“Sahife 10 AKŞAM AMERIKADAKi TÜRKİYELİLER “Bâki,, den “Nedim,, den beyitler > okuyan Kayserili bir rum... Yalnız Amerikada değil Meksikada kanadada da Türkiyelilere rastlamak kabildir. Bay Reşid Aydın Size şimdiye kadar Birleşik Amerika, hükümetleri içindeki 'Türkiyelilerden bahsettim. Fakat Yenidünyedaki Türkler yalnız bunlardan ibaret de ildir. Ben hiç ümid etmediğim yer- lerde, çok uzak memleketlerde vatan» daşlarla karşılaştım. Nitekim Yenidünyada Meksikada ve Kanadada da Türkiyelilerle karşı- iaştım. Hele Meksikada İstanbuldan, İşmirden, Çanakkaleden, Kırklarelin- den, Edirneden, “Tekirdağından git- miş birçok Museviler, Türkler vardır. Meselâ Meksikare, Amerika hudu- Ğuna yakın Agua Caliente şehrinde Türkiyeli Musevilerin bir de cemiyet- leri vardır, Bunlar her sehe araların- da topladıkları parayı memlekete gön- deriyorlarmış. Amerikada olduğu gibi, Meksika- daki Türkiyeliler de derin bir memle- ket hasreti içindedirler, Sonra Meksikada da Büyük Okya- nus sahillerinde, Amerikada olduğu gibi, bir Califomla vardır. Meksika California'sına <Baja California, der- ler, Burası deniz üzerinde bir dil ha. linde uzanır ve California körfezinin bir sahilini teşkil eder. İşte Türkiye- den Meksikaya gelenler daha ziyade bu Baja California denilen yerde otu- rurlar, Bunların Amerikadaki Türklerle sı- kı fıkı bir münasebeti vardır. Baja California, Los Ancelese yâkın olduğu kiyelilerin ilk işi memleketlilerini bul- maktır. 'Meksikayı karış karış bilen ve bu memlekette uzun müddet oturan Co- lumbia sinema şirketinin direktörü İzmirli bay Levi yalnız Meksikada değil, Kübada bile Osmanlı impara- torluğu zamanında memleketten çık- mış Türkiyeliler olduğunu söylüyor. Bay Levi diyor ki: — Kübada yalnız benim tanıdığım birkaç İzmirli aile vardır, Meselâ sine- ma şirketlerinin Kübs mümessilleri- nin İkisi Türkiyeli bay Jakile bay Davld'dir, İkisi de gayet iyi türkçe ko- nuşurlar. Bay David benim en iyi ar- kadaşımdır. Arasıra Hollivula gelir. Bana misafir olur. Bazan, sabah uyanınca: — Eeeh, Levi, der, dün gece rüyam- | da ne gördüm, bilir misin? Ben hemen cevap veririm: — Biliyorum... İzmire gitmişsin... Gene İzmiri gördün değil mi?... — Doğru Levi, gene İzmiri gör- düm, Osmanlı: imparatorluğu zamanında memleketten çıkan birçok vatandaşı- mız dünyanın her tarafına yayılmış- Jardır. Bunların içinde en uzak mem- Jeketlerde bile muvaffak olanlar var- şılmasında baş- etmiş Bursalı bir Türk gencinin bulunması dâ buna en bü- Çok eskiden “Amerikaya bay Mustafa Fehmi isminde bir genç « meşhur Panama kanalının açılmasın- da uzun müddet başmakinistiikle ça- lışmıştır. Şimdi oldukça yaşlandığını tahmin ettiğim bu vatandaşın Los An- geleste olurdüğunu işitmiştim. Key- disini aradım. Fakat bulmak kabil olamadı. Yalnız bir gazetede çıkmış eski bir resmi elime geçti, Gerek Amerika ve gerek Meksika Californlasındaki Türkiyelilerin mem- leket hasretinin ne dereceye geldiğini size küçük bir misallle anlatayım: Ca- lifornianın cenubuna Los Angeese, San Diegoya, Hollivuta hiç kar yağ- maz, hele Meksika Californliası kar ; yüzü görmemiştir. Burada oturan Türkiyeliler, kara dehşetli bir hasret çekerler. Meselâ şimdi Los Angeleste, Hollivuta yakın bir yerde oturan İstanbullu ince, zarif bir kadınla tanıştım. Vaktile İstan- bulda Musevice çıkan El Tempo gaze- pik Panama kanalının açılmasında çalı- şan bay Mustafa Fehminin eski bir resmi tesi sahibi bay David Fresko'nun Bir gün bana: — Ah, deği, kış ayları geldiği za- man bende dehşetli bir kar hasreti başlar. Tasavvur ediniz ki bütün ço- cukluğum, genç kızlığım Kadiköyün- de geçti. Burada dalmi bir bahar ha- vası var, Her gün hava sıcak, gök bu- lutsuz... Bir kere karlı bir havada Köprüden Kadıköyüne geçmeden Al- lah canımı almasın... Senelerdenberi kar yüzü görmedim. Düşünün, memleket hasreti insa na neleri arafınıyor?. Karlı havaları bile... Şimdi gelelim Kanadaya... Bir gün Amerikada Detrolt'te bay Reşid Aydın isminde bir vatandaşla tanıştım. Bay Reşid Aydın, Amerikadaki Türkleri çok yakından tanır. Ameri- kaya bir Türk ayak bassın da bay Re- şid Aydın'ın bundan haberi olmasın... Buna hemen hemen imkân yok gi- bidir. Bay Reşid Aydın Amerikadaki Türk- lere ve orada doğan "Türk çocuklarına yeni harfleri öğretmektedir. Türkiye- lilere imlâ dersi vermektedir, Bay Reşid Aydın: — Burada türkçe öğretmek çok ho- şuma gidiyor, Hocalık zaten zevkli bir iştir. Fakat memleket haricinde türk- çe okuma yazma öğretmek insana bir | kat daha zevk veriyor... dedi Bir gün bay Reşid Aydın: — Kanadaya, Vindsora geçelim de size oradaki Türk gazinosunu göste- reyim... dedi Onun otomobille Amerika ile Ka- nada arasındaki sualtı tünelini geç- | ! kan arazisine dönerken otomobilimize ,bir gazinonun önünde durduk. Bay Mustafa İsmail Burası Manisalı bay Şevket adında bir vatandaşın gazinosu... Bay Şevket: — Kanadada oturan birçok Türki- yeli vardır. Bunlar burada viski ve İç- meğe mahsus soda sanayiinde çalışır- Jar... Malüm ya, Avrupada Skoçya vis- kisi, Amerikada da Kanadanın viski ve sodaları pek meşhurdur. Kanadada oturan bay Mustafa İs- mall adında bir vatandaşla görüş tük. K Bay Mustafa İsmail: — Kanadada çalıştım. Arazi aldım. Fakat asıl işim Amerikada Detrolt- te... Her gün Amerikaya geçerim, Ge- ce Kanadaya dönerim. Ayrıca Kana- | “dada tavukçuluk ta yapıyorum. Yani | çifliğimde tavuk yetiştiriyorum. Bu- rada tavuk ve yumurta iyi para geti- riyor... Bay Mustafa Ismail: — Hayatımda her şey tamam... Fa- kat memleket burnumda tütüyor. Bu- rada en büyük eksiğimiz memlekete âid kitap, gazete ve mecmuadır... di- yar, O günü Kanadadan tekrar Ameri- | bir Rum vatandaş daha aldık. Ben kendisinin Rum olduğunu ev- velâ katiyen anlamadım. O kadar pü- rüzsüz bir türkçe ile konuşuyordu ki... Ara sıra da Bakiden, Nef'lden be- yitler okuyor... Sonradan anlattı, İs- mi Fedonos'muş, Kayserili imiş. Hey- beliada Papaz mektebinde okumuş. Bay Fedonos: — Eski Türk edebiyatına merak sarmıştım. Birçok divanları okudum. Felek beni buraya attı, Amerikadaki Türkiyeliler arasında bir şey son derece dikkate çarpar. Biz memleketimizde bazı Musevi, Ermeni ve Rum vatadaşlarımızın türkçe ko- nuşmadıklarından şikâyet ederiz. Şi- kâyetlerimizde de şüphesiz ki haklı- yızdır. Fakat memleketten Uzakla kalınca Türkiyeli bütün vatandaşlarımızın en söve seve konuştukları dil türkçedir, Meselâ Amerikada Musviler, Rum- Jar ve diğer Türkiyeliler bir araya ge- Jinoe derhal türkçe konuşmağa baş- Jarlar, Meşhur bir filozof: «İnsan, saadet kendisinden uzaklaştığı zaman onun kiymetini anlar...» diyor. Memleket sevgisi de, memleket hududları hari- cinde kendisini daha iyi hissettiri- yor... Hikmet Feridun Es KÜÇÜK İLÂN okuyucularımız arasinda EN SERİ, EN EMİN EN UCUZ vasıtadır. Alim salım, kira işlerin- de iş ve işçi bulmak için istifade ediniz! * | muş ve telefon kapatılmıştır. Bükreşte 17 Yin güzel bir kız kaçırıldı Polis uzun araştırmalardan sonra kızı küçük bir şehirde buldu Genç kız ticareti yapanlar tarafından kandırılmış olduğuna ihtimal veriliyor Bükreş (Akşam) — Bükreşte ge- herâl Griyöriy'nin 17 yaşmdaki genç ve güzel kızı esrarengiz bir surette ortadan kaybolmuştur. Bülün gâ- zeteler bu hususta yazılarla doludur. İsmi Viktorya - Antigona olan bu kız, Bükreş Tiselerinden birinde ta- lebe idi. Arkadaşları tarafından çok seviliyordu. Çalışkan bir talebe ola- rak tanınmış, mektebâen kaçtığı ve- ya gitmediği görülmemiştir. Kaybolduğu gün, her zamanki gi- bi erken kalkarak derslerini hazır. Jamış. kahvaltısını yapmış ve allesi- ne veda ettikten sonra sevinçle ve koşa koşa mektebe gitmiştir. İşte bu andan itibaren güzel kızın izi kay- bolmuştur. Öğleye kadar ailesi kız- larının mektepte olduğunu biliyor- larmış. Öğle yemeğine gelmeyince, kizın mektebde arkadaşlarına misa- fireten yemeğe kaldığını sanmuşlar- dır. Akşam eve gelmöyince babası, hemen mektebe gitmiş, fakat kızının sabahtanberi mektebde olmadığını öğrenmiştir. Bunun Üzerine derhal polise haber vermiş ve kaybolan kı- an bulunması için tedbirler alın mıştır. Kız, akrabalarından aranmış, arkadaşlarına, soruşturulmuş ve âra- nılmadık yer bırakılmadığı halde hiç bir yerde izine raslanamamıştır. Er- tesi günü de bulunamayınca telâş ve endişe daha ziyade büyümüştür. Kızın gayet iyi ahlâklı olması ha- sebile başından akş macerası gibi hadiseler de geçeceğine ihtimal ove- rilmiyor, Yalnız, meçhul bir taraftan evle- ki defa telefon edilmesi şüph uyandırmıştır. Bir defasında teleof- na çağırılan annesine hiç bir cevab verilmemiş, yalnız kadın derin Solu- maya benzer bir inilti duymuştur, Annesi, ekızım Antigona, sen mi- sin, neredesin?...» diye tekrar tekrar sorduğu halde hiç bir cevab alma- Kadın, bu soluğun muhakkak kendi kızının olduğunu iddia etmektedir. Bir çeyrek saat sonra, kaybolan kızın bir teyzesine de ayni suretle te- lefon edilmiş ve kadın hiç bir cevab almadan telefon tekrar kapatılmış- tır. Bunlardan, kızın Bükreş içeri- sinde bulunduğu kanaati hasıl ol. muştur. Kaybolmadan evvel kızım babası, kendi evlerinin etrafında ve Tiseye giden caddede kibar giyimli genç bir adamın dolaştığını görmüş ve gence kimi aradığını sorunen, sokakta gez- diği cevabını almıştır. Şimdi bu adamın kızının peşinde koştuğuna ve kızın önün tarafından kaçırıldığına ihtimal vermektedir. Kızın para ile kandırılmış olması düşünülmüş, fakat buna inanılamı- yacağı kanaati hasıl olmuştur. Kaybolmasından bir sene evvel Antigona, Akdeniz seyahatine çık- I met etmekte olduğu Matmazel Antigona Dobresku mışiı. Bu sırada Malta adasında kar- Şaılaştığı eski bir mekteb arkadaşını görmüş, bu kız kendisinin Bükreşten kaçırılarak Maltaya getirildiğini ve orada hiç bir kayda bağlı olmıyan bir hayat sürdüğünü öğrenmiştir. Arkadaşının bu haline Anligona, çok acımış ve bu hal üzerinde epey zaman tesirler bırakmıştır. Bu va- kayı hatırlıyan Antigonavın ebevey- , kendi kızlarının da arkadaşının e uğrayıp uğramadığını dü- şünmüşlerdir” Bazı şahidlerin, kızın kaybolacağı gün bir otomobilin, generalin Ika- «Vaşington» caddesinde dolaştığını söylemeleri üzerine polis, bu iz üzerinde de tah- kikata devam etmektedir. En ciddi olarak kızın, para için kaçırıldığı göze alınmıştır. Hududla- ra, İskelelere ve açık denizlerde bu- lunan vapurlara emirler verilmis, Bükreşin civarı aranılmış ve gene genç general kızı bulunamamıştır. Bükreşte böyle bir vakanın ilk de- fa suhur etmesi, Bükreşte bilhassa yüksek aileler arasında büyük alâka ile karşılanmıştar. Polisin devamlı araştırmaları ne- ticesinde Antigona, nihayet Ploeşt kasabasında bir varyele tiyatrosun- da bulunmuştur. Kızın iHadesine gö- re, kendisini artist diye takdim eden bir adam, Kızı zorla Ploeşte giden irene bindirmiş ve kaçırmıştır. F'a- kat Bükreşte bir çok kimseler, ba- yan Antigona'nın bu dediklerine inanmamaktadırlar. Bazı gazeleler, kizın kendi arzusile Pioeşte gittiğini ileri sürüyorlar. Dİ- ğer bir rivayete göre ise, genç kız ti- careli yapanlar tarafından Amerika- ya gönderilmek üzere kaçırılmıştır. Kuşadası (Akşam) — Aziziye nahiyesinde yeni inşa ettirilen ilkokul me derslere hüclanımızdın. Unbamdabi sesime senmi alsel Bileme mkmlimdimme