SARAY v ABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 216 4 Yalan bir haberin uyandırdığı heyecan - İki taraf da silâhlanıyor uyan dan pek ziyade istifade edilmiştir. Diğer taraftan Ermeni Komitecileri iptida Ermenileri Türklerden tebrid hususunda âmil olmuş, sonra Erme. niler de taşkınlıklarile tehyie ettikleri müslümanların - kendilerini katliââm edecekleri şayinlarına kapılarak umu- mi bir hücuma marüz kalırlarsa mü- dafara edebilmek üzere silâhlanmaya büyük ehemmiyet vermiş; ancak kâfI derecede kuvvetlenince İstikbale da- ha emin bir surette nazar edebilecek» lerine kani olmuştular, Fikirler ve emeller arasindaki zıd- diyet en hâd bir devrede iken İstan- bul vakası zuhur etmişti. Maksada nailiyet için bu bir fırsattı! 31 mart 1325 - 13 nisântl909 salı une da silâh attıklarından ve 'serkeşlik gösterdiklerinden dolayı üğ islâm ya- kalanarak hükümet konağına götürü. ahali elle. günü akşamı şimendifer istasyon Tüyordu. Toplanan müslüm © bunları polis ve janda! rinden aldılar, a İstanbuldaki kıyam o'gün geç va- kit Adanada haber alınmıştı. Mahiye. ti ve hedefi tamamile malüm olma- makla beraber payitahttaki hareket Adanada feverana müheyya bir hale gelmiş olan hissiyatı büsbütün ka- barttı. Bu sırada birdenbire islâm mahalle- lerinde dehşetli bir şayia dolaştı: Bağ- lar cihetinde Ermeniler ikisi erkek, ikisi kadın dört müslümanı öldürdü- ler; kadınların memelerini kestiler! Bunun üzerine akşam ezanından iki saat kadar sonra islâm ahali hü- kümet konağı civarında, kahvehane. ler önünde, mahalleler arasında, s0- © , kak başlarında toplandılar. İçtimam Asıl merkezi hükümet konağının bü- yük kapısının önü idi, Şayia tamamen asılsiz ve yalandı! Fakat buralarda toplananlar tahrik ve fesad şebekesinin bu uydurması. nin sıhhatine katiyen kani bulunu- yorlardı. Nümayişçiler böyle toplan- tılarda eskidenberi mutad olduğu 026. re — Padişahım çok yaşa! Cum edilmek isteniliyordu. © Bu heyecan ve galeyanm büyük bir — fenalığı intac edebileceği pek aşikâr o Çidi. Mahalli hükümetçe şayianın ya- pi Tan olduğu anlaşılmıştı. Toplananla. » rin dağılılmasına imkân görülemiyor Ni idise hiç olmazsa höyecanı teskin için z bunun derhal toplantı yerlerinde mü- İZ nadilerle ilân ettirilmesi gibi bir ted- — bire olsun müracaat edilebilirken bul zda yapılmadı. Yalnız vali Cevad bey —, Dahiliye nezaretine takdim ettiği ra- © porda (şayianın aslı olmadığının tef. | himini) icab edenlere tebliğ eyledi. ğinden bahsediyor. 4 bir tabirdir but Nümayişçilerin bu ge- ce tasavvurlarını icraya kalkışmama; Çarı şayianın asılsızlığı hihayet kendi. “ lerince de anlaşıldığını yahud müret- » tiblerce işin daha kıvamını bulmadı. Adanada islâm kütlesinde hissiyatın tahrikinde iptidaları mürted kafalıla- rın tesiri az olmamış ve büfesir Adana muhitinde Ermenilere (karşı bürudet Diye bağrışıyorlardı! Aralârında bir © Çok başı sarıklılar görülüyordu. Fe- sadcuyane tefevvühat biribirini takib ediyordu. Maktullerin “intikamı alın. © mak üzere Ermeni mahallelerine hü- Tefhimini tebliğ! - Ne kadar resmi Kadri bey mütecasirlere hükümet sâtvelinin gösterilmesi lüzumunu va- U Cevad beye arzetti. Cevad bey top- lântı vukuundan bir saat sonra yani- na kumandan Mustafa Remzi paşayı alarak devriyeye çıktı, Ezani saat dörtte nümayişçiler yetlerine dönme- ge başladılar. Bu sırada diğer bir hâ- dise vaki oldu: Hükümet konağı önün- de Sâathare meydanında nizamiye âskerinin bulunduğu mevki civarında Kayseriyeli Lütfik isminde bir Erme- ni delikanlısı casüs diye öldürüldü. Katili tanıdığını söyliyen birisi de ge- ne ahali tarafından polis müdürünün elinden alındı. Bu Lütfik tabiatten sünnetli idi. Bu da islâm mahallelerinde tahrikle- re vesile oldu. Buralarda güya Erme- nilerin yeniden bir müslümanı öldür- dükleri işae edildi. Lütfiğin polis dairesine getirilen bir defa Talât beyi gizlice #iyarete geldiği bildirilmiştir. Bu ifadeye nazaran bu ziyaret esnasında İki ittihat- eylemiştir. Bu ifadeye karşı bir ihtirazi kayd iâ- ve etmek mecburiyetini hissediyorum; Talât bey 31 martta İstanbul içinde ancak iki yahut üç yirmi dört saat geçir. mişti. Bu halde bahsedilen bu mülâkatın da bu esnada vaki almuş bulunması icap ediyor. Bu müddet içinde ise âkibelin ne olacağı daha malüm değildi. Abdülhamidin halı Selânikte İttihat ve Terakki merkezi umumisinee nasıl ka- bul ve bu lüzumun İttihat ve Terakki şubelerine nasi telkin edildiği hakkında evrelee mufassal malümat vermiştim. Selânikte Hareket ordusunun daha ha- rekete geçip sevkiyata başladığı hakkın- da etrafı malümat almadan Talât ve Namı beylerin bu şeklide kendi kendile- rine bal'e karar vermeleri müstepğad görünür, Bu sebeple bu muhavereye (ordu İstanbula karşı harekete geçer de Cemiyet muvaffak olursa) yolunda bir kaç süzün daha ilâvesi ve ithali zaruri görül- mektedir. 196 numaralı tefrikada milli meclisçe Abdülhamidin hal'ına karar verildiği si- rada âyandan bir kaç Kişinin evvelâ el kaldırma: rine arkadaşlarına iltihak eylediklerini, bu suretle kararır ittifak ile vaki oldu- ğunu zikretmiştim. Âyan ve mebusan dan Zayıkla Ayansatafanosa geçmiş v6 gerek Ayaslafanosta, gerek İstanbulda mili meclis müzakerelerinin zaptile uğ- raşmış olan büy Ercüment Ekrem bal kararında” ittifak olmadığı hakkında ba“ ma Şu izahatı verdi; Meolis dabü Aynstafanosta iken bal #ikri ortaya konulmuştu; Ayastafancsn gelmiş olan Ayandan Yorgiyadis efendi o sırada bu teşebbüse muhalif olduğunu gizlememişti. Yorsiyadis efendinin bu muhalefeti şüpheli görüldüğü için kendisinin meçli- şey olmaz! Diyerek muhalefette sebat etmiş ve neticede reis Salt paşa hal' kararının bi yauhalif reye karşı ekseriyetle kabul edil- 6 Teşrinlervel 938 Perşembe İstanbul — Akşam neşriyatı; 1830: Dans musikisi (plâk), 19: Konferans: Fa- th Halkevi namına, avukat Cemalettin Fanıl Ertan (İstanbulun kurtuluşu), 19,30: Keman konseri: Âli Sezin, piyano refaka- tile, 1955 Borsa haberleri, 20: Falde ve arkadaşları musikisi ve halk şarkıları, 2030: Ajans haberleri, 2047; Ömer Rısa Doğrul tara- fından arapça söylev, 21: Saat ayarı; Orkestra: 1 - Morena: Valzer potpurri, ? - Mihiyals: Rako çardaş, 3 - Wolm. Entermezzo, 2170: Rifot ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkı- ları, 22,10: Hava raporu, 2313: Viyolan- sel konseri: Muhittin Sadak, piyano re- fakatile, 2250: Son haberler ve ertesi günün programı, 23; Sant ayarı, İztiklâl marşı, Son, Ankara — Öğle neşriyalı: 1220 - 13: Alaturka plâk neşriyatı, 13 - 13,15: Ha- berler, 13,15 - 14: Karışık plâk neşriyatı ve son. (Bu öğle neşriyatı tecrübe mahiyetinde olarak yeni stüdyoda yapılacaktır) Akşam neşriyatı: 18,30 - 19,15; Karışık plâk neşriyatı, 19,15: 20: Türk musikisi ve halk şarkıları (Sabahattin), 20 - 20,10: Saat ayarı ve arapça neşriyat, 20,10 - 20,15: Haberler, 20,15 - 21: Türk musiki- si ve halk şarkıları (Sadi Hoşses ve Ra- 21 - 2115: Şan plâkları, Stüdyo salon orkestrası; 1 - zart: Don Juan, 4 - Techalkowsky: Elegle, 5 - Nevin: Narcissus, 22 - 22,15: Haber- ler ve Bava raporu, 22,15: Yarımki'prog- ram ve son. Saat Berlin (20 - 2048) salon orkestrası ve — Dansig 2030 İngiltereden naklen 2 dans musikisi — Kolonya (20.08 - 20,50) keman, piyano ve şarkı — İsips#ig 20 orkestra, şarkı ve kuvartet tarafından klâsik parçalar — Münih 2015 operet parçaları — Viyana 120 - 2030) bando muzikası — Budapeşte 2030 bir opera — Budapeşte (20 - 2035) çingene orkestra- sı — Bükreş 20,15 balslayka konseri ve 2045 Sehumann'ın şarkıları — Florans 2) halk musikisi — Milâno 20,30 konser — Roma 20,30 karışık müstki — Varşova 20 şen musiki, Saat 21 de Berlin 21,10 (Verdil nin eserleri — (125 incel senel devriyesi münasebetile) — Breslav- ve Danzig -2110 solist konseri ve Brahms'ın dördüncü senfonisi — Dentechlands 21,10 bando muzikası — Hamburg 21/19 muhtelif opera ve operet şarkıları ve şen musiki — Kolonya 21,10 eski İngiliz musikisi — Königsberg 21,10 muhtelif opera parçaları (plâkla) — Frankfurt ve Ştuttgari 21 şarkı ve or- kestrn ile muhtelif parçalar — Athlone (21 - 2130) piyano konseri — Bari 2115 Yunanca neşriyat — Belgrad 2i senfonik konser — Budapeşte: Operaya deram — Bükreş: Schumann'ın devam ve 21) orkestra tarafindan müntehap parçalar — Helsingfors (2155 - 7245) 194) ollmpiyadı hakkında haberler — Kopenhag (21,10 - 23) senfonik konser — Himoges ve Sirasburg 2130 oda musiki. si — Londra (Reg.) 2130 viyolonsel ve pi- yano konseri, (R. Strauss'un sanati) — Mont Ceneri ve Soltens 21,59 (Casanova efaibertotli) isimli muzikli komedi — Varşova 2145 e kadar şen musikiye de- vam. Saat 22 de Verdi Könserine devam — Breslay ve Dazig: Konsere devam — Deutschlands 22 (Joh. Strauss) un vals- leri — Frankfurt ve Ştuttgart: Progra- ma deram — Hamburg: Opera ve operet şarkılarına ve şen tmusikiye deram — < Eski İngilir musikisine de- vam — Münih 2239: Raçeherini ve Ber- gerin kuvaretleri — Atblone (22 - 2245) orkestra) — Belgrad: Senfonik konsere devam ve 2230 Bulgar şarkıları — Bor- dekux ve Lyon (2230 - 2430) orkesira, keman ve şarkı ile müntehap parçalar — Budapeşte: Operaya deram — Bükreş 2220 karışık musiki ve 2250 plâk neşri- yatı — Florans (22,15 - 2330) “orkestra tarafından müntehap porçalar — Rennas ve Paris P. T.'T. 12230 - 439) (La Tögende du Vloloni isimli musikin tyat- ro — Lille (22 - 23,20) şen program — Milâno (2240 - 2920) viyolansel konse- ri — Monte Ceneri ve 8: (Casano- va) ya devam — Nis ve Strasburg (2220 - 23,18) karışık program — Roma 2 (Mascagol) nin (Maske) opera — Stokholm 22,35 klârinet ve piyano iç Sehummann'ın üç eseri — Varşova (23 - 22,45) oda musikisi ve 2245 plâkia İtalyan opera bavaları — Marstiya ve Paris (3230 - 2430) orkestra ve piyano konseri, Saat 23 de Deutschlands (2330 - 2345) küçük ge- cp konseri: Piyano ve keman ile — Kö- nigsberg (23,40 - 1) salon orkestrası ta- rafından konser — Diğer Alman İstas- yonları Ştutigarttan naklen 2330 karı- şik musiki ve halk musikisi — Belgrad (2330 - 2455) dans musikisi — Bükreş 23,45 o kadar plâk neşriyatına devam — Rennes ve Paris P. T. T.: Musikili tiyatro- devam — Varşova (2255 - 23,55) plâkla İtalyan opera havalarına devam. Sant 24 den itibaren Alman istasyonları Ştuttgarttan naklen programa, devam — Lüksemburg 130 a kadan senfonik konsere devam — Roma: Operaya devam, sonra dans — Varşova (0408 - 2455) orkestra konseri: Szyma- nowsky'nin senfonisi — Şiutügart (1 - 4) gece kanseri (nefes sazlarından müfek- kebp oda musikisi, orkestra e muhteur | GÜ “Tarihi DİŞİ KORSAN Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli 'Tefrika No. 136 Halil, Emirülbahrin şehid olduğunu duyunca: — Azrail, benden önce davranmış, dedi, onu ben öldürecektimi Meşaleyi tutan korsanın korku» dan ve teessürden elleri titriyordu. — Sitti! dedi, o, öbür dünyaya gi- deli üç saat oldu. Hakikat, benim anlattığımdan başka türlü değildir. Başmıza gelen fclüketi size aynen söyledim. Hacer kulaklarına inanamıyordu. Meşaleyi korsanın elinden aldı, ambara indi... Yerde iki büklüm ve hareketsiz yatan bir ceset gördü. Kurtulan korsanlar Necip Hayyatın çenesini bağlamışlar ve yüzüne be- yaz bir örtü çekmişlerdi. Hacer, çölde bile bu kadar acıklı bir sahneye Taslamamıştı. Babası bir çok kabilelerle çarpıştığı halde Hacer bu kanlı çarpışmalar arasında, bu derece tüylerini ürperten bir ölüm hadisesi görmemişti, — Necip, sen de mi öldün? Diye emirülbahrin yü- gündeki örtüyü çekti. Birdenbire ir- gözleri akmıştı. Hacerin arkasında duran mücahit- lerden biri yavaşça mırıldandı: — Bir yangın humbarası düşmüştü, Sitti! Söndürmek için, üzerine bir tulum deniz suyu dök- tük. Melün ateş o zaman, ininden fırlamış bir canavar gibi, kızıl alev- ler saçarak Necip Hayyatın vücudü- nü sardı. Onu güçlükle söndürebilk dik, Fakat, zavallı emirin bütün vü- cudü bir anda yanmış ve gözleri kör olmuştu. Derhal yere yuvarlandı... Onu kucaklayıp kenara çektik. Son sözü şu oldu: «Hacer, intikamımı ai madan dönmesin...» Hacer İçini çekerek ağlamağa baş- Jamışlı. Gemel: — Öcünü almadan dönmiyeceğiz, Necipl Diye bağırdı. Kecibin öldüğünü duyan müca- hitler ambara hücum ediyor ve ağla- şıyorlardı. Korsanlar Saltten sonra, Arap âlemi için büyük ve yeri doldurulmaz bir kurban daha vermişlerdi. Hacer © gece etraftan toplanan iki yüz kadar mücahidi ve Arap gemlei- lerini toplıyarak, bu güvertesi ve direkleri yanmış tekneye doldurdu.. ve peşine takarak gece yarısına doğ- Tü Haliçten döndü. İkinci Emirülbahrin ölümünden sonra... Ertesi sabah bütün gemiler bir araya toplandılar. Akropolis burnunda ve «Ahırkapb surları önünde Bizanslılara bir hayli telefat verdiren Selim Karvan da hücumda Hacerle Gemel kadar mu- vaffakıyet göstermişti. Necibin ölümünü bütün mücahit- ler gözyaşlarile karşıladılar. O gün korsanlar matem içinde inliyordu. Necip Hayyatla beraber üç bine yakın insan telef olmuş ve on sekiz gemi yanmıştı. Arap donanması uzun yıllardan: beri böyle bir hezimete uğramış de- gildi, Mücahit ve gemi zayiatı relsle- re Necibin ölümü kadar acı golmşiti. Bu hadise karşısında cali teessür gösteren ve Necibin ölümüne içten sevinen bir tek adam vardı: Selim Karvan, Selim Karvan, Necibin ölümile, en büyük isteği olan emirülbahirilk mev- kiine kolayca geçebileceğini umu- yordu. . Gemel işin farkına vararak, o gün büyük bir celâdet göstermiş ve bü- tün reisleri Hacerin gemisine davet etmişti. Necip ölürken, son vasiyetini reis- lere söyliyen yaşlı bir korsan: — Hepimiz Hacere boyun eğelim... Diyerek ortaya herkesten önce bir #lkir almiş oluyordu. Hacer: Dedi. Nihayet, Anadolu kıyısında (şim- diki Şemsipuşa civarında) bir kayalı- ğın kenarına gömmeğe karar verdiler, Güzel sesli mücahitler Kuran okuyarak, bütün sahili doldurmuş- lardı. Necibin cesedi yeşil örtülere sarılmış olarak, kayaların üstünö çi- karıldı.. hep birlikte cenaze namazı kılındıktan sonra, büyük ölü, gör yaşlarile toprağa gömüldü. i Emirülbahir kim oluyor? Korsanlar, Necibi Anadolu kıyısına gördükten sonra, Hacerin gemisin- de toplandılar. O günlerde Necip Hayyalın yanın. dan ayrılarak Çanakkaleye doğru açılan korsan Halil de o akşam - Ha- cerin Bizansa gelmesi üzerine - Kız- kulesi açıklarında görünmüştü. Halil, Necip Hayyatın en amansış rakiplerinden biri idi. Bilhassa Kive- lide gözü vardı... Bizans dilberini ele geçirmek için neler yapmamış, - do- nanmada ne enirikalar çevirmemişti. Hâlil (Ölüm Boğazı) ından tekrar Bizansa dönünce, arkadaşlarından, —Sana bir kara haberim var, de- di, zavallı Necip te Saldin yanına gö- müldü, Halil bu haberden hiç te meyus olmamış ve: — O zaten ölüme mahkümdu. Ax Tail, benden önce davranmış... Diye mırıldandı. Arkadaşı Halli- den çekindiği için, fazla bir şey söy- liyemedi. Halil, prens Vasilyosun kızını ka çırmak istediği halde bu emeline muvaffak olamayınca, gönlünde tek- rar Kivelinin sevgisini yaşatmağa, onu aramağa Necip, Haliç baskınına giderken, Kireliyi bir küçük yelkenlide, ihtiyar bir korsana teslim etmişti. Zaten di- ger reisler de, gemilerindeki esir ka- dınları bu ihtiyar korsanın yelken- Şimdi, reisler arasında dedikodular başlamıştı: — Necibin yerine kim geçecek? Atılganlığı, ossareti ve kabilesinin kalabalığı ile göze çarpan üç reig vardı: 1 — Mansur Gemel, 2 — Selim Karvan, 3 — Halil... Mansur Gemel, Hacerin gemisinde bulunuyordu. Gemel, Hacerin Yedi. kule hücumunda gösretdiği yaralık- ları kendi gözile görmüştü. O, Hacer gibi bir kahraman ortada durup du- rurken, ne başkasına rey verebilir, ne de kendisi emirülbahir. olurdü. Gemel esasen kalender ruhlu bir adamdı. O, yükselmek, şöhret bul mak, baş olmak ihtıraslarından nef- sini çoktan kurtarmış, mütevazı bir reisti, Selim Karvana gelince, o zaten Netibin hayatında iken bile emirük bahir olmağa azmetmişti. Gemet'e, Selim Karvanın bu arzu- sundan bahsettikleri zaman; — İçimizde ondan münasibi yok- tur. Demişti. Halbuki, Gemel, Yedikule hücumundan sonra fikrini tamamile değiştirmişti. Selim Karvan, Gemel'e güveniyor- du. Onun üç gün önceki fikrinde se- bat ettiğini sanıyordu. Selim Karvan, maiyetindeki mü- cahitlerden bir kişi bile zayi etme- mişli, Surlara çok uzaktan ok yağ- dırmış ve yangın humbaralarile kar- şılaşınca, derhal humbara menzilin- den geri çekilmişti, Selim Karvan: — Bana asker lâzım... Gemi lâ- zım... Kayebedeceğim bir mücahitie bir tekneyi mademki yerine koyma» ğa muktedir değilim. O halde - yas rını düşünerek - ihtiyatlı davranma» lıyım...