Mart'ziraat takvimi UMUMİ ZİRAAT İŞLERİ — Yazlık hububat (buğday, arpa, yulaf) mısır İle diğer nebatat, nohut, mercimek, tarla fasulyesi, kır bezelyesi, patates ilh gibi ne- butatın yerleri hazırlanarak bu aylar ekilmiş olması lâzımdır. lere de çiflik gübresi verilmelidir. MEYVA BAHÇESİ İŞLERİ — Bu Raki ağaçlarla, geçen Bazları, etrafları bellenerek si yapılır. Kuşkonmaz, wpanak, papstes, nane maydanoz, dereolu, turp, marul, salatalık gibi sebzelerin ekilmesine bu ayda nihayet verilir. Yazlık sebae fidanlarının eki- leceği yerler sürülerek, gübrelenip bellenerek, yerleri hazırlanır. BAĞ İŞLERİ — Bağ ihdas olunacak mahailere asma çubuklarının dikilmesi- De, eski bağların topraklarının bellenip gübrelenmesine, asmaların budanması: gi- bi mühim ameliyatı bu ay sonuna kadar nihayet verilmesine itina edilir. ÇİÇEK BAHÇESİ İŞLERİ — Yazlık çiçeklerin" ekilecekleri yerlerin tarı ve tanzimine, toprağın gübrelenerek hazırlanmasma, hariçten tedarik edilen gül, ya- #emin, hanımeli, mor salkım, leylâk, akasya gül ibrişim, akasya mimoza veya akasya amirparis, Jaburnlum gibi bir çok kokulu ağaçların, ine ve yahut bü ağaçların tohumlarınm bu ayda tohum yastıklarına ekilmesi- we, dikiimesine devam edilir. Hercal menekşe, kökulu menekşe fideleri de bu aylarda, bahçelerde, açıkta, yerlerine dektlirler.. KÜMES İŞLERİ — Bu ayda hindi, bazı cins tavukları, cebri bir şekilde ku- tuçka yapılarak ulllarına civciv çıkarmak için taze yumurta konur. Kümesler esaslı bir şeklide temizlenerek badana ve dezenfekte edilir. Tavuklara daha bir müddet bol gıdalar, yemler verilir. Kuluçka makinesine bu syda yumurta konabilir. Tavşanların dişileri, bu aylarda, erkeklere gösterilerek çifleştirilir.. Meyvalı, meyvasız ağaçların bu ayda dikilmesi lâzım Ağaç dikilecek yerler sonbaharda iyice bellenip, &irizma edildikten sonra, işaret olunan yerlerde, çukurları * açılır. Açıla- cak çukurların cesameti, derinliği, diki- lecek ağacın yaşına ve cesametine göre değişir. Maamafih, 7 - 3 yaşında, alelâ- mun genç fidanlar için 56 - 60 santim derinliğinde 66 - 65 santim genişliğinde çukurlar açılır küfldir. Çukurdan çıkan üst toprağı bir yana, Alt toprağı da diğer bir yana koymak lâ- zımdır. Ağaçlar dikilirken'üst toprak Bit taruhına, çukurun alt tarafından çikan toprak ta Üste gelmek üzere çukura yer- leştirilir. e Ağaçların, resnimizde göpüldüğü gibi İki kişi tarafından dükilmesi kaideten lâ- nımdır, . Biri, ağacı veya fidan toprağa ud. olarak tutar, diğeri de çukura ko- nan, yerleştirilen ağacın köklerine, kü- rekle toprağı Levzi ederek köklerin top- rakla güzelce temasni temin eder. Bundan başka, gene resmimizde görül düğü gibi. çukurun tam ortasına konan bir cetvel tahtası şeklinde, uçlarında ta- kozu bulunan bir merteğe yapılan işaret sayesinde, ekilecek ağaçların omud! bir Mriyette ekilmesi temin edilmiş olur. Ağacı çukura koyup tutan adam, cetvel tablası şeklindeki kısım üzerine konan İşaret noktasında ağacı tutar ve o suretle ağaç yerine dikilmiş olur. Dikilecek ağaçların kökleri, çukur için- de, kabartılacak toprak üzerine iyice oturmasına dikkat etmek lâzımdır. Fidanın aş! kisminin, toprak seviyesin- den 4 - 5 santim yukarıda kalmasına dik Yazımdır. Kat etmek . Dikilecek ağacın yunında, dikilme ©5- masında veya en sonra herekini koymak, yerleştirmek tâzımdır. Dikilecek ağaç veyn fidanların kökle- rinde zedelenmiş, yaralanmış, kurumuş kısımlar varsa, sağlam noktasına kadar kesilir, temizlenir. Bunun gidi, köklerdeki kaliyat kadar, Aile — Bir erkek... Beni mahvedecek I olan bir erkek... Eğer beni kurtar- | mazsanız onun olacağım... Artık on- Önünde diz çökmüş hıçkırıyordu: | -- Bana acıyınız, Allah aşkına be- ni kurtarınızl... Bırakıp gidemesin diye rahibin ete- - gini tutuyordu; rahib de, işkilli işkiii, önünde diz çöken kadını görüp fena mâna verenler bulunmasın diye etra- fı gözlüyordu. Nihayet kadından kurtulamıyaca- ğını anlayınca: — Kaikınız dedi, günah çıkartma 0- dasının anahtarı, yanımda. Ceplerini aradı, bir takım anahtar- Jar çıkardı. Birini ayırdı ve yürüdü. Ortadaki kapıdan girdi, kapıyı kâ- | padı. Bayan Walter: — Günah işledim... dedi, Du Roy gene başı cavlak adama ras- Yadı. «Bu adamın burada ne işi vari» diye düşündü. Adam da durmuş, Georges, konuş- mak İster gibi bakıyordu. Georges yak- Jaşınca terbiyeli terbiyeli selâm ver- di: ayda, meyvalı, meyvamz ağaçların dikilmesi- Ağaçların ayıklanmız ve budanmasına devam edili” ve bu ayda. budamanın ikmal edilmiş olması şarttır. Meyva ağaçlarına musallat olan bir takım tufeyli, mantari, muzır haşerelere karşı, ağaçların poli sülfür ve karbonllyom ile temizlenerek kireçli göztaşı veya kükürtlü kireçle badanalanması faydalıdır. veya evvelki seneler dikilmiş olan genç fidanların bo- bir mikdar çürümüş çiflik gübresi verilir. Bu ay nihayetine doğru, meyva ağaçlarına kalem aşısı yapılmağa başlarur. SEBZE BAHÇESİ İŞLERİ — Bir çok yazlık sebzelerin tohumları yerlerine, s- cak veya ılık yastıklara ekilirler, Bundan eyvel secak yastıklara ekilmiş olan gebze tohumlarından çıkan fideler, dier #cak veya ılk yastıkları ekilerek şaşırtma- Tefrika No: 61 » Gübrelenmiş yer- lâçlarmasına ve ağaç gövdeleri fidanların dikilme- tacı teşkil edecek kısımlardaki dallardan da, 6 - 7 göz üzerinden katıyat yapı | masını tavsiye ederiz. Yahut bu katıyat sğnçlar dikilip güzelce tuttuktan sonra da yapılabilir. İ Hereklerin,, çukurlar içerisindeki tidan- | Jar yanına, güzelce saplanmasını unut- mamak Ağaçları dikerken, çukura toprak atan adamın, toprağın köklere tamamile te- mas etmesine ve kökler arasında boşluk, hava kalmamasına dikkat etmesini tek- rar söylemek isteriz. Zi ile topralı kök- ler etrafına tevzi ettikten sonra toprağı ayakla sıkıştırmak lâzımdır. Toprak kâfi derecede sıkıştırıddıktarı sonra, üzerine bir teneke su dökülür. danların etrafında bir daire şeklinde su yalağı yapılır. Bu suretle, bundan sonra yağan yağmur suları kolaybkla ağaçların köklerine gider. dikildikten ve herekleri de güzeler tesbit edilerek konduktan s0n- Ta, fidanlar, hereklere rafya iie güzele ve 8 şeklinde bağlanırlar. Yanyana tabedilen iki resimden. biri ağaçların nasil dikildiğini, diğeri de'di- Dostu — Affedersiniz dedi, bu Kilise aca- ba hangi devirde yapıldı? — Pek bilmiyorum, yirmi yirmi beş sene evvel yapılmış olacak, ben de İlk defa girdim. — Ben de, hiç görmemiştim. Gazetecinin merakı arttı: — Pek dikkatli bakıyor, inceliyorsu- nuz. — Hayır, karımı bekliyorum. Bu- rada randevu vermişti, çok gecikti. Sustu, biraz sonra: — Dışarısı çok sıcak, dedi. Du Roy adamı tepeden tırnağa ka- dar süzdü, Forestier'ye benzetti. — Taşralı mısınız? dedi. — Evet.. Rennes'liyim. Siz kiliseyi görmek için mi girdiniz?. — Hayır, ben bir kadın bekliyorum. Selâm verdi, gülümsiyerek uzaklaş- ta. Bayan Walteri bıraktığ: yerde gö- İmei remeyince şaşırdı. Acaba yanlış yere mi gelmişti. Döndü, dolaşlı, ayni yere geldi, Demek kadın gitmişti! Hem kız- dı, hem hayret etti. Sonra belki de kendisini aradığını düşündü, kilisede dolaştı. Bulamayınca, bir iskemleye 0- turdu. Beklemeğe başladı. , Biraz sonra hadlf sesler duydu. Et- Süt muayenesi: Sütlerin içine ne kadar su karıştırıldığını anlamak kabildir Gıda maddeleri içinde hileye en musait olan süt olduğu için geçen haftaki yazı. mizla, kismen İzah ettik. , Evlerimize hariçten aldığımız sütün içe- risine yüzde seksen, a7 veya çok mikdar- da, sü karıştırılmakta olduğunu biliriz. Masmafih, evlerimizde bulunduracağı- muz ve Geğeri pek az olan araometre - süt ölçüsü - denilen âlelie, sütü muayene ederek, su karıştırılıp karıştırılmadığını aniamak kabildir. Camdan mamul olan bu âlet, hali tabilde halis bir sütün içine yatırıldığı vakit, âlet nereye kadar batıyorsa oraya halis yani 1020 - 1,033 kesafel işareti konmuştur. Şimdi, böyle bir kesifetie bulunan bir süte, buriçten onda bir niabelinde su ka- tıhrsa sütün kesafeti azalır, âlet te da- ha ziyade batacuğından 1/10 suyunu 1025 - 1029 kesafel, İşmreti vazediimiştir. Süte Katılan su. mikdarna göre âletin üzerinde 2/10, 3/10, 4/10 ilh gibi işaret- ler konmuştur. i Alacağınız graometrenin ne şekilde kul- lanılacağına dair âlet ile beraber, bir de İzahnamesi vardır. Binnensleyh, herkes Alacağı bu âletle sülün kessfetini anlı- yabilir.. Araometre 6 “sütün müüyenesi şa su- | retle. yapılır: Muayene edeceğiniz sütü güzelce ka- rıştızdıktan sonra, camdan yapılnış uzun- | ca bir boru veya bardan içerisine, mun- | yenesi matlup sütten bir mikdar doldu- runuz ve süt ölçüsünü yavaşça sütün içine yatırınız ve aracmettenin başına parmakin hafifçe dokununuz. Âlet bir kaç defa sütün içine batıp çıktıktan sonra nihayet sabi! bir yerde darur. O vaki sütün seviyesi, süt ölçüsünün her hangi derecesi hizasında bujunurm, o dereceyi dikkatle okuyunuz. Bu derece sütün ke- selelini göstermiş olur. Yalnız şunu urutrümuk lâzımdır ki, süt ölçüsünün üzeringeki dereceler, süt 15 derecej hararette bulunduğuna nazaran yapılmış olduğundan, tecrübe zamanın- da sütün 15 hararet derecesinde-bulun- ması lâzımdır. Oyun için sü ölçüsü ile sü- ün -kesifeti tayf edildiği vakit muayene edilecek sütün hararet derecesi 15 ten fazla ise, 15 dereceye kadar soğutmak ve eğer süt soğuk ise 15 derceye kadar imt- mak lâzımdır. Sütü 15 dereceye kadar istmak yahut soğutmak mümkün olmadığı akit, şu su- getle tashihat yapılır. Şöyle ki: Sütün hararet derecesi 15 den fazla ise, her 5 derece fazla için sütün kesafet de- recesinden bir derece tenzil, her 5 derece noksan için de, sütün kesafet derecesine bir derece ilâve etmek lâzımdır. Maamafik, bu Âleller satıldığı zaman, beraberinde, bir de. tashihat cetveli verilir. Sötön derecesi 15 dereceden fazla veya noksan bulunduğuna göre, ve- rilecek cetvel ile kulaylıkla tashihat yapı- İabilir. İşte hariçten alacağınız süt içerisine ne kadar sü katılmış olduğunu bu ületle an- İunak kabildir. 80'- 90 kuruş kıymetinde olan süt öl- çüsü - arrometre - denilen bu âletin, #az- iaca süt sarfeden her evde bulündürül- masin şiddetle tavsiye ederiz. kümiş ağaçlara hereklerin mami Konul. duğunu göstermektedir. Ağaçlar otrana topraktan yapılan sü yalağının içerisine, ağaçların cirafına bir mikdar çürümüş gübre konmas: çok fay- bunu unutmamak kizimdır. rafta kimseler yoktu, bu fısıltı nereden geliyordu? Kalktı, aradı, günah çi- kartıma odasının kapısını gördü. Yan- daki kapının dışında bir elek ucu gör- dü. Yaklaşıp baktı. Tanıdı. Kadın gü- nah çıkartıyordu! Omuzlarından yakalayıp dışarı çi- karmak arzusuna kapıldı; sonra: «Adam sen de, dedi, bugün Sira rahi- | bin, yarın benim olacak...» Uzun müddet bekledi, Nihayet ba- yan Walter kalktı, döndü, onu görün- | ce: — Rica ederim benimle beraber yü- Süs ağaçları: Akasyalar nasıl ağaçlardır ve kaç türlü akasya vardır, ne suretle yetiştirilir? Akasyalar; bü- yük ağaç veya şü- esyr halinde - a- Zuççık - olarak ye dişlik süs ağnç- Yarmın en makbn- Müdürler, Bakliye fasilesinden — olan bu ağaçların na pek çoktur Akasyaları © iki mühim grupa ayır- | male mümkündür: Soğuktan olurlar, kışın bunları behemebal hararet derecesi 12 - 18 olan yerlerde muhafaza müteessir adar. 2 — Bahçelerde açıkta yetiştirilen, di- ! ğer akasyalırı nazaran daha büyük | ağaçlar olan, soğuklardan © kadar müte- essir olmıyan, açıkta yetişebilen ağaçlar- dır ki, bunların da envai pek çoktur. Bunlardan resmimizde görüldüğü gibi, Sakslarda © yetiştirilen © akasyalardan | akasla mimoza ve yahut akasia amber pı hirşi amber Genilen akasyalardır ki, bunun gerek yaprakları ve gerek çi- gekleri pek hoştur. Bir çok kimseler buna mimoza farnayiyana da derler. Resmimiz bu cins akusyayı yöstermektedir. Giçek- İeri yuvarlak sarı ve çok buygın kokusu vardır. Akasya mimozalar hemen bütün kış, içeride, serlerde çiçek açarlar. Bunların teksiri tohumları iledir. Sonbahardan #ti- baren tohumları a ekilebilir. Çe- | likle, daldırma ile teksiri kabil olmaz, yordur. Yalnız, mimozaların külüh tene- keler içinde, dallarından biri havai dal- dırma yapılarak, bu dak küklendirmek mümkündür. o Maamafih, bunların da esaslı bir şekille teksiri töhumügrileğir. Tohumlar: Ukbaherla yastıklara veya ta- yalar? ekilerek evvelâ fidarcıkla yetişti. Tilir, badehu bunlar saksılara nakledilirler. Akasya” namı altında, gerek ağaç ve gerek şüceyr halinde daha bir çok cins akasyalar vardır. Biz bu yazımızla bun- z İsimlerini #ikretmekle iktifa 1 — A. Oryantalis — İstanbul akasyası, büyük bir ağaçtır, çiçekleri beyaz, sari olanları vardır. kokusu güzeldir, ilkba- harda çiçek açarlar. 3 — A alberziya — Ak Şant ağacı 3 — Âdi salkım şeklinde beyaz çiçekler açan akasyalar, Çabuk yetişir. soğuğa çok mukavim, bizim sokaklarda, bahçe- lerde yetiştirdiğimiz akasyalardır. Buna | âdi akasya derler. 4 — A arabika: Buna beysz akasya | derler. Misir akasyası ismini de verirler, $ — A famaziyana: Hind akasyam. 6 — A. debata: Bu çok güzel bir akas- yadır. Sarı, kırmını, pembe çiçekler açar ve güzel kokuludur. 7 — A. dekurans: pembesi rengin- de çiçekler açar, hoş kokuludur. 3 — A. fistula: Bunların çiçekleri sal- kim şeklinde » değildir, yuvarlak (ibrişim şeklinde çiçekler açar, onun için .buna gül ibrişim, yani akasya gül ibrişim — A. yülibeişim derler. Çiçekleri çok zartttir. 9 — A, gumifera: Buna Şant ağacı der- ler. A. yölibrişime Albeziya da derler. Akasyulardan, daha bir çok cins akas- yalar vardır. Bunların en meşhuru A. lebek, Albeziya iebek, A, Nilâtika veya A. arabika. yalnız gölmeyin, gelirseniz kabul olün- mıyacaksınız. Du Roy kadının üstüne düşmedi, bâdisatı zorlamak prensibi değildi. Biraz sonra rahip de odadan çıktı. Georges ona doğru yürüdü, gözlerinin içine bakarak burnunun dibinde ho- | murdandı; — Eğer fistanlı olmasaydınız toka- tı yerdiniz!.. Sonra arkasını döndü, ıslık çalarak kiliseden çıktı, Kapıda cavlak kafalı zat durmuş yolları gözlüyordu. Gazeteci La Vie Vrançaise'e gelince, herkeste bir telâş gördü, gayri tabii şeyler cereyan etti- ğini anladı, direktörün odasına girdi. Bay Walter, ayakta, sinirli, bir ma- kale söyleyip yazdırıyor, muhbirlere Boisrenarda direktif veriyor, bir yan- dan da mektupları açıyordu. Du Roy girince patron sevinçle hay- kırdı: — Ob, işte Güzelim geldi! Ve birdenbire duraladı: — Size Güzelim dediğim için affe- dersiniz, fakat olup bitenler beni şaşırt- t1. Sonra da sabahtan akşama kadar 'karımıla kızlarım sizden Güzelim diye bahsediyorlar, ben de alıştım, darılma- dınız ya?. Georges güldü: OKUYUCULARIMIZIN SORGULARINA CEVAPLAR Kuşkonmazlardaki kuşmillere karşı İstanbul, B. Hikmet Fabri: Mektubü- muzla gönderdiğiniz Asparağus Plamosus kuşkonmaz nebatının üzerinde görüleni hastalık kugnillerin tabribatıdır. Pek ufak olan bu haşere senede üç ne“ #l yapar; kirmiz: kabuk gibi nebatin, bilhassa körpe dallarına, sakina yapışır ve yapıştıkları yerlerin suyunu emerler ve bu suretle sebat klorüfü maddesini kaybeder. En nihayet sararır ve bilâhare beyaz bir renk alır. Nebat çok kuvvetli ise bir müddet mukavemet eder, fakat haşerenin tekessürü seri olduğundan, ne- batın her aksamı istilâ ederek binne- tice mahvma sebep olurlar. Bu haşere; en ziyade liman, portakal, mandalina gibi, narenciyelere musallat olursa da, meyva ağaçları ile tezyinat makamında istimal edilen kuşkonmaz ve diğer nebatlara da Ârız olurlar. Tedavisi pek müşküldür. Manmafih şu üâçlarla önüne geçmek kabildir. Size bir iki tertip ilâç tavsiye ediyoruz, bun; birini yaparsanız İraşkonmazı kurtarmış olursunuz. 1 — Yüzde 1 - 2 nisbetinde gaz yağı, yüzde 1 nisbetinde âdi veya arap sabü- nunu kaynar su ile güzelce karıştırmız ve bir çalı süpürgesi parçasile güzelce Kal- kuladıktan sonra, bunu bir fit tulum- basına koyarak, nebatın, haşerenin bu- lunduğu yerine pülverize eder, püzküti sünüz. Şayet yapraklarda bir şey yoksa, ufâk bir fırça ile haşerelerin bulunduğu kisıme lar üzerine sürünüz ve bu ame Hyatı bir iki defa tekrarlamanız lâzımdır. Su içerisinde arap sabunu, gaz yağı iyi- ce karışmadığından bunu is;imal eder ken karıştırarak kullanmanız lâzımdır. Bundan başka, daha müessir; sönme- miş kireç Üzerine kaynar su dökülüp bu- nun. üzerine de kükürt ilâve edilme İ husule gelen hararetle kükürt imtizaç ©ğer, Bu mahlül 7 - 8 misli su le tahfif edildikten sonra nebalın, haşerelerin bü“ Tunduğu kısımlarına fırça ile sürülüfse çok tesiri görülür. Kuşkonmazın yaprak- ları pek nazik olduğundan, ilâcı kulleri ken çok dikkat etmek Hizsdır. Ziraat sahilemiz Okuyucularımız her hafta bu sütunlarda ziraate ait müteaddit yazılar ve mütehassısımıza sor- dukları meselelerin cevapların bulacaklardır. nam mmm 10 — Uzun yapraklı çok şık bir akasyâ daha vardır ki, buna A, longifolia derler. Yukarıda İsimleri geçen ve gerek ağac, gerek şüceyr bulunan akasyakı- rn hepsi tohumlarile yetiştirilir. Bu su- Tetle daha esaslı fidan yetiştirilmiş olur. Tohumlar ya ilkbaharda yerlerine ve yahut tohum yaslıklarna dikilirler ve ya- hut son derece sert kabuklu olan bu t0- humlar tatabuk ameliyatına, istratifiye- ye lâbi tutulup, çimlendirildikten sonra, yerlerine dikcilirler. mek için sonbuharda bir kab kum, tavalar içerisinde bir kaç kat yaparak ekilirler. Bu tavalara konacak toprağın kumlu toprak olması ve bidayette, çimle- nincaye kadar, sik sık sulanması lâzımdır. Tohumlar intaş edip fidanlar meydana geldikten sonre, fazla su vermeğe büsum kalmaz. Tohumlardan çıkan fidecikleri diğer yastıklara veya parsellere haklede- rek şaşırtınaları yapılır. sele mühim. Kabine düştü... enteresan bir yazı Yizm.. Heyecan uyandıracak birşey... Siz bulursunuz. — Buldum bile... Tunustan Tanca- | yat — Mükemmel. Du Roy koleksiyonlarını karıştırıp, ilk yazdığı makaleyi aradı. Biraz ta- dil edilip serlevhası değişince tam ak- tünlite bir yazı olacaktı. Üç çeyrek saatte bu işi yaptı, Direk- tör okudu: — Mükemmel... Mükemmel... Mi kemmel diye söylendi, Çok değerli adamsınız. Tebrik ederim. Du Roy, geçirdiği günden memnun, evine gitti. Karısı sabırsızlıkla bekli- yordu: — Haberin var mı, Laroche Harici” ye nazırı oldu?, dedi. < — Evet, bu hususta Cezaire dair bir de yazı yazdım. — Ne yazdın? — Ne yazdığımı biliyorsun, bani beraber yazdığımız ilk makale yok mu? O makaleyi bugüne göre tadil ve tashih ettim. Kadın gülümsedi: — İyi, mükemmel uyar. — Hayır, bu lâkap hoşuma gidiyor. — Öyleyse ben de herkes gibi size Bir müddet düşündükten sonra: (Arkası var), sar Pe GA öp Ge ep e 0 gp vi ee 2 s5 G9 Gİ bae PP o: Gar a: GE vel Gn ee Gİ e 4 Sk zn ii e el”