27 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

27 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yılan taşı Hayvanların çoğu kuvvetli, azim- kâr ve ihtiyatlıdır. Bir şeyden kuşku- Janan bu Kobranın heykel gibi duru- şunü bakınız. R Kobra yılanının bir disi gözlüklü- dür, gözlerinin etrafında siyah bir hale vardır. Bu o cinsten bir Kobra değildir. Mısır Kobrası, insana alışan zehirli yılandır. Bazı dervişlerin flüt ve dar- buka çalarak oynattıklafı yılanların Zehiri alınmıştır, fakat bir çoğu da zehirli yılanlarla oynamaktan çekin- mezler... Yılan onları hiç sokmaz mı? diyeceksiniz. Bazan sokar Fakat on» Yarın yanında yılan taşı dedikleri sün- ger gibi bir taş vardır, yılanın'soktu- gu yere bu taşı yapıştırırlar, zehir ka- na karışmadan evvel.bü taş zehiri hemen emer. Reşidin yakutlârı İranın şimalinde, Afganistan hu- dudunda Reşid camii vardır. Bu cami pembe tuğladan yapılmış- tır. Minaresi yıkılmıştır. Buna rağ- men her sene camli binlerce kişi ziya- ret eder, çünkü: Camiin içinde bir kara taş vardır ki, bu taşa el sürenin bahtı açılırmış!.. i ö Kara taş bir mermerin üstünde du- rur. Kara taşa yumurta büyüklüğünde üç yakut gömülüdür. : Bu yakutları kara taşa bir kaç asır evvel Kaçar han gömdürmüştür, Bu yakutları çalmak isliyenler çok olmuş, fakat hepsi de cürmü meşhud halinde yakayı ele ver- miş, Zift kuyularına atılmışlardir; ba- zıları da destere ile ikiye bölünmüş- lerdir. Camlin yanında bir kulübe, bu ku- Tübede de zift kuyularile irisanları iki- ye bölen destereler durmüktadır. Acaba bu kara taşın içinde sahiden üç yakut var mı? Amerikalılar kara taşı X şuaile tet- kik etmeği teklif ettiler, bu teklifleri reddedildi. : sı İsmini vermiş- lerdir. Çünkü Olesen beş yüzü aslan olmak üzere kırk sene zarfında bin- den fazla vahşi hayvanla meşgul ol- muştur. EN Ben avci değilim. Ama her sene izin alırım, tüfeğimi omuzlarım, köpeğim Tagadileruderonu önüme katarım, Ambarlıya gitmek üzere trene bine- | rim. Ambarlıya gelince, altı saat yürü- rüz. Öğle olunca Tagadileruderon dört ayağını uzatır, ben otururum, karnımızı doyururuz. Akşam gene trene biner avdet ede- riz.. Ben tüfeğimi duvara asarım, Ta- gadileruderon gelecek mevsime ka- dar rahatına bakar, Avda karşımıza bir keklik, bir çul- Yuk, bir bildırcın, bir ördek, bir tav- Bombayda açılan hayvan sergisinin açılma töreninde ilk sözü bir papa- gan almış, sergiye gelenlere-teşekkür etmiş, onlara, güzel sözler söylemiştir. Sustuktan sonra halk tarafından şiddetle alkışlanan papağan zarif bir reveransla yerine gidip tünemiştir. Sebebi Şevin Jan-Jak-Fusonun operada bir €8©- ri oynanıyor... İlk temsil gecesi... Jan-Jak-Ruso operaya göğüs bağır açık, saçları taranmamış, perişan bir halde geliyor. Kral 16 nt ül kendini Jocasına davet ediyor. Daveti reddediyor. Ertesi günü diyor ki; — Mahcubiyetten kaba saba, terbi- | yesiz bir adam rolü oynadım. Bir tür- | lü benimsiyemediğim içtimai nezaket, usullerinden, tatbik edemediğim için, | nefret ediyormuş gibi göründüm!.. İ >» şan çıkacak olsa korkarız diyemiyece- ğim, çünkü hiç çı X ... O sene dört arkadaşımla beraber | ava gidiyorduk. Arkadaşlarım keyifli idi. Tagadileruderon bile durmadan kuyruğunu sallıyordu. Çünkü anlattı- gımız fıkralar o kadar gülünçtü. Biri avuçlarını dizlerine vurdu: — Ben bir kurşunla iki tavşan vur- dum, — Olamaz! — Nasıl olamaz, . pek âlâ da oldu, berip tavşanlar yapışık doğmuş ikiz- Aşağı yukarı her memleketin âdet- leri biribirine benzer ama, şekiller de- Bişir. Resmimizde Japonyalı bir hamal | görüyorsunuz. Japonyada satıcılar omuzlarında büyücek sandıklar taşır- lar. Sırtta satılan ilâç bile vardır. Ora» da eczaneler bile seyyardır. 'Resmimizde 6 insan görüyorsunuz. Türk, Tibetli, Arap, Eskimo, Hintli, İspanyol. 6 tane de hayvan var. Hangi millet hangi hayvana biner?. Hayvanlar numaralıdır. Cevaplarınıza resimde gördüğünüz milletleri yanlarına da geesirede gördüğünüz hayvanların numaraları- toğraf albümü. 1 ler veritsseklir, AT EŞ AL Se Bilmecemizin hal müddeti 8 birincikânun çarşamba gününe kadardır. Bilmecemizi doğru halledenlerden birinciye: 15 lira. İkinciye: 5 lira. Üçün- çüye 3 lira, 7 kişiye: Perger takımı, 20 kişiye: Birer çift çorap. 20 kişiye: Fo- Bunun üzerine başka bir arkadaş omuz silkti: — Bu bir şey değil, dedi, bir gün ben avdaydım. Köpeğim bir taşın önünde ferma durdu... Taşın kıyısın- da bir şey kımıldıyordu. Tüfeği omuz- Tadım, nişan aldım, âteş ettim... Koca , bir istakoz vurdum!.. Üçüncü arkadaşımız da anlattı: — Ban birgün bit köyde avlanır- ken yanımdan geçen bir köylü: oNasıl vuruluyor “mu?..» dedi, «Hayır» diye- cektim. Diyemedim, çünkü sahiden vuruluyordu, koca bir koç geldi, ba- na öyle bir tos vuruş vurdu ki.. Yemek nerede pişer? Ateşte pişer. Bu suali bir de Yeni Giynenin Mad- ri halkına sorunüz. Onlar yemekleri- ni sıcak su kaynaklarının buharına tutup pişirirler. Onlar odun kömür nedir bilmezler. Badi - Badi Badi - Soyadı - Badi - Yağı: Adı: Yavru - Melseği: Ördek. - Yürüyüşü: Badibadi - Alâmeti farika; Yassı gar ga Bütün bu tafsilâttan sonra Badi-Ba- dinin çiflik hududlarını tanımadan aşamıyacağı anlaşılır; böyle bir şeye teşebbüs ederse, pasaportu olmadığın- dan tevkif bile edilir. İş meydanda: Badi-Badi soyunun 80- punun yanından ayrılamıyacak. Ancak mektebe gitmek istemiyor: — Ben kendi başıma çalışmak isti- yorum, diyor, Annesi soruyor: — Ne yapacaksın? Bizimle beraber yaşamak hoşuna gitmiyor mu? Kar- deşlerin seni seviyor. Baban da sevi- yor. Büyük havuz yüzmek için mü- kemmel... Bataklıklarda solucan do- Mu... — Bütün bunlar edebiyati — Edebiyat değil lezzetli yiyecek... Ablan da sana yüzmek öğretiyor, — Bundan ne çıkar? — Çok şey çıkar, asil bir ördek aile- sinin yavrusu güzel yüzmelidir. — Ben yüzme biliyorum anns, Badi - Badi ailesi yüzüyor. En önle- rinde Badi-Badi var. kardeşi... Badi-Badi en önde gittiği için kur- sağını kabartıp haykırıyor: — Kuan, kuan, kuan... Sular dalgalanıyor, söğütler hışırdı- yor... Küçük Badinin artık öğreneceği bir şey kalmadı. Sol kanadını gerip öyle bir viraj dönüyör ki... Ayaklarile mükemmel vites değiştiriyor... Meselede burdan çıkıyor. Badi artık mektebe gelmek istemi- yor. O kendi başıma çalışmak istiyor, Akşam üstü bütün kümes hayvan- ları toplanarak bu meseleyi müzake- re etliler, N Tavuklar eski bir fıçıya tünemişler gıdaklıyorlar. Heyecanlanan ördekler, bütün bütün badibadileşiyorlar. Hindi babalarla,hindi analar kaba- rıyor... — Yavrum Badi, hangi mesleğe in- tisab etmek istiyorsun? — Otomobil mesleğine!.. Kargalar hayrelinden gak dedi. Kazlar gak gak dedi.. Horoz öttü. sustular. Baba hindi tekrar söze baş- Jadı: — Otomobilin nesi olacaksın? — Kornası olacağım ve ecdadim gi- bi: Kulan, kuan, kuan yapacağım!.. En ârkada üç XİX --—) <1) ff) İşte size dokuz tane şekil. Bu dokuz. şekille bir dört köşe vücude getiriniz. Biribirlerine benziyen işaretler bir arada bulunacak ve ayni işaretleri ta- Şıyan dört köşeler, hiç değilse bir yan» dan biribirlerine bitişik olacaklardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: