21 Teşrinievvel 1938 Sinema stüdyolarında görülen tuhaf şeyler.. AKŞAM bina modelleri hafif hafif sallanıyor... Beyaz perde üzerinde tüylerimiz ürpererek seyrettiğimiz Ma filimler nasıl hazırlanıyor? Gördüğünüz en ciddi, en hüzünlü, en heyecanlı, filimler çevrilirken ba- zan öyle tuhaf, öyle komik hâdiseler olur ki insan gülmemek için kendisi- ni zor zapleder. Bir Amerikan mu- harriri Hollivuddaş filim çevrilirken gördüğü tuhaflıkları toplamış ve bun- ları kitap halinde çıkarmıştır. Size stüdyolarda kendi gördüğüm bu çeşidden tuhaflıklardan bir kaçı- nı anlatayım... Meselâ rejisör muavini. Sesi büyü- tücü borusile seslenir: — Amerikanın Atlantik filosunu hazırlayınız... Siz zannedersiniz ki biraz sonra stüdyoda büyük bir hazırlık başlıya- caktır. Ne münasebet? Stüdyonun bir köşesindeki havuzun içine tenekeden yapılmış, tam bir ço- Cuk oyuncağı kadar bir sürü minimi- ni zrhllar getirirler... Bunlar kuru- luneca etrafa dalgacıklar savurarak koşuşmağa başlar. Bu sefer rejisör haykırır: — Gemilerden birini yakınız... Küçük tenekeden vapurun üzerine biraz benzin dökülür, bir kibrit çakı- Lr, gemi yanmağa başlar... İşte beyaz perde üzerinde cayır cayır yanarken sizin dehşetle seyrettiğiniz zırhlı bu iki karış boyundaki çocuk oyuncağı- dır. Bu sahne bittiği zaman rejisör muavini meselâ bu sefer de şöyle se5- lenir: — Eyfel kulesi gelsin!... Bir müddet sonra demirden yapıl» mış Eyfel kulesinin küçük bir mode- Jiri getirirler, Amerikalılar hayali filimlere bayı- Jırlar, Meselâ geçen sene «Yeryüzün- de büyük bir zelzele olsa; mevzulu bir filim çevrildi. Bu filimde dünya- da büyük bir zelzele oluyor, yeryü- zündeki bütün meşhur binalar yıkı- in, Paris Opera binasının, Londra- Vestminister binasının, Nevyork- taki dünyanın en binası Em- | pire Stati modeleri ortaya kondu Rejisör bir seslendi — Zelzele nesi! Modellerin ndaki tahtayı evve- 14 hafif hafif sallamağa başladılar. Fotoğraf makinesi işliyor. Sallanan modeller filime alınıyor. Nihayet bu Modelleri birer birer yıkıyorlar... Ar- tak bitti, dünya yıkıldı İnsan bunları gördüğü zaman ne- ye güleceğine şaşırıyor. Ayaklarınızın altında yıkilan uydurmasyon, oyun- Caktan dünyaya mı? Yoksa bu müt- hiş sahneyi tüylerimiz ürperircesine büyük bir dehşet içinde seyretmemi- ze mi? Hele fırtına sahneleri ömür... Kü- çük havuzun içine bir motörlü per- Yane koymuşlar... Bunu işlettiler mi? Havuzun içi dalgalı bir deniz he- Mine geliyor... Fırtınalı deniz sahnele- Tini de filime böyle çekiyorlar. Komik sahnelerin çoğu artistler oynarken oluyor. Meselâ rejisör Ernest Lübiç bağırr yor: çekilirken Eyfel kule- ; Rejisör Lübiç, artist Garry Coopere bağırıyor: — Vur... Daha hızlı vur... Yapıştır... h vur... Rejisörün karşısında meşhur erkek artist Garry Cooper ve Ciaudet Col- bert var. Claudet Colbert yüzü koyun Garry Cooper'in dizine yatmış. Erkek artist, kadın yıldızı habire şamarlı- yor. Fakat ne de olsa Garry Cooper bu genç ve güzel kadına öyle candan, içten tokat atmağa kıyamıyor, Lâkin rejisör böyle düşünür mü? Ona ha- reketli, harar sahneler lâzımdır Tokatı atan artiste habire ihtar edi. yor: -— Daha hızlı vur yahu... | kuvvetli indir... Sahne bitince meşhur kadın artist; — Hayatimda bu kadar tnüthiş da- yak yememiştim! diyor... 7 ftir, Amerikan filimlerindeki dayak sahnelerinin hepsinin hakiki | olmasına dikkat ederler, Surata ya- pıştırılıp fena halde şaklıyan, tokat- ların, hızla indirilen yumrukların hepsi sahicidir. Hollivud stüdyolarının içinde ge- | çen tubaflıklardan çoğu da seyahat filimleri yahud mevzuu dört beş şe- hirde geçen filimler çevrilirken olur. Muhakkak ki Amerikan sinemaci- | lari dünyanın eri zengin adamlarıdır. Bir filimin mevzuu nerede geçiyorsa o şehirlere gidebilirler. Fakat buna vakitleri müsald değildir. Onlar en az zamanda en çok işi çıkarmak pren- sipini tutturmuşlardır. Bunun için mevzuu birkaç şehirde geçen bir fi- Tim çevrilmeğe başlanıldı mı? Gene rejisör muavini emreder: — Getirin Parisi.. Ortaya bir sinema perdesi gerilir, Bu perdenin - karşısında değil - ar. kasında bir sinema makinesi vardır. Bu. makineye Paris manzaralarını gösteren bir filim takılır. Biraz son- ra orladaki beyaz perdenin üzerinde Yapıştır... Daha hız- Daha Parisin meşhur Semtleri görünmeğe başlar, ” Kahramanlar bu Paris manzarası- nın karşısına geçiyorlar, Âdeta Pa» risto İmişler gibi bir sahne elde edili- yor. Fakat bunun daha kolayı var. Me- selâ Hollivudda bir Şanghay manza- rası çekilecek değil mi? Artistleri bir otomobile bindiriyorlar, Otomobilin | arka penceresini küçük bir sinema perdesi hali kuyorlar, Bu perde- yi Şanghay sokaklarının filimini ak- settiriyorlar. Bu suretle çekilen filimde Hollivud stüdyosunda yerinden bile kımılda- işa alancı Otomebil Şanghay s0- görünüy: otornobil e ilim oynatılması insana tuhaf geliyor Bunlardan başka Hollivud stüdyo- larında birçok nakil vasıtaları vardır. Fakat hunların hepsi de yarımdır. Meselâ yalnız oturacak yeri olan ve ön tarafi kâmilen açık otomobii- ler... Filimde gayet lüks bir otomobil içinde görüp bel ki de: — Ne otomobili. Şu benim olsa... diye'özendiğiniz o lüks otomobilleri bir görseniz... Ön tarafı tamamile açık olan bu otomobilin içine artist- ler binerler, Ekseriya bunların tekerlekleri yok- tur. Ön tarafa sinema makinesi yer- leştirilir. Bu suretle otomobilin için- | deki artistler filime atınir, Hele stüdyolardaki tren vagonları ömürdür. Bunlar ekseriya vagonun bir cephesini gösteren bir takım per- delerden ibarettir. Meselâ artist vagonun penceresin- den kendisini geçirmeğe gelen arka- daşına seslenir: — işte bu lüks tren beni dünyanın bir ucuna gülürecek... O sahne çevrildikten sonra <Lüks tren!» yerinden çıkarılıp bir köşeye atılır. Dünyanın öbür ucuna gidecek olan artist de stüdyonun bir köşesin- deki iskemleye çekilir oturur, Stüdyolar burada yaşamağa alış- mamuış bir insan için, hangi tarafına baksanız sizi güldürecek bir şey bu- labileceğiniz yerlerdir. Halbuki ar- tistler artık buna alışmışlardır. Ne küçük tahta bir perdeden ibaret olan lüks tren, ne de iki karış boyundaki yalancı Eyfel kulesi karşısında yüz- lerinde küçük bir gülümseme bile se- zilmiyor. Hikmet Peridun Es Vali ve belediye reisi dün Türkofisde piyasa vaziyeti hakkında görüştü Vali ve Belediye reisi B, Muhiddin Üstündağ Türkofis İstanbul şubesi müdürlüğünü ziyaret etmiştir. Vali, yn saat kadar ofiste kalmış, piya- penceresir olarak | Sahife 7 Japon Harbiye Nazırı diyor ki: Rejisör sesleniyor: “Zelzele başlasın!.,, “İcab ederse Çinin en uzak yerlerini de istilâ edeceğiz, Japon askerleri Hankeunun şimal kısmında ileri hareketine devam ediyor Tokyo 26 (AA) — Hankeunun sukutu hakkında Havas ajansı muha- birine beyanatta bulunan Harbiye Nazırı B. Haytagaki, şöyle demiştir: | «Kanton ve Hankeunun sukutun- dan sonra Şang - Kay - Şek 'artık ufak bir mahalli rels vaziyetine düş- | müştür, Yeni Çini vücude getirmedik- | çe ve Uzak Şarkta devamlı bir sulhün temellerini atmadıkça gayretimizi ek- siltecek değiliz. Ancak bu işler olduk- tan sonra dinleneceğiz. İcab ederse, İ Çinin en uzak yerlerini de istilâ ede- ceğiz>» Japonların ileri hareketi | Tokyo 26 (A.A) Domei ajansın- | dan: Resmen bildirildiğine göre, bir | seyyar Japon kolu dün saat 19da Hankeunun şimali şarki kısmını işgal etmiş olup bu mıntakada yayılmakta İ dır, Dün ayni saatte Yangtse nehrinin cerup sahilinde kâin Kotiyen'den ha- reket etmiş olan diğer Japon müfre- zeleri ise bütün gece Uçang istikame- ! tinde ilerlemişler ve saat 5 te bu seh- | re girmişlerdir. Birçok Çinli, Japon kıtaatına karşı anudane bir mukavs- mel göstererek Kanton - Hankeu de miryolunun cenubuna çekilmişlerdir. Japon bankası müdürü ne diyor? Tokyo 28 (A.A.) — Hankeunun su- kutu hakkında beyanatta bulunan Ja- pon bankası müdürü, Çin işinin uzun mesaiyi ve bilhassa para kontrolünün muhafazasını ve İktisadi kontrolün takviyesini zaruri kılan «bir imar dey- resi> ne girmiş olduğunu söylemiştir. | Mumaile Japonyanın iktisadi bünyesinin. bu tecrübeye mukavemet edeceğini beya: alihazırdaki vaziyetin hazine bonoları ihracının tezyidini âmir olduğunu ilâve etmiş- tir. Uzak Şark harbinin Amerikada tesiri Vaşington 26 (A.A) Ticaret Ne- zareti tarafından neşredilen erkam, bir senedenberi Uz: sarkla devam etmekte olan in -Amerika ile Ja- ponya arasındaki ticareti yüzde elli nisbetinde ve Amerika İle Çin arasın- daki ticareti de iki sülüsten fazla ek- siltmiş olduğunu göstermektedir. Japonya, Milletler Cemiye- tinden bütün alâkasını kesiyor Tokyo 26 (A.A) — Domei ajansın- | | dan: Hariciye Nazırı, Japonyanm Mi- | Jetler Cemiyetile her türlü teşriki i mesaisine nihayet vermeğe matuf olan! bir takım tedbirleri Meclisi has'a arzet-| pm Hatırlardadır ki Milletler Ce- | miyeti konseyi geçenlerde Japonyaya | i karşı ferdi olarak zecri tedbirler tatbi- kini tavsiye eden bir rapor kabul et- | miş idi, İ etmeğe muvaffak olduğu | atlerini muhafaza etmeğe Fransız gazetelerinin mütaleaları Paris 26 (A.A.) — Hankeunun su- kutundan bahseden Lö Jur diyor ki «Avrupa kendi kavgalarını iskât takdirde Çinde oynıyacağı çok mühim bir rol vardır. Lord Hallfaks tarafından ileri sürülmüş olan bu fikir, iyi malümat almakta olan Japon mabadfilinde akis- ler tevlid etmiştir, Filhakika Japonya, ine hâkim olduğu takdirde pek de kazanmış olacaktır. Fakat ne Itere, ne de Avrupa henüz her şö- betmiş değildir.» Epok *Hankeunun düşmesi ve Çin mukavemetinin niha- yet bulması, cihan tarihinde bir nok- tayı işaret etmektedir. İkinci bir mnğ- lüp vardir ve bu mağlüp bizzat Çin- den daha ağır surette yaralanmıştır. Bu da beyaz ırk dü: sıdır. Dür vu- kua en ve yarı kua gelecek olan şeyler, bütün Asyada 'çok büyük akis- ler husule getirecektir.» yi etesinden Pöti Jurr ki: «Fransada bi- raz coğrafi malümata sahip olan, Hindi Çini'nin Çinden pek o kadar uzak olmadığını bilen ve büyük garp devletleri arasındaki nifakm daima Mikadolarının ve askeri reislerinin arkasında elbirliği etmiş olan Japon- ların cüretlerini ve teşebbüslerini tes- hil etmiş olduğunu bilen kimselerin eksik olmadığı zannedilmektedir.» Figaro gazetesinden; «İngiltere Ha- riciye Nezaretinde şimdiden bir tavas- sut projesi ihzar edilmektedir. Fakat kelimenin manası nedir? İngiliz- ?, Çindeki iktisadi ve mali menfa- çalışmak mevzuubahiş değildir. Yalnız Hong- kong'daki mevzilerini ve Şanghayda- ler iyazlı mıntakalarını muhafaza ümid iler. Maamafih azlı mintakalar, halihazırda kontrolüne tabi Yangına karşı tedbir Kış mevsiminde ların sıklaş- ması ihtimali üzerine vali ve Belediye reisi B, Muhiddin Ustündağ, bütün daire ve şubelere bir tamim gönder- miştir, B, Muhiddin Üstündağ bu tamimin- de, Iera Vekilleri Heyetinin 933 tarih- M yangından korunma kararına işa- ret ederek, hükümet ve Belediye malı olan veya kira İle tutulan resmi bina- lardaki soba, kalorifer ve mangallara dikkat edilmesini, bilhassa elektrik kontaklarına mani olmak için elek- trik tesisatının muayene ettirilmesi- ni ve her dairede gece kontrol santi | bulundurulmasını, kontrol saati olmı- yan dairelerin bu saatleri tedarik et- İ melerini bildirmiştir. NRADYOLİN ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız