6 Nisan 1938 aim AKŞAMDAN AKŞAMA.» 3 Dükkânlar medenileşirken... İnsanların çoğu, her ıslahat tedbi- rini evvelâ büyük bir asabiyetle kar- gılar; «Nedir bu?.. Alışmış gidiyor- duk... Nereden çıktı başımıza bu be- 142... Mahvolucuğız!» diye protestoları yükseltirler... Matbaa zuhur ettiği vakit, İstanbul hattatları büyük bir nümayiş yap- mışlar: Kamış kalemlerini bir tabu- fun içine doldurarak tertib ettikleri sembolik cenaze merasimile «matban- lara ruhsat verilirse sanatlerinin öle- Ceğini» ilân etmişler, Fakat elbette matbaacılığın doğma- i 81 zaruriydi: ollattatların geçimine : Ğ Harbe vurulmasın!» diye Türkiye bu ğ #slahattan mahrum olamazdı, Bir fi- lozofun dediği gibi cakar suya kilid Yurulmaz!».., i Şimdi çok şükür hiç bir meslek er. babının kökünden süprülmesi mev- Zuubahis olmuyor. Ancak medeni ba- &ı değişmeler var. Meselâ şehrin ıslahı, hemşehrinin sıhhati düşünülürken şu gibi teklifler Meri sürülüyor: — Balıkcı dükkânlarında, akar su, mermer tezgâh bulunsun, Dükkânlar geniş olsun... Kasaplarda buz dolabı olsun, kapalı dolap bulunsun, tezgâh- lar çinkodan yapılsın... Tavukçuların geniş kafesi olmalı; onlara da akar su um, Fakat derhal mukadder itiraz: «— Canım! Bu usulleri nereden Çi- karıyorlar?... Fakir fukara üç beş ku- Tuş tedarik etmiş, dükkân açmış, ge- Şiniyordu işte... İstenen bu kadar te- sisatı nasıl yapacak?... Yaparsa sarsı- Jır... Belki arada top atanlar bile bu- Yunur» Eu gibi iflâs felâketlerinin önüne geçmek için, esnafa kredi verecek mü- €sseseleri de kurmalı... O cihet başka... Fakat içinde akar suyu ve pislik tut- maz tezgâhı bulunmıyan dükkünla- : 1 rın bir medeni şehir ortasında ilelebed * 7 payidar olmasına nasıl cevaz verilir?... 8 Garpteki emsali neyse, biz de yavaş Yavaş (yahud da daha doğrusu bü- k Yük bir süratle) aynini yapmağa doğ- : Tu gideceğiz elbette... ş İ Medeni seviyeler öyle yükseliyor ki, radyo, kalorifer, buz dolabı, sıcak su, pek kısa bir zaman evvel ancak pek müstesna bir müreffeh tabakanın Mazhariyetleri iken şimdi orta seviye- insanlara da müyesser oldu. | Garpte olduğu gibi, İstanbuldada Şok kimse bunları evinde arıyor, Dük- da seviyesi bizzarure yükse- lecektir; her şubemizde ayni terakki olacaktır... Bu şehir, bu memleket el- bette şimdiki iptidai ve yürekler acısı Vaziyette kalamaz! p Bir de lâtife edeyim: Islahat yapılıyor, masraftan çıkı- Yoruz diye esnaf o kadarda üzülme- $in, canım!... Şu günler zarfında bu haberlerden dolayı güya hiddetlenmiş © olurlar; Şöyle terazinin kefesini hı- 5 Fımla bir dürttüler mi, hop 250 gram ü hoksan!... Bu gazab alâimi sayesinde N bir haftada masraflarını kapar, tez- p i Zâhlarını da kurar, musluklarını da akıtırlar... Fakat böylesine de mahal kalma- Malı, her ıslahatın hakkile olması için, esnafa bu gibi ıslahat esnasında kredi wo temin edecek mali teşkilâtın da bir ww Yandan kurulması lâzımdır. ik Bir taşla iki kuş vurulsun: Hem me- um l j A alay ederler amma bay Amca, bence bu bir haksızıktır!... ŞEHİR HABERLERİ Otomobil plâkaları Değiştirmek için vekâletten emir geldi Dahiliye Vekâleti Belediyeye gön- derdiği bir tamimde otomobil, otobüs kamyonların plâkalarının yeni şekle göre değiştirilmesini bildirmektedir. Bu münasebetle plâkalar yeniden yap- tırılacaktır, Yeni plâkaların masrafi 350 kuruş olarak hesap edilmiştir. İstanbulda plâkası değişecek nail vasıtaları adedi 2000 kadardır. Doktora hakaret Abdullah kendisine atfedilnn hakaret cürmünü inkâr ediyor Abdullah adında biri dün sabah Ha- seki hastanesine giderek karısı Fat mayı hastaneye yatırmak istemiş ve kadının hastaneye alınmamasından hiddetlenerek 'Tarık adında bir asista- na hakaret ve küfür etmiştir. Dün asliye dördüncü ceza mahkeme- sinde Abdullahın muhakemesi yapıl- mış, kendisi suçunu inkâr etmiştir, Şa- hid olarak dinlenen hastabakıcılar, Ab- dullahın, karısını hastaneye getirdiği- ni, fakat kadın ağır hasta olmadığı gi- bi hastanede de yatak bulunmadığı ci- hetle hastaneye kabul edilmediğini ve bundan hiddetlenen Abdullah: — Büyük doktorlar hastayı kabul ediyorlar da Tarık kabul etmiyor, Diye bağırıp Tarıka çirkin küfürler söylediğini anlatmışlardır, Abdullah bu şahidlerin ifadelerini reddederek: — Bunların hepsi ayni hastanede çalıştıkları için doktor Tarıkın lehin- de şahitlik ediyorlar. doğru söylemi- yorlar. Demiştir. Mahkeme, kararını vermek üzere muhakemeyi talik etmiştir. Kurşun hırsızı Sabıkalı hırsızlardan zulacı Hasan evvelki gün Fatihte Başkurşunlu medresesinden kurşun çalarken meş- huden yaklanmıştır. Hırsızın topar- ladığı, fakat kaçıramadığı 170 kilo kurşun müsadere edilmiş, suçlu hak- kında takibata girişilmiştir. Bir hasta hava alayım diye çıktığı bahçede kuyuya düştü Evvelki gün hasta bir kadın kazaan kuyuya düşmüştür: Samatyada Ba- lıklı Rum hastanesinde tedavi edil mekte olan İstepan karısi Poliki ey- velki gün hava almak için hastane- nin arkasındaki bostanda gezinmeğe başlamıştır. Kadıncağız bu esnada yanından geçmekte olduğu bostan kuyusuna müvazenesini kaybederek düşmüştür. Etraftan görenler hemen imdada koşmuşlar ve Polikiyi yarı ölü bir halde kuyudan çıkarmışlardır. Kadın tedavi edilmekte olduğu Ba- lıklı hastonesine kaldırılmıştır. 3) 77 VA EEE denileşelim, hem fakır fukaraya zarar olmasın! Ne şiş yansın, ne kebab!... (Vâ-Nü) ) — Modanın boşluğundan, fayda. | (... Meselâ geçen gün Akşam'da Sızlığından, havailiğinden bahsedip | hunili, fincanlı kadın şapkalarına dair bir karikatür vardı; Haklı şikâyetler Yalanci terazi Köprüden geçiyordum. Anado- Yulu iki genç, mahzun mahzun bi- ribirinin yüzüne bakıyor: Orada otomatik tartının deliğinden içeri kuruşu almışlar. Halbuki tart buzok. Böyle bir âletin umumi bir yerde durup, velev gayrı şuuri olarak, geleni geçeni aldatmasına müsaade edilir mi? N.K. Ayaspaşalılar namına teşekkür ederiz Park otel müdüriyetinden bir mektup aldık; bunda deniliyor ki: Acele lâzm olan otomobilleri içeri çağırmak için kapımıza koy- duğumuz zilden civardakilerin ra» hatsız olduklarını neşriyalınızdan öğrendiğimiz için, bu zili kaldırıp yerine ışik işareti koyacağız. Bu alâka ve nezaketinden do- layı Park otele komşuları namına teşekkür ederiz. Zimmetine para geçiren telefon tahsildarı Muhakeme karar için başka bir güne bırakıldı Eski telefon şirketinde tahsildar bulunduğu sırada abonelerden tahsil ettiği paradan 1824 lirayı ihtilâs et- mekten müznun Cemalin muhakemesi- ne dün ağır ceza mahkemesinde bakıl- mışlır, İddia makamı bu suçun, aid ol- duğu daireyi iğfal mahiyetinde oldu- ğunu söyliyerek maznun Cemalin zim- met ve ihtilâs suçlarından cezalandırıl- masını istemiştir, Maznun vekili müdafaasını yapa- rak suçun, iğfal mahiyetinde olmadığı» ni, evrak üzerinde tahrifat yapılmadı- Hi cihetle suç bir ihtilâs değil, adi zim- met olduğunu söyledi ve, şayed mahke- me suçu ihtilâs mahiyetinde görürse müekkili Cemalin bu işe aid evrakı tamamile ortaya çıkarmak suretile kendi suçunu ihbar etmesi gözönün- de tütularak bu hareketinin kendisi lehine esbabı muhaffefe telâkki edil- mesini istedi, Maznun Cemal da vekili- nin müdaafasına aynen iştirak etti- ini bildirdi. Mahkeme, kararını ver- mek üzere muhakemeyi başka güne bi- Taktı. Yumurta tacirlerimizin İs- panyadan alacaklari Yumurta ihracatçılarının İspanya- daki alacakları meselesi üzerinde An- karada ledkikata devam edildiği ha- ber alınmıştır. Yumurtacılar dün baş- vekâlet ve İktisat vekâletine telgrafla müracaat ederek paralarının biran ev- vel kendilerine ödenmesini rica etmiş- lerdir. Yumurta ihracatçıları İspanyadaki alacaklarının Merkez bankasındaki İs- panyol blokajından tesviyesini istemek» te ve yahud kendilerine avans olarak para verilip bir taraftan da mesele. nin halline devam edilmesini taleb et- mektedirler. Bay Amcaya göre... ... Bir bay (Terliğimin teki nere- de?) diye odanın ortasında dövünü- yor, hizmetçi de kapıdan: (Boşuna aramayın, bayan onu şapkasına tâ- kıp sokağa çıktı!) diye sesleniyor!... Sanayi birliği Birlikte dört encümen teşkil edildi Mili sanayi birliği sanayicilerin derdleri ve dileklerile daha geniş mik- yasta alâkadar olmak için yeni bazı kararlar vermiştir. Muhtelif sanayi zümrelerinden encümenler vücude ge- tirilmesi verilen kararların en mühim- lerinden birini teşkil ediyor. Trikotajcılar, kolonyacılar, çikola- tacılar ve matbaacılar olmak üzere dört sanayi zümresinden dört encü- men teşekkül etmiştir. Diğer sanayi şubeleri encümenleri de yakında teşek- kül edecektir, Sanayi encümenleri sanayi şubele- rinin derdlerini tesbit ve tedkik ettik. ten sonra vaziyeti sanayi birliğine bil- direcek ve birlik idare heyeti de tedki- kat yaparak bu dileklerin yerine geti- rilmesi hususunda teşebbüsata girişe- cektir. Birliğin bu kârarı sanayiciler ara- sında büyük bir memnuniyet uyandır- Sabıkalı hırsız Eşyayı damdan aşırırken yakayı ele verdi Muhtelif hırsızlık suçlarından beş defa hapse mahküm olmuş sabıkalılar- dan Şakir evvelki gece sabaha karşı Vefa caddesinde Dursun adında bir adamın evine girerek eline geçen eş- yayı toplayıp odanm penceresinden yandaki evin damına atmıştır. Hırsız Şakir öteki evin damına çı- kıp çaldığı eşyayı toplamak isterken cürmümeşhud halinde yakalanmıştır. Dün Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesinde yapılan muhakeme ne ticesinde Şakirin suçu sabit olmuş ve üç ay hapse mahküm olmuştur. Hırsız Şakir tevkif edilerek altıncı defa tek- rar tevkifhaneye gönderilmiştir, Bir dolandırıcı tevkif edildi Ziya ve Nehabet adlarında iki kişi dün dolandırıcılık suçundan maznu- nen adliyeye verilmişlerdir. İddiaya nazaran bunlar bir emlâk satışı işinde Fatma adında bir kadını dolandırmış- lardır. İki maznun dün Sultanahmed birin- bet hakkında tevkif kararı kesilerek tevkifhaneye gönderilmiş, Ziya ikamet- gâha rapten serbes bırakılmıştır. ğ Çantayı görünce dayana- mamiş Tahtakalede Zincirli handa oturan 25 yaşlarında Hasan kızı Ayşe evvelki akşam Sirkeci Hamidiye caddesinde Saraç Faikin dükkânına alışveriş için girmiştir. Kadın, tezgâhdarın çıkar- dığı çantaları gözden geçirirken bir aralık çantalardan birini kapıp mağa teşebbüs etmiş, fakat görülerek yakalanmıştır. Hırsız kadın hakkında takibata başlanmıştır. . Bunun gene biraz su götürür tarafı var, fakat meselâ şimdi, kü- çük çocuklara kayış takıp gezdirmek modası var, bu hiç fena değili., İSTANBUL HAYATI Istidad varmış! Bir isim günü eğlentisi yapılıyordu. Salonda on beşten fazla misafir vardı. Kahkahalı, kısa bir sohbetten sonra radyoya baş vuruldu. Yoklanmağdık Is- tasyon kalmadı. Hiç birini de dinle- mek kabil olmadı. Hepsi birer bahane ile susturuldu. Nihayet gramofon açıl» dı, Oynak fokstrotla beraber karşılıklı göz işaretleri başladı. Yerlere kadar reveranslar karşısında; «yemem, cebi. me koy» kabilinden, istiğnalı tebessim- lerle çiftler harekete geldiler, Köşede- ki; gözlüklü, şişman, tostoparlak ba- yanla benden başka oturan kalmamış. tı, Üç adım sonm dökeceğim terleri, geçireceğim çarpınlıları nezakete feda ederek boyun kırdım, Tatlı bir tebes- — Hay hay, dedi, Memnun olurum ca kuvvetile bir daha sarsarak gülüm- sedi: — Yoksa ayağınıza mi dokundum? «Hayır» kelimesinin ağzımdan nasıl çıktığını ben bilirim, Galiba etraftaki lerden bir çoğunun da canları Kurşun hırsızı üç ay hapse mahküm oldu Vizeli Mustafa adında sabıkalı biğ hırsız evvelki gece Fatih civarında