9 Mart 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

9 Mart 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i adan BERİ eRüçnEt E EnsğtEBE SP it 9 Mart 1938 AKŞAMDAN AKŞAMA» Sulistimalle mücadele Deveyi bağladıktan sonra allaha emanet ediyoruzl,, Başvekllet bir nizamname hazır lamış; içinde şöyle bir bahis de var: «İrtikâp ve irtişa şüphesi altında bulunmak; kumar oynamağı itiyad pdinmek; kendisinin veya karısının pmlâk ve serveti, hergünü sarfıyatı Öle mütenasip bulunmamak gibi bir va- Biyetie olanlar, gerek kendilerinin ve yerek karlarının bütin servetlerini ve yaşayış tarzlarını menbalarile gös- terir birer beyanname vereceklerdir. Kendilerinden beyanname istenenler Du beyannameyi vermeğe ve yazlı Bervele haklı bir surette mâlik olduk- larını isbata mecbur tutulacaklardır.» Şüphesiz her memurun yüksek bir ahlâkı olması şarttır. Fakat devlet Artık bu manevi müeyyide ile de ikti- İa cimiyerek edeveni bağladıktan #onra Allaha emanet et!» prensipine riayet etmiş oluyor: Ayni zamanda en sağlam, en mantıki bir maddi kontrol koyuyor. Tarihin hiç bir devrinde ve “ - iste- diği kadar münevver ve yüksek ma- neviyatlı olsun - hiç bir zümresinde yüzde yüz nisbetinde cürümsüzlük kaydedilmemiştir. Asıl mesele, cürmün azlığını temin etmektir. Başvekâletin hazırladığı nizamname, istihdaf edi- Jen emele varmak cihetinden, aklıse- limi tatnfin eden pek yerinde bir ted- birdir. Ötedenberi sıralanan şikâyetler malüm! Şöyle denirdi: — Bu ne meşum zihniyet ki, atalar Sözü halini bile almış: «Devletin malt deniz, onu yemiyen domuz!» ve «bal tutan parmak yalar!» Hattâ en meş- hur şairlerden Galip dedenin mısraı: «Çaldım veli mali miri çaldım!.... Ve Sonra, umumi harbin bütün dünyada bozduğu ahlâk!... Büyükler, küçükel- Tin yanında şöyle konuşurlar: «Aferin komşunun damadına! Benim babam gibi namus, istikamet uğrunda çürü- medi! Vurmuş vurgunu! Şimdi kar- $ı ve çocukları prensçe yaşıyorlar... Halbuki bizim halimiz işle.» Ve bir kız isterken müstakbel damadı şöyle bir takdim: «Efendim, gerçi maaşı elli liradır; fakat filânca dairenin alışve- riş işile uğraşır. Şusu busu yüz elli lirayı doğrultur...» Şusu busu dedik- leri zaman dobra dobra “söylenecek olursa, ne mânaya geldiğini siz anla- Yin gayri! Hülâsa, bazı muhitlerde meşruiyet kesbetmiş bir ahlâksızlık... Ve halkın arasında bir fısıltı: — Mektebe girdiği zaman yetimdi. Karısı çamaşırcı Zehra hanımın kı- Zidır. Nereden yaptı üç aparlımanı? Tayyare piyangosu vurdu desek, kaç defa vurmuş olabilir arka arkaya?! Ticaret yaptı desek, onun mesleğinde ticaret yapmak nizamen yasaktır. leyse, niçin kendisinden hesab so- Fulmıyor? İşte, bundan sonra, bu gibilerden hesab sorulacaktır. Ne haklı, ne yerinde bir hesab 80- Tuş olacaktır bu!... Üzülen gönülleri Me rahat ettirici bir hesab soruş! Tabiatile suistimaller, devletin ve Milletin en esaslı iktisadi ve mali ha- Yat pınarları başında oluyordu. İn- #afsızlar, bizzat pire kadar küçük bir Menfaat temin etmek gayretile âmme Menafiinin devesini fedâ ediyorlardı. Onun içindir ki, sulistimal füitini Azaltacak bu yeni tedbir sayesinde, #mme menafii, bu suiistimaller dere. Cesinde değil, ona nisbetle mukayese Et ucuzluğu Komisyon fiati muhafazaya karar verdi Et komisyonu dün öğleden sonra toplanmış ve et fiatlerini olduğu gibi muhafazaya karar vermiştir. Şehir meclisi bugün toplanacaktır. Bu top- | lantıda belediyenin, . hayvan sipariş | etmek üzere istediği tahsisat görüşü- lecektir. Et fintinin ucuzlaması üzerine sar- | fiyat artmaktadır. İlk günler tezayüd * yüzde 15 - 20 iken bugün yüzde otuz | beşi bulmuştur. Bir ay sonra bir misli artacağı tahmin ediliyor. Belediye istihsal mınatakaların- daki kasaplık hayvan miktarını tesbit | etmeğe başlamıştır. Bugünlerde ya- kın çevrelerden hayvan gelecektir. Uzak mıntakalardan da hayvanlar yola çıkarılmak üzeredir, Denizyolları idaresi kasablık hay- vanların bekletilmeden naklı için emir vermiştir. Biraysonra İzmir mıntakasından bol kuzu gelmesi bek- leniyor, O zaman et flatlerinin bir miktar daha inmesi muklemeldir, Bir koyun yüzün- den çıkan kavga Amcasını öldüren gencin muhakemesine başlandı Silivrinin Bekirli köyünde bir ko- yun meselesinden çıkan kavgada am- cası Fehimi tabanca ile öldüren Sezal- nin muhakemesine dün ağır ceza mah- kemesinde başlanmıştır. Sezai mahke- mede vakayı şöyle anlatmıştır: — Amcamın sürüsü içinde bir ko- yunum vardı. İstedim, vermedi, Be- nimle kavga ederek sopa ile döğmek istedi. Ben at üzerinde idim. Korkut- mak için tabancamı çekerek yere doğ- ru bir el ateş ettim, Amcam gene Üze- rime saldırdı. Kendimi kurtarmak için tabancamla tekrar öteş ettim. Fakat bu defa ne tarafa attığımı bilmiyo- Tum, Sonra atımı sürüp kaçtım. Ta- bancayı attığım zaman amcam Fehim önümde duruyordu. Dinlenen şahidlerden Yunus, ölen Fehimin yanında çobanlık yaptığını | ve, Sezainin bir koyun istemesi yüzün- den kavga çıktığını söyliyerek demiş- tir ki: — Fehim sopa ile Sezainin üzerine hücum etti. Sezai amcasına, «ben şim- di birşey söylemem, Fakat kırda sana gösteririm.» diyerek atını sürdü. O evin köşesini dönerken Fehim karşı taraftan koşarak gene Sezainin önüne çıktı. Biz arka tarafta kalmıştık. O sı- rada silâh seslerini duyduk ve Fehimin öldüğünü gördük. Sezai de beygirini, sürüp kaçtı, Diğer şahid Abdürrahmanla karısı ve kızı da evde otururlarken silâh ses- lerini duyduklarını ve sokağa çıktık- ları zaman Fehimin öldüğünü gördük- lerini söylemişlerdir. Gelmiyen şahid- lerin çağrılması için muhakeme baş- ka güne bırakılmıştır. edilmez kadar kârlı çıkacaktır. Deveyi evvelâ bağlayıp sonra Allaha ısmarladığımız pek yerinde oldu doğ- AKŞAM Haklı şikâyetler Nakliyatın son seferleri arımızın son sefer- natlerde hareket edi- Meselâ Maçka'dan, Şişli'den, Patih- ten kalkan son tramray veya otobü- sün hareket saatleri dakikası daki- kasına intizamla tatbik edilmiyor. Hangi saatin ayarına göredirler? Ma- Tüm değil, Belletçinin: — Haydi çek mesi kâfi geliyor. Ve vatman — Gidiyorum... - diye sürüyok; hal- buki 25 değil, meselâ ancak 17 geç- mektedir; 8 dakika acele edilmiştir. Kadıköyünden hareket eden &on va- Dura gelen tramvaylarda da intizam- sılık görülüyor. Hareket saatinden bir dakika eyvel, yahut sonra gelen tram- vaylardan dökülen balk her iki şıkta da münasebetsizliklerle karşılaşıyor: Birincisi, bilet almayıp alelâcele va- Dura atlarlarsa iki misli bilet parasi vermeğe mecbur olmaları; ikinsi va- puru kaçırmak! 25 yazdım!... » de- Kadıköründe son vapuru kaçıran ne yapar? Otel de yoktur. Hele buna uğrıyanlar kadınlarsa. Tanıdıklarımdan birçoklarının ba- gına bu gibi ahval gelmiştir. Halbuki Fenerbahçeden (hareket edip te bu suretle aksiliğe sebebiyet veren tramvay, Fenerbahçede, yedi dakika beklemiştir. Beyrüseferin daha iyi tanzim edil- mesi için makamı aldinin dikkatini celbediniz. B.M Bir Alman profesör geldi Profesör Türk medeniye- tinin büyüklüğüne hayran «Kamâl Ata- türk untergang und aufstieg der Türkel», eserinin müellifi B. Her- bert Melzig, şeh- rimize gelmiştir. şımıza B. Mek zig, demiştir ki: — Eserimi © kumuşsanız gü- zel memleketini- ze bir çok defa- B. Meltig lar geldiğimi zannedersiniz. Halbu- ki Türkiyeye ilk defa geliyorum. Türk medeniyetinin büyüklüğünü, tarihinin zenginliğini okuduğum eserlerden an- tadım. Bir Şark lisanı öğrenmeğe ka- rar verince ilk aklıma sizin lisanınız geldi. Türkçe hem kolay, hem ahenk- lidir. Türkçeyi çabuk öğrendim. Türkiyeye gelişimden maksad Ti- mur hakkında hazırlamakta olduğum eserin dokümanlarını tamamlamak, memleketinizin kıymetli muharrirleri- nin eserlerini toplıyarak bir antropo- loji yapmaktır. Bir iki güne kadar An- karaya gideceğim. Tarih ve coğrafya fakültesinde bir konferans vermekli- Bim muhtemeldir. Halkevinde Naşid için jübile 22/Mart/Salı günü saat (4) de Eminönü Halkevi merkez salonunda sanatkâr Naşit için bir jübile yapıla- caktır. Jübile için zengin bir prog- ram hazırlanmaktadır. O gün davet- lilere bir çay ve bu münasebetle ken- disine bir Ar Kronu verilecektir, Tö- rene Agâh Sırrı Levendin, sanatkârın hayatına ait bir konferans ile başlana- Asansör ve anten Belediye bazı kayitler koymağa karar verdi Radyo antenleri ve asansörler şimdi- ye kadar belediyece hiç bir kayıd ve şarta tâbi olmaksızın kuruluyordu. Belediye, asansör ve antenlerden ba- zan tehlikeler çıktığını, eyni zamanda antenlerin gelişi güzel kurulması yüzünden şehrin güzelliğinin bozul- duğunu görmüş ve yeni hükümler koymağa karar vermiştir. Bu hüküm- ler, şimdi belediye fen heyeti (Otara- fından hazırlanmaktadır. Hükümler şehir meclisi tarafından müzakere edilmekte olan belediye zabıtası ni-. zamnamesine ilâve edilecektir. Asansörler ve radyolar hakkında bu yeni maddeler kabul edildikten sonra belediye, mevcut asansörleri tedkik edecek ve bunların talimatna- me hükümlerine uygun olmasını te- min edecektir. Asansörlerde emniyet tertibatına bilhassa riayet edileceğinden noksan görülen noktalar hakkında asansör sahiplerine mühlet verilecektir. Bundan başka sinemalar ve büyük, küçük fabrikalar hakkındaki hüküm- lerin de noksan ve ihtiyaci karşılama- dığı görüldüğünden bunlara aid mad- delerin de tadiline lüzüm görülmüş- tür, Tadiline lüzum görülen bu madde- ler de şehir meclisine verilecektir. Telefon şirketi aleyhinde bir dava 150 Türk memur haklarını istiyor Telefon şirketi memurlarından 150 kişi tarafından eski şirket aleyhine açılan davaya birinci ticaret mahke- mesinde bakılmıştır. Memurların iddialarına nazaran, €$- ki şirketin teessüs ettiği 1912 senesin- denberi ihtiyarlık yüzünden veya ken- di arzularile şirketten ayrılan memur. lara üç maaş nisbetinden aşağı olma- mak üzere ikramiye verilmesi bir örf ve teamül halinde tatbik edilmekte imiş. Bu defa telefon şirketi hükümete devredildiği zaman şirket, çalıştırdı- ği ecnebi memurların hepsine tazmi- nat verdiği halde Türk memurlarına hiç bir şey vermemiştir. Bunun üzerine yüz elli kadar Türk memur da ticaret mahkemesine müracaat ederek şirket- ten bu haklarının alınmasını İstemiş- lerdir, * Mahkemede dinlenen otuz kadar şahid, şirketin ötedenberi memurlara bu şekilde ikramiye ve tazminat verdi- ğini ve, hükümete devredildiği zaman da ecnebi memurlarâ birer miktar pa- ra verildiği halde Türk memurlara ve- rilmediğini söylemişlerdir? Muhakeme, | evvelce telefon şirketinde bulunan ve halen Karabük demir fabrikasında va- Bahire $ İSTANBUL HAYATI Bunda da geç kaldılar! Tramvayda biri frenkçe bir gaze teyi gözden geçiriyor, öteki de pence- reden sokakları seyrediyordu. Gazete okuyan bir aralık kaşlarını kaldırdı: — Allah Allah, Olur şey değil Öteki hafifçe başını çevirdi: — Ne var? Avrupada yeni bir harp mi başladı yoksa? — Yok canım. Öyle garip bir şey ki.. Meşhur Amerikalı milyarder Rokteller sağken Amerikanın büyük İl i Hl ii i ş tirilmesi düşünülüyor. Kadı gülerek adamın sırtını okşa- miş: N — Anlat, tatarağası anlat. Söyle zife alan B, Rowlen İle gene şirketin eski! diklerin yalan amma, hoşuma gidi- memurlarından ve şimdi Ankarada Sümer bank muhaberat müdür mua- vini B. Saani Mithatın istinabe yolile ifa- delerinin aldırılmasına karar vererek yor. Devam et, Demiş. Anladın mı azizim? Bu işde de Amerikalıların tatarağası pek geç kalmış. Cemal Refik — Birim Göztepede Taşocakları de- Men bir yer var bay Amca... ... Burası İstanbulun en güzel say- fiyelerinden biridir... ... Halbuki Kadıköy ve civarının çöpleri araba araba getirilip... | ©. Bu cennet gibi yere dükülüyor!... B. A, — Modern belediyecilikte çö- pün kıymeti büyüktür amma cenne- te dökülecek kadar değil! . lal e

Bu sayıdan diğer sayfalar: