Acemi Parkta dolaşıyordu. Bir çocuk dadı- sinin küçük çocuğu dördüğünü gö- rünce müdahale etti: — Deli misin sen kızım, hiç çocuk böyle dövülür mü?. Kadın başını kaldırdı: — Kusura bakmayınız dedi, ben da- dılığa yeni başladım, acemiyim... Na- sıl dövülür öğretir misiniz? Sebebi Salamon anlatiyor: — Bir aydır muvafık bir apartıman arıyorum bulamıyorum, hepsi pahalı, kırk lira, otuz lira... Verilir para değil. Nikuyet on sekiz liraya bir yer bul- dum. Kalorifer yok ama kapıcı: Soba bacaları çok iyi çeker, sobanız güldür güldür yanar dedi... Bunu duyunca orasını da tutmadım... Odun mu da- yamır!,. « i — Şimdi sözü, büyük eşya piyango- sunda tıraş sabunu, tıraş fırçası, tıraş makinesi kazanan talihliye bırakiıyo- Yü mİ Pansiyonda Bir pansiyonda öğle yemeği, Hizmetçi etle turup getirdi. Bir Al- man bülün turupları kendi tabağına aldı. Biri dedi ki: — Biz de turup severiz. Alman cevap verdi: — Benim kadar sevemezsiniz!,, Bedava “ — Midemde bir tümor olduğu mu- hakkak. Kanserden şüphe ediyorum... Ameliyat yaptıracağım, yaptıracağım ama acaba operatöre kaç para ver- mem lâzım gelecek.. — On para bile vermezsiniz, — Nasıl olur? — Basbayağı olur, varisleriniz ve- — Hitler yalnız Avusturyayı değil, zik kaidelerini de altüst etti, Oğlum Avusturyadaydı, yerinden kımıldama- dan Almanyaya gitmiş oldu... Nankörlük Boğazda Küçük bir yalı satın aldı. Bütün eğlencesi bahçe kıyısında olta ile balık fulmaktı. Bir gün bir ahbabı geldi: — Bahk tutmak çok nankör bir eğ- Tence dedi; Biçare mahiükların girtla- ğına iğne batırıp yakalıyorsunuz.. — Hakkın vat azizim, çok nankör, düşün sabahtanberi bir tek balık tu- tamadım!.. Güç iş Salon kalabalıktı... Bir köşede bir bayanla bir bay oturmuşlar konuşu- yorlardı. Bay anlatıyordu: — Büyük babam aziz padişahm kâhyalarındandır; günü gününe hâ- tıralarını defterine kaydetmiş. Bu ha- uraları neşredeceğim. Bayan: — Güç iş. dedi. Bay başını salladı: — Evet, baştan başa yeniden kopye etmek lâzım!.. Tanirânız, tahsilini Pariste yap- mış, ömtünü“Pariste geçirmiş... Son zamanlarda İstanbula geldi. Geçen gün hava güzeldi, ortalık gü- neş altında pırıldıyordu. Ona rasla- dım, üstünde muşamba, elinde şemsi- ye: — Bu ne hal dedim... Bu güzel ha- vade... İçini çekti: — Gazetelerde okumadın mı? Pa- riste yağmur yağıyormuş!.. Anlaşıldı İstasyonun lokantasına girdi, Sand- viç istedi. Getirdiler, . Bayatlamış, kaskatı kesilmişti, Garsona! — Patronu çağır dedi. — Patron yok efendim, senede iki kere burada bülunmâz. — Anlaşıldı, muhakkak taze sand- viç almağa gider... Sayıklama Doktor asistana Sördu: * — 4 numaralı hasta nasil?.. — Durup dinlenmeden karısını isti- yor... — Desene hâlâ sâyiklıyorl., Çekinmiş — vay, doktora selâm sabah yok mu?; — Vallahi doktor, altı aydanberi hasta olmadım da, belki darılmışsınız- dır diye çekindim!.. — Bıldırcın, keklik avlamak istiyorsanız şu tarafa gidiniz, — Hacet yok, burada piliçle iktifa edebilirim!. — Doğrusunu söyliyeyim bayan, yalnız Ik! çift çorabınızı aldım... — Madem ki doğruyu söyledin affediyorum, senin olsun. — Öyleyse bir çift daha veriniz, iki çift değil, yalnız bir çift almıştımı.. it et; biz «düş» em- eyim , üzere Amekikaya davet edilmişti. Geç vakit Nevyofka çikti, kendini karşılı- yan kimse Bir taksiye bindi, konferans yere gitti, Kapıda memuru çevirdi: — Biletiniz. Morua: — Ben kof! vereceğim dedi. — Siz mi?. Yi yok. Bu üçüncü oluyor. İki kişi böri konferans verece- geti, üçüncüyü ettim!., — Kızınızla “lenmek istediğimi söylemeğe gel İyi a rak gördünüz mü?.. ediyorum, çok güzel kız!.. Karısı — Senin bir gün gelip bu kadar ihtiyarlıyacağını bilseydim sa- na varmazdım!.. Tezat İki bayan... Biri henüz yirmisinde yok, üç yirmisinde. Adını minimini bunak koymuşlar... Genç kız tuvalet- lerile geziyor. Öteki kırkını aşkın, düpedüz giyi- niyor. Sebebini sorduk: — Aklı başında bir kadın kırkından sonra giyinmez, örtünür dedi, Tek göz Meşhurlardan bir zat bir akşam si- nemaya gitmek istedi. Gişeye yaklaş- tı ve tarifeye baktı: Gala müsamere- #i idi, Fiatlere zam yapılmıştı. Yetmiş beş kuruşluk yerler yüz elli olmuştu. Gişede oturan kıza: — Siz gene bana yüz elli kuruşluk yeri yetmiş beş kuruşa veriniz dedi, gözümün birini kapar öyle seyrede- rim... boyuna bir imtihan devresi geçiriyor! Her hasta oldukça yeni bir ilâca baş vuruyor. Şöyle bir gün bir eczahane- ye uğarıp da camekânlarına göz at- sanız, bilmediğiniz, görmediğiniz, is- mini duymadığınız binlerce haplara, tozlara, şuruplara tesadüf edersiniz. İnsanlar yıllar yıl acı tatlı çeşld, çe- şid sun'i devaları tecrübe ettikten sonra tabiata o dönmeğe mecbur ol- muşlar, güneşten, havadan, sudan, hareketten, yemişten yani doğrudan doğruya Labii gıdalardan istifade ça- Telerini düşünmüş ve çok da fayda görmüşlerdir. Bu fuhtelif tedavi vasıtalarının her birinin sonuna bir (thörapie) ilâve etmişler. Meselâ elektrik tedavisine (Electrothâraple) . hava tedavisine (Aörothörapie) su tedavisine (Hydro- thörapie) ziya tedavisine (Kinesitkö- Yapie) renk tedavisine (Chronothâra- pie)- vesaire gibi“ isimlör vermişler ondan başka muhtelif yemişlerle yâ- pilân tedaviye de meselâ portakal kürü, üzüm kürü çilek kürü veya meyva kürü gibi adlar vermişler. Geçen sene (Vle et Sante) mecmua- sında doktor (Albert Denis) in (Cure de fraise) çilek kürü diye bir yazısinı okumuştum. Orada doktor günde yarım kilo çilek yenmesini tavsiye ediyordu. Yaliız'bazı bünyelerde (ur- ticaire) yaptığı için onlara bu yemişi kaynatıp yemelerini tavsiye ediyordu. 'Gene bir. (Hortleviture) metmud- sında doktor (A. Chapius) nün bana biraz garib “gelen'bir yazısına tesa- düf ettim. Bu-zat şöyle diyor: «Sof- rada birçok Hazmi ağır yemeklerle mideyi tıka basa doldurduktan Sor- ra ağızı lezzetlendirmek için üstelik yemiş yerler, Bilâkis yemeklere mey- va ile başlamalı,“ möyvaların mide üzerine münebbih bir tesiri vardır ki bunu sicak yemekler temin edemez. Meyvaların.. usaresi tıpkı bir-maden Suyu tesiri yapar. Sofrada yemiş lüks kabilinden değil, belli başlı bir gıda olarak - bulunmalı ve en çok üzüm, elma, srmud, portakal, mandalina yemeli diyor. Bilhassa yaz mevsiminde üzüm kü- TÜ için Avrupada müesseseler vücu- de getirmişler. Böyle bir kür yapmak istiyenler oraya gidiyor ve doktorlü- rın tavsiyesile bağlardan kendi elle- rile kestikleri üzümleri yiyorlar, Geçen gün kütüphanemde mec- müaları karıştırırken .(Votre Benutö) kolleksionunun 1937 nisan nüshasın- da şişmanlar için (Cure de fruit) mey- va kürü serlâvhalı bir yazı gözüme ilişti. İşte aynen kopye ediyorum: Sabah kahvaltısı: İki portakal. Saat onda: Yazın İki yüz elli gram kiraz (kışın üç elma). Öğle. yemeği:. Yazın “iki dilim”ke- yun, biraz kayısı vöya şeftali (kış iki muz). Saat dörtte: Yazın İki yüz elli gram çilek (kışın bir mikdar kuru indir). Akşam: Yazn yarım kilo üzüm (kışın iki armud iki elma); Dört beş gün, hattâ bir hafta bu rejime devam etmelidir. Sulu olan bu meyvelardan iştihanız varsa dahâ fazla yiyebilirsiniz” Yalnız bunları şekerle yemeyiniz. Bunlar sizin açlı- Zınızı gidermezse gönde aynca üç de- fa birer bardak süd içebilirsiniz veya İki övünde birer kâse yoğurd yiyebi- lirsiniz. Bu rejim sayesinde fazla yağları- nızdan dört beş gün zarfında iki ki- losunu muhakkak atarsınız Fakat her halde uzviyetinizi, midenizi, ka- raciğerinizi, barsaklarınızı mükem- melen temizlemiş olursunuz. Böyle- ce kanımız tasfiye edilerek sıhhatiniz düzelir, teninizin rengi penbeleşir, kendinizi daha diri, daha dinç, hat- tâ daha genç hissedersiniz. Vahşet ve bedeviyette yaşıyan insanlar sebze de- gil meyva yerlerdi. Ve bizim kadar da hasta olmazlardı. Meyvaların başlıca vasfı aylarca güneşe maruz olduklarından şuaatı- ni bel'etmiş olmalarıdır. O sebeple güneşin bütün hayati hassalarını içi- ne almış olan meyvaları yerken âde- ta güneşten bir-parça yemiş olursu- nuz. Taze yemişlerin temessiil ettik- Meyva kürü Yazan: Selim Sırrı Beşeriyet denebilir ki durmadan | leri siya vitaminden başka bir şey değlidir. Vitamini en mebzul olan meyv& portukaldır. Onda güneş âdeta tekö- süf etmiş bir halde bulunur. Meyva” lâra şeker zı yukü tavsiye etmişt Buna mukabil bi raz bal yiyebilirsiniz. Bal da porla” kal kadar bir ziya, bir vitamin gid sıdır. Arılar balı sabahtan akşam& kadar güneşlenen çiçekle! lar. Her ne kadar vaktile yalı va ile yaşamış İnsanlar varsa lar gene bazı av etleri veyg yerlerdi. Bu itibarla meyva daimi bir rejim haline koymak değildir. Muvakkat olan bu cudünüzün ötesinde beris ken ve sizi zehirliyen o (Toxine) Jeri de yapmak mümkündür. Fakat bu“ nu yapinak için beş mt “günü “am bir istirahate tahsis etmek lâzımdır Ve böyle bir rejim yatakta kulatak yapılırsa daha faydalı olur. Üzüm mevsimi gelince artık HİÇ vakit kaybetmederi üzüm kürüne baş- lamak lâzımdır. Bazı Kimseler meyva kürünü HE yad haline koyarak hemen hem meyva ile yaşamak isterler. Hilmel Yâzımdır ki meyvalar uzviyete muh; taç olduğu azotu temin edemez. Onun içindir ki meyva kürü yapanlara iki üç bardak süd içmeyi de tavsiye edi” yoruz. Bu son otuz kırk, senedenberi Avrupalılar azotlu : gıdaları almakla fazla ileri gittiler. Bu azotlu gıdaların vücüdde fazla; tortu - brakmekta #€ vücudü tahrib etmekte olduğu'an laşılınca meyva rejimine. Yüzümegü- rülmüştür, e” Meyvaların tabii olgun olması şar” tar. Bazı mideler için her meyva uy” gun gelmiyebilir.. Bfeselâ çilek bazi bünyelerde (urticaire)' kurdeşen yas pıyor. Bazı midelerde de bazı yeri!Şidi güz yapar. Bunlar bir tabibin röyini almadan kür yapmamalıdırlar.» “©” (Votre beautö) mecmuası bu #öfE mi yağları eritmek suretile güzeli mek kaygusunda bulunahı bayan) tavsiye ediyor. Böşle bir rejim say& sinde şişmanların fazla yağların eri tecekletinde şüphemiz yoktur. Fake” bizim kanaatimize göre vücudün gü? zelleşmesi mutlak bir surette bif program dahilinde yapılacak eX2W” sizlere muhtaçtır, Mafsallardaki İ$* leklik adale grupları arasındaki ve elâstikiyet temin edilmedikçe Vi” cud güzelleşemez. Böyle bir gaye A cak hareketle. temin edilir, Çünkü hayat harekettir, Selim Sırt» Şarkışlada yeni okul binasi! Sivas (Akşam) — Şarkışlada yap” lacak yeni okul binasının yerini 169" bit için Şarkışlaya giden maariaf VE nafia müdürlerile umumi meclis Âza* sından B. Şakir istasyon ca münasib görmüşlerdir. İnşadta be harda başlanacaktır. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Kurtuluş caddesinde - Necdet Ekrem, Taksim: Nizameddin, Beyoğ” iu: Kanzuk, Yenişehirde BaronakyAn. Bostanbaşında İtimad, Galata: İs“ met, Kasımpaşa: Mücyyed, Hasköy? Aseo, Eminönü: Beşir Kemal, Fatih: İsmail! Hakkı, Karagümrük: Mel ri Rasım, Şehremini; Ahmed Kadıköy : Sadık, YeldeğirmeninÖ? Üçler, Üsküdar: Çarşboyunda Öze” Kenan, Heybeliada: Tomas, BüyÜKA” da: Halk, Yeniköy, Emirgân, taköy, Arnavutköy, Bebek, Beys9” Paşsbahçe ve Anndoluhlsarındaki ©© zaneler her gece açıktır. defeder. ı Birçok kimseler daima; kabız çekr tiklerinden ara sırg müshil'alırisr. Bak buki bağırsakların yumuşakhığınr'se * * işlekliğini meyva ileselde etmek bint kat iyidir. zi Bazi kere bu kürü'meyva suyuzilö b n iş — N ü ii snatinm sala <meeu ayas .c as#a gr dee baba