Ça A A en ya Şİ AN e Evening Sille kiymetli “Türkiye bir dosttur, İz te İdi müşteri olabiliylece görülüyor ki Türkiyeden İngiltereni; ; olan Benin Banda Akşam Ün maca başmakalesini “Türk — dard Milor hasretmiştipirkiyeden Essendeki Krup “alık dömiryolu dört milyon İ almıştır. Bu haber, Malzemesi « dostluğunu kuvvetlen- Türk -,im daha fazla çalışmak lâ- dirmdiğini göst "Bü dostluk tâ Kırım harbindenbe- ri mevcuddur. Umumi harpte raf birbirinin kahramanlığını iyi görüp takdir e birçok husus- rdir. Akdenizde vap seferi İki memleket j issi sebeplerden dolayı İn tere, Boğazlara hâkim olan ve ye! den canlanmış bulunan Türkiy Kemal Atatürkün terakkiperve: resi altında ileri doğru attığı adi darı le karşılamaktadır. Mületler arasında dostluğun teme- li ticarettir. Bundan dolayı Türkiye #le İngiliz ticareti o genişletilmelidir. Birçok senelerdenberi Almanya Tür- kiyenin en mühim müşterisidir. B. Schacht tarafından tesis edilen kle- rTihg rejimi altında Almanyanın Tür- kiye ticaretinde Kissesi 936 senesin- de yüzde 37 den yüzde kirk dokuza çıkmıştır. Nazi hükümeti ticari münasebatı çoğaltmak suretile Türkiyedeki ikti- sadi nüfuzunu arttırmak ve Türki- yenin beş sene programının esasla” rından biri olan sınai teşebbüslerde en mühim rolü oynamak Ümüidinde idi. Bu ümidlerinde Almanya kismen inkisarı hayale uğramıştır. Türkiye Almanya ile olan «klering» anlasma- sının kendi zararına .neticelendiğini gördü. Bir sene kadar evvel Almanya ile olan anlaşmasını hitama erdirdi ve binnetice harici ticaretindeki Alk- man hissesi 19397 senesinde 37 “e ye düştü, Türkiye ile olan İngiliz ticareti ise 2,444,000 İngiliz lirasından 3,180,000 İngiliz lirasına yükseldi. İngiltere ile Türkiye arasındaki klering anlaşmasına göre - bilhassa kumaş, çelik ve makinelerden ibaret olan - Türkiyeye ihracatımızın çoğal- ması bizim Türkiyeden daha ziyade mal almamıza bağlıdır. Türkiyeden başlıca İngiliz idhalâti kuru üzüm, incir, fındık, mahair yünü ve halıdır. Sigara içen İngilizlerin harbi umu- miden sonra başka tütüne alışmış ol- maları yüzünden Türk tütünü idha- lâlımız gayet ufak bir mertebeye düş- müştür. idhalâtımızın çoğalmasına muayyen hududlar vardır. Ve bu böyle olduğu- na nazaran, Londradan yapılacak kredilerin sterlin hasılatı İngiliz ma- mülâtının mübayaasına hasredilmek şerlile, Türkiyeye İngiliz sermayesi dökülmesi şayanı tavsiye görünmek- tedir, Bugün ilân edilen siparişi elde et- mek için Krupp şirketinin Türkiyeye sekiz sene kredi vermiş olduğu husu- suna dikkat edilmelidir, Türkiye son zamanlarda İngiltere- den tayyare satın almıştır ve ileride dedaha satın almak istiyecektir. Türkiye büyük bir çelik fabrikası te- | sisini bir İngiliz firmasına vermiştir ve sınai inkişafına diğer İngiliz şir- ketlerinin yardımını beklemektedir. Türkiyenin maadin bakımından serveti muazzamdır ve hüküme- n bütçe ve kredi vaziyeti devamlı surette iyileşmektedir. Türkiye İngil- tere Için şimdi kıymetli bir dost oldu- gu gibi ileride de mühim bir müşteri olabilecektir. Kültür parka iki kitabe konacak İzmir (Akşam) — Çıkırıkçı B. Ah- med ve karısı Bn. Azize Güzelyalı ve Hatuniye mahallelerinde bulunan üç evlerini - vefatlarından sonra kaydile - izmir memleket hastanesine teberrü etmişlerdi, Vefat eden bu iki severin emlâki, muhasebel hususiye namına tapuya bağlanmış, vali B. Faz- lı Gülecin riyasetinde toplanan vilâyet | daimi encümeninde bu teberrüü yapan- ların namlarının ebedileştirilmesi kâ- rarlaştırılmıştır. Bunun için kültür Yarkın münasip bir yerine B. Ahmed ve Bn, Azize namlarına mermer veya pirinçten birer kitabe talik edilecektir. Daha evvel de bu şekilde teberrüde bu- lunanlar namlarına ayni şekilde kita- beler talik edilmesi muvafık görülmüş- tür, Peynirden zehirlenenler İzmir (Akşam) — Çurakkapıda Han- bey sokağında peynirden zehirlenme vakası olmuş, berber B, Hasanın 9 ya- şındaki oğlu Faik, yediği zehirli pey- nirin tesirile ölmüştür. Ayni evde ve ayni peynirden yemiş olan B, Hasanın karısı Ayşe ile kardeşi Falmada da 76- » hirlenme ârazı görülmüş, geceleyin acele hastaneye kaldırılarak müdavatı yapılmak suretile ölümden kurtarıı- muışlardır. Müddelumumilik, hâdise tahkikatına el koymuştur. Zehirli pey- nirin nereden alındığı tesbit edilmek üzeredir. TUZAK Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ — Nü) — Ben Size karşı her zaman arka- dnş ve müsamahakâr davrandığımı Sanıyorum. — Bir anne, kızlarının derdini da- ha iyi anlar, Baba gayet çabuk kızar. Kudığı zaman tamamen lâkayd bir erkek olur... Ah, bana söz versen Kİ... — Ne? Ne istersen yaparım... Söy- le... Her arzunu yerine getirmeğe ha- Zirim. — Yok yok. ; İstemez... Esasen orta- da da bir şey mevcud değil... Bu mese- leyi böylece bırakalım. — Hayır, olmaz. Cevapların beni tatmin etmeli! Kaçamak yollar aradı- | ğını hissediyorum, İçime şüphe girdi, Bütün bakikati öğrenmek hakkım- dir. — Söylüyorum baba sana! Bu bah- si kapatalım... Zaten işim var, gidece- ğim! — Hayır şimdi emrediyorum. Genç kız biran tereddild etti, Sonra boğuk bir sesle: — Emrediyorsun, öyle mi? Pek âlâ... Bana her şeyi söyliyeyim! Henr zaten Tefrika: No. 35 Doktorum, sinni rüştü çoktan geçtim. Hürriyetime malikim! — Çirkin bir mukaddeme! — Bu mukaddeme bir erkek kadar hakkı hayatım olduğunu ispat eder, —«Erkek kadar hakkı hürriyeti alarak ne yaptın bakalım? Asabiyeti gayesine eren Hayriye, azimle: — Evlendim! - dedi. — Vay! — Evet. — Evlendin ha?.. Maşallah... Bü- tün doktorluğuna, bütün ciddiyetine rağmen ancak ahmak ve terbiyesiz- mişsin demek!.. Bana sormadan evle- niyorsun!... Tebrik ederim küçük ha- nım!,. Bakalım zevciniz kimmiş? — Kim mi?., Mümtaz! — Şaka etme. — Evet, doğru söylüyorum, — Ne münasebet canım? — Ölüm döşeğinde Mümtaz'la nik kâhlandım, — Merhum Mümtaz beyin haremj hayır | Tam Zamana 29 Nisan 1938 “ına, köpek balıkları, açlık Bin bir macera geçiren bir kürek mahkümu neler anlatıyor Bir kaç gündenberi Fransiz polisi Raymond Vandö adında bir fireriyi aramaktadır, Saint Nazairede polisin kaçan bu adam bütün araş- tırmalara rağmen bir türlü buluna- mamıştı, Halbuki Vande Parise gel- miş ve Paris Soir gazetesinin bir mu- e bir kahvehanede oturarak macerasını uzun uzadıya anlatmıştır. Vande diyor ki: 8 sene evvel bir kadını sevmiş- tim. İşsizdim, param yoktu, Bu kadın benden hâmile kalmıştı, bir çocuk doğuracaktı. Hastaneden çıkar çıkmaz sokak ortasında kalmaması için hir- sızlık yaptım. Bunu tekrar ettim. 27 ikinciteşrin 1930 da öle geçirildim. Beni sevdiğim kadın polise haber ver- miş ve beni tevkif eden polisle geceyi beraber geçirmiş... O zamandanberi çocuğum hakkında bana hiç bir ha- ber vermedi. Gönderdiğim mektuba küfürle mukabele etti! 27 ikineikânun 933 de mâlhkeme beni beş sene kürek cezasına mah- küm etti. Güyan'a gönderildim. Bura- da beş sene kaldim, cozamı çektim. 935 de serbest bırakılmaklığım lâ- gımdı, Halbuki bırakmadılar. Bana: «Beş sene burada çalışacaksın!» dedi- ler. 8 seneden fazla kürek cezalarında ceza müddeti bitğikten sonra mahkü- miyet müddeti Kadar Güyanda kalı- nır, Halbuki ben 5 seneye mahküm olmuştum, Beni orada alıkoymağa | kimsenin hakkı yoktu, Maamalih ne kadar bağırsam kimsenin dinlemiye- ceğini bildiğim için sesimi çıkarma- dım Daha 3 sene Güyanda kaldım. Bu- rası fakir bir memleketlir. İş yok. Mahpus olmadığımdan yiyeceğimi kendim temin etmeliydim, Buna mu- vaffak olamıyordum. Bunun için bir arkadaşımla birlikte bir sandal bul- duk, kaçmağa karar verdim. Denizde fırtına, köpek balıkları, açlık ile mü- cadele ederek 6000 kilometre katettik. Arkadaşım yolda delirdi, Ben yoluma devam ettim. Nihayet Panamaya geldim. Panama ile Fransa arasında mücrimleri iade mukavelesi yoktur, Bunun için bura- da çalışacağımı ümid ediyordum. Hal- buki beni yakaladılar ve bir vapura bindirerek Fransaya gönderdiler. Saint Nazaire limanına gelince, po- lis yemek yerken denize atladım, yü- zerek karaya çıktım. Oradan Parise geldim, Şimdi derdimi kime anlata- cağım; Siz bana yardım edin, Bütün ümidim merkezi Amerikada buldu- gum altın damarındadır. Bir gün bu- nu işleterek belki zengin olurum. Sağlam ana babaların yavru ları sağlam olur. Vahid bey sustu, Odada hızlı hızlı dolaşmağa başladı. Sonra yumruğunu masanın üstüne indirdi. Kıymetli bir vazo devrildi. Parça parça oldu. Müteahhid kızına doğru dönerek bağırdı: — Sen tımarhaneye lâyıksın! — Babacığım! Hani sâkin olacak- tın? — Mümtaz'la niçin evlendin?.. Hem de ölüm halinde bulunduğu sırada... Acele acele... Bunun sebebi nedir? — Çünkü kendisinden bir oğlum doğdu ve o çocuğu tanımam lâzımdı, — Ha... Evet... Şu kocakarının mek- tupta yazdığı piç, değil mi?... Şimdi mesele anlaşıldı... Ahmak! Genç kıza hücum etti, yakaladı. Yere çarptı: — Utanmaz! Rezil!... Ah seni ge- bertmeli ama, elimden gelmiyor! - di- ye bağırıyordu. Haşriye yalvardı: — Baba kızmal., yım. — Sus! Vahid bey kızı saçlarından yâ- kaladı. Bir daha yere çaldı. Hayriye öylece, halının üzerinde, ses çıkartma- dan kaldı, Ferihayı bu hallere uğra- maktan kurtarmıştı ya... İçi rahattı, Vahid bey bir müddet sustu. Oda- nın içinde aşağı yukarı dolaştı, Sonra rant en pisman olmun Kollarını Sana işi anlata- hareke! ma Eti Bank bir mahrukat idaresi kuracak Nakliye yüzde elli ucuzluyor Maden kömürü yakma mecburiyeti bu sene tatbik edilecek Ankara 28 (Akşam) — Büyük Mil- let Meclisinde tedkik edilmekte olan mahrukat kanunu Jâyihasında esaslı değişiklikler yapılmıştır. Memlekette kömür sarfiyatını arttırmak ve or- manlarımızı korumak için hazırlan- mış olan bu kanun projesi, yeni aldı- ği şekle göre, on iki maddedir, Kanunun ikinci ve üçüncü madde- lerinde yazılı olan yerlerinde teshin ihtiyacını temin için odun kömürü ve tezek yerine maden kömü sı mecburidir, Bu kanuna mürü, linyi tp ve bunların kok, yarı kok ve et gibi işlenmiş şekli- i maden kömürü sayılmı petrol, petrol 8 elektrik cereyanı mah- rTukat olarak kullanılabilecektir Bu kanunun hükümleri, demiryo- lu üzerinde tren durağı veya deniz sa- | hilinde posta uğrağı olan veya bu du- | rak ve uğrakların en çok 50 kilomet- ye uzaklığındaki nüfusları iki bini ge- çen kaza merkezlerle, işletilen kömür ocakları veya kok, briket fabrikaları- nın en çok elli kilametre uz. mda- ki nüfusları iki bini geçen v kaza merkezlerinde ve aşağıda ismi geçen müesseselerde tatbik olunur. 1 — Tacir hakkını haiz hakiki veya hükmi şahıslarla, teşviki sanayi kanu» nundan istifade edebilecek evsaftaki | müesseselerin faaliyetlerinde kullanı- lan her nevi binalar, 2 — Bütün resmi dairelerin bulun- dukları binalarla, devletin, hususi ida- reerin ve belediyelerin doğrudan doğ- | ruya veya iştirak suretile İşlettikleri | umumi hizmet, ticaret ve sanayi mü- esseselerine mahsu binalar, 3 — Kısla, jandarma Ye polis kara- | Kolları ile resmi ve hususi mektep, has- tane, dispanser, sanatoryom, cami, kilise, mabed ve bunların benzer ma- halleri, 4 —Sinema, tiyatro, kahve, gazino, Jokanta, otel, birahane ve bunlara benzer umumi mahaller, 5 — Borsa, ticaret ve sanayi odala- rı ve bu gibi müesseselere mahsus binalar, İktisad Vekâletinin teklifi ve Ba- kanlâr heyetinin kararile bu yerlerin bazıları istisna. edilebilecektir. İktisad Vekâleti, bu kanun muci- bince, tanzim edilecek nizamnamede yazılı esaslara göre, yakılacak maden kömürü miktarının en çok yüzde onu nisbetinde odun veya odun kömürü kullanılmasına müsaade © edebile- cektir, Eli Bank, kendisine bağlı olmak üzere, aşağıdaki vazife ve salâhiyetle- tu galiba, Kızına; — Kalk! - dedi. - Bu yaptıkların o derece ahmakça kl öfkeye kapılma- manın imkânı yok... Ben sanki sana koca bulamaz mıydım? Neyse, öldü de ailemiz böyle lekeli bir münasebetten kurtuldu. Maamafih hiç bir zaman beni aldattığınızı, beni lekelemek iste- diğinizi unutmıyacağım! — Seninle alay etmek hiç birimizin haddi değil, baba... — Sus... Yalanlarının arkasını kes... Ben sizin için çalışırken, sen karde- şinle birlik oldun, kendinize göre bir hayat kurdunuz, Bursaya da gidişiniz, kimseye göstermeden piçi doğurmak | içindi, değil mi? Feriha ile Mümtaz'ın nişanlanması sahte bir plân... Aptal ca, iğrenç bir intrika! Vahid bey asabi asabi dolaşmaların- da devam etti, Sonra birdenbire aklı- na Cahid'le Mümtaz'ın kavgası geldi. — Ö da ne kuzum?.. Bu iki erkeğin kavgası da bir yalan olmasın?... Ca- hid'in tehdidieri de gene bir plân mı dcaba? Hayriye mırıldandı: — Hayır, hayır!.. doğru! — Bir şeyler geveliyorsun... Gizledi- gin başka meseleler olduğu belli... Ağ- zındaki baklayı çıkar! — İşte baba... Cahid'le Mümtaz kav- bil onu tehdid eli O cihetler hep di Li a ri haiz bir «Mahrukat idaresi> kura- caktır. Mahrukat idaresinin vazife ve alâhiyetleri şunlardır: 1 — Mahrukat ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçların hangi nevi mahrukatla ve ne süretle karşılanabileceğini ted- kik etmek ve neticeleri İktisad Vekâ- 2 — Maden kömürü yakacak ucuz Ve kullanışlı metal vecopral teshin vasıtaları ile bunların kurulma ve iğ- letilmelerine lüzumlu malzemenin vasıf ve tiplerini tedkik ve bu tedkik- ler neticelerini gene İktisad Vekâle- tine bildirmek, 3 — Mahrukat ve teshin vasıtaları istihsal ve tevzi işlerini tanzim için lüzumlu tedkikleri yapmak, Bu kanunun tatbiki için icab eden yerlere mahrukat ve teshin vasıtaları satmak veya sattırmak ve lüzumunda diğer tedbirleri almak. Nakliye tarifeleri ucuzluyor Mahırukat ve teshin vasıtalar sa- tış flatlerinin istihlâk mahallinde müs köllefin satın alma kabiliyetine uydü- rTulması ve memleketin muhtelif böl- gelerindeki mahrukat fiatlerinin tev- zini maksadile, Nafın ve İktisad Vekâletlerinin teklif ve İcra Ve- kileri Heyetinin kararile maden kö- mürü ve teshin vasıtalarının nakil, yükleme ve boşaltılmaları için, Dev- let Demiryolları ve Limanları işletme idaresile devletin İdaresi veya inhisa- rı altında bulunan müessese ve işlet» meler ve sermayelerinde hükümet, hususi idare veya belediyelerin his- sesi bulunan müesseselerin nakil, yük- leme ve boşaltma hakkındaki umumi tarifeleri yüzde elliye kadar indirile- rek tatbik olunacaktır. Ceza hükümleri Bu kanunun müsaadesi dışında odun, odun kömürü ve (ezek yakan- Jar ve yaktıranlar 500 liraya kadar ağır para cezasile ve tekrarlandığı halde bu paranın âzami haddile ce- zalandırılacaklardır, İktisad Vekâleti, tayin edeceği memurlar ile en büyük mülkiye me- muru kanunun tatbikini her zaman kontrol edeceklerdir. Projenin, Kamutayın bu devresin- de çıkması beklenmektedir. Bu kanu- nun tatbiki için, nesrinden üç ay son- rTa bir nizamname yapılacaktır. Kanunun tatbikile memleket dahili kömür sarfiyatımız her sene bir mil- yon iki yüz bin ton kadar artacaktır, Isınmak için yakmaktan tasarruf edilen odun ve kereste miktarı 2,500,000 tondur, Bu miktar, yeni inşaat ve di- ger ihtiyaçlara harcanacaktır, Bunları hep biliyorsun... — Hiç bir şey bilmiyorum... Hiç bir şey anlamıyorum! Genç kız sustu. Bir şey uydurmağa vakit bulama- mıştı, Ne söyliyeceğini kestiremiyor- du. İhtiyar adam düşünüyor, düşün- dükçe, cereyan eden hâdiselerin biribi- rine bağlanmadığını hissediyordu. — Bana anlattıklarının topu yala- na benziyor. Vakalar zincirlenmiyor. — Lâkin baba... Nikâhlandım... Ay- demiri de çocuğum olduğunu vesikâ- larla sana ispat ederim. — Uydurmasyon evrak elde etmek hiç güç değildir. Ben bunların birine inanmıyorum, Bu işte bir yalan var, Odada tekrar dolaşmağa başladı. Zihni meşguldü, Bu İşi inceden ince- ye keşfe çalışıyordu. Fakat bir türlü bir ipucu bulamıyordu. Gene Hayriye- ye yaklaştı, — Ben hayatta çok tecrübe görmüş bir insanım, Öyle kolay kolay her şe- ye kanmam. Senin anlattıkların baş- tan aşağı yalan! Benden bir sır gizle- âlğin için bütün bu palavraları sırala- dın. — inan bana, baba... — Hayır, sesinde de samimiyet yok... Ben şimdi Feriha'yı çağırayım... O se- nin kadar küstah değildir. Çubuk korkar... İki üç sualimin karşısında şaşırarak hakikati hemen söyler.