nizi 24 Nisan 1933 Milli Hakimiyet Bayramı her AKŞAM tarafta parlak surette kutlandı Beyazıd meydanında yapılan merasim çok güzel oldu, ateşli nutuklar irad edildi 23 Nisan Çocuk bayramı dün şeh- rimizde parlak bir surette kutlanmış» tar, Şehir gündüz bayrak, gece elek- triklerle donanmıştı. Dün saat 9 da vapur ve fabrikaların çaldığı düdük- lerle bayram başlamıştır. Sabah saat 9 da çocuklar ilkmek- teplerde toplanmışlardır. 9,30 da mek» teplerden hareket eden cocuklar kısa fasılalarla Beyand meydanını dok durmağa başladılar. Meydanın Üni- versite kapısı önüne açıkta büyük bir sahne kurulmuş ve halkın merasimi kolayca takib edebilmesi için her ta» rafa hoparlör tesisatı yapılmıştı. Saat ona doğru Beyazıd meydanı binlerçe halkla tıklım tıklım dolmuş- tu, Çocukların hepsi bir ağızdan söy- ledikleri İstiklâl omarşile merasime başlandı. Bundan sonra, profesör B. Zühtü İlhan ilkokul yoksul çocuklarına yar- dım birliği adına bir söylev verdi ve ezcümle dedi ki: — «Türk çocukları, he, Yutlarım. Yavrulu ra, 9 kı sizin bayramı” ç sİzB Boer” Âlemi neşelendiren, yaşatan, bugünü ya- ratan ve yarını yartacak olan büyük Sir varlıksınız. İstactulda bile sayısı 100 bini geçen büyük bü ordumuz. Şetaretli. / ço- cuk ordusu. İşte buyramınızın mfnas budur. Cümhuriyet çocukları, ne bah ki, Gümhuriyeti kuran Ulu Ata emanet etmekte milli egeme mını çocuk bayramı yapmakta, ağızdan bağıralım: — Ulu Ata, çok yaşa rsinZa &ze onu ik bayra- x. Hep bir Meydanı dolduran bi ik ve balk ep bir ağ — Ulu Ata, çok yaşa! Profesör B. Zühtü İlhan, alkışlarla söylevini bitirdikten sonra Çocuk esir. geme kurumu adına doktor B, Kudsi bir söylevi verdi ve uzun uzun alkış- landı. Doktorun söylevinden sonra Eminö- nü Halkevi tarafından tertib edilen merasime çocukların hep bir ağızdan söyledikleri «Türk çocukları marşı» le başlandı, Müteakiben Eminönü Halkevi başkanı B. Agâh Sırrı Levend çocuklara bir hitabede bulunarak €z- cümle şunları söyledi: — «Benim küçük arkadaşlarım, günlere denberi yapılan bu hazırlıklar hep sizin İçin... Bit zaman sonra bizim saflarımız arasına karışacak olan sizler için.. Yarın böyüdüğünüz, iş başına geldiğiniz zaman mukaddes omuzlarınız üstünde sendele. meden, sarsmadan milli hâkimiyeti taşi- yacıksınız. Bugün dünyanın ne tarafına pitseniz -alnınız açık, Göğsünüzü kabarta kabarta doluşabile- geksiniz.» Çocukların mukabelesi Bu esnada merasim meydanı Üze- rinde uçan bir tayyare çocuklara 23 Nisan bayramı hakkında vecizeleri mühtevi kartlar atıyordu. B. Agüh Şirüi Löfendin çok alkış- Tahaân Söylevinden Sonra İlkmekteb talebesinden B. Ercümend Ertok Halkevi başkanının hilabesine mu- kabele ederek kısaca dedi ki — Türkün yücesi Büyük Atamızın ulu- s#umuza armağan ettiği kutsal bayram gü- amizdeki taşkın sevinçle işte hepimiz burada toplandık. Bu arma- Banın yüce adı ulusal eçemenliktir. Arkadaşlarım; biz, Türk çocukları Ata- mızın o mukaddes sevgisi uğruna ölmesini bileceğimize, onun yanı başında şimgek- &r gibi koşacağımıza, ülküye lığa erişeceğimize and içiyo- ruz. Hep beraber söyliyelim Zi Çocuklar hep beraber «And içiyo- ruz» diye bağırdılar. Ercümendden sonra gene talebe- den Hayrünnisa ve mütcakiben de Necib «Atatürk ve 23 Nisan» şiirleri- ni okudular; şiddetle alkışlandılar Daha sonra meydanda hazırlanan açık hava sahnesinde Eminönü Hi vi gösterit kolu tarafından oyn Kahraman pij verildi ve muhte na hazırlanan Çi a Taksime (götürülerek Cumhuriyet fâibidesine kondu. Halkevlerinde merasim 23 Nisan bayramı dün bütün Halkey- lerinde büyük merasimle kutlanmış- yüzünüz pektir, | Dünkü Çocuk bayramının . kutlama merasiminden bir kaç intiba | tar, Çocuk haftası münasebetile sine- malar her gün birer seansını çocuk- lara parasız olarak tahsis etmişler- dir. Hafta içinde radyoda konferans- lar verilecektir. Yoksul çocuklara yardım cemiyeti şehrin uzak semt- İerinde oturan ve İstanbulu tanımak imkânını bulamıyan fakir çocukların Çocuk haftasında vapur, İren, tram- vay gibi nakil vasılalarile gezmeleri- ni temin edecektir. üniversiteliler 23 Nisanı izmitte kutladılar İzmit 23 (Telefonla) — Bugün 23 Nisan Hâkimiyeti milliye ve Çocuk bayramı bütün şehrin iştirakile fev- kalâde merâsimle kutlandı. Bilhassa yapılan törene İstanbul Üniversitesi nin muhtelif fakültelerinden 500 kişi- lik bir grupun iştiraki çok canlı teza- hürata vesile oldu. Şehir baştan başa donanmışlı, İs- tanbullu misafirlerimiz vali B. Hâmid Oskan ve halk tarafında 1150 da istasyonda karşılandılar. Üniversite rektörü ve hukuk fakültesi dekanı da talebelerle bı T inince na, gidildi söylendi. Rektör Üniversitesi bir talebe İstanbul a nutuklar söy ter ve çöl | d İ Parlak “bir geçid resmi ya misafirler kâğıd fabrikasını ve şeb- | rin diğer yerlerini gezdiler. Üniversi- telilerle İzmit, muhteliti arasında ya- pılan futbol maçını $ - 1. İzmitliler kazandı, Vali şehir namına misafir- lerimize bir kupa verdi., Necatibey okulunda verilen bir çay ziyaletinden sonra misafirler 7,30 da hususi tren- le tezahürat arasında İzmitten ay- rıldılar. İzmitte gece de muhtelif müsame- reler verilmiş, şehir baştan başa ay- dınlatılmıştır. Yurdun her tarafında Ankara 23 — Bugün haki: milliyenin kuruluşunun on sekizinci yıldönümüdür. Bu münasebetle yur dumuzun her köşesinde bu mesud yıl- dönümü tezahüre kutlanmaktadır. Yine bugün, bütün Türk yavruları bir sevinç içinde çocuk ilk gününü büyük merasimle t eylemişlerdir. Bu münasebetle zde ilk ve orta oku rinin ve halkın iştirakile Ulus mey- büyük bir tc ılantı yapılmış tir. lerde haftasının | Yazan: Sermed Muhtar Alus NANEMOLL — Düşman düşmana mevlüd oku- maz, Araları şekerrenkti, Bu cihette haksız olan Mısırlıdır.. Efendim bu olur şey mi?.. İbrahim paşa metrukü- tının vereseye taksimi keyfiyetinde hakemlik eden Fuad pâşü, keenne ta- rafgirlik etmiş, verese beynine nifak sokmuş.. Zade fittanburi nağmetün uhra!,. Fuad paşaya bir avukat daha çıktı; — Filhakika müşarunileyhim bey- ninde münaferet mevcuddu. Bu mü- naferetin sebebi de meydandaydı. Ke- çecizade gibi bir veziri Felâtun tedbi- rin kaleme aldığı maliye lâyihaları ceffelkalem reddedilir mi?.. Mustafa Fazıl pâşa, maliye nazırı sıfatile hem bunu yapıyor, hem de ıslahatı devlete dair tecavüzkâr bir lisanla atebel se- niyeye rapor da veriyor... Fuad paşa- nın hiddet edeceği, Mustafa paşayı azlettirip yerine Kâni paşayı geçirece- ği tabiidir. Münasıbı devlet bir güver- cinlik değil midir?.. Gel bu bedihiyatı unut, kalk Parisi boyla... Fısıltıcı zat gene girişti: — Beğendiniz miydi, o vakit ittiha- zına kalkışılan hareketi?.. Zecir, mü- sadere, angarya, Gülhane hattı hüma- yunile mülga iken Fazıl paşanın em- val ve emlâkinin devletçe müsadere- he okalkışılmıştı. Napolyonu salis müdahale etmemiş olsaydı Mısırlı zade İulusuahmere muhtac kalacaktı. Atik davranılıp paşa Divanı muhasebata reis nasib kılındı, hatırı tatyib edildi de bir gailei hariciyenin önü alındı, Meclisi hassı vükelâya memur Bol keyif Tayyar paşanın Kadirgadaki Ko- nağının selâmlık dairesinde, misafir salonundayız. Vakit yatsı sonraları, Gümüş şamdanlar yanmış. 250 lik tütünden cıgaralar, kehlibar imameli çubuklar içiliyor, altın tabakalardan enfiyeler çekilip çarşaf kadar enfiye mendillerile burunlar siliniyor. Ara ve- rip verip gümüş tepsilerde ve ibrikler- de sude, az şekerli, çok şekerli kahve- ler getiriliyor. Bronşitliler kristal sü- ler Göksü testi- lerinden boyuna su içiyorlar. Kanapelerde, koltuklarda vükelâ- dan beş, altı vezir ve müşir, Atlas er- kân minderlerinde madunlar... Nisan içi olduğu için hesabca orta- lığın serin olması lâzım, Bununla be- raber o günkü hava da öyle ağir, öyle sıcak ki, Paşalar, beyler zın zırıl ter döküyorlar. Konak sahibi boyuna el çırpıp: — Gel, gene hararet bastı!.. diye bağırıyor. Maşallahı var, Kar kuyu- sundan çıkarılmış karla dolu hasırlı- lardan limönala, portakal şurubu, şerbek istiyor. farkodilecek derecede ağzı iğri, gözü şaşı; yani epeyce pırmı- ğı atmış, Gelsin gene yarenlik. Kulağını fildişi hilâlle karıştıran bir kazasker efendi şöyle tutturdu: — Filhakika her ferdi afridenin le- hinde ve aleyhinde immiyen sarfı ma- kal edilir. Padişahım bile arkasın- dan Halt ediveriyorken kendini topla- yıp temsili düzeltti: — Kralların arkasından bile kılıç sallanır... Ne diyecektim hazerat?. 1282 de İstanbulu ve Bahrisefid hav- zasım istili eden büyük koleraya, estağfirullabilâzim Hicazdan avdet eden hüccacı kiramı sebeb tutmuşlar- dı. Zehi zannı batıl... Bu herze vekil- lerin safsatası başımıza beynelmilel ahhiye meclisini çıkardı. Bu mebhas- te Fuad pâşâ, durbinlik izhar edeme- miştir, O ana kadar hiç ağız açmamışın bi- ri şu mütaleayı yürüttü: — Sıhhiye meclisini davul örtüsü mengilesine — İndirmiyelim, Meclisi mezkür bu gibi âfatın tekerrürüne mâni olacak tedabiri ittihaz için teş- kil kılınmış ve hayli fevaldi görü müştür. Kulağmı fildişi hilâlle karıştıran kâzasker efendi afatladı ciyel rabbaniyye Sahife 7 Tefrika No. 41 ki kârı makulânesi ilelebed unutula- maz, Müşarunileyh © za! Oğlu dairei belediyesi re sine bezli himmet eyleu bilâtefriki Cins ve mezheb pek çok hastagân ve bivayegânı teşfiye etmiş- tir. Sarıklı, derinden bir (Allahüekber) çekip gözlerini açtı: — Müslimin ve müslimatı papaz karılarına baktırdığını (1) mevtalara onlara çene bağlattığını unutmıya- lm... Demin paşalardan birinin dediği gibi (her ferdi afride lehinde ve aley- hinde âz çok sarfı makal) edildiği pek doğru, Ağız torba değil ki büzesin. Sadr: sabık Mahmud Nedim paşa- nm Rusya yardakçılığı, iplerini sefir İgnatiyefin eline verişi, ip kuklası olup çıkışı sıra savduktan sonra bahis, O günlerdeki sadrazam Müterelin Meh- med Rüştü paşaya intikal etti, — Mütercimin lisanı Fransevideki yukuf ve mümaresesi müttefekun aleyhtir. Fransız dilinden asarı mü- teaddide lercümesine bezli hâma et- miş bir zattan İngiliz taraftarlığı bek- lenemezdi, Elbette Fransız politikası- nı tercih eyliyecekti — Hay hay, hay hay!.. — Maahaza. — Dader,maahazayı itmam buyur... — Mütercimin memleketeyn mesâ- ilinde, yani Almanyalı prens Karlo- nun Avrupaca intihabı keyfiyetindeki kütehbinliği kabili feramuş değildir. Hazırlardan bazılarının yüzleri ek- şiyor, bazıları da hareketlenmiş, (öy- le!.. Değil mi ya?..) diyip duruyorlar, sözünü bitirmemiş olan zat bir kat daha gayrete gelerek devam ediyordu — Babiâli Tuna iklerinin itti. hadını katiyen kabul etmiyecekse nis çin sonuna kadar sebat elmedi? Kâr- lonun intihabını tasdik edip beylik vergisinin devede kulak mesabesinde arttırılmasile niçin iktifa etti, Roman- devletini tanıdı? Mütercimin taraftarı cevabı verdi: — 'Tuna boyunda ordu tahşid et- miştik. Girid meselesi tekrar patlak verince askeri orada tutamadık, Fran- sa devletinin tazyiki de bahsi diğer... — İyi ama mevlâna, memleketeyn gailesi leytelaâlde bırakılmayıp der- hal prensle uyuşulsaydı, hatırı renci- de odilmeseydi, Moskoflu ile arada bir seddi rasin hasıl edilmiş olurdu, Ro- manyalılar panslavizmaya karşı dev- letin ileri karakolu mevkiinde bulüna- caklardı, Eski defterler karıştırılarak fi tarih- lerinde Lahistanın mukasemesine göz yumulması, aradaki o sağlam seddin yıkılması, akılların badeharabülbas- ra başa gelmesi... Geçildikten sonra, bahis günlük siyasetin koyu tarafla- rına çevrildi: — Şaşılıp kalmacak şey, usat hâlâ terki silâh etmiyor. Carteurtlarına bakılırsa asakiri Osmaniye Herseklen çekilinciye kadar da etmiyeceklermiş.... — Böyle biz şerzimei kalilenin ku» ru gürültüsüne, ağız .bombartasına kahkahalarla gülerim ben. Yavaş gel- Taş ölçerim, başı sapır sapır salla nan raşeli bir paşa, (Dürün, cevap vereceğim) diyip kademhaneyi boyla dıklan sonra sözü aldı: Bfendim, kumandar kumandar olmalı; afıküfü yutmuş gibi mağrur olmamalı. Ehil bir serdar o derme çat- ma güruhu bir tabur askerle katön eder; zevcem yengenizin ına şart olsun ki vallahi de eder. Behey kumandar, bölüklerle, mangalarla dağların tepelerini tut bir kerre, Çen- beri çevirdin mi, yavaş yavaş kurşun menziline in. Düşmana dört beş yüz hatve sokulunca ateşle balyemezleri; yağdır şarampulları, al hepsini, Ellerini arkalarına bağladın mı, mars şı aziziyi gürlöte gürlete, alayını ko- yun sürüsü gibi güt gitsin... nderine bağdaş kurmuş bir nı dilini tutamadı;