17 Haziran 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

17 Haziran 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bahife: AKŞAM Hacıosman bayırı cinayeti Muhiddine elini çekmesi ihtar edilen meçhul kadın kim? Tahkikat devam ediyor. Dün de bir çok kimselerin malümatına müracaat edildi Hacıosman bayırında şoför Ömer 'Lütfiyi İpsalada meteoroloji memur- larından B. Muhiddini öldürdükten sonra ayni tabancanın kurşunile kendi- 3ğ si de yaralanarak ölen Ali Rizanın bu cinayetleri hangi âmil ve saikler al- tında işlediği etrafındaki tahkikat devam etmektedir. Tahkikata idare eden müddelumu- mi muavini B. Hakkı Şükrünün em- rile evvelki gece ve dün zabıtaca daha bazı kimselerin malümatına mürace- at edilmiştir. Bu cümleden olmak üzere otel kâtibi Necati dinlenmiştir. Necati, evvelki güne kadar Sirkecide istasyon karşısında Karabiga otelinde kâliplik etmekte Iken evvelki gün va- zifesinden ayrılmıştır. Necati, iki buçuk ay evvel, Tepeba- şında Britanya otelinde çalışmış, ora- dan çıkarıldıktan sonra bir müddet başta gezmiş, nihayet bir ay vvel, ma- yısın on beşinde Karabiga oteline kâ- tip olarak girmiştir. Necatinin bu oteldeki kâtipliği sıra- sında, evvelce Britanya otelinden de tanıdığı Ali Riza, bu otele de gelmiş- tir, Ali Riza, Beyoğlundaki pansiyo- na nakletmeden evvel on gün kadar Karabiga otelinde kalmıştır. Necati, vakit vakit Ali Riza ile âlem- ler tertib eder ve Sirkeci civarında ve Beyoğlunda bazı gazinolarda bir ta- kım Kadınlarla beraber eğlenirlerdi. Bu muhabbet âlemleri esnasında, Ne- cati, Ali Rizaya karşı daima «ağabey» hilabında bulunmuştur. Necati, bu sıralarda, evvelden tanı- dığı Sevimi de ona takdim etmek is- temiş, ve bundan daha evvel Sevimi bularak bir ağabeyisi olduğundan, onunla beraber yaşarsa mesud ola- | cağından bahstemiştir. İşte Sevim, | bunun üzerine Ali Riza İle tanışmış ve | evvelce yazıldığı gibi, son olarak Ele- ninin pansiyonuna yerleşmişlerdir. Ahçı Sabri ne diyor? | Sevim'in. ifadesinde bahsetmiş ol- duğu Anafarta vapuru ahçısı Sabriye gelince, buda poliste malümatına müracaat edildiği zaman: — Ben Sevimi, Anafarta vapurile İzmirden İstanbula gelirken tanıdım. Benden evvel Niyazi kaptan kendisi- Je tanışmış, İstanbula geldiğimiz za- man, Niyazi kaplan, beni çağırarak, bu kadına oturacak bir oda bulmamı rica etti, Ben de bir. müddettenberi tandığım Beyoğlunda Nane sokağın- da pansiyoncu Sofiye giderek Sevime bir oda kiralamasını söyledim ve oda- Para Tü Nakleden: (Vâ-Nü) iye, kendisine Söylenen bu söz- lerde bir ümid kapısı bulmak için gay- rühtiyari sordu — Fikrinde samimi misin, yavrum? İçinde bir şeylerin öldüğünü; ölme- mek için son bir nefesle hayata ya- pışmak istediğin! hissediyordu. Suzan, tatlı bir tebessümle: — Elbette! - dedi. - Yemin ederim ki samimiyim! Sana itimad ettiğim kadar babama da ediyorum. Nasıl ki sen çirkin ve alçakça bir şey yapmaz- san, babam da kendini küçültecek bir iş işliyemez. Bilmem ki anneciğim, saçmalara nasıl inanıyor da kendin! üzüyorsun? Hattâ babamın en son cümlesi onun ne kadar mânasızlığa düştüğünü isbat etmiyor fu? «Bo- şanmak!'» Bunu, o, bir saniye bile dü- şünebilir mi?.. Serden, benden nasıl ayrılır? Hadiy », teselli eden bu cümlelerin tesirile, şaşkın şaşkın, kendini avut- mağa çalışıyordu. Dışarda otomobil sesi işitildi, Suzan yerinden fırlıyarak: zünden. Aşk ve macera romanı Maktul Muhiddin'in (X işaretli) İpsalada bir grup arasmda resmi yı tuttuk. Sevim, burada ancak iki gün oturdu ve çıktı gitti. Hâdiseye ald başka hiçbir malümatım yoktur. de- miştir, Meçhul kadın kim? Dün bazı noktaların tamiki için ma- dam Eleninin zabıtaca tekrar malü- matına müracaat edilmiştir. Diğer taraftan Ali Riza tarafından İpsalada öldürülen Muhiddinin evra- kı arasında bulunan R. imzalı bir mektupta, meçhul bir kadından âr- tık elini çekmesi ihtar edildiğine gö- re, Riza ile Muhiddinin bir kadın me- selesinden aralarının açik olduğu an- laşılmaktadır. Fakat bu kadının kim | olabileceği hâlâ teayyün edememek- tedir. i Sevim, namı diğerle Sabriyenin Mu- ! hiddini hiç tanımadığı katiyetle ifade cimesine, esasen Sevimin de bu şekil- | de Iki adamın birden canına kıydıra- | bilecek derecede bir şahsiyet olmama- sına göre, bu kadın Sevim olması ih- timalleri azalmaktadır. Maamafih, Sevimin Eskişehirden pansiyona yazdığı mektupta, eşyanın polisin eline geçmeden gönderilmesini istemesi, üzerinde şüpheler uyandır- maktadır. Sevim, bu noktayı bir tür- lü izah edememekte, kocasile olan bo- şanma davası dolayısile polis ve mü- başir tarafından aranmış olduğunu söylemek suretile, bu mektubunu bu- na atfelmektedir. Emniyet, direktörlüğü ikinci şube birinci kısım :komiseri B. Abdür- rahman ileikinci komiser Cemal, müddeiumumi muavini Hakkı Şük- Tefrika No, 6 Sonra ne düşünür? Doktor, hastanın yanına gelince sargıda kan lekesini görerek: — Buhran geçirmiş olacak! « dedi. Bezleri açtı. Yeni bir pansıman ya- parak tekrar kapattı: — Ehemmiyetsiz... Hafif bir emora- jr, Pencerenin önüne gitti, Bir büyük ilâç ampulü kırarak iğneyi batırdı, Hasta hafifçe inledi. Mermer konsolun üstündeki saat yediyi vurdu. Odanın - pencerelerini kurşuni -bir sis kaplamıştı. Pertev, Hadiyeye dönerek: — Hanımefendi! Pek yorgun bir haliniz var. Hastanızı merak etmeyin. Sizi temin ederim ki kurtulacaktır. Odanıza çekilin. Biraz dinlenin! Ben burada bu akşam beklerim. Kadın, kocasının başı ucunda kızi- Je yalnız kalmak istiyordu. Marazi bir inadla: — Hayır; hayır! - dedi. Sonra samimi ve nazik bir eda ile Möve etti: — Mademki kocam tehlikede değil- miş ve siz yarın büsbütün İstanbula rünün emri altinda icab edenlerin malümatlarına müracaate devam et mektedirler, ; Muhiddin'in hayatı İpsala (Akşam) '— İpsalada katil Ali Riza tarafından öldürülen B. Mu- hiddin hakkinda şu malümatı aldım: B. Muhiddin Eskişehirde tayyare baş- çavuşluğu yapmış, sonra meteoroloji istasyonlarına memur olmak için An“ karada meteoroloji stajı yapmıştır. Katil Ali Riza ile Eskişehirde tanış- mıştır. Muhiddin stajını bitirdikten son- ra Adana meteoroloji memurluğuna tayin edilmiştir. Adanada iken Ali Ri- za ile muhabere ektiği ve sık sık Ali Rizadan bahseylediği: anlaşılmıştır. Muhiddin yedi aydanberi İpsalada bulunuyordu. Burada âdetâ mün2e- vi.bir hayat yaşıyordu. Son günlerde İ görüştüklerine, 15 hazirfanda bir ay izin alacağını ve İstanbula gideceğini söylemiştir. İpsalada postayı sabır- sızlıkla bekler ve'sik sık mektup alırdı, Tahkikat yakında tamamlanacak Vakanın etrafli bir şekilde tavazzuh edebilmesi için İpsalada Ali Rizanın, Muhiddin adında bir meteoroloji me- murunu öldürmesi ve kendisinin de ölmesile neticelenen vaka etrafında orada yapılan ilk tahkikata ald dos- yanın gönderilmesi için. İpsala adli- yesine tezkere yazılmıştır. Şimdiye kadar yapılan tahkikatta, bunun alelâde bir cinayet olduğu tes- bit edilmiştir. Ancak ne şekilde ve ne işinizin başma inmek mecburiyetin- desiniz; bari bu boş saatlerinizi sizi çok seven validenisin yanmda geçi- rin... Lâzım olursa size haber yollar, gelmenizi rica ederiz... Acaba ne z8- man tekrar köye teşrif edeceksiniz? Ancak bir ay sonra... Hastane- de çok işim var! — O halde Bedia hanımefendiyi oğlundan mahrum etmiyelim. Delikanlı, genç kıza bakarak: — Müsaade edin de bir kaç saat dahâ burada kalayım! Suzan bu: tatli bakışın ve kalmak için ısrarın maksadını anlamıştı. İçi- ni büyük bir sevinç kapladı, fakat babasının hastalığı ve: annesinin üzüntüsü karşısında bu neşesinden kabahatli imiş gibi utandı. Artık oda, adamakıllı kararmıştı. Lütfi bey, yavaş yavaş mırıldandı: — Hicran! Hep o... o... Hicran... Sustuğu Zaman, geceyle beraber, odayı büyük bir süküt istilâ etti, Bir müddet öyle geçti. Loşluk içinde ya- tağın beyazlığı ve Hadiyenin iki bük- Jüm endamı hayal meyal görünüyor- du. Suzan, sıkıntılı bir sesle: — Elektriği yaksak... - dedi. 'Tavandaki avizeden bol bir ışık or. taliğa yayıldı, Hasta tekrar inledi; — Hicran! Hicrani Pertev, yavaşça: Kayseri mektupları Kayseri - Niğde - Kayseri VI Haziran 1938 atlı gezintisi Kadın erkek on İki günde üç yüz kilom Kayseri (Akşam) — Kayseri atlı spor klübü âzasından 4 kâdın v6 8 erkekten mürekkeb bir ekipin binici- lik öğretmeleri B. Kemalin başkan- lığı altında Kayseriden o Niğdeye gi- diş - geliş olmak üzere 3 günde, 300 kilometre katedilmek suretile, uzun ve toplu bir atlı yürüyüş yapmışlar- dır. ği Program şöyle idi: İlk gün Niğdeye gidilerek orada kalınacak, ikinci gün | Niğdeden Develiye; üçüncü gün, De- veliden Kayseriye gelinecekti. Bu su- retle üç-günde, 300 kilometre tamam- lanücaktı."Bu program aynen tatbik edildi. Bü; Türkiyede toplu ve uzun yürüyüş rekorudur. amm mann mm sebeple işlendiği.tahkik edilmektedir. Bazi gazeteler, dün müddeiumumi- liğe getirilip malümatına müracaat edilen artist Neclâdan maada bu işle alâkadar diğer bir Neclânm da bu- Jundüğunu ve Ali Rizanın eski karısı Yanola hakkında tahkikat yapıldığını yazmışlarsa da müddeiumumilik ne yeni bir Neclâ, ne de Yanola hakkın- da böyle bir tahkikatla meşgul değil- dir. Cinayet etrafında müddelumumi B. Hikmet Onat dün bir muharririmi- ze şunları söylemiştir: — Adli tahkikat hitam bulmamış- tır. Cinayetin niçin ve ne şekilde ya- pıldığı henüz tesbit edilememi Bu hususta İpsaladan gelecek tahki- kat evrakını bekliyoruz. Tahkikatımı- zın pek yakında tamamlanacağı mu- hakkaktır. — Ateşin tesiri... Hezeyan! .. - dedi. Kadın birdenbire başını kaldırarak, telâşla sordu: —- Ayni fikir üzerinde ısrara heze- yanlarda tesadüf edilir mi? — Çok nadirdir, hanımefendi! — Ya.. Genç kız, annesinin ruhunda nasıl | bir ıztırabın, nasıl bir endişenin yer ettiğini görerek: 6 Zavallı anneciğim!» şündü, Doktor devam etti: — Hasta, bührahı esnasında haki- ki bir vakayı, şiddetli bir arzusunu, dimağını işgal eden bir muammayı hatırlarsa hezeyanında onu ısrarla tekrarlıyabilir. Kadın, yavağça: — Ben de böyle tasavvur ediyor- dum! - dedi. Kızcağız annesinin gözleriride öyle bir inkisar okuyordu ki teselli etmek için, tekrar sordu: — Bir hasta, rüya gibi bir şeyler görüp te uzun uzadıya sayıklıyamaz mı? Delikanlı; — Pek nadiren... - dedi. Saat dokuza doğru, doktor, müsaa- de istedi. Ertesi sabah İstanhula in- meden evvel uğrıyacağını vaadetti. Suzan Pertevin ayak seslerinin uzak- laştığını işitir işitmez hemen annesi- diye dü- kişilik bir kafile üç - etre katetti 3 Türk binicilerinin memleket hüri” dinde büyük o muvaffakıyetler közü | mırken, memleket içinde de erkekli diğer biniciler yeni yeni mir vaffakıyet elde ediyorlar, Bu yürüyüşe iştirak etmiş olan bi nicilerden biri şunları söyledi: — Sabahleyin üçte Kayseriden h& Teket ettik Yollarda büyük bir alâk$ İ ile takib ediliyorduk, 65 kilometre Yö” Tüdükten *sonra Develi - Karahisif nahiyesinde bir saat kadar istirahak ten sonra tekrar hareket ettik ve tar beşte Niğdeye vardık. Bu suretle bir günde 135 kilomter? İ katetmiş olduk. Niğdede bir çok bini” ciler atlı olarak bizi karşılamıya £€ mişlerdi. Niğdede iyi bir gece geçi” dik. Ertesi günü, tekrar yürüyüşe d& vamla, Develiye geldik. Orada da gü” zel bir gece geçirdikten sonra Erciye$” ten aşarak, Kayseriye döndük; mer simle karşilandık, madalyalarımız VE rildi. Binicilerin muyaffakıyötleri tebrik | ke şayandır. Zr Mebusların yol paraları An ' karada tahakkuk ettirilec: Arikara 16 (Akşam) — Mebuslsf” dan birçoklarının yol paralarının hes Ankarada, he mde intihap daireleri” de tahhakkuk ettirilmekte olduğu anlaşılmaktadır. Dahiliye Vekâleti” ce bu hususta valiliklere yapılan bİf tamime göre, bundan böyle mebusi&” rımızın yol paraları yalnız Ankara tahakkuk ettirilecektir. nin-boynuna sarılı — Benim cici arinieciğim! Iztırabii niçin arttırmak istiyorsun? Her inceden inceye eliyorsun? Sanki Pe” tev beyin söyledikleri kati mi?... He böyle şeylerde insanın kendi hissi dö“ ha doğrudur. Babamdan şüphe ©” mek vallahi günah! Annesinin iki yanağını öptü ve ve etti: — Bak göreceksin: Sandetimizi bi bir şey bozmıyacaktır. Sen bana İ babama itimad et! İ o Yemek saati epey gecikmişti. HA talarını yalnız bırakmamak için beklerken biri çıktı, Nöbetleşe Ka” larını doyurdular; Derken gene yana oturup gece bekleme başladılar. Bir hizmetçi kahveyi get rip fincanları, aldıktan sonra yapyalnız kaldılar. Uzün bir süküt oldu. İ Hadiye, omuzları çökmüş, perişti bir halde oturuyordu. Arasıra, end” şeli gözlerle kocasını süzüyordü. bire doğru, yaralı tekrar konuş başladı: — Mektub... Hicran... Asabi parmakları, sarki bir şey töİ mak ister gibi kapanıp açılıyordu. müddet ayni kelimeleri tekrarl tan sonra ilâve e — Yazı masam... Odam... (Arkası vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: