23 Mayıs 1938 Oman a Aristokrat köpekler! Kibar köpek diploması almak için sıkı imtihandan geçmek lâzım! Bu sene imtihana giren 48 köpekten 23 ü orta, yedisi iyi, ikisi fevkalâde diploma aldı! Aslını, neslini isbata muktedir bi? köpek Amerikada bir köpek mektebi- ne devam edebiliyor, diploma alıyor ve üniversitede nçıkan bir insan gibi şöhret kazanmağa muvaffak oluyor, İş bununla da kalmıyor, ismi aristok- rat köpek diye Amerikan Köpek klü- bü defterne kaydolunuyor. Köpeklerin aristokrat sınıfını yetiş- tirmek için mütehassıs köpek antre- nörleri tarafından kaideler konul- muştur. Köpekler bu kaideleri öğren- meğe ve onlara göre hareket etmeğe mecburdurlar, Bir insan etiket hari- cine çıkmamak için nasıl muaşeref usullerini öğrenmeğe mecbur oluyor- sa, bir köpek te aristokrat geçinmek için o kaideleri eaberlemeğe ve onlara uygun bir surette hareket etmeğe sevkolunuyor, Köpekler klübü üç dereceli diplo- malar tevzi ediyor. Birinci diploma akademi derecesidir. Bu diplomayı alan köpek isminin yanına C. D, harf- lerini yazmak hakkını kazanır. C.D. harflari refakat köpeği manasına ge len (Campanion dog) demektir. Da- ha yüksek bir tahsil gören ve ikinci diplomayı #lan köpeğe C. D. X. ün- anı veriliyor ki, bu da fevkalâde re- fakat köpeği manasına gelen (Cam- panfon Dog Excellent) demekteir, İl- min en yüksek derecesine varmağa' muvaffak olan köpekler ise üçüncü şehadetnameyi kazanıyorlar, Bunlara (Utility Dog) deniliyor ve isimlerinin yanına U. D. harflerini yazmağa me- zun oluyorlar, Köpekler kolejinde bugün 250 ka dar muhtelif cinsten köpek siki bir tahsli görmektedir. Tahsil şartları © kadar ağırdır ki Amerikada mevcud olan 15 milyon köpekten ancak yüz- de onu aristokrat ünvanını kazanma» ğa muvaffak olmuştur, Mütehassıslar tarafındari edilen on kaide şunlardan ibarettir; 1 — Köpekler dalma sahiplerinin solunda gitmelidirler. Giderken tas- ma iplerinin gergin değil, gevşek dur- masına dikkat etmelidirler. 2 — Sahibi bir pencereye bakarak tanıdığını selâmlarken veyahut yolda rasgeldiği bir dostile konuşurken kö- pek derhal kalçaları üzerine oturme- hı ve terbiyeli bir alâka İle bakmalıdır. Yere uzanarak alâkasızlık veyahut #pini çekip ilerlemeğe çalışarak sabır- sızlık göstermemelidir. Yolda bir kö- peğe rasgelirse onunla meşgul olma- malıdır. Bir de her ağacın gövdesini, sokaklara dikili direkleri ve bina kö- şelerini muayeneden geçirmemelidir. 3 — İki dost veya yabancı köpek sokakta giderken biribirlerine rasgel- dikleri zaman uzun uzadıya koklaşa- rak mübalâğalı surette selâmlaşma- malıdırlar. Kendi Jisanlarında birer <hallo> deyip geçmelidirler, 4 — Bir köpek umumi yerlerde va» karlı surette hareket etmelidir. Sehi- bi bir köşeyi döndüğü zaman onu bi- rakıp başka istikamete sapmamlı, O da hemen ayni köşeyi dönerek sahibi- Bİ takib etmelidir. Başı boş dolaşmak a tanzim | Sahibi sokakta konuşurken vakarlı bir surette oturan ve terbiyeli alâka gösteren bir köpek Ticindeki sokaklarda ve kırda olur, 5 — Hareket etmek, oynamak veya başka bir sebeple evden sokağa çık- mak istiyen bir köpek, bu arzusunu tasmasile kösteğini ağzında getirip sahibinin ayağı önüne koymak sure- tile bildirmelidir. Bu esnada havlıya- rak ve vızıldıyarak sahibinin dikkati- ni celbetmesi caiz değildir. 6 — Bir köpek, ister sahibinin yar tağı dibinde, isterse mutfakta, sofada yatsın, geceleyin evin içinde dolaşma- malıdır, hattâ uykusuzluktan muzta- Tip olsa dahil Çünkü hane halkından birinin geceleyin uykusuzluk ve baş- ka bir sebepten dolayı kalkacağı tu- tarsa karanlıkta görmiyerek köpeğin üstüne basabilir, 7 — Terbiyeli bir köpek yaban- cılar tarafından okşanırken homur- danmaz. İstemediği bir kimse tarafın- dan okşandığını gören terbiyeli bir köpek, hoşnudsuzluğunu, başını ç€- virmek, vakarlı bir surette çekilip git- mek suretile ifade edebilir, 8 — Ağzında eşya taşımağa alışti- rilmış olan bir köpek, terlik, gazete ve buna benzer şeyleri sahibine getir- diği zaman bunları nazikâne bir su- retie teslim eder, Onları oynamağa kalkışması, geri götürmeğe teşebbüs etmesi, sahibinin onları zorla ağzn- dan almağa mecbur kalması caiz de- ğildir, 9 — Sahibi yemek yerken köpeğin yeme kodasında kalmasına müsaade | edilebilir, Ancak köpek hiç ses çıkar- Mmâdan bir köşeye oturmalı V8 Yemek istemeğe kalkışmamalıdır. Terbiyeli Ye siçrayıp oynamak ancak şehir ha- | köpek önüne konulan, yemek artıklar AKŞAM rını sahibi yemek odasından çıktık- tan sonra yer. 10 — Misafirliğe gidildiği zaman terbiyeli köpek fırsattan istifade ede- rek, yabancı evi teflişe kalkışmaz, bilâkis sahibinin yanında dürür, Mü- sasde edilmedikçe ev eşyasından ka- nepe, koltuk ve sandalye gibi şeylerin Üzerine çıkmaz, Resimde gördüğünüz sıraya dizi köpekler, Köpek kolejinde bir ders es- nasında hocanın takrirlerini dinliyen aristokrat köpek namzedleridir. Ho- canın tedriri, tabii köpeklerin anlı- yacağı tarıdadır. İmtihanda ikmale kalmamak ve aristokratlık diploma» #ini olmak için köpeklerin hepsinin, hocanın 10 aristokratlık maddesi hak- kındaki takririni büyük bir dikkatle dinledikleri görülüyor, Köpek kolejinin imtihanları çok zordur. C,D,C.D.X, veU.D,ür vanlarını kazanabilmek için köpek- | ler üç defa sıkı bir elemeden geçirii- mektedir. Bu imtihanlarda tam nu- mara. almak içinköpeklerin bütün su- allere hareketlerile cevap vermeleri | Jâzım gelir. Suniler susta durmaktan ve ismini işittiği zaman derhal koşa- rak gelmekten başlar, küçük Jimnas- tik güllelerini ağzında taşıyarak ma- nİS atlamağa ve koku sayesinde eş- yayı biribirinden tefrik etmeyi bilme- ge kadar varır. Köpekler Klübüne mensup olan kö. peklerin yetmişi, geçenlerde Amerika- nın muhtelif yerlerinde teşhir edilmiş ve fevkalâde surette alkışlanmıştır. Bu senek ilmtihanlara iştirak eden köpeklerin adedi 48 idi, Bunlardan ancak yirmi üçü C.D. yedisi C.D. X. ve ikisi U, D, diplomalarını alarak aristokrat köpekler sınıfına dahil ola- bilmişlerdir. 3 AYLIK 1 AYLIK Posta ittihadına dahil olmıyan ecnebi memleketler: Beneliği 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tabdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Rebiülevvel 33 — Ruzuhırır 18 A İmsak Güneş Öğin İkindi Akşam Yatı B. 105 009 445 8431200 18 Va. 229 4,38 1211 16,09 1977 2122 İdarehane: Babılli civarı Acımusluk So. No. Kızılay haftası 1 haziran da başlıyor, herkes Kızılaya üye yazılmalıdır Kr İstanbulda Softaların lyaklammenz Paşa nefes aldı; bir cigara yaktı. Kulakları kapıda, Zincirkıranın çizme gıcırtıları var mı? Boru gibi sesi çiki- yor mu? Zili gene çaldı; — Muavin beyle mektupçu beyi se- rlan çağir!.. Zaptiye nezareti müavinile mektup- çusu derhal geldiler, Bunlar nazırın adamı, mahremi es- rarı, çapraşık işlerde akıl hocası idiler. Meseleye vâkıftılar,. Ramiz ağa Pem- betene uyup geldiği ve ültimatomu verdiği vakitte odada bulunmuşlardı. Paşa telâşlı telâşlı, çıkmaza girdiği- ni, Zincirkıranın delikanlıyı koyuve- receksin diye balta oluşunu, işi son raddeye vardırıp (kellemi koltuğuma, Basrayı da gözüme aldım) diyişini, fırka meclisi âzasından miralay Vas- fi beyin de tahliyede ısrar edişini... gtlâh anlattı Sacayak olarak gayet yavaştan mü- gavereye başladılar: — Divanera kalem nist. Herifin farta furtası yok, deli gömleği ek- sik. Yumruğu beynime indiriverirse, ikinciye kalmaz gidiveririm alimal- — Haddine mi düşmüş efendim? Onun davul gibi gümbürdeyişine havalei sem' ve dikkat buyurmayın... — Filhakika, muavin bey pek doğ- ' ru söylüyorlar. Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz. Nazır paşa bu lâfa kızdı: — Budala gibi söyleyip tepemi at- tırmayın. Aynası da, Jâfı da meydan» da herifin. İpten, kazıklan kurtul- muşlara peştemal giydirir o ayı bo- gan. Kaç kere sürgüne gitti, tardol- du da gene iflâh olmadı. Men cerrebel mücerreb, hallet O bihin hedame — Neredeyiz devletlim? Babı zap- tiyede, makamı ülyanızda, heybeti saminize karşı... Paşanın gözleri büsbütün döndü: — Heybetin meybetin içine okut- turacaksın şimdi. Benimle geleniyor musun yoksa, bana kırk yıllık düş- man musın? — Haşa, estağfirullah efendim... — Ağzımın, burnumun dağılması- nı, şahdamarımın patlamasını, g& berişimi de bırak, âleme rezil ve rüş- vay olmaklığım yeter, — Allah esirgesin, sizleri başımız- dan eksik etmesin! — Mevlâyi mütealâ ömür ve âfiyeti cihan kıymetlerini daim ve berkarar buyursun! Paşa, gene kapıya kulak kabart- tıktan ve yavaş konuşmalarını ihtar- dan sonra devamda: i— Bu akıl ve izan züğürdü çilgi- nınm sürgüne gidişlerinin, forma ları sökülüşlerinin sebeblerini siz unuttunuzsa, Jâdes tutmuş gibi, hep benim hatırımda. Ser kâtibi şehriya- rinin yanında, hademei hassalıların, kapıcıların gözü önünde, saraya gi Terken, mabeyni hümayun telhisi sâ- nisini ayağınm altına alıp pastırma sını çıkaran bu herif değil miydi?... Hazinel hassaya memur iken nazırın başına boş para kesesini atan, sonra da tokadı yapıştıran kim?... Beyler- beyi camlindeki selâmlık resmi âli- sinde, hilâfetpenah saltanat kayığl- le iskeleye yanasırken, rıhtımda du- ran mabey ürü Tahsin beyin gırtlağna yapış b m mı?... ıp az kak | b İ de miralayı Nuri, Ziver, hi yorlardı. Sahife 7 'Tefrika No, 68 dinliyorlard. Muavin bey, nazınnı bu balçıktan kurtarmağa çare düşü- nürken, aklına şu geldi: — Müsaade erzan buyurulursa aşağı bir dolanıp bizim tulumba mü- dürü Kürd Şüleyman ağayı hufyeten ve muttasil odanın kapısından bu- raya getireyim. Mektupçu beyde ilâyede: — Nöbetçi tulumbacılardan dört beşini de beraber alırsa diyecek yok- tur paşacığım... Paşa, ihtiyatı, dışarıdan duyulma ihtimalini unutarak yere tekmeyi vurdu: — Lâf anlıyan beri gelsin. Afyon- keşliğe başlayıp beyniniz mi uyuştu, yoksa kara hummadan kalktınız da unutkanlık Ületine mi uğradınız?... Bu herif Giridde, Bosnada, Havran- da eşkıya kulelerine tek başına sal dırırmış ta dişinden tırnağına kadar silâhlı şakilerin on beşini yirmisini, kılıcının tersile döğe döğe çadırına getirirmiş. Bunu ben söylemiyorum, bugün dördüncü ordu iri Ahmed Muhtar paşa, yedinci ordu müşiri Ahmed Eyüb paşa, Mektebi Harbiye nazırı sanisi Süleyman paşa (sonra- ki Rusya harbinde müşir ve son baş- kumandanı olan) söylüyorlar, Softaların ayaklanışı Birden siçradılar, Koca zaptiye binası zelzele olur gibi sallanıyor. Nazır paşa: — Ya hafız, ya hafız!.. diyerek he- men secdeye yattı. Ötekiler de onu taklid ettiler... Döşemeler çatırda- mada, camlar zangırdamada. Oda kapısı arkasına devrilecek gi- bi oldu. İçeriye sekiz, on kişi doldu. Hünkâr yaterlerinden ? piya süvari kaymakamı Reşid, erkânı harb bin- başısı Ömer Lütfi, sağ kolağası Rıfat, piyade yüzbaşısı Ahmed Fehim bey- ler (1); bir kaç ta mülâzim ve hün- kâr çavuşu... Nuri bey haykırdı: — Paşa dünyadan haberin yok, softalar ayaklanmış, Beyazıddan Di- vanyolunu tutmuşlar, Babiâliyi ba sacaklarmış. Sadrâzam, şeyhislâmı istemezük diye bağırıyorlarmış. Ziver bey tamamladı; | — İradei seniyeye tevfikan zaptiye taburlarını Zincirkıran Rıza beyin tahtı kumandasında olarak âcilen sevk ettireceksiniz, bianşart ki kati. yen silâh istimal edilmemesine, iz- dihamın mülâyemetle dağıtılmasına ekiden fermanı hümayun var... Bazı zaptiyenin (2) odaları, kori- dorları, divanhaneleri birbirine gi- riyordu. Umum asakiri zapliye ku- mandanı Hacı paşa, idare meclisi âzaları, fırka meclisinin miralayları, alay beyleri, dafrede müstahdem ta- bibler, kâtibler, tulumba müdürü, tax bur ağası Süleyman ağa ve omuz- daşları koşuşuyorlar, bağırıp çağırı- (Arkası var) (0) Bu isimler gelişigüzel değildir. 1292 senesi galnamesinde (Mabeyni bümayunu mülükâineyo memur zabitanı askeriye) sahifeden alınmıştır. O vakliki Babı zaptiye, şimdiki Yeni nenin o arkasın , köşeden adı (Azis ye eaddesi), postanenin önündeki (Zap- diye desi);