ve lüzum gö- rürse bazı tadiller yapacaktır. Maamafih, Vekâlet son mütaleanın * Yine mütehassısa ait olduğunu da » göre B. Pr vermiştir. | B. Prost ğı yeni raporda eski noktai nazarını muhafaza etmesi ihtimali de vardır, Mütehassısın göndereceği yeni ra- pordan sonra Nafia Vekâleti İstanbul Şehir Meclisince kabul edilen nâzım plânını tasdik edecektir. Tramvay fren yapınca cama çarparak yaralandı Kumkapıda oturan Vartares ismin- de bir Ermeni genci, dün Belediye du- rak yerinde tramvaydan ineceği sıra- da, ani bir fren neticesi cama çarp- mış ve yaralanmıştır. Şüpheli bir ölüm Vezir hanında oturan Oserina adın- da bir kadın ölü bir çocuk döğurmuş- tur. Hâdise adliyeye bildirilmiş, ço- cuğun cesedi müayene edilmiştir. Adliye doktoru B. Enver Karan ölü- mü şüpheli gördüğünden cesedi mor- a rmişti Ne lecek| çıktı, bilhassa suvarelerde çok görünüyor Bir aralık ortadan kaybolan yel paze yeniden meydana çıkmıştır, Ge- çen senedenberi Avrupada, bilhassa süvarelerde yelpazelere sık sık rasla» nıyor... Yelpaze iptidal kavimlerde serinlemek için kullanılan bir âlet- ten ibaretti. Medeni kavimlerde gü- zelleşmek sanatının mühim bir vası- tası haline gelmişlir. Yalnız kuru güzellik vasıtası olarak da kalmamış yelpaze canlanmış, hattâ dile gek miştir. i Kurunu vustada ilk defa yelpaze İspanyada ve daha sonra İtalyada ince bir sanatın, yani aşk hünerinin ha sonra yelpaze bütün zarafet ve ihtişamı ile muzafferane Fransaya girmiştir. Ayni zamanda yelpaze Al manyada da revaç bularak moda ok muştur. Bidayetle Avrupada yelpaze açi- ıp kapanacak bir surette yapılmı- yordu. Dört köşeli bir çerçiveye ku- maş, ipek yahut üzeri boyalı ve Te- simli kâğıd gerilmek suretile yapılı- yordu. Yukarı #arafına bir de bay- rağa benzer bir süs takılıyordu, Bu- nun için buna; (bayraklı yelpaze) adı verilmişti. Açılıp kapanan yelpazeyi Avrupa» Mar on yedinci âsırda Çinlilerden öğrenmişlerdir. .Alt uçları bir tele raptedilen çubukların üzerine çivi şeklinde gerilmiş olan kâğıd ve ku- maş parçalarından yapılan bu yel paze güyet pratiktir. Fransada on dördüncü Lui zama- nında bu açılıp kapanan yelpazeler en ziyade sevilen bir lüks eşya ha- ini almıştı. Yelpazelerin üzerine meşhur ressamlar tarafından gayet sanatkârane resimler yapılması mo- da olmuştu. 1678 senesinde yelpazeciler kendi başınâ müstakil bir sanatkâr lonca- İ sı teşkil etmişlerdi. Bundan &onre yelpaze sanatkârları arasında fev- kalâde bir yarış başlamıştı. Her biri yeni bir tarzda yelpaze yapmağı sâ- natın en büyük muvaffakıyeti say- makta idi. Yelpazenin çubukları eskiden alelâ- de değnekten imal edilmekte idi. Da- ha sonraları çubuklar fil dişinden, sedeften, kaplumbağa kabuğundan ve altın, gümüş gibi kıymettar ma- denlerden yapılmağa başlamıştır. Hattâ yelpazelerin fil dişi çubuk- Uzüm fiatleri İzmirde kilo başına bir kuruş yükseldi İzmir (Akşam) — Son hafta için- | de İzmirde üzüm fiatleri, kilo başma bir kuruş birden yükselmiştir. Bunun sebebi, stok malın fevkalâde azalmış olmasıdır, Birinciteşrin sonuna kadar İzmir piyasasında 55,000 ton üzüm, 19,000 ton incir satılmıştır. 28 birin- citeşrin akşamına kadar limanımız- dan dış memleketlere 43487 ton üzüm ve 24398 ton incir ihraç edilmiştir. Bundan 30427 ton üzüm ve 7990 ton incir Almanyaya ihraç olunmuştur. Satiş kooperatifleri de kendi ortakla- rının incir mahsullerini fazla miktar- da ihraç ettikleri için, ihracat istatis- tiği, İzmir satışına nazaran yüksek görünmektedir. Piyasada pek az üzüm ve İncir kalmıştır. Güzel sanatlar akademisinin konferansları Güzel sanatlar akademisi bu ders senesi zarfında talebelerine ve umu» ma sanalı alâkadar eden muhtelif mevzular etrafında konferanslar ter- tip etmiştir. İlk konferans üniversi- te profesörlerinden B. Şekib Tunç ta- rafından 10 teşrinisani perşembe gü- nü saat 17 de verilecektir. Konferanslara her kes 1ş- edebilecektir... (© © © | tira zarif bir ifade vasıtası olmuştu. Da- Yelpaze ağızla söylenile- miyen birçok şeyleri anla- tabilirmiş. Bir kadın, yel- paze dili ile bir erkeğe pek çok şeyler söylermiş. Bu- nun için yelpazenin tekrar ortaya çıkması birçok kim- seler tarafından mem- nuniyetle karşılanmıştır ları büyük sanatkârlar tarafından hâk sanatının şaheserleri sayılacak gravürlerle tezyin edilmiştir. Çubukların başları da tavus, kar- , ial ve devekuşu tüyleri ile süslen- miştir. Neticede bu muhteşem ve süslü âletler; güzel kadınların zarif ve sevimli ellerinde işvenin ince bir ifade vasıtası olmuştur. Fransa krallarının sarayında ve kibar mahafilde kadınlar ve bahu sus herkesin perestiş ettiği hüsnüan sahibi güzel mahlüklar yelpazeyi en ince ve nükteleri ifade edecek de- recede dile getirmişlerdir. Yelpaze dilinden anlamak yüksek ve zarif tabakada en büyük bir sanat ve meharet sayılmıştır. Çün- kü güzel bir kadın sevimli elinde tuttuğu zarif yelpaze ile yaptığı mu- ayyen işaretler ve hareketlerle kal. binden ve aklından geçen her şeyi Şiddetli zelzele İstanbuldan 8900 kilometre uzakta oldu İstanbul 7 (A.A.) — Kandilli rasat- hanesinden bildirildiğine göre son 48 saat zarfında aynı merkezden geldiği ve merkez üstünün İstanbuldan 8900 kilometre mesafede olduğu tahmin edilen çok şiddetli dört zelzele kay- dedilmiştir. Bunlardan en şiddetlisi olan birincisi bu ayın beşinde saat 10 u 55 dakika, 49 saniye, ikincisi yine o gün sant 13 ü iki dakikâ 30 sa- niye, üçüncüsü ayın altısında saat 11 1 6 dakika, 8 saniye, dördüncüsü de dün gece sant 23 ü 51 dakika 17 saniye geçe vukua gelmiştir. Beyazıt camisi sergisinde yiyecek satılmayacak Geçenlerde (Şikâyetler) sütunu- müzda bir okuyucumuz ramazan münasebetile Beyazıd camisinde ku- rTülan bir sergideki yağ, pastırma, sucuk gibi şeylerin satılmasından şi- kâyet etmişti. Bu yazıyı nazarı dikkate alan Be- lediye turizm şubesi müdürlüğü, ev- kaf müdürlüğüne bir tezkere yaza- Tak camilerin her vakit seyyahlar ta» rafından ziyaret edildiğini ve Beya- md camisi sergisinde yiyeceğe ald şeylerin satılmasındaki münasebef- sizliği kaydederek serginin tesbih, Kitap vesaire gibi ufak, tefek eşyaya i ve her dileğini salonun en uzak kö şesinde bulunan âşığına, kimseye belli etmeksizin, anlatabiliyordu. Fransada büyük ibtilâi her türlü sefahet ve lüks âdet ve modalarıni öldürdüğü gibi yelpazenin de dilini tutmuştu. Fekat ihtilâl dalgası ge çer geçmez yelpâze tekrar dillen. miştir. Yirminci asrın baş tarafında yek paze ressamlığı son derece rağbet bulmuştu. Yelpazeye yapılan resim- lerle müsabakalar tertip edilmekte ve yüksek mükâfatlar verilmekte idi, Ancak son zamanlarda dans salonlar rı elektrik cihazı ile serinlendirlimek- te olduğundan yelpaze, iptidal va- zifesini kaybetmiştir. Bugün yelpa- 76 yalnız kadının akşam tuvaletinin bir lâzımesi olarak kullanılmaktadır. Maahâza yelpaze gene ince ve zrif dilini muhfaza ediyor. Güzel kadın yelpazeyi kâh yüzü- ne kapayarak işliyaklı nazarlardan kendisini gizler ve âşıkların büsbü- tün hırsını kızıştırır. Kâh yelpaze- nin: bir köşesinden yüzünü göstere- rek sevgililerini sevindirir. Kibar bir kadın kapalı yelpazesini Hecziye âleti olarak ta kullanır, Ha- fİf bir yelpaze darbesi yerine göre pek ağırdır. Fakat tahkirâmiz de- ğildir. Ağır akşam tuvaletleri çok sarkık olduğundan şimdi yelpazenin ehem- miyeti bir kat daha artmış bulunu- yor. Çünkü bununla yaptığı jest ler İle kadın güzelliğinin tonunu bir kat daha arttırmakta ve hayrankâr- larmın akıl ve fikirini büsbütün çelmektedir. Yelpaze eski lâtif hatıraların ya- şamasında büyük bir âmildir. Bir genç kızın zarif ve ince elindeki fil dişi yelpaze âşığının hiç bir zaman gözü önünde gitmez. Muhteşem balolarda kullanılan devekuşu tüyü büyük © yelpazeler güzel kadının âşığı İle muhaveresini gizelr. Yaz günleri öğleden sonra lâke çerçiveli Çinkâri yelpazeler bu lâtif mevsimin en güzel hatıralarını can- Jandırır. Hulâsa dudakların süküt elmeğe mecbur olduğu bir çok fikir ve mak- sadlar, şakalaşmak suretile yelpaze ile yapılan jest ve hareketlerle zari- fane ifade edilir. Bunun için yelpa- zenin dili anlıyana çok beliğdir. — F. Tütün piyasası Ege tütün piyasası 14 teşrin sanide açılacak İzmir (Akşam) — Ege mıntakasın- dü tütün piyasasının açılması, bu yıl İktisad Vekâletinin müdahalesile, gerâk alıcı tüccarları, gerek müs- tahsilleri memnun edecek şekilde halledilmiştir, Vekâletin işarı üze rine İzmir Türkofis müdürlüğünde vali B, Fazlı Güleçin reisliğinde bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda Amerikan tütün kumpanyası direk- tör ve mümessilleri ve tütün tüccar- ları bulunmuşlardır. Yapılan müzakerelerde bazı mıntâ» kalardaki tütünlerin henüz denk ha» ine getirilmediği anlaşılmış ve netice de tütün piyasasının bütün Ege mın- takasında 14 ikinciteşrinde açılması kararlaştırılmıştır. Uşak havalisinde ve Balıkesirin İy- rindi nahiyesinde ise piyasa 21 ikinci. teşrinde açılacaktır, Piyasanın açıl ması için verilen bu karar, bütün müstahsiller arasında memnuniyetle karşılanmıştır. Herkes ona göre ha aırlığını tamamlamış olacaktır, Manisa - İzmir şosesi tamir edildi Manisa (Akşam) — Manisa - İzmir şosesl, bu yıl dört bin lira sarfile ta mir edilmiştir. Bu yol üzerinde 5476 lira sarfile bir de yeni köprü inşa et-