Sofya mektupları Köpekler belediye nizamlarını okuyup anlayabilirler mi? Fransada bir mahkeme reisi çekirge- leri mahkemede bulunmağa davet etli Yumurta yumurtladığı için idama mahküm edilen horoz - Bir köpek hakkında idam kararı ? İdama mahküm edilen Barry adında ki köpek ve küçük Pamela Holmes Amerikada hayvanları muhakeme | eden mahkemeler vardır. Geçen gün Nevyorktaki hayvan mahkemesinin | huzuruna Barry adında büyük bir Saint Bernard köpeği getirilmiştir. | 110 kilo ağırlığındaki bu köpek, bü- İ yüklere katiyen yaklaşmadığı halde, | önüne çıkan çocuklara saldırmakla maznundu. Barry bu cürümden dola- yı muhakeme edilmiş, tutulan avukat kendisini büyük bir talâkatla müda- faa etmiştir. Avukat demiştir ki: «— Barry fena bir hayvan değildir. Çocuklara saldırması, onları sevdi- ginden ileri geliyor. Bu hayvan Hol- mes ailesinin küçük kızı Pamelâ ile birlikte büyümüştür. İkisi çok iyi ah- baptır. Daima şâkalaşırlar, birlikte oynarlar. Köpek bu oyunlardan 0 kâ- dar zevk duymaktadır ki, nerede bir çocuk görse yanına koşarak oynamak istiyor. Fakat çocuklar iri bir köpeğin koşarak kendilerine doğru geldiğini görünce korkup kaçıyorlar. Bu kaçı- şa bir mana vermiyen Barry, kendile- rini takip ediyor, çocuklar daha fz- la korkuyorlar, bağırıp çağırıyorlar. Arada bir anlaşamamızlıktan başka | bir şey yok. Bundan dolayı bir hay- van mahküm etmek kabil değildir. Kendisinin beraetine karar verilmesi- nl ve serbes bırakılmasını isterim.» Mahkeme, bu müdafaaya rağmen, köpeği idama mahküm etmiştir. Mah- kemenin kararını istinad etlirdiği se- bepler şunlardır: 1 — Köpek iyi ter. biye edilememiştir. Terbiyeli bir kö- pek, gördüğü her çocuğa doğru tek- lifsizce koşmaz, 2 — Barry, bu hare- ketinden dolayı evvelce ihtara maruz kalmıştır, Fakat gene huyundan vaz- geçmemiştir. 3 — Köpeğin çocuklara saldırmak merakı ufak tefek kazalara sebep olmuştur. Yarın daha feci bir hâdise olması çok muhtemeldir. Mahkemenin kararı, herkesten zi- yade köpekle birlikte büyümüş olan yedi: yaşındaki Pamelâ'yı müteessir etmiştir. Çocuk mütemadiyen ağla- maktadir. Fakat hayvan mahkemele- rinde verilen kararın istinaf ve tem- yizi olmadığndan, karar her halde tata bik edilecektir. Garip muhakemeler! Bu karar münasebetile bir Fransız gazetesi, hayvanların muhakemesine dair garip bazı vakalar kaydediyor. 1396 senesinde oFransanın Falaise sehrinde mahkeme bir domuzu mu- hakeme etmiştir. Domuz bir çocuğu öldürmüştü. Bunun içih katil sıfati- 16 cinayet mahkemesi huzuruna çıka- rümıştı. Domuzun sahibi hayvanını kurtar- mak için çok uğraşmış, bin dereden su getirmiştir. Fakat mahkeme bunları dinlememiş, hayvanı idama mahküm etmiştir. Karar, domuzun asılması süretile infaz edilmiştir. Asılan domuz bir müddet sehpada durduktan sonra görülmüş, etinden kimsenin istifade etmesine müsaade edilmemiştir. 1474 senesinde İsviçrenin Bal şeh- | rinde Papaz mahkemesi bir horozu muhakeme etmiştir. Horozun yumur- | ta yumurtladığı haber alındığından, köylüler kendisini yakalıyarak mahke. me huzuruna getirmişlerdi. Burada yapılan muhakemede horozun . cadı olduğuna hükmedilmiş ve kafasının kesilmesine karar verilmiştir!... Hayvanlar hakkındaki en garip ka» rar, 1587 senesinde Fransanın Sainte Jeân de Maurienne şehrinde Hukuk mahkemesi tarafından verilmiştir. O sene yaz mevsiminde bu şehrin ci- varındaki tarlalar müthiş bir çekirge istilâsına uğramıştı, Çekirgeler önle- rine gelen şeyleri, bilhassa bağları ha- rap ediyorlardı. Bu vaziyet karşısında bağcılar Hu- kuk mahkemesine müracaatle çekir- geler aleyhinde dava açmışlardır. Mahkeme derhal çekirgeler için celb kesmiş ve bir mübaşir tarlalara gide- rek üç defa çekirgelere, aleyhlerinde dava ikame edildiğini ve dava günü mahkemede bulunmaları lâzım gel diğini ilân etmiştir. * Dava günü çekirgeler mahkemeye gelmemişlerdir. Bunun üzerine mah- keme reisi, şehrin avukatlarından metr Fay'ı çekirgeleri müdafaa için vekili müsahhar tayin etmiştir. Çe- kirgelerin vekili şu suretle müdafaa- da bulunmuştur: «— Müekklilerimin tarlalara hücu- mu kendileri için boş bir yer bırakıl- | mamasından ileri geliyor. Onların da canı var, yaşamak için onlar da yiye- cek bulmak mecburiyetindedirler, Halbuki bu civarda bir karış boş yer yoktur, Çekirgeler nerede ye ler? Nerede yiyecek bulsunlar?.. vaziyet karşısında ister İstemez ğer tarlalara, bağlara yayılmağa mecbur oluyorlar. Çekirgelere bir yer verilsin, derhal tarlalardan, bağlardan çekilir- 1er> Mahkeme bu müdafaayı haklı gör- müş ve çekirgeler için boş bir arsa tür yin ettirmiştir. Bir mübaşir şehir ha- ricine. çıkarak çekirgelere, kendileri için bir arsa tayin edildiğini, oraya çe- kilmeleri lâzım geldiğini ilin etmiş- tir. Fakat çekirgeler bu karara itaat etmemişletdir. Vekilleri İstinaf mah» kemesine başvurarak tayin edilen ar- sanın çok kçük olduğunu, bunun için verilen hükmü istinaf ettiklerini bil- dirmiştir, İstinaf mahkemesi bu müracaat üzerine bir heyet tayin etmiştir, He- | yet gitmiş, arsayı ölçmüş, biçmiş; ni- hayet burasının küçük olmadığını ve sebep oldukları müthiş zârarlar mü- nasebetile çekirgeler hakkında derhal müessir bir karar verilmesi lâzım gel diğini bildirmiştir. Mahkeme, mütehassısların bu râ porunu alınca, bir türlü ele geçemi- yen çekirgeler hakkında nasil bir ka- İ rar vermek lâzım geldiğini düşünmüş, fakat hemen tatbik edilebilecek bir karar veremeğe İmkân görememiştir. Bunun üzerine şehrin piskoposuna | müracaat etmiştir. Piskopos biraz dü- şündükten sonra çekirgeleri aforoz et- mişlir. Bu karardan bir müddet s0n- ra, artık yiyecek bir şey kalmadığın- dan, çekirgeler de gitmişlerdir!... Köpekler okumak bilirler mi? Associated Press telgraf ajansı da şu garip haberi veriyor: «Birinciteş- rinin üçüncü pazartesi günü topla- nan Los Angeles şehri Belediye mec- Misinde İki saat süren hararetli bir münakaşa olmuştur. Münakaşanın mevzuu şu'idi: Köpekler okumak bi- lirler mi, bilmezler nwi?... Belediye tarafından hazırlanan bir tallmatnamede köpeklerin, kedilerin, tavukların, borozların, eşeklerin gün- düzleri saat ondan on sekize kadar ses çıkarmamaları lâzım geldiği yazılı idi. Talimatname müzakere edilirken âza- dan Brainard: «— Köpekler okumak bilirler mi?... Hangi saatte havlıyabileceklerini ve hangi saatte susmaları lâzım geldiği- ni nasıl bilsinler?...» diye sormuş. Bu- nun üzerine münakâşa başlamış ve iki saat sürmüştür. Nihayet bu husus- ta bir mütehassın fikri alınmak üze- re müzakefenin tehirine karar veril- miştiri...» Bulgar tiyatroculuğu çok inkişaf etti Sofya Üniversitesinin ellinci (yıldönümü Mayısta nk kutlanacak Sofyada Bulgar milli tiyatrosu Solya (Akşam) — temsil sanati çok ilerilemiştir. Gerek öpera ve gerek Bulgar milli tiyatrosu operet kumpanyaları bu sene temsil edecekleri eserleri hazırlamışlardır. Bu eserler kismen mahalli kısmen ecnebi eserlerden adaptedir. Bu sene Sofyada Bulgar milli tiyatrosunun Avrupa piyeslerinden naklen oynıya- cağı eserler şunlardır: Macar dram mubarriri F. Laslonun «Avukat ve kız« 1, Con Göolsuartinin «Kaçak» 1, Yujin O'Nüin yazdığı «Anna Kristi» yi ve Şekspirin «Kiş hikâyesi,, gene Şekispirin «Üçüncü Riçard. 1, Mol narın «Dalila» sı, Floberin vMâdam Bavari. si, İngiliz edibesi Margaret Kenedinin «Bir ilkbahar. 1, Massen Aşarın «Korsanv 1, Moliyerin «Münev- ver kadınlar» adındaki komedisi, Pol Arman «Patron - Hizmetçi. adlı vod- yili ve saire oynanacaktır. Bulgar operası da «Gergana» isim- M Bulgar operasile mevsimini açmış- tır. Bu sene Bulgar operası Puçininin «Altın garbin kızı», Yohân Şirausun «Çingene baronür, Vagnerin »Tan- hoyzer», Masnenin «Jonglör», Doni- zettinin «Favorita, namındaki opera- larını da temsil edecektir. Bulgar operetleri de zengin bir programla temsillere başlamağa ha- zırlanıyorlar. v Sofyada «Vizrajdane - Rönesanse adında yeni bir dram tiyatrosu daha kurulmuştur. Bu tiyatroya maruf edipler, artistler, musikişinaslar, res- samlar ve balet mütehassısları anga- je edilmiştir. 1936 < 1937 yılında Bulgür tiyatro- ları, 41 | Bulgar, 103 ü tercüme ola- rak 144 piyes oynamışlardır. Bulgar temsil heyetleri Sofyadaki milli tiyat- ro, Kooperativ ve Odeon operetleri dahil olmak üzere 936 - 937 senesinde 9 ayda 3,193 temsil vermişlerdir. Bu temsillerden çelde edilen varidat 8,071,000 levadır. Geçen yıl tiyatro. lar, Bulgaristanda 136 kasaba ile 107 köyü ziyaret etmişlerdir. Varidatın üçte ikisi bu seyâhatler için:yapılan masraflara, “yüzde otuzü “di artistle- rin maaşlarına tahsis edilmiştir. Bulgaristanda drâm; öperet ye ope ra artistleri «Bulgar ârtistleri birliği» namile birleşmişlerdir: Artistler birli. ginin 406 âzası vardır. - Yugoslav ve Bulgar tiyatroları, her iki memleket- te karşılıklı türnelere çıkıyorlar. Bulgaristanda temaşa tilcretleri çok ucuzdur. Bu sayede en-fakir halk ta- bakası bile, tiyatrolara gidebiliyorlar. Münâsip bina ve sâhne bulunmıyan küçük köylerde temsiller mektep bi- nalarında verilmektedir. Temsil verilmesi kabil olmıyan köy- lerde de halka, tiyatro, konser ve kon- feranslar radyolarla dinlettiriliyor. Bulgaristanda her köy belediyesi, bir radyo almağa mecbur tutulmuştur. Radyo makineleri Bulgaristanda çok ucuza satılır. Bulgaristanda her şehirin bir tiyat- rosu olduğu gibi bir de bando takim vardır. Şehrin muzikası veya askeri Bulgaristanda | bandosu umumi bahçelerde haftada iki, üç defa olmak üzere halka bedava konserler (verirler. £ Bulgaristanda park ve bahçeleri olmıyan kasaba ve şehir yok gibidir. Ayrıca, bir çok şe hirlerde gencler ve mektepliler ara- sında örkestra teşekkülleri, musiki cemiyetleri, koro heyetleri kurulmuş- tur. Bulgar Üniversitesinin 50 nci yıldönümü Sofya Üniversitesinin 50 nei. yıldö- nümü mayısta biiyük şenliklerle kut- lanacaktır. Bu münasebetle Soflyaya bir çok yabancı âlim ve profesörler davet edilecek, bunların bir kısmına Sofya Üniversitesinin . fahri doktoru unvanı « verilecektir. Bulgar ilmine yardım ederek Üniversitenin teşkiline âmil olanların heykelleri dikilecek ve hatıraları taşiz edilecektir. Bu yıldö- nümile berâber Bulgar kültürü ve ilminin de yortusu kutlanacaktır. Bulgar Üniversitesi 1887 senesinde o zamanki maarif 'nazırı Todor İvan- çev tarafından kurulmuştur. Evvelâ Tarih - Felsefe fakültesi açılan Sofya Üniversitesinde şu kürsüler mevcud. müş: Pedagoji, Ruhiyat, eski Bulgar fönetikası, almanca, ftansızca, lâtin- ce ve Yunan lisanları şark milletleri. nin tarihi, Bulgar Usanının tarihi ve sosyolojisi, Bundan sohra 1890 senesinde Fi- zik - Riyaziye fakültesi, 1892 de hu- kuk, 1918 de "Tıb fakültesi, 1921 de Ziraat, 1932'de İlâhiyat ve Baytar, 1925 de Orman fakülteleri açılmıştır. Binaenaleyh şimdiki halde Sofya Üniversitesi 7 fakülteden müteşekkil. dir. Pek tabii bu fakültelere bir çok enstitüler, seminer, lâboratuvar ve klinikler merbuttur. Meselâ Tarib » Felsefe İtesinde 7 enstitü, 18 se winer ve birlâboratuvar; Fizik - Riya- ziye fakültesinde 10 enstitü, bir ak- varium; tıbda 9 enstitü, 10 klinik, bir anatomi müzesi;- Ziraat - Orman fa, kültesinde 10 enstitü; İlâhiyat fakül. ; tesinde 9 seminer; baytarda:8 enstitü ve 8 klinik vardır. Ayrıca her fakül. tenin kütüpbaneleri ve okuma -salon- ları mevcuddur. Sofya Üniversitesinin umumi kütüphanesi çok zengindir. Üniversite . binaları: modern surette tanzim edilmiştir. 50 sene içinde Sofya Üniversitesi ehemmiyetli surette inkişaf etmiş ve profesör, doçent, lektörden mürekkep heyeti talimiyesi- 180: kişiye bajiğ' ol. maktadır, Asistunlar 117 kişidir. Şimdiye kadar Sofya Üniversitesi; 14,025 mezun vermiştir. Bunlardan 11,680 i erkek ve 2,345 i de kadındır. Sofya Üniversitesinin mühendis, diş hekimliği, eczacı kısımları yoktur, Bu kısımlarda tahsil etmek için her sene Bulgaristandan Avrupaya yüz. lerce genç gidiyor. Böylelikle Bulgar pârasının harice çıkarılmaması için Sofya Üniversitesinde mevcud olmı- yan bu gibi fakültelerin de açılması isteniyor, Evvelâ diş tababeti mektebi açılacaktır.