Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
FÜNT EE TTT — AAT B T E T İdaro | Peemle |— n teremi | 11 — | çankııCaddesis Ankara S?NTEŞRIN TELEFON KE / Başmuharrir 1063 * 18 inci yıl - Yazı iş. Müdürü ıı::f ( ULUS ADIMIZ ANDIMIZDIR 7 incide: Gençlik sayfası Gene aynı sayfamızda EDEBİYAT VE SANAT BUGÜN : © YARIN : — Söz veriyorum *Tl a istiyoruz.” dediler. ilerlemesinde gayenizin ama No. 5852 aa ş « Ankara S Kozuşi -| KSti Atatürk Celâal Bayara dediler ki: “ Millete yepyeni bir program bildirdiniz. Bu program benim millete vadettiğim hususlardır ,, B. Menemencioğlu Suriyede dostça gösterilerle karşılandı Bütün istasyonlarda halk toplanmış siyasi müsteşarımızı alkışlıyordu Hataylılar kendisini Müslimiyede karşıladılar Berut, 10 (Hususi muhabirimizden) — Dış Bakan« lığı siyasi müştesarı B. Numan Menemencioğlu'nun Büyük Şef sözlerine devam buyurdular: «Ben, Türkiye Reisicumhuru Atatürk ve Türk milleti, Başvekil Celâl Bayar'ın ve onun hükümetinin programını takib edi- yoruz ve fili neticesini görmek istiyoruz » Başvekil cevab verdiler İriani ambk a GdRr meclisi huzurunda aldığımız taah- hüdleri muvaffakıyetle yapacağımıza kanaatimiz vardır Ankara, 11 (A.A.) — İkinci teşril:ilî onuncu günü akşamı Başvekil Celâl Bayar evinde küçük b_u' ı.laveı. yap- tı. Atatürk'ün yüce huzurlariyle şereflen.dırdıklen bu davette, davetliler, denebilir ki yalnız vekillerden ve çok hususi ve çok yakınm arkadaşlardan ibaretti. Çok şeyler konuşuldu. Ezcümle Atatürk mesai arkadaşlarına: - “— Millete yepyeni bir program bildirdiniz. Bayar ve arkadaşları benim” “mülcte vadölikdAim ŞA Pacaklarını bana ve millete vâdettiler. Ben milletle be- raber Celâl Bayar'ın ve arkadaşlarının programının nok- ta nokta tatbik edildiğini takib edeceğim. Daha iyi izah edeyim: ben, Türkiye Reisicümhuru Atatürk ve Türk milleti, Başvekil Celâl Bayar'ın ve onun hükümetinin Programımı takib ediyoruz, ve fili neticesini görmek "Başvekil Celâl Bayar Atatürk'e cevab verdi ve dedi ki: “— Atatürk, ben Türkiye Cümhuriyeti inkılâbında sizin ve kıymetli arkadaşlarımızın beni bildiği adamım. Atatürk, şimdi teessüs etmiş olan Türkiye Cümhuriyetinin de ne olduğunu çok iyi anlamış adamım, arkadaşlarım da böyle. * Size, affedersiniz, beni mazur görünüz, yalnız size değil, bütün türk milletine benimle çalışan arkadaşla- rımla hemfikir olarak söz veriyorum ki Büyük Millet Meclisi huzurunda aldığımız teahhüdleri muvaffakiyet- le yapacağımıza kanaatımız vardir.” Bunun üzerine Reisicümhur Atatürk Celâl Bayar'a ve bütün hazır bulunan hükümet erkânma teşekkür ve on- lar için muvaffakiyet tememni etti. ki büyük millet Bu lâl Bütün cihan Türk Ordusunun eşsiz Kudretini tanıyor! Aşağıya tercümesini naklettiğimiz makale, Almanya'nın en ciddi mecmu- alarından Leipziger illustrirte Zei- tung'un 21 ilk teşrin 1937 tarihli nüs- mnda intişar etmiştir: Milli Müdafaanın temeli Bir milletin tâli ve mukadderatı- Nr her şeyden evel bir takım manevi faktörler tayin eder. Tarih bize bil- diriyor ki milletler milli şeref, hay- Siyet ve kudretlerini, ahlâkf ve ma- Nevi kuvvetlerini zayi ettikçe daima sadi inhilâl ve izmihlâle de düş- Müşlerdir. Ancak yaşamak azim ve €esi ve, kendisinin yenilmez küd- Tet ve kuvvetine imanıdır ki en müş- zamanlarında bile o milleti maruz unduğu ıstırab ve tehlikenin €en derin uçurumlarından kurtarır. 1_-Iele Li örk milletine nasib olduğu gibi - ir millet, milli şeref ve haysiyetini harice karşr muhafaza için kendi ru- Unu ve ihtiyaçlarını iyice tanıyan, aynı zamanda sulhun feyiz ve seme- telerini, vatanın refah ve saadetini MMA BUK MAT ancak dahilde müttehit, mütesanit ve kâfi derecede kuvvetli olmakla ve böyle kalmakla temin etmek mümkün olduğunu bilen bir öndere malik ©- lursa bu kurtuluş muhakkaktır. “Müdafaasızlık şerefsizliktir!,, sö- zZü zamanın ebedi cereyanında daima bir hakikat ifade etmiştir. Bunun i- çindir ki kuvvetli ve modern harb usulünün bütün vasıtalariyle müceh- hez bir ordu yaratmak, değerli ve mu- vaffakıyetli bir kumandan ve kahra- man bir asker olan Atatürk'ün riya- set ve idaresi altındaki genç türk cumhuriyetinin baş hedefi olmuştur. Ve Atatürk bu işi şayanı hayret bir tarzda on sene gibi kısa bir zamanda başarmağa muvaffak olmuştur. Bu iş kolay değildi ve ancak müdafaa kudr'etk ve !tabilîyetinîn millet ve *t içinden d ğ lü: isabetle takdir etmekle başarılabilir- di. Müdafaa kabiliyetini haiz bütün kuvvetlerin muhassalası olan ordu zahiri strüktü'ü itibariyle milletin (Sonu 8. inci sayfada) KA N l Sovyetf bayramı — dolayısile Atatürk'le B. Kalenin arasında telgraflar Sovyet ihtilâlinin 20 inci yıldönü- mü münasebetile Reisicümhur Ata- türkle Sovyet Merkezi icra komitesi Reisi Kalenin arasında aşağıdaki tel- graflar teati olunmuştur: İlk teşrin ihtilâlinin 20 inci yıldö- nümü münasebetiyle hararetli tebrik- lerimi ve gerek şahsi saadetiniz, gerek dost Sovyetler birliği — milletlerinin refahı hakkındaki samimi dileklerimi (Sonu 8. inci sayfada) Buhran ve muvazene vergileri Birkaç gündenberi İstanbul gazete- ti hakkınmda türlü türlü haberler çıls maktadır. Bu vergiler için Büyük Re- isin nutuklarındaki işaret ve hükümet progri daki izah malümdür. Bu e- saslar dahilinde, mesul ve salâhiyettar makamların bu vergiler üzerinde büd- ce muvazenesine halel vermiyecek tenziller icrası için tetkiklerde bulu- nacaklarma şüphe yoktur. Fakat İs- tanbul gazetelerindeki haberler tama- men gazeteci tahminlerinden ibarettir. d itibaren leb, istikbal töreni M başlıyarak Halebe A y istasy kadar bütün istasyonlarda devam etmiştir. Gerek Fransa hükümeti mümessileri ve ge- rekse Süriye memurları tarafından gösterilen bu hür« met eserleri ve istasyonlardaki tezahürler, cumhuriyet hükümetini temsil eden siyasi müsteşarımıza karşı mutad nezaket icablarının üstünde, deşlik bağlarının kuvvetini gösteren bir hâdise ol- dostluk ve kar- ş Halk tiği istasyonlarda DLTGELAÂ T Komiser namına Trablusşam delegesi tarafından kar- ilimizi bütün yol boyunca geç- toplanarak alkışlamışlardır. aet Hi Udt KDü Aa TU Dış İşler Bakan- lığı Siyasi Müs- teşarı B. Mene- mencioğlu Suri- ye Başbakanı B. Cemil Mürdüm- le beraber. Sabık İngiltere başbakanı Makdonald Amerikaya giderken vapurda öldü 41 sene önce beş parasız Londraya gelmiş ve başbakanlığa kadar yükselmişti Londra, 10 (A.A.) — Cuma günü bir tetkik seyahati yapmak üzere Ce- nubi Amerikaya hareket etmiş olan eski Başbakan Ramsey Makdonal, geçen sene tutulduğu hastalığın nük- setmesi üzerine, vapurda vefat etmiş- tir. Cenazesi İngiltereye gönderile- cektir. Babasının ölümü üzerine, Brük- sel konferansında İngiltereyi temsil etmekte olan Melkolm Makdonald tayyare ile Londraya hareket etmiş- tir, kak Ramsey Makdonald, 15 ilkteşrie 1876 tarihinde İskoçyada Narayshl- re'in şimalinde Lossiemouth köyün- de doğmuştur. Kendisi çok fakir bir aileye mensubtu. Küçük Ramsey'in okumasına annesi ve büyük annesi nezaret etmiş ve Ramsey, sonradan malümatını derin bir kültür seviye- sine kadar yükseltmiştir. Yirmi ya- şına doğru, Ramsey, İskoçya'yı terk ile cebinde bir tek penni olmadığı halde Londraya gelmiştir. Makdonald birçok sene, işçilerin çetin hayatını yaşamış, toplantılarına iştirak etmiş ve onlarla düşüp kalkmıştır. Yavaş yavaş sosyalizme doğru meyleden Makdonald, işçi hareketine iltihak eylemiş ve birçok defa mitinglerde söz almıştır. —— İlk mebusluğu Birçok — muvaffakıyetsizliklerden sonra 1906 da müstakil işçi partisi reisliğine ve. biraz sonra da Layçes- (Sonu 8. inci sayfada) B. Ramsey Makdonald B. Delbosun geleceği bildirili Paris, 10 (A.A.) — Dış işler bakanı B. Delbos yakında orta Avrupa ve bal- kanlarda bir seyahate çıkacaktır. Bu seyahat ilk kânunun onu ile yirmisi F / vuk“ bul. L Yia l ilk ziyaret edeceği hükümet merkezi Varşova olduğu bildirilmekle beraber bundan sonra nerelere uğrayacağı henüz tesbit edilmemiştir . Yapılan davetlere icabetle Prağ, Bükreş ve Belgrada gidecek ve bu su- retle Romanya kıralı ile General Smig iy Ritz, BB. Beck, Krofta, Stoyadino- viç ve Antonesko tarafından geçenler- de Parise yapılan ziyaretleri iade et- miş olacaktır . Pöti Pariziyen diyor ki: . Diş işler bakanı B. Delbos, Polon- yaya ve cenubu şarki Avrupasına ya- pacağı seyahate pek muhtemel olarak 10 ilk kânunda başlıyacaktır. B, Del- bos, Varşova, Bükreş, ve Belgradtan b:;h Atina ve Ankarayı da ziyaret İki alman kurmay subayı Ankaraya geliyor İstanbul, 10 (Telefonla) — Alman ordusu kurmaylarndan albay Fretter - Piko ve topçu binbaşı Hepper, bu sabah, Semplon treniyle İstanbula gelmişlerdir. Kendilerini istasyonda, İstanbul garnizon kumandanı, bir kur- < (Sonu 8. inci sayfada) şıl: ş ve yolda Suriye hükümeti namına Kurtdağı ve Azez kaymakam- lariyle jandarma kumandanları namı- na selâmlanmıştır. Bütün yolculuk esnasında B. Me- nemencioğlunu götüren hususi va- gon, bir dakika boş kalmamış ve ge- ce geç vakte kadar samimi hasbihal- lere sahne olmuştur. Kardeş hataylılar namırna Müsli« miyeye gelen halk partisi erkânından mürekkeb on kişilik heyet azası müs- teşarımıza Halebe kadar refakat et- mişlerdir. Siyast müsteşar, Haleb'e latında manda hükümeti namına şi- mal ordusu kumandanı ile askeri he- yet ve vilâyet erkânı karşılamış, mu- vasalat ve hareketinde bir müfreze polis tarafından selâm resmi ifa e- dilmiştir. B. Numan Menemencioğlu Haleb- (Sonu 8. inci sayfada) — Fıkra .. .. Marş ve türkü Dünkü nüshamızı okuyanlar, “U- lus” un on beşinci yıldönümü için bir marş güfte ve bestesi müsabaka- S1 açmak üzere olduğunu görmüşler- dir. Gerçekten bir marş ve türkü kıt- lığı içindeyiz. Geçitlerdeki askeri marşlara, sokaklardaki türkü sesleri- ne dikkat ediniz: bunların iyi bir zevk seviyesine delâlet etmedikleri- ni görürsünüz. Garb musikisinden türk ağzına alınabilir tercümeler de ya- pılmamıştır. Onun için bugünkü ne- sil odasında, sokakta ve kırda susu- yor. İstiklâl marşımızın güftesi, şiir ve fikir değerini bırakınız, inkılâbçı bile değildir: bugünkü çocuk, bu güf- tenin birçok mısralarını, inanarak, göğüs dolusu, haykıramaz. Hulâsa, fakiriz. Ve ilk zenginleş- meye, şairlerle musikişinasları bir- | leştirerek, ve muayyen usullere dik- kat ettirerek, sokağa kadar sirayet edecek tercümeler ve bir de güzel türkülerle başlamalıyız. Şimdiye ka- Cumartesi Dakk P Sayfalık ayrı Ankara ilâvesi GÜL Ca a'SJ i i _ıı-w Aı:._î'vz"a: > ı't dar bazı tercümeler yapılmışsa da, bunlar ya besteyi dikkate almıyan şairler, veya güfteye ehemiyet ver- miyen musikişinaslı frndi pıldıkları için, söylenmezliğe — mah- kümdurlar. | “Ulus” müsabakası fen şartlarını göz önünde tutacağı ve uzun bir ça- — lışma müddeti bırakacağı için, bize mesud birkaç eser kazandırabilir. Ümid edelim. - Fatay İ