23 Mayıs 1938 AKŞAMDAN AKŞAMA: İlim ve sanat mecmuala- rının aksaklıkları «İnsan» isimli mecmuanın İkinci ve «Kalem» mecmuasının üçüncü sayıla- rı çıktı. Memleketimizde diğer fikir ve sanat risaleleri de intişar etmektedir. Ayrı ayrı bakılırsa çok kıymetli olan münevyerlerimizin, bu cildeikler için- de kalem mahsullerine raslıyoruz. Ötedenberi ne büyük ihtiyaçtır: Ay- ni klâsik hamulesi olan bir yüksek münevverler kadrosu, ayni mecmuanın sahifeleri arasında bir iş bölümü yap- sın; yeni meseleler üzerine projektör- lerini çevirsinler; bizim için karanlık olan bahisleri aydınlatsınlar... Fakat böyle bir mecmua şimdiye ka- dar bizde mevcut değildi. Ekseriyetle çıkan risaleler, gelişi güzel kitaplardan koparılıp sarhoş bir mücellid tarafın. dan yanlışlıkla bir araya birleştirilmiş kitaplara benzerdi. Meselâ niçin nisan nüshası ağustos. ta, eylülünkü haziranda çıkmamış?”.. Bunu kendi kendinize sorar ve cevabı- nı alamazsınız... Gazetelerin alelâde cari hâdiselerle ne derece alâkası var- sa, mecmuaların da kendi yüksek mev- zuları ölçüsünde öylece aktüaliteyi ta- kip, vazifeleri olsa gerektir. Bu yapılmayınca, insan: «Kitap oku- rum, daha iyi!» diye düşünür. Bizdeki mecmuaların muvaffukıyet- sizliklerinin bir sebebi şayed. umumi yetle buna riayet etmemeleri ise, diğer aksaklıkları da muharrirlerinin ayni şekilde yetişmiş olmamalarıdır. İşitmiştim: « — Bir kongrede âlimler toplanmış. Her birinin o derece çok ıstılahı, ayrı ayrı tabirleri ve malümat evveliyatı varmış ki, biribirlerinin nutuklarından mâna çıkaramamışlar. Nerede kaldı ki, âlim olmıyan basit faniler dediklerini anlasın. Umumiyetle bizde de öyledir: Klâ- sik bir belkemiği, münevverlerimizi yekdiğerlerile birleştirip, onları ayni ilim vücudünün kendi sahalarında muhtelif uzuvları halinde karşımıza çıkarmıyor. Meselâ içlerinden biri, kar- ma karışık malümat kırk ambarı ka- fasile bir «hezar fen» dir... Ne sorarsa- nız kendine göre bilir amma, malüma- tının hiç biri bir felsefi istikamete bak- maz... Tam mânasile şarkvari bir ku- tubdur!... Diğeri Almanyada ekonomi politik okumuş bir Her Doktordur ki, mesai arkadaşları bile arkasından gü- Tüşürler: — Sokma akıl dört adım gider! - derler. Üçüncüsü, yedi nesil Paris üdebasının bizim şair «Mehmed Kâmil efendi. yahut «Enderuni Musta bey» lerine tekabül eden Lâedrilerine kadar tanır; iki cümlede bir: — Güstav de Valeryan'ın Epope isim- li eserini okudun mu? - kabilinden su» siler sorar. Bilmediniz mi de: — Ne cahil! - diye düşünür. Halbuki Hezar fen'le Her Doktor da bildiklerinden onu bir imtihan etseler bakalım; o da cevap verebilecek'mi? Hülâsa edeyim: Bizde şimdiye kadar çıkan mecmu. lar, evvelâ, kendi mevzularının aktü- alitesini takip etmedikleri (binaenaleyh hakiki mecmua olmadıkları) için; ve saniyen, muhtelif hâdiseleri ayni kül tür zaviyesinden aydınlatmıyan şahsi. yetler tarafından çıkarıldıkları (yani ne söylemek üzere çıktıkları malüm ol» madığı) için tutunamamıştır kanan- tindeyim. Yukarıda İsmi geçenlere gelince, bunların daha ilk nüshalarındayız; te- ŞEHİR HABERLERİ Imar işi Üsküdar ve Kadıköyün plân- ları hazırlanıyor Şehircilik mütehassısı B. Prost şeh- rimizde bu seferki Ikameti sırasında İs- tanbul ve Beyoğlunun mufassal plâ- nından başka Üsküdar ve Kadıköyünün nâzım plânlarını hazırbyacaktır. Üsküdar nâzum plânı Kuzguncuğa, Kadıköy nâzım plânı da şehir hudu- dunu teşkil eden Bostancı köprüsüne kadardır. B. Prost yanında Üsküdarın haritası olduğu halde evvelki gün Üs- küdara geçmiş ve Üsküdarın muhtelif semtlerini dolaşarak mahallinde ted- kiklere başlamıştır. B. Prost Üsküdarın nâzım plânını hazırladıktan sonra Kadıköy semtinin plânma başlıyacaktır. Mütehassısın Üsküdarda yapacağı tedkikleri ne Za- man bitireceği henüz belli değildir. B. Prost İstanbul ve Beyoğlu semtleri için yaptığı gibi mahalli tedkiklerini bitir- dikten sonra kısa bir zamanda nâzım plânını hazırlıyacaktır. Polis memurları arasında nakil ve tayinler Emniyet direktörlüğü müteferrika ikinci komiseri B. Sabri Yeşilköy ko- miserliğine, Yeşilköy komiseri B. Şa- hin Zeki müteferrika komiserliğine, Fener başkomiseri Talât Karagüm- rük başkomiserliğine, Karagümrük | ikinci komiseri Lütfi Fatih ikinci ko-/ miserliğine,, Karagümrük üçüncü komiseri Semih Fatih üçüncü komi- Serliğine, emniyet direktörlüğü ikinci şube üçüncü kısım memurlarından B. Cemil Tunçeli komiserliğine tayin edilmişlerdir. Karısını yaraladı, Evde bulmayınca kızmış | makasla vurmuş Aksarayda oturan İbrahim adında biri evvelki gece evine gelmiş, karısı Nigâri bulamamıştır. İbrahim buna kızmış ve karısının civarda bir kom- şuda olduğunu öğrenince oraya git- miştir. İbrahim, Nigârla karşılaşınca, e- linde bulundurduğu berber makasile karısına vurmuş, kadın da düşüp ba- yılmıştır, Bayan Nigârın zabıtaya mü- racaalı Üzerine İbrahim hakkında sar- hoşluk, tehdid, makasla vurmak suç- larından tahkikat evrakı tanzim eği- lerek mahkemeye verilmiştir . İş kanununa muhalif olarak çalışanlar Çakmakçılarda Valide hanında Ab- bas, Kumkapıda Ali isimlerinde iki erkekle Arnavudköyünde İzmaro iş- minde bir kadın iş kanununa muha- | Mf olarak cumartesi günü saat birden! sonra çalıştıkları için zabılaca yaka- lanmışlar, haklarında icabeden tah- kikat evrakile birlikte mahkemeye ve- rilmişlerdir, A menni ederim ki, urun hayatlarının mütebaki kısmında bu saydığım hata- lara düşmesinler. Karilerimizin fikri Trenlerin çoğaltılması isteniyor 1 — İzmir gibi Türkiyenin en büyük ihracat merkezinden Ban- dırma hattına haftada üç yolcu treni vardır. Diğer günler mar- şandiz muhtelitile Izmir - Bandır- ma 300 kilometreyi on dört buçuk saalte kaledersiniz. Haftada üç gün yolcu katarı da en iptidat süratle gider, marşandizden biraz farklı, İzmirden her gün bir yol- cu kaları kalkması ve saatte as- gari elli kilometre ile gitmesi lâ- sımdır. Bu hat ticart gayeden Türkiyenin en mühim hattıdır. 2 — Balıkesir - Kiltahya hatt na da daha fazla ehemmiyet ve- rilmelidir. Bu hat üzerinde o ka- dar mühim vardat membaları var ki, her gün iki iren tahriki ancak lilzumu olanın yarısıdır. Maalesef haftada üç trenle seya- hat edilir ve sürat hiç konuşul- mıyacak derecede gülünçtür. İzmir tüccarlarından: Mehmed Nuri Yeşiltepe >.» Evkaf mütekaidlerinin maaşları Eytam, dul ve mütekaidlerin üç aylık maaşları verilirken, ev- velce munlazaman güzetelere lân verilirdi, Halbuki birkaç seferdir, biz Evkaf mütekaidleri ilânları- mıza raslamıyoruz. Uzak yer- lerde oturduğumuz için git, gel, garar ediyoruz, Bu işin intizama sokulmasını dileriz, Apartıman merdivenleri Eski binalara kat ilâve edilirken 1,5 metre kaydı aranacak mı? Taksimde, yapı ve yollar kanununun neşrinden evvel 5 kat olarak yapılmış bir apartımanın sahibi belediyeye mli- racaatla binayı beş kata çıkarmak için ruhsat istemiştir. Binanın bulunduğu sokağın genişliğine göre bu müracaatın kabulüne mâni yoktur, Ancak ortada da bir şekil vardır: Apartımanın mer- diyenleri dardır, Yapı ve yollar kanunu mucibince umuma mahsus olan bina- ların merdiven basamaklarının geniş- liğinin bir buçuk metre olması şarttır, Belediye, kanun çıktığı zaman Dahili- ye vekâletine müracaatla apartıman merdivenlerinin bu kayıttan istismnası- nı istemişti. Fakat vekâlet, apartıman- ların da umuma mahsus binalardan ol- duğunu ileri sürerek buna imkin ol- madığını bildirmişti. 'Taksimdeki apartıman sahibinin müracaatı üzerine belediye yeniden ve- kâlete müracaatla evvelce yapılmış binalara kat ilâve edilirken 1,5 metre genişlik aranılıp aranılmıyacağını 80- racaktır. 3 ayda bir tekrar edilen Daimi fotograf müsabakamıza ait tafsilât 10 uncu sahifemizde okuyünüz. Evvelâ yol Yeni kanalizasyon programı şimdilik geri bırakıldı Belediye, İstanbul ve Beyoğlu taraf- larının kanalizasyonu için kanalizas- yon şirketile yaptığı yedi buçuk mil- yon liralık mukavelenamenin hitamım- dan sonra beş senelik yeni bir kana- Uizasyon programı hazırlamıştı. Bu programa Beyoğlunda Kalyoncukullu- ğu, Cihangir, Kasımpaşa, Pangaltıda Hamam yanından Dolapdereye giden saha, Şişli ve Kadıköy mecraları ile Kurbağalıderenin temizlenmesi dahil- di, Fakat belediye, mecra kadar şehir yollarının da tanzimini ehemmiyetli görmüş ve yeni kanalizasyon progra- mını terkederek beş senelik yeni bir yol programı hazırlamıştır. Bu sebeple ye- ni kanalizasyon programına giren iş- lere şimdilik başlanmasına imkân gö- rülememektedir. Belediye 938 bülçesine 70 bin liralık kanalizasyon tahsisatı koymuştur. Bu- nun 55 bin lirası kanalizasyon şirketi- nir mübebaki alacağı için verilecektir. İ Mütebeki para, şirketin mukavele mu- cibince belediyeye terkedeceği Kasım- paşadaki boru fabrikasındaki mâkine- lerin gümrük resmi ve saire için sarfe- dilecektir. Eski metresi evine taarruz etmiş Üsküdarda oturan Hüsnü ismin- de biri, zabıtaya müracaat ederek es- ki metresi Şükriyenin evine İs arruz ettiğini iddia etmiştir. Bu İd- dia üzerine Şükriye yakalanarak mahkemeye verilmiştir. 29 derece Dün kırlar ve sayfiye yerleri çok kalabalıktı Artık yaz geldi, havalar adam akıllı ısındı, Dün termometre 29 derece idi. Pazar olmak münasebetile havanın güzelliğinden istifade etmek için şehir halkının büyük bir kısmı kırlara, köy- lere akın etmişti. Dün Adalar, Boğazi- çi, Kadıköy ve Anadolu sahili çok Ka- labalıktı. Fakat en ziyade kalabalık Şişliden ileride Mecidiyeköyü ve Hür- riyetiebediye tepesi taraflarında, bir de Kâğıdhanede idi. Dün Kâğıdhane, eski parlak devirlerini hatırlatacak kadar kalabalıktı. Derede yüzlerce san- dal vardı. Şehirde kalanlar da Taksim, Harbi- ye, Maçka taraflarındaki açık kahve- leri doldurmuşlardı. Dün Taksim bah- İ çesi detpeyce kalabalıktı, Bir motosiklet bir çocuğu yaraladı Sekiz yaşlarında Elize isminde bir kız çocuğu Beyoğlunda Yeniçarşıdan geçmekte !ken süratle gelen bir mo- tosıkletin sadmesine uğramış, aya- gından tehlikeli surette yaralanmış- tır. ,Riiza, zabıta tarafından derhal Şiş- H Çocuk hastanesine yatırılmıştır. Zabita, bu motosikleti idare eden meş- hul adamın hüviyetini tesbite çalış- maktadır. Bay Amcaya “göre... | İ Bahife $ İSTANBUL HAYATI Hakkımız yok mu £ Bir ahbabın evinde konukomşu €pice kalabalıktık. Ev sahibi şeker ikram etli, Süslü kâğıdlara sarılmış, yeni çıkan niyetli oşekerlemelerden herkes birer tane aldılar, Misafir ço- cuklardan biri kendi şekerinden çi- kan niyet pusulasını yüksek sesle okü du. Yavrucak kâğıddaki yazıları ay- nen okuyordu. Elinden aldım, ben de göz gezdirdim. Beyitleri ayni imlâ İle yazıyorum. «Hiç uzuntuya girma.» sAh çekip ta bağlrma» «Bir sevgilin varisa» «Beni da gönülden ayirma» Çocuk bir türlü anlıyamadığı ke limeleri birer birer annesine sorar- ken ben de kendi şekerimin kâğıdını Açtım. İki mısramı aynen yazıyorum: «Balik denizde yüzer,» «Sevgilin da pek guzel» Son iki mısra olduğu gibi değil, düzelterek yazıyorum: «Âşıklar çok sıkılır,» «Her an kendini Üzer» Kâğıdı yavaşça yırtıp attım. Etra. fa dikkat eltim. Kimi, elindeki kâ- ğıdı gülerek okuduktan sonra be him gibi parçalayıp atıyor, bazı genç bayanların yüzleri Okıpkırmızı olu- yordu, Küçük afacan bir aralık an- nesinin yanında oturan bir genç ki- zın yanına sokularak elindeki kâğıdı kapta: — Ablam okuyamıyor. Ben ondan daha iyi okuyorum. Diye odanın ortasına dikilip yük- sek sesle okumağa başladı. Daha bi- rinci kelimede odanın içi birbirine karıştı. Kadınlar avuçlarını yüzleri- ne kapayıp yere eğiliyorlar, gençler kulaklarını tıkayıp öteye dönüyorlar, ev sahibi ile komşusu hızlı hızlı ök- sürerek çocuğun sesini bastırmağa çalışıyorlardı. Annesi kâğıdı elinden" almak için arkasından kovalarken, ne olduğu- nun farkına varamıyan yavrucak hem koşuyor, hem bağıra bağıra okumağa devam ediyordu. Çocuğun okuduğu kelimeleri duymamak için ben de dışarıya fırladım. Herkes bir- birinin yüzüne bakamadan koşa ko- şa kapıdan savuşuyordu, Sakın ke- limlerin bayağılığına hükmetmeyiniz ha. Hepsi de, her gün hepimizin yüzlerce defa kullandığımız, okudu- ğumuz, yazdığımız kelimelerdir. Fa- kaaat... Bu niyet kâğıdlarını doldu- ranların çapraşık şivelerine uyduru- lunca böyle yüz kızartacak hale giri- yorlar, Herkesin konuşma tarzına, şivesi. ne müdahaleye hakkımız yoktur. Fakat, güzelim lisanımızı böyle ber- bad etmenin önüne geçilmesini iste. mek hakkımızdır. Cemal Refik Radyoda eski plâklar İstanbul radyosunda kullanılan plâk- ların eskiliği son günlerde bazı azizlik- lere sebep olmaktadır. Cumartesi gü- nü öğle vakti bir plâk çalınırken mü- temadiyen ayni kelimeleri tekrar ile bir türlü ilerliyemediği için yarıda bi- rakılmıştı. Düri öğle vakti de Münir Nureddinin bir şarkisi çalımırken ayni hal vaki olmuş ve plâk yarıda kesilmiş- tir. Bundan sonra diğer bir plâk çalın- mağa başlamış fakat bu plâk da yarı- ya gelince «bir bir bir bir» diye ayni kelimeyi tekrar ile döndüğünden bu plâğın çalınması da durdurulmuştur. Hiçte hoşa gitmyien bu vaziyete bir nihayet verilmesi lâzımdır, — Grip deyip geçiyoruz amma Bay | Amca... ... Bir grip haslalığının içinde tam | 39 çeşid mikrop varmış... | ... Tevekkell sen bile geçenlerde 09 gün yatmadın!... Pakat bu 39 mikrop nedir acaba, merak ettim!... B. A. — 38 tanesinin ne olduğunu bilmem amma, 39 uncusu tramvay kapıları olsa gereki...