5 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 228 4 Hariçte çıkarılan asılsız bir haber - Divanı harbın idam kararları Mebusan tahkik heyetinden Babik- l yan efendi müşahedatından hasıl olan m emeçu kar rağ. sal atına dair dercedilen tafsilât benim gördüğüme nisbeten mübalâgalı değil, | belki eksiktir. Adana vukuatına iki müessir sebep olmuştur ki, onlar da irtica ve istipdaddır. Temmuz şenlik- lerinin neşvesi geçer, geçmez daha ağustos iptidalarında istibdadkârane temayüller kendini göstermeğe başla- mıştı. Sabık Bahçe müftüsü öteyi, be- riyi dalaşarak hürriyet ve meşrutiyetin hıristiyanlar tarafından icad edilmiş olduğundan bahisle bunun şeriate me- nafi bulunduğuna dair âhâliye telkin- lerde bulunuyor ve bu gibi tesviller müslümanları hıristiyanlar ve meşru- tiyet aleyhine tahrik ediyordu. İnkılâ- bım ilk günlerinde her sınıf ahalide görülen şevk ve sürur daha o zaman- Jar zali olarak yerine gayri müslimler aleyhine bir kin ve adavet görünmeğe başlamıştı. Bu hareketler irtica erbabının şahsi maksad ve menfaatleri hürriyetin ilânı üzerine husulü mümteni bir hale gel- miş olmasından dolayı tertip ediliyor- du. Adana vakasında Abdülhamidin ve- | ya İzzet paşanın dahli olduğuna dair bir zan mevcud ise de onların bu hare- kete iştirak ettikleri iddia “olunamaz. İrtica ve istibdada meyil esasen Ada- nada mevcud idi. Belde müteneffizleri yani memleketi yiyip bitirenler gayri- meşru menfaatlerinin devamını istib- dadın bekasile kabil görüyorlar ve mak- Sadı istihsal için halkın cahil tabaka. sını diniğ hislerini tahrik süretile kefi- dilerine uyduruyorlardı. İğtişaşa Erme nilerin sebep oldukları iddiasının mâ- vakaa muhalif olduğu nezdimde bu- Tunan evrakı sübutiye tle terahür ede- cektir. Tahkikat Ermenilerin Kilikya havalisinde ilânı istiklâl tasaddi eyle» , ikleri iddiasının da buğlanmı isbat ' v ediyor, İstiklâl hakkında" yazılan ve Söylenen şeyler ya hakikati tağyir kas- dinden yahud tahkikat noksanından münbais olmalıdır.) . ! Babikyan efendinin bu beyanat: di- vanı harbin vardığı neticelere tama- men tevafuk etmiyor. Ancak Babikyan | efendi bu beyanatı sırasında; (Divanı harbin vermiş olduğu hü- kümlerin hatadan beri olmadığı bir- kaç gün içinde resmen tebeyyün ede- cektir.) Sözile divanı harb hakkında pek te. veccüh göstermemiştir. Tasviri Efkâr gazetesi bu beyanat üzerine teftiş he- yeti azasından Faik beyin fikrini de ram istemiştir. Faik bey demiştir (Vakanın irtica mı, değil mi olduğu | j herkesin fikrine göre değişebilir. Bu mesele dürbün ile birşey seyredenlerin. gördükleri madde gibidir. Rasıdın na- zarına göre, doğru ve ters bakışa göre tebeddü! eder. Mutlaka irtica diye mus hakeme ve tedkik edilirse ona da hamil. olunabilir; başka suretle de muhake. me olunabilir. Benim ve heyetin fik- rimizce Adana vakası mürettep ve irti.. caiğ bir hareket değildir. (1) Bunun sebebi islâm olsun, hıristiyan olsun vi- lâyet ahalisinin cehaleti ve bunun ne- ticesi olarak iki unsur arasında hasıl olmuş gerginliktir. Divanı harbin ta» rafkirliği ketiyen ve katıbeten görül. medi. Divanı harbin adalet ve hakkani- yetle vazifesini yaptığına tam kanan- tim vardır. Heyetçe de divanı harbin tarafkirliğine dair hiç bir fikir mev- cud değildir. Olabilir ki Babikyan efe. di bu hususta şahsi bir fikir ve müta. lâa sahibi olsun.) Sonradan sözlerinin gazetelerce yan. lış zabtedildiğini beyan eylemiş olan mebus Babikyan efendinin Adana va- kası ve müsebbibleri hakkında hakiki olarak ne kanaat beslediği mestur kal- mıştır. Çünkü bu zat arkadaşı Yusuf Kemal beyle müşterek bir rapor tan- zimine yanaşmamış, daima taalldı güs- termiştir. Babikyan efendinin. hakikati göre- mez ve görmemiş bir zat olduğuna za- hip olmak. kabil değildir. Yakat gör- «Güklerini, Hğrendiklerini ini v. a) tamamile söylemekten ihtiraz eylemek için elbette kendisince bazı sebepler, lüzumlar vardı. Komitecilik işlerile uğraşmış olanlar böyle sebepleri sezerler! Kastamonu mebusu Yusuf Kemal bey tahkikat esnasında topladığı pek külliyetli vesikalarla beraber elli bü- yük sahifeyi geçen mufassal ve müdel- Jel raporunu Mebusan meclisi riyase- tine takdim ettiği halde Babikyan ay- rıca yazmağı başladığı raporu bitir- meğe muvaffak olamadı. Deruhte etti: ği vazifeyi hakkile ifa edemiyen bir adamın sıkıntılı vaziyetinde geçirdiği bir, iki günden sonra bir gece masası başında nüzülden vefat etti. Babikyan arkadaşları mebuslarca sevilen, hürmet edilen bir zat idi. Ce- naze alayında Yusuf Kemal bey kilise- de irad ettiği nutukta Babikyanın ha- tırasını taziz ederken aynen; “ — Babikyan vazife uğrunda şehid ol muştur.. demişti. Yusuf Kemal bey raporunu meclise takdim eyledikten sonra Avrupaya git- mek üzere mezuniyet istemişti, Reis bu talebi meclis azasına bildirirken: — Yusuf Kemal bey memur olduğu mesele hakkında raporunu vermiştir. Avrupaya gitmesine mezuniyet verilir mi? diye sormuş, meclis de talebi ka- bul eylemiştir. Yusuf Kemal beyin ra- porunun mecliste müzakere edildiği zabıtlarda görülememiştir. Mebusan meclisi (Meclisce ittihaz edilecek mua- mele zamanında kararlaştırılmak üze- ve) raporu müzakereye koymağa lü- Zum görmemiş ve Adana muhtaçları- | na yardım olmak üzere 300,000 liralık tahsisat vermiştir. Yusuf Kemal bey Fransaya gittik. ten sonra Le Temps gazetesi (Babik- yanın raporu) diye yalan, yanlış bir- şey neşretmeğe koyulmuştu. Bunda Yusuf Kemal beyin jön Türk hüküme- ti aleyhinde rapor verdiği için Avrupa» ya ib'ad olunduğu da yazılmıştı, Yusut Kemal bey bunu tekzip etti ve Babikyanın raporu diye yazılan şeyle- rin asıisızlığını ileri sürdü. Le Temps bu tekzibnameyi neşretmedi. Yusuf Kemal bey de, tanıdığı bir Fransız avukata müracaatle ve mat- , buat kanununa istinad eylediği bir tek. zibname yazdı. Bu defa (15 Tan) gaze- tesinin siyasi muharriri Tardieu, Yu- suf Kemal beyle görüşmek istedi. Avukat bizzat Tardieu ile görüşme- *ercih etti, Yusuf Kemal beyin tek- | «. damesi bu suretle Le Temps'da in- tişar eyledi. Adana divanı harbi aleyhindeki şikâ- yetler büsbütün tesirsiz kalmış değil- di. Bu divanı harp riyasetine İzmir kumandanı İsmail Fazıl paşa geçiril. di.Erzindeki ikinci divahı harp Cebeli- bereket mutasarrıfı Asaf beyi muha- keme ederek beraetine karar vermişti, Bay Asaf tarafından bana bildirildi- gine göre bu beraet hükmü şu kayıd- ları ihtiva ediyordu: (Ahaliyi silâhlandırarak yekdiğeri âleyhine sevketmek, Payas ve Erzin hapishanelerini tahliye ve mahküm- ları teslih eylemek, vakayı evvelden keşf ve ihbar eylemek, - ifhamda bu kelimeler vakayı tertip mânasında kul- lanılmış » müheyyiç. telgraflarla hal- ki mukaleleye sevketmek cürümlerin- den dolayı teftiş heyetinden ve vilâyet- ten tevdi olunan evrak ile mahkeme- mize sevkolunan Asaf bey ahaliyi tes- lih etmiş değildir; redifleri silâh altı- na alırken silâhlar yağma olunmuğ, halk da dağılmıştır. Mahpusları kendi tahliye ettirmemiştir; bilâkis hendek- ler kazarak firar çarelerine tevessül eden mahbusların takayyüdat icrasile firarlarına meydan vermemiştir. Mah- puslar ahali tarafından hücum ve bir de jandarma katledilerek tahliye edil- mişlerdir. Müheyyiç denilen telgraflar mülhakatça ve memürini aidesince vaki olan müracatlar ve verilen maz- batalarla saati saatine aldığı haberler üzerine vakanın önüne geçmek için acilen itrasına mecburiyet gördüğü tedbirlere göre lisan kullanarak yazıl. mıştır. ça var) () Beyet issndan Artin Mesin efendinin bazı abvalin irilena delâleğ et- tiği seyinde olduğ u evvelce gösterdi Yi Pei e kiLlaş İ 20 oda musikisi: Haydn " Teşrinlervel 938 Perşembe İstanbul — Akşam neşriyatı, 1830: Dans musikisi, (19: Spor konuşmaları" Eşref Şefik tarafından, 1930: Karışık plik neşriyalı, 1955: Borsa haberleri, 20: Vedin Rıra ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 7040: Ajans haberleri, 20,47: Ömer Rıza Doğrul tarafından arabca söylev, 21: Sant ava- ri, Orkestra: 1 - Straus: Danüb blö vals, ? - Delibes: Mazurka, 3 - Midleton: Ray döneğr, 7130: Rıfat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkı- ları, 22,10: Hava raporu, 22,13: Darütta- imi musiki heyeti: Fahri Kopuz ve ar- kadaşları tarafından, 2250: Son baber- ler ve ertesi günün programı, 23: Saat ayarı, İstiklâl marşı, Son. Ankara: — (Öğle naşriyatı tecrübe mü- Akşam neşriyatı, şarkıları (Salâhaddin), 20: Saat ayan ve arapça söyler, 20,10: Haberler, 2015: Türk musikisi (Mustafa Çeğlar ve Safiye Tokay), 21; Şan plâkları, S1,15: Stüdyo salon orkestrası: İ - Amadei: Invano Se- renade, 7 - Micheli: Ninna - Nanna,3 - Cung'ı: 'Tröme auf dem Ozaen, 4 - Sisde: Visliebehen, $ - Vittorio Glullani: A Te Sola, 22: Haberler ve hava raporu, 22,15: Son. Avrupa Saat 20 de Berlin 20 - 20.45 hafif .musiki — Bres- lav 20 plâk neşriyatı — Kolonya 20 plâk neşriyatı — Königsberg 20 halk şerkıla- rı, 20 - 2050 Brahms'ın Triosu — Münih 20,15 eski ve yeni operetler — Ştuttgart 20 (Bizeti nin eserleri (100 üncü senei dev- riyesi münasebetle) — Budapeşte 20 gi- tara konseri ve şarkı Budapeşte II 30 - 2030 çingene orkestrası — Bükreş 2040 orkestra ral müntehab par- çalar, Sant 21 de Berlin 21,19 karışık musiki — Breslav soloları — Kolonya 21,10 senfonik kon- Ser ve piyano konseri — Königsberg 21,10 senfonik konser ve Brahme'ın keman konsertosu — Münih: Eski ve yeni ope- retlere devam — Viyana 21,10 şen musi- — Bari 2110 Yunanca neşriyat — Belgrad 21 şarkılar ve 2130 senfonik kon- ger — Budapeşte 2130 a kadar gitar Damal AŞ MN 2100 - 22 orkestra tarafından müntehab parça- lar — Sofya: Beethoven Konserine de- vam ve 2155 konser — Stokholm 2140 | şarkı — Varşova 21,40 a kadar otkestra konserine devam. Saat 22 de Berlin 32 Salon orkestrası tarafindan dans musikisi — Deutaehlands 22 (A. Brückner) in dördüncü senfonisi — Ham- burg: Progruma devam — Kolonya: Prog- rama devam — Königsberg: Programa | devam — Ştuttgart 22.20 plâk neşriyatı — Münih 2230 a kadar eski ve yeni operet- lere devam — Viyana: Şen musikiye de- vam Athlone 22,15 - 23.20 operet kon- seri — Belgrad: Senfonik konsere de- vam — Budapeşte 2230 orkestra tarafın- dan müntehab parçalar - Budapeşte iL; Plâk neşriyatına devam — Bükreş: Sen- fonlk konsere devam — Florans 2230 ke- su — Towlouse P, ve Lille 2230 - 2430 şen program — Montpelller ve Paris CElffel) 2230 - 2430 (Malvive) isimli operet — Strasburg 2230 - 28,15 klâsik musiki — Nis 2230 - 2430 operet akşamı, Saat 23 de Deutsehlands 2330 - 2345 küçük gece kanseri: (Obuva ve piyano ile — Ham- burş 2330 - 1 orkestra konseri — Kolon- ya 23,15 - 1 gece konseri ve dans — Kö- nigsberg 2340 bando muzikası — Münih 23,0 - 1 orkestra harp ve fült konseri — Berlin, Breslav ve Frankfurt Ştuügart- tan naklen 2330 karışık musiki ve halk kam Belgrad 33,20 - 2345 piya” no Konseri Budapeşte: Konsere vam — Bükreş 23 - 23,45 plâk Ba RE Florans: Keman Konserine devam ve sonra dans musikisi — Kopenhag 2340 şarkı — Lüksemburg 23.40 senfonik kon- ser ve viyolonsel konseri — Roma: (Puc- Sirasburg 23,45 - 2420 (Sibirien) tiyatro — Rennes ve Paris P.'T. T.: (At lantidei e devam — Toulouse P. ve Lille: Şen devam — Montpellier ve Paris (Eiffel operete devam — Varşova ve Mozast'ın eserleri. Sant 24 den itibaren Deutsehlandı 24 - 1.10 opera parçala” rı — (Berlin, Breslar ve Frankfurt Ştuti- garttan naklen programa devam — Mü- nih: Orkestra konserine devam — Ko- lonya: Dans musikisine devam — Kö- nigsberg: Bando musikasına devam — Budapeşte 2410 çingene orkestrası — Kopenhag 24 - 130 dans musikisi — Londra (Meg) 2450 - 130 dans — Yrankturt ve Ştmitgart | - 3 gece kon- geri — Königeberg ve Leipzig 1 - 4 gece Mü 1915: Türk musikisi ve halk DİŞİ KORSAN Tarihi Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli Tefrika No. 157 Korsanlar sahile inince, denizde bırakdıkları yelkenlilerin yerinde yeller estiğini gördüler! — İmparatorun bu iki ihtiyacını da Trakya prensi temin etti desene? — Mihalof şehre dokuz yüz as ker sokabildi. Fakat, imparatorun beklediği erzak tamamile sizin eli- nizde kaldı. — Trakyadan hareket ettiğiniz za- man kaç bin kişi idiniz? — İki binden fazia idik. Yol da yaptığımız harbde yarımz- dan fazlasını kestiniz! Şimdi Mi halof, şehre soktuğu dokuz yüz kişinin iaşesini de imparatorun er- zak ambarlarından temine mecbur kalacak. İmparator bu askerin er- zaksız olarak şehre girişine hiç te menun olmamıştır. Yarın, mideleri- ni dolduramıyacak olan bu kala balığın bir işe yaramıyacağını şim- diden kestirebiliriz. Zira, İmparato- run sarayındaki erzak ambarları çoktan boşalmışlır. Son günlerde ge- neral Teofilosun şehir dışındaki çif- Xiğinden gelen erzak sarfediliyordu. — Bunlar da biterse?... — Beş on gün daha dişlerini sıkıp yeşilikle vakit geçirirler. Ondan sonra, açlık bir felâket halinde halkı kırmağa başlayınca, imparator zaru- rİ olarak size müracaate mecbur ka- Jır. İşte, bu neticeyi beklemeli ve on- lardan o zaman istediğiniz gibi öç almalısınız! Surlardan atılan kesik bir baş! Hacer o sabah dönmeğe karar ver- mişti, Anivasla konuşuyordu. Roma. bir kuvvet uzarsa, Bizanslılar, geniş ve yüksek surların içinde kapanıp kalacaklar ve açlıktan birbirlerini yemeğe baş- Tıyacaklardı. İşte o zaman, Arâblara başvur- mak ve onlarla anlaşmak mecburiye- tinde kalacaklardı. O zamana kadar şehri dört çev- resinden tutmk ve muhasaraya de- vam etmek gerekti. Gemel mücahidler arasından or- manda kalacak #edaileri seçmekle meşguldü. O sabah Cebbarın cesedi- ni de ormanın bir kıyısına, gözyaş larile gömmüşlerdi. Hacer onun cenazesini buradan götilrmek ve denizci arkadaşlarına teslim etmek istemişse de, buna im- 'kân ve vakit bulamamış, iki gün bek- lettikten sonra orman içinde göm- dürmeğe mecbur olmuştu. Hacer, Anivasla konuşurken, bir- denbire surlardan mancinikle atılan büyük bir şeyin Arab karargâhı önü- ne düştüğünü gördüler. Korsanlar bunu görünce: — Havada uçan bir kartalın ağ- zından düştü... Diyerek, başlarını göğe kaldırdılar ve oklarına sarınp kartalı vurmak istediler. Oysa ki, Romanos surları üzerin- den atılan ve Arab karargâhı önüne düşen, kesik bir insan kafasından başka bir şey değildi. Nöbetçi korsanlar başın düştüğü — Zavallı Melik bin Nasir... Diye bağırarak dişlerini gıcırdat- mağa ve yumruklarını sikip ağla- mağa başladı. Gemel, Dişi korsanın sesini duy- lu... Tıkanırcasına koşarak: — Neden ağlıyorsun, Sltti? dedi. O ns?.,. Yerde bir insan başı var... Ve ihtiyar korsan, kesik başı gö- rür görmez tanıdı: — Nasiilir... Seni de mi kaybettik? -— Biz Melik bin Nasiri gemisinde kaldı sanıyorduk; dediler, o Bizans- lıların eline nasıl düşmüş?! Bu vakaya Hacerle Gemelden baş- ka herkes şaşmıştı. Hacer mücahidleri (yatıştırmak için, hakikati söylemeğe mecbur oldu: — Bizansın içyüzünü yakından görüp anlamak için, on gün önce Haliçten şehre girmişti... Onun bu- günlerde odönmesini bekityordum. Demek ki yakayı ele verdi... Melik bin Nasirin başı henüz 30 gumamıştlı... Belliydi ki, onun başını yeni vur- muşlar ve hemen manciniğe koyup atmışlardı. Mücahidler, gırtlakları parçalanır- casına bağırıyorlardı: — Bu sabah Cebbar gömdük. Şimdi de Melik bin Nasir gibi bir eşsiz kahramanın ölümile karsılaşı- yoruz. Yarın nelere şahid olacağımı- 2 bilmiyoruz. Haydi arkadaşlar, bu meşum yerden kaçıp gidelim. Bizans surlarının etrafı, Arab kahramanla- rının mezarlarile doldu. Bu cehen- nemin ağında ne zamana kadar bekliyeceğiz? Hacer, Melik bin Nasirin kesik ba- şını kucakladı: — Bugün gemilerimize dönüyoruz. * O gün karargâhta üç yüz fedai mücahid birakarak ormanın arka sından dolandılar ve sahile indiler. Hücer, Melik bin Nasirin kesik ba- sını bir beze sararak yanına almşıtı. Melik bin Nasirin öleceği hiç kim- senin aklından geçmezdi. Ona dün- yarın eh meşhur falcıları, yüz yıl- dan çok yaşıyacağını söylemişlerdi. * Korsanlar sahile inince, garib bir hadise ile karşılaştılar. Deniz kiyı- Diye bağırıyordu. Gemel de her- kes gibi telâşa düştü. Fakat, ihtiyar korsanın bir meziyeti vard: Her hangi bir hadise karşısında itidalini ler sahilde kalmak istemiyorlardı. Hücer: — Beklemekten başka ne yapabi- liriz? dedi, Yelkenlilerimiz vaktinde bekliyemezdi, deniz coştuğu zaman hiç bir yelkenli barınamaz. Biz karada bir şey göt- müyorduk. Fakat, yelkenlilerimiz fırtınalı günlerde şüphe yok ki bu- rada tutunamamış ve Kızkulesi ön- lerine dönmeğe mecbur olmuştur. Ben de onların yerinde olsaydım, böyle yapacaktım, Görüyorsunuz Kİ, buralarda hiç bir teknenin barınâca- ğı bir liman yoktur. Dz — Arkası var) KE YAA KY A SAA