Bir sefere çıkmak için yeni bir kap- #tan tuttuk, Bay Uzunsağ, bir zaman âşi edebiyata döküp bir hayli zaman aç dolaştıktan sonra ' yeniden eski mesleğine dönen kalehdör bir kişi idi ç Uzunsaç kumandayı ele aldı. Kap- tanlıkta bir hayli yaya kaldığı da an- Tişiliyordu. Hayır, bunu başında mö- Jon şapka olduğu için söylemiyorum. İnsan kafasına külâh geçirir de, gene gemiyi iyi kullanır, Sözümün başka sebebleri var. Limandan çıktık çıkalı hep sahili takib ediyoruz. Bay Uzunsaç ta, her gördüğü balıkçı kayığından yolu 80- Tuyor «Marmaradan çıkıp çıkmadığı- muzı, İzmirin daha uzak olup olmadı- gin öğrenmek istiyor. Geliboluya geldik ama, yanaşama- dık. Sahilde biri dolaşıyormuş, bu zat bir otelin sahibi im bay Uzunsaçın da ona borcu varmış... : Geliboludan tersyüzü geri döndük Neden sonra kaptanı ikaz ettik, yo- Ju gösterdik, Boğazdan çıktık. Kaptan İmrozun önünde demirledi. Sırf keyfi için demirledi. Sahilde ada- lılar şarkı söylüyorlardı. Bay Uzunsaç halk şarkılarını çok severmiş. Bu kon- seri muhakkak dinlemek istiyordu... Nihayet dayanamadı, sandala bin- | di. Sahile çıktı. Orada sabaha kadar oturup içki içmiş. Sabahleyin berbad bir halde gemiye döndü... Meyhaneci- Drunkrometre Yeni bir icad daha. Amerikada - tabii - <i Drunkrometre diye “iy bir alet icad ettiler. Bu alet Içki içenlerin sarhoşluk dere- cesini tayin ediyor, Sarhoşluk suçu ile merkeze götürülenlerin sarhoşluk de. recelerini bu alet sayesinde ölçüyor- lar 5 Bu alet içi kırmızı su İle dolu cam bir balondur. hoş bu balonun içi- ne üflüyor, Eğer çok sarhoşsa, kırmı- zı su mavi oluyor. Sarhoşlar bu aletin icad edildiğine hiç memnun olmasalar gerektir. İçle- rinden bir çoğu da cam balona üfle- mekten istinkâf ediyorlar, Lubomolar Kont ve Kontes Monso, yanlarına bir kaç arkadaş alarak, Afrikada bu- güne kadar medeni insanların ayak basmadığı diyarlara gittiler Resmimizde, Lubomoda yaşıyan yerlilerin acaib kıyafetlerini görüyor- sunuz. ye de içtiği şeylerin parasını gemide vereceğini söylemiş. Adam sandalda beklerken, kaptan fayrap!.. işaretini verdi, Vapurumuz kalktı!.. Bay Usunsaç ömür adam!.. Artık | | | a İ | hiç canımız sıkılmıyor, tombala, alt- | mış altı oynuyoruz ve boyuna içiyo- ruz. Kaplan arada sırada da telsiz odasına gidip, civardaki vapurların başgarsonlarından telsizle kokteyli yapmanın usullerini soruyor... Uyu büyürsün Çocuklara: Uyusun da büyüsün di- ye ninni söylerler. Meşhur âlimlerden bir profesör insanların istirahat sıra- sında büyüdüklerini tesbit etmiş... Sabahları işlerine giden insanlar ak- şamları evlerine dönerken daha kısa- lıyorlarmış. Bir taş kırıcısı 8 saat çalıştıktan sonra 4 milimetre kısalırmış.. Masa başında çalışanlar ancak 3 milimetre kısalıyorlarmış. Bisikletle yarışa çi- kanlar, yarıştan $ boylarından 3 ilâ 6 milimetre kaybediyorlarmış... İstirahatten sonra bu kayıb yeniden bulunuyormuş... Şu halde uyusun da büyüsün sözü doğrudur. © Hesab Resimdeki yuvarlakların içine Odan | 9 a kadar olan rakkamları sıralayınız; nız ki, Adan lerden, ve Bden A ya nok- cemettiğiniz zaman yekün ayni olsun, Yanımızdan geçen bir İngiliz şilebi de bize bir telsiz çekti ve geminin ne- resinden kazaya uğradığını sordu. Galiba bizim vapurun dışarıdan gö- rünüşü pek acıklı Kaptan aldırış etmiyor, onun keyfi yerinde!,. Bu sabah keyfe veda ettik. Bizim Bern'in saati İsviçrenin merkezi Bern şehrinin saat kulesi çok'meşhurdur, Şehrin kurulduğu gün yapılan bu kule 1285 tarihine kadar şehrin belli başlı kapısıydı. Kuleye kadın mah- pusları habsederlerdi. 1527 de kuleye saat ve takvim kon- du. Yelkovanlar saati gösterdikten başka ayı, günü de gösterir, Esneme Ağzınızı bir karış ağarsınıd ve bol bol esner- siniz. Size elini- zi ağımıza gö- türünüz derler, Neden esnediği- nizi bilir misi- niz? insanın ka- nında okzijen azalınca insan esner v6 kana oksijen doldurur, emar | Temmuz Bilmecemiz Oku Kış Yaz Deme Yaz Yukardaki kelimeleri yerli yeri» ne koyup cümleyi düzeltiniz. —— Bilmecemizi doğru halledenler- den birinciye; 10 lira, ikinciye 5 lira, üçüncüye 3 lira, dördüncüye 2 lira beşinciye 1 lira, ayrıca 75 ka- rilmize de muhtelif hediyeler ve- rilecektir. Bu sabah kamaralardan birinden iri yarı bir fare çıktı. Arkasından bir tane daha, derken bir tane daha.. Derken bir düzineyi buldulâr.. Bir müddet başbaşa verip bir şeyler mü- zakere ettiler, sonra gene sıçrıya 81Ç- rıya gözden kayboldular; hep birden denize atladılar!.. Tüylerimiz diken diken oldu... Bir gemiyi terkeden fareler tehlikeyi gör- Zavallı tilki e li > Hâlâ ava gidip zavallı hayvanları öldürenler var. Halbuki ölen bayva- nın arkasından ağlıyan çoluğu çocu» ğu olduğunu düşünmüyorlar, Bir gün bir köylü bir tilki yavrusu gördü, Avcı da değildi, fakat yavru- yu öldürdü... Bir kaç saat sonra tilki yavrusunu öldürdüğü yere geldiveana tilkiyi yavrusunun yanında ölü buldu. Ti- ki, yavrusunun ölümüne dayanama- miş, ölmüştü, 7 Hediye kazananlar Temmuz bilmecemizi doğru halle- denlerden hediye kazananların liste- sini 16 ağustos salı nüshamızda neğre- deceğiz. Hendese 4 Bu siyah şekli iki makas darbesile kesiniz, fakat öyle kesiniz ki elde ede- ceğiniz dört parça ile tam dört köşe bir şekil yapabilesiniz. Kolaylık: İki kalem darbesile kestiğiniz zaman bir harf resmi elde edeceksiniz. müş demektir... Farelerin terkettik- leri gemiden hayır yoktur... Hemen can kurtaran simidlerine sarılmalı, kayıkları suya indirmeli- dir... Tayfalar ambarlara dağıldılar, etra- fı muayene ettiler. Tuhaf şey!.. Gemi. de yangın yoktu, gemi su da almıyor. Her şey yolundaydı. Peki ama, fareler neden gemiyi bi- rakıp denize atlamışlardı!.. Bunun sebebi neydi. Bunun sebebi malimdu, Biri dedi ki — Ben bir gün ayni vakaya başka bir gemide şahid oldum. Fareler deni- ze atladıktan yarım saat sonra gemi miz battı, Ben canımı zor kurtardım.. Halbuki bizim gemide hiç bir ârıza yoktu. Makineler çalışıyordu. Gramo- fon çalınıyordu. Kaptan sızmış horul horul horluyor, makinelerin sesine tempo tutuyordu? Muammayı halledecek kimse çık- mıyacak mıydı?.. Hepimiz derin bir düşünceye dal- mıştık... Neden sonra aramızdan biri haykırdı — Buldum! Neyi? — Farelerin gemiyi bırakıp kaçma» larının sebebini buldum, — Nedir? — Kaptara itimadları kalmadığı n kendilerini denize attılar. Buz dolabından beter Siberyada Verkoi- ansk şehri kürenin en soğuk şebridir. Kânunusanide hara- ret sıfırdan aşağı 54 idi. Asıl soğuk gün- lerde hararet 70 dereceye düşüyor. Halbuki biz hararet sıfırdan aşağı 1 dereceye düşse donuyoruz... Profesör Obrutçev, Verkolansk şeh- rinin yeryüzünün en soğuk şehri ola- mıyacağını düşünmüş ve on sene O civarda dolaşarak, daha soğuk bir şe- hir bulmuş. Vorkolanskın biraz daha şimalindeki Oimkoda hararet sıfırdan aşağı 78 imiş. Bu şehrin nüfusu 1000 kişidir, Hepsi de sıhhattedir... 78 dere- ce soğukta inek, at ta be Laponyada Laponya mümbit topraklı, güzel manzaralı bir diyardır, Bu uzak dik yarın sakinleri çok güzel evlerde otu rurlar. Evleri ahşabdır ve üslüblari Çin üslübuna yakındır. Resmimizde dayanıklı, zarif, konforlu bir Lapon evi görüyorsunuz,