YUZ EE EE SENE First Vienna Şişliye (3-2) yenildi Viyanalılar bir haftada beşinci maçlarını yi için yorgundular ve isteksiz ai Şişli mfidafaası enerjik bir oyun oynadı, yere düşmüş olan Viyanalı oyuncu yorgunluktan ayağa kalkamıyor ve maçı oturduğu yerden takib ediyor First Viyana dün, memleketimizde | | beşinci maçını Şişli takımına karşı oynadı ve bir hafta içinde beşinci | maçı yapmanın ve bu arada iki bin kilometreye yakın seyahat etmenin terlit ettiği yorgunluk neticesi olarak | (3-2) yenildi. ! First Viyana gibi merkezi Avrupa- nın birinci sınıf bir takımının bu şe- kilde turneye çıkmasını hafif bulma manın imkânı yoktur, Eğer Viyana ta-| kımı bu seyahatini ticari bir iş telâkki ediyorsa tamamile aldanıyor. Çünkü | bu kadar sık maç yaparak üstüste | yenilen bir takım dalma kendisine açık olabilecek bir piyasada itibarını kaybeder ve o memba kurur. | Sonra bu takım ihtiyat oyuncu al- madan da gelmiş. Çünkü dün hücum nörleri meşhur Vun- , Sağiçi Çeşvaydi oynuyordu. rel faal bir oyuncu iken | bile vinçle denecek kadar ağırlaşmış olan bu sabık şöhret canla başla oy- nıyan Şişli müdafaası karşısında to- pu düzeltinceye kadar vakıt kaybedi- yor ve ağırlığı yüzünden son bir ham- le icab eden kale önlerinde hiç de mu- | vaffak olamıyordu. Bundan başka Viyanalı oyuncuların başta Şmaus | olmak üzere hepsi de isteksiz bir oyun | çıkardılar ve futbol topu olarak orta- | ya çıkarılan biçimsiz, ağır ve eski bir topu kontrol edemedikleri için istek- sizlikleri büsbütün arttı, İlk gördüğümüz zaman zayif ol duğuna işaret ettiğimiz kalecileri de dün takımına iki gol hediye etmek suretile bu götüşümüzü teyid etti. Hülâsa, dün Viyana takımı top ha- vadan oynandığı zaman boylarının uzunluğu sayesinde oyun hâkimiye- tini kısmen devam ettirebildiler. Bu nisbi hâkimiyete rağmen, Çeşvaydlin ağır idaresile yürüyen hücum hattı sikışık ve enerjik bir oyun çıkaran Şişli müdafaası karşısında muvaffak olamadı. Hülâsa, evvelâ yorgunluk ve istek- sizlik, sonra da kalecilerinin zayifliği ve hücum hatlarının ağırlığı yüzün- den maçı kaybettiler, Buna mukabil Şişli takımı enerjik ve güzel bir oyun çıkardı. Kalecileri ve iki bekleri Alber ve Martyan iyi oynadılar. İki yan haf çalışmalarına rağmen karşılarındaki oyuncuları tulamadılar, Kubar, Şük- rüden daha iyi oynadı. Hücum hattında Suldur ve Vehab iyi bir oyun çıkardılar. İki insayd ve bilhassa Diran lüzumundan fazla ge- ri kaldılar. Şişli takımı enerjik oyunile gali- İ biyeti tamamile hak etli, Şişli üçüncü dakikada birinci golünü sağdan yü- rüttüğü bir akınla yaptı. İkinci go- lü otuzuncu dakikada solaçığın gü- zel bir pasile attılar. Devre (2- 0) Şişlinin galibiyeti ile bitti, İkinci devrede, Vehap kalecinin bir hatasından istifade ederek Şişlinin üçüncü golünü yaplı. Oyunun son dakikalarında Viyanalılar üstüste iki gol attı ve maç Viyanalıların bir gay- | reti esnasında (3 - 2) Şişlinin gali- biyeti ile neticelendi. Şişli takımı: Şükrü (Nubar), Arşevir - Suldur, Nubar (Şavaş), Vehab, Mikrol, Diran, Hakem, Feridun Kılıçın idaresi iyi idi. Ulvi Yenal Askeri Liseler arasında yapılan müsabakaların bi- inci ve İkincilerine mükâiailrı merasimle verildi Askeri lise birincilerine kupaları verilirken Dün T: m stadında askeri liseler arasında 1937 - 38 yılında yapılan » müsabakaların birinci ve ikincilerine kazandıkları kupa, madalya ve dip- lomalar merasimle dağıtılmıştır. | Başvekil B, Celâl Bayar, Hariciye -; Vekili doktor: B. Tevfik Rüştü Aras, İstanbul kumandanı general Halis ve şehrimizde bulunan askeri ümeranın şeref verdiği bu merasime saat 1,30 da başlanmıştır. Taşkışlada soyunan askeri lHselep Bugünkü spor hareketleri TAKSİM STADINDA: 1 — First Viyana - Pera maçı, Saat 11 de. 2 — Serbes güreş müsabakalar n: "Tekirdağlı Hüseyin - Kara Ali, Mülâyim - Himmet arasında, Sant 15 de. BEŞİKTAŞ STADINDA: RR mişeleii 1 — Birinci küme muhteliti - Beşiktaş. Saat 14,30 da. 2 — Birinci küme muhtelit - Galatasaray, Saat 16,30 da. Ankaradaki maç Güneş, Harbiye Idman yurdunu 2 - O yendi Ankara 23 — Mili küme maçlarını yapmak üzere şehrimize gelmiş olan | İstanbul Güneş takımı bugün Har- biye İdmanyurdu ile Şehir staüyo- munda İlk karşılaşmasını yaptı. Maç 2 - 0 Harbiye İdmanyurdu aleyhine neticelendi. Saat 14,30 da evvelâ Güneş ve biraz sonr& da Harbiye takımları sürekli alkışlar arasında sahaya çıktılar. Harbiyeliler ilk ve müessir akınla- rını sağdan yaptılar, kornerle kesilen bu akını Cihad bertaraf etti. Biraz sonra Harbiyelileri tekrar Güneş ka- desi önlerinde görüyoruz. Mücahid, Celâldan gelen bir pasla cıva gibi ka yarak topu kendinden çok daha mü- sald vaziyette bulunan Şerife geçird. Fakat Şerif, muhakkak yapabileceği bu golü acele yüzünden kaçırdı. Selâhaddin tarafından ortalanan top Harbiye kalesi önlerinde büyük bir kargaşalık husüle getirdi. Melih yavaş bir vuruşla 24 üncü dakikada takımının ilk sayısını yapmağa mu- vafftak oldu. Reşad yapmakta olduğu bir bücum esnasında bir Harbiyeli oyuncunun kazaen vurduğu bir tekme ile sakat- lanarak oyunu terke mecbur kaldı, 42 nci dakikada Selâhaddinden ge- len bir pasla Melih, temiz bir vuruşla takımının ikinci gölünü de yaplı, Ve biraz sonrada devre nihayetlendi. Güneş 2, Harbiye 0. İkinci devre: Bu devreye Harbiyeliler daha azim- kâr ve atak bir oyunla başladılar, Far kat bu devrede Güneşin biraz daha durgun görünüşü şuna hamledilebi- Mirdi: Bugünkü maçı kısmen garanti etmiş vaziyete geçliklerinden yarınki maç için lâzımgelen nefes kabiliyetini saklamak.. 23 ve 34 üncü dakikalarda Güneşe ne için olduğu anlaşılamıyan bazı c8- zalardan sonra 35 inci dakikada bir de penaltı verildi, Fakat Harbiyenin genç ve heyecanlı oyuncuları bu güzel fır- satlardan da istifade edemediler. Maç da bu suretle birinci devredeki neti- ceyi muhafaza ederek 2 - 0 Güneşin galibiyetile sona erdi. Güneş takımı ikinci karşılaşmasını yarın Şehir stadında Muhafızgücü ile yapacaktır. sporcuları önde Deniz lisesi, arkada sıra ile Bursa, Maltepe, Kuleli Wiseleri olmak üzere muntazam bir yürüyüşle Taksim stadına gelmişler ve balkon- da bulunan davetlilerin önünden ge- çerek lardır, Askeri liseler müfettişi albay Adi- Hin verdiği bir söylevden sonra &por- culara mükâfatları dağıtılmıştır. Er- velee yapılmış olan müsabakalarda Hselerin aldıkları dereceler şunlar dır: Atletizm: 1 - Kuleli, 2 - Maltepe Futbol: 1 - Maltepe, 2 - Kuleli Güreş: 1 - Kuleli, 2 - Deniz Voleybol: 1 - Maltepe, 2 - Deniz Endbol; 1 - Kuleli, 2 - Deniz Boks: 1 - Kuleli, 2 - Deniz Dört birincilik, bir ikincilik kupası alan Kuleli Jisesi birinci gelmiştir. Kuleli lisesi sporcularile spor mual imleri yüzbaşı B. Hüsameddini kar zandıkları bu muvaffakıyetinden do- layı tebrik eder vebütün askeri i- selere önümüzdeki yılda yapacakları müsabakalarda muvaffakıyetler e menni cderiz 24 Nisan 1938 SARAY vve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 126 İstanbuldaki vaziyet hakkında umumi merkezin bir tamimi Kâmli paşa — Siz ne yapıyorsunuz? Vükelâ aleyhinde idarei lisan ediyor- sunuz, Böyle devam edecek olursanız siz de Murad beyin gönderildiği yere gidersiniz. o, — Biz kanuna muhalif harekette bulunmuyoruz. Kanunun verğiği sa- lâhiyetle milletin haklarını müdafaa- ya, muhafazaya çalışıyoruz. Aksi hal- de devletin mahkemeleri vardır. Kâmil paşa — Devletin bugün ne kadar büyük bir buhran içinde oldu- ğunu bilmiyorsunuz. Beni rahat bi- rTâkınız, Meşrutiyet vücud bulsun. — Devletin içinde bulunduğu buh- ranı bilmiyor değiliz. Ancak hüküme- tin ihtiyar ettiği hareketlerin sebeb- leri milletçe bilinmeli, sebebleri gizli hareketler millette şüphe uyandırır. Kanunu «sasi mevcud mu? değil mi? Cemiyetimiz (Fedakâranı millet ce- miyeti) efradı kâmilen idarel müste- bideden zulüm görmüştür, Bu kadar taleblerde bulunduk. Sizden hiç iyi muamele görmedik. Buna rağmen memleketin intizamını ihlâl ediyor mıyız? Siz bizi değil, İstibâdaddan menfaat bekliyenleri arayınız! Kâmil paşa mülâyimleşti: — Devlet buhran içindedir. Lisanı- nızı ona göre kullanınız! Nasihatinde bulundu, Gelenler çı- kıp gittiler, Kâmil paşa tenkidlerinde devam eden Hukuku Umumiye gazetesine de idareten ilişecek olursa Fedakâranın İstanbulda bir gürültü çıkaracakları- nı muhakkak addediyordu. 'Tehdidle- rinin kâr etmediğini görünce bu gaze- te hakkında adilyece takibat icrası tedbirine müracaat etti, Mevlânzade ise hâlâ kendisince «maksadı asliyi, yani Abdülhamidi harettirmek maksadını takib ediyor- du. Kâmil paşa Fedakâran grupunu kendisine düşman etmekten ise arası- na fesad ve tefrika sokmağı tercih et- ti, Bunun neticesi olarak Mevlânzade Fedakâran cemiyetinden çekilmek mecburiyetinde kaldı, İttihad ve Te- rakkinin ateşin meşreb muhalifi Ha- san Fehmi beyle birleşerek (Serbesti) gazetesini çıkarmağna başladı. Tesel- ya Yenişehrinden zengin bir aileye mensub olan Hasan Fehmi bey Mülki- ye mektebinde tahsilini ikmal eyledik- ten sonra Mısıra gitmiş, orada (Emel) gazetesini çıkarmıştı, Hasan Fehmi bey temiz ve saf bir vatanperverdi, Bu hasletlerile kendi- sini tanıyanlara sevdirmişti. İnkılâb- dan sonra İstanbula gelmiş, hali iyi görmediği için muhalefete başlamıştı. O (Serbesti) gazetesinde hem Abdül- e hem cemiyete hücum ediyor- N İstanbulda İttihad ve Terakki ce- miyetinin efkârını neşre hâdim olmak üzere çıkarılan Şürayi Ümmet gazete- si bu hücumlara öyle bir tarzda cevap- lar veriyordu ki bunlarla cemiyeti ef- kârı umumiyede düşürmeğe hizmet ediyordu. Cemiyetin Selânik vilâyet heyeti merkeziyesi bu cemiyet gazete- sinin münasebetsiz neşriyatı hakkın- da merkeşi umuminin şiddetle naza» rı dikkatini celbe çalışıyordu. Selânik merkezinin son defa 28 kânunusani 1909 tarihinde vaki olan müracaati Üzerine merkezi umum! bütün vilâyet merkezlerine İstanbul ahvaline, has- saten Fedakâranı millet ve Ahrar ce- miyellerine, payitaht gazetelerine da- ir kendi bakımından mufassal malü- matı havi bir tamim gönderdi, Merkezi umumi bu tamiminde şöy- Ye diyordu: (1) (Bugünlerde İstanbul gazetelerinde mukaddes cemiyetimiz aleyhinde gö- rülen taarruzlarla muhtelif cemiyet- lerin teşekkülâtı nazarı dikkati celbe- decek dereceyi bulmuş olduğundan bu babda kardeşlerimize hakiki malf- mat vermeği vazife addettik. YFedakâranı millet cemiyetinin su- reti teşekkülü: Hürriyetin ilânından on beş, yirmi rı ve sefalete düçar oldukları görülün- çe kendilerine mürakün olan kolaylık- ların, yardımların yapılmasına teşeb- büs olunmuştu. Fakat menfilerin mik- darı © kadar çok idi ki hepsine nak- den yardım pek güçtü. Bundan başka menfiler arasında hafiyelik ederken beceremediğinden yahut ahlâksizliğından sürülmüşler, döküntüler, serseriler de vardı, Bu se- beble gene menfilerden mürekkeb bir komisyon teşkil edilerek bunların hal- leri tedkik ettirilmeğe başlandı. Bu tedkikat kendilerine ağır gelmemek için mahsusen bastırılan varakalarla ne sebebe mebni, hangi tarihte nefye- dildikleri, omenfalarında namuslu menfilerden kimlerle tanıştıkları s0- rulüyordu; nefye aid müspit evrak var ise onların tevdi edilmesi istenili- yordu, Bu sayede hem hafiye dökün- tülerile ahlâksızların ayrılması kabil olacak, hem de vekayi meydana çıka- caktı; asıl mağdurların şahsi hakları- ni temin ile, zarar ve ziyan davasile terfihleri için de teshilât gösterilecek- ti, Bu husus güzetelerle ilân olundu. Namuskâr, vatana fedakâr menfiler biribiri arkasından komisyona müra- caat ettiler. Kendilerine nakden bin liradan #fuzla yardımda ve hükümet nezdinde delâletlerde bulunuldu. Fakat tedkikata yanaşamıyacak derecede mazisi bozuk olanlar cemiye- tin bu musib kararını beğenmediler. Tedkikat kendilerinin hüviyetini mey- dana çıkaracağı için (bu tahkikat bi- zim namusumuza hakarettir) diyerek bazı namusluları da kandırdılar; Fe- dakâranı millet cemiyetini kurdular, Bu cemiyeti teşkil edenlerin çoğu da nakden yardımlarımızdan nasiblerini aldılar, Cemiyetimizin parasına tenezzül etmediklerini söyliyen bazıları Abdül- hamidden para almağa gittiler. On- dan yetmiş, seksen bin lira istediler. Alı yüz lira verildi. Gazetelerle kabul etmediklerini ilân ettiler, Ertesi günü bin lirayı kabul ettiler, Evvelâ Hukuku Umumiye, sonra Serbesti namlarile çıkardıkları gaze- telerle yapmadıkları çirkin hareket kalmadı, Bu cemiyet mensublarının bütün gürültüleri birer hükümet memuriye- ti kapmak içindir. Cemiyete taarruz- Jarı da bu maksadlarına onu mâni bilmelerindendir, İstanbulda cemiyetin sukutundan, hattâ istibdadın rücuundan müstefid olacak reziller, sabık hafiyeler çoktur, Bu gibiler bu cemiyeti ve onun gaze- tesini kendilerinin cemiyeti ve gaze- tesi addediyorlar; bu sebeble bunla- ra yardımlarda bulunuyorlar. Ahrar fırkasının sureti teşekkülü: Hürriyetin ilk günlerinde bazı ce- miyet efradı tarafından tedkik edilmi- yerek ve alelâcele cemiyete alınmış bazı hoppa beyler sonra ahvalin ta- karrürü üzerine cemiyet defterinden çıkarılmışlardı. Bu esnada Sabahaddin bey Avrupa- dan gelmiş ve gerek kendisine, gerek babası Mahmud paşanın cenazesine ahali tarafından - bilinmiyerek - ka- tiyen Jâyık olmadığı ihtiramlar ifa edilmişti(!) O zaman efkârdaki gale- yanı nazarı dikkate alan cemiyet «Ade- mi merkeziyet firkasin ile müzakere- lerde bulunarak bu fırkayı İttihad ve Terakki cemiyetine Kalbetmişti. Artık Sabahaddin bey de cemiyetin bir fer- di olmuştu. Efkârın galeyanı arasın- da taşralarda işitilen fırka, daha doğ- rusu tefrika gürültüleri de bu suretle bir müddet için kesilmişti. Fakat Ade- mi merkeziyet fırkasında şahsi men- fant uğrunda milletini feda edecekler nadir değildi, Bu sırada Ermeni Taşnaksulyon komitesile heyecanı teskin için devam eden müzakerelerde programlar bahse konulmuş, bü komitenin programı muhlariyeti osas ittihaz eden bir ade- mi merkeziyet üzerine mübteni oldu- ğu mi reddedilmişti, (Arkası var) (1) Selânik vilâyeti heyeti merkeziye- sinde bulunmuş olan mfütekald «albay Süleyman Fehmi Tunçay nezdinde mah-