| | 14 Haziran 1938 AKŞAM Eski ve yeni istanbul Burgaz adasında yedi sene inleyen alnı damgalı dindar Iki hayduttan biri ölünce naaşla birlikte mağarada mahpus kalmağa mahküm edilmişti Başladığımız Adalar serisine de — Şuna yedi yüz kırbaç vuruni « i vermişti. Yedi yüz kırbaçi.. Müthiş ceza... Fakat, Metodius ismindeki papas, dayandı, ölmedi... Türedi impara- #orun hiddeti ise hâlâ dinmemişti: — Bu dini bozuğun da suratına Mahud damgayı basın! - diye hay- kırdı, Üzerine manzum bir tahkirname kazılmış bir işkence mührünü ateşe tutarak kızdırdılar, Metodlusun mez- Meb aşkile yanan alnına, izi ebediyen Çıkınıyacak olan damgayı bastılar, — Hâlâ aynı itikadda mısın? Papas, ölüm halinde olmakla b8- Taber; — Evet! - dedi. — Öyleyse, götürün Burgazal... Aklı başına ve imanı göğsüne gelin- Ciye kadar neler yapılması lâzım gel- diğini düşünüp bulacağım. Ferman- İârımı tatbik edersiniz! Keke Mişel, rahib Metodiusu bir Mağaraya koydurdu, Mağaranın önü bir hayvan kafesi halinde kapatıldı. Aynı inin içinde iki yolkesicile bir- Mikte oturuyordu. Eğer Bizans vak'anüyislerinin 4ğ- larına inanmak lâzım gelirse za- Yalı adam o cehennemde tem yedi Bene yaşadı... Dahası da var: Haydudlardan biri Ölünce na'şı kaldırılmadı. Metodtus © müteaffin havayı kokladı durdu. & imanından nükül etmedi. Bu adam aslen Sicilya adasının #silzadelerindendi, O devirdeki birçok Bârpli gençler gibi, Bizans muhitin- feyiz almak için gelmişti. Mem- İeket, mukaddes resimlerin aleyhine Ye lehine olarak iki dini cereyana ay- Ylmıştı ki, bunların ikincisi olan it- bugün malümumuz olan orto- doksluktur. Metodlus de mukaddes İasvirler taraflısıydı. Halbuki resim- 8 kutsiyet atfetmek bazı Bizans ratorlarınca olduğu gibi ermeni İğon ve Keke Mişel tarafından küfüz Sayılıyordu. Uğradığı takibat yüzünden, eski devirde İtalyaya kaçan Metodius par Barın bir mektubile Bizansa dön Müştü, Kekenin tasvirciler mezhebi- M8 mülâyim davranacağı umulur Yordu. Halbuki işte yaptıkları... İmanı göğsünde, damgası alnında, Maydudiar yanında, papas, Burgaz ÖG otura dursun, o sıralarda Keke Mişel yerine oğlu Teofil geçti amma, bu genç hükümdar da, tasvir bozan- : itikadında... Ortodokslara etme- “Ğİ işkenceyi bırakmıyordu. Fakat iu alaşlara da pek merak- yi Eski kitaplardaki bir metin üse- Yinde ihtilâf hasıl olması Üzerine: — Bu müşkülü halletse etso Bup- Bazda sürgün olan Metodius halle deri - dediler, — Getirin öyleyse şunu.. Derhal mabeyinciler kayıklara bin- di. Mağaradan çıkarılan rahib, hü- kümdarın huzuruna getirildi. Sorü- ana cevab verdi ve ilk önce cesurar he İmanile Teofilin hoşuna gitti, Ar Sarâyın içinde serbes serbes dolar Şiyordu. Fakat gezdiği yerde lâfını o dere- Ce esirgemeden vaızlarda bulunuyor- du ki, tekrar gazabı davet etti. Bu Sefer de, saray zindanlarına kapatıl- di, Me aldarlar kazandığı için kendi- $inl kaçırıp sakladılar; ikinci bir af- İ& nail ettiler. Mezhepdaşları bin tür- Burgaz adasından bir görünüş ortodokslara yapılan işkenceleri de | ağzının payını verdil kısmen önliyebildi, Papas, durmaksızın söylediği söş- lerle hayli tarafdar kazanmıştı. Hak tâ imparatoriçe Teodora üzerinde müessir olmuş, galiba bizzat impe- ratorun ruhunda bile nüfuzunu gös termişti. Nitekim Teofil 842 de ölüm lup hürriyete kavuştular, Alemp denilen Uludağdan Ayna Toza ve Boğaziçinin ötesindeki beri- sindeki manastır civarlarına kadar her nerede mukaddes tasvirler gis | bina ettirmiştir. en lenmişse çıkarıldı, hepsi Ayasofyaya | mühim Azizlerinden sayılan Metodlu- getirildi. Sürgündeki kör, topal, iş» | sunnaaşı, işte o kiliseye kence artığı papaslar, sürüsepet şeh- Bon devre kadar Burgazda hâlâ re doldular, Günlerce, haftalarca | onun bir hatırası kalmıştırkioda bayram yapıldı ki, Rum kllsesi bu | Aya Yani klisesidir. Bu mabed bilâ- yortuyu «Ortodoksluk bayramı; ismi | hare ahşab olarak bina edilmişse de altında hâlA yadeder, asıl ibadet mahalli kurunuvüstadan Bütün tasvir bozanlar afarozlandı, | kalmadır. Ancak imparatoriçenin hatırı için Bizansı vakanüvislerinin anlattık- zevcinin ruhu affa nali eğildi. Buna rağmen 'mağdurlar arasında bir pe pas, Teoflli Teodoranm huzurunda tahkire kalkıştıysa da Metodius onun Yürük Çelebi Bir kişilik yer 100 lira Pariste Ingiliz kral ve kraliçesini istikbal hazırlıkları Yazan: Sermed Muhtar Alus Sahife 7 'Tefrika No, 89 NANEMOLLA — Meelisi ne bozdunuz be?... Nere e yosmalar?. Nerede bize (buyurun) ei evi kapatan meşin surat? — Tayfur efendi!.. Tayfur ağabeyi, Sülüktdldi.. diye çağıran çağırana... Arab, viranelerden, arks sokaklar- dan, Sandıkbuznundaki gece yarısı na kadar meyhanelerin yarı yolunu. bulmuştu bile. Asalı odaya girdi: — Vay efendim, yiğitler şahımt... Sen de safa geldin vezirzadem! Alay beyi, İrfana yavaşça: — Uzun etme, yakaladık katırıl, dedi. Asalının Bulgurludak!i dayaktan, vezirzadenin Zaptiyeye düşüşünden, bunların buraya ne fikirle geldiklerin- den haberi yok... Maksadı bilse, avâ- — mi o, Tayfurdan evvel kirişi kı- Baray baştaki misafir beye kar- getireyim; teriniz alıştıktan sonra 50- yunup, yıkanıp, ferah ferah oturur. sunuz... Kızlar nereye dağıldınız? Gel- senize ayol, sazımıza devam edelim... Zincirkiranın aklına şimdi geldi. Eşref hergelesi kaçıverirse?.. Sabriyi pencerenin önüne oturttu: — Gözünü kapıdan ayırma; birinin va görünce saldır aşağı, yaka- Asalının (kümes, kümesi) diye el çırpışlarile yosmalar birer ikişer odâ- ya geldiler. Nanemolladan maada kimin gözleri faltaşı değil... Alay beyi, fes sol kaş üstünde, par- maklarını yalayıp yalayıp, sonra da kulağına sokup sokup bıyıklarını bur- mada... Teftiş müdür muavini, yanak- larının çukurlarını kaybetmek için avurdlarını şişirmede... Sergardiyanın, boğazlanmış koç gibi, dudaklarının dışında dili. — Bu saraylanımı duymuştum ama sermayece bu kadar dolgun olduğu- nu ummamıştım. Bunca senedir İs- tanbulda, İzmirde, Selânikte, Beyrut- ta, Giridde çapkınlık ettik. Hiç birin- de böyle aynalı şeyler görmedim... — 24 sene bes misi ay eye pi- — Burası Edirnekapılı Paçaşıkirli Zehranın, Demirkapılı Karakaşın (1) Langalı Haççenin evlerini gölgede bt- rakmiş ta (tuh!) bize, haberimiz yok... Yukarıda dedik, Asalının işten ha- beri yok; tam tezgâhtarlıkta: — Hey maşşallah, cennet buraya taşınmışI.. Yiğitim hurileri, melekle. ri gördün ya; Münkir Nekirlerle he- sab ve kitaba, yakayı sıyırıp, koç, ko- yun boğazlayıp Sırat köprüsünü geç- meğe, arafda pintilerle burun çekme- ğe hacet yok... Beğen, beğendiğini ali. Yosmalarn hepsi odadaydılar; Kumru, Güvercin, Beyaz Papağan, Barı Papağan, Büyük Ceylân, Küçük Ceylân... O canım mezelerle içeceğiz, coşaca- Boz, bahşişler yağacak, gecemiz gece olacak derlerken Eşrefin kibri ve aza- meti, Göbeklinin sululuğu ve arsızlı- Peçelinin rüküşlüğü ve düttürüley- ni hünkâr efendimize yaptırmışlar ya;oda.. Ecel terleri içindeki sakallı artıi duramadı: karıştırıyor. Ol müretteb Rumeli süs durundan ve Meclisi intihabı hükkâs müşşeri âzasından, şeyhislim esbajj Ahashavi hafidi Nimeti molla beydin, Biraz evvel memşaya âzim olmuşlar» dı; neredeyse gelirler... Saraylıya gözlerini açtı: — Hatune kelâmına istikamet ver failânı, naibi fallâni aherle mezoef- mel Misafirler dördü de - eslağlirullaki İrfan hariç, üçü - gözleri kadınlarda, rakılara, mezelere yanaşmışlardı, Zin» cirkıran: — Sakallı, şehislim, kazasker, fet va emini filân karıştırma şimdi; to punun boynu altında kalsın!, diyig gene bir kadeh yuvarladı. Fetvahaneliye bir daha döndü: — Afyoncu, az domuzlardan değil. sin... Meclis odasında bile duramayıp karılarla kanape, koltuk arkalarında saklambac oyununa kalkmışsın. Çık meydana, aramıza karışl eylerim velinimet!... — Ne duruyorsun, sen de bir rakı çeksenel., — Baş üstüne efendim!.. — Bunların içinde seninki hangisi ulan? — Abdi memlükleri bu gibi... — Oyuncu Abdi (2) yi, mabdiyi ka» rıştırma; göster seninkini... İşin keyfe döküldüğünü gören İr- fan, yer yadırgamışlığa, kıpırdamağa başlamıştı. Zincirkıran sezdi ve bürüe ya düşüşün sebebini hatırlıyabildi: Asalı, gel yanıma! Cüübesinin göğsüne asılıp yanına çekti: — Hoca, buraya kimi getirdiğini bi- liyorum. Bu evde biraz durup gidecek miyiz, sabahlıyacak mıyız, o bizim bileceğimiz şey. Sana bir tek Jâfım var. Buraya getirdiğin namussuz şim- di bu odaya, karşıma geleceki.. — Emret, dürzünün evlâdını sen- den mi esirgiyeceğim? Asalı acele acele dişarı çıktı. Alay beyi, Naneya: — Marize nasıl kayılırmış, şimdi göreceksin. Eşref katırına senin ayak» 28 haziranda Parisi ziyaret edecek olan İngiltere kral ve kraliçesini istik- | andaki satıcılar, yahud simsarlar hü. bal için hazırlıklar ilerliyor. Kral ve kraliçenin geçecekleri sokaklar süslen- mekte, bu sokaklardaki binalarda bir yer bulmak için birçok kimseler gim- diden uğraşmaktadır. Alay en iyi Champs Elysöes'den gö- rülebilecektir. Bu caddeinin iki tara- fındaki binalarda pencere ve balkon- lar şimdiden kiralanmaktadır. Gerçi İ yerin borsası şimdilik 450 franktır, Fakat bu yerler üç gün için kiralan maktadır. Bahşiş ve saire ile birlikte bir yer 1500 franga, yani takriben 100 Hraya mal olacak demektir Simsar. lar gün geçtikçe piyasanın