Bir güzelsanattar hâdisesi Istanbul Belediyesinin güzel bir eseri: KONSERVATUA Korto'nun konservatuar orkestramızla konser vermesi Muhiddin Üstündağa manevi mükâfat Cemal Reşid için büyük muvaffakiyettir, güldüren, İstanbul belediyesinin yü- zünü ağırtan, İstanbul halkına Cüm- huriyetimizin kültür sahasındaki ileri adımlarını bilfiil gösteren bir güzel sanatlar hâdisesine şahid olduk. Yer« yüzünün en büyük piyano üstadı Al fred Korto, Cemal Reşidin idaresin- deki İstanbul konservatuarı orkestra #ile bir konser verdi. Cuma gecesi İstanbul belediyesi Ko- medi tiyatrosunda verilen konserin üç bakımdan mühim ehemmiyeti var- dı. Korto ile beraber konservatuarımı» zın orkesirasını dinlemeğe koşanların sayısı, bugüne kadar hiçbir konserde görmediğimiz kadar çoktu. Yedi yüs elli kişi istlab eden tiyatronun bütün yerleri üç gün evvelden tutulmuş, t- yatroyu binlerce kişi doldurmuştu ve bu binlerce kişi, üç saat devam eden konseri, soluksuz, nefessiz, derin bir vecid içinde dinledi, konser bittikten sonra bir türlü dağılmak istemedi, da- kikalarca büyük üstadı ve orkestra- mızda çalan sanatkârları; orkestra şefi Cemal Reşidi alkışladı. Orkestramız, bugünün musiki de- hâsı addedilen Kortoya tek falso yap- madan, bir tek yanlış nota sesi duyur- madan, üstadın istediği teknikle ve âzami bir çalış kudreti ve kabiliyeti göstererek refakat etti. On sene gibi kısa bir zamanda Kor- toya refakat edebilecek, Kortonun be- raber çalmağı tereddüdsüz kabul et- tiği bir orkestra yetiştirmek, hiçbir memlekete nasib olmuş mazhariyet- lerden değildir, İlk çalınan Bethofenin Korlolan uvertüründe, yüksek değe- rini bir kere daha İstanbul halkına gösteren orkesiramızın muvaifakıye- iinde muhakkak ki şef Cemal Reşidin büyük bir hissesi vardır, Senelerden- beri kıymetli arkadaşlarının ahenk birliğini temine çalışan ve bunu başa- ran Cemal Reşidi tebrik etmeği şehir namına bir borç telâkki ediyoruz. Bethofen, Şuman, Şopen gibi üç musiki dâhisinin en ağır üç parçasını bize harikulâde bir musiki ifadesile dinleten, büyük üstad Korto'nun tak- dirlerini kazanan konservatuar orkes- tramızın büyüğünden küçüğüne ka- dar hepsini ayrı ayrı tebrik ederken İstanbul belediyesini de, ihya ettiği, can verdiği ve büyük fedakârlıklarla bugüne eriştirdiği bu müssseteden do- ayı takdir ve tebrik etmemek kabil değildir. , Kortoya refakat eden 60 musikişi- nasa halkın yolladığı alkışların bir kısmı da muhakkak ki Muhiddin Üs- tündağa racidir. Muhiddin Üstündağ, her türlü muhalefete, istinküfa, 18- kaydiye rağmen, parasızlığa, yoksul- idame etmiş, inkişafına çalışmış ve ni- hayet musiki kültürü bakımından çok #rası memleket hes#bma büyük bir kazançtır ve Muhiddin Üstündağı memleket hesabına takdir etmek bir yecibedir. * Konserden sonra halk dağılmak bil- Mmiyor, üstadı alkışlıyor, daha dinle- mek istiyordu. Korto, halkın bu coş- “kun, samimi ve anlayışlı tezahürüne karşı lâkayıd kalmadı, herkesin din- lemek fırsatını ve bahtiyarlığını ka- zanamıyacağı Şopenin iki noktürnü- nü daha çaldı. Konserden sonra piyano profesörü çok değerli sanatkârımız Ömer Refik Xaltkaya: — Çaldığı piyano değil, sanki Arp çaldı, dedi; o kadar ince, o kadar za- #ii, o kadar işlenmiş bir çalıstı, Kor- Sökme dişle rausikişinasta olmiyan” oldukça hafif, oldukça düşkün orkes- trasiyonunu öyle bir yükseltmiş ki, sa-| nalın zirvesine çıkarmış. Bugün için bizde musiki kabiliyeti ölçülemiyecek kadar büyük olan kıy- metli Cemal Reşid de dedi ki: — Yeryüzündeki iki milyar kişi ara- sında bir emsali daha bulunmıyan bir sanatkâr. O yalnız ender piyanist değil, ayni zamanda sanat havayı nesimisi yaratan ve etrafındakilere hayat ve- ren kudretli bir üstad. Belediyenin 'Tokatlıyanda üstad ş6- refine verdiği gece yemeğinde Alfred Korto bir arkadaşımıza intibalarını şöyle anlattı: z — Beş sene evvel İstanbula geldiğim zaman konservatuarnnıza uğramışlım, O zaman daha henüz binaya yerleş- mekle moşguldünüz, Oturacak koltuk- larınız bile yoktu. O zaman Cemal Reşide: «Bir gün gene geleceğim ve sizin orkestra ile beraber konser ve- Teceğim; demiştim, O zaman bu be- nim için bir hipotez, sizin için bir rü- ya İdi, Bugün beş sene evvelki hipo- tezimi bir tez halinde ortaya koydum. ve sizin rüyanız hakikat oldu. Bu ge- ceki konserden'ciden memnunum, çok memnunum, sevincime payan yok di- yebilirim. On sene evvelki Ankara ile bugünkü Ankarayı düşününüz. İşte orkestranız da ayni şey. 'Teknikle gü- zel sanatler bir seviyede ilerliyor. Umu- miyet itiberile bütün elemanlarımız iyi, kemanlarınız çok iyi, klârinet çar Jan Cemi! harikulâde, Sanatkârları- nızın en Ri ayarı değerini, m çok çalışılmağa değer bir sanat olduğunu kavramala- rıdır, bu büyük meziyettir. Hepsinde sa nat aşkı, sanat duygusu var, Bu aşk ve bu duygu ile çalışıyorlür. Bğer bu suretle ve bu minval üzere ta devam ederseniz birkaç sene son- ra orkestranız AVUPR orkestraları ayarında bir teşekkül olacaktır, buna şüphe etmiyorum. Ancak bir büyük noksanınız var; Âletleriniz fena, Ge- Tek Ankarada, gerek İstanbulda bu noksanı buldum. Musiki kültürü pa. halı bir kültürdür, Fakat bu kâdar fe- dâkârlığı göze elan hükümet iyi musiki âleti almak” fedakârlığını da göstermelidir. Ankarada da, İstanbul- da da piyanolarınızı yenileyiniz ve konservatuarınız pahada ağır musiki Âletleri getirisin. * Cuma gecesi şahld olduğumuz gü- zel sanatlar hâdisesinden sonra şeh- rimizin güzel bir tiyatro binasına şid- detle ihtiyacı olduğunu bir kere da- ha kavradık. Mademki güzel bir kon- seri dinlemeğe koşan binlerce halk ve mademki bu binlerce halka zevkle konser dinletecek güzel bir orkestra- muz vardır, güzel bir tiyatro ve konser salonumuz da artık bir an evvel ol- malıdır. Muhiddin Üstündağın bu işi de bir an evvel başarmasını candan dileriz. Çinlilerin kalp sektesine usta sayılırlar; fa- kat bu oyunun ©5- Parına vakıf değil. Pstto şahdamarınin iki noktasına bastı- ibarettir. gotörü gördüğünü bildiriyordu. Ölü yalnız pijama giymiş olan bis adamdı. Ceed yparmaklığın sivri uçları üzerine ağılıverdiğinden gövdesi iki bük- Iüm vaziyetle parmaklıktan aşağıya sar- kıyordu. “Yüzünün yarısı bir yünlü bezle sarılı olan şoför önünden ge- gerken projektörün ziyası sayesinde ©e- sedi gördüğünü söyledi. İKTİSADİ MESELELER Hangi Memleketlerle ticaretimiz artıyor? Nisan âyında ihracatımızda yeni racatımız 1 milyon "70 bin 374 liray- dı. Bu mikdar yalnız İstanbul güm- rükleri tarafından tesbit edilen ra- kamları ifade eder, Nisanın ilk haf- gelmektedir. maddeleri, muhtelif madenler satıl- Franko - Türk şirketi, bu münasebet- Jeri arttırmak için yeni tedbirler a- maktadır. Şirketin Paris merkezin- de fındık, yumurta için birer konfe- Trans verilecektir. Bundan bir ay evvel de Türk tü- tünleri için bir konferans verilmişti. Fransada, Türkiye ile ticareti art- tarmak için böyle bir teşâkiül oldu- ve iki memleket arasında seyahatler tertib edecektir, Yakında bir Rumen Çinliler bu oyunun sırlarını ifşa etmekten ise işkence altında ölmeği tercih ederler yalnız Skot- land Yard zabıtası bunun sırlarını biliyor, fakat üç kilitli bir kasada saklıyor kilâtını idare ediyordu. Davson'un öldü- rülmesi üzerine © zamana kadar halledi- lemiyen birçok cinayetlerin sebebleri an- Davson'ün yazı masasında Çince ve Hindçe yanlı birçok vesikalarla şifreli big not defteri bulundu. Bu defterin şifreli yazıları halledildikten sonra şoför Cimmi Hardi sorguya çekilmek İstendi. Fakat bu adam da hiç bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuştu. Hattâ Londra o isimde bir taksi şoförü bile mukayyed değildi. dadı. durdu, ora” da Çangtsdenti isminde bi: akrobat numa» ralarından buhsediliyordu. Hellingham: — «Sir Davsonun nasıl öldürüldüğünü #imdi anladım» dedi, Davsonun cesedinde ne bir yara, ne bir bere, ne de boğma alâmetleri görülmüştü. Fakat Detektif onun Taki - Satu ile öldürüldüğünü bili- yordu. Her halde Davson uykuda ken biz Çinli tarafından öldürülmüştü! Polisler «Kolissum» varyetesinde wkro- batın gerdrap odasına girdikleri zaman odayı boş buldular. Çangtslenti üçüncü Hava müdafaası İngiliz papazlarının gönüllü toplamakta yardımları isteniyor Londra 23 (AA) — Sir Samuel Iü miktarının bundan evvel tesbit edil- miş olan bir milyonu geçmesi lâzım geldiğini ilâve eylemiştir. Çekoslovakyada belediye intihaba' tı Prag 23 (A.A.) — Belediye intihabi 22 mayıs, 29 mayıs, 12 haziran günle- rinde yapılacak ve mıntakalara göre son teşrin ayında devam edecektir. emma emr! 46 de bu mahiyette bir teşekküle ih- tiyaç vardır. İstanbul ticaret odası, Türkofls, bu ihtiyacı temin etmek için teşeb- büse girişmeli, Romanyaya seyahat- ler tertib etmelidir. Nitekim şimdi Ziraat Vekili olan B. Faik Kurdoğlu, Romanya anlaşması hakkında, İs tanbul ticaret odası salonunda, ihra- cat tacirlerine izahat verdiği zaman, orada mallarına, ajanlar bulmak, ser- gere iştirâk etmekle kabil olur. Hal- buki başka memleketlerin ihracat ta, eirleri toplu olarak Türkiyeye seya- hak etmektedir. Birkaç sene evvel Marsiiya ticare odası heyeti de memleketimizde bir seyahat yapmış. etihek psebep olan Taki- Satu oyunu sırada gelen numa- ralarnı o yaptıktan sonra tiyartodan çi- kıp gilmişti, Onun için Rıver Sayd bul- varındaki ikamete hına gidildi. Bellinge #ki muavin alarak evin önüne geldi, Vilkinson nöbetçi olarak kapının önünde bekledi, diğerleri içeriye Ev sahibi Mak Ferson sarhoş gibi gö- rünüyordu. Belüngham polis vesikasını ibraz ederek kim olduğunu ona anladı. Fakat Çinliyi tevkif edemedi, Çünkü tev- kif müzekkeresi benüz gelmemişti. Skot- land Yard müzakereyi bir polis memü- File arkasından gönderecekti, Bellingham müsekkereyi beklemek için evin antre- #inde bir koltuğa oturdu, Bu emada birden bire yan kapılardan biri açıldı. Yüzü tari? sdilemiyecek kadar çirkin olan bir Çinli göründü. Bir kaç s8» niye donup kaldı, ondan sonra çekilip gitti, Bellingham: — «Pu adam Çang değildi; diye bam Bird. Sarhoş ev sahibi: — «Budalalar, dedi. O maymun surat lâkabile anılan gazete müvezzildir. Herkeg onu tanır» Evsahibi bunu siylerken Çinlinin içe riye doğru fırlattığı bir gazeteyi gösterdi. Ballinghamia Havkins tevkif müzekkere sinin gelmesini beklemek istemediler, He- men Çangın oturduğu odaya koştalan Fakat akrobatın odası boştu, pencere açık duruyordu. İki polis hafiyesi hemen soka» &n fırladılar ve Tems nehrine doğru giden yolda koşmağa başladılar. Hava sisliydi, Biraz sonra sislerin arasından meydana çıkan Vilkinson hiddetinden ağlamak de- recesine gelerek gördüklerini arkadaşına anlattı: lerine sekte.veren gizli ajanın onlar tara» fından Taki - Satu usulle öldürüldüğünü pekâlâ biliyor. O gün kaçan iki Çinli mo- töre binerek Uıtimalki husust bir yata girmişler ve bu suretle takibattan kurtul. muşlardı. Çünkü afyon kaçakçıları teşki- latı adamlarını korumanın yolunu çok iyi bilir. Fransadan muzır eenebiler çıkarılıyor İlk olarak dört mülteci Rus generali Fransadan kovulacak Paris 23 (AA) — P8ti Pariziyen gazetesi, ecnebiler arasında bulunan muzır eşhasın Fransız hududu harici- ne çıkarılmaları hakkında ilk tedbir- lerin tatbik edilmeğe başlandığını ha- ber vermektedir, Dört mülteci Rus generali yakında hududa sevkedileceklerdir. Vrangelin Kırımda eski erkânıharbiye reisi olan çıkarılacaktır. Fransadaki eski Rus muharibleri cemiyetlerinin reisi olan Şatilof, general Millerin mesal arka» daşı idi. Daha evvel de Kutlepof ile birlikte çalışmıştı. Bu iki generalin f6- ci bir şekilde ortadan kayboldukları malürdur. Bir kaç ay evvel general şatilof Salamankaya giderek Fran- koya Fransada bir Rus «Beyaz avcin fırkası teşkil etmeği teklif etmiş fa- kat bu teklifini kabul ettirememişti, Turkul, Kusonski ve Koçkin isim- lerindeki generallerle general Millerin kaybolması işile alâkası bulunan de- niz binbaşısı Pavolo? yakında memle- ket haricine çıkarılacaklardır. Büyük harbden evvel Petrogradın en büyük yevmi gazetesini çıkaran büyük gazeteci Aleks Suvarinin oğlu Boris Suvarin de hududa sevkedile- Ceklerin urasındadır. Boris Suvarin Parisde Tan dü Suar» isminde bir gazete çıkarmağa başlamıştı. Bir kaş sene evvel bu gazete neşriyatını tatil etmiş isede Rus muhacirlerinin müf- Tİt sağ cenah mahfillerinde Suvari- nin hAlâ büyük bir nüfuzu vardı. Hindistanda kanlı arbedeler Buknov 23 (A.A) — Burada muh» telif din ve mezheplere mensup kimse« ler arasında çıkan bir arbede esna» sında 8 kişi ölmüş, 80 kişi yaralan» mıştır, geç be ER > PER sip 2 gf