Haftalık piyasa İ Fındık, Tütün piyasasında durgunluk, Tiftik Yapağı, Pamuk piyasasında canlılık var Bugünlerde piyasayı en ziyade alâ- kadar eden mesele, Başvekilimiz B. Celâl Bayarın kamutanda okuduğu programdır. Programın en mühim kısımlarını iktisadi meseleler teşkil ettiği için bütün piyasa ile alâksdar taclsler, Yabrikatörler, iş adamları, programın fsferrunlı üzerinde dik- katle durmaktadırlar. Piyasadaki ticari vaziyete gelince, bir kısım mallar bir durgunluk dev- resi geçirmektedir. Bilhassa fındık fiatleri gün geçtikçe düşüyor. Geçen- lerde yazdığımız gibi, tütün piyasa- sında da memnun edici bir manzara mevcud değildir. Bu iki maddenin haricindeki işlerde de büyük bir can- kılık görülmemiştir. Her hafta olduğu gibi ihracat maddelerinin bu hafta içinde geçirdiği vaziyeti birer birer izah edelim. İhracat maddelerimizin Fındık — yukarıda Fındığın iyi bir satış devresi geçirmediğinden kısaca bahsetmiştik. Bunun sebeplerini şu suretle anlatabiliriz. Fındıklarımız için en büyük mahreç : olan Alman- yadan, son zamanlarda talepler pek azalmaktadır. Bu yüzden fiat 33 ku- rTuşg kadar düşmüştür. Geçen sene bu mevsimde fiat 72 kuruşa kadar Aradaki fark nereden ileri geliyor? Almanyadaki ilhalâtçılar, her hangi bir memleketten mal getirmek için meçburiyetindedirler. Son zamanlar- Halbuki “Türkiye fındıkları, dünya piyasasındaki fındıklara nisbetle da- ha ucuzdur. Ortada bu vaziyet oldu- ğu halde, Almanların Türkiyeden fındık almamasındaki sebepleri no suretle izah edebiliriz? Alınan hususi haberlere göre, Al- manyada fındığı az kullanmak ve bu yüzden dışarıya döviz vermemek için Tiftiüc — Piyasadaki hararet devam ediyor, Sovyet Rusya ticaret dairesi yeni siparişlere girişmiştir. Bundan başka İngiltere için de yeni sipariş ler başlamıştır. Esasen piyasada stok- lar da azalmaktadır. Almanya piya- m wılardır. Diğer tarafdan Fransız fir- arı da, Türkiye pamtklarına ya- çer.erde Türkiyeye gelen Fransız heyeti, en ziyade pamuklarımızla slâ- |l kadar olmuştu. Japon firmaları da pamuk nevileri üzerinden, alâkadar tacirlerden nü- muneler istemişlerdir. İhracat vaziyeti iyidir. Bu sene edilmiştir. Tifik, yapağıda olduğu gibi, pamukda da stok kalmıya- ğına emin olabiliri Yiyecek maddeleri Yağlar — Son günlerde yağ fiatle- rinde gene ufak bir yükseliş görül müştür. Maamafih piyasaya bol mik- darda Kars yağı gelmesi, flatlerin daha ziyade yükselmesine mani ol- muştur. Erimiş Kars yağlarının top- tan kilosu 65 - 70 kuruştur. Trabzon yağları ise 75 - 80 kuruştur. Urfa yağ- lari 85 - 90 kuruş arasındadır. Veje- talin yağları ise toptan 53 kuruşa ka- dar salılmaktadır. Zeytinyağı piyasasında henüz bir fark yoktur. Maamafih kânunuevve- le doğru yeni zeytinyağı mahsulü pi- yasaya arzedilecektir. O zaman fiat- lerde bir düşkünlük görülecektir. Kuru sebzeler — Kışın fazla mik- darda sarfedilen kuru sebzelerden fa- sulye fisti, gün geçtikça düşmekte- dir. Halbuki birkaç tacirin fiat an- laşması yüzünden «bu sene mahsul azdır; diye bir aralık pahalılık görül- müştü. Trabzondan gelen Soya fa- sulyeleri pek aranmaktadır. H. Fenmen tarafından bu nam ile bir eser | neşredilmiştir. (Malkbilgisi Haberleri) Eminönü Halkevi tarafından ayda bii kullananlar, dişlerini en ucuz şeraite sw sm S4 55 *» —— » : Winipek Arpa: Anvers Misir: Londra Keten T. : Londra Fındık G, : Hamburg ıs 73 9 Va. S1 GAR 11SR JAB 1055 1829 İdarehane: Babıtili civarı Acımusluk So. sigorta ettirmiş sayılırlar. Sabah öğle ve akşam her yemekten sonra günde 3 defa dişlerinizi fırçalaymız. SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No, 39 İttihad ve Terakki cemiyetinin bir beyan- namesi - İstanbulda gazete bolluğu Cemiyetin bu yolsuz müdahalelerin önüne geçmeğe hürriyet ilânının daha ilk günlerinden itibaren uğraştığını Selânik heyeti merkeziyesinin 25 tem- muz 1908 tarihinde neşrettiği şu be- yanname gösteriyor: (1) (Osmanlı Terakki ve İttihad cemiye- ti kanunu esasinin tatbikini temin et- mek ve meclisi mebusanı açtırmak maksadı mukaddesini takib etmiş ve hükümdarımız 11 temmuz 324 tarihin- de milleti Osmaniyeye kanunu esasiyi ve meclisi mebusanı bahşeylemiştir. Şimdiye kadar cari olup cümlenin mu- dibi şikâyeti olan ahvali kavanini mevzua alikâmının keyfe göre tagyir ve tebdili, nizamatı devlete gerek ida- rel keyfiye, gerekse ahali tarafından riayet edilmemesi yüzünden ileri gel- diği herkesin malâmudur. Ahiren hü- kümdanımız milleti Osmaniyeye bah- çi hürriyet etmiş ve binaenaleyh ba- dema kanunu esasi dahilinde İfayi umur edecek hükümet meşru olup hür | riyeti meşruiyet ve meşrutiyet daire- sinde nizamatı mevzuanın temamii tatbik ve infazına mecbur olan bil- cümle memurini hükümet tarafından vaki olacak tebliğata rlayet ve muta- vaat edilmesi zaruri, aksi halde mem- leket dahilinde harekâtı hodserane temadisinde emniyet ve asayişi umu- nafi olacağından harekâtı mezküreye mütecasir olanlar ve işast ve beyanat ve tebliğat ve mütalebalı ferdiye ve indiyeye kıyam edenlerin cemiyetin himayesinden ziyade takib ve takbi- ve İttihad cemiyeti görülen lüzum üze- rine ahaliye tebliğ ve ilân eder. 12 Temmuz 324 Osmanlı Terakki ve İttihad cemiyeti desine (cemiyetin umuru hükümete ve memur vezaifine müdahale-et- mesi kati; memnudur.) timal eden memurlar hakkında cemi- yet merkezlerince doğrudan doğruya Fakat böyle tebliğlerin ve kararların mühim bir tesiri olmuyordu. Artık eski makine işlemiyordu; yeri- ne yenisi de ikame edilemiyordu,. Taş- rada inzibatsızlık o dereceyi bulmuştu. ki cemiyet te ipin ucunu elden kaçır- || hükümet kuvvetine kendi manevi nü- fuz ve kudretini katmak mecburiyeti- İ| mi hissederek payitahtın hassaten Ni- şanlaşı ile Beşiktaş semtlerinde dola- şacak kollara Âzasından birini terfik || etmeği, asayişe mugayir bir hal olursa alanların miktarı iki yüze baliğ ol- muştu. Yedi ayda İstanbul ve taşra için matbuat idaresinden verilen ga zete imtiyazları ise bine yaklaşmıştır. Eli biraz kalem tutanın gazeteciliğe atılması yüzünden vukuu tabii bir çok taşkınlıklara, hattâ şantağlara vücud verilmiş, malbuat frensiz bir halde dolu dizgin koşmağa sevkedil- miştir, Pek çokları gazeteciliğin maddi ve fikri sermayeye muhtac olduğunu bilmiyorlardı, Bir kısmı da ne olursa olsun bir fikrin tervic ve müdafaası için, bir takımı ilk günlerde hınç al- mak, yahut şantaj yapmak gayesile gazete çıkarıyorlardı. Bunlar içinde bir kaç hattâ tek nüsha ile yolda ka- lanlar pek çoktu! Her gün bir kaç yeni gazelenin in- tişar ettiği görülüyordu. İstanbulda çıkan gazetelerin elliyi bulduğu gün olmuştur. Fakat bunların ömürleri ne kadar az devam ediyordu! 1908 ve 1909 senelerinde Babıâli caddesi gazeteci olmak, birden şöhret kazanmak hevesine düşmüş ne kadar bahtsızın, düşüncesizin servetlerini yutmuş, mahvetmiştir! Ortalığı velveleye vermek, şuna, bu- na çatmak istiyen, kaleminin işlekliği- ns güvenen hemen bir gazete çıkarı- yordu. Kuvvetini siyasi teşekküller- den alamıyan, zarara dayanmağa ser- mayesinin tahammülü olmıyan gaze- İeler bir kaç gün intişardan sonra ka- panıyor, fakat yerini aynı tarzda baş- kaları dolduruyordu. Böyle bir açılıp bir kapanan gazete- edilir. Murad beyin Mizanı da bugün- lerde üçüncü defa olarak siyasi müca- dele hayatına girmişti Murad bey mülkiye mektebinde tarih hocalığile ve ilk defa çıkardığı Mizan gazetesile gençlerin kalblerinde kazandığı mu- habbet ve hürmeti Avrupadan avdete razı olmakla kaybetmişti. Bu hareket gençler arasında Mizan sahibinin kalbinde ölçüsüz bir hırs taşıdığına delil tutulmuştu. Murad bey üçüncü defa çıkarmağa başladığı Mizanının ilk nüshasında mazinin unutulmasını ve elele veril- mesini bir açık mektup ile cemiyete Anlaşılıyordu ki o hâli Avrupada bey ile bağdaşmış oldukları için Mu- rad beyin müracaati cemiyetçe kabul edilmedi. Cemiyet namına 2 ağustos- Cemiyet İstanbulda en kuvvetli ve müessir muhalifi Sabahaddin “bey ile anlaştıktan, İstokholm elçisi Şerif pa- şayı (Beau Cherif) Pangaltı kulübüne kabul ettikten sonra Murad beyin ce- miyetten haric tutulmasını Ahmed Rı- za ve doktor Nâzım beylerin tesirine hamletmemek kabil olamıyor. Bu da elbette cemiyet nam ve hesabına bir hâta sayılır. Murad bey televvuk ve riyaset emelleri besler idise Ahmed Rıza bey kendisi için başka şey ml düşünürdü? (Arkası var)