26 Nisan 1938 AKŞAMDAN AKŞAMAx Otel ihtiyacı ve aile kadınlarımız Otellere dair yapılan tamimi, bir öok vilâyet gazetelerimiz, büyük bir hlikayla dereediyor. Nasıl etmesinler ki, memleketimizde seyahat edip te otel sıkmetısı çekmiyen yoktur. Ben bir kere kışın dolaşmağa çık- yıştamz — Tabiatin müşküllerini düşünme- din mi? Yazın gezseydin! - diye itiraz- de bulundular, Vu tecrübesizce söze güldüm; ve delim ki: - Soba, mangal, battaniye uydu- rup soğuğu geçiştirirsin. Fakat sıcak gecelerin tahtakurusu salgınına kar- $i ne yaparsın? Hükümet işin tatbik edilemez fan- tezisine kaçmıyarak en basit ihtiyaç- lara masrafsızca karşılık verilmesini istiyor: Bilhassa turistik kıymeti olan ve belediyesi bulunan yerlerin otellerin- den başlıyarak, duvarlara haşeratı öldürecek derecede badana... (Ben ilâ- ve edeyim: Aman tavan ve zemin tah- taları unutulmasın! Oralardan da si- zar mübarek!) Yatak başına üçer ta- kım ihtiyat temiz çamaşır... Akar su- Iu, kokusuz halâ... Tazyikli su bulun- ruyan yerlerde çinkodan su deposu- nun yükseğe asılması... Lokanta, ka- zino gibi mahallerin münasip bir böl. mesine istikrah duyulmıyacak bir el yüz yıkama yeri... Görülüyor ki, pek de başarılamıya- cak neviden değil, Ancak, artık meş- hurlaşan şu iki menkıbeyi tekrarlıya- yım: — Vallahi yalak temizdir.. Daha değiştireli bir hafta oldu... Dün gece. ye kadar içinde ben yatıyordum! - di- yecek »safiyetter otelcilerimiz vardır, Keza, lokantacı da kürdan isti- yen müşteriye söyle söylemiş derler; bilmem yalan, bilmem doğru, günahı yauna; — Bitiriyorlar, beyim! tan sonra yerine bırakmıyorlar ki... Gel de böylelerine, nizam, tertib öğ- ret! Güleceklerdir, bile etmişlerdir: — Apleshane olur da kol ilâhi bey, tuhafsın! - diye... Esasen, tedkik edilirse, otelellik, hancılık gibi sanatlerle uğraşanların ekseriyet itibarile falanca yerden kal- kıp gelmiş, ömürlerini bekârlıkta ge- , tertib, nizam, «kadınlık» nedir bilmiyen kimseler olduğu anlaşılacak- fır. Hani «bekâr erkek», «bekâr odası» sözleri lisanımızda muayyen mefhum. lara alem olmuştur; işte, otelcilik edenlerden pek çokları şahıslarile ve eserlerile bu meselleri akla getirir. Onun için, teşebbüs suya düşme- sin diye âciz tavsiyem şudur ki, her kasaba, otellerinin ıslahı için, temizli- Zile, titizliğile, ev hanımlığile meşhur olan aile kadınlarını bu içtimai ham- le uğruna harekete getirsin. Halkevle- ri bir «misafir kabulü» şubesi yapsın; bu gibi şahsiyetleri sinesine alsın. Bu kola girenler, mevcud şerait içinde ev- velâ ne tesis edebilirlerse etsinler; yahud mevcud üzerinde ne ıslahat yapabilirlerse yapsınlar; sonra da, «misafir kabulü kolu» otelleri, lokan- taları daimi kontrolü altında tutsun. Ben şahsen, tahammül edilemiye- cek kadar kötü misafirhanesi olan ka- sabalarımızda, şayanı hayret derecede «Türk usulü temiz» evler gördüm, O medeniyet, niçin bu kadar yakınına sıçramasın?... Kasabalarının yârünğ. yar nazarında şerelinden düşmemesi için hanımlığile meşhur aile kadınla. 1az mi, nitekim benimle | rımiz elbette bu içtimai Yeni stadyom etrafında münakaşalar Şehir stadyomunun Yenibahçede yapılması evvelce belediyece kararlaş- tırılmış ve buradaki bazı arazi de is- timlâk edilmişti. Dün bir gazete, bu- raya kâfi miktarda nakliye vasıtaları teminindeki güçlükten dolayı stadyo- mun Yenibahçede yapılması sporcular tarafından muvafık görülmediğini ya» zıyordu. Şehircilik mütehassısı B. Prost, şe- hir meclisine verdiği ni plânda Yenibahçede sur duvarının iç tarafın- da nebatat ve hayvanat bahçeleri ile bunlara âid terbiyevi mahiyette kollek- siyon bahçeleri tesis edilmesini (eri sürmüş ve sur duvarının dış tarafının da bir koşu yeri olarak tanzim edilme- sini muvafık görmüştür. B. Prost şehirde idman ve spor yer- lerinin ayrılması lüzumuna işaret et mekle beraber büyük şehir stadının ye- rini kati olarak göstermemiştir. Belediye evvelce Yenibahçeyi muva- fık görmüştü, Belediye mahafiline gö- re ileride muhtelif semtlerde geniş cad- deler açılacağından nakli vasılası me- selesi güçlük arzetmiyecektir. Maa- mafih bunun aksini iddia edenler ve ne kadar geniş cadde açılırsa açılan 50 bin kişi alacak stad halkını şehrin muhtelif noktalarına kolayca taşımak | İ kabil olamıyacağını, esasen bu caddele- rin açılmasına uzun senelere mütevak- kıf olduğunu söyliyenler de vardır. | Yeni me mektepler Kullandık- | 20 köy mektebi şehirde 2 ilkmekteb yapılacak Maarif müdürlüğü, vilâyet hududu dahil eki köy mekteplerinin mikta- rını artt tır, Ye lerinin yerleri kararlaştırılmış ve pro- jeleri Nafıa vekâletince kabul edilmiş- tir, Bu hususta icap eden tahsisat da Ramisin çamuru Ramiste kışın çamur, yazın tos, tahammül edilmez bir haldedir, Spor klübünün başkanı bay Etem, bu resimds görüldüğü gidi, otobilsten sırtta iniyor. Mektebe giden çoluk çocuk ta yollarda se- rü sefil oluyorlar, Gayet kısa olan bu ana yol ta- mir edilirse, Ramisiller pek mem- nun olacaklardır. Kasaplık hayvan Çukurovadan dün de koyun geldi Dün gene Adananın Çukurova ha- valisinden belediye hesabına 1400 ko- yun gelmiştir. Bügün bir parti daha gelecektir. Bu son hafta içinde hemen hergün bir parti kasaplık koyun geldi- ğinden şehrin et ihtiyacı karşılanmış- tur, İktisad müsteşarı Avrupadan | döndü Bir müddettenberi Avrupada bulu- İ nan İktisad vekâleti Deniz ve Hava İ mtisteşarı B. Sadullah Güney dün şeh- mak için yeni tedbirler almış-| | inşa edilecek köy mektep- | ve İngilterede tedkikler yap ayrılmıştır. Önümüzdeki cümhuriyet | bayramında yirmi köy mektebinin te- mel atma merasimi yapılacaktır. Her köy halkı, kendi köyünde yapı- lacak mektebin dış duvarlarını, iç taksimatını ikmal ettikten sonra çür tısı, sıvası ve teferrüntı maarif büt- çesinden yapılmaktadır. Bundan başka biri Küçükpazarda, diğeri Karagümrükte yeniden birer ilk mektep yapılacaktır. Yangın başlangıcı Beykozda Karadağ mahallesinde kunduracı Hayrinin evinde bir oda da bulunan mangaldan sıçırıyan ki vılcımla yangın çıkmış, derhal yeti- şen itfaiye grupu ateşi genişlemeden söndürmüştür. hizmetten kaçmıyacaklardır. rimize dönmüştür, Müsteşar Almanya pmuştır, Bu- gün Ankaraya gidecektir. Üvey kızını öldürmekten suçlu Ömer Tiril'in mahkümiyeti istendi Feriköyünde bir lira ünden üvey kızı Remziyeyi bıçaklı yıp öl dü n meznun Ömer Tirilin muh mesine dün ağır ceza mah- kemesinde devam edildi. Dünü cel- sede müddelumumi iddianamesini | okuyarak Ömer Tiril'in, istediği bir Yirayı vermemesinden hiddetlenerek Üvey kızı Remziyeyi bıçakla altı ye- rinden yaraladığı ve Remziyenin, bu yaraların tesirile öldüğü sabit ol- duğundan suçlunun, Türk ceza ka nununun 448 inci maddesine göre | ceznlandırılmasını ve 31 ve 33 üncü maddelerin de nazara almmesını İs- | tedi. Mahkeme, evrakı tedkik ederek ! kararını yermek üzere muhakemeyi başka güne bıraktı. Ömer Tiril hakkında tatbiki isle- nilen 448 inci madde, on sekiz sen&- den yirmi bir seneye kadar ağır hap- İstanbul şeralti içinde mümkün de. | Si âmirdir. gilmiş hissini veren bu teklifim, küçük kasabalar ölçüsünde, biraz hüsnü ni- yet inzimamile, mükemmelen kuvye- den fiile çıkarılabilir. (Wâ — Nü) — İyi, hoş adam amma fazla çocuk | «. Pırasa kadar bıyıklarına.., Elektrik şirketi Tedkik heyeti çalışmasına devam ediyor Elektrik şirketi varidat ve masarifi- ne vaziyed eden Nafıa vekâleti teftiş heyeti relsi B, Şefik'in relsliği altında- ki mürakabe komisyonu dün de Metro hanındaki bilrosunda çalışmasına de- vam etmiştir. Evvelce de yazdığımız gibi heyetin tasvibine iktirak etmiyen en küçük sarfiyat yapılmasına imkân bırakılmamıştır. Dün bu hususta ken- disinden malümat isteyen bir muhar- mize komisyon ve vekâlet teftiş he- irelsi B. Şefik şu cevabı vermiştir: — Vekfiletten aldığımız talimat dai- resinde buradaki çalışmamıza başla- dık. Şirket muamelâtını muntazaman mürakabe ve tedkik etmekteyiz. Biz henüz mürakabe ve tedkik işlerinin ip- tidasında bulunuyoruz. Hentiz sizi tat- min edecek bir vaziyette değiliz.» de- miştir, Beyazıt cinayeti Ahmedle Mahinevin tevkif- lerine karar verildi İki gün evel Beyazıdda sokak içinde Celâl adında birin! bıçakla ya- ralamaktan maun Mahinev adın- daki kadınla arkadaşı Ahmed dün adliyeye teslim edilmişler ve Sultan- ahmed birinci sulh ceza hfkimi ta- rafından sorguya çekilmişlerdir. Mah- kemede Ahmed şunları söylemiştir Tavukpazarında Mehmedin kahve- sinde çalışıyordum. Gece uyurken beni yataktan kaldırarak karakola götürdüler, Celâl! benim vurduğumu nırım, Beni ala- cağını söylüyordu. Ni nisan günü arkada- am Meliha ile beraber Tavukpazarında bu Ahmede çalıştığı kahvenin yanındaki Kuzdurucıya, iadığımız kunduraları itmiştik. Yakat biraz dolaş- dönüp almak fizere manto- le Meliha Beynzitte kal raciya gittim. Dönüşte on- Beraberce yürürken u Te Ahmedi ceketinin eteğinden utarak; asen bu kadınla ne geziyorsun?e diye sokağın içine sürükledi. O sırada Ah- med elini iç cebine doğru sokarken gör- düm. Fakat Çelâll vurduğunu görmedim, :ak içinde bir müddet kaldılar. Biz yak- laşırken Celâl köşebaşına çıktı. Rengi sapsarı olmuştu. Biz kendisine vedâ edip ayrıldık, vuran Ahmeddir. Pakat Ahmedi teşvik ettiğim yalandır. Maznun Ahmed bu ifadeyi inkâr ederek kendisine iftira ettiğini, bun- ların ikisini de tanımadığını söyledi, Hâkim B. Reşid maznunların ikisini â8 tevkif ederek tevkifhaneye gön- derdi. — benim 1 Mayıs Bahar Bayramında TÜRK MAARİF CEMİYETİ Rozetlerini takınız... Bay Amcaya göre ön nim kanantıma göre Celâl | SOHBET: Notlar Tenkid yazılarımızın çoğunda, dil» kat edin, bahsedilen muharririn veya «serin hüsusiyetlerini bulmak kabil değildir, «Ali» için yazılan, sadece nda değiştirmekle, «Veli» için de söyleni- veriyor, Hazır elbise gibi hazır fikirle, rimiz var, onları şu veya bu kitaba, muharrire giydiriveriyoruz. Kırışıkla» rın, potların da farkında değiliz. Farkında olmanız kabil mi7... Bu- nun için evvelâ bakmak lâzım, Bak- sak zaten hazır fikirleri kullanmağa kalkamayız; muhakkak gördüğümü. zü, bulduğumuzu anlatmak hevesi uyanır, Bahsettiğimiz muharririn, eserin hususiyetini değil de kendi kendimizi mi söylüyoruz? Hayır, Öteden beriden iyi muharririn şöyle, fena eserinde böyle vasıfları bulunduğunu öğrenmi. şiz, ezberlemişiz, onları tekrar edip duruyoruz, Zaten bakmıyan adamın içinde de bir şey bulunamaz. İç, bir teldir; onu ihtizaz ettirmek için mu- hakkak haricin tesirine ihtiyac var- dır, Münekkid bahsedeceği eseri okur ken (0 da okursa), anlamaktan, hu- susiyetleri görmekten ziyade tevsig edilmeğe elverişli bir teşbih, hatla bir nükte bulmağa çalışıyor. Buldu mu, artık rahat. Tulluruyor: «X. birr. mak gibidir, çağlar durur. O da ırmak gibi önüne ne gelirse, mahiyetini pek araştırmadan sürükler götürür, O da ırmak gibi.» Bir muharrir, ırmağa ne hususta benzetilebilirse, hepsini sayıyor, (Doğrusunu İsterseniz, bir muhartir hiç bir hususta ırmağa ben- zemez.) Bir başkasıda tutluruyor: «X. Erenköyü'nde doğmuştur; bunun için her hareketinde bir velilik, bir erenlik vardır...» Bu da böyle uzayıp gidiyor. İşin asıl tuhafı bu ırmak teş- bihine, Erenköyü cinasına «fikir» di. yorlar, Teşbihe, hatta cinasa düşman deği- lim. Onlar bir fikri aydınlatmağa, da- ha çabuk kavratmağa yarıyabilir; bazan da başlı başına bir zevk vasıta- sı olabilir, Fakat uzatmağa gelmez Bir muharrir, bir teşbih veya cinas üzerinde fazla durdu mu, onu maka- lesinin belkemiği haline getirdi mi, hemen hükmünüzü verebilirsiniz: o, «edebiyatçıdır», sözlerinde bir fikir Kıymeti, bir hakikat, insanı zenginleş- tirecek bir şey yoktur. Bu hüküm he- men daima doğru çıkar. 7 Yahya Kemal, yanılmıyorsam Kül- tür haftası'nda, «mektebden memle- kete» dönmek lüzumüundan bahset- mişti, Yani artık Avrupa'yı taklidi bırakıp öz Türk sanatini yaratmağa çalışalım. Sabahattin Eyüboğlu İn- san'da bu davayı tekrar açıyor ve Üze- rinde düşünülecek çok şeyler söylü- yor, Andre Gide de ancak «milli» vas- fı olan eserlerin insani kıymeti, bey- nelmilel kıymeti olabileceğini söyler; «milli» olmak için de «ferdi. olmak zaruretinden bahseder. Yahya Kemal, Sabahattin Eyüboğ- tiğim insanlardır, Fakat bu noktada | onlara iştirak edemiyorum. Daha doğ- rusu hakikaten kıymetli her eserde onu yazanın da, onun yazıldığı mu- hitin de öz vasıfları bulunduğunu ka» bul etmekle beraber «mektebden memlekete, muhitten ferde» düsturu. İ nun bir hareket noktası sayılmasına (Devamı 4 üncü sabifede) Nurullah Ataç .. Süpürge kadar sakalına bakma» dan. z Çocukluk yapmağa kalkıyor!., B.A, — Mazur gör bayım, çocuklar rın el üstünde tutuldukları devirde