27 Teşrinievvel 1938 AKŞAMDAN AKŞAMA Bulgar Üniversitesi Akşamın 15/10/938 tarihli nüs- hasında üniversitemize dâir bir yazı yazmış, vektör bay Cemil Bilsel'den naklen, Bulgar üniversitesinde 2,000 talebe olduğunu bildirmiştim. Bulgar konsoloshanesi matbuat ata- şi bay Georges Mantov bana «1 İnstruction Publigue en Bulgari isimli ve 1937de Sofyada matbu bir broşür göndermiş. Bunun 28 ve 29 un- doğru malümat vermiş olmak için, tercüme ediyorum: «Sofya üniversilesinin 1996 « 37 sö- mesiri esnasında talebe mikdarı — 3929 u erkek, 1507 si kiz olmak üzere — 5436 idi... Devlet üniversitesinden başka, hükü- met merkezinde bir de üç kısımlı (serbes üniversite) mevcüddur ki talebesi 1789 mikdarmdadır.. Eski bir lökantacının mektubu İsmini gizli tutmak istiyen bir İo- kantacı, «Milli yemekleri ihya ede- lim» diye yazdığım bir fıkra üzerine bana bir mektub yollamış; diyor «Ahçılık hakikaten hayati bir mesel dir. Günden güne hünerleri kayboluyor. Bunan sebeblerini aramalı, Eski ahçılar, çalıştıkları evlerin sahib- lerinden her türlü maddi yardımı fasla- sile görürdü. Geçen neslin senginleri gı- dayı birinci eheminiyotte telâkki ederler; evlerinde iyi ve bol yemek pişmesile, sof- ralarının açık olmasile, ahçıbaşılarının en usla sanatkâr diye tanımmasile; mat- faklarında yetişen kalfaların, çırakların başka konsklardan aranmasile hakkile iftihar ederlerdi. Bunun için hiç bir mas- rallan kaçınmazlardı. Harç ve maaşı da ona göre verirlerdi. Ahçı, bu müsaade, bu bolluk içinde ken- di bildiklerini tatbik etmekle beraber, hünerini arttırmak üzere yeni yeni tecrü- tabahat Hâboratuarında menfi nelite ve- ren eserlerini de arka sefraya sunardı. Terakki için, inkişaf için, başka çare yoktur. Kıt kanaatla, cimrilikle bu iş yürümez! Halbuki fanlezi, lüks bir hayat yaşıyan Şimdiki zenginlerden bir çoğu, yüz, yüz elli liralik bir apartımanda oturuyor da, 15 lira &hçt dereti veriyor, mutfak mas- rafı da 6 - 70 lira içinde yuvarlansın istiyor. Bu şerait altında nefaset olur mu? Muhakkak ki, yeni zengin ağzının tadımı ve canın boğazdan geldiğini bil miyor. Aklı, fikri başka zevklerde.... Zayıflamak meraklısı bayanla, Avru- pada tahsilden gelip te alafranga özen- tisi yemeklere merak saran küçük bay milli tabahatimizin en birinci düşman- larıdır. Evvelce lokantalarda iyi ahçılar vardı. Fakat oralarda da şimdi bir gerileme gö- xe çarpıyor. Çünkü İerkes ucuzeuluğa vurdu. Bir kab yemek eskiden 20 kuruş- sa şimdi 10 olması isteniyor. Tabii, nefa- set te ona göre iflâs etmekle! Yemeklerin mahvolmasına bir sebeb de sanat #ırlarım eski ustaların mezara be- raber götürmeleri ananesidir. oAbdülha- midin meşhur börekçisi yirmi sene müd- detie Hüsnü Tabiat lokantasında çalıştı- Bi halde ancak en ağır derecede hastay- ken çırağına bir iki sır fısıldadı, Onun &ibi yapanlar, bildiklerini kendilerile bir- likte gömüverenler ekseriyettir. Böylelerini, açılacak bir ahçı mektebi- me profesör yaparak para mukabilinde bilgilerini almalı; âlâ. Fakat o yetişecek ahçvlar yengiri evlerinde bile gene bu şe- raitte çalişacak olursa nafiledir. Mesele, ei yemek zevkini halka aşilamak- İLE ç7Bu eski Tokantacının fikirlerini şu suretle hulâsa edeyim: iy Lüfla pilâv pişse deniz kadar İz benden!.. Ey ağzının tadını arı- Yanlar, kesenin de ağzını açım! Mi- denizin, sıhhatinizin, zaikanızın se limeti namına, paracıklara kıyın! (Vü - Nü) Pazarlıksız satış Bine yakın tüccar ve esnafa ceza verildi Pazarlıksız satış kanununun tat- bikindenberi, bine yakın esnaf ve tüccara ceza verilmiştir. Günde va- sali olarak 45 - 50 kişi hakkında ceza zaptı tutulmuştur. Zabıt varakaları en ziyâde tuha- fiye, kundura, şapka ve elbise satan- Jar hakkındadır. Cezalar ya hiç eti. ket konmamasından, yahut etiket lerin yanlış konulmasından ileri gel- mektedir, Vitrinde teşhir edilen mala konan fiatle mağaza içinde satılan ayni cins mal arasında fark olmasıda zabıt tanzimini icab ettirmiştir. Mendil, gömlek gibi kutu ile satr- lan eşyanın yalnız kutuları üstüne etiket konuyor, bu eşyadan her bi- rine ayrıca etiket konmamaktadır. Belediye şubeleri tarafından tan- zim edilen zabıtlara göre daimi en- cümen tarafından bunlar hakkında derhal tahsil edilmek üzere yirmi lira para cezası verilmektedir, Maa- mafih, bu suçların tekerrürü halinde cezalar, şiddetlendirilmektedir. Kanun hükümlerine en iyi riayet eden ve hemen'hemen hiç ceza alın: muyanların bakkallar olduğu da tes- bit edilmiştir. Sade yağ Hilenin önünü almak için bir formül düşünülüyor İstanbul halkının senelerdenberi şikâyetini mucib olan hileli sade yağ meselesini halletmek üzere yakında İaaliyete geçileceğini o memnuniyetle haber aldik. Mide hastalıklarına sebeb olan ka- rışık, hileli yağlar «halis: namı tında satılamıyacaktır. Bunu temin için yağlar tasnife tabi tutulacak, bir standardizasyon talimatnamesi hazırlanacaktır. Bundan bir müddet evvel bazı is- tihsal mıntakalarında tedkikat ya. pılmış, raporlar hazırlanmıştı. Yağ- ların standardize edilmesi işlerinde bu raporlardan da istifade edilecek- tir. Talimatnamenin tatbikine bele- diyeler memur edilecektir. Kars ticaret odası ve Türkofiş dü- dürlüğü müştereken bir nevi stan- dardizasyon formülü bulmuşlardır, İki teşekkülün memurlarından mü- rekkeb bir heyet Karstan sevk ödile- cek yağları kontrol ederek tenekele- ri mühürliyeceklerdir. Yağın evsafı tenekelerin “üzerine yazılacaktır. Yağ kutuları muhtelif ağırlıkta olacaktır. Bunlar sevk edil. dikleri şehirlerde buzhanclerde mu- hafaza edilecek, bozulmameları için ihtiyaç nisbetinde satışa Çıkanıla- caktır, Kars ticaret odası ve Türkofis mü- dürlüğünün bu formülü iyi netice ve- rirse diğer yerlerde de, umumi stan- dardizasyon talinistnamesinin tat bikine geğilinceye kadar, teşmili ay- rıca tedkik edilecektir. B. A, — Az oluşları mı?.. , — Hayır, değil, a. | Şikâyetler Koltuk meyhânesine dönen yeni yagonlara yazık! Gazetenizin bit muharriri, trenlerde pijama giyen ve içki içen yolculardan geçenlerde şikâyet ediyordu. Bu ika- zi cidden yerinde buldum. Bunlar, bizim gibi hemen her on günde Ban- dırma tarikile İstanbula giden İz- mirli yolcuların ber zaman karşılaş- tıkları pis manzaralardır. Hükümetimizin Almanyadan yeni getirtip bu yola tahds ettiği güzel vagonlar âdeta kolluk meyhanesini andırmağa başladı. Pis alkol kokusi- Ie, nâra ulan sarhoş bası yolcularla seyahat etmek o kadar muziç oluyor ki insan bütün yolculuğunu ayakta koridülurda geçirmekten başka çare bulamıyor, Bu küçük şikâyetime nazari dik- kâti celbetmek Tüttunda bulunursa nız memnun olurum. Her halde bah- sötüğim hat, en başta ilaha muh- taçtır. İrmirde tüctar Sedad Menteşoğla Araba vapuru da tenzilât yapmalıdır Bizler Anadolu cihetinde oturan »oll sahipleri kimsele- iyel bayramında bülün nakliye vasıtaları © 50 tenzilât yap- tığı halde Şirketi Hayriye idaresi ma- alesef araba vapuru tarifesinde ten- zillâ$ yapmamıştır. Acaba sebebi hik- meti nedir? Araba sahiplerinden bir kariiniz Tahtakaledeki kaza muhakemesi Şoför İsmail 8 ay hapse mahküm oldu Evvelki gece Tahtakale caddesinde Cavid adında bir arabacıya çarpa- rak ölümüne sebebiyel vermekten suçlu kamyon şoförü Ismail hakkın- daki tahkikat ikmal edilmiş, dün İs- mail, cürmümeşhud kanununa tev- fikan asliyo dördüncü coza mahke- mesine verilmiştir. Yapılan muhakemede İsmali ken- disinin suçlu olmadığını ileri sürmüş- tür. Dinlenen şahidler ise, arabacı cavi- din, arabasını sağ tarafa sürerek kamyona yol verdiğini, fakat kendisi arabanın yanından çekilmeğe vakit bulamadan kamyonun (hızla gelip çarplığını, kazada kabahatin o şolör İsmailde olduğunu söylemişlerdir. Tahkikat evrakında da kabahatin $0- för İsmailde olduğu kaydediliyordu. Şoför gerek şahidlerin. ifadelerine ve gerek tahkikat evrakına itiraz e- derek kabahatin ölen ârabacıda ol- duğunu ısrarla ileri sürmüşse de mu- hakeme neticesinde suçun İsmailde olduğu mahkemece sabil, görüldü- ğünden tedbirsizlik ve dikkatsizlikle ölüme sebebiyet suçundan dolayı s8- kiz ay hapsine karar verilmiştir. Mah- skümiyet kararı üzerine İsmail mah- kemede tevkif edilerek tevkifhaneye gönderilmiştir... Merdivenden inerken düştü, yaralandı Feriköyde oturan bayan Ayşe, dün gece sahur yemeği hazırlamak üzere mutfağa inerken uyku sersemliğile düşmüş, belkemiği kırılmıştır, Zabıta, bayan Ayşeyi Haseki hastanesine ya- Muallimler için Bağlarbaşında bir sanatoryom yapılacak Maarif Vekâletine bağlı olan Bağ- larbaşındaki o muaillimlere raahsus preranloryom binasının genişletil- mesi kararlaştırılmıştı. Prevantoryom yanında bir de mu- allimlere mahsus olarak sanatoryom yapılmasına karar verilmiştir. WVe- kâlet bu inşaata bir an evvel başla- mak üzere icab eden tahsisatı ayır- mış ve bu maksadla Vekâlet başmü- fettişi doktor B. Celâli şehrimize gön- dermiştir. B. Celâl, güzel sanatlar akademisi profesörlerinden mimar B. Arif Hik- met ve Vekâlet-mühendislerinden B. Farukla beraber gerek prevanloryo- mun genişletilmesi, gerek yeniden yapılacak sanatoryom binası hakkın- da mahallinde tedkikat yapacak ve bu hususta bir de proje hazırlıya- caktır. Maarif Vekâleti bu inşaata bir an evvel başlamak fikrindedir. Para meselesinden kavga Üsküdarda oturan Halli, Mustafa ve Ahmed bir para meslesinden kav- ga etmişler, Mustafa ve Ahmed ikisi bir alarak Halilin sırtını taşla yarala- mışlardır. Polis, iki carihi yakalamış, mecruhu da tedavi altına aldırmışlır. Halde tedkik Sebze halinin biran evvel açılması isteniyor Vali ve Belediye Reisi B, Muhiddin Üstündağın evvelki gün hâli ziyaret. le tedkiklerde bulunduğunu yazmış- tık. B. Muhiddin Üstündağ inşa edil. mekte olan sebze hâlinin biran evvel ikmaline ehemmiyet vermektedir. Eminönü meydanının açılması mü. nasebetile Balıkpazarı ve civarındaki sebze ve meyva piyasasının vaziyeti değişeceğinden yeni vaziyete göre tedbir alınmak üzere tedkikler yapıl- maktadır, Katinanın kefaletle tahliye isteği kabul edilmedi Randevuculuk ve döviz kaçakçılı- ğ: suçlarından maznun Atina ve Ka- tina adlarındaki kadınlar hakkında tahkikat devam ediyor. Dün Katina- nın vekili adliyeye müracaatla Katina- nın kefaletle tahliye edilmesini iste- miştir. Fakat bu tahkikatla olan dördüncü sorgu hakimi, henüz tahkikat tamamile inkişaf etmediği gibi şimdiye kadar yapılan tahkikatta da suça aid kuvvetli deliller elde edil. mesi dolayısile tahliye talebinin red. dine karar vermiştir. Sahife 3 İSTANBUL HAYATI Kavun mütehassısının Yemiş çarşısında dolaşıyorduk. Ar. kadaşım, karşıdaki manav dükküni- nın önünde duran şişman adami gösterdi: — Bu zatı tanır musın? İzah etti: — Bu, meşhur kavun mütehassı- sıdır, Kavunun iyisini seçmekte bü- yük mahareti vardır. Bu ihtisasım isbat etmek için de bir çok fedakâr. liklar yapar, siyafetler verir. Pek meraklıdır. Garib mütehassısın yanına sokul- duk. Arkadaşım gülerek: — Üstad, dedi, her halde gene iyi kavunlar buldun. Üstad gayet ciddi, mağrur bir eda ile başını salladı: — Evet, şu yığının içinde çok iyi kavunlar görüyorum. Ve, mağrur edasile dükkân sahibi- ne dönüp emir vermeğe başladı; — Şu arkadaki sarı saplı Tekirda- ğını çıkar. Onun yanındaki Kırkağacı yır. En üstteki dört kavunun sağ- dan ikisini de ver. Onun yanında duran yeşil kavun da gayet nefis. Ayır onu da. Kavunum koklanarak (o seçilmesi dariımesel haline gelmiştir. Fakat böyle karşıdan karsıya göz fehmile kavun seçildiğini görmemiş, duyma- muştım. Düşündüğümü arkadaşıma anlattım, gülerek üstada döndü: — Bizim arkadaş maalesef maha- retinizi bilmediği için kavun seçme- nize hayret ediyor. Üstadın koltukları kabardı. Ak nında birkaç buruşuk daha peyda ol- du. Gözlerini kırpa kırpa murıldandı: — Bu bir ihtisas işidir. Fakat her- kes takdir edemiyor. Kavunu on met- re uzaktan gördüm mü derhal ne mal olduğunu anlarım. Şimdiye kadar aldığım bir tek kavunun fena çıktığını görmedim. Üstad, kavun hakkında uzun bir konferans verdikten sonra seçtiği kavunları el arabasına doldururken gülerek bana döndü: — İhtisaslara karşı meraklı oldu- Zunuzu hayretinizden anlıyorum. Ya- rım akşam arkadaşınızla beraber bize teşrif ederseniz hem seçtiğim tatlı kavunlardan yeriz, hem de tatlı tatlı konuşuruz. Ertesi akşam Üsladın salonunda karşı karşıya lâf atarken kendisi bir aralık yanımızdan ayrıldı. Uzunca bir tegayyüpten sonra hizmetçi İle bera- ber geldi, Masa kuruldu. Çeşid çeşid kavunlar tabaklara dizildi. Yer ta- baktan birer dilim alıyoruz. Hakika- ten hepsi de gayet nefis... Bir aralık küçük oğlu odaya girdi: — Baba. Bugün getirdiğin bir ara- ba kavunu da kestik, onun içinden de bir tane iyi çıktı. Getireyim mi? Mutfakta yer kalmadı da, kavun süp- rüntülerini arsaya attık. Üstadın yüzü kıp kırmızı kesildi, Hiddetle yerinden fırladı, çocuğu ko- lumdan tutup dışarıya sürükledi. Ka- vun mütehassısı üstadın foyası mey- dana çıktı. Cemal Refik Istanbul Belediyesi 1 — Cumhuriyetin On beşinci Yıl Dönümü münasebetile 29/10/938 saat 9,45 te Vilâyet Dairesinde kabul resmi ve bunu müteâkıp saat II de Taksim meydanında geçit resmi yapılacaktır. Kıyafet: Frak, Siyah yelek, beyaz boyunbağ, Silindir şapkadır. 2 — Adresleri malüm olamamasından dolayı kendilerine davetiye ve prog» ram gönderilmemiş olan muhterem mebuslarımızla vekâletlere mensup mü- B. A, — Yerli yapı olmayışları mı?.. » — Hayır.