7 eynelmilel mesal kon- iferansının toplantısı Cenevrede toplanan beynelmi- mesai konferansı 22 haziranda ka» hdı. Konferans bu defaki toplantı- da belli başlı bir iş başarmamıştır. m bazı mesai istatistiklerinin ha» lanması hakkında müttefiken bir vermiştir. Bu karar konferansın muazzam ga- #ne nazaran ehemmiyetsizdir, Fil- ri konferansta kömür madenlerin- | Ki mesai saatlerinin azaltılması ve Jâmum amele mesal saatlerinin in- ölmesi hakkında bazı mühim tek- T yapılmıştır. Lâkin bunların ilk faatleri ile iktifa edilmiştir. Kati | far 1939 senesinde toplanacak kon- fansa bırakılmıştır. #Dünya amele işleri ile alâkadar Çıraklık ve teknik tahsil, müstem- lekelerdeki yerli amelenin istihdamı mukavelelere bağlanması, ve seyyar mevsim âmelesinin vaziyeti hakkında hazırlanan mukavele projeleri de ge- lecek konferansa bırakılmıştır. Mesai saatlerine ald vaziyetin değiştirilmesi- ne patronların mümessilleri şiddetle muhalefette bulunmuşlardır, Maaha- za konferansta üç taraf yani amele, patronlar ve hükümetler mümessille- ri arasından eskisi kadar zıddiyet ve husumet görülmemiştir. Umumiyet üzere anlaşma ve iş birliği srzusu ve temayülü gösterilmiştir. Fakat müs- bet ve ameli neticeler elde edilmemiş- tir, | Fransada | fransada Alger'ye yakın bir yerde an avına çıkan Taraskonun mace- fı, şimdi Fransada birçok yeni Ta- on'lar tarafından tekrarlanmıştır, araskon aslan vuruyorum, zannile f sıpa vurmuştu. Şimdikiler de aslan | n€, bir ressamın yaptığı otomat bir ” vurmuşlardır. Bu aslan aynen ın şeklinde yapılmıştır. Aslan gibi ve kükrek, gözleri fosforludur ve aslan avı iki gözünün ortasında nişan alacak bir düğme vardır. Bu makine aslan oradan vurulduğu takdirde yere yü- varlanmaktadır, Ve asıl garib ciheti kurşun başka bir yerine değerse, kur- şunu atana doğru koşması ve üzerine atılmasıdır. Nişancılar, yapma aslanın gözleri arasına nişan alıp atmışlar ve aslanı devirmiye muvaffak olmuşlardır. İ Fransız terzileri yeni modeller çıkardılar ransı terzileri İngiltere kral ve nliçesinin Fransaya, gelmeleri imü- ebetile yeni elbise modelleri çıkar- işlardır. Bu modellere Taymis, Lon- » Bİbİ isimler vermişlerdir. Böyle mlerle ortaya çıkarılan kadın ek : ri çok güzel olduklarını söy- yorlar, Filipin adalarının sayısı Filipin adalarının kaç ada ve ada» cıktan mürekkeb olduğunu merak eden bir okuyucu bu suali bir fran- $ıcza gazeteye sormuştur. Gazete de okuyucunun merakını tatmin etmek için adaların sayısını gazete ile bil- dirmektedir, «Filipin adaları yedi bine yakın ada ve adacıklardan mürekkeptir» Hırsızların sakladığı mücevherleri bulan köpek Londra civarında oluran Fraguari- çok zengindirler. Bunların bir de ipekleri vardır. Köpek geçenlerde Yçede ayaklarile bir çukur kazmış- » Çukura baktıkları zaman içinde İfçok mücevherler görmüşlerdir. Bu mücevherlerin geçen yü Far. arilar taç giyme merasimini seye mek için Londraya gittikleri za- 'uğı men ve dolayısile satışları v aa eylülden itiba- ii icap ediyor. Fakat bu ka- » tatbikatta hükümete salâhiyet bir kanundur, Kanunun buğün- i Üre doğrudan doğruya tatbi- maa ke ihtimal verilmemektedir. ir Pazarlığın men'i, çok teferüni- u ifibarle hükümet kanundan Aİ- : salâhiyetle tatbikatın ne şekilde A faydah olacağı hakkında tedkik- ler ei Bu arada bazı for- ilecek ve sonri b eeolikekie nra da tat- baran €vvelâ kalahalık ve belediye BE MUNtazam yürüyen şehirlerde K ma ve elde edilecek netice- diğer yerlere de teşmil oluna- pe Kanunun tatbikine İstanbul- faibikini görüşmek üzere Şehir komisyon toplanıyor İyon uu e kabul edilen ondü- © konu atnamesinin tatbik mev- hentiz imkân bu- G ta Talimatnamenin ne su- ion leceği hakkında bir ko- toplanacaktır. Komisyonun ve- #üi karara göre yeni tallmatname 15 Hmuzdan İtibaren tatbik edilecek- man köşklerinden çalınan mücevher. ler olduğu anlaşılmıştır. Hırsız, bunları çalmış; fakat ne dense götürememiş bahçeye göm- müştür, Farguartlar, mücevherleri- ni bulanlara 1000 İngiliz lirası vere. ceklerini vadetmişlerdi. Şimdi bu 1000 İngiliz lirasına köpekleri sahip olacak demektir. Çatalca yolunda bir kamyon devrildi Bir kişi ağır surette yaralandı İsak isminde bir şoförün idaresin- de bulunan bir kamyon dün Çatalca yolunda devrilmiştir. Bu devriliş neti- cesinde kamyonda bulunan ameleden Edirneli Hüseyin, muhtelif yerlerin- den ağır surette yaralanmış ve tedavi için Gureba hastanesine getirilmiştir. Hâdiseden müddeiumumilik de ha- berdar edilmiş, adliye doktoru B, En- ver Karan hastaneye giderek yaralıyı muayene etmiştir. Bir kadın kalaysız kaptan zehirlendi Kümkapıda oturan bayan Zübeyde, dün öğle yemeğinde bir çorba pişirip yemiş, fakat kap kalaysız olduğu için yehirlenmiştir. W Bayan Zübeyde cankurtaranla Ha- seki hastanesine nakledilmiş, adliye doktoru Enver Karan tarafından da muayenesi yapılmıştır. oğlunun EN GÜZEL BAHÇESİ NOVOTNİ MÜKEMMEL MÜZİK Zengin program İTINALI SERVİS Nörasteni, zailyet ve Chlorose Almanyada çalışan gençlerin ya korunması için yeni bir kanun neşredildi Almanyanın mil Ni bayram günü o- lan 1 mayıs 1938 de Alman hüküme- ti büyük ve yeni bir sosyal. kanun neşretti, Gençliği koruma kanunu de. nilen bu kanun çocukların mesaisin- den ve henüz bluğ yaşına vasıl olma- mışların iş saatlerinden bâhistir, Bu suretle çocukların ve gençlerin Iş ba- kımından korunmaları büsbütün ye- ni bir esasa bağlanmış oluyor. Yeni kanun gençliği koruma, milleti korü- ma demek olacağı ve ancak bedenen ve ruhen sağlam, bir gençliğe malik olan bir milletin en yüksek kabiliyat- leri göstermeğe muktedir bulunacağı düşünülerek neşrolunmuştur. Şimdiye kadar muhtelif birçok ka- nunlara dağılan ve bu yüzden ekseri- ya tatbiki güçleşen bütün ahkâm bu yeni kanunla birleştiriliyor. Yeni kanun çocuğun ve gencin basitleştirilmiş bir tarifini yapıyor. Ço cuk demek henüz 14 yaşını doldurmus yan, genç demek 14 yaşından yukarı, fakat henüz 18 yaşında olmıyan de- mektir, deniliyor. Alman nasyonal 503- yalist amele fırkasının programındaki 21 inci madde mucibince çocukları ça- liştırmak esas itibarile yasaktır. Yal- nız bazı muayyen ve mahdud haller- de istisnalara müsaade olunuyor. Bun da da çocuğun hassas uzurlarının ko- runmasi şart koşuluyor, Çocuğun işe girmesine müsaade olunması dahg ev vel bir iş karnesi tanzimine bağlı bi- rakılıyor. Bu karnenin verilmesine mektep idaresi ve mektep tabibi de 15- tirak ettiriliyor. Yeni kanunda görülen esaslı bir yo- nilik de koruma yaşının 16 dan 18 ya- $a çıkarılmasıdır. Bu suretle gençliği koruma nizamnameleri iki yaş yuka- rıya teşmil edilmiş oluyor. Demek ki, istikbalde iş tatilleri, serbes iş zaman- ları, gece istirahatleri, pazar günü ça- lışma memnuiyeli, hafta sonunda er- ken tatli ve mezuniyet hâkkında mev- cud olan nizamnameler 16-18 yaşın- Yeni kanuna göre bununla takib edilen gaye bütün gençleri ruhan ve bedenen sağlam olarak yetiştirmektir daki gençlere de tatbik olunacaktır. Mesal zamanına gelince gençlerle büyükler arasında semereli bir mesal iştiraki temin etmek için 8 saat gün- delik mesai müddeti ibka edilmiştir. Bundan başka pazartesiden cumar- tesiye kadar devam eden haftalık me- sal zamanı 48 saat olarak tesbit edil- miştir, Şayed otel, lokanta ve hastane gibi müesseselerde pazar günü de ça- lıştırmak icap ederse o zaman haftalık mesai saati hafta içinde ayni nisbette kısaltılacaktır. Yeni kanunda, fazla mesaiye müs9 âde olunması işi de tanzim olun tur. Fazla mesai esas itibarile bü lerin işidir, Şayed gençlerin de İstis- nal ahvalde fazla çalıştırılmaları lâ- zım gelirse bu çalışma ancak geçici bir ihtiyacın teminine münhasir kala- caktır. Yeni kanun gençlerin yalnız mübrem ihtiyaçların temini ve boş ge çen mesai saatlerinin doldurulması için fazla mesaiye cevaz veriyor. 15 ya- şından yukarı olan gençlerin munta- gam mesal zamanlarının temdidine ar- tık pek mahdud ahvalde müsaade edi- liyor. İşletme âmirinin gençlere sene- de 30 gün fazla mesai emredebilmesi salâhiyeti kaldırılmıştır. Gençler Için tesbit olunan gündelik sekiz saat mesaiye bir meslek mekte- binde geçecek olan tedris saati de it- hal edilmiştir. Şimdiye “adar yalnız tedris zamanında gençlerin çalıştırıl- ması memnu idi ve işletme ümiri gençleri meslek mektebinde geçen tedx ris müddeti nisbetinde fazla çalıştıra- bilirdi. Buna artık müsaade yoktur. Meslek mektebinde geçen tedris müddetinin mesai saallerine it bal edilmesi nasyonsl $osyulist devle- tinin hedefine tevafuk ediyor. Bu he det gençlere mümkün mertebe iyi bir mesleki tahsil gördürmektir. 'Tedris saatlerinin de tedi- yeli olması fazla bir külfet © değildir, çünkü iktisadiyat dahi gelecek nes- lin iyi yetişmesin- de devlet kadar alâkadar olmak lâzım gelir, deniliyor. Muayyen istirahat zamanlarının ha» ricinde gençlere haftada bir defa u- zunca bir istirahat müddeti temin et» mek için kanun, bütün gençlerin cu- martesi günlerile noel ve yılbaşı ari- felerinde erken serbes birakılmalarını emrediyor. Bu suretle gençler cumar- tesi günü saat 14 den pazartesi saba- hı saat 8 ya kadar serbes kalıyor, Lo- kanta ve otel gibi gençleri cumartesi öğleden sonra ve pazar günleri serbes bırakamıyan müesseseler haftanın baş» ka bir gününde onlara bütün veya ya- rım bir gün verecektir. Bir de gençlerin uzunca bir tatil za- manına mubtaç oldukları dikkate alın, mıştır, Yeni kanun bu işi gençler için yeknesak bir surette tanzim ediyor. Muntazam işletme mesaisine henüz alışmıyan en küçüklere en uzun tatili verdiriyor, 14-16 yaşındakilerin tatiM 15 gün ve 16-18 yaşındakilerin tatih 12 gündür, Tatilinin 10 gününü bir kampta vey& Hitler gençleri gezini- şinde geçiren her gencin Latili 18 gü- ne çıkarılıyor. Bundan başka yeni ka- nun gençlere verilen çıraklık yardımı- nın veya yevmiyenin batil ginlerinde de tediyesini emrediyor. Bu suretle gençler, tatillerinden hakkile istifade edebilecek bir vaziyete girmiş oluyor- lar. Bu İstirahatın hedefine mugayir her türlü mesai tatil günlerinde mem. nudur, Alman devletinin bu yeni kanunla takip ettiği gaye kanunda yazılıdır: «Bütün gençleri ruhen ve bedendn sağlam hemşehri olarak yetiştirmek siyasi bir ihtiyaç ve nasyonal sosyalist liğe aid bir vazifedir. Alman hüküme- ti Alman gençliğini korumaya ve ile- ri götürmeğe ve bu suretle onun kâa- biliyetini arttırmağa azmetmiştir.» İKTİSADİ SÜTUN: Bugünkü ekonomik hayatta manzaralar Bu sene mahsul bol ve bereketli- dir, Köylünün yüzü gülmektedir. Son hafta içinde, orta Anadolunun bazı yerlerinde kuraklık tehlikesin- den bahsediliyordu. Fakat son yağ- murlardan sonra bu tehlike de kal- mamıştır, Bu bolluk karşisında köy- lüye mahsus eşya yapan fabrikalar gece ve gündüz çalışmaktadır. Demek oluyor ki, bir tarafta bol ve bereketli tarlalar, diğer tarafta, fazla istihsal yapan fabrikalar... Bu iki manzara, bir memleketin ekono- mik refahına, en canlı bir misaldır. Bu seneki bolluk yalnız, fabrikaları değil, ihracat ticaretini de alâkadar eder. Bu sene bol mikdarda yetiştir- âliğimiz mahsulleri satmak için, ye- ni yeni mahreçler arıyoruz. İktisad Vekâleti bugünlerde tam yedi mem- | leketle ticaret anlaşması yapacaktır, Bunlardan Türkiye « Almanya ara- sındaki ticaret anlaşması müzakere lerine birkaç güne kadar başlanacak- tır. Berline giden heyetimiz, oradaki müzakereleri bitirdikten sonra Ati- naya uğrıyacaklır. Türkiye - Yunanistan ticaret an- laşmasından başka, İtalya ile de ye ni bir anlaşma yapacağız. Son Za- manlarda,. İtalya, dış ticaretimizde gene iyi bir mevki kazanmıştır. Ziraf Mmahsullerimizin dokuma ham maâd- delerimizin birinci derecedeki müşte- rileri arasında İtalya da vardır. Türkiye - Polonya arasındaki tica- ret anlaşmasının müddeti bitmişti. Yeniden müzakereler (o başlıyacaktır, Kanun Bilcileri Diğer sukut sebepleri Borçların tediye veya ifadan baş- ka sebeblerle (1) tecdid ile (2) takas suretile (3) borçlu ve alacaklı sıfaf- | larınım bir şahısta birleşmesi neti- cesi - sukut ettiklerini geçen yazı | mızda izah etmiştik. Şimdi diğer su- kut sebeblerini sıralayalım. (4) İbra: Alacaklının borçluyu azat etmesidir ki ekseriya târafey- nin muvafakatile olur, eFilân mese- leden dolayı borçlu filândan hiç bir matlubum kalmadığı cihetle kendi. sini İbra ederim.» diye sened veren alacaklı borçluyu borcundan kurta- Tır ki bu suretle sukuta uğramış bir borç için takibat yapılarak ödenme- $i temin edilemez, 5) İmkânsızlık: Faraza biri diğe- rine yüzbin kutu Kibrit imâl etmeği taahhüt etse ve bu taahhüdünü ifa edeceği sırada. devlet bir kanunla kibrit imâlini inhisarı altına alsa ta- bildir ki, müteahhit borcunu İfa ede- miyecektir. Ve böyle borçlunun ku- suru olmaksızın vecibenin ifası gay- ri mümkün olunca vecibeyi artık sa» kıt addetmek zaruri olur. (6) Mururuzaman: Kanunda yazi Jı müddet içinde alacaklının borçlu- su aleyhine hiç bir dava ve hareket- dokumalar alacağız. Macaristanla da yeni bir ticaret anlaşması yapmak için hazırlıklar başlamıştır. , Bunlardan başka, Cümhuriyetçi İspanya ile, Frariko İspanyası ile de iki anlaşma yapılacaktır. Bütün bunlardan ayr! bir ehem- miyeti haiz olan Türkiye - Amerika te bulunmaması borcun sukutunu İr-; tar eder ve mururuzamanı isbat eden borçlu aleyhine artık dava devam edemez, İlk bakışta mururuzaman dolayı: sile borçların sukutu insana biraz haksız gibi görünür; ancak meseleyi mubtelif cephelerden tetkik etmek icab eder. Meselâ, bir borçlu borcunu eda ederek bir makbuz almış lâkin bu makbuzu her nasılsa zayi etmis- tir. İşin farkına varan alacaklı ken- disini tekrar takib etse müururuza- ! man onun için bir kurtarıcı olmaz mı? Uzun zaman takib edilmeyen bir alacağın alınmış olması ihtimali de kuvvetli değil midir? Sonra, çök €v- vel cereyan etmiş muamelelerin lerini, subut sebeblerini tesbit etmek Nİ ve hakikatı meydana çıkarmak ne kadar güçtür. Bu gibi eski davaların adedini mururuzaman yolile tahdid etmek ilelebet devam edecek ihtilâf. lara set çekmek demektir ki, şüphe- siz pek doğrudur. “Vefat sebebile, iflâs sebebile, ehli- yetsizlik sebebile bir takım borçların sukut ettiği de vakidir. Avukat Emcet Ağış arasındaki müzakerelerin de yakında biteceğini ümid ediyoruz. 3 Hâsılı bir taraftan bereketli tarlak lar, bol mahsul, diğer tarafta fazla mikdarda istihsal yapan fabrikalar... Ve bu seneki mahsulümüze mahroğ temin eden yeni ticaret anlaşmaları... bütün bunlar iktisadi kalkmmamı- za ald üç manzaradır. H.â “5