Giresun mektupları Aksu deresinin kenarı, 20 mayısta mahşeri andırır Eski bir kanaate göre bu dereden su dökünen kız ve kadınlar muradlarına ererlermiş * Giresun (Akşam) — Her memleke- tin olduğu gibi, Giresunun da kendi- sine mahsus bir ananesi vardır. Gire- sundaki aneneye göre, halk eski ma- yısın yedisinde, yani yirmi mayısta şehirden 5 - 6 kilometre uzakta olan Aksu deresinin ağzında toplanırlar. O gün orası âdeta bir panayır manza rasını gösterir. Hâlk arasında mevcud eski bir iti- kada göre, eski yedi mayısta Aksu de- resinin suyundan içen ve dökünen genç kız ve kadınlar muradlarına erer- Jer, derdlerine deva bulurlarmış. Bu anane böylece gelmiş, böylece devam edip gidiyor. İşte eski mayısın yedi- sinde bilhassa kız ve kadınların bu dere kenarında toplanmalarının sir ve hikmeti budur. İşte bu sebebden dolayı, efrenci 20 mayısta Aksu dere- sinin kenarı mahşeri andırır. Gazlanteb (Akşam) — Derede yikanmanın bir takım usul ve âdetleri vardır. Kadınlar, derenin bir kenarında kimsenin göremiyeceği bir takım yerlerde otururlar, susak denilen içi boş bir kabak ile başlarının üzerinden on beş defa su dökünürler, sonra boş kabağı derenin cereyanına bırakırlar. Kadınlar, derdlerini gidermek ve müşküllerini halletmek için dere suyu- nun denize kavuştuğu noktaya on beş taş atmak icap edermiş. Bu taşları atan kadınlar, derdlerini ve müşküllerini Üzerinden atmış olurlarmış. 20 mayısta büyük bir kalabalık bu- rada toplanmıştı, Bir tarafta çadırlar kurulmuş, alışveriş yapılıyor, bir ta- rafta da eğlence yerleri kurulmuş bu- lunuyordu. Bu eğlence, akşam geç vakte kadar sürdü, Şehrimiz Esirgeme kurumu şehir kulübü salonun- da kostümlü bir balo verilmiştir. Balo büyük bir rağbet görmüş, bir çok bayanlar, milli kıyafetlerle baloya gelmişlerdir. Yukarıki klişe baliya gelen bayanlar, milli kiyafetlerle baloya gelmişlerdir. Yukarıki klişe baloya gelen bir kısım bayanları milli kıyafetlerle gösteriyor. MAZİNİN YÜKÜ ALTINDA... Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ-Nü) — Böyle sözler söylemeyin... Benim babam maddi mânilere hiç ehemmi- yet vermez... Onun insanı manen tak- dir etmesi yeter!.. — Fakat âlem ne diyecek? Sizin gi- bi zengin bir kızla izdiyacım... — Âlemin fikrinden size ne? İki üç münasebetsiz insanın sözleri yüzün- den büyük bir saadet yıkılır mı?.. Hem sizin mesleğiniz var; istikbaliniz parlak... Seviyece biribirimizden zer- Tece farkımız yoktur! Genç kız, bütün kanaatile, bütün coşkunluğile kozunu müdafaa ediyor- du. Delikanlı sevgilisinin küçük elleri- ni öperek: — Bütün hayatımca sizi mesud et- ge çalışacağım!.. resm i istiyeceğim! - dedi. Nazan güldü: Ee k farkına » bam bu işin çoktan le dolu, kalbleri çarparak, sandet yoluna meğe baş Celâl'in annesi, oğlu kendinden ay- i dındı. İ hayatını evlâdına vakfetmişti, Yüzün- Yarın babanızdan | Hiç te şaşmıyacak... | Tefrika No, 26 rıldığındanberi çifliğinde bir başına yaşıyordu. Çağından evvel saçları be- yazlaşmış, munis yüzlü, sakin bir ka- Kocası öldükten sonra bütün de asla sönmiyen bir hüzün alâimi | vardı. O şimdi hayatta yapyalnız bir kadındı, Hele oğlu kendinden uzak- laştığındanberi, yegâne zevki ondan ik sik mektub almaktı. Zengin değildi, Kocasından bağla- nan maaş ve çiflikten gelen cüzi vari- dat bu alâyişsiz sakin hayatını kim- seye muhtac olmaksızın devam ettiri- yordu. Son senelerde, çalışması sayesin- de, çifliğin varidatı artmaktaydı. Bü- tün civar, bu kadının azmini, gayre- tini takdirle söylüyordu. O gün gene odasında oturmuş, he- sablarına bakarken, hizmetçi kız, ko- şarak içeri girdi: — Hanımcığım! Hanımcığım! Müj- del... Celâl bey geldi! Kadın, sevinçle yerinden fırladı. Bahçeye doğru yürüdü. Delikanlı ne- şeyle parlıyan gözlerlö annesine bak- | Trabzon çocuk esirgeme kurumu! Bir senede 450 çocuğu yedirdi ve giydirdi Trabzon (Akşam) — Çocuk esirme- me kurumu yıllık kongresini yapmış- tır. Bu kongrede okunan rapora göre, çocuk esirgeme kurumunun bir yıl ık faaliyeti Trabzon halkının yüksek hamiyetini parlak bir surette m miştir. Kültür direktörü B. Rifat Necdetin başkanlığında toplanan kongrede ve- rilen izahata nazaran bir yılda beş yüz elli mektebli çocuğun yiyeceği temin edilmiştir. Çocuk esirgeme kurumu bu fakir çocukların iaşesini temin ettiği gibi 3700 liralık bütçesi ile de bu çocuk- lardan 450 tanesinin kısmen giyimi- ni ve elbisesini de temin etmiştir. Vali B. Sezainin huzurile kurumun gelirini arttıracak bir takım tedbirler alınmış, bazı cemiyetler tarafından da kuruma mühim teberrularda bu- Tunulmuştur. Çocuk esirgeme kurumunun gelir kaynakları arttığından önümüzdeki yıl bütçesi 6500 liraya çıkarılmıştır. Kongre sonunda yeni -idare heyeti seçimi yapılmış ve eski idare heyeti- nin faaliyeti takdirle karşılandığın- dan intihab sonunda yerlerinde ipka edilmişlerdir. Taraklıda su Kasabaya iyi memba suyu getirildi Taraklı 30 — Taraklı Geyvenin bir nahiyesidir. Burada meyvacılık çok ileri gitmiştir. Bu sene burada Kom- postoya yarar iri erikler boldur. Bu eriğin kurusu dış pazarlarda revaç bulmaktadır, Daha fazla müşteri temini için ku- Tutma ve ambalaj işlerini öğretmek üzere bir meyva İstasyonu kurul- ması isteniyor. Taraklıda iyi içme suyu yoktu. Halkın gayretile Çamlıtepe adındaki memba suyu kasabaya getirilmiş ve 1,648 nüfusu olan kasabada 9 çeşme yapılmıştır. Suyunn getirilmesinde kaymakam B. Ahmed Bülbülkayanın değerli himmeti vardır. 302 senesinde yapılarak seneler- denberi araba değil, hayvan bile geç- miyen umumi şose, valimiz B. Hâ- mid Oskay'ın gayretile iki seneden- beri tamir edilmiştir. Tekrar bozu- lan yollar yakında tamir edilecektir. Ceyhana gönderilen muhacirler Ceyhan (Akşam )— Romanyadan gelen 70 hane göçmen Ceyhana gön- derilmiş ve Kirmit ile Sosyal köylerin- de İnşa ettirilen 70 eve yerleştirilmiş, terzilere dikiş makineleri, marangoz- lara, demircllere, berberlere lâzım gelen âlât ve edevat çifçilere de tarla ve çift ve çubuk âletleri tevzi edilmiş- tir, tı; kadıncağızı kucakladı; onu büyük bir coşkunluk!a öptü. — Ne iyi oldu Celâl'ciğim!.. Ben 8e- ni sekiz gün sonra geleceksin sanıyor dum... — İzin aldım anne... Koşa koşa bu- raya geldim, Sana neler söyliyece- ğim!.. Dur fakat bir elimi yüzümü yıkayım da geleyim... 'Toz içindeyim!.. Kadın yalnız kalınca, oğlunun ne- ler söyliyeceğini merakla düşündü. Celâl'de gayritabit bir hal vardı. Bu kadar neşeli olduğu vaki değildi. Delikanlı, yüzü gözü yıkanmış, ba- pi taranmış, içeriye girince, ilk sözü ga oldu: — Annel., Ben işimden çıkarsam ne dersin? — Ne diyeceğim oğlum... Senin ak- kın başında!.. Ne muvafık görürsen şte olmandan memnün değilim ki... — Fakat anneciğim!.. Galiba yavaş yavaş bahriyelilikten de uzaklaşıp ti- carete gireceğim! Kadın, merakla: — Nasıl ticaret yapacaksın, oğ- Yum?.. Paramız yok ki... Genç erkek, bir kahkaha atarak: — Sermayeye hacet yok, Annel. Harikulâde bir Iş... Büyük bir şirketin müdürü olacağım! Kadın, halecanla oğluna bakıyor- du: Acaba çocuğu çıldırmış mıydı... Bu kimsesiz ye tecrübesiz genci kim Izmir mektupları İzmirde Çiçek gecesi, İncir gecesi hazırlıkları Kültürpark fuar açılmadan da mühim bir hareket merkezi oldu İzmir (Akşam) — İzmir fuar komi- tesi, Türkiyedeki bütün ticaret ve sa- nayi odalarına bir tamim göndermiş, bu seneki fuar her bakımdan daha mütekâmil ve modern bir eser olaca- ğiiçin ticaret ve sanayi odalarının daha geniş mikyasta iştiraklerinin kendi menfaatlerine uygun olaçağını bildirmiş, mıntakalarına aid mah- sulât ve mamüulâlın teşhiri için fuar | sahasında kaç metre murabbaıl yer 1s- tediklerini sormuştur, Yapılan lıkların ehemmiyet ve büyük! zarı dikkate alınırsa bu seneki fuarın, geçen yıllardan çok üstün olacağı an- laşılir. Bu itibarla ticaret ve sanayi odalarımızın, bu seneki fuara daha geniş şekilde iştirakleri beklenmekte- dir, Elektrik işi meğe karar vermiş, tedkikat için ve- kâlet elekirik ve makine mühendis- lerinden B. Hüseyin ve Adnanı İzmi- re göndermiştir. Mühendisler, tedkik- lere başlamışlardır. Mühendislerin tedkikat için Ankaradan gelmiş ol- maları, İzmir Elektrik ve Tramvay şirketinin de hükümetçe satın olına- ağı hakkında bazı şayialara sebebi- vermiştir. Henüz bu hususta hü- ümetçe verilmiş bir karar olmadığı anlaşılmıştır . Asfalt ve beton yollar Belediye ve fuar konütesi, Kültür. parktaki esas yolların inşasına şim- | diden' başlamıştır. Beton ve asfalt yol- lar, fuarın açılma zamanından bir ây evvel tamamlanacaktır, Beton tur yo | Ju ikmal edilmiştir. Hayvanat bahçe Bu seneki fuarda ziya oyunları, elek-| trik tesisatı geniş yer tutmaktadır. Yapılan tedkiklerde fuar için bir gün- | de 740 kilovat elektrik lâzım olacağı anlaşılmış, İzmir Elektrik şirketinden | bu miktarın fuara tahsisi mümkün olup olmuyacağı sorulmuştur. Şirket müdürlüğü, elektrik santralının tev— si inşaatı, fuar zamanına kadar müm- | kün olmazsa, şirketçe fuara ancak 640 kilovat verilebileceğini, fuar komitesi | reisliğine bildirmiştir. Nafla Vekâleti, İzmir Elektrik ve 'Travay şirketi tesisatını tedkik ettir- sine ve poligona giden yollar asfalt olacakktır. Patenli eğlence Küdtürparkta patenli bir gece eğ- lencesi yapılmıştır, Kız ve erkek genç» lerimziden kalabalık bir grup bu eğ- denceye iştirak etmiş, nezih bir şekil- de eğlenmişlerdir. İzmirde ilk defa yapılan böyle bir gece eğlencesi, hal- kın âlâkasile karşılanmıştır, Yakında (Çiçek gecesi) ve (İncir gecesi) gibi muhtelif eğlenceler yapılacaktır, Kül türpark, fuar açılmadan da İzmir hal- kının bir hareket ve eğlence yeriol muştur, İzmir (Akşam) — İzmire bağlı Seydiköy ilk okul talebesi, ders yılının sonu münasebetile mekteplerinde bir müsamere vermiş ve halkın alkışla- rile karşılanmıştır. Mekteb talim ve tedris heyetinin muvaffakıyeti halk tara» fından takdir edilmiştir. Yukarıdaki resimde Seydiköy ilk okul son sınıf tale- besi öğretmenlerile bir arada görünüyor. elinden tutup böyle bir mevkie Be bilecekti? Delikanlı devam etti: — Üzülme ânne.. Kısa keseyim... Sana meseleyi anlatayım: Ben çok meşhur bir tüccarın kızını ölümden kurtardım. Sonra bu aileyle gayet iyi ahbab olduk. İşte babası bana bu mevkii teklif ediyor, Ne dersin? Anne, sevinçle: — Hiç tereddüd edilir mi, oğlum?. Adeta piyango! Kuyruklu yıldız!. Hemen kabul et! — Ettim, anneciğim! lanma! — Oh, ne memnunum! Bilsen bu denizde dolaşmaların beni nasıl Üzü- yordu... Fakat bana niçin mektubla- rında bu yeni ahbablarından bahset- medin? Delikanlı hafifce kızararak: Hiç merak- — Kabahatilyim anneciğim!,. Hak- | kın var... Fakat sevindirecek bir gey daha söyliyeceğim; Eminim, kusuru- | ye | ahlâklı... mu affedeceksin! Kadın, anne hissinin verdiği bir kuvvetle, tereddüdsüz: — Anladım! - dedi. - Evleneceksin... Kurtardığın genç kızla... Celâl, başını sallayıp Ne «evetu dedi ve anne Uzun uzun kucaklaştılar. Senel denber! biçare kadın bu kadar saadet İ değil... | bissöimemişti. Oğlu iyi bir evle ge çecekti; hoşlandığı, sevdiği zengin bir kızla evlenecekti! Bu, Cenabı hakkın ne büyük lüt- fiydi! Sevinçle sesi titriyerek; — Oh, çok memnunum, çok mes dum yavrucuğum... Allah bahtiyar etsin... — Ya ben, anneciğim... Saadetime pâyan yok! Yemek zaten hazır olduğu için, sof- raya oturdular, Celâl hem iştihalı işti- halı karnını doyuruyor, hem de anne- sine nişanlısını methediyordu. — Yakında onu görürsün anneci- ğim.. Bak, nasıl seveceksin... İstanbu- Ja giderken seni beraber götüreceğim! Oğlunun o coşkunluklarına kadın gülüyor; boyuna soruyordu: — Şu küçük hanımı biraz bana ta- rif et, bakalım... Nasıl? — Uzun boylu, siyah gözlü... Gözle- ri çok güzeli... Hem akıllı, hem iyi — Ne gibi iyi ahlâklı? — Sık sık raslanan züppe kızlardan Ev hanımı, malümatlı... Göre- ceksin ya, anneciğim... Nazan'a sende bayılacaksın! an olur (Arkası var)