8 Tegrinisani 1997 AKŞAM Sahife 3 yazmam — mem AKŞAMDAN AKŞAMA. İSTANBUL HAYATI mmm kai e Konuşmamız, yazmamız Oruç keyfi bozuluyor! Bebek tramvayında £ karşılaştılar, * 'Türkçeyi çok fena konuşuyoruz, fena yazıyoruz, fena öğretiyoruz. Dilimiz, yüksek nazariyeler cihe inden terakki etti: Harf inkılâbı, Dil inkılâbı, cidden muazzam işler- dir. Bunların birincisi, çok kimsenin Üümmilikten kurtulmasına ve Garp tekniğinin matbaacılığımıza girmesi- me yol açtı. İkincisi, Türkçeye istiklâ- Tini kazandırdı, Fakat iyi şeylerin yanıbaşında fena Şeyler de oldu, Halktan münevverlere kadar, kademe kademe herkes konuş- tuğu, yazdığı Türkçeyi kötületti! ... Galatasaraydaki edebiyat hocamız "merhum Şehabeddin Süleyman'ın verdiği nasihatlar hâlâ kulağımda- dır; — Bizim kalemimiz Farisi, Arabi Jügatlara, kitabi - cümlelere alıştı, - Derdi. -, Edehiyatı Cedide'nin, Fecri | Ati'nin tasirinden kendimizi kurtara- mayiz. Fakat siz onların itiyadlarile raalül değilsiniz. Halkı dinleyin. Bilhassa İstanbulun Aksaray, Fatih semtlerinde çok güzel bir lisan kul lanılmaktadır... Oralarda, kulağınızı hususile kadınların konuşmasına açık bulundurunuz. Tabirlerini, cümle şe- killerini tesbit ediniz. Gelecek neslin edebiyatı bu nesicle örülecektir. Fakat bu, yalnız Şehabeddin Sü- leyman'ın ımı tavsiye ettiği söz pına- riydi? Hayır! OSonradan rastladığım Ziya Gökalp gibi, Yahya Kemal gibi nazariyeciler de biz gençlere “(yani 0 zamanın gençlerine) ayni tavsiye- lerde bulunuyorlardı. Orhan Seyfiler nazımda, Reşad Nuriler nesirde bu yol üzerinden gittiler. Bugün kullan. dığımız yazı dili doğdu. ... Çocukken çıkartma çıkarırdık. re sim, ikinci kâğıda geçtikten sonra bi- rinciden silinirdi. Sanki bu İstanbul dilini kopya edişimizde de ayni şey hasıl oldu: Yazı diline geçtikten sonra halkın 0 güzel konuşmasından eser kalmadı! Ne telâftuz telâffuz, ne kelime kelime, ne cümle cümle, ne tabir tabir! Elifi görse mertek sanacak derecede cahil bir ihtiyar mahalle kadını eski- den ağzını açtı mıydi, İnsanı hayrette bırakacak bir söz şekli zenginliğile ko- nuşurdu. O ne tübirlerdi onlar! Bir selsebil gibi akardı. Her cümlenin or- tasında üçü beşi sıralanırdı... Şimdi bunları . kullanan değil a, bile halk arasında azaldı, Bir nesil evvelki halk*tabirleri ancak yine © neslin bazı müstesna münevverlerin- de kiymetli mahfuzat gibi kaldı. «Kör kör parmağım gözüne» ne vinden bir söz, eskiden: «Halk kendi tabirlerini okuyup da gülümsesin!» diye yazılırdı, Şimdi yazılınca o nes- lin bir göbek sonraki çocuklarına Lâ- tince muamma gibi geliyor. İstanbulda halkın konuştuğu Türk- çe bütün rengini, hususiyetini kay- betti; dil bilmez bir Boşnak Türkçe- sine doğru istihale ediyor. Hele Ermeniceye dönen telâffuz yürekler acısı! ... Yazı ciheti ise büsbütün fecidir. Şüphesiz ki mektepler, bir çok cihet- lerden, hele binaların . mükemmeli. yeti noktasından, fevkalâde terakki etti. Lâkin - yeni harflerle imlâ yaz- mak kolay olmasına rağmen - yanlış yapmıyan parmağını kaldırsın! Amma yalnız imlâ mı? Ya imlâya gelmiyen cümleler"... Mevki sahibi olmuş, mektep me zunu kimselerden o aldığım mektup- lar yüreğimi parçalıyor. Eski bir Rüşdiye mezunu, Türkçeyi şimdiki Lise mezunundan iyi yazar- dı. Acı hakikat budur. Yaranın üstüne parmağı değdir- mek lâzımdır ki yara tedaviye baş- (Vâ -Nü) lansın! Pul bayii tabelâlarından resim alınacak Pul satan bayiler (burada damga Pulu satılır) levhası kullanırlar. Be lediye şimdiye kadar bu gibi bayiler- den levha resmi almıyordu. Bunuh kanuna muğayır olduğu görüldüğün- den bundan sonra bu kabil tabeldları ükkânlara asanlardan tabelâ resmi alınacaktır, anlıyan | j Verebatan sarayı Yanındaki binalar istimlâk edilecek Ayasofyadaki Yerebatan sarayının belediyece istimlâk edilerek dahili- nin tanzim edileceğini evvelce yaz- mıştık, Belediye İstimlâke lâzım ge- len tahsisatı bulduğundan istimlâk muamelesine kânunuevvelden itiba- ren başlanacaktır. Belediye, evvelâ saray medhalinin (değiştirilmesini münasib görmüştür. Mahxenin tari- hi kıymetile mütenasib olacak dere- cede kapısı büyütülüp o değiştirilece- ğinden kapının önünde ve yanında bulunan binalar da istimlâk edile cektir. Binada yapılacak bazı tadilât ve tamirat için ayrıca bir proje yapıla- | caktır, Sarhoş olan tayfalar Beykozda demirli bulunan Ameri- kan bandıralı Frank Erol vapuru mü- rettebatından Corci, Polya ve Alek- sandra Tarabyada bir gazinoda içe- rek sarhoş olmuşlar ve rezalet çıka- racak bir hale geldiklerinden yakala- narak mahkemeye verilmişlerdir. Otobüs seferleri Tramvay şirketi beş bin > yolcu kaybetti Maçka - Kurtuluş hattına İşlemeğe başlıyan otobüsler yüzünden Tram- vay şirketinin günde beş bin yolcu kaybettiğini yazmıştık. Şirket bu ade- di, şebekenin muhtelif yerlerine ika- me ettiği memurların yaptıkları kon- trol neticesinde tesbit etmiştir. Şişli - Fatih otobüs servisi de bu- günlerde faaliyete geçecektir. Beşik- taş - Aksaray gibi diğer bazı hatlar için de müracaatler yapıldığından, bu yeni hatlarda da otobüsler işlediği takdirde Tramvay şirketinin günde yirmi bine yakın yolcu kaybedeceği tahmin ediliyor. Dört yangın başlangıcı Dün muhtelif yerlerde baca tutuş- ması suretile dört yangın başlangıcı olmuş, vaktinde yetişen itfaiye hepsi- ni de derhal söndürmüştür. Yangın başlangıcı olan yerler şunlardır: Kadıköy Moda caddesi diş doktoru Muammerin evi, Şehid Osmanbey caddesi Kısmet apartımanı, Beyoğ- lunda Lüleci Hendekte 112 numa- ralı Astorya apartımani, Teşvikiye Muradiye mahallesinde Server kalfa apartımanıdır. İki çuval çivi çalmış Yaşar isminde ( biri; Tahtakalede nalburlük eden Kâzımın dükkânın- dan iki çuval çivi aşırarak kaçmakta iken yakalanmıştır. Haklı şikâyetler Berber dükkânlarının lâübaliliği Berber dük kemlelere ilmuş olarak mü- talâa ve mübahaseleri, yüksek seslerle kahkahaları kulağı yir- tar, Halbuki berber dükkânları lâk- lâkiyat yeri olmaktan ziyade bir iş yeridir. Avrupada berber dükkânları bizimkilerden bambaşka bir şe- kildedir. Orada müşterile müs- tahdem arasında tâübalilik yok- tur; senli benli “konuşmak yok- tur. Kalfaların hiç olmazsa bir paravana ile bölünmüş ayrı bir istirahat mahalleri vardır. Müş- terile dizdize oturmazlar. Şaka- laşmazlar. Bir müşteriyi mem- nun etmek için diğerlerini sinir- lendirmezler. Bütün medeni ber- ber salonlarında bir iki gazete bulunur; resimli bir iki risale var- dır. Hattâ bir de genç uşakları bulunur, Müşterinin işini görür, bir şey isterse sokağa gider geti- rir. Bizim berber dükkân sahipleri bu sanatı tera edeceklerden dip- Toma ararken müstahdemlerine haliâ kendi kendilerine bir disip- lin ihdas ediverseler - kemali sa- mimiyetle - söylüyorum - meslek- lerinin vakarına hizmet ve hür- met etmiş olurlar. Semih Mümtaz 8. Tramvayda ölüm 14 aylık bir çocuk hasta- neye götürülürken tramvayda öldü Dün Şişli - Tünel tramvayında bir çocuk ölmüştür. Tophanede Boğazkesende oturan Şevki ile karısı Nedime 14 aylık Nu- ruhayat ismindeki çocuklarını Şişli hastanesinde muayene etlirmek üze Te kucaklarına almışlar ve Galatasa- raydan Şişli tramvayına binerek yo- la koyulmuşlardır. Tramvay Taksime geldiği bir sırada, bayan Nedimenin kucağındaki çocuk ölüvermiştir. Bu vaziyet karşısında karı koca tramvaydan inmişler ve zabıtaya mü- rTacaat etmişlerdir. Çocuğun cesedi muhafaza altına alınmıştır. Tahkikat yapılmaktadır. Palto hırsızı Yedikulede oturan Necdet isminde biri; palto hırsızlığı suçile polis tara- fından yakâlanmıştır. Hakkında ta- kibat yapılmaktadır. Li Emniyet müdürlüğünün Emniyet müdürlüğü yeni RE KARAŞ Iki aya kadar taşınacağı Sanasaryan hanı İstanbul Emniyet direktörlüğü teşkilâtının oBahçekapıdaki Sanasaryan hanına nakledeceğini yazmıştık. “Nakil işlerine iki aya kadar başlanması kuy-— vetle muhtemeldir. Bu müddet zarfında bina dahilinde ve haricinde yapılmak» binaya taşınıyor ta olün tamirat ve tadilât ikmal edilmiş bulunacaktır Dördüncü Vakıf hanının yanında bulunan bu han polis müdiriyeti teşki- lâtını istiap edebilecektir. Bina dahilinde ayrıca modern tesisat yapılacaktır, ; Liman tesisatı Yeni vinçler 'ısmarlanacak asri iskele yapılacak İstanbul Ilmanının modem tesisat- la teçhizine çalışılıyor. anın kö- mür mıntakasi için almasak vinçle re ilâveten Galata ve Sirkeci rıhtım- larmdaki eşyanın tahmil ve tahliye- al için de elektrikli vinçler sipariş edi- lecektir. Denizde yapılması zaruri görülen yükleme ve boşaltma işleri içinde ayrı tesisat yapılacaktır. Diğer taraflan Galata rıbtımına konacak olan çift katlı modem İs- kele için yapılan tedisikler de bilmiş Avrupadan bu İskelelere aid resimler getirilerek bunlar birer birer gözden geçirilmiş ve iskele örnekleri- ni gösteren iki ayrı küçük maket yap- tırılmıştır. Bu maketlerden biri seçil- dikten sonra modern İskele sipariş edilecektir. Yüksek vapurlar, bilhassa memle- kete seyyah getiren transatlantiklerin yolcuları vapurların alt katına inmek zahmetine katlanmeaksızn üst gü- verteden bü iskeleler vasıtasile doğ- rTudan doğruya rıhtıma çıkabilecek» lerdir. Kazanç vergisi Yeni kânuna göre yeni nisbetler, 1937 yılı vergilerine de şamil Kazanç vergisi kanununu tadil eden kanun, itbalât, ihracat ticaretile iştigal edenleri, ticaret ve zahire bor- satılan mallar üzeri- ne komisyonculuk yapanları da be- yannameye tâbi tutmaktadır. Bu kanunun muvakkat birinci mad- desine göre, işbu kanunla yeniden be- yanname usulüne tâbi tutulan mükel- leflerin 1938 mali yılı kazanç vergile- ri, bu kanundan evvelki hükümlere göre tarhedilecek ve gene 1938 mali yılı başından itibaren bu mükellefler de diğer beyannameye tâbi olanlar gi- bi usul ve mecburiyetlere tâbi tutula- caklardır. Diğer taraftan eski kazanç vergisi kanununun 32 nci maddesindeki ka- zanç nisbetlerini “değiştiren yeni ka- nunun muvakkat ikinci maddesi, ye- ni nisbetleri 1937 mali yılı vergileri- ne de şamil tutmaktadır. Bu itibarla kazanç vergisini tadil eden kanunun meriyelinden evvel cari nisbetlere gö- Te tahakkuk ettirilmiş olan vergiler yeni nisbetlere göre tashih olunacak- tır. 1937 mali yılı 1938 haziranında nihayet bulacaktır. EL arabaları tahdid edilecek Sırt hamallığının lâğvinden sonra eşya taşımak için kullanılan el ara baları lüzumundan fazla çoğalmıştır. Bunların çoğu şeklen çirkin olduk- ları gibi şehrin seyrüseferini bozmak- tadırlar. Belediye hem bunları tahdid etmek, hem de daha güzel bir şekilde olma- larını temin eylemek maksadile ted- kikata başlamıştır. Bu tedkikatın ne- ticesi yakında alâkadarlara bildirile- cektir. Bundan başka ağırlıkları itibarile ancak bir kamyon ve yük arabalarile taşınabilecek olan eşyanın el araba- larile taşınması da menedilecektir. Bu memnuiyete riayet etmiyenlerden de aynca para cezası alınacaktır. Çemberlitaşın etrafı açılıyor . Çenberlitaş etrafının açılması esas itibarile kararlaştırılmıştı. Evkaf mü- dürlüğü bu hüsusta icab eden hazır- lıkları bitirmiştir. İstimlâke kânunu- evvel başında başlanacaktır. Âbide güzel bir meydan ortasında buluna- cak ve gayet muntazam bir surette tarh edilecektir, Evkaf müdürlüğü- nün bu hususta hazırladığı proje; Belediye imar müdürlüğünce de ted: kik edilerek Belediye relsliğince tas- dik edilmiştir. İkisinin de yaşları elliyi aşkındı. D şarıdan gelen, ön kanepenin köşesin- de oturana sokuldu, elini omuzuna Yurarak oturdu: — Merhaba, bay Nuri, Öteki > birdenbire döndü. Başmı uzattı, gözlüklerinin üstünden ahba- bını süzerek yerinden kalkar gibi bir hareketle elini uzattı; — 0000... Merhabanaaa, bay... Boynunu uzata uzata bir kaç de fa yutkunduktan sonra tekrar etti: — Merhaba, merhaba, merhaba bay... Gene durdu, gözlerini kapadı, du- dakları arasından bir müddet mr rıldandıktan sonra telâşla tekrar ye- rinde doğruldu: — Merhabaaaa, bay... Bu gayretide boşa gitti, gene hıyamıyorsun, Şimdi benim hatırıma biz hikâye geldi. Vaktile bir ramazan günü. böyle bizim gibi iki ahbap karşılaş- muışlar. Biri, selâmün aleyküm Ah- med efendi, diye arkadaşım selâmla- mış. Fakat arkadaşı oruç keyfile onun İsmini unutuyermiş, Ve aley- kümüsselâm, demiş, gerisini getire- memiş, Sıkıntılar içinde düşünmüş, taşınmış; bu zatın ismi, bir peygam- ber ismi idi amma, acaba hangisi idi, diye kendi kendina bütün peygam- ber isimlerini saymış. Fakat dostu- nun ismini gene hatırlıyamamış. Dostundan ayrıldıktan sonra, gün düz akşama kadra, gece sabahlara kadar kıvrana kıvrana düşünmüş. Ve aleykümüesselââm, diye diye bü- tün peygamber isimlerini saydığı halde bir türlü dostunun ismi hatı- rna gelmemiş. Merakından âsabı bozulmuş ve ni- hayet, ve aleykümüsselâm, deyip ar- dından peygamber isimlerini saya saya, üzerinize şifalar, aklını oynat- mış, sokaklara düşmüş. Kendisini yakalamışlar, tedavi için, © zaman Üsküdarda Toptaşında bulunan âkıl hastanesine göndermeğe karar ver- mişler. Adamcağız sandalla Üsküda- ra giderken yolda gene mütemadi- yen; ve aleykümüsselâam, diye pey- gamber isimlerini sayıyormuş. Bir aralık kayık sarsılmış, içindekiler korkmuşlar. Kayıkçı haykırmış: — Korkmayın, bir şey yok. Yunus balığı çarptı. Adamcağız bunu duyar duymaz: — Buldum, buldum. Diye telâşla yerinden fırlamış. Me- ğer kendisini bu hallere sokan dos- tunun ismi Yunus İmiş. Adamcağız bütün peygamber isimlerini saymış. Fakat bu isim bir türlü zavallının ak- na gelmemiş, Hikâyesinin sonunda bir kahka- ha attı. Arkadaşının, başını öne eğe- rek derin derin düşündüğünü gö rünce bir kahkaha daha atarak sor- du: — Ne o, İzizim? Yoksa, hâlâ ismi- mi hatırliyamadın da düşünüyor mu- sun? — Rica ederim sus, üzerime düş- me, Biraz daha sıkıştırırsan oruç key- file, senin aleykümüsselim efendi gibi ben de sandala bineceğim ha... © Ben tramvaydan inerken o hâlâ düşnüyordu. Cemal Refik Kadir gecesi ve bayram İstanbul Müftülüğünden: İkinci teğ rinin otuzuncu salı günü ramazanın yirmi altısı olmakla akşamı (çarşam- ba gecesi) Leylei kadir, ve birinci kâ- nunun dördüncü cumartesi günü bay- ram olduğu İlân olunur, Sadakai fitir Eniyi İyi Son K KK RBuğdaydan: u 210 Arpadan: 49 18 17 Üzümden: 46 87 67 Bayram namazı 8 DB Zevali : , Bı Ezani : 3