25 Mayıs 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

25 Mayıs 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

P 25 Mayıs 1938 AK ş AM Bahife 3 AKŞAMDAN AKŞAMAw Hususi mezarlar Dünkü nüshamızda «Kahrolsun tah- ripcilik. diye bir yazı yazmam üzeri- ne, dekter bay Cemil Sağlık bana bir mektup göndererek şöyle yanıp yakı- lıyor; «Mezarlarımızın ağlanacak hali ma- lâm, Topkapıdan çıkınca ortaya gelen mezarlıkta Maltepe yolu üzerinde res- mi ruhsatını dört sene evvel alarak bir aile mezarlığı yaptım. Burada tekmil codadım meğfundur, Etraf beton du- varla ve demir parmaklık kapı ile muhkem kifidli. İçerisi küçük bir park. iler türlü çiçeklerle müzeyyen, Bu Labri gören bazı zevat da etrafımızda kususi aile kabristanları yaptırdılar. Gelgelelim dört senedir çektiğimi bir ben bilirim. Parayla adam tutarım, su- lamazlar. Öteki beriki de düşman ke- silir, Bu pazar, çocuklarımla birlikte ec- dadımı siyarete gidince ne gördüm. bi- lir misiniz? Kapı kilidi kırılmış. Nefis ve nadide güller dipten kırılmış, kesi- lip atılmış; lâyantinler çiğnenmiş, her- eai menekşe, şebboy, karanfil kasım- patı gibi çiçeklerin hepsi sökülmüş atılmış. Bu da yetişmiyormuş gibi kı- #mun mezarının hududunu tayin eden | beton direklere sokulu kalın ve parlak borular çamurla tekmil sıranmış. Ar- tık, elemdide bir babanın bu vaziyet karşısında ne hal alacağını tasavvur edin. Mezarcı: «Çocuklar yapmış!» de- yip çıktı, Niçin yapsın? Çocuk koca bir kilidi kırıp da ne çalacak? Parlak çu- bukları niçin çamura bulayacak? Gül leri niçin dibinden kesecek? Çiçekleri lâvantinleri niçin çiğniyecek? Bence bunlar niçin yapılıyor, biliyor musu- nuz? Eski bekçinin «sulak» namile al- dığı ayda üç lirayı, vazifesini yapmadı diye kesmiştim; kabinemdeki fakir ka- dını haftada iki kere çiçekleri sulama- ğa gönderiyordum. Acaba bunun için mi? Yoksa münhasıran tahrip fikrile mi? Bunu anlıyamadım. Fakat herhalde menfaat beklemeden, yahut pek kü- çük bir menfaat mukabili güzel ve başkaları için mukaddes birşeyi tahrip etmek illeti bazılarımızın yüreğinde bir hastalık gibi yaşıyor. Bunu tedavi için ne yapmalı?» ... Tahripcilik meyillerile mücadele et- memizin ne kadar lüzumlu olduğuna dair kimbilir daha kaç tane misal var- dır. Dünkü yazım da bunu anlatayor- du. Doktor bay Cemil Sağlığın mektubu üzerine, ötedenberi dimağımı kurcala- yan başka bir mevzua temas edece- ğim: Çok kimse, ölülerini muntazam bir mezarlığı gömmek istiyor; zira eskiler cidden metrük, perişan vaziyettedir. İs- tanbulda ise, bir tek asri mezarlık var. O da Şişli tarafında... İstanbulda bir şehitlik mevcuttur amma, herkes Şe- hid değil... Hususi, şairane, gölgeli, çi- çekli bir parkı tercih edecekler çok- tur. Mezarlık tesis etmek hakkı bele- diyenin inhisarında olduğuna göre, bir şirket belediye ile anlaşarak dok- torun tasvir ettiği şekikle güller, sün- büller içinde muhtelif yerlere mezarlık- lar yapsa, hiç de müşterisiz kalmaz. Zira hem ölüm herkes için mükadder- dir, hem de bakınız, birçok aileler, kay. bettikleri sevgili uzuvları için nasıl edenler çok olmuş... — Her yaz sebze ve meyralarla be- | raber çıkan bir şey var bay Amca, bil bakayım nedir?.. N | İ Yeni bir cadde (Hazzı şikâyetler Gümüşsuyu yolu bir miktar daha genişletilecek Gümüşsuyu ile Dolmabahçe arasın- da kısmen 14, kısmen 17 metre geniş- liğinde yapılan yolun inşası hayli iler- lemiştir, Bu yol, şehircilik mütehassi- sı B, Prost tarafından hazırlanan ve Nafia Vekâletince 3 mart 938 tarihin- de tasdik edilen mevzii plâna göre yar pılıyor. Ancak yola verilecek genişlik kâfi görülmediğinden, Mühendis mek- tebi, Gümüşsuyu hastanesi ve eski Fen tatbikat mektebi sahasından, 8-10 metre kadar bir erazinin alına- yola ilâve edilmesine ihtiyaç gö- rülmüştür. Belediye bu hususta Na- fia Vekâletine müracaat elmiştir. Plân esasen <— Vekâletçe (tasdik edildiğinden, Vekâletin de bu kısmın #lâvesine müsaade edeceği muhakkak görülüyor. Hazırlanan plâna göre, eski Istablı- Amire ahırlarile şimdiki Gazhanenin yerinde geniş bir spor sahası yapıla- cak, yolun Dolmabahçe meydanında Zehirlendi mi? Bir amelenin ölümü hakkında tahkikat yapılıyor Gazi köprüsü inşaatında çalışan 40 yaşlarında Mustafa adında bir iş- çi evvelki gün hastalanmış, Alman haslanesine kaldırılmış ve dün sabah hastanede ölmüştür. Amele Mustafa- nın kurşunlar arasında fazla meşgul olmak neticesinde kurşundan zehir. lenerek öldüğü iddia edilmekledir. Bu iddia üzerine müddelumumilik tahki- kâta el koymuş, Adliye doktoru B. En- ver Karan dün hastaneye giderek cesedi muayene etmek istemiş, fakat hastaneden, Mustafanm zatürreeden öldüğü bildirilmiştir. Amele Mustafanın ölümünün ha- kiki sebebini tesbit için Adliye dokto- rü cesedin morga kaldırılmasına lü- zum görmüştür. Yapılalacak otopsi neticesinde Mus- tafanın kurşun zehirinden öldüğü ta- bakkuk ederse, inşaatı yaptıran şir- ketin alâkadarları hakkında takibat yapılması icap etmektedir Avrupada bu gibi kurşun işlerile uğraşan ameleye maske giydirilerek bu gibi kazaların önüne geçilmekte- dir. Müddelumumi * muavinlerinden B. Fehmi tahkikata devam ediyor. «10000assass12sapanasasusir04n9sENEEAEAANEEE0 toprağı bir hayli yüksek paraya sata- rak) kârlı bir ticareti bir araya getirir. se, hem kendi hesabma, hem ölüleri- ve ayni zamanda şehrin güzelleşmesi hesabına hayırlı bir iş yapmış olur, (VA-NA) — Yok canım, iyi bir şey bu!.. B. A. — Buz dolabı reklâmları mı?., ŞEHİR HABERLERİ Türkçeye hürmeti Kadıköyünde diştabibi B, Bedri Gürsoy, reklâm diye dağıdılan bir Gâç tlânında ne tarzda türkçe kul lanıldığını göstermek üzere aşü ğiki matbu ilânı gönderiyor. Han- gi firmaya ald olduğunu meskâb geçerek baştarafını dercediyoruz: İşte bu sebepdendir ki bayilmalarda vo mühtelif agri ve nsnbi tazik halla- rinda cünley asabiye buhranlarinda ilahere, her dürlü asabi galeyanlarin- da asabi baş agtilari baş dönmeleri, deniz, simendüfer, tayyar ve deniz tutmasina, karşi, (***) istimal edil- mektedir, Ekserya (***) kadinlarin adatindan basil olan rahatsizliklaride tenkis eder, bilhassa kanin galeyanini tadil eder. Türkçeye hürmet edelim... Karısını pencereden attı Kadın ağır yaralandı, koca yakalandı Kuruçeşmede oturan Nâzım adında biri evli olduğu halde son zamanlarda Emine adında diğer bir kadınla mü- nasebet peyda etmiş ve Emineyi ara» Sıra eve götürmeğe başlamıştır. Bu yüzden Nâzımla karısı Zeynep * kavgaya tutuşmuşlardır. Dün gene Emine yüzünden çıkan kavgada Nâzım fena halde hiddetle- nerek karısı Zeynebi kucaklayıp evin Üçüncü kat penceresinden dışarıya atmıştır. Taşlar üzerine düşen Zeynep başın- yerlerinden dan ve muhtelif tehlikeli surette yaralanmış, İfade veremiyecek bir halde hastaneye kaldırılmıştır, Va- kayı müteakip Nâzım da yakalanarak Adliyeye verilmiş ve birinci müstan- tik tarafından yapılan sorgu netlee- sinde terkif edilmiştir. Küçük katil dün yakalandı Katil serseri bir halde dolaşırken bulundu Silivrikapı cis varında (Saba haddin namiın- da bir çocuğu bi- çakla öldüren 17 / yaşında katil Ah- dan yapılan ta- kibat neticesin- de katil çocuk, serseri bir halde Küçük katil dolaşırken dün Ahmed sabah yakalanmış ve Emniyet mü dürlüğüne getirilmiştir. Ahmed bugün Adliyeye teslim edi- lecektir. Sovyet sefiri Ankaraya gitti Üç gündenberi şebrimizde bulunan Sovyet Rusyanın Ankara sefiri B. Tiren- tiyof, dün akşamki ekspresle Ankara- ya gitmiştir. — Hayır, o da değll!.. B. A, — Peki ne olabilir?., yanmak merakı mı? PlAjda Ni : Yeni gazinonun : inşası sonbaharda . bitecek Floryada inşası kararlaştırılan ga- ginonun İnsasına devam edilmektedir. Gazino 44 bin liraya malolacaktır. İnşaat sonbaharda ikmal edilecektir. * Binanın etrafı açık, büfe mahallerini, ve plâja girecek olanlar için 80- yunma yerlerini ihtiva edecektir. Bu güzino, Floryanın Nafia Vekâletince tasdik edilmiş mevzli plâna yaplmak- tadır. Floryada noksan kalan bazı yolla- rın da ikmaline çalışılmaktadır, Vali ve belediye reisi B. Muhiddin Üstün- dağ, refakatinde B. Prost, Fen mü- dürü B. Hüsnü Keseroğlu ve İmar mü- dürü B. Ziya olduğu halde Floryaya gitmiş, inşaat ve plânın tatbiki et- rafında tedkikler yapmıştır, Haymanadan kasaplık hay- va getirilecek Kasaplık hayvan şimdiye kadar Ceyhan ve Ege muntakalarından geli- yordu, Haziran başından itibaren Hay- mana hayvalisinden hayvan getirtil- meğe başlanacaktır. Bu hayvanlar Belediye tarafından değil, tüccar ta- rafından getirtilecektir. Haymanadan bu hayvanlar geldikte nsonra et fiat- lerinin indirileceği tahmin ediliyor. Esnafın muayenesi Pazartesinden itibaren cüzdanlar dağıtılacak Esnafın senelik muayenesine önü- müzdeki çarşamba gününden itiba- ren başlanacaktır. Esnaf cemiyetleri yeni efizdanlarla meşgul olmaktadır- lar. Cüzdanlar pazartesi gününe ka- dar hazırlanıp esnafa dağıtılacaktır. Esnaf bu cüzdanlarla muayeneye sevkedilecektir. Hakla yakından temas eden © naf sıkı bir muayeneden geçirilecek- tir. Bunların muayeneleri her üç ay- da bir tekrarlanacaktır. Dikilitaşın kaidesini yakından görmek isterken ip boğazına sarıldı Şükrü adında 54 yaşlarında bir adam dün Sultanahmed parkında Dİ- kilitaşı tedkik ederken taşın kaidesi Üzerinde kabartma resimleri de ya- kından görmek istemiştir. Fakat ka- ide taşı çukurda ve etrafı da demir parmaklıklarla çevrilmiş olduğundan, Şükrü oraya geçememiştir. Bunun üzerine Şükrü bir ip tedarik ederek bir ucunu parmaklık demirinin ucu na bâğlamış, diğer ucunu da elile tu- tarak sıyrıla sıyrıla aşağıya inmek is- temiştir. Fakat ipin ucunu tutup par- maklığın üzerinden geçerken ip ka- zaen boğazına sarılmıştır. Bunun far- kına varmıyan Şükrü birdenbire ken- dini boşluğa salıverince, boğazındaki ip sıkılmış ve kendisi boğulup ölmüş- tür, Adliye doktoru tarafından cesed muayene edilerek gömülmesine izin verilmiştir. — Bu da değil amma yaklaştın, söyliyeyim: Siyah, güneş gözlüğü!.. Yazın damgasıymış gibi herkesin bur- nunda bir tanel,. . © © ISTANBUL HAYATI Bebek ve Hisar sırtları Bebek istasyonundan sola saparak doğru kıvrıla kıvrıla uzanan yol tık- am tıklım dolmuş. Tekler, çiftler, ka- kahkahalar çınlıyor. Sol tarafm manzarası sık sık deği- şiyor. Dik yokuşlara sapan dar sokak- lardan sonra akasya gölgeli bahçecik- ler, irili ufaklı gazinolar, pencereleri al, yeşil tenteli köşkler, çam gölgele- rinde başbaşa vermiş insan kümeleri, Biraz ötede yol çatallaşıyor. Eski bie duvar harabesi, genişçe bir meydani yoldan ayırıyor. OÇiğnenmiş, ezilmiş çayırlar arasmda dikenli çalı küme İ leri. Mer kümenin alında ya çatlamış bir toprak yığını, ya çarpılmış taş par- çaları. Göz o tarafa döner dönmez; çarpık taşları, çatlak toprak yığınları ve di. kenli çalılarile mezarlığın kasveti tüy» leri ürpertiyor, İşte; varlıkla yokluğun, en zad şekil- lerile biribirlerine en yakın bulun dukları nokta, Köşedeki asırlık çma- rın bir yanında hayat, bütün ihtişa- mile hüküm sürerken öte yanda ölüm sırıtıyor. Kâh bir mezarı ortadan bölen, kâh devrilmiş taş yığınları arasından kıy- dan tırmanıyorum. Başucumda, beş asrın derinliklerine gömülü bir tari hin âbidesi Hisar, korkunç bir dev gi- bi yaklaşıyor, Ve nihayet, sarp granit yığınının dibinde bir nokta gibi kay- boluyorum, Rüzgârın ninnisi uğuldu- yor. Yosunlu mazgal deliklerini saran diken kümeleri, esrarlı (ısıltılarla ef. saneler anlatıyorlar, Ayaklarımın di- bine, tabiatin en zengin levhaları, me- deniyetin türlü eserleri serpilmiş. Zümrüd çayırları süsleyen papatye, gelincik, yaban gülü kümelerinden sonra bodur çamlar sıralanıyor. Sırt. sırta yaslarımış tombul tepecikler ak çala alçala uçuruma iniyorlar, Daha ötede Boğaz, yeşli çuha örtü- sünü ikiye bölüp billâr göğsünü aç- mış, akşam güneşile cilveleşiyor. Altan dudaklar serin buselerle titrerken öteden beriden kara dumanlar yükse. iyor, homurtular duyuluyor, Vapur. lar, motörler, irili ufaklı kayıklar ko- şuşuyorlar. Güneş, mütevekkil bir eda ile tepelerin ardına yaslanmış; maşü» kasının göğsünü didikliyen bu tuteyli. leri müstehziyane seyrediyor. Arasıra karşıdaki fildişi sahillerden rüzgürm kırbaçladığı bir ses, kulenin yalçm duvarlarına çarparak kulağıma ka- dar geliyor: «Tutulahlar hep aldanihış» «Diyorlar ki, aşk yalanmış.» Cemal Refik sanasnnzee 10 saaaaassaAAEAAA3 EA BEAAEEAA ANAN Konser Bu akşam 21 de Fatih Halkevi ta- rafından Beyoğlunda Fransız tiyatro sunda tarihi Türk musikisi koro kon- seri verilecektir, Konser Mesud Cemj- lin idaresindedir ve on yedi kişiden mürekkeptir. .. Düşün bir kere bay Amca, yüzleri o kadar değiştiriyor ki insan babasını görse tanıyamıyor!.. B. A. — Nesini düşüneyim? Kim-

Bu sayıdan diğer sayfalar: