| . Cenubi Afrikada kadınlara nişan yüzüğü yerine, nişan gerdâhlığı ta- karlar. Ve onlar bu gerdanlıkları da- “İma boyunlarında taşırlar, Afrikada nasıl nişanlanıyorlar Afrika kabilelerinden birinde bir i genç erkek bir genç kıza bir kuzu he- diye ederse, o genç kızla nişanlanmış sayılır, Sütlü kahve ağacı Brezilyada yetişen bir nevi kahve ağacının dalları kesildiği zaman bu dalların içlerinden beyaz bir mayi akar ki, görünüşü itibarile aynen süde ben- yer. . Estonyada bulunan bu garip hay- yanım ön ayakları at ayağı, arka ayak- 'arı da inek ayağı şeklindedir. Biz iki karde- şiz.. Öbür kardeşi- mi ml soruyorsu- nuz.. O burada de- ğil ama, ha bura- da, ha burada yok müsavi.. o Çünkü beni (görürseniz onu görmüş, onu görürseniz (beni görmüş kadar olur- sunuz. İki süt dam- mahallenin bekçi- sine yaptıklarımızı hiç sormayın. Bİ- zim bekçi Ali Oö- man epey yaşlı adamdır. Bir gün ben teyzemin evi- ne gitmiştim. Tey- zemin evile bizim ev arasında Iki s0- kak var. Teyzemin Iâsı, affedersiniz yanlış (söyledim. Pek o kadar süt beyaz değiliz. İki süllü kahve dam- lası biribirine. Bu da olmadı. O ka- dar da esmer de- giliz.. Daha başka türlü söyliyeyim: Pek bembeyaz ol- mıyan iki süt dam- lası biribirine ne kadar benzerse ben de kardeşime o kadar çok benzerim. O da kız, ben de kızım, oda on ya- şında ben de on yaşımdayım. Oda Ayni günde doğmuş, ben de ayni gün- de doğmuşum. Sizin anlıyacağınız, bir ikiziz. İkimizden biri ötekinden on dakika evvel doğmuş ama biribirimi- 76 karişmışiız, hangimizin evvel, han- gimizin sonra doğduğunu unutmuş- lar, İlk doğanın, ya benim, ya kardeşi- min adımı İffet koymuşlar. Ondan sonra doğana da Kısmet adı takılmış. "Tabii biz biribirimize karışınca adlari- mızı da biribirlerine karıştırmışlar.. Şimdi doğru dürüst hangimiz İffetiz, hangimiz Kısmetiz bilmiyoruz. Belki ben İffetim, belki de Kısmetim. Her ne İse bu bahsi uzatmıyayım Biz biribirimize benzediğimiz için bazan bundan memnun oluruz.. Ba- zan da zararını görürüz. Meselâ kar- deşim bir yaramazlık yapar, ânnem görür, fakat birdenbire yaramazlık edenin o mu, yoksa ben mi olduğu- mu tayin edemez. Babama söyler, babam kardeşimin yerine beni azar- lar, hatlâ bazan da döver.. Tabii bu- | nun aksi de oluyor. Yani benim yeri- me kardeşim dayak yiyor. İyiliği de var ya. Kardeşimi alıp gezmeye götürüyorlar. Ben evde kalı- yorum. Komşulara musallat oluyo- mars a tr m Güneşin sıcaklığı 2 Za —— — —. — Ser Âlimlerin söylediğind göre güne şin şuaları hararet taşımazmış, Fa» kat, üzerine çarptığı eşyaların içinde meydana getirdiği hafif bir ihtizaz onları ısıtıyormuş, rum. Komşunun kedisini yakalıyor, kafese hapsediyorum. Yahud, bütün komşu çocuklarını topluyor, onlara öğretiyor, sokaktan geçenlere dil çi- karttırıyorum. Ertesi gün konu komşu anneme ba- büma benim yaptıklarımi haber veri- yorlar, Fakat ben o gün meydanlarda görünmüyorum. Kardeşim de hiç bir şeyden haberi olmadan uluorta dolaşı- | yor. Ellerine geçiyor. Benim yerime | o azarı işitiyor, o dayak yiyor. Bazan da iki kardeş anlaşıyor. Tür- lü muziplikler yapıyoruz. Hele bizim sr 3 Temmuz BilmecemiZ Oku Kış Yaz Deme Yaz Yukardaki kelimeleri yerli yeri- ne koyup cümleyi düzeltiniz. — Bilmecemizi doğru halledenler- den birinciye: 10 lira, ikinciye 5 lira, üçüncüye 3 lira, dördüncüye 2 lira beşinciye 1 lira, ayrıca 75 ka- rilmize de muhtelif hediyeler ve- rilecektir. Yerde yatan ağaçlar Sıcak memleketlerde yetişen bu ağaç bizim bildiğimiz ağaçlar gibi de- ğildir, Yükselmez, yerde yatmış bir halde uzar, - Afacanın büyümesini beklediği elma evinden Ali Osma- nı çağırdım! — Ali Osman, dedim, gece oldu ben eve yalnız gi- demem. Beni bir daha dönüşünde bizim eve götür. — Peki! Dedi, Bizim eve doğru gittiği za- man kardeşimi ka- pıda bulmuş, Kar- deşim onu çağırmış; — Al Osman! Ali Osman durmuş. — Beni teyzemin evinden cebinde buraya kadar getirdiğin için teşek- kür ederim! Demiş, Ali Osman bir şaşırmış, bir korkmuş ki sormayın! Bir günde buna benzer bir şeyi çöpçüye yaptık. Çöpçü kapıda idi, Ben üst kattan başımı çıkardım. — Çöpçü! Dedim. Çöpçü baktı: Başımı içeri çektim, Alt katta olan kardeşim pen- cereden başını çıkardı. — Çöpçü sana söylüyorum. O başını çekti. Ben baktım: — Çöpçü! Çöpçü gözlerini uğuşturdu: — Ya ben rüya görüyorum, yahud- da bu kız bir şeytan. Evin üst katın- da iken ayni zamanda da alt katında oluyor. Buna öyle güldük, sormay'ın. Durun size bir şey daha söyliyeyim mi? Karşınızda &öze başlıyanı tanı- yor musunuz? Tanıyorsunuz öyle mi? Benim hal, İşte bakın olmadı. Kardeşim söze başlamıştı. Bir aralık sahnenin yanına doğru gitmişti ya o sırada o çıkmış ben girmiştim, Gördü- nüz ya sizi de aldattık. #* m Sene ve dünya öyle güldük ki Sene üçyüz altmış beş gündür. Fa- kat dünya senelik devrini 366 günde yapar. ğ Japon kadınlarının saçlari 1 © Japonyada bir kadının içtimat s8 viyesi, saç tuvaletinin şeklinden anla» şılır. Balıklar pul değiştirirler mi?) Balıklar pul değiştirmezler. Sırtlar rında pulları ölünceye kadar muhafa- za ederler, i İlk telefonla f Li : - Telefonun ilk icadında yapılan âlefe lerle hem söylemek hem de dinlemek $ imkânsızdı, Bir taraftan yalnız söy“; liyebilir, diğer taraftan da dinlerdi. Hem söylemek, hem de dinlemek için İki ayrı âlete sahip olmak lâzımdı. , ii I Zi) Göz nasıl aldanır Resme bakın.. bir taraf dolu, bir tar raf boşlur, Fakat göz aldanır ve ne “| tarafın boş ne tarafın dolu olduğunu 7 söyliyemezsiniz! | / At mezarı Hindistanda, At mezarı denilef mükellef bir mezar vardır, Bu mezaf büyüklerden birinin çok sevdiği ata'pi öldüğü zaman onun için yapılmıştır. - — yrah, biiyüyen meğer elma değil, içindeki ku