21 Teşrinlevvel 1938. AKŞAM Sahici — AŞK VE MACERA NUVELİ Salonda ağlıyan hırsız Bay Remzi, gece yarısından sonra, evine dönüyordu. Sokağına sapınca, birkaç metre ileride, dar pardösüsü- nün yakasını kaldırmış bir delikanlı gördü. Yanan elektrik ziyaşı altında bu oğlanın benzi uçuk, yanakları çökük olduğunu farketti. Kirli şapkasının geniş kenarları altından gözleri pa- nl parıl parlıyordu. Bu saatte kaldırımda dikili duran bu adamın bir fenalık peşinde oldu- ğunu hissi kablelvuku ile anladı. Belli ki genç, lâkayıtmış gibi dura- rak karanlıkları dikiz ediyor; müsald bir firsat bekliyordu. Remzi elini cebine götürüp mü- dafaa vaziyeti aldı. Oğlanın çenesi kımıldadı. Başını büsbütün pardösü- sünün yakasi içine soktu. Ya kork- tuğundan, yahud da bu geçici ada- ma emniyet vermek istediğinden ilerledi. Yan sokaklârdan birine saptı. : Remzi artık görmez oldu. Hızlı adımlarla aprlımanâ yaklaştı; kapıyı çaldı, Otomatik olduğu için, kanad kendi kendine açıldı. İçeri girdiği vakit, penceresini ara- hıyan kapıcı seslendi: — İyi kapadınız ya... Bu çenesi düşük mraklı adama €s& sen ötedenberi fena halde sinirlendi- ği için ters bir sesle cevap verdi: — Ne zaman kapamadan bırakı- rım?... Baş ağrıtip durma... — Bana öyle geldi de... Dairesine girdikten sonra, öfkesi geçti, Bir an düşündü Acaba hakikaten mıydı? Sokakta gördüğü gencin hayali gö- zünün önünde tecessüm etti. Bir an korktu. Kendi katın kapısını aralık bıra- karak, koşs, koşa merdivenlerden indi. Dış kapıya baktı: Olur şey değil! Sahiden aralık bırakmış! Bir an merdivenlerde bir patırtı işitti. Lâkin sonra, gecenin derin sü- E kütu ortalığı kapladı. Remzi omuzlarını silkti: «— Sokakta bir serseri gence rasla- dım diye hursızlık ve cinayet hayalleri İçinde bu kadar da asabileşmek doğ- Tu mu? Zaten bu kadar az zamanda o çocuk nasıl içeri girebilir? Merdi- venleri inerken kimseye raslamai- dıms Korkusile âlay ederek, benliğini sa- ran heyecanından silkinip kurtulmak istedi, Fakat esasen asabi bir adam oldu- ğu için süküneti kolay kolay bulamı- yordu. Küçük apartımanın gölgeleri arasında yabancı bir adamın soludu- ğunu tevehhüm ediyor; her köşede harekâtını tedkik eden gözler varmış sanıyordu. Gayri ihtiyari salondan içeri girdi. Elektriği yaktı, Ortalığa yayılan çiğ ışığın altında, korku hisleri bir an da- gıhır gibi oldu. Etrafına bakındı. Masasının üstünde biriktirdiği re simler her nedense © anda dikkatini celbetti, Kalbi, mazinin hüznile doldu ve hatıraları uyandı. Remzi şimdi onların karşısında durmuş, bütün geçmiş günlerini yad ediyordu. Gençlik hülyaları, işte bu çerçeve- lerin içinde kapalı kalmıştı, Resimler mebhut tebessümlerile bir zaman mevcud, fakat şimdi hayal olan gün- ri hatırlatıyordu. On beş sene müd- detle bir kadını sevmişti. Aradan, ay- lar, seneler geçmişti ve o hâlâ bu sev- Bili resmi masası üzerinde muhafaza “diyordu. Şimdi çerçeve inçinde ona bakan li resim, kendisine ne tatlı vene , acı günleri hayalen yaşatıyordu. Bu Safiyetle bakan gözlerin arkasında na- Mİ bir vefasızlık gizlenmişti. 'Tanıdı- Bl zaman bu kadın on sekizindeydi. Bir akşam ona demişti ki: — Seni seviyorum, senin olacağım, Remzi! Ve delikanlı birkaç zaman sonra la evlenmeğe kalkışınca, şu ce- abı almıştı: iyi o kapamış — Hayır, azizim... Düşündüm: Bu | İŞ olamaz)... ş Rahmi o zaman ne üzülmüştü! Der | Ve uzaklardayken işitmişti ki bu fi- dan gibi kızcağız kendinden on beş yaş büyük, kumarbaz, ayyaş ve sert | bir herifle evlenmiş... Ondan da bir oğlu olduğunu duymuştu. İ Dört sene sonra kocasının öldüğü- nü beraber alınca Remzi tekrar gidip sevgilisini görmek istedi; fakat bir türlü cesaret edemedi. © Mukaddes bir hatıra gibi sakla- | dığı kızın resmine bakarak murılda- nıyor: — Nediye seni rahatsız edeyim, de- ğil mi?,.. Hayatımız biribirinden ay- rilmış, bozulmuş, bitmiş .. Bu akşam gene © kadının resmi kar- şısında öyle bir ıztırab, maziye karşı öyle bir iştiyak duydu ki, elektriği söndürmeği bile ihmal edip birdenbi- re salondan çıktı ve yatak odasına girdi. Aceleyle soyundu. Yatağına girerek hissiyatını teskine çalıştı. : Hava da ne rütübetli!... İnsanın üstüne ağırlık çöktürüyor... Remzi- nin gözüne bir türlü uyku girmiyor- du. İki saat dönüp durduktan sonra, nihayet âsabı gevşedi ve daldı, Birdenbire, gecenin karanlığı orta- sında, boğuk bir inilti, bir ağlama, er- keği ürküterek uyandırdı, Salondan gelen ışık, dikkatini cel- betti, Onu dalgınlıkla kapamamış oldu- gunu hatırladı, İnilti, hazin bir hıç- kırık halinde, ona doğru geliyordu. Meçhulü anlamak merakı, tehlike- yi düşündürmeden, insanları ekseri- ya ileriye sevkeder. Remzi, yatağından dışarı fırladı. Hiç şüphe yok ki, salonda yabancı bir insan mevcud! Bir adımda, heyecanla, odadan içe- ri girdi. Bir çocuk, perişan halde, başı avuç- ları içinde, ağlıyordu. Remzinin ayak sesini işitince başım kaldırdı. Gözyaş- larının ıslattığı biçarelik ifade eden yüzünü ev sahibine çevirdi, Siskalıklan kemikleri görünen kir- li elini uzatarak: — Affedersiniz. beyefendi! Afteder- siniz beyefendi! - diye hıçkırdı. Devam edemedi. Ağlamaktan boğuluyordu. sarak, sahte bir sertlikle: — Söyle bakayım, çapkın!... da ne arıyorsun?,.. Gece geç vakit s0- kakta bekliyen sendin! Niyetin bura- ya girip beni soymak, öldürmekti, de- ğil mi?,.. Haydi, cevap versene... Oğlan, hıçkırıklarla tıkanarak in- ledi; — Hayır efendim... Sizi öldürmek istemiyordum... Çalmak... Evet, çala- | caktım... Kapıyı aralık bırakmışsınız, girdim ve merdivende size rasladım. Trabzanlara tutunarak muallâkta ası- lı kalıp sahanlığın altına kaydım. Be- ni farketmediniz. Sonra burada sak- Jandım, Uyumanızı uzun müddet bekledim. Yatmanız üzerine hırsızlık için bu odaya girdim. Masaya yakla» şınca... Gene ağlamağa başladı ve devam etti: — İşte... düm... — Neyi? — Annemin resmini gördüm... Bu- rada ne ariyor, bilmem... Fakat kork- tum... Onun şefkatli, iyi tebessümü karşısında, yapacağım (Tezaletten korktum... Beceremedim... Hırsızlık edemedim... Buraya girdiğimden do- Jayı, beyefendi, affedin beni! ... Bu itiraftan sonra, genç çocuk, büyük bir şaşkınlıkla, Remzinin diz- lerine doğru atılarak: — Beyefendi... Mademki annemi tanıyorsunuz, onun hatırı için beni affedin... Oğlunun hırsız olduğunu bilse, zavallıcık, ne bedbaht olacak... Hâlâ sevmekte olduğu bu kadının tesirile, Remzi, genç hırsıza karşı, kal- binde büyük bir merhamet duydu. Teessürünü belli etmemek için sert bir sesle emir verdi: — Şu divanın üstüne yat ta biraz dinlen! Odasına geçti. Bir mektup kâğıdı, bir zarf alarak şu satırları yazdı: «Garip bir tesadüf, oğlunuzu feci bir âkbelten kurtarmama sebep ol du. Hürmetle sakladığım resmâniz bu mucizeyi yapmam için Hızır gibi yetişti. Bu mektubumu alır almaz, derhal gelmek lütfunda bulunursa nuz beni İlya edersiniz» Masaya yaklaşınca gör- Bur | çük hırsizin derin bip uykuya daldı- ğını gördü. Yüzündeki sert ve âsi çiz- giler silinmiş, haline bir tatlılık gel- mişti. Remzi, çocukla annesi arasında bir benzerlik aradı. Usulla yaklaşarak oğlanın üstüne bir batatniye örttü. Lâmbayı söndürüp çekildi. Sabahleyin erkenden mektubu an- nesine yolladı. İki saat sonra kadın — Burada... Uyuyor... - diye salo- nun kapısından çocuğu güsterdi. - Gelin benim odama... Anlatayım... «... Sizi bu kadar sevemeseydim, oğlunuz büyük bir felâkete düşecek- ti... Annesinin tatlı tebessümü karşı- sında yaptığı hareketten utanmış, ağ- lamağa başladı... Bu, onun iyi bir cev- herden olduğunu gösterir... Ve sonra resmi göstererek: — On beş senedenberi ıssız hayatı- mı şenlendiren işte bu resim... Kadın büyük bir coşkunlukla mu- hatabının ellerini avuçlarında sikli: — Biliyornm, size karşı pek fena davrandım... Şimdi de sayenizde ço- cuğumu kazandım işte... Ona bir ba- ba, bana da ebedi bir arkadaş olmak isler misiniz? Erkek, büyük bir coşkunlukla, hâlâ fik gündeki gibi sevdiği bu kadının ellerini öperek: — Oğlunu evlâdım gibi sevece- ğim... Onu, bak, nasıl adam edece- ğim... Çünkü ben ona medyunum... Sana onun sayesinde kavuştum... - dedi, Nakleden: Hatice Süreyya) İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk sokak No. 13 BULMACAMIZ Gr YAĞ 6 159 ı— Makineiiğ ve beygirsiz araba, 2 — Bebze cinsltiden bir nevi ot. 3 — Boyunbağı Çatı. 4 — Başına (Ç. konursa radikal olur » Sonsuz. 5 — Müjdeliyen. 6 — Ters kasıklulur - "Tekrar: # 7 — Ona bak kendini gör - Kırmızı. 8 — Topuğun altı - Parlak yumuşak kâğıd. - 9 — Bağışlama —Çehrenin bir kısmı. 10 — Alman meskükâtından - Cinx Yukarıdan aşağı : 1 — Polis geliyor! (argo) - Âdet. 2 — Raşsdar 3 ee İttihadına dahli bir Türk 'ümhuriyeti. armin. Meşhur eski bir Türk şairi, 5 — Valide - Tersi bir erkek ismidir. 6 — Daha fena - Senenin on ikide biri, 7 — Çöl. 8 — Bafiyane. 9 — Şap denizlide bir İngiliz İmam - Yaban eşeki, 10 — Bir kadin ismi - Bir bir daha, Geçen bulmacamızın halli Soldan sağa ; 1 — Şekerpare, 2 — Acele, Reva, 3 — Hamakat, Li, 4 — Ananas, Yel, 5 — Kik, Bigâne, 6 — Abavet, Mes, 7 — Nota, Ani, $ — K.K, Nun,9 — Mera, El, Do, 10 — Aşina, Ufak. Yukarıdan aşağı : 1 — Şahakalkma, 2 — Ecanib, Keş, 3 — Kmakân, RI, 4 — Elân, Volan, 5 — Re- kabet, 6 — Asitane, 7 — Art, Ulu, 8 — Re, Yaman, 9 — Evlenen, Da, 10 — Ailesiyok. ” Ankara Borsası 26/10/938 Ergani 1046 İş Bankası Hamiline 10. Şark Değirmenleri B5.— PARA ve ÇEKLER (Kapanış fiatleri) Londra 1 Sterlin 59 Nemw-York 100 Dolar 125.495 Paris 100 Prank 13525 Milâno 100 Liret 6.605 Cenevre M0 İsviçre Pr. 285025 Amsterdam 100 Florin 0831 Berlin 100 Rayhşmark o 50295 Brüksel 100 Belga 21,235 Atina 100 Drahmi 1.0925 Bofya 100 Leva 1805 Prag 100 Çekoslovak Kr. 4.33 Madrid 100 Pezeta, 399 Varşova 100 Zloti 2361 Budapeşte 100 Pengo 483 Bükreş 100 Ley 05125 Belgrad 100 Dinar 2325 Yokohama (o ( 100 Yen 37 8tokholm 100 İsveç Kr. 30.3575 Moskova 100 Ruble 7925 26/10/9838 Çarşamba günü İstanbul Hâlinde toptan salan yaş meyva ve sebie fiatleri; En aşağ: En yukarı fiati fiatı Cinsi Emsali Kr.8. Er.8& Bamya Kile 20 40— Bakızkabağı » 0— 12 Dolmalık biber Ye ğe Sivri biber # W— 12 Kır domulesi » — Ta Sırık domatesi, > .0M—.12— Çalı fasulyesi » ia— 13— Ayşekadın fasülyesi » 12— 3— Barbunya kırmızı 1021 Lâhana » 4— 5— Pırasa ; » 4— 5— Ispanak » 5— 6— Kök kereviz »0— 8 Demet 250 350 Aded 359 4— , 299 3— . iz 1 , 4— 5— Kilo 5— 7— 110 Aded 70 — 10 — Demet 2— 3— » —9 —5 » —9 —” 3 19 12— Kw 7— 9— 8— 12— s— 16— 7— 10— — V.wuuvuğuuuuuuuuuu