Bir Coğrafya Bir gecede bir göl kurudu, bir hafta sonra tekrar meydana çıktı Bir sabah Englen balıkçıları, kayık- çıları, banyo yapmak için gelenler şaşalayıp kaldılar: Göl meydanda yok- tu; gölün yerinde yeller esiyordu. Budapeştenin 24 kilometre ötesin- | deki Veresegihaza gölü yok olmuştu. La Göl kuraklık neticesi kurumamış- tı; bilâkis çok fazla yağan yağmurlar gölü yok etmişti... Dağlardan akan seller gölü kabartınış, kabartmış, sat hını bir buçuk metreye yükseltmiş,- sular bendleri kırmış, etrafı su bas- mış, bu sulara başka bir küçük gölün suları katışmış ve hep beraber 'Tuna- ya iltihak etmişlerdi... Ortalık su içindeydi ama, meydânda göl kalma» Domino 6 ıncı âsırda Kassen dağında meş- hur bir manastır vardı Sen-Böma mâ: nastırı, Bir gün bu manastırda iki rahip gü- nah işlediklerinden altı ay hapse mah küm oldular, İki arkadaş oturdukları höcrede tahtaları dört köşe kestiler, | üstlerine noktalar yaptılar ve bir oyun İcad ettiler. Noktası noktasına tahta» ları yerleştirip biliren oyunu kazanı. yordu. Hapis müddetleri bitince bu oyunu öbür arkadaşlarına öğrettiler. Bir gün rahiplerden biri bütün tahtaları birleş. tirince: Denedicamus Domino! dedi. | Rahipler bir işi bitirince böyle söy- lerler. Bu oyunun ismi de bu söz üzeri» ne Domino kaldı. Dikiş yüksüğü Yüksük 17inci asrın yadigârıdir. 1640 senesinde Amsterdamda Nikola Benhoten adında bir kuyumcu, tant- dığı bir bayana şu mektupla bir yüksük gönderdi «Bayan Renselerin güzel ve çalışkan parmaklarını korusun diye bunu icad ettim.» Başı ağrıyanlar gelsin Amerika gazetelerinde şöyle bir Hân çıktı; «Müzmin baş ağrısı çekenler, müz- min baş ağrısı çektiklerine dâir en az elli şahid gösterenler falanca kliniğe müracaat etsinler. Kendilerine dolgun maaş verilecektir.» Baş ağrısından kurtulamıyanlar- dan yüzlerce kişi baş vurdu. Enaz elli şahid gösterenlerden on altısı hâf- tada 50 dolar ücretle kliniğe alındı. Maksad?... | Yeni çıkarılan bir baş ağrısı İlâcına | Otomobil kazaları Üç kişi yaralandı bir moto- siklet te otomobile çarptı l | i Dün şehrimizin muhtelif yerlerinde vukubulan muhtelif nakil vasıtaları kazaları şunlardır. I — Şoför Necminin idaresindeki | otomobil Ankara caddesinde bekçi Salihin oğlu İbrahime çarparak yara» lamıştır, | 2 — Şoför Bürhan; idaresindeki Otomobille Şehzadebaşından geçer- ken, Zeki isminde bir gencin bindiği motosikletle çarpışmış, her ikisi de hasara uğramıştır. 3 — Otuz yaşlarında Şevket ismin- de bir genç; Köprünün Karaköy cihe- tinde bir taraftan diğer tarafa geçer. | ken şoför Nurinin idaresindeki oto- mobilin sadmesine maruz kalmış, muhtelif yerlerinden tehlikeli surette yaralandığı cihetle Cerrahpaşa has- tanesine yatırılmıştır. 4 — İsmall isminde biri, faytonla Kızıltopraktan geçerken, Kemal adın- da birine çarparak yaralanmasına $e- bep olmuştur. Polis, suçluları yakalıyarak mahke- meye vermiştir. Kaçak heroin ve afyonlar Çakmakçılarda Valide hanında oturan Ali Kulinin odasında yapılan araştırmada bir miktar eroin ve afyon bulunarak müsadere edilmiş, kendisi Ge Adliyeye teslim olunmuştur, İ nü başlarsa temmuz ayni gün başlar. | | Kânunuevrel ile eylül ayni | hangire dönmek üzere yola koyul. masalı miştı. Şehre yerleşen 150 seyyah eşyaları- nı topladılar: — Biz buraya gölde banyo yapmak, yüzmek için gelmiştik, mademki göl kalmadı biz de gidiyoruz! deği, sss Veresegihaza şehrinde telâş başla- dı. Belediyeyi ilham ettiler. Hep be- lediyenin ihmali yüzünden göl boşal- mışta... Belediye bir iki mütehassıs çağırttı. Mütehassıslar meseleyi incelediler ve gölü tekrar doldurmanın çaresini bul- dulâr. Kadın erkek, çoluk çocuk hep bir elden çalıştılar, sonra göle doğru yol açtılar, Göl tekrar doldu... Sabun Sabunun menşei pek aydınlık değil- dir, Plin ilk sabunu yapanlar Golualar- dır diyor. Bunu söylediğini söyliyenler de Fransızlardır. Halbuki Rumenlerin de iddiası budur: İlk sabunu biz yap- tık. Pompei harabelerinde bir sabun ima» lâthanesi bulundu. Sabun ismi lâtince Sapo'dan gelmi- yor, İlk sabun fabrikası 15 inci asırda İtalyan şehri Savonda açıldı. Bu keli- me bu şehirden kalmadır. Maamafih 14 üncü asırda doktor Aetüs siyah bir sabundan bahsetmek- tedir, Takvim cilveleri Hiç bir asır çarşamba, cuma, pazar günü başlıyamaz. 'Teşrinievvel ayı, kânunusani ayının | başladığı gün başlar. Nisan hangi gü- günlerde | başlar. Sene biter. Mesi nü başladı, cumartesi günü bitecektir. Bir takvim her yirmi sekiz senede | bir kere kullanılabilir. 1938 takvimini 1956 da kullanabiliriz. İ ngi günü başladıysa o gün | 1938 senesi cumartesi gü-| raklam yapmak için... İlânı veren klinik yeni bir baş âğrı- sı ilâcını yapmak istiyor. Bunun için de müzmin baş ağrısı çektikleri bir çok kişi tarafndan malâm olan has. taları bu iliçla tedavi ediyor. Altı ay sonra senelerdenberi baş ağrısından | kurtulamıyanların başları ağrımaz oluyor... İyi ama, haftada (50) dolar alan. ların altı ay sonra! - Artık başımız ağrımıyor! Diyeceklerine biraz zor inanılır. Iki .şanlıya hücum Sokrat nişanlısile eve döner- ken taarruza uğradı Evvelki gece Aynalıçeşme civarında bıçakla bir taarruz Olmuştur: Cihangirde bir apartımanda otu. ran Sokrat ismindeki Rum genci, ey- velki akşam nişanlısı Soliyayı berabo- rine alarak Tarlabaşında bir ahbab- larına gitmişler ve gece geç vakte ka- dar orada oturup eğlenmişlerdir. Sokratla Sofiya saat ikiye doğru Gi- muşlar, beraberce Ayralıçeşmeden do. Jaşmak arzusunu göstermişlerdir, İki genç bu sokağın karanlık bir yerine geldikleri zaman iki gençle karşılaşmışlardır. Bunlardan biri, bi- sikletçi Muzaffer, öbürü de Muzaffe. Tin arkadaşı Fethidir. İki arkadaş ni. şanlılarm üzerlerine hücum ederek döğmüşler ve iddinya göre bıçak ta çekmişlerdir. İki genç nişanlının fer. yad ve istimdadlarına yetişen polisler mütearrızlari yakalamışlar vedün adliyeye teslim etmişlerdir. Zeytinburnu hastanesinde yangın başlangıcı Evvelki gece Zeytinbumu hastane- sinin mutfak bacasından sıçrıyan ki- | yılcımlarla yangın çıkmış, tavanın bir kısmı yandıktan sonra yetişen itfaiye tarafından söndürülmüştür. Vahşi hayvanlar demir kafesler içinde, esir gibi yaşamaktan kurtuldular Londradan sonra Avrupanın €n büyük limanı olan Hamburg, ayni za» manda bütün dünyanın en büyük hayvanat parkına malik olması ile şöhret bulmuştur. Umumi Harbin s0- nuna kadar Avrupada ve hariçte hay- vanat bahçelerinde vahşi hayvanlar yalnız kafeste ve kapalı yerlerde tu- tulmakta ve bakılmakta ve halka gösterilmekte idi, Bunların tabii hayata yakın bir serbesti içinde yaşamalarını ilk düşü- nen Hamburg'u Karl Hagenbeck ol. muştur. Bu adam Hamburg civarın» da Slellingde geniş arazi satın alıp aslan, ayı ve emsali valışi hayvanlar için tabii hayatlarında yaşadıkları inlere benzer mağaralar tesis etmişti, Hayvanların serbestçe. yaşamakta olmaları ve seyirciler ve müdekkikler dahi bu hayatı yakından seyir ve ted- kik edebilmeleri ilim ve insaniyet nok- tasından büyük faydalar temin eyledi» inden Hagenbeck parkı tevsi için on senelik bir plân hazırlanmıştı. Fakât kendisinin ömrü vefa elme- diğinden oğulları bu işe devam etmiş- ler ve plânı tahakkuk ettirmişlerdir. Bu plân mucibince yeni satın alınan civardaki arazi ile tevsi olunan park Avrupa, Asya, Afrika, Amerika ve Avusturalya diye beş parçaya ayrıl. mıştır. Her kıtanın kendisine mahsus yahşi hayvanları için parktaki min- yatür kıtada yerler hazırlanmıştır. Meselâ Afrikaya ayrılan yerde ge- İKTİSADİ MESELELER Siyasi hadiselerin sigorta tarifelerine tesiri Çekoslovakya - Almanya arasinda» | ki siyasi münasebetlerin pek gergin bir safhaya girmesi, sigorta tarifeleri- nin yükselmesine sebebiyet vermişti. Sigorta şirketleri harb ihtimallerine karşı, Baltık limanlarile Alman liman» larına sevkedilecek eşyadan yüzde beş nisbetinde sigorta almaktadırlar. İh- racat tacirleri, sigorta şirketleri tara- İ fından tatbik edilen harb sigortası zammına itiraz etmişlerdi. Dün İkti- sad Vekâletinden Türkofise gelen bir emirde, sigorta tarifelerinin yüzde beş olamıyacağı bildirilmiştir. İktisad Vekâleti, Baltık ve Alman limanları için yüzde bir, diğer llman- lar için 1,40 üzerinden sigorta tarife- sinin tatbik edilmesini emretmekte- dir. Dün bu emir, bütün sigorta şir. ketlerine bildirilmiştir. Fakat dün geç vakte kadar, bazı sigorta şirketleri yüzde beş üzerinden ücret almakta idi, Çeköslovakyanın seferberliği, piya- sada büyük bir alâka uyandırmıştır. Bilhassa Çekoslovakya ile iş yapan ihracat tacirleri çok mütereddid bir vaziyette kalmışlardır. Çekoslovakya bizden hububat, deri, tiftik almaktay- dı. Son günlerde bu talepler durmuş- tur. Hububat piyasası da gevşektir, buğday, Arpa fiatlerinde hafif bir düşkünlük baş göstermiştir. Bu dur- gunluğun sebeplerinden biri de, harb ihtimalleri hakkında ortaya çıkan şa- yialardır. Hasılı siyasi gerginlikler, piyasaya da tesir etmiştir. Beynelmilel siyasi vaziyet normal bir hale gelinciye ka- dar, tüccar, büyük işlere, bilhassa va- deli satışlara ve ileride semere verecek işlere girişmekten içtinab etmektedir. İhracat mevsiminin en hararetli devresinde, piyasaya arız olan bu te- reddüd ve endişelerin ne kadar süre- ceğini tahmin etmek güçtür. Her şey Avrupada siyasi hâdiselerin gidişi- ne bağlıdır. HA Barbaros ihtifali Fatih Halkevinden: Büyük Türk denizcisi Barbarosun yüce adını anmak üzere 27/9/938 salı günü saat 18,30 dan itibaren Evimiz salonunda yapılacak tören bütün yurttaşlara açıktır. | dair delâli bulunamamışlır. Yeni hayvanat bahçele- rinde hayvanlar için inler yapılmakta, hususi yerler ayrılmaktadır. Her hay- van kendi kısmında ser- best olarak ve toplu bir halde rahatça yaşamak- tadır. niş arazide yirmi fil yavruları ile be- raber serbest bir hayat yaşamaktadır. Bu arazinin ortasında ormanlar için- de vücude getirilen büyük gölde fil ler her gün kendi kendilerine yavru- larile birlikte banyo yapmaktadırlar. Afrika kıtasına mahsus ne kadar hayvan varsa parkın bu kısmında bulunmaktadır. Şimdi Asya kıtasi ya- pılıyor. Burada Ganj nehrinin hunhar kaplanlarından ve şimal kutbunun beyaz ayılarından başlıyarak ne ka- dar vah a burada bulunduru! Aslan ve kaplan gibi yırtıcı hayvan» ların diğer hayvanlara zarar getirme. meleri için bunların daireleri yüksek tel örgülü duvarlarla ayrılacaktır. Bu hususi yerlerde geyik, ve âhu, yaba. ni eşek, yabani sığır, envaı kuşlar ya- şıyacaklardır. Parkın tabit manzarası bozulma. masi için içinde her türlü bina inşası yasak edilmiştir. Yakın zamanda Hamburgun yanıbaşında dünyanın beş kıtasına mahsus bütün vahşi ve yabani hayvanlarını toplu ve tabil hayatta olarak görmek mümkün ola caktır. Seyirciler ile hayranlar arasın- da kısa bir çitten başka bir mâni bu- Yunmıyacaktır. Hamburg hayvanat parkı bütün dünya hayvanat bahçelerinin sistemi. ni bozmuştur. Avrupada ve Amerika- daki hayvanat bahçelerinin çoğu şim- diden Hagenbeckin plânı üzere vahşi hayvanların bir derece serbestçe ya- şamalarını temin edecek park haline getirilmiştir. Londra civarındaki Whitsundaki hayvanat parkı bile Hamburg parkı- nur verdiği ilham ve gösterdiği örnek üzerine tesis edilmiştir. Artık vahşi ve yabani hayvanlar kafes arkasında sıkı bir esaret hayalından kurtulmuş oluyorlar. Bunun yerine nisbi bir esa- ret ve yarı serbesti kalm oluyor. Filvaki vahşi hayvanlar yüzlerce kilometrelik mesafelere serbestçe gi- demiyorlar ve bahusus yırtıcı olanlar diğer hayvanları istedikleri gibi par- çalıyacak bir vaziyette değildirler. Lâkin inlerinde yavruları ile beraber bir müdahale vaki olmaksızın rahat- ça yaşıyorlar ve suni göllerden ve ne- hirlerden su içiyorlar ve ormanlarda geziyorlar, Hulâsa vahşi hayvanların; insan Hulâsa vahşi hayvanlar; insanların den nihayet kurtulmuş oluyorlar F. Seyyar sebzeciyi öldüren Maksudun muhakemesi Müddelumumi iddianamesini okudu, varislerin ve- kili de cinayetin teammüden işlendiğini ileri sürdü Kansı Ervehenin kendisinden alın- mak istenilmesine hiddetlenerek Tar. labaşında seyyar sebzeci Saidi taban» ca ile öldüren sebzeci Arnavud Mak. | sudun muhakemesine dün ağır ceza mahkefnesinde devam edilmiş, müd. delumumi iddianamesini okumuştur. Müddeiumumi iddianamesinde vaka- yı tafsilâtile izah ettikten sonra ez- cümle şunları söylemiştir: — Maynun Maksud zabıtada ver. diği ifadede cürüm âleti olan taban- cayı bir kaç gün evvel Tophanede bir ahbabmdan bir liraya satın aldığını ve vaka günü Saidle karşılaşınca ta- bancasını çekip ateş ederek Saidi öl- dürdüğünü söylediği halde müddeiu- mumilikteki ifadesinde, bu tabancayı ötedenberi yanında taşıdığını ve Tar- | lsbaşında Saide rastgeldiği için yanı- na sokularak Erveheden vazgeçmesini teklif ettiğini ve Saidin red cevabı vermesi üzerine hiddetlenerek taban- casını çekip vurduğunu iddia etmiş. tir. Bu suretle ifadeleri biribirini tut- mamaktadır. Diğer taraftan, mahke- mede dinlenen şahid Nuri de Saldle Maksud sokakta karşılaşınca Maksu- 'dun birdenbire tabancasını çekip Sai- de ateş ettiğini söylemiştir. Maksud- la Sald arasında başka bir husumet mevcud olmadığına nazaran Maksud, karısı Ervehenin Saidle düşüp kâlk- masından münfail olarak bu cinayeti işlemiştir. Maksud her ne kadar team- müden adam öldürmek suçundan maznunen Türk ceza kanununun 450 inci maddesine göre tecziyesi ta- lebile mahkemeye sevkedilmişse de yapılan tahkikat ve tedkikat netice- sinde katlin teammüden yapıldığına Maksu. dun, Türk ceza kanununun 448 inci maddesine göre cezalandırılmasını ve 51 inci madde mucibince de hakkın- da hafifletici sebeplerin göz önünde tutulmasını isterim. İddianameden sonra Saidin varisle- rinin vekili söz alarak iddianameye iştirak ettiğini fakat bazı noktaları izaha lüzum gördüğünü söyledi ve dedi ki: — Bu cinayetin, Ervehe ile Saldin | münasebetle bulunmalarından tevel- lüd ettiği ileri sürülüyor. Halbuki or- tada böyle bir münasebet mevcud de ğildir. Dinlenen şahidler de bunlar arasında münasebet mevcud olduğu- nu sarahaten beyan etmemişlerdir. 'Ervehenin babası çok müteassıp bir adamdır. Kızının Sâidle düşüp kalk- masına muvafakat etmesine imkân yoktur. Maksud, kafasına yerleştir. diği cinayet fikrile tabanca satın al. miş ve Saidin yolunu bekliyerek onu teammüden öldürmüştür. Binaenaleyh Maksudun Türk ceza kanununun 450 nci maddesile tecziye edilmesini, Saidin anmesile kızkardeşine ölüm tazminatı ve benim için de avukat lk ücreti ödemeğe mahküm edilme. sini isterim, Maznunun müdafaasını hazırlama» 8! için muhükeme başka güne bıra kılmıştır. Samatya meydani Samatyadaki meydan son zaman- larda çok perişan ve harap bir halde idi, Bihassa buradaki bazı köhne kü- lübeler ve odun pazarları gelip geç- meği müşkülleştirecek bir haldö idi Belediye burasını esaslıbir surette tanzim etmiş, bu harap binaları ve odun yığınlarını ortadan kaldırmış- tır, Açılan meydan esaslı bir surette tanzim edilmiştir. Maamafih burasi- nın kışın bir çamur deryasına dön memesi için toprak tesviyesi ile berg- ber bir kaldırım da inşa edilecektir, Küçükpazarda oturan Zühtü iş minde biri, evvelki ö Süleymzmiya camisi civaran geçerken düşüp ÖK ü Yapılan muayenesinde tak- A enden öldüğü tesbit edilmiş ve El Öimesine izin verilmiştir. e. w