Sahife 6 AKŞAM 12 Teşrinievvel 1938 Izmirde Kültürpark ve fuar sahası genişliyor Erkek lisesinin 50 nci yıldönümü büyük merasimle kutlandı İzmir (Akşam) — Kültür Park sa- hasının gelecek yıllarda enternasyo- nal İzmir Fuarı ihtiyaca dar gelece- ği anlaşılmış ve genişletilmesine kâ- rar verilmişti. Belediye fen heyeti ta- rafından yapılan tedkiklerde Fuar sahasının genişletilmesi için Kültür Park civarında bulunan 60,000 metre müurabbalık arsanın da Kültür Parka ilâvesi kararlaştırılmıştır. Bu suretle 360,000 metre murabbal genişliğinde olan Kültür Park ve Fuar sahası 420,000 metre murabbaına iblâğ edi. lecektir. Hayvanat bahçesine Berlin ve Kahire hayvanat bahçelerinden MEŞ'UM Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ - Nü) — Ruslar pek hayalperesttir... Ro- manlarda okuyorum... Bilhassa ar. tistlerin fantezileri de çoktur... Sizde her ikisi toplanıyor demek... Ama bu derecesini tasavvur etmezdim doğru- su... Bu sözleriniz hududu aşıyor... Filhakika İsmail Kenan beyi tanı. nm... Lâkin aramızda tasavvur etti. ğiniz münasebet asla yoktur... Kadının bu cevabı genç kızı afak Jattı: — Demek İsmailin, dostunuz oldu- unu inkâr ediyorsunuz. — Kime hitab ettiğinizi unutuyor- sunuz galiba! — Sevdiğim adamın metresile ko- nuştuğumu biliyorum... Onu elimden aldınız... Onu benden ayırdınız... — Siz çıldırıyorsunuz! — Hayır, çıldırmıyorum... Ben göz- Terimle onun bu evden çıktığını gör- düm. — Gördünüz mü? — Evet... Gözetlediir.... — O halde hangi hizmetçimle iş pişirmiş olduğunu sorâr a yeniden bazı kıymetli hayvanlar ge- tirtilmesi için teşebbüslerde bulunul- muştur. Suni göl de önümüzdeki sene fuarına kadar biraz daha genişletile- cektir. Bataklıklar ve sıtma mücadelesi Şimdiye kadar belediyece kurutul. müş olanlardan başka şehirde ve ci- yarında müteaddid bataklıklar var. dır. Bunların en büyüğü ve mühim- mi Halkapınar bataklığıdır. Diğerle. ri de Mersinli, Bayraklı, Turan, Eşref. paşada ve Halkapınar suyu kaynak. KADIN Tetrika No. 33 Bu tahkirâmiz söz karşısında Leylâ irkildi. Yaşlarını asabiyetle sildi. Bo- ğuk bir sesle: — Çok cüretkârsınız. - Dedi, - Siz- ler ki her zaman bizleri hoppa kadın diye tezyif edersiniz, emin olun çoğ'u- nuzdan daha yüksek hislere malikiz. Hiç bir zaman kapımıza gelip yana yakıla kalbini açan, yalvaran bir in. sana bu muameleleri reva görmeyiz, böyle yüksekten atmak hainliğinde bulunmayız... İsmallin dostunuz oldu- ğunu inkâr ediyorsunuz... Fakat bu- nu bütün İstanbul biliyor... Ortalıkta çalkalanıyor... İbnülkasım paşânın haremi, Rus mühtedisi ve ber artisti Leylânın dostunu aldı diyorlar. — 'Tekrar ediyorum, evimdesiniz, beni tahkir etmeğe hakkınız yoktur. Kim olduğumu unutuyorsunuz gali- bal — Mevklinizi unutan asıl sizsiniz... Dostumu elimden alarak benim sevi. yeme düştünüz... Paşa haremi, paşa kızı olmak, zenginlik bana vız gelir... Ben sevgilimi istiyorum. İsmail, sizin | ları civarında, İnciraltı ile Güzelyalı mevkileri arasında 8 bataklıktır. İnciraltı plâjı ile Güzelyalı arasın- daki sahada bulunan iki bataklık vi- âyet bütçesinden bu yıl ayrılacak pa- İ ra ile kurutulacaktır. Fakat diğerle. rinin kurutulması devlet yardımına mütevakkıftır. İzmir belediye relsliği, bu mühim mesele için Sıhhat ve İçti. mai Muavenet Vekâleti nezdinde tek- rar teşebbüste bulunarak İzmir şeh- rinin, sıtma mücadele mıntakası içi- ne alınmasını istemiştir. Buna, kati Yüzum vardır. Geçen sene mücâdele mıntakası dahiline alınmış olan Kar. gıyaka nahiyesi halkı, tatbik edilen ciddi mücadele usulü sayesinde siv- risinek ve sıtmadan kurtulmuştur. İzmirlilerin de kurtarılması ve şehir- deki bataklıkların Kurutulması lâzım- dır. Havagazı Belediye tarafından Almanyaya si- pariş edilen havagazı otomatik ocak- ları ve makineleri yakında İzmire ge- tirilecektir. Almanyadaki müessese müdürlüğünün şehrmiz belediye reis- liğine bildirdiğine göre havağazı fab- rikasnda 55 metre yükseklikte bir baca inşası lâzım gelmektedir. Kültür Parktaki paraşüt kulesi 43 metre yük. seklikte olduğuna göre havagazı fab. rikasının bacası, paraşüt kulesinden de yüksek olacaktır. İzmir erkek lisesinin 50 inci yıldönümü İzmir Erkek lisesinin tesisinin 50 in- cl yldönümü 9 birinditeştin pazar debdebenize, çarpıcı güzelliğinize ka- . Fakat beni sever... Kalbi bana merbuttur. — Aldanıyorsunuz küçük hanım... O, sizi katiyen sevmiyor... Madem bahsi ilerilettiniz, öyleyse açık konu- şâlim: Evet itiraf ediyorum; İsmail dostumdur. Bir aydanberi deliler gibi sevişiyoruz. Her akşam geliyor... Gel- dikçe te aşkı artıyor... Şimdi onu bi- rakacak olsam bile katiyen artık size dönmez, bilâkis belki bu bana gelip yaptıklarınızı duysa sizden nefret bile eder. — Çok katı kalbiniz varmış... Biran bile bana acıyıp merhamet etmedi- niz... Şimdi sizi çok iyi anladım... 'Ta- mamile hissiz bir insansınız... İsmail sizi cidden seviyorsa ona pek yazık olacak... Sizden ona gelecek fenalık- ları düşünerek zavallıya acıyorum... Bügün benim inlediğim gibi yârin O ağlıyacak! Ben hiç bir zaman ondan öc almağı düşünmemiştim... Fakat maatteessüf kader sizi karşısına çıka. rarak intikamımı alacak!.. Başını çevirdi ve başka bir söz söy- lemeden odadan dışarı çıkıp gitti. Leman, yâlnız kalınca kendi ken- İ dine düşündü: | d?. Güldü ve güzel omuzlarını silkerek mırıldandı; İsmail Kenanı acaba seviyor miy- — — Seylan adasında bir toplantı Hindistanda her sene bir dilenci borsası açılır Burada dilenciler hesabına aylıkla çalışmak üzere binlerce sakat insan toplanır Asyanın bazı memleketlerinde, bil- hassa Çin ve Hindistanda dilencili! bir meslek halindedir. Dilencilerin teşkilâtı, Joncaları vardır. Bu loncaya girmek için fbtida müracantte bulun- mak, bir para vermek lâzımdır, Dilen- ciler loncasına dahil olmadan hiç kimse dilencilik edemez. Dilencilik babadan oğula intikal €der. Şayed oğul sağlam ise ve sada- ka topliyamıyacağını anlarsa, lonca haricindeki malül kimseleri aylıkla tutar, bunlar bütün gün gezerek sa- daka isterler. Akşam üzeri topladık- larını patronlarına getirirler. Pat- ronları kendilerine bir aylık ve her akşam yiyecek verdiği gibi yatacak yer de gösterir. Hindistanda bu kabil dilencileri tedarik için her sene Eylül sonunda Seylan adasında bir panayır açılır. Polisten gizli olarak yapılan toplan- tıya binlerce malül insan ve lonca- ya dahil sağlam dilenciler gelir. Ma- lâl kimseler müzayedeye çıkarılırlar ve en fazla verenin üzerinde kalırlar. Panayırda halkın merhametini en çok celbedecek vaziyette olanlar en fazla ücreti alıyorlar. Bunların âylık- ları kendilerini zengin edecek kadar- dır. Yemeklerini ve yatacak yerleri- ni patronları gösterdiğinden aldıkları aylığı kâmilen bir kenara koymakta- dırlar, Dilenci patronlar istedikleri sakat ve malül adamları aldıktan sonra bunlarla Hindistanın dört bir tara- fma dağılırlar, ve para toplamağa başlarlar. Hindistanda dilencilere çok para verilir. Hemen her evin bir dilen- cisi vardır. Muayyen günde bu dilenci gelir, vergi toplar gibi aidatını alır ve günü lisede yapılan törenle kutlan- mıştır. Törene İzmir Erkek lisesinin eski ve yeni mezunlarından mürekkep kalabalık bir gurup iştirak etmiştir. Bu zevat arasında bir çoğu şimdi hü- kümetimizin mühim mevkilerinde, bankalarımızm başında ve milletimi- zin başında vazife gören kimselerdi. Memleketten uzakta vazife almiş olanlar arasmdan bir çoğu, meselâ Roma sefirimiz, gönderdiği bir tel- grafla lisenin ellinci yıldönümünde bulunamıyacaklarını (o bildirmişlerdi. Törene Cumhuriyet meydanında Ata» türk'ün heykeline bir şükran çelengi konularak başlandı. Orada eski ve yeni lise mezunları önünde ayni lise- nin mezunlarından Manisa mebusu B. Şevket İnce bir nutuk irad etti. Sonra Erkek lisesine gidildi. Orada — Ne onu... Ne de ondan evvelkile- Tİ... ass | Bağdadlı paşanın bir müddet için İstanbula gelişi genç kadının, artık bıkmak üzere olduğu İsmaille müna- | sebetinin kesilmemesine sebep oldu. Gizlilik ve halecan muvakkat bir za- man için olsun yeniden hevesini uyandırmıştı. Günlerini kocasile dos- tu arasında taksim edip duruyor, eğ- leniyordu. O sıralarda İzmirden bir mektup aldı. Kâhya kadın acemi yazısile bir kaç satır karalamıştı. Refika hanıme- fendinin kaç zamandır pek hasta ol- duğunu, Cenan hanıma telgraf çekil. diğini ve annesinin arzusu üzerine kendisine haber verilmediğini, lâkin şimdi hasta daha ağırlaştığı için giz- Nice bildirdiğini söylüyordu. Leman meseleyi kocasına anlattı ve derhal yola çıktı. Vapur İzmire varın- ca karşılamağa gelen ibtiyar uşağa sordu: — Annem nasıl? — Pek hasta efendim... Dündenberi baygın yatıyor... Kimseyi tanımıyor... Adamcağızın gözleri yaşlarla dolu idi. — Hemşiremden ne haber? — Dün akşam Feridun beyle birlik- te geldiler... Onlara çoktan haber ve- rilmişti. Fakat hanımefendi onları da » Şimali Hindistanda bir dilenci gider. Dilenciler evlerden yaptıkları tahsilâttan başka sokaklarda da dile- merek para toplarlar. Seylân adası Hindistan dilencileri için borsa haline gelmiştir, Her sene kör, topal, sakat binlerce insan bu- rada toplanır. Bu sene toplananlar 2400 küsurdu. Bunlari Kiralamak üzere gelen loncaya dahil dilenciler de üç bin küsurdu. Bunlardan bir kısmı alil ve sakat bulamadıkların- dan elleri boş dönmüştür. .. güzide bir gurup önünde evvelâ lise müdürü B, Hilmi Erdim bir nutuk irad ederek İzmir lisesinin 1299 yılın. da kuruluşundanberi İzmir idadisi, İzmir sultanisi ve nihayet İzmir Er- kek lisesi olarak muhtelif idarelerde memlekete münevver genç yetiştir. mek için sarfettiği mesaiden, öğret- menlerin feragatle çalışmalarından bahsetti, bu mesaiye devam edilmek- te olduğunu ve devam edileceğini an. lattı. Sonra en eski mezunlardan İz- mir mebusu B. Halil Menteş bir nu- tuk söyledi, bu irfan mü in yaptığı büyük hizmetlerden takdirle bahsetti, en son olarak ta bu sene mezunlarından B. Haşmet bir nutuk söyledi. Törende bulunan eski ve yeni lise mezunlarına bir öğle ziyafeti ve- rilerek merasim sona erdirildi. tanımadı. Genç kadın telâşla otomobile atladı, Köşkten içeri girdiği zaman Cenan ağlıyarak kardeşine sarıldı. İki hem- şire öpüştüler ve birlikte annelerinin odasına girdiler. Refika hanımefendi geniş ve süslü yatağının içinde yatıyordu. Yüzünü ölümün soluk rengi kaplamıştı. Ayak ucunda Feridun bey belli et- ses işitilmiyordu. Doktor, artık yapacak bir işi kal madığından bir köşeye çekilmiş son leri lüzümundan fazla açıldı: Ve kar. şısında duran Cenana ilişti. Kesik bir sesle mırıldandı: — Cenan... Yavrum... Allah seni mesud etsin... Hakkını helâl et... - Des 'di. Leman da annesine doğru tleriledi, Belki kadın küçük kızını farkedince sanki bir kâbus görmüş gibi kollarını nefretle salladı boğuk bir feryad kos pardı ve yastığının Üstüne tekrar düştü. Doktor ciddi ve hazin bir sesle: — Öldü... Allah geri kalanlara sab