Avrupanın tâ şimalinde Hammer- Test şehri vardır. Bu şehirde, deniz ke- narında, 75 rakımlı büyü bir kayayı, geçenlerde birkaç meraklı temizledi- | ler, kayanın buzlarını sildiler. Buzla- rın altından ne çıktı dersiniz?... 25 ta ne Ren geyiği resmi, , Bu duyulunca, meraklılarla müte- Avrupanın tâ şimelinde.. hassıslar taşı muayene eliler ve r& simlerin tarihten evvelki devro aid ol- duğu anlaşıldı... Tarihten evvel buz deryalarında da insanlar yaşadığını ve oralarda di ilk insan medeniyetlerinin kurulmuş ol duğunu meydann çıkaran bu resimler üstünde incelemeler devam ediyor, Pariste heykelleri yıkıyorlar 1880 de Pariste topu topu 11 kişi- nin heykeli vardı. Bugün heykellerin S8yısı 171 i buldu. Fazla mal nasıl göz çıkarmazsa, fazla büyük adam heykeli de göze batmaz. Ancak Pariste bulunan, Pa- tisin en güzel yerlerine dikilmiş olan bu 171 heykelin çoğu acemi heykel- traş elinden çıkmış kötü, gülünç şey- lerdir, Paris matbuatı: — Güzel Parisi çirkinleştiren bu eserleri temizlemek lâzım! diyo fer- yada başladı, Şimdi «Eski Paris» komisyonu adi- Ie bir komisyon toplandı. Çirkin, sa- nat kıymeti olmıyan heykelleri yıka- caklar, Güzelyalı okuluna bayrak çekilirken ve açılma töreninde bulunan yavrular İzmir (Akşam) — İzmirde Güzelyalı mahallesinde 12000 Ilraya inşa ettiri- len tam teşkilâtı yeni ilkokul binası törenle açılmıştır. Törende vali B. Faz- kı Güleç, belediye reisi B. Dr. Behcet | Uz, Kültür direktörü B. Ali Riza Öz- kurt, ilk tedrisat müfettişleri bulun- Muşlardır. Kalabalık semt halkı ve Okullar talebesi de törene iştirak et. mişlerdir. Yeni okulun kapısını bayrağımız çe» kilirken törende bulunan askeri muzi- ka, İstiklâl marşını çalmış, sonra okul Buğday bol ki İstanbula ihtiyacın dört misli buğday geliyor Buğday fiatleri dünde İki para adar düşmüştür. Piyasaya ihtiyaç- talebesinden Perihan ve Güneş birer nutuk okuyarak bu güzel mektebi inşa ettirdiği için valiye teşekkür ederek bütün çocukların iyi birer yurttaş ol. mak üzere çalışmağı and içtiklerini Söylemişlerdir. Vali B. Fazlı Güleç, açi- Isn her mektebin, memlekette bir ha pishane kapattırdığını, tahsilin büyük ehemmiyetini anlatmış, veciz bir nutuk söylemiştir. Vali, nutkunun sonunda kendisine verilen makasla kürdeleyi kesmiş, meklet Tigirmiş, bütün davet. liler ve halk, yeni okulu gezmişlerdir. Uyku hastalığı İzmirde Karşıyakada biri üç aydanberi uyuyor İzmir (Akşam) — Karşıyakada otu- ran B. Ziya adında bir zat, üç aydan. h fazla mal gelmekte devam ediyor,| Deri fasılasız oyumu aktadır, Kendisi, Günde 6 vagona yakın buğday, Muhtelif yerlerden İstanbula sevko- lunmaktadır. — İstanbulun günlük buğday ihtiyacı vasati bir hesâbla e olduğuna göre satılamıyan allar stok teşkil etmekte, bunun Deticesi olarak ta piyasa gerilemek- tedir. Bununla beraber Ziraat bankası Üz mübayaata başlamamıştır. ke köylüden buğday toplamağa Aşladıktanı sonra piyasada yeniden “anlık göze çarpacaktır. Yeni sene | Mahsulünün piyasaya gelmeye baş- ĞI tarihtenberi, fiatlerin hariç pi- yapalara Uygun olmaması yüzünden ühim miktarda ihracat yapılama- mai. Dış alıcıların arasında en mü- Klinik icin yezâne deva kanl ihya eden Mahip eübba tarafından tertip. uyku hastalığına tutulmuştur. Getir. tilen doktorlar, kendisini uyandıra- mamışlardır. Bu zet, bir ay evvel beş dakika için kendisine gelmiş ve kalkarak; Neredeyim, sizde -ne haberler var? diye sormuş, cevap beklemeden gözlerini tekrar kapanış ve derin uy- kusuna dalmıştır. Her gün ağzme süt damlatılmak suretile yaşatılmakta- dır, Doktorların büyük bir dikkatle kendisini tedavi etmelerine rağmen henüz müsbet netice elde edilememiş- tir, kaç parti buğday Bu memlekete ihraç Müny, edilmiştir. A KANSIZLIK Nörasteni, zaliyet ve Chlorose iniş. SİROP DESCHIENS, PARİS İ nasil soy i a İngilterede günün en mühim meselesi:Patatesi soymalı mı, soymamalı mı? Soldan sağa doğru: Mis Turk, Mis Richards, Mis Rose Joy, İngilterede hiç yoktan, bütün ef- kârı umumiyeyi işgal eden bir mese- le ortaya çıkmıştır. Öyle mesele ki Çe- koslovakya işlerini ve Uzak Şark har- bini gölgede bırakmıştır. İngilizlerin pek çoğu Çekoslovakyanın ve bahusus Avrupa sulhunü bir zaman, son dere- cede tehdid eden Südet dağlık hava- Msinin nerede bulunduğunu hiç bil mez. Orta Çindeki milyonlarca aske- rin çarpıştığı Hankovun nasıl bir yer olduğunu ise hiçbir zaman hatırına getirmiş değildir. Fakat her İngiliz her gün, hem de bifkaç defa patates yer ve palates yemeyi de en büyük milli bir iş ve emniyet meselesi telâk- Ki eder. Çünkü İngilterede bütün hal- ka kâfi derecede yetişen ve harlce ih- tiyaç bırakmıyan yeğüne mahsul pa- tatestir, Patates ile doymağa alışan bir İn- giliz, bir harp ve abluka vukuunda aç kalmıyacak ve sulh: için : hükümeti zorlamıyacak bir adam demektir. Şimdi çıkan mesele, «Patates nasıl soyulur ve nasıl yenir?» gibi her İn- gilizi alâkadar eden bir mevzu oldu- undan, bu işe karışmıyan yok gibi- dir. Mesele, heiç yoktan nasıl çıktı? Pİ- yasada patates sürümünü arttırma- ğa çalışan hükümet dairesi, hem hal- kı patatesi israf etmiyecek surette soymağa alıştırmak, hem de bir pro- paganda olmak üzere, eli ahçılığa çok uygun olan bir kızı patates soyma memuru olarak almıştır, Memur kiz, hem meherelini gös- termek, hem de resmi vazifesini ifa etmek üzere ahçı mekleplerinin tat- bikat salonlarına devam ederek pa- tatesin, beyhude çöp tenekelerini dol- durmıyacak surette nasıl soyulacağı- nı gösterdiği gibi, bellibaşlılokanta ve olelieri de gezerek ahçılarına patate- sin nasıl soyulması ve ayıklanması icab edeceğini göstermiştir. Gazeteciler, hükümetin yeni me- murunun faaliyetini haber alır almaz hemen kendisile mülâkatlar yapmış- lardır. Londranızı büyük gazelelerin- den biri de memur kızın, patatesin iduğunu anlattığı zaman nu fotoğraf muhabirine Bir kız denize düştü, bir garson atılarak kızı kurtardı On beş yaşlarında Hayriye ismin- de bir kız, Boğaziçi Jisesi önünde denize düşmüş, akıntıya kapılarak Amavutköye kadar sürüklenmiştir. Burada gazino gârsonlarından Apos- tol, kızın feci bir âkibete sürüklen- diğini görerek denize atılmış, kızcâ- Zızı yarı ölü bir halde kurtararak za- bitaya teslim etmiştir. Hayriye, Beyoğlu hastanesine ya- tırılmıştır. TRUFLEX kada A aTil e birkaç F İngilizler Çekoslovak me- selesini, Uzak şark harbi- ni âdeta unutmuşlardır. Şimdi, bilhassa kadınlar hep patates soymak mese- lesile meşguldür. Meşhur bir Fransız ahçıbaşı orta- ya bir formül teklif etmiş- tir. Bunun münakaşayı durdurup durdurmıyaca- gı şimdilik belli değildir. aldırmış ve bu resimleri dercetmiştir. İşte bu fotoğraflar üzerine kiyamet kopmuştur. Patatesi piyasaya sürmek işi İle meşgul hükümet dairesine binlerce değil, yüz binlerce mektup gelmiştir, Fotoğrafları neşreden gazete ise, üde- tâ takdir, tenkid ve şikâyeti muhtevi mektupların çığı altında kalmıştır, Bazıları şmekluplarında patetesin kabuğunun daha ince soyulması icab eylemediğini iddia etmiş, bazıları da patatesin kabuğunu çok derin 5oy- mak hem sıhhi olduğunu, hem de ye- meğe nefaset verdiğin! ileri sürmüş- tür, Bazıları ise patatesin kabuğunu soymak aslâ caiz olmadığını ve her türlü hasanın kabuğunda bulundu- gunu yazmıştır. Velhasıl her İngiliz Kadının kafa- sından bir türlü s56$ çıkmıştır. Bu su- retle patatesin soyulup soyulmaması ve nasıl soyulacağı İngilizlerin arasın- da dünyanın en büyük meselesi ol muştur. Halka patates soymağı öğ- retmeğe tavzif edilen İngiltere devle- tinin en yeni memuru Mis Alison Gif ford - Harvey, Başvekil Çambörleyn kadar değilse de her halde Loyd Core kadar şöhret kazanmıştır. Bütün “İngiliz milleti, tarihte bir defa daha iki muhasım cepteye ayrıl- rştır. Bir taraf patatesi soyn sti- ak is yor ve diğer taraf ta bunun aleyhinde bulunuyor Patatesi soymak taraftarlarının ba- şında mis Rose Joy bulunuyor. (res- Mis Patridge minde görüleceği veçhile) bu maruf ahçılık mütehassısı patatesin soyul- ması, het de çok kalın soyulması ta- raftarıdır, Daima patates yemesi $â- yesinde kıpkırmızı yüzlü ve zinde olan bu mütehassıs diyor ki; «Günde dört libre (bir libre yarım kiloya yakındır) patates yerim. Lâkin ayıklamasına çok dikat ederim, Mus- luktan akan su altında patatesleri yı- kar yıkamaz, kabuklarını derhal ka- Im olarak soyarım, Kullandığım bis çak, keskin olmıyan sofra bıçağıdır. Sonra patatesleri haşlarım. En sonra üzerine tuz serperim. Patatesi yağsız etin haşlaması ile yerim.» Patatesi soymanın aleyhinde bulu- hanların başındu soy adı Turk olan mis Olga Turk bulunuyor. Bu kâdın diyor ki: «Patatesi, caketi olan kabu- ğu ile yemek, hem gayet sıhhi, hem de gayet nefis olur. Patates insanı Jü- zumsuz yere şişmanlalır, Halbuki ka- buğile yendiği zaman buna mahal kalmaz. » Patalesi soymak taraftarlarından madam Patridge dahi patatesi soy- mak, estetik noktasından elzem oldu- gunu iddia ederek demiştir ki: sPatatesin kendisi enteresan olmı- yan kaba bir nebattır. Bunu cazib bir hale getirmek için kabuğunu soyarak kızartmak ve diğer suretle güzelleştir- mek zaruridir.» Patatesi soyup soymamak hususun- da kadın mütehassıslar bir türlü itti- fak edememişlerdir. Bunların arasını bulmak İçin meşhur oGrosvenör House'n metrşefi Fransız mösyö Rene.le Begue şu formülü tavsiye et- miştir; «Patatesi soymak ta muvafıktır, soymamak ta uygundur. Lâkin pala tesi haşlamak ve haşladıktan sonra içini çıkarmalıdır. İçi iyice ezdikten sonra tereyağı ve süt karışlırıp tek- rar patatesin içine koymalıdır. Bunun dışında kabuğu bulunup bulunmama» sı müsavidir Meşhur PFiğnsiz (o melrdotelinin <Pommes surprises» adını verdiği bu formülün İngiliz kadınlarının ağ- zını kapalıp kapatmıyacağı şimdilik belli değildir. — F. | Iktisadi meseleler Çorap nizamnameleri Çorap işini ıslah etmek için, Avrupa» | dan bir çorap mütehassısı getirtilme- sine karar verilmişti. Fabrikatörleri- miz Almanyadan çorap mütehassısı İs- tedikleri zaman, çorabın hangi sahası- na dair o mütehassıs istiyorsunuz? diye bir cevap karşısında kalmışlar. | dır, Bu cevap bize, bir Alman fabri- kasında iş bölümünü ifade eder, Bir çorabın dokunması, sonra boyanma- sı, ütülenmesi ayrı ayrı ihtisas şube- leridir, Halbuki fabrikatörlerimiz, bü- tün bu işler için tek bir mütehassıs çalıştırmağı arzu etmektedirler. Avrupa malı değerinde mal çıkart- mak için, yalnız Avrupanın, çorap makinesi, ve bu makinede dokunan ipliği getirmek kâfi değildir. Garbın tekniğini aldığımız zaman, onun Ça- lışma, metodlarını da beraber almalı- yız, iyi çorap neden yapılabilir? Bu- nun sırlarını öğrenmek için Avrupa ya heyetler göndermeğe veyahud bu işi ıslah etmek için, bol bol çorap ni- zamnumeleri çıkarmağa lüzum yok- tür. Yapılacak iş, onlardaki çalışma metodlarını almaktan ibarettir. Fakat bizdeki küçük ve ferdi ser. mayedarların bir fabrikada, bir kaç mütehassıs çalıştırması imkânsız bir iştir. Küçük bir müessesenin kadrosun- da bukadar mübehassısın, yerleşme- sine imkân yoktur. Bu vaziyet karşı- sında yapılacak iş, birleşmektir. Meseleyi bu tarzda halletmek lâ- zımdır. Halbuki çorap işini düzelt mek maksadile yeni bir nizamname daha kaleme âlınyor. H.A