10 yaşmda bir anne ve çocuğu Avustralyanın şimalinde Yeni Gine adında büyük bir ada vardır. Burası büyüklük itibarile dünyanın ikinci ! adasıdır. Ada çok büyük olduğu gibi içinde asılması imkânsız dağlar, çen- gelistan denilen dikenli ve içine girli- mesi kabil olmıyan ormanlar vardır. | Bu sebeple her tarafı medenileşeme- miştir. Elân bu adada yamyamlar | vardır. Yeni Ginede yamyamlardan baş- ka dünyanın en kısa boylu insanları da oturmaktadır. 785 bin kilometre | murabba: genişliğinde olan bu adada 4300 metre irtifada dünyanın en yük- sek şehri kâindir. Vatut ismini taşı- yan bu şehir münhasıran cücelerle meskündur. Bu cüceler altın ara- makla hayatlarını kazanırlar. Natut şehrine çıkmak için tayyareden baş- ka vasıta yoktur. Denizden şehre ka- dar bir yol inşası için Manş denizi al- tından açılacak tünele gidecek para- dan ziyade İnşaat masrafını göze al- mak lârımdır. Çünkü yolda birçok sık ormaplar, yüksek dağ silsileleri var- dır. Bu sebeple gerek eşya, gerekse eş- | has nakli için tayyareden istifade edil- Bayburtta dağcılık klübü açıldı Bayburt dağcılık klübü reisi müddeium um! B. Hayri Ertürk ve Bayburt civarında kış sporu Bayburt (Akşam) — Bayburtta bir Dağ klübü teessüs etmiştir. Baş- kanlığına müddelumumi B, Hayri Ertürk, kâtibi umumlliğine. fransız- ca öğretmeni B. Muzaffer Üzel seçil- mişlerdir. Klübün fahri reisliğine de &pora ve kültüre çok alâka gösteren yalimiz B. Ferit Nomer intihab edil- miştir. Klübün vilâyet tarafından te En kısa boylu insanlar Hepsi tayyareye biniyor, fakat otomobilden ödleri kopuyor 9 yaşında evleniyorlar ve aile kurarak çoluk çocuk sahibi oluyorlar mektedir. Vatut şehri, gayet iptidat tarzda inşa edilmiş olan ahşap bara- kelardan ve balçıktan kulübelerden müteşekkildir. Binaların irtifa iki metreyi geçmez. Yalnız Vatut'daki İn- güliz valisi Tompson'un evl beyaz ba- danasile dikkati celbeder. Asırlardan- Veri Vatut'un bu manzarası hiç değiş. | memiştir. Şehirden bir iki kilometre uzakta büyük bir saha açılarak tesviye edil- miştir, Burası Vatut şehrinin tayyar re meydanıdır. Natut'da bir de tek bir otomobil vardır. Bu otomobil parça parça tayyare İle şehre nakledilerek orada, yerlilerin huzurunda bir maki- 'nist tarafından kurulmuştur. Maki- nist otomobili işletir işletmez bütün yerliler feryad ve figan içinde kaçıp evlerine gizlenmişlerdir. O zamandam beri makinist Vatut şehrine ayak ba- samamaktadır. Çünkü yerliler onu gö “ 7 recek olurlarsa sihirbaz diye derhal dinç edeceklerine hiç şüphe edilme- mektedir. Yerliler otomobili bir heyülâ zannetmektedirler. Cücelerin tayya- reye binmekten hiç çekinmedikleri halde otomobilden korkmaları onla- rın nazarında tayyarenin eski, otamo- | bilin ise yeni bir icad olmasından ile- | Ti gelmektedir! Vatut'da birçok yerli | pilot bulunduğu hlade tek bir şoför İ bile yoktur. Altın madenleri kooperatiflerinin müteaddid tayyareleri olduğundan İ bu pilotlar nöbetle tayyareleri idare | etmektedirler. Tayyareler ameleyi ma» | den ocaklarına kadar taşımaktadır. Cüceler hiç korkmadan tayyarelerle uzak mesafelere kadar seyahat ediyor- Jar. Hattâ en yakın limana kadar te- | reddüdsüz gidip gelmektedir. İ Vatut cücelerinin geçirdiği hayat | gayet basittir. Altın aramak işi çok zor olduğundan mütemadiyen çalışır. | lar. Kazançları ise hemen hiç denile- cek kadar azdır. Bir kere yevmiyeleri kendilerine nakden değil, eşya şeklin- | de tediye olunur, Hangi cüce fazla eş- | yaya malikse o zengin sayılır, Meselâ İ bir cücenin or on iki saati, bir o kadar | kemeri, yüzükleri ve sair kıymetsiz | boncukları varsa o, Vatut'un zengin eşrafı sınıfına mensup demektir. , Vatut cüceler! çok yaşamazlar. Bu- na mukabil çok çabuk olgunluk çağı- na vasıl! olurlar, Daha dokuz yaşında iken âile kurarak müstakil hayat ya- şamağa başlarlar. Fakat içinde yaşa- dığı kulübe altın arayıcı kooperatifle- zaman ku- lübe gene kooperatife intikal eder. Görülüyor ki, bu kooperatifler hiç zorluk çekmeden dalma tedavül eden birkaç yüz lira sayesinde büyük işler min edilen kayak takımları vardır. Bütün Bayburt halkı bu spora büyük rağbet gösteriyor. Kayakla kayanla- rın yanında eski kızaklar ve konga denilen demir patenlerle kayanlar görülmektedir. Bu idmanlara alayın çok iyi yetiştirilen erleri de iştirak ediyorlar. | erkek ayni işleri görürler, Kadınların Yeni Ginede Çengelistan ve aşılması imkânsız yüksek dağlar görmeğe muvaffak olmaktadır. Yal- nız tayyare pilotları gördükleri hizme- tin kıymetini takdir etmekte ve hiz- metlerine mukabil fazla ücret . iste- mekteğdirler, Vatut cüceleri arasında kadın ve işleri ayırd edilmesi onların hatırları- na bile gelmez. Çocuklar da dört beş yaşında iken çalışmağa başlarlar. Son yapılan nüfus tadadında cücelerden ancak yüzde üçünün okuyup yazma bildiği meydana çıkmıştır. Samsunda | Halkevi seçimi Evin başkanlığını bizzat | vali üzerine aldı Samsun (Akşam) — İki yıllık müd- deti sona eren Halkevi şubeler komite azaları seçimine iki gündenberi de vam edilmektedir. Halkevi çalışmala- rına bu yıl iyi bir.düzen vermek için komitelere yeni ve değerli elemanlar seçilmiş, bu çalişmalarla daha yakın- dan alâkadar olabilmek üzere Halkevi başkanlığı bizzat vali B. Fuat Tuksal tarafından deruhte edilmiştir, Valinin nezareti altında yapılan in- tihapta şube komite azalıklarına aşa“ ğıdaki zevat seçilmişlerdir; Dil, Tarih ve Edebiyat koluna: Galip Arı, öğret- men Faruk, Şevket, Meliha Oktay, Necdet Diniz. Ar şubesine: Kemal 86 zen, Reşat Seser, İhsan Bengü, Rah- mi Güneri, Şahin Özgü. Gösterit ko- luna: Rasim Ozantürk, Lütfi Tekin, Didar Demirgüç, Sabiha Varol, dok- tör Adnan. Spor koluna: Necdet Me- rey, Hulüsi Tokay, Ahmet Ergun, Na- ci Duru, Naim Erim. Kitapsaray ve ya- yın koluna: Ali Ertan, Zarifi Atamer, Şefik Alışık, Hüsnü Hasekloğlu, Rifat Akar. Sosyal yardım koluna: Dr. N. Diviteloğlu, Aliye Olgaç, Ayşe Yeğen, Öğretmen Şemseddin Yavuz, Zihni Ze- rin. Halk dersahaneleri ve kurslar ko- luna: Saffet Ertenk, Hulüsi Sürmen, öğretmen Hüseyin. Lâtif Güngör, Ens- pektör Halil Seven, Köycülük koluna da Osman Cudi Gürsoy, Riza Kiper, Lütfi Deveci, Salt Coşkun ve Eczacı Münir Kemal Akay seçilmişlerdir. Yeni komite azaları valinin davetile akşam Halkevinde bir toplantı yapa» Tak yeni devre çalışma programı Üze- rinde müzakere ve müsahabede bulun- muşlardır. Toplantıda Halkevlerinin yedinci yıldönümü münasebetile şeh- rimizde yapılacak törenin bu yıl her senekinden daha üstün bir şekilde kut- lulanması için zengin bir program da hazırlanmıştır. Belçika Tanda'i su 18 Şubat 1938 Brüksel polisi birçok cinayetler işliyen bir genci yakaladı Katil şimdiye kadar 3 cinayeti itiraf etti. Fakat diğer cinayetler de işlediği m eşi Brüksel zabıtası, son günlerde Bel- çika Landrusunu yakalamağa ve şimdiye kadar işlediği bir çok cinayet- leri meydana çıkarmağa muvaffak olmuştur, Bu cani, evlidir. Kısa boyludur. Göz. lüklüdür ve meşhur komik Harold Lloyda şayanı hayret derecede ben- zer, Bru adındaki bu canavar, evvelâ Anvers civarında 20 yaşında genç ve çok güzel bir kadını öldürmüş, cese- dini de bir tarlanın içinde gömmüş- tür, Katil, genç kadını âşıkane bir te- nezzüh için sürüklediği tarlada öldür- dükten sonra cesedini, çalılar arasın- da saklamış, sonra şehre dönerek ev- velden tedarik ettiği kısa küreği kol- tuğunun altına alarak cinayet yerine dönmüş, cesedi açtığı çukurun içine gömmüştür. Katil, tarladan avdette yolda polislerle karşılaşmıştır. Polis- ler, katilin koltuğu altında taşıdığı kısa küreği şemsiye zannederek vazl- yetinden hiç şüphelenmemişlerdir. Bu ilk cinayetten sonra Brunun Gand şehrinde kabare işleten Bertha Petiti ve Brüksel şehrinde de Amelie namında haâfifmeşreb bir kadını da öldürmüş olduğu tahakkuk etmiştir. Fakat caninin daha bir çok kadınların canına kıydığından şüphe edilmekte ve tahkikat bu noktadan derinleştiri!- mektedir, Katilin itirafları, | Cani, kurbanlarını boğmak sureti- le bu cinayetleri işlemiştir. Bru, Gand şehrinde işlediği ikinc! cinayet hak- kında şu itiraflarda bulunmuştur: — Kabareci Berthanın yanında | bizmetçilik eden annemi 2iyarete git- miştim. Bu sayede Bertha ile tanış- tım. Biribirimizden hoşlandık. Gece kâbareyi kapadıktan sonra beraberce gekmeğe çıktık, bir çok yerlere uğra- dik. Körkütük sarhoş olduktan sonra Berthanin evine döndük. Ertesi sabah muhibbemden para istedim. Aramızda kavga çıktı. Başı- na şişe ile vurdum. Genç kadın bayı- larak yere yuvarlandı, Ben de üzerine çullanarak kendisini çoraplarile boğ- dum. Katil Brükselde bir otelde öldürdü- ğü Amelie hakkında da demiştir ki: — Amelie ile beraber geceyi geçir- mek için otele gittik, yedik, içtik. son- râ henüz hatırlamadığım bir sebeb yüzünden aramızda kavga çıktı. Kav- ga esnasında boğazını fazlaca sıktım. Ölüyerdi, — Kadının boğazıni çoraplarile ni- çin bağladın? Belçika Lândrusu Bra mak için. — Kollarmı niçin arkasına bağla dın? — Cesedini iskemleye oturttum, ye" re düşmemek için de ellerini arkasım* | da bağladım. Cesedi mümkün mert&> İ be geç bulmalarını temin için de odö- da bulunan paravanı önüne koydum. Fiihakika, zavallı Amelienin cesedini, hizmetçi karısı bulmuştur. Belçika zabıtası, failleri esrarengiğ İ kalmış daha bazı cinayetleri tenvire çalışıyor. Ezcümle biri 1937 senesinde Liege, diğeri Strasbourg şehrinde, ay- ni şekilde öldürülmüş olari iki kadi- vetle'tahmin edilmektedir. | Denizde boş bir sandal İ bulundu z Evvelki gece saat on dokuza doğru" Üsküdar ile Beşiktaş arasındaki de niz sahasından Beşiktaş sahiline doğ” ru boş bir sandalın dalgalarla sürükle nerek geldiği görülmüş, bir polis me muru sahilden bir kayığa atl yarak boş sandala yanaşmıştır. Kırmızı boyalı, çifte kürekli ve 669 plâka numaralı olan sandal yedeğe alınarak Beşiktaşa getirlimiştir. San” dalın içinde yapılan araştırmada baş” ka bir eşyaya Tas gelinmemiştir. O” Sandal muhafaza altına alınmı$ olup sahibi ve hangi saik altinda de” nizde başıboş kaldığı araştırılmakta”. dır. Foto İskender (Sebah Juaye) Gaziantep saylavı B. Ati Kılıcın hemşirezadesi bayan Berin Kılıç ile B. En ver İnsel'in nişan resimlerinin evvelki gün kutlandığını yazmıştık. Yukarı resimde genç nişanlılar Nafıa vekili B. Ali Çetinkaya ve B. Ali Kılıçla birlikte görünüyorlar, — Nefes alamıyacağından emin ole © ertesi günü akşam üzeri odada otelin * mın Bru tarafından öldürüldüğü kuv- ( Busga 00 İNE BOODDISSKJGELPAHSE. vıovasz»b Vo 44 Ererez »aynu