Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
: ULUS Kai Şe I. II YS7 T Bütün cihan Türk Ordusunun eşsiz Kudretini tanıyor! (Başı 1 inci sayfada) hasletlerine ve memleketin coğrafi vaziyetine bağlı kalır. Bir milletin esas kuvveti ırki sa- fiyetinde ve mili ltopluluğunda mün- demiçtir. Bu itibarla cihan harbın- dan sonra Türkiyenin eski devirle- rin panislâmizm emellerinden yüz çevirmesi ve sulh muahedesinde ya- bancı ırktan olan ülkelerin ve bil- hassa Suriye ve Filistin türk toprak- larımdan ayrılmasına şuurla muvafa- kat edişi isabetli ve yeni cumhuriye- tin binası için lüzumlu bir tedbir i- di. Sövres muahedesinin alçaltıcı ka- yıd ve şartlarla türkün ruhunu ve yurdunu saran bağlarını ancak türk milleti bizzat kırabilirdi. Kurtuluş küvveti öz yurddan, Anadoludan gel- di. Yurdun içlerine doğru ilerliyen düşmanı geri atmak için Atatürk memleketin en iyi evlâdlarının yar- dımı ile milleti Anadoluda müdafaa- ya çağırdı. Ve türk milleti önderini yalnız bırakmadı. Buğgünkü Türkiye, —Almanyanın bir buçuk misli bir satıh mesahası üze- rinde 17 milyon nüfusa maliktir. Öz yurd Anadolu, memleketin esas kıs- minı teşkil eder, Diğer taraftan Av- rupa kıtası üzerinde Trakyadaki ve cenubta Toros dağlarının teşkil etti- ği büyük duvarın dışındaki yerler satıh mesahası itibariyle ehemiyetsiz- dir. Vasati olarak deniz yüzünden 800-1000 metre irtifada olan Anadolu yüksek yaylası geniş bir saha teşkil etmekte olup vahdetli bir manzara arzetmez. Geniş ve çıplak dağ silsi- leleriyle çerçevelenmiş olan münbit vadiler, ıssız step yahud batak mın- takalar vardır. Şarka, rus ve İran hu- dud mıntakalarına doğru yolsuz dağ silsileleri yükselir. Garba doğru ise arazi hafif inhina ve meyillerle Ak- denize iner, Bu ıssız ve haşin yerlerde sert, metin ve çelikleşmiş bir millet var- dır ki o türk tarihinin başlangıcın- dan beri en iyi askerdir. Türkiye sevkulceyş ve müdafaa politikası bakımından mesud yve mümtaz bir vaziyettedir. Memleketin hududlarının üçte ikisi Karadeniz ve Akdenizle çevrilmiştir. Gene bura- larda yalnız düşmanın karaya asker çıkarmasiyle taarruz kabildir. Müda- San yeti ise 'Türkiye hui yetine daha yakırida boğazlar üzerin- deki hakimiyetinin yeniden tanınma- sı sayesinde eski kuvvetini iktisap et- miştir. Şarkın bu mühim kapılarmıma düşman kuvvetlerinin girmesi imkân- sızdır. Anadolu içlerinde de düşma- nım ilerlemesi - gerek şarktaki yol- suz dağlık arazi üzerinden olsun, ge- rekse tabift bir istihkâm olan cenub- taki Toros dağları üzerinden olsun - arazinin coğrafi vaziyeti dolayısiyle akamete mahkümdur. Nerede kaldı ki kuvvetli türk ordusu yurdun ge- rek Avrupadaki kısmını gerekse To- ros dağları önündeki münhat kısmı- nı daima muvaffakıyetle müdafaa e- decek vaziyettedir. Memleketin bütün aksamını biri- birine bağlıyan şimendiferlerin ik- mali ve yenilerinin yapılmasını yeni hükümet kendisi için mühim bir va- zife saymış ve bugün bu yolda çalış- makta bulunmuştur. Bu demiryolları yalnız sevkuceyşe hâdim olmakla kalmayıp aynı zamanda memlekette kültürel ve ek ik münasebetl yaratmağa hâdim başlıca bir vasıta- dır. Yorulmak, durup dinlenmek bil- miyen bir enerji ile Türkiye cumhu- riyeti 11 yıl içinde çok müşkül arazi şartları altında türk parası, türk iş- çisi ve teknik vasıtaları ile 2670 ki- lometre yeni demiryolu yapmağa mu- vaffak olmuş ve bu suretle bütün de- miryollarının mecmu tulü bugün 6790 kilometreye baliğ olmuştur. 1939 yılına kadar Erzurum ile de demir- yolu irtibatı tesis edilecek ve bu su- retle şimdiye kadar güçlükle varılan şark hududları memleketin dört kö- şesine bağlanmış olacaktır. İç mem- leketin Karadeniz sahil mıntakalariy- le irtibatı, orada elde edilen kömürü şimdiye kadar olduğu gibi yalnız de- niz yolu ile değil, demiryollariyle de memleketin her tarafına sevkedebil- mek için çok mühimdi. Modren mü- nakale ve muvasala vasıtalarının ve bilhassa yük otomobillerinin işletil- mesini temin için kara yolları şebe- kesinin ıslâh ve ikmali işi dg demir- yollar şebekesi inşaatiyle birlikte yü- rüyor. Türkiye bir ziraat memleketidir. Nüfusunun üÜüçte ikisinden fazlası köylülerden ve çiftçilerden mürek- kebtir. Yalnız memleket sekenesinin geçimi için değil, aynı zamanda or- dunun da iaşesi için ziraate rağbet ve ihtimam gösterilmesi, devlet rei- sinin bilhassa yaptığr teşebbüsden doğmuştur. Müşarileyh genç türk huriyetinin yeni kuruluşunda e- sas temelleri yaratmak için bu sahada derhal müdahale lüzumunu takdir et- miştir. Daimi harblarla hayli zayıf- ieahili lamış olan ve ağır vergilerin bııluıı_ altında bulunan köylüye vergiler kal- dırılmak veya hafifleştirilmek suretile yardım edilmiş, çiftçilikte kullanıl- makta olan eski ve iptidaf vasıtalar kaldırılmış, ziraat makinaları ve se- çilmiş tohum malzemesi kullanılmak ve araziyi münasib tarzda gübrele- mek usulü tatbik edilmek suretiyle topraktan daha iyi istifadeler temin edilmiştir. Ankaradaki Yüksek Ziraat Mek- tebinde ve memleketin muhtelif yer- lerinde kurulan nümune çiftliklerin- de her yer için münasip ziraat tarz- ları tetkik ve tesbit edilmektedir. Bütün modern vasıtalarla teçhiz e- dilmiş olan ve köylüler tarafından sık sık ziyaret edilen ıslâh istasyon- ları ziraf inkişafın hücrelerini teşkil etmektedir. Bu mesai iyi neticeler vermiştir. Toprağın verimi harbtan evelki zamana nisbetle o derece art- mıştır ki hasılât memleketin kendi ihtiyacına kifayet ettikten başka ih- racat dahi yapılmaktadır. Harbı kendi kuvvetiyle ve kendi vesaiti ile yapmanın ne kadar lüzum- lu olduğunu cihan harbı göstermiş- tir. Türkiye, bilhassa, bu bakımdan çok müşkülât ve ıstırab çekmiş ve hariçten harb malzemesi ithaline muhtaç kalmıştır. Bu yüzden ordu- nun küdret ve kabiliyeti ekseriya müteessir h ştur. Türkiye e: riyeti bu tehlikeyi anlayıp kendisini yabancı memleketlere muhtaç olmak- tan kurtaracak olan kendi endüstrisi- ni yaratmak işini büyük bir enerji ile eline almıştır. Ankara ve Kırıkkaledeki kendi fabrikalarında tüfek ve mermi imal edilmekte, Karabük'te de demir fab- rikası kurulmaktadır, Başkaca ordunun iaşesi, elbisesi ve teçhizat için de fabrikalar vücuda getirilmiştir. Bu kabilden olarak, yün, pamuk, ipek işliyen, kumaş dokuyan, şeker, cam, kâğıd, çimento imal eden fabri- kalar faaliyettedir. Memleketin kömür ve diğer ma- den cevherleri ve bilhassa bakır, kron, petrol gibi zengin ve henüz a- çıl: $ tabif hazineleri beş yıllık plânın tatbikini mümkün kılacak se- beblerdir. Bu sayede Türkiye her in ve “Ziyade yabancı memle- şâtler& ıg:%ağ%ğîhâ%mbâuimşîıak ve askeri kudret ve kabiliyetini ken- di menbalarından temin edecektir. Ordunun kuruluşu. Türk askeri, orduda hizmet için köyünden kalkıp gelirken beraberin- de cesaret, secaat, sadakat, itaat, ka- naat ve ateşin bir yurd sevgisi gibi güzel askeri faziletleri getirir. Bu faziletler bu millette 'yeni şeyler de- ğildir, bunlar, tarihin nesilden nesi- le miras bıraktığı faziletler olup bu- gün ve bütün istikbal için dahi vatan hizmetinde manevi istinadgâh teşkil etmektedirler, Yurdun toprakları üzerinde ekse- riya tahripkâr olan iklim şartları içindeki ağır hayat mücadelesi ve medeniyetin yumuşatıcı teessürlerin- den uzak bulüunüş, burada yetişen gençliği bozulmamış, mütevazı ve fa- kat mukavim adamlar haline sokmuş ve bu sayede onları askeri hizmetin zorluklarına daha iptidada hazırlıklı ve pişkin yapmıştır. Askerlik hizmeti iptidat bir kül- tür seviyesiyle orduya gelen Anado- lulu çoban yahut çiftzçi için en İyi bir hayat mektebidir. O burada oku- yup yazma öğrenir, daha köyde iken silâh kullandığı için ordu silâhına da çabuk alışır. Ve belki bir geçit res- minde, bir manevrada türk milletinin cok yüksek #e muhterem babası ile, Atatürk'le gözgöze gelir. Aynı za- manda ordu, ona vatan ve milletin şe- refli tarihi hakkında bir görüş ka- zandırır ve nihayet tamamiyle yeni, sağlam bir adam olarak uzak köyüne döner. Orada kendisini gurur, Bse- vinç ve takdirle karşılayan ailesine askerlikte yaptığı hizmetlerden, gü- zel türk #atanından aldığı yeni inti- balardan ve zamanımızın terakkilerin den bahseder. O bunları her şeyden evel anasına anlatır; o ana ki yurd severliğin ilk tohumunu oğlunun kal- bine kendisi aşılamış ve belki istik- lâl savaşı sırasında kendisinin de ge- rek yetim kalmış tarlalara bakmak, gerekse, kamburlaşmış sırtında cep- heye erzak ve cephane taşımak sure- tiyle yaptığı hizmetleri oğluna anlat- mıştır. Mecburt askerlik usulü cari olan Türkiyede iyi bir küçük zabit yetiş. tirilmesi işine bilhassa ehemiyet ve- rilmekte ve bu küçük zahitler başlı- ca teknik ihtisas işleri için mekteb- lerde ve kurslarda yetiştirilmektedir. Türk zabiti Bütün devirlerin harb tarihi bize öğretiyor ki her ordunun muvaffa- kiyet veya felâketi zabitlerinin ma- haret ve kabiliyetiyle karakterlerin - deki salâbete bağlıdır. Zabitler kıt'a- nın mürebbisi, muallimi ve orduda askerlik ruh ve kudretinin mümessi- li, harbta rehber ve imtisal nümune- sidirler. Onları tamamlamak ve talim ve terbiyelerine mütemadiyen itina etmek, ordunun en mühim ve en ön- de gelen vazifesidir. Zabitlik kariye- rine hazırlık ve bu yoldaki talim ve terbiye işleriyle iştigale ne kadar er- ken başlansa o kadar iyidir. Bunun içindir ki Türkiye bu başlıca ihtiya- cını karşılamak üzere her türlü mü- esseseler kurmuştur. Genç zabit muh- telif sınıflarda esaslı bir surette ta- lim ve terbiye gördükten, malümat, müktesebat ve seciye evsafı bakımın- dan sıkr bir imtihana tâbi tutulduk- tan sonra orduya girer ve orada di- siplinli, meharetli ve sadakatli bir balde ifayı vazifede basit nefere im- tisal nümunesi olur. Sağlam, mahir ve muktedir bir ih- tiyat zabiti kadrosu yetiştirmek hu - susuna da ehemiyet verilmektedir. Gençliğin umumi ve askeri talim ve terbiye ile böylece sistematik bir tarzda yetiştirilmesi sayesinde her yıl üç bin kadar ihtiyat zabiti harb halinde vazife almak iiçn hazırlan- maktadır. Kıt'ada 3-4 yıllık muvaffakiyetli bir hizmet ifasından sonra, seciye salâbeti ve vücudça sıhat ve sağlam- lığr da sabit olmuşsa her muvazzaf zabit harb akademisine kabul imti- hanını isteyebilir. Bu yolda taleb ve tehalük fazladır. Ve bu hal türk za- bitinin ilerlemek yolundaki gayreti- ne delâlet eder. Geçen sene bu kabil namzedlerin adedi üç yüze baliğ ol- müuştur. Fakat imtihan neticesinde her yıl bunlardan yalnız 30-50 kişi seçilebilmektedir. Bu en yüksek as- keri talim ve terbiye müessesesinde üç yıl süren muvaffakiyetli bir tah- silden sonra kurmay zabitliğine ta- yin edilmek mümkündür. Harb akademisi ve Genel Kurmay, umumi ve askeri malümat, kudret ve kabiliyet bakımından yüksek bir se- viyede bulunmaktadır. Bunların ken- di sahalarında daha ileri yetiştiril- meleri de bizde olduğu gibi erkânı- harbiye seyahatleri, harb oyunları, büyük kıtaat manevraları ve kıtaat ile daimi temasla ve kıt'ada bizzat h le temin-ol ktadır. Busu- İki alman kurmay subayı Ankaraya geliyor (Başı 1 inci sayfada) may yüzbaşısı ve alman ataşemiliteri Albay Roche karşılamıştır. Bu iki yüksek subay askeri mekteblerimizi gezeceklerdir. BB. Fretter - Piko ve Hepper Pera- palas oteline misafir edilmişlerdir. Saat 10.30 da İstanbul valisini ziyaret eden alman kurmay subayları, saat 12 de Taksim âbidesine, saat 16 da da Trabyadaki alman mezarlığına birer çelenk koymuşlardır. Albay Fretter'in beyanatı “— Türk hükümetinin daveti üzeri- ne memleketinize geldik. 'Gördüğümüz iyi kabulden dolayı çok mütehassisiz. Türk ve alman orduları arasında u- mumi harbda başlayan bir silah arka- daşlığı vardır. Askeri talim ve terbi- ye bakımından iki ordu arasındaki sıkı bağlar muhafaza edilmektedir. Türk ordusunun terakki ve inkişafıy- le yakından alâkadar oluyoruz. Asker olduğumuz için politika ile katiyen meşgul değiliz. Ziyaretimiz sadece ya- pılan davete icabet mahiyetindedir.,, Heyet bu akşamki ekspresle Anka- raya hareket etmiştir. arttırılmakta olan hava küvvetlerinin operatif ve taktik bakımdan müşterek tesirlerini temine matuf gayretlerdir. Hava kuvvetleri bugün bile dikkate şayan bir dereceyi bulmuştur ve bir- kaç sene içinde muazzam bir mikda- ra baliğ olacaktır. Bütün türk milleti bu yeni kuvvete en büyük bir alâka ve yardım göstermektedir. Şimdiye kadar millet devlete birçok tayyare- ler hediye etmiştir. Bilhassa türk gençliği bu asil sporla iştigale teha- lük göstermişlerdir. Bu meyanda ka- dınlar ve kızlar dahi vardır. Harb tayyarecisi Sabiha Gökçen'in çok kıymetli ve devlet reisinin şahsi tak- dirlerine mazhar olan muvaffakıyet- leri bütün memlekette büyük bir gu- rur ve heyecan uyandırmış ve Sabi- ha Gökçen parlak bir imtisal nümu- nesi olmuştur. Hükümet tayyareclik hakkında milletin gösterdiği filf alâka ve mu- habbeti canlrı bir yardımla karşıla- maktadır. Bu kabilden olarak henüz yakında yeni bir kanun ile memleket muhtelif hava mıntakaları kumandan- Jığına ayrılmış ve bu suüretle hava retle nazari ve dünya ahvalinden bi- haber adamlar değil, münevver, ka- fası işler, yapıcı, yaratıcı elemanlar yetiştirilerek bunların ilerde yüksek kumanda mevkilerinde yalnız harb u- sulüne uygun olarak vazife ifa ede- bilmekle kalmayıp daha ziyade kıta- ların, efradın ve memleketin ihtiyaç- ları için anlayış ve duygu sahibi ol- maları da temin edilmektedir. Bu yüksek vasıfları bugünkü ordu ku- mandanları ve onların başında devlet reisi fazlasiyle haiz bulunuyorlar. Bu kumandanlar türk erkânı harbi- yesinin gurur ve medarı iftiharıdır- lar. Çünkü bunlar aynı yüksek aske- ri talim ve terbiye safahatından geç- mişler ve üstelik Çanakkalede ve is- tiklâl mücadelesinde vatanın kurtu- luşunu gerçekleştirmişlerdir. Devlet ricali olarak yahut yüksek kumanda mevkilerinde on beş yıldanberi de- vam eden sulh mesaisi de Türkiye cumhuriyetinin hayret ve takdirlere şayan olan yeni yapısının temellerini kurmuşlardır. Genel Kurmayın, bilhassa taktik ve operatif sevk ve idare, talim ve terbiye seferberlik, tedrisat, münaka- le ve muvasala, muhabere, yabancı ordular teşkilâtının ve bunların en yeni harb metodlarının tetkiki, harb tarihinden alınan tecrübe ve dersler- den istifade olunması, memleketin askeri coğrafya bakımından haiz ol- duğu şerait ve hususiyetlerinin kıy- metlendirilmesi gibi işler bilhassa de- ğere şayandır. Uzun yıllarda ve güç- lükler içinde ordunun yeni baştan kurulması işinde Genel Kurmayın, Mareşal Fevzinin şahsında bir şef bulmuş olması iyi bir tâlidir. Çok zengin ve kıymetli harb tecrübeleri- ne sahib olan müşarileyh hâkim ve kudretli idaresiyle büyük gayeyi elde etmekle beraber değerli ve güzide me- sai arkadaşlarının ve bilhassa Genel Kurmay ikinci Reisi General A- sım Gündüz'ün yardımı hükümet ve milletin ve bilhassa ordunun tam iti- madı ile bugün hâlâ durmak dinlen- mek bilmiyen yüksek mesuliyetli fa- aliyetleriyle vatanına hizmet. etmek- tedir. Ankaradaki Millti Müdafaa Vekâ- letinin yeni, muazzam ve heybetli ol- makla beraber güzel olan binası bir milli müdafaa âbidesi gibi yüksel- mektedir. Milletin havacılığa alâkası Harb usulüne tamamiyle uygun bir tarzda tertip ve tatbik edilen ma- nevralar ve yüksek kumandanların kurmay seyahatleri ve talim seferleri ordunun bu muhtelif sunuf ve aksa- mının ve bilhassa birkaç yıldanberi Kküv İkmalinde sistemmli ve plânlı hareketi temin etmiştir. Türk deniz kuvvetleri Türk deniz kuvvetleri harbtan sonra hemen hiç yoktan yeni olarak yaratılmış olup bugün henüz adedçe azdır. Bununla beraber fevkalâde bir gayret ve fedakârlıkla modern cüzü- tamlar tedarik edilmiş ve bu suretle küçük donanma ile memleket müda- faası için dalla şimdiden şiddetli ve müessir bir silâh elde etmeye muvaf- fakiyet hasıl olmuştur. Modern muh- ribler, denizaltr gemileri, denizaltı a- na gemileri, torpidolar ve seri gemi- ler, mayın araştırma gemileri mo- dernleştirilmiş kruvazörler etrafında toplanmaktadır. Bunlardan umumi harbta şanlı şerefli birçok hizmetler ifa etmiş olan Yavuz zırhlısı ile Ha- midiye krüvazörü kayda — şayandır. Donanmanın küvvetlendirilmesi ve ikmali süratle ilerlemekte ve İzmit körfezinde yeni bir harb limanı olan Gölcük'te ve İstanbul tershanelerin- de bu yolda faaliyetler sarfolunmak- tadır. Türkiye denizlerde fetih ve istilâ emelleri gütmüyor. Türkiyenin har- ba müheyya ve kudretli filosu kara ve hava kuvvetleriyle birlikte bilhas- sa Boğazlar üzerinde Türkiyenin hâ- kimiyetini tekrar ele aldığı günden sonra düşmanların türk sahillerine karşı ika edecekleri her türlü tehdid ve tecavüz teşebbüslerini akim bırak- maya muktedirdir. Yukardaki malü- mat ve mülâhazat bize bir milletin varlığı nasıl kendisinin müdafaa kud- ret ve kabiliyetine istinad ettirdiğini gösteriyor. Çok iyi talim ve terbiye görmüş modern harb vesaitiyle teç- hiç edilmiş bir ordu, yükselmek ve kuvvetlenmek yolunda olan hava ve deniz silâhları ve milli bir ruh için- de yetişip sporla çelikleşen bir genç- lik memleketin istikbalinin garanti- leridir. İşte Türkiye böyle kuvvetli, salâ- betli ve iyi idare edilmekte olan bir devlet sıfatiyle önümüzde bulunu- yor ve kendisinin başlıca kuyvvetini kendisinde arıyor. Bunun için de ci- handa hürmet görüyor, o sadık bir dost ve korkulan bir düşmandır ve üdaf, ini bilir ve buna muktedirdir. Genç Türkiye cumhuriyeti bun- dan sonra da müdafaa kudret ve ka- biliyetini haiz ve gayelerini müdrik olarak mesud bir istikbalin yolunu bulacaktır. General NİCOLAY Makdonald (Başı 1 inci sayfada) ter mebusluğuna seçilmiştir. Makdo nald, 12 sene mütemadiyen bu me- busluk sandalyasını işgal eylemiştir. 1912 de müstakil işçi partisini terke- derek doğrudan doğruya işçi partisi- ne girmiş ve parti reisliğine getiril- miştir. 1914 de reislikten istifa etmiş, ve bunun neticesi olarak 1918 seçi- minde muvaffak olamamıştır. 1922 de Aberavon mebusluğuna seçilmiş ve işçi partisinin parlamento grupu rei- si olmuştur. İlk başbakanlığı 1923 de muhalefetin hükümeti de- virmesi Üzerine, ingiliz tarihinde ilk defa olarak sosyalist bir hükümet ik- tidar mevkiine gelmiş ve Makdonald Başbakanlığı kabul etmiştir. Fakat Makdonald, liberallere istinad mec- buriyetinde kalmış ve işçiler 1924 se- çiminde mağlüb olmuşlardır. 1929 da beş sene muhalefetten sonra, Makdo- nald, yeniden hükümet reisliğine gelmiş ve sol cenahın doğrudan doğ- ruya sosyalist usuller tatbiki arzusu- na rağmen partinin birliğini muhafa- zaya çok çalışâarak “Terakki perver” bir politika güdmeğe başlamıştır. 1931 buhranı Yeniden liberallerle işbirliği yap- mak mecburiyetinde kalmış ve tatbik olunan uzlaşma politikası, 1931 buh- ranını ancak tacil eylemiştir. Esası- nı mali sıkımmtılar ve işsiz çokluğu teşkil eden bu buhran sonunda, eko- nomik işleri tedvire memur hükümet komitesi, tek çare olarak gündelikle- rin azaltılmasını teklif eylemiştir. Makdonald, prensip bakımından bu ciheti müdafaa etmiş, fakat liberal bakanların istifasr üzerine hükümet düşmüştür. Milli hükümetin kuruluşu Kıral, o zaman, Makdonald'ı “mil- lt hükümet,, teşkiline memur eyle- miş ve başbakan o zaman, halk üzeri- ne büyük bir yük halinde çöken meş- hur feykalâde büdcesini takdim et- miştir. Bu arada, işçi partisi de ikiye ayrılmış, ve Makdonald, birkaç dos- tu We, sağa müteveccin müstakil bir işçi partisinin reisliğini deruhde ey- lemiştir. Bu senenin 20 eylülünde, İngiltere altın esasını brrakmış ve 5 sönteşrinde Makdonald, politikasını Sabık İngiltere giderken vapurda öldü. y başbakanı Amerikaya Sovyel bayramı/ dolayısile — Atatürk'le B. —— Kalenin arasında telgraflar (Başrı 1 inci sayfada) bildirmekle bahtiyarım. K.ATATÜRK Ü İlk teşrin büyük sosyalist ihtilâlle — nin 20 inci yıldönümü münasebetile — vaki lütüfkâr tebriklerinizden müte- hassis olarak samimi şükranlarımın — ve şahsi saadetiniz ile dost tünk milles tinin refahı hakkındaki en iyi dileke lerimin kabulünü rica ederim. M. KALENİN B. Celâl Bayar'la B. Molotof — arasında İlkteşrin ihtilâlinin 20 inci yıldös — nümü münasebetiyle Başvekil Celâl — Bayar ile icra komiserleri heyeti reisi Molotof arasında da aşağıdaki telgraf- f lar teati olunmuştur; İlkteşrin ihtilâlinin yıldönümü müs — nasebetiyle cumhuriyet hükümetinin — hararetli tebriklerini bilhassa arzete — mek isterim. Dost Sovyetler birliği — milletlerinin saadet ve refahları hake — kındaki en iyi dileklerimin kabulünü — rica ederim. | CELAL BAYAR | İlk teşrin büyük ihtilâlinin 20 inci yıldönümü münasebetiyle vaki tebe — riklerden ve izhar olunan iyi temene nilerden dolayı size ve dost Türkiye cumhuriyet hükümetine samimiyetle teşekkür ederim. | V. MOLOTOR Dr. Aras'la B. Stomiakof arasında Aynı münasebetle Hariciye vekili —| Dr. Aras ile Hariciye komiser muavi« — ni Stomiakof arasında aşağıdakl veier graflar teati olunmuştur: e$i İhtilâlin 20 inci yıldönümü münases — betiyle en hararetli tebriklerimi ve — dost Sovyetler birliği milletlerinin tasvib ettirmesi üzerine İ seçim yapılmasına karar vermiştir. Memle- ket, bu politikayr tasvib eylemiş ve avam kamarasında İngilterede o za- mana kadar görülmemiş derecede bü- yük bir muhafazakâr ekseriyeti gö rülmüştür. Politikadan çekiliş 1935 haziranında, Başbakan Mak- donal, kırala istifasını vermiş ve Bal- dvin'in kurduğu yeni kabinede husu- sf konsey lordluğu mevkiini kabul ederek 1937 mayısına kadar bu hükü- mette kalmıştır. Baldvin'in istifası üzerine, siyasi hayattan tamamiyle çekilmiştir. Kıral, kendisine lordluk ve asalet rütbesini tevcih eylemek is- tefnîş ise de Makdonald kabul etme- Miştir, ölümü Bu cuma günü Makdonald, kendi- sinin söylediği veçhile, ömründe ilk defa olarak istirahat mezuniyeti ala- rak “Reina del Pasifiko” vapuru ile Cînubî Amerikaya hareket etmişti. Bir sene önce tutulduğu hastalık, va- Pürda nüksetmiş ve ölümüne sebeb olmuştur. Eski başbakanın — cenazesi, va- Pürda tahnit edilerek ve 15 teşrinisa- nide vapur Bermudes adalarına gel- t_iiği zaman, İngiltereye iade edilmek B. Menemencioğlu Suriyede (Başı 1 inci sayfada) de, kendisiyle görüşmek istiyen mat- buat mümessillerine Fransa ile ziya- ret edeceği Lübnan ve Suriye hak- kında gayet dostane beyanatta bulun- muştur, Heyet bu sabah Trablusşam'a var- Mış ve orada da askeri merasimle is- tikbal edilmiştir. Delege evinde isti- rahattan sonra heyet Berut'a hareket etmiştir. Ticaret ajanları işinde İngil- tere Salamanka ile anlaştı Londra, 10 (A.A.) — İngiltere hü- kümeti ile Salamanka makamatı ara- sında konsoloslar teatisi için yapıl- makta olan müzakerelerin neticelendi- ği ve elde edilen anlaşmanın bir kaç güne kadar neşrounacağı haber veril- mektedir. : deti hakkındaki imt dileklerimi arzetmekle derin bir memnuniyet duye maktayım, Dr. ARAS İlkteşnin büyük sosyalist ihtilâlfe nin yıldönümü münasebetile göndere diğiniz lütüfkâr tebrik telgrafından fevkalâde mütehassis olarak en sami» mi teşekkürlerimin kabulünü tica e- derim.,, STpMIAKOP (A.A.) İtalyamî bizden alacağı mallar İtalya Büyük Elçiliğinin yaptığı bir müracaat, İstanbulda Bennahias firmasının inhisarlar idaresi için sa- tın aldığı 197.352 dolar kıymetindeki italyan sigara kâğıdı ile gene İstan- — bulda sahibi Ahmedzade M. Kâzımı ticarethanesinin İtalyadan satın aldı- gı bir Diesel motörünün kliring yo- liyle Türkiyeye ithaline müsaade e- dildiği takdirde İtelya hükümetinin Türkiyeye 300.000 liretlik küru üzüm, 700,000 “iretlik yağlı tohumlar ve 3,000,000 JTiretlik pamuk — münzam kontenjanı vermeye amade olduğunu bildirilmiştir. İktrsadt menfaatleri- — mize uygun görülen bu talebin yerir — ne getirilmesi düşünülerek 22094 nu- maralr kactunla İcra Vekilleri Heye- tine verilen salâhiyete dayanılarak — İtalya menşeii olan ve yukarda adi — geçen maddelerin gene yukarda ya* zılr munzam kontenjanların verilmesi mukabili olarak ithali kararlaşmış ve bu iş türk - italyan anlaşmasının ta- dili mahiyetinde olduğundan Kamu- taya şu kanun sevkedilmiştir: “ Madde — İtalya hükümetinin Türkiyeye 300,000 Jiretlik kuru ü“ züm, 700,000 liretlik yağlı tohum ve 3 milyon liretlik pamuk munzam kon- tenjanını vermesi üzerine İstaribulda Bennahias firmasının inhisarlar ida- resi için mübayaa ettiği 197.352 do — larlık İtalya menşeli sigara kâğıdiI — ile gene İstanbulda Hacr Ahmedzadt Mehmed Kâzım ticarethanesine Cian Giacomo Yogno firması tarafından satılan bir Diesel motörünün ithali için İcra Vekilleri Heyeti tarafından alman 28.9.937 tarih ve 2-7443 numâ- "| JTalı karar tasdik edilmiştir.,,