“ G€h mühim ana caddelerinde, bahsetti- AKŞAMDAN AKŞAMA PI açtırmak istiyerek usta getirttiler, Adamcağız üç gün çalıştıktan sonra: — Beceremiyorum! - diye aczini İtiraf etti ve gitti, Daha mütehassis kimseler celbolu- Bup on gün kadar çabaladılar. Duva- Fin içinden beheri üç dört gaz teneko- $i büyüklüğünde yekpare taşlar çıktı. Düşünün ki, bu, ara duvar... Eskiden inşaat böyleymiş işte... Ri- Vâyete göre, bu, İstanbulun Türkler lan alınmasını müteakip yâ- Pılmış bir bina... Durup duruyor! Abi. de gibi... Daha da kimbilir kaç nesil. leri, kaç asırları yıpratacak... Bir ev meraklısı dostum diyordu ki: — Ahşap yasak oldu. Şimdi de ah- Sap flatine beton bina çıkarmanın yol- larını bulduk... Böyle çerden çöpten inşasına müsaade edilmemek lâ- | > Belediye plânları tasdik ediyor Galiba, belediyenin tasdiki bilhassa Şu cihetleri tedkike inhisar ediyor: So- iki istikameti düzgün olsun; mu- Ayyen seviyeyi aşmasın; yıkılacak ve ya meydan verecek kadar kötü ya Pilmasın; merdiveni ve pençereleri şu $u eb'adda olsun gibi... Yani, daha ziyade çizgilere taallük *den hususiyetler... Malzeme cinsi İkinci plâna düşüyor! Gönül istiyor ki, şehrin hiç olmazsa han gibi ebedi olmasa bile -birçok asırlara yadigâr kalacak, dışar- bakınca «lâhavle, bu ne iskambil istifi! Ay! Rutubet daha şimdi- den duvarlara vurmuş!» dedirtmiyecek bulunsun! Bunun için ne elmeli? Acaba kanun: nizamlarda değişiklik yaparak, Açılan yerleri daha geriden mi istim- lik ettirmeli? Böylelikle Kıymeti fırlı- Yâcak arsalar üzerinde belediyenin edeceği şirketlere muazzam in- mi yaptırtmalı? Eğer buralara hu; e binalar yapmak isteyenler olur. — Ancak şu eşkâlde ve şu evsatlaki iyi yapabilirsiniz! - mi de Herhalde avuç içi kadar arsası olan Selertası gibi apartıman yapmak sa- ini bulamamalıdır! Belki başkaca da çareler vardır. Fakat elbette şu olmalı: İstanbul şeh. ana caddeleri şimdiki hinalarda malzemeyle yapılmamalı.., Diyecekler ki: ; >— Bu fakir millet... Evvelâ: Milletimize ille fakir dam- Yapıştırmıyalım... Seneden se Neye milli servetimizin arttığını ista tstikle gösteriyor. #8 kanunları ona göre tadil etmek »Ç Sanki pantalon daha rahatmış Si ikidebir kadınları etekten kur- imiya kalkarız bay Amca... ŞEHİR HABERLERİ Maktu satış Yerli Mallar pazarı kanunu tatbika başladı Pazarlıksız satış kanununun tatbi- ki hakkındaki kararname henüz teb- liğ edilmemekle beraber dünden iri baren şehrimizin muhtelif yerle! etiketle maktu satışlara başlanmıştır. Etiketle satış yapan ve bilhassa sa- tılığa çıkardığı malın evsafını ilân eden müesseselerin başında Sümer Bank Yerli mallar pazarlarile hazır ayakkabı satan mağazalar çeliyor. Bu suretle kanun, gıda maddelerin- den evvel, salıcıların kendi arzularile, giyecek eşyalarına tatbik edilmiş ol- maktadır, Sümer Bank Yerli mallar pazarı müdürlüğü dün gazetecileri satış ma- ğazasına davet ederek kanunun ne $6- kilde tatbik edildiğini göstermiştir. Sümer Bank Yerli mallar pazarın- da salılığa çıkarılan eşyalar evsaf ba kımından, yeniden muntazam bir tas- nife tabi tutulmuş, her eşyanın Üze- rine fiatten başka, cins ve evsatıda yazılmıştır. Yerli mallar pazarı pazarlıksız sâ- lış kanunu tatbik edilirken piyasada nâzım rolünü öynıyacaktır. Dünkü kazalar İkisi kadın, biri çocuk dört kişi yaralandı Son yirmi dört saat içinde muhtelif nakil vasıtaları kazası olmuştur: 1 — Salâhaddin isminde birinin bindiği motösikle. Usküdarda bayan Hanifeye çarpmış, yaralı kadın NÜ- mune hastanesine yatırılmıştır. 2 — Raşid isminde birinin idare- | sindeki motösikletle 3628 numaralı kamyon Eminönünde çarpışmuşlar, Raşid başından yaralanmış, tedavi altına alınmıştır. 3 — Şoför Feridin idaresindeki oto- mobil Sirkecide yedi yaşında Baruh isminde bir çocuğa çarparak yara- lanmasına sebeb olmuştur, 4 — Köprü üzerinde Eminönünden Karaköye gitmekte olan şoför Teyti- ğin idaresindeki otomobil. karşıdan karşıya geçen Afros isminde bir rum kadınına çarpmış, ağır surette yara- lamıştır. Yaralı kadın Sen Jorj has. tanesine yatırılmış, şoför yakalan. mıştır. Fatma başını taşla yarmış Fatihte Hoca Gıyaseddin mahalle. sinde oturan İbrahim isminde biri, Fatma adında bir kadın tarafından başına taşla vurulmak suretile yara- landığını iddia etmiştir. Polis Fatma- yı yakalıyarak icab eden tahkikatı yapmaktadır. Şişe kırıklarile çenesinden yaralandı Beşiktaşta oturan on altı yaşların. da Ayten, evvelki gece elinde bir su şişesile sinemaya gitmekte iken ayağı taşa takılarak düşmüş şişe kırıkları çenesi altına isabetle yaralanmasına sebeb olmuştur. Ayten, polis tarafın- dan Şişli Çocuk hastanesine yatırıl- w Hattâ Marlen Ditrihin bile ara- sıra cekof - pantalonla dolaşması... Haklı şikâyetler Kısıklılıların bir temennisi «Etkh halkından bir grup» im- zasile gazetemize aşağıki temen- nide bulunulmuştur; Bundan bir müddet evvel, biz Kısıklılıların bir temennisi gazete- niede intişar etmiştir. Demiştik Hi: «Semtimiz fakirdir. Vapur ve tramvay gidip gelme pahak olu- yor. Biraz tenzilât yapılsın» Bu ricamız nazarı itibara alın- dı; pek çok teşekkür ederiz. Fa- kat noksan olarak tatbik ediliyor. Müşterek biletleri ancak Köprü- den bu tarafa gelirken almak mümkün olmaktadır. Böylelikle biz fakirlere hele bu yaz günle- rinde bol bol misafir gelmektedir. Bizim şehre inmemiz mevzuuba- his olunca istifade edememekte- yiz. Müşterek biletlerin Kısıklıda da satılmasını temenni ederiz. Sem- tlmizin. fakir insanları işte asıl o 2aman istifade edeceklerdir. Haliçde iki kaza Bir çocuğun başı kayaya çarparak yarıldı bir adam da boğulurken kurtarıldı Vefada oturan On iki yaşlarnıda Alâaddin isminde bir çocuk Unkapa- nı sahilinde yüzmek üzere denize gir- miş, bu sırada arkadaşı İsmailin it- mesile başı bir kayaya çarmış, kaya üzerinde bulunan midyeler de çocu- gun başının tehlikeli surette yarılma- sına sebep olmuştur. İşe el koyan polis çocuğu Cerrahpaşa hastanesine yatır» mıştır. İsmailin, bu kazada ne dereceye kadar suçu olduğu (araştırılmakta, dır. Bundan başka Sebze hali önünde denizde bir kaza daha olmuştur: İsmail Hakkı isminde biri, hal rıh- tımı üzerinde dolaşırken birdenbire fenalaşarak denize düşmüş, boğul. mak üzere iken yetişenler tarafından kurtarılmışsa da hayatı tehlikede gö- rüldüğünden Cerrahpaşa hâstanesi- ne yatırılmıştır, Bir ihtiyar incir ağacından düştü ve öldü Şehremini civarında Ali adında 60 yaşında bir adam dün bostandaki incir ağacından incir toplarken düşmüş, te- davi için Gureba hastanesine kaldırıl. mişsa da orada ölmüştür. Vaka müd- delumumiliğe bildirilmiş adliye dokto.| ru B. Enver Karan hastanede cesedi muayene etmiştir. Cesed, üzerinde bir yara ve saire görülemedeğinden ölü. mün sebebinin tesbiti için otopsi yapıl- mak üzere morga kaldırılmıştır. Kaza etrafında müddelumumilik tahkikata devam ediyor. Yankesici Arnavud Mustafa Ashabı emlâkten Yusuf isminde bi- rinin yankesicilik suretile 565 lirası. nı aşıran Arnavud Mustafa isminde bir sabıkalı yakalanmış, adliyeye ve- Bay Amca terzidel!.. ... Ve sayfiyelerdeki pantalon mo- dası hep bu msksadla olsa gereki... Banliyö garı Inşaat iki aya kadar bitirilecek Sirkeci istasyonunun şehre çıkış tarafına yapılması kararlaştırılan ye- »İ beliyö garının inşasına başlanmış- tır, Bu garın yanında, eski çalgılı gar zinonun bulundğu sahada bir de ba- gaj paviyonu yapılacaktır. Banliyö garının inşası iki aya ka- dar bitirilecektir. Cümhuriyet bayramında garın kü- şad resmi yapılacak ve o günden iti- baren halka açılacaktır. Banliyâ ga- rı asri bir şekilde inşa edilmektedir. Garın birçok bilet gişeleri olacak, bil- hassa yazın herkes buradan kolayca bilet almak imkânını bulacaktır, Garın inşasına devam edilirken is- tasyonun gene şehre çıkış tarafında- ki küçük meydan da tanzim edilmek- tedir. Cümhuriyet bayrumına kadar bu küçük meydanın tanzimi işlerinin de ikmaline çalışdacaktır, Bu iş o za- mana kadar bitirilirse, şimdiki par- maklıklar kaldırılacak, küçük mey- dan tramvay caddesine karşı güzel bir manzara arzedecektir. Kan gütme Murad, dün yapılan muhake- mede Lütfiyi öldürmediğini iddia etti Çatalcaya tâbi Çerkes köyünde bir kan gütme meselesinden çikan kavga- da arkadaşı Lütfiyi öldürmekten maz- nun Muradın mevkufen muhakemesi. | ne dün Ağırceza mahkemesinde başlan- mıştır. Yapılan tahkikata nazaran Mu. | rad tüfekle Lütfiyi vurup yere düşür. | dükten sonra biçağını çekmiş ve yerde çırpımmakta olan Lütfiye iki defa bıçak sallıyarak öldürüp kaçmıştır. Vakayı müteakip yakalandığı zaman verdiği ifadede Murad bu cinayeti tamamile inkâr ederek Lütfiyi kendisinin öldür. mediğini söylemiştir. Fakat tahkikat ve elde edilen delillerle Muradın bu ci. nayeti işlediği sabit görüldüğünden 'Türk ceza kanununun 448 inci madde. sine tevfikan tecziyesi talebile muha- keme edilmek üzere Ağırceza mahke- mesine sevkedilmiştir. Dün yapılan muhakemede evrak 0- kunduktan sorra reisin suali üzerine Murad gene suçu inkâr ederek; — Lütfiyi tanırım. Arkadaşımdır. Fakat ben onu öldürmedim. Bana İf. tira ediyorlar. Cinayetle katiyen alâ. kam yoktur. dedi, Şahid olarak dinlenen Halil ve Meh. med adlarında iki kişi de cinayeti gör- mediklerini, yalnız bir tüfek sesi işit- tiklerini, fakat tüfeği kimin attığını bilmediklerini söylediler. Diğer şahid. lerin celbi için muhakeme başka gühe bırakıldı. 5 İnönü Türkkuşu kampını ziyaret Türk Hava Kurumu genel merkez heyeti tiyeleri eylülün yedinci çarşam- ba günü İnönü Türkkuşu kampına toplu bir seyahat yapacaklardır. Bu seyahate matbuat mümessilleri de iş- ... Bereket versin eteği kadından, kadını etekten ayırmak mümkün ol- İSTANBUL HAYATI Nasıl eğleniyorlar? ayrı ayrı semtlerinde muhtelif iş sa- © hiblerinin tatil zamanlarında nasıl vakit geçirdiklerini, toplu bir bakışla gözden geçirmek te eğlenceli bir şey olsa gerek. Akşam üzeri Tahtakale tarafına doğru şöyle bir gezinti yapa- ım: Yaz ortasında bile zift gibi koyu çamurları bir türlü kurumıyan loş, çapraşık sokaklarda çekiç takırtıları durdu, Tepeden tırnağa kadar demir, kömür tozlarına bulanmış çocuklar; yıpratıcı bir sâyin semeresi olan par. lak toplu kantarları raflara sıralarken başusta, elinde kocaman bakır ibrik- le dükkânn m eşiğine çömeliyor. Çeliği balmumu gibi ezen nasırlı kollarının adalelerini şişire şişire yıkanıyor. O sırada işlerini bitiren küçükler de bi. rer ikişer ustanın arkasından savuşup ilerideki çeşme başında ellerini yüzle- rini yıkadıktan sonra elbirliğile dük- kânı kapatıyorlar. Yamalı kepenkle- rin ucuna kocaman, paslı kiliğ de ası- larak o günün işi tamamlanıyor. Da. « racık sokakları dolduran kafileler hep arka taraftaki pazara akın ediyorlar. Meyvanın, sebzenin en ucuzları seçili. yor, Torbasını dolduran, evin yolumu tutuyor. Akşama kadar kızıl alevler arasın. da örs başında balyoz sallıyarak ezi. Jen vücudler, solra başında iştahlı bir kaç lokma yemekle dinleniyor. Kü- çükler, göz çukurlarındaki demir, kö mür birikintilerini uğuşturarak soka- fa fırlıyorlar. Köşe başındaki mey- dancıkta toplanıp hırsız polis oyunu- na dalıyorlar. Yaşlılar, çubukların tüttürüp kahveye yollanıyorlar. Telveli, çay posalı sularla sulanan çapraşık kaldırımın kenarında mini. mini bir kahvecik, Teneke borulu gra- mofonun yerine küçük bir radyo yer. leşmiş. Kapıdan her giren doğruca onun başına geçip düğmeyi rasgele © çeviriyor. Boğuk hırıltılar, çırlak fer- yadlar, bombardıman gürültüleri $0- kağın öte başından duyuluyor. Karşı köşede tavla şakırtıları, beride iskam- bil münakaşası; ocağın önünde yo- ğurt tası kadar fincanlarla kahve çe- kiştiren ak saçlı, yorgun bakışlı bir grup başbaşa vermiş konuşuyorlar: — Galiba gene sular bulanmıya başladı. Bizim köşedeki tütüncü anla. tıyordu: Alamanlar müddetlerini dol- duran askerlerini terhis etmi; galiba frenkler de buna kulak kabart- muya başlamışlar. — Desene, gene dananın kuyruğu- va yapıştılar. Sigara, nargile dumanları arasında kahve eğlencesi gece yarısına kadar devam ediyor, Bundan sonra yorgun vüsudler yatağa uzanıyor, ertesi sa- bah şafakla beraber gene örs başında balyoz sallamak üzere derin uykuya dalıyorlar, Cemal Refik aaa an Karı koca peynirden zehirlendiler Şehremininde oturan ağızlıkçı Fah. ri ile karısı Nigâr, Beyazıdda bir bak- kaldan beyaz peynir almışlar ve ye. mişlerdir. Karı koca, kısa bir müddet sonra zehirlenme alâlmi gösterdikle. rinden polis tarafından Gureba has- tanesine yatırılmışlardır. Peyniri sa» tan bakkal hakkında tahkikat yapıl. — (Vâ-Nü) mıştır. rilmiştir. tirak edeceklerdir. maktadır. B.A. — Nesli mümkün olurki, etek para sarfetmekte kullanılan bir ölçüdür: Etek dolusu para harcama ya da yarari...