İ Dünya kupası maçlarında! > parlıyanfutbolcüler Brezilyalıların talihsizlikleri - Başaşağı şüt &tan santrfor - Degajman yapmıyan müdafi ye i İtalyanların yeni bir muvaffakıyeti ile melicelendiği okuyucularımızın malünudur, Bu sefer büyük bir alâ- ka giren ve Fransız futbol federas- yönuna 2 milyon franklan fazla kâr bırakan bu müsabakalardan” Avrupa gazeteleri hâlâ bahsetmektedir. Bil- hassa üçüncü dünya kupasına işti- rak eden yegâne cenubi Amerika ta- kimi olan Brezilyalılar gösterdikleri marifetlerle birçok spor münekkidlerini kendilerine hayran bırakmışlardır. Bunlardan biri olan Fransızların ta ış spor muharrirlerinden Mario Brunun bilhassa Brezilya oyuncula- rından bahseden bir yazısını çok en- teresan bulduğumuz için aynen ter- cüme ediyoruz: «15 gün içinde dünyanm dört bir tarafından gelerek Fransada toplanan en meşhur futbolcüler bize maharet- lerini seyretlirdiler, Bunların arasın- dx Arsenalın meşhur Ted Dreykinden üstün olduğu söylenen Piola gibi ba» zıları şöhretlerini büsbütün yükselt- tiler. Şaroşi gibi bazıları da bizi su- kutu hayale bıraktılar ve Loonidas gibi parlıyan yeni yıldızlar görüldü. Brezilyahların talihsizliği Ben üçüncü dünya kupası maçla» rından yedi tanesini (o seyretmeğe muvaffak oldum, Bu turuanın en cazip numarası olan Brezilyanın Üç büyük muvaffakıyetini gördüm. Eğer Breziiyalılar üçüncü dünya ku- pası maçlarında daha büyük muvaf- fakıyetler gösteremedilerse bunun se bepleri iklime alışmamaları ve birçok defalar fena hakemlerle oynamalar rıdır, ” Meselâ Bordada oynanan ve bera- beriikle biten birinci Çekoslovakya maçında hakemin lüzumsuz şid- deti yüzünden dokuz kişi kalan Bre- zilya takımı az kalsın mağlüb olu- yordu. Bundan başka Marsiiyada İtalya le oynadıkları maçta Brezil- yalılara verilen penaltı biraz haksız 4di, Eğer Brezliyahların maneyiyatı- nı kıran bu penaltı verlimeseydi, bel ki de İtalya milli takımı ikinci defa dürya kupasını kazanamıyacaklır, Zira © taktiği zayıf olmakla beraber her biri hakiki bir virtüoz olan Brezilyahlar belki de bu maçta İtalyayı tasfiyeye Üç muvaffakıyet Size biraz evvel yukarıda behsef- tiğim Brezilya fulbolcülerinin göster- diği üç büyük muvaffakıyetten, ha- rikulâdeliktern, bahsedeceğim. Bunlardan birincisi Bordoda oyna- nan ilk Çekoslovakya maçında oldu. Sağ hafları Prokoplo ve sol mudafi- leri Mahadoyu kaybeden Brezilya ta» kımı 9 kişi kalmış ve 10 kişi oynıyan Çekoslovak takımının şiddetli hlicum- Jarım defetmeğe çalışıyordu. Çevik kalecileri Valter, iyi müdafileri Na- Tiz, muavinleri Affsinho ve maçtan sonra bir adım bile yürüyemediği halde fevkalâdelikler (o yaratan mer- kez muavin Selveira bir çok defa- lar muhakkak addedilen golleri güç- Tükle kurtarıyordu. Bütün takım ken- di nısıf sahasına çekilmiş ve maçı berabere (o bitirmeğe çalışıyordu. Çe koslovakların bu müthiş tazyiki es- nasında birden soliç Peraslo topu ka- parak hücuma geçti. Üstüste birkaç rakibini çalımla geçen bu oyuncuyu kimse durduramadı. Nihayet bütün rakiplerini atlatarak sahanın bir ba- şırdan öbür başına kadar ilerledi ve nihayet kaleci ile karşı karşıya kal. dı, bütün yorgunluğuna rağmen çek- tiği köşeyi tutan kuvvetli şütü meş bur kaleci Planiçka cidden güzel bir Plonjonla önledi. Fakat Perasionun yalnız başma yaptığı bu hücum ha- rikülâde idi, Başaşağı şüt atan oyuncu İki'gün sonra Brezliyalılar tekrar Çeklerle karşılaştılar. Du maçta bir #ralık Brezilya sağaçığı topu geri doğru ortaladı Kaleden 30 metre , 4 karşılaşiyordu. Oyunun daha ilk da- | i | uzakta ve bir adam boyu irtifadan geçen topa Çek müdafileri aldırmadı lar. Fakat birdenbire arkası kaleye dönük olan Leonidasın bir takla ata- rak başı yerde ve ayakları havada demir gibi şüt çektiği görüldü. Bu Şütteki maharet, kuvvet ve çevirişte * ki fevkalâdelik zaviyenin kapalı ol- masına rağmen topun kaleyi tutuşu cidden harikülâde idi. Stadı dolduran binlerce halk bu muvaffakıyeti hayretle alkışladı. Fa- kat ne çare ki top şütün mahreki üze- | rinde bulunan Çek kalecisi Burkertin eline geldi ve bü sayede muhakkak bir gol kaçmış oldu İki gün sonra tanınamıyazak de- rece bözük oynıyan Brezilya takımı ağır ve cansız bir halide İtalyanlarla kikalarında İtalyanların müthiş mer- kez muhacimi Piola kaleye birkaç metre mesafede topla beraber demar- ke kaldı, Çektiği sıkı şüt gol oldu zannettik, fakat tam bu sirada kon- trpiyeye düşmüş olan Brezilya kale- cisi fevkalâde bir plonjon yaparak Avrupanın en tehlikeli merkez mu- haciminin bu sıkı şülünü çevirmeğe muvaffak oldu, Domingos, Tim, Bikel Şüphe yok ki Piola, Ferrari, Mezza, Abeglen, Mineli üçüncü dünya ku- pasında en fazla muvaffak olan oyun» Culardır. Fakat bunlar eskidenberi tanınmış meşhur yıldızlar olduğun- dan burada bunlardan tekrar behset- miyorum, Üçüncü dünya kupasında parlıyan yeni yıldızlardan bilhassa üçü herke- sin nazarlarını kendi üzerlerine çekti: Domingos, Tim ve Bikel. Bunlardan ilk ikisi Brezilyalı ve öbürü de İsviç- relidir, Bunlardan çıkolata renkli müdafi Domingos müteaddid defalar Arjan- tin, Brezilya ve Uruguay şampiyonu olan takımlarda oynamışlır. Fakat maç esnasında yaptığı hileli, fena hareketler yüzünden bu üç memle- kette de zaman zaman boykot ceza- sına çarpılmıştır. Domingos üçün- cü dünya kupası maçlarında cenubi Amerikanın hem en müdafii ve hem de fena karakterli müdafii vasıfları- mı bir daha gösterdi. Bu oyuncu Bre zilya takımı İle yaplığı üç maçta üç penaltıya sebep oldu ve bunlardan biri de belki takımının şampiyon olama- masına mal oldu. Fakat buna rağ- men Domingos fevkalâde bir müda- fidir, İlk maçında alışmadığı çamur- İu bir sahada oynıyan ve harareti 39 olan Domingos fazla muvaffak ola- madı, Fakat bundan sonra yaptığı maçlarda çok güzel oynadı. Zenci müdafiin en büyük hususiyeti diğer müdafiler gibi degajman yapmama- sıdır. Domingos bilhassa vücud çalım- iarile karşısında oyuncuların hücum- larından kurtulur. Topu gayet kolay- hıkla kapar ve tam yerini bulan pas- lar verir. Asla Avrupa müdefileri gi- bi degajmanlar yapmaz. Brezilyalıların nazarı dikkatini cel- beden diğer bir oyuncusu da Bordoda bir tek maç yapan Tim oldu, Avrupa sahalarında bu oyuncu kadar mü- kemmel çalım yapanı görülmemiştir. Tim ayaklarile vücudile fevkalâde çahm yapıyor ve topu ayağına ge- çirdi mi rakib müdafaayı allak bul- lak ediyor. Nihayet İsviçre takımında santrfor ve açık oynıyan Bikel de dünya kupa- sında parlıyan yıldızlardan biridir. 20 yaşında, iri vücudlü ve daha İri- leşeceği muhakkak olan Bikelin is- tikbali çok parlaktır. Top kontrolün- deki kolaylık, gayet kolay manevra etmesi, şütlerindeki kuvvet çok mü- kemmeldir. İsviçrenin Almanya ile oynadığı iki maçta Bikel her hücü- munda Alman müdafaasını deliyor- muş gibi bir his bırakıyordu. Bikeli İngilterenin büyük (fufbolcülerini taklid ederek oynamakta ve onlar * kadar his bırakmaktadır, Bugün ve yarınki atletizm müsabakaları Mısır ve Yunan atletlerinin iştirakile Kadıköyünde Fe- nerbahçe stadında yapılacak Bugün ve yarın Misir ve Yunan at- letlerinin iştirakile Kadıköyünde Fe- nerbahçe stadında atletizm müsaba- kaları yapılacaktır, Mevsim başından- beri Monitör Nalii Moranın gayretile İyi bir şekilde çalışan atletler mart- tan itibaren yapılan birçok müsaba- kalarda iyi derece elde ettiler, Bil hassa bu dereceler meyanında 800 ve 110 metrede Türkiye rekorlarınn etale edilmesi, 10 bin metrede Türkiye rekorları kırılması şayanı dikkattir. Ankarada yapılan müsabakalardan sonra İstanbulda yapılan Gül kupa- sında pek iyi dereceler elde edileme- di. Bunda birçok birinci sınıf atletle- rimizin bu müsabakalara iştirak ede- memeleri, müsabakaların Taksim gi- bi fena bir pist üzerinde yapılması- nın çok tesiri oldu, Bugün ve yarm yapılacak müsabakalarda ise atletle rimizin kıymetini dost Misir ve Yu- nan atletleri ile ölçmek fırsalile kar- şılaşmış oluyoruz. Hiç şüphe yok ki Atletlerimiz iyi dereceler cide etmek için eilerinden geldikiri kadar çalışa- rak belki de birçok yarış ve müsaba- kalarda Türkiye rekorunu kırmağa muvaffak olacaklardır. Bilhassa bu- gün yapılacak olan 800 metre koşu ilç 110 manlalıda rekor kırılması ih- timali kuvvetlidir. Müsabakalar buğün ve yarında Fenerbahçe stadında (yapılacaktır. Bugünkü müsabakaların programı $u şekilde tesbit edilmiştir: Saat 16,30 dan itibarn: 110 metre maninli, 100 metre, 500 metre, 400 metre, 300 metre, 100 met- Te üçüncü kategori, 400 metre üçün- cü kategori, gülle atma, uzun atla- ma, sırıkla yüksek allama, cirid at- ma, 47400 metre bayrak. Yarınki müsabakaların programı da şu şekilde tesbit edilmiştir: Saat 16,30 dan ifibaren: 200 metre üçüncü kategori, 200 metre, 1500 metre, 400 manin, 10000 metre, 4Xx100 metre, Balkan bayrak yarışı, yüksek atlama, üç adım, disk atma, cirid atma, * 'T. 8. K. Atletizm Federasyonu 2-3 temmuz 1938 cumartesi ve pazar günleri Mısır ve Yunanlı atlet- lerin iştirakile Fenerbahçe stadında yapılacak olan atletizm bayramı için biletler stad gişesinde talebe ve kü- çüklere 10 kuruşa büyüklere 25 ku- ruşa satılacaktır . İnegölde spor İnegöl (Akşam) — İnegöl İdman- yurdu futbol birinci takımı Yenişehire giderek orada tek klüp bulunan Genç- ler birliği spor klübünün futbol birin- ci takımile güzel bir havada maç ya- parak 4-0 galip dönmüştür. Evvelc3 İnegöllüler, Yenişehirlileri zorlukla yenip ve birçok defa da mağlübiyetle İnegöle döndükleri halde bu seferki gidişlerinde Yenişehirin eski oyuncu- larının dağılıp, yeni yetişen gençleri karşılarında bulmuşlardır. Yenişehirliler sonbaharda İnegöle gelip bu maçın revanşını yapacaklar» İstanbul Spor Başkanlığından: Bu tadır. «AKŞAM» abonelerine hususi tenailât yapılır. Sahibi Bay Enda mürseaat, SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdü Tefrika No. 164 Sabahaddin beyin vaziyeti - Donan hareketi nasıl akim kaldı ? Harbiye nazırı Etem, Şürayi devlet reisi âyandan Zihni, Adliye nazırı Ha- san Fehmi paşalar, Maliye nazırı Nu- ri bey, Maarif nazırı Abdürrühman Şeref efendi, Ticaret ve Nafta nazırı Kapriyel Nöradonkiyan efendi, Oman ve Maadin nazırı Mavro Kordato efen- di, Evkaf Nazırı Hamade paşa, Da- hiliye nezaretine vekâleten Adil bey, Bahriye nezareline vekâleten Hacı Emin paşa. Hattı hümayunda şeriat ahkâmına bir kat daha riayet olunması tavsiye- sile kanunu esasinin muhafazası ira- desi kadar kabinenin de renksizliği göze çarpmamak kabil olmuyordu. İkisi de zemin ye zamanın icabların- dan görünüyordu. Kabine o kadar za- yıf idi ki hangi taraftan üfürülse yıkı- Jacaktı, Hiç bir kuvvete istinad etmiyordu. Ne Abdülhamide, ne meclise, ne âsi kuvvete, ne matbuata ve efkârı umu- miyeyel Rumelide hazırlanmak üzere bulu- nan Hareket ordusunu bu arada tabii saymıyoruz! Bununla beraber Abdül- hamidin hal'i gibi en mühim vakalar- dan biri bu kabine zamanında cereyan etti. Bulgar krallığının tasdikini tazam- mun eden itilâf hâlâ muallâk bulu- nuyordu. Bulgarlar İstanbul ihtilâlini fırsat ittihaz ederek tazyiklere kalkı- şınca Tevfik paşa harici bir gaileye de meydan vermemek dirayetini gös- terdi; bu itilâfı imzaladı Budabu kabine hesabına ikinci mühim iş oldu. Bu ihtilâl hareketinde Ahrar fırka- sı aldanmıştı. Körükledikleri bü hareket ten onlara İttihad ve Terakkinin bir kaç gün için iskatından başka bir fay- da hasıl olmamıştı. Ahrar reisleri iptida kendilerini ik- tidar mevkiine getireceğini sandıkları bu teşebbüste ipin ucunu elden kâçır- mışlardı. İhtilâlei askerlerle beraber İttihadı Muhammedi cemiyeti vaziyete hâkim kesilmişti! Bu hal ile Ahrarmda, Fodakâran cemiyetinin de ümidleri suya düşmüş- tü. Her iki teşekkülün evvelce sadaret makamına namzedleri olan Prens Sa- bahaddin ihtilâlin aldığı kanlı şekil üzerine korkmuş, bütün ısrarlara rağ- men fikrinden caydığını, kan ile ku- rulacak bir hükümetin riyasetine ge- çemiyeceğini katiyen bildirmişti. Nâzım paşa da harbiye nezaretini kabul eylemekten ayni suretle itizar etmişti. Bay Salih Fuad Milliyet gazetesin- de neşrettiği (Son sultanın sor cina- yetleri) tefrikasında bu imtinaın se- bebi hakkında şu malümatı vermekte- dir: (Şehzade Vahdeddin Prens Saba- haddini nezdine celb ile Abdülhami- din Ahrar ve Fedakâranı ümmet tara- fından Reşad efendinin tahta çıkması hakkında alınan tertiblere vâkıf ol- duğunu, avcı kıtalarının kayıddız, şartsız Abdülhamide münkad bulun- duklarını, onun bir emrile Fedakâran reislerini de, Ahrar mensublarıni da katliâm eyliyeceklerini bildirmişti. Bu ziyaretten sonra Prens Saba- haddin Nâzım paşayı nezdine davet ederek Ahrar liderliğinden çekildiğini beyan etmiş, Serbesti sahibi Mevlân- zadeye de hali açıkça anlatarak onu da korkutmuş ve kendisi gibi bitaraf bir vaziyete sokmuştu.) Ahrarın lideri olduğunu daima red- deden, fakat Ahrar ile münasebetini de gizlemiyen Prens Sabahaddin ise izahnamelerinde bu sırada kendi sureli hareketini şöyle anlatır: (Canımı dişime takarak donanma- ya gittim. Hürriyetperver tanıdığım bir kaç zabitin umumun selâmefi na- mına vicdanlarına müracaat ettim: — Vatanı kurtarmak için Abdülha- midin halinden başka çare kalmadı. Yıldız donanmanın toplarına karşı duramaz! Bir meşveret meclisi ak- deyleyin; mümkünse İttihad ve Te- rakki âzasınıda buraya toplayın, müttehid düşerseniz Mehmed Reşad efendiyi derhal iclâs edin! dedim. Hakikâten mebüslar ile âyanı ihti- Yâlcilerin tehdidlerinden kurtarıp do- nanmaya almak ve Abdülhamid zumsuz bir çok cinayetlerin f meydan vermeden kanuni bir ketle derhal hal'etmek her bakım müraccahlı. Fakat beni unutarıi ğim bir nezaketle kabul eyliyei mütaleama hak veren zabitlerden zıları maatteessüf firarı daha gördüler; diğerleri de bittabi si mecbur oldular.) O zabitler o saatlerde böyle bifi şebbüse kalkışsaydılar hayatlarırdi yere harcamış olmuyacaklar Âyan ve mebusandan davetlerine niyet edip iştirak edecek kimseyi Jacaklar mıydı? Burası pek şüphı Çünkü artık bahriye neferlerinini yük bir kısmında da hissiyat AN hamidin lehine galeyana getirili Ali Kabuli vakası bunun delilidir. Bay Ahmed Bedevinin hususi Jarında 31 mart hâdisesinde Sabahaddin beyin sureti yetperver diye Murad beye hü vardı; onun Avrupadan avdetini kaları gibi bir cinayet telâkki eti onunla yalnız edebi, içtimat mi şalarda bulunurdu. Prens sarayi vetlerine hiç ienbet ve şehzadeli iadei ziyaret etmemiştir, Abdülhi din tahtta bırakılmasından dola; tihadeıları daima tenkid ederdi. onlara hiç affetmedi. 31 mart hâdisesini kendisine İptida İttihad ve Terakki aleyf hazırlanmış gibi görünen kıyam Tâzımdı, Sabahaddin bey bir me neşrederek ulemayı intibaha vet etti, Fakat bu kâfi değildi, Âsi rin taşkınlıklarına mümaşat yını tehdid için dol n ele almak muvafık olacaktı arasında donanma âskeri ü yordu. Bunlara istinad ile belki dülhamidi hal'ettirmek mümkün bilecekti. Donanma askerini m Fazlı bey ile beraber istimbota Heybeliada cihetinde bulunan nullah) kruvazörü süvarisi beyle görüştü. Ona açıkça midin hal'ini teklif etti. Enver — Bu işi ben tek başıma Diğer süvarilerle görüşeyim, Cevabını vermesi üzerine bir torpito ile Beşiktaş önündeki midiyeye gittiler ve süvarisi Vasıf le görüştüler. Vasıf bey: — Bu kıyam meşrutiyet ale: ise diğer arkadaşlarla görüşür, fık kaldıktan sonra müştereken zi topa tutar ve yakarız. Dedi. Bu içtimaa (Asantevfik) varisi Ali Kabuli bey de davet o da bu karara iştirak eylemişti. bahaddin bey bunun üzerine avdet etti, O gün akşama doğru kötü hal alındı. Çatalcadaki askerlerin bihte bulundu. Emin efendi ile bey İstanbula, İstanbuldan yeye gittiler. Vasıf bey gene: — Sabah olsun arkadaşlarla şelim. Eğer onlar da muvafakat se hemen lâzım gelen hareketi nz. Cevabını verdi. Emin efendi il lı bey yalıya avdet ettiler. O gece sin yalısı civarında sarayları sullanların itbut tarafından kurşunlar atılmağa başlandı. (Arkası .B BEREBARER EREB EFİ2H. EE. 4 BER. g a SEK ER. SBEREPREHZE RS EŞEŞE Di zili: RE SEYEEEEK