17 Haziran 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

17 Haziran 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ingiltere altınlarını Kanadaya naklediyor #Amerika, elindeki altınları sahilde- Mi şehirlerde muhafaza etmeği ihtiya Mâ muvafık bulmadığından bunları Memleketin dahilindeki Kentucky Mükümeti dahilindeki Knoks kale vaya nakledilmiştir. Bu altınlar mezkür şehirdeki Ka- nada bankasının kasalarında muha- faza edilecektir. Evvelce Londradan gönderilen ai- tınlarla birlikte mezkür bankanın kasalarında 20,000,000 İngiliz liralık altın toplanmıştır. Bunların cüm- lesi sterlini tevzin için İngiliz hazine- sinin tahsis etmiş olduğu 300 milyon İngiliz liralık sermayeye aid bulunu- yor. İngiltere bir Avrupa harbinde altınsız kalmamak için Okyanus aşırı emin yerlerde külliyetli mikdarda al- tin bulundurmağı muvafık bulmuştur. boyundadır 58 numara ayakkabı gi- Yer ve bir avucunda dört bira kadehi » Bu adam garsonlukta çok » Onun çalıştığı gazinolarda en büyüğü hiç bir müşteri, hiç bir şeyden şikâyet etmez. Hususi vaziyetine gelince: 19 senedir evlidir. Karsı ancak olmasına rağmen tatil günlerinde karı koca daima birlikte gezmeye gi- derler. Kendilerini dikkatle süzen meraklılarla alâkadar olmadan neşe- Ti, neşeli konuşarak gezerler, eğlenirler. © Radyolu otomobiller “Radyolu otomobiller günden güne #oğalmaktadır. Buwlara en fazla #merikada tesadüf edilmektedir. Son Siinlerde yapılan istatistiklere göre bulunan otomobillerin Yüzde altmısının radyolu Oldukları edilmiştir. Meçhul amele âbidesi Budapeşte belediyesi son günlerde verdiği bir karara göre yeni bir âbi- de yaptıracaktır. Bu âbide, meçhul amele âbidesi olacaktır, Şimdiye ka- İ dar bu tarzda ve bu isimle bir âbide hiç bir memlekette yapılmamıştır. Âbidenin yeri henüz tesbit edilmiş i değildir. Küçük prensesin kuşları . Amerikadan getirtilmiş bir takım Miz kuşları vardır ki, bunlar da pa- Düğün, o konuşmaktadırlar. Küçük Merses hergün muayyen saalte kuş- darımen, Prensesin bir merakı da kuşlarının. neler öğrendiklerini tesbit etmektir. Kuşlarının yanına giderken defterini kalemini de beraber alır ve kuşlar hak- kında o gün yaptığı müşahedeleri te- yanlarına gider ve onlara ko- | ker teker bu deftere kaydeder. Akay yaz tarifesini tatbik etmeğe başlıyor Bu sene ilk defa olarak vapurla mehtap ezme tertip edilecek Akay işletmesi her sene temmuzda | ettiği yaz tarifesini bu sene &- rin erken başlaması ve halkın da Üzerine 22 hazirandan itiba- Mh tatbike karar vermiştir. Vapurla- MR havuzlanmaları 22 hazirana ka- ilac ektir, Bu sene göç te erken başladığı için Mihasız Ada vapurları çök kalabalık ypiktadır. Bu ciheti öhemmiyetle Üz önünde tutan Akay işletmesi 20 İliran, ran pazartesi gününden itibaren Sirek postalarına başlıyacaklır, Di- diş postalar ikiye ayrılmıştır. Bir va- Yalından : emdr. 1 mere yirmi sam i Mt tam 18 de Köprüden kalka- | K İlk ve Heybeli, Büyükadaya uğradık- Sonra, Yalovaya gidecektir, Saat İN sekizi beş geçe ikinci bir vapur hareketle hiçbir yere uğra» dan doğruca Büyükadaya gidecek- £ 2 Orülia geçirecek, ertesi sabah v ya gelecektir. Bu vapur Sa tam 8 de Büyükadadan hareket | Mek ne yere uğramadan doğru- Köprüye gelecektir. en çıkış tanzim edildi hlk, Yüklerin yolcular arasında çıkarak Tahatsız etmemesi için Köprü- Adalar iskelesinde yapılan tadi- bitirilmiş ve uzatılan parmaklık- boyanmasına başlanmıştır, İs- İn yapılan tadilât halkın vapur- Birişini ve iskelelere çıkışını da etmektedir. Parmaklıkların i ve yolcuların bulunacak- Sahanın genişletilmesi de izdiha- Mani olmaktadır. Mehtap gezintileri e işletmesi, halkın Adalara rağ- Böz önünde tutarak bu sens fâ olarak vapurla mehtap gezin- gEEi & f TerieE Köprüden saat 18 de hareket ede- | Yalovaya kadar giden vapur ge- | eri 14 temmuzdan 1 Ttem- e 12 ağustostan 15 ağustosa ve 9 eylüden 11 eylüle kadar olmak üze- re her ay üçer gece sıra ile devam ede- cektir. Mehtap gezintileri gündüzden Bü- yükadaya ve Heybeliye gelen, vapuru kaçıran veya geç vakte kadar Adalar- da kalmak istiyenlerin İstanbula ve yahut Anadolu yakasına geçmelerini temin edecek şekilde hazırlanmıştır, Büyükadadan saat 21,50 ve 24 te birer vapur kalkacak, Heybeliye uğ- radıktan sonra Bostancıya gidip tek- rar Büyükadaya dönecektir. Bostan- cıdan bir tramvay arzu edenleri İs- tanbula dönmek üzere Kadıköyden kalkacak olan 1,20 vapuruna yetişti- recektir, Şaşılacak sey; i GboL dişmâcüne kullananların. bir üstünlük, bir muvaffakiyet & ilde etmiş oluyorlar. ODOL dişleri inci gibi parlaklaştımıyor. görünüş lerini gürelleştiriyor ve di- şin minesini de hie ber- muyor. Hem de ağıza pek boş bir ferahlık veriyor ; Dişlerini- din güzelliğini hissediyorsunuz ve hakikaten de gür dirler , > Her hayvan kendisinin doktorudur, hayvanlar kendi kendilerini tedavi ederler Hastalandığı- miz zaman ya bir doktora Oo müra- caat ederiz, ya- hud gidip, hasta- neye yatarız. Ya hayvanlar ne ya- parlar? Onlar ya- pacakları şeyi pek #lâ biliyorlar ve öyle çarelere baş vuruyorlar ki bun- lar bugün bizim talbik ettiğimiz en Son ve en yeni tıbbi usullere uygun bulunuyor. Bahar geldiği zaman inekler, atlar ve koyunlar çayıra çıkarlar. Bütün kış yedikleri kuru ot ve saman artık iştihaları tahrik etmez. Çünkü hay- vanlar bilirler ki yeşil otta bol mik- darda vitamin vardır ve bu vitamin onları bütün hastalıklara karşı korur ve bir takım bulaşıcı hastalıkların önünü alır, Hayvanların (insanlardan daha doğru bir tarzda yaşadıklarını geçen- lerde İngiliz ilim adamlarından dok- tor Dison isbat etmiştir. Hindistanın Madras şehrinde yaşıyan bu doktor orada bir hastanede bir göz hastalığı hakkında tedkikat yapmakla meşgul oluyordu. Yerlilerin bir çoğu bu has- talığa tutulmuştu ve yardım için has- taneye müracaat ediyorlardı. Fakat alınan bir çok tıbbi tedbirlere ve mü- racaat edilen usullere rağmen hasta” ğın önü Bu aralık doktor Dison şehir civa- rındaki ormanlarda yaşıyan maymun- ların bu göz hastalığına hiç tutulma- dıklarının farkına vardı. Doktor bu- nun sebebini araşlırd. Maymunlar daima bol taze meyva yes dikleri halde in esas gıdaları pirinçten ibaret olduğunu tesbit et- ti, Bu pirinç asırlardanberi pirinçten başka birşey ekilmiyen pirinç tarla- larında yetişiyordu. Bu suretle topra- ğın hayat kuvveti tükenmişti. Pirinç- ler muayene edildiği zaman onların katiyyen vitamin ihtiva etmediği an- laşıldı. Bunun üzerine göz hastalarına bol vitaminli gıdalar verildi. Biraz sonra haslaların vaziyeti düzelmeğe başla- dı. Bu işte dikkate şayan olan cihet maymunların yerliler tarafından ye- | nilen pirinci ağızlarına” almamaları- dır, Doktor Dison daima pek iştihalı olan maymunlara yerlilerin yedikleri pirinçten yedirmege beyhude uğraş- mıştır, Demek ki maymunlar insan- lardan daha akıllı hareket ediyorlar, Et yiyen hayvanlar vitamin ihtiyaç- larını başka maddelerle temin ediyor» lar, Bir vahşi hayvan bir şikâr elde et- tiği zaman evvelâ onun göğsünü vs karnını yarar ve daha ziyade vita- minli olduğunu bildiğimiz ciğerlerini, midesini ve barsaklarını yer, Demek ki, hayvanlar vitaminin kiymetini fıtri bir zekâ ile kavrıyorlar. D vitaminini istihsal eden ve raşitişme'in önüne geçen güneş ziyasına da kıymet veri- yorlar. Şüphesiz hayvanlarbu fitri kavrayışlarından dolayı nadiren kas- talanıyorlar, Bir hayvan hastalandı mi tıpkı bi- zim düşündüğümüz gibi müshilin bi- rinci çare olduğunu anlıyor. Bazen kedilerin, köpeklerin ot yediklerini görürüz, Onlar hazım cihazları bozuk olduğu zaman ot yerler. O otlar müs- hil yerine geçer. Hem et, hem de mey- va yiyen aydar müshil tesiri yapan bir meyva bilirler. Kiş uykusundan uyandıkları zaman evvelâ o meyvayı arıyarak yerler ve dahili uzuvlarını tekrar harekete getirirler, Geyik ve karaca gibi münhasıran ot yiyen hayvanların bu müshile ihtiyaç. ları yoktur. Onlar bilâkis kabız verici madâler ararlar ve bunları meşe ve tâ nenli maddeleri ihtiva eden ağaçların kabuklarındâ bulurlar, Onları kemi- yerek ishallerini durdururlar. Gebe olan geyikler normal zamanlarında yemedikleri otları yiyerek karınların- daki yavrularını büyütürler, Bir hayvanın ateşi artınca su kena- rında havadar, serin ve gölgölik bir yerde oturur, Yerinden kımıldamaz, az gıda alır, çok su içer, Ateşimiz art- tığı zaman bugün doktorlarımız da bi- ze ayni surette hareket etmeyi tavsiye ediyorlar, Bir hayvan romatizmaya tutülun- Yapılan tedkikler hayvanların hastalıktan korunmak için tedbirli hareket ettiklerini meydana çıkarmıştır. Buna rağmen bir hayvan hastalanırsa, fıtri istidadile kendisini iyi etmek yolunu buluyor. Bazı doktorlar, tedavi hususunda hayvanlardan ders almışlardır en birinci çarenin temiz bulunmak olduğunu bilen hayvanlar mütemadi» yen vücudlerini yalamak ve suya gi rerek yıkamak suretile temiz tutarlar, tüylerinin içine gizlenen böcekleri, pie releri ve saireyi kuma ve çamura ba» tarak çıkarmağa çalışırlar, Bir hayvan yaralandığı zaman yar rasını herşeyden evvel temiz tutmağa gayret eder. Yalamak ve tükrüklemek onlar için birinci dezenfesiyon vasıta $ıdır, Kurdlar ve köpeğe benziyen di- ger vahşi hayvanlar yaranın tesiri geçmeden üzerinin kabuk bağlama masına bile dikkat ederler. Bu iedhire rağmen yara azarsa ta biat gayet garip bir dezenfeksiyon va #ıtasile hayvanların yardımına koşar? Bu çare yeşil sinektir, Sinek yaranın üzerine konar, oraya yumurtlar, bu yumurtalardan derhal kurdlar çıkar va yen tarafına hiç dokunmazlar, Hay« van bu kurdların kıymet ve ehemmir yetini takdir ettiği için dilile onları yalayıp atmaz, olduğu yerde bırakır. Bundan birkaç sene evvel, sterilize pdi4 len bu sinek kurdları sayesinde bir in» sanın kemik iliği iltihabı muvaffakı- yetle tedavi edilmişti, Bir hayvanat bahçesi direktörü di- yor ki: «Hayvanlarımdan biri hasta» landığı zaman onun önüne çeşid çö şid otlar koydururum, Hayvan bun- ların arasında tedavisi için lâzım olan otu bulup yer ve iyi olur, Şayed bu çareye baş vurmaktan bir falde har sıl olmaz ve hasta hayvan uzük mem- leketlerden gelme bir hayvan olursa O zaman baytard müracaat ederiz. Hay- vanlardan birçoğu esaret hayatların- da istedikleri gıdayı bulamadıkları için hastalanırlar.» Trakyada sıtma | mücadelesi Bir yek sivrisinek membalari kurutuluyor Edirne (Akşam) — Sıtma mücade- le teşkilâtı mayıs sonlarında ve Ha- ziran iptidalarında köylerde sıtma bakımından zararlı görülen bir çok sivrisinek membalarının ıslahına bü- tün şubelerde birden başlanmıştır. Edirne şubesinde geçen sene başlıyan ve mühim bir kısmı yapılan Sazlıde- renin yeni yatağı bu sene Karakasım köyüne kadar tamamlanmıştır. Ka- nalda bir iki noksan kalan yerler ik- mal edildikten sonra Sazlıdere suyu bu kanal İle doğrudan doğruya Me- riçnehrine akıttırlacaktır. Eskiden Sazlıderenin beslediği Doyran ve El çili köylerinin “zalesi için ayrı tali kanallar yapılacak, bu Suretle bu göl- ler de kuruyacaktır. Havsa nahiye merkezinin içindeki gölcüklerden birl Havsa deresine akıtılmıştır. Diğer göl- cükler de doldurulmak suretile izale edilmiştir. Havsa nahiye merkezini tehdid eden sıtma, artık zararsız bir hale sokulmuştur. Gülbaba bataklığına doğru ileri yen kanal sayesinde bu bataklık her > m bir parçadaha küçülmektedir. ri Gülbaba etrafında zi raat yapılmazken bu sene fik defa Berlinde el işleri sergisi çok rağbet gördü Bulgar ve Yugoslav kızlari sergide harıl harıl halı dokuyorlar Berlin (Akşam) — Berlinde açılan elişleri sergisi hem çok muvaffak ol- muş ve hem de büyük bir rağbet gör- müştür, Açıldığı gün havanın yağ- murlu olmasına rağmen sergiyi 32,000. kişi ziyaret etmiştir. Sergiye 32 mlli- let iştirak etmiştir. Sergi o kadar bü- yük ve zengindir ki, teşhir için eşya- yı yerleştirmek için yeniden beş pavi- yon ilâve edilmiştir. Serginin kapısından içeriye girilir girilmez, teşrifat dairesinin yanında serarnuaae sesserasesasesereseseresersesesen birer kanal ile 'Tunca nehrine akıtıl- mıştır, Diğer şubelerde de bu gibi sit“ ma membaları izale edilmiştir. Şimdiye kadar Trakya sıtma müca- 'delesi mmtakasında yapılan arazi 15- lahatı işlerinin hulâsası şu şekildedir; (4642) metre uzunluğunda Kanal açılmış, (11,517) metre murabbal ba- taklık kurutulmuştur. (8200) metre uzunluğunda dere temizletilmiştir. İki köprü ile (4032) metre uzunlu ğunda Meriç nehri kenarlarında bert yapılmıştar. Haziran ayında da ayni şekilde arazi ıslahatına devam edil. elişleri sanatinin tarihi paviyonu var dır. Almanların kendilerine tahsis ettikleri bu paviyonda elişleri sanati. nin tarihten evvelki zamanlardan bugüne kadar geçirdiği devreler ve istihaleler ve muhtelif milletlerde sü- reti inkişafını bariz bir surette göste- riyor. Bunlar, misilsiz bir takım eser- lerdir, Teşhir edilen sanat eserleri halı dokumakta ve ziyaretçilerin dik- kat nazarlarını Bulgar ve Yugoslav halıcılığı üzerine çekmektedir. ayni zamanda komşu iki için mükemmel bir propaganda vesi- lesi de teşkil ediyor. Bütün dünyada büyük bir şöhret kazanmış olan 'Türk

Bu sayıdan diğer sayfalar: