| AKŞAMDAN AKŞAMA Kolay temin olunur umumi bir saadet Yanıhanemden içeri girince, hade- Mem; — Üç dört kişi sizi bekliyor! « dedi, çatıp ters ters: — Kimlermiş? İsimlerini söyledi: Hepsi de, kendilerine aid işler için müracaat ediyorlar. Birisine bir Cevap vereceğim: «Peki, olur!» dan İbaret, İkincisile bir kart yollamam lâzım. Gayet kolay, Üçüncüsü, dör- ü de o kabili,. Birer dakika bile beni meşgul etmiyecekler o Esa- #€n nasıl olsa, bukadarcık zamanı için ergeç sarfelmem icab Birdenbire, içimde bir hiddet ka- bardı; — Söyle!... Yarın gelsinler! Hademe, hayretle yüzüme baktı. asla bu halde görmediği için ve mı diye meraklanmıştı bile Biran çıktı; sonra süklüm püklüm Eeri dönerek: sizi görmeli imişler... >— Bay meşguldür, dersin! - dedim. Ve kanapeye uzandım. Gerindim, esnedim, uyumak teşeb- büsünde Lâkin uyuyamadım. Öyle asabiydim ki... Esasen bu ak- Siliklerim de hep o sinirden ileri ge Hiyordu, O günkü maceram birer birer göz- lerimin önünden geçti: Elimde paketlerle tramvaya bin. Tüyor. Allah rizasıyçin biri de merha- Met edip şu sıkışmış vatandaşa yar- dimını lütfetmedi. O tramvayı kaçırıp arkadakine bin- dim. Beyazlar giymiş bir adam, beş Vira uzattı. Biletçi evvelâ: — Var mı bakalım? Bozabilecek miyiz acaba? - diye zavallıyı heye Sanlandırdıktan sonra, bir avuç bo - ukluk verdi; 492,5 kuruş! Hepsi de hikel ve bronz... Anlaşılıyor ki, bol ve rahat elbise. lerile zavallı gezmeğe gidecek... Belki de Şişkinlik vermesin diye bütün ceb- boşaltmıştır. Sürre devesi gibi Şangır şungur dolaşmak sinirine do- yordu amma, neylesin... «Lâ havle» diyip sineye çekti, O indi. Bu sefer de biri tek lira Uzattı. Biletçi ona, tomarla kâğıd liraları göstererek: — Yok, işte yook.. Yaratamayız Ya... Herkes para bozdurmağa kalkı- Yor... - demesin mi?! Bunu dinlerken düşündüklerim Şunlardı; — Onun veya bunun en ufak lu- yapmaması, nezaket gös- termemesi hayatımızı ne kadar güç- İeştiriyor, tahammülfersa bir hale Sokuyor... Cemilekârlık yerine aksi. abusluk, müşkülât... Hayır, hayır.. Bende e sibileye Birmek istemiyorum! Kalktım; «Buyuruns diyerek bana düşenleri bir dakikada memnun — Riyaziyesi kuvvetli bir muharrir rde oturmuş, şöyle bir hesap bây Amca, Valide hanı adası Binalar bir ay içinde yıktırılacak Eminönü meydanının Valiğehanı adasının, yani Balıpazarı caddesinin meydana nazaran sağ küşesini teşkil eden sahanın istimlâk muamelesinin tamamile bittiğini ve bu binaların yıktırılması işinin bir müteahhide iha- le edildiğini yazmıştık. Muâmelesi biten emlâk içinde, gerek istimlâk parası mahkeme kararile bankayâ yatırılanlar, gerek sahibinin muvafa- kati alınarak tapuca muamelesi neti- celenenler müteahhide bildirilmiştir. Müteahhid bu husuta icab cden ha- arlıkları yapmıştır. Bugünlerde bun- ların yıktırılmasına başlanacaktır. Yıktınlacak binalar şimdilik dört tanedir, Diğerleri de peyderpey yıktı- rılacaktır. Bu adadaki binalar otuz parçadan ibarettir, Bu ada ortadan kaldırıldıktan sonra PBalıkpazarının sol köşesini teşkil eden adanın kaldı- rılmasına Sira gelecektir. Validehanı adasındaki bütün bi- naların bir ay içinde kâmilen yıktırı- lacağı tahmin ediliyor. Yıktırılacak binaların şağillerine tebliğat yapılmış ve binaların süratle tahliye edilmeleri bildirilmiştir. Büyükadadaki boğulma vakası Yani, midesi dolu denize girdiğinden boğuldu Yani namında bir Rum genci Bü- yükadada Maden mevkiinde yıkan- mak üzere denize girmiş ve boğulmuş- tur. Zabıtanın bu boğulma vakası ele rafında yaptığı tahkikat neticelendi- rilmiştir, Yani, Kurtuluşta Tepcüs- tünde oturan, yaz dolayisile Büyüka- dada bulunmakta olan elbise boyacı- sı Anastasın oğludur. Yani, evvelki gün saat onda, tıka- basa bir yemek yemiş ve bunu müte- akip te derhal, Maden sahilinden de- nize girerek yüzmeğe başlamıştır. Yani gayet iyi yüzme bilmesine rağ- men, biraz sonra ağırlaşmıştır. Sahil de yıkananlar, Yaninin birkaç dakika içinde sulara gümülüp gittiğini ve bir daha da çıkmadığını görmüşler ve Zâ- bıtaya haber vermişlerdir. O civarda araştırma beş buçuk sa- at devem etmiş ve sagt on altı buçu- ğa doğru, Yaninin cesedinin su üz€& rine çıktığı görülmüştür. Cesed, bir sandalla sahile çekile- rek çıkarılmış ve hükümet doktoru ta- rafından muayenesi yapılmıştır. Bu muayenede, Yaninin fazla mide dolgunluğu yüzünden kalbi hareket- ten durarak boğulmuş olduğu tesbit edilmiş, cesed ailesine teslim olun- muştur. v1 AAA . kadar - bir gün ahlâkını değiştirip aksiliği, abusluğu, müşkü- lâtçılığı bıraksa; hayatımız birden- bire güzelleşebilir... Bu, o kadar kolay, o kadar kolay temin edilebilir bir milli saadet ki. Hep birlikte hemen tatbikine başla” sak... (Wâ - Nü) ŞEHİR HABERLERİ Karilerimizin fikri Hile ile mücadele için büyük kooperatifler Bay doktor Refik Nafl, esnaf hile- Jorindön yanıp yakılan usun bir mek- tub yazımış: 1 — Kasıb etli tartarken tezgâhın içinden her et tartılirken altına ko- na kona muşambelaşmaış bir küğıdi beraber tartar, onu size vermez ih- timamla saklar. Etinizi başka kâğı- da sarar ki bu tartı kâğıdı en aşağı yüz gram gelir. Tramvay onlukları- nı vermiyen veya veremiyen tram- vay biletçileri yerine şimdi bir çok kasablar kaim olmuştur. Yarım kilo kıvırcığa mukabil verilen yirmi beş- İikten yüz para çevirmek lâzımgelir- ken yirmi beşliğin morsi ile karışık çekmeceye inişine ( şahid olursunuz. Hele kırk yediye et satıldığı zaman bir kilo etin üstünden üç kuruşu kasabdan almak hiç bir zaman nasib olamamaıtır. 3 — Balıkçıdan aldığınız bir kilo balıktan bir gün şüphelenir, başka bir dükkünda tarttırırsınız. Yüz yir- mi beş gram eksik olduğunu görür- sünüz. Gider, söylersiniz! O balıkçı pişkindir. Hiç kızmaz, kizarmaz. Bir iki balık daha kese küğıdınıza alar «güle güle ye bayım!e der geçer, 3 — Prancala narhi yedi on pa- radır. İki çeyrek verirseniz, bir çok- larından alacağınız bir aded yüzlük- tür, On para gürültüye gider. 4 — Bir lokantada seksen beş ku- ruşluk yemek yemiştim. Lirayı ver- dim, yüzde onu ile dokson iç kuruş etmişti. Yedi kuruş almağı tahayyül ederken lirayı alan garson bir (mer- si pasam) yapıştırmakla yedi kuruşun gitüğini ihsas etii ki garson bah- şişi bu veçhile yüzde yirmiyi buldü demektir. 5 — Balıkpazarından bir kilo şef- tali alırken sizin kâğıda koyduğunuz dört şeftaliye mukabil satıcı kosekâ- gıdını eiçabuğluğu ile doldurmuştur. Eve gelince bakarsınız, sizin koydu- RBunuz şeftelilerden maadâsinın hep bir tarafı çürüktür. Eğer bunun far- kına varır da satıcı yanında keseki- gıdını başaşağı edip te (bu nedir?) diyecek olursanız sizi soyamadığına kızan satici ömrünüzde işitmediğiniz bir tekdir destanını ezbere okur. 6 — Üç buçuk liraya dört metre aldığınız bir kumaşı terziye verirsi- niz, ölçer biçer (bundan çıkmaz deri) Çünkü tambura Kirişi gibi çeke çeke ölçülen, hattâ bir buçuk santim de fazla verilen kumaş 10 - 25 santim eksiktir. Doktor Refik" Nafi, bu hilelerin sabır taşını çatlatacak dereceyi bul- duğunu, esnaf arasında gedikleştiği- ni söylüyor. Bunlarla mücadele için bir çarenin de «#nalından ipekli men- dile, karabiberden havyara kâdar her geyi satan ve her katı başka levazıma tahsis edilen büyük kooperatiflerin ve anonim şirketlerin yer yer açıl- ması. ve piyasayı ayarlaması oldu- Bunu söylüyor. Komşu kadınlar arasında kavga Cerrahpaşa medresesinde oturan bayan Cahide, komşusu bayan Nihal ve iki erkek çocuğu ile kavga etmiş ve iddiasına göre komşusile çocukları ta- rafından adamakıllı dörülmüştür. Po- is, her iki tarafı da mahkemeye sevk- n —— —— Bir hırsızın mahkümiyeti Beyazıt civarında Taşhanm kubbe- lerinden on kilo kurşun çalarak ka- çarken cürmümeşhud halinde yaka- lanan Mahmud adındaki hırsız dün asliye üçüncü ceza mahkemesinde muhakeme edilmiştir. Muhakeme ne- tlcesinde suçu sabit olduğundan, Mahmudun 13 gün hapsine karar ve- rilmiştir. Memur talebe Üniversiteden bazı sualler soruldu Üniversite ile yüksek mekleplere devam eden memür talebe hakkında alâkadar Vekâletler Üniversite rek- törlüğünden ve diğer yüksek mektep- ler müdürlüklerinden bazı sualler sor- muşlardır, Üniversite rektörlüğü ile yüksek mektep müdürleri, kendi mek- teplerinde tahslide bulunan talebe nin miktarını, her birinin tahsil dere- cesini, yani hangi fakültede ve fakül- telerin kaçıncı sömestrinde bulunduk- larını, muntazaman devam edip et- mediklerini birer birer yazarak bildi- Teceklerdir, Vekâlet, bu talebelerin tahsillerini ikmal etmeleri için - resmi vazifeleri- ne halel gelmeden - müsâid davrana- cağından, alınacak neticeye göre ha- reket edilecektir. Ayni zamanda me- mur talebe hakkında bir de istatistik tanzim ve neşredilecektir. Kızaktan düşerek yaralandı Fenerde bir kızak mahallinde çalı- şan Riza, elinde keserle işlemekte iken düşmüş, kolundan yaralandığı cihetle hastaneye yatırılmıştır. Yeşilköy açıklarındaki motör kazası Tahkikat neticesinde Cihan motörü kaptanının mesul olmadığı anlaşıldı Pazar günü, içinde dört gencin bu- lunduğu küçük bir kolranın batmasi- le vukua gelen deniz kazası etrafın- daki tahkikat bitmiş gibidir. Kazada mesul olduğu zannedilmişse de bi- lâhare kazazedeleri kurtardığı anlaşı- lan Karamürsel Cihan motörü kap- tanı Süleyman hâdiseyi $öyle anlatı- yor: — Pazar günü sâat yarımda saman yüklü olarak Marmara Ereğlisinden kalktık, Florya ile Yeşilköy arasına geldiğimiz zaman saat sekize yaklaşı- yordu. Bu esnada batıdan esmekte olan rüzgâr şiddetini arttırdı ve deniz- de barınmanın güçleşliği bir sırada karşımıza, içinde dört genç bulunan küçük bir kotra çıktı, Üzerimize doğ- ru geldiler, bize bağlamak istediler. Bu çok tehlikeli bir hareketti; bağla- mak isterlerken motöre çarpıp bat- maları ihtimali vardı, Buna göre ma- nevra yaptım, fakat onlar bu defa motörün arkasındaki filikâyı tutmak istediler, Neticede dediğim oldu; hem filika delindi, su almağa başladı ve hem de onların kotrası batarak hepsi denize döküldüler, Dördünü de denizden topladım mo- tör aldım ve bir başka molörle Yeşil. köye çıkardım.» Me (psir girmen | Bizde gazetec! nasıl çalışır Zaman zaman gazetelere kabahat bulanlar olur, Derler ki: — Efendim... Gazeteler bir mesele- Yi iyi tahkik edemiyorlar, İyi haber alamıyorlar. Zaman zaman bu sözleri işitlikçe gülerim. Bir gazetecinin biz- de nasıl çalıştığını, ne müşküller kar. şısinda kaldığını bilenler katiyen böy. le bir söz söylemezler, Bizde o gazeteci ile temas» üdeta es ki tabirle bir ogünahı kebair. addedi- lir, Geçenlerde matbaada oturuyordum. Bir arkadaşım basit bir meselenin tahkiki için bir yere telefon ediyor. du, Kendisinden malümat istediği zat ta gazetecilerle görüşmesi yasak, mesul bir memur filan da değil... Arkadaşımla bu zat arasında geçen telefon konuşmasını aynen aşağıya yazıyorum: Arkadaşım telefonu açtı! — Şu mesele hakkında malümafi nızı rica edebilir miyim? diye sordu. — Kâhavle... çekti. Arkadaşım büyük bir nezaketle de- vam etti; — Zannederim, bu mesele hakkın. da bir karar verildi değil ml efendim... Telefondaki ses bu sefer hafifçe: . — Fesubhanallah!,. diye mirıldan- dı, Bundan sonra da sözüm ona izahaf vermeğe başladı. Kelimeler ağam dan dirhem dirhem değil, miskal mis- kal çıkıyor, herkesin bildiği, gazetele rin günlerdenberi yazdığı malüm şey- lerden başka tek söz söylemiyordu. Bunlardan sonra da ilâve etti: — Bunları yazmasanız daha iyi de- gil mi? Şimdi siz geliniz de böyle elâhavlesi lerle, «fesühhanallah» larla aldığını üstünkörü malümata dayanarak her. hangi bir mesele hakkında, efkârı umumiyeyi tenvir ediniz, Hikmet Feridun Es .....110r ENER EA SEMER EEE NEY ANNE Karpuz yüzünden kavga Kurtuluşta iki apartımanda kapıcı- lık yapan Mustafa ve Remzi, Feriköy- de İbrahimin bahçesine girmişler va beğenecekleri karpuzu kendi ellerile kesmek istemişler ve buna muvafakat etmiyen bahçıvanla kavgaya tutuş- muşlardır. Bahçıvan İbrahim, eline ge- çirdiği bir demirle Mustafa ile Remzi- yi başlarından yaralamıştır. Polis, yaralıları tedavi altına aldır mış, İbrahim de yakalamıştır, Mezbaha başbaytari yaralandı Mezbaha başbaytarı B. İzzet evine Bitmek üzere Büyükadada Kadıyoran dan geçerken Yasef isminde bir gen« cin idare ettiği bisikletin sadmesing maruz kalmış; muhtelif yerlerinden ağır surette yaralanmıştır, Yasef ya- Kalanmıştır. Dostlarınızın bihakkın minnetlerini celbedecek En zarif hediyeleri DEKORASYON Lütfen bir kere görünüz, yu. Bay Amca kitapçıda Te. ... Neticede şalrin bir misraıma bir- kaç bin lira düştüğünü ve bunlara bu br değer verildiğini görünce şaş- | İtü millet şaşardıl.... Mağazasında bulabilirsiniz. Beyoğlu, İstiklâl caddesi B, A, — İyi ki bin mısrama bir lira düşmemişi.., sina B. A. —O zaman bu takdirsizliğe bü-