25 Eylül 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

25 Eylül 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 8 Tarih kurultayının beşinci günü ortaya çıkan hakikatler (Baştarafı 1 inci sahifede) Anadolu iklimine uygun, şuuri tiple- İ Te göre tasarlanmış olup her bölge- nin yetiştidiği malzemeyi mantıki kaideler dahilinde kullanmıştır. Yol- lar üzerinde sıralanan Kervansaray- lar muhteşem kompozisyonlara teka- bül etmekte ve örta çağ Şark medeni mebanisinin en mânldarları arasında | bulunmaktadır. Nihayet, türbeler, ehram biçimin- deki sakıflarile, gerek payitahta ve gerek eyalet merkezlerine bir husu- siyet vermek İçin başlı başına kâfidir. l Sanatkâr, onu taştan oymuş, yahut | hendesi şekiller vererek tuğla kullan- mış, veya duvarları renk renk, parlak nakışlarla- süslemiş olsun, her yer. de, tezyinatın şekli orijinalliğini ispat etmektedir. Hassatan nakışlarda, in- san bir takım cüretkâr ve kudretli ifade vasıtaları Karşısında kalır ki, bu kreasyonların babasi Türkler ol- duğunu inkâr mümkün değildir. Anadolunun göbeğinde, hanedan- Tarın inhitat ve sukutundan sonra da Yaşıyacak “bir ar merkezi yâratan Türklerdir. Selçuk Abideleri, yurdun sosyal du- rumu hakkında da bize malümat ver- mektedirler, Şevket Aziz Kansu'nun tezi Profesör Şevket Aziz Kansu, «Sel çuk Türkleri hakkında antropolojik bir tedkik yapmıştır. Şöyle anlatıyor *Milâdi XI ve XII inci asırlarda (1040- 1150) büyük Selçuk İmparatorluğu- Mü kuran Türkler garp Türklerinin Oğuz veya Guz Türkleri şubesinden dirler. Biz garp Türklerinin Uygur ve Karluk Türkleri adını taşıyan züm- Telerinden ziyade Oğuz Türklerinin hüviyeti ve tablatı üzerinde duruyo- Tuz. Çünkü Asyanın çok geniş bir sahasında Selçuk o İmparatorluğunu kuran İslâm ve Türk âliminin - hat- tâ bütün cihan tarihinin - mukadde- | Tatı Üzerinde kuvvetle tesir icra eden Ve Anadoluyu nihai surette Türkleş- Gren Türkler hemen umumiyetle Oğuz Türklerindendir.» Şevket Aziz, Asyada, biri Pasif, diğeri Aktif iki türlü halk olduğunu, Aktif olan Selçukilerin, Sümerlerden, Etilerden sonra Anadoluya geldikleri vakit orada gene kendi ırklarını bul- duklarını söylüyor: «Selçukların meselâ Azerbaycan ve Anadoluyu istilâları Gazmevilerin Hint istilâsı gibi askeri ve muvakkat bir mahiyette olmayıp, o havalinin wki simasını büsbütün değiştiren bir ha- dise değildir. Yani Selçuk Türkleri Anadoluya geldikleri vakit tâ neoli- tik - Bre histuvar ve Protohistuvar- danberi Anadoluda büyük bir ekse- riyetle yaşamakta olan kendi ırktaş- | larını buluyorlardı.» Şevket Aziz, eski - mezarlardan çi; karttığı on Selçuki iskeleti üzerinde yaptığı tedkiklerden şu neticeyi elde ettiğini söylüyor: A) Selçuklar yuvarlak kafalı, ince uzun bürünlu, kafa dâmı yüksek, yüzleri orta boyda ve orta boylu sanlardır. Bu insanlar bu Fisik ka- rakterile beyaz ırkın «Alplır dediği- miz zümresine girmektedirler. Or- ta Asyadan kaynak alan Alphlar bi- | Ze göre Proto . Türklerdir. B) Tarihi zamanlarda Anadoluya gelmiş olan Oğuz - Selçuk Türkleri kendilerinden evvel ve Preistorik çağ: | larda Orta Asyadan garba doğru göç etmiş olan Proto - Türklerin göç yol- larını takib etmişlerdir. €) Oğuz - Selçuk Türkleri Anado- Tuyu istilâ etmekle ihya edildiği gibi Anadolunun ırki simasını tamamen değiştirmiş değildirler. Çünkü Selçuk Türkleri Anadoluya geldikleri vakit bu toprakların şarki Anadoludan tâ Ege kıyılarına kadar büyük ekseriye- ti Alplı yani Proto - Türk olan beşer unsurları tarafından Protohistuvar. danberi meskün olduğu bir taraftan Antropolojik, diğer tarafdan Arkeo- lojik vesikaların tetkiki ile anlaşıl. maktadır. Profesör Vallois ve Profesör Moravezik'in tebliğleri Profesör Vallois «Orta Asya ırkları tarihi» ni, tedkik ederken bazı hey- kel tiplerini nümune göstermiş, fa- kat bayan Âfet, heykellerden ziyade fazla ehemmiyet vermek lâzım gel diğini söylemişlerdir. Profesör Moravezik de, «Türk tari- hi bakımından Bizans kaynaklarının ehemmiyeti ni anlatmıştır: «Türk tarihinin bazı devirleri için kıymteli kaynaklar vazifesini görebilecek olan Bizans kaynakları hakkında faydalı ve kiymetli izahat veren Profesör, Türk kavimlerile Bi- sans xmünasebelinin - harp veya sulh halinde - bin yılı mütecaviz bir zaman devam ettiğint söyledikten sonra, Türk | hâkimdi. Barbaros Hayreddin Akde- kavimlerinin eski tarihlerine ald ya- | lı vesikaların harap olarak ortadan kaybolmasına, ve Bizans kaynakla- rında ise mütemadiyen Türkleden bahsedilmesine göre, bu kaynakların Türk tarihi ve llsaniyatı için kıymet- Mi bir tedkik vasıtası teşkil edebilece- ğini söylemiştir. Tebliğinde muhtelif devirler için hangi Bizans müellifle- rinin eserlerinden istifade olunabile- ceğini tesbit ve bir misal olarak bi- rinei Osmanlı hükümdarı Osmanın ismini tedkik ederek, Bizans mem- balarında bu ismin hangi geçtiğini kayıt ve netice olarak da bu ismin bidayetinde Ataman veya Ota- man olması icab ettiğini İleri sürmüş- tür, Profesör İ. Hakkı Uzunköp' ünün tezi On dördüncü ve on beşinci asırlar- da Anadolu beyliklerinde toprak ve halk idaresini tedkik eden profesör Uzunköprülü, Osmanlılardaki mülk kiyet tarzının kendilerinden evvelki Türklerden alınmış olduğunu şu su- retle meydana çıkarıyor: On dördüncü ve on beşinci asırda Anadoluda toprak devlete aittir; köy- lü de bu toprağa muvakkat tapu ile sahiptir; toprağı işleyip özürsüz ola- Tak boş bırakmadığı müddetçe top- rak kendi mülkü gibidir. Öldüğü za- man erkek evlâdına intikal eder özrü olmadan toprağı işlemezse toprak elinden alınıp başkasına verilir. Toprağa böylece sahip olan köylü toprağın hasılatından devlet hazine- sine vereceği Üşür ve resmi oraya ver- miyerek o vergi devletçe kime tahsis ve terkedilmiş ise ona verir; yani köy- lünün işlediği toprak tımarlı sipahi- ye aid ise ona, vakıf ise vakfa mülk ise üşür ve resmini mülk sahibine verirdi. Bazan bü hasılat ve resim hem sipahiye ve hem de vakfa ait olarak iki kısma bölünerek ikisine birden verilirdi. Bu kayıtlara göre halk ıkta râyası, vakıf râyası, mali- kâne râyası ve yahud bunlardan her ikisinin râyası olarak dört sınıftır. (Eski kayıtlara göre rüyadan mak- sat müslim ve gayri müslim halk ta- bakası demek olup bu tabir Osman- llarda on sekizinci asırdan itibaren gayri müslimlere âlem olmuştur, Bu- rada maksadımız halk demektir.) Toprağı, işlediği müddetçe hiç bir suretle dirlik sahibi kendisine doku- namazdı; aralarında ihtilâf çıkarsa bu ancak mahkemece halledilirdi, "Toprağı işliyen köylü Avrupada ol- duğu gibi derebeyinin kölesi vaziye- tinde değildi: Toprak devletin oldu- undan her ikisi de devlete karşı hiz- metle mükellefti; dirlik sahibi hiz- met görmezse azledilir ve köylü özür- süz olarak çalışmazsa toprağı elinden alınırdı. Beyliklerdeki toprağı idare şeklile köylünün hukuki vaziyeti muasın olan Avrupa halkına nisbetle çok adi- Jânedir, Profesör Alföldinin tezi Bir çok eski göçebe krallıklarda iki- lik görülür. Aynı ikiliğin bazı akva- mın dininde, felsefesinde de raslanır. Bunun menşeini, profesör Alföldi şöy- le izah ediyor: Orta Asya istilâ kuv- vetleri, hareketlerini ekseriya büyük nehirlerin etrafında yaparlardı. İki taraftan ilerledikleri için, bu istilâda iki sahil için iki relse ve kumanda heyetine muhtaçtılar, Bundan ikilik Adeti doğmuştur. Sebeb ortadan kalk- tıktan sonra da bu itiyad, cemiyet- lerin ananelerinde müessir olmakta devam etmiştir, Eski Maarif Vekili bay Hikmet Bayur'un tezi 1566 senesinde Süleyman kanuni bütün ihtişamile Osmanlı İmpara- antropoloji tedkiki esaslarına daha | torluğu hududları içinde ve dışında AKŞAM nizi elinde tutuyordu. Fakat Türkle- rin dünyaya hâkim oluşları bundan ibaret değildi. Ayni sene zarfında Hind tahtına, Ekber Gufkan ismin- de 13 yaşında bir hükümdar geçti Bay Hikmet Bayur, onu şöyle anlatı. | yor: «Ekber, cidden pek büyük bir deha eseri göstererek, tabiiyetindeki zıd itikaddaki Hindlileri idare etmiştir. Hindin yarısına hâkim olmuştur. Taassubu, tegallübü ortadan kaldır- mış, sınıfı reformlar yapmış, iddia edilebilir ki, bilâhare Avrupada baş- uyan içtimai ıslahat hususunda garb mütefekkirlerine ilhamlar vermiştir. Zira, o sıralarda böyle bir hareket Avrupada mevcud değildi. Avrupalı- lar ise, o zamanki Hindle çok sıkı te- masatydılar, Kont Zichy'nin ve Prof. Raşoni'nin tezleri Kont Zichy, «Macar ırkının men- şeinin gayet güzel bir şekilde anlat- mış, profesör Raşoni de «Orta çağda Erdelde Türklük izlerin mevzulu te- zinde, Karpat dağlarının cenubu şar- ki köşesinde bulunan Erdelin, muha- ceret zamanında Hun ve Avar Türk- lerine yurtluk ettikten sonra Bulgar Türkler ve müteakiben Macarlar ta- rafından işgal olunduğunu söylemiş- | tir. Profesör Macarlapın Türk bir par- | çası olan Sekellerin ğu ayalet tarihin- | de en ehemmiyetli rolü oynadıkları- | nı, Peçeneklerle Kumanların da izle Ti görüldüğünü söyledikten sonra el- | de ettiği yeni neticeyi söylemiştir: | Erdel geçitlerinin methalinde mü- | him sevkulceyş noktalarında eski Türk isimleri görülür; Meselâ, Çik, Altuz, Nemere, Tatran, Boroşug (Braşş0), Tortulu, Sebin vesaire. Bunlar sis- | temli bir yerleşmenin hakikatidir. Profesör tezinin sonunda bu muınta- ka tarihinin daha derin tedkikat ile zenginleşmesi için Türk, Macar, ve Rumen âlimleri darsında çalışma ya- pılmasını teklif eylemiştir. Bugün kurultayın son günü | Bugün kurultayın altıncı ve sonun- | cu günüdür. Sabahleyin A ve B grup- Yarı otplanacak, saat on dörttede umumi toplantı olacak, bayan Âfet «Türk - Osmanlı tarihinin karakte- ristik noktalarına bir bakış», pro- fesör Hartmann da «Yeni 'Türkiye» isimli bir nutuk söyliyecektir. Kurultay başkanı kapama nut kunu söylediketn sonra ikinci tarih kurultayı nihayete erecektir. Misafir profesörler yarın Ankaraya gidiyorlar | İkinci tarih kongresine iştirak | eden ecnebi profesörlerin mühim | bir kısmı 26 eyldl pazar günü saat 15,15 de Haydarpaşadan Ankaraya | hareket edecekler ve Alacahöyük - Pazarlı - Boğazköy hafriyat sahasını | gezeceklerdir. İ Misafirler 27 eylül gününü Anka- rada geçirerek şehrin görülmeğe de- | ğer yerlerini gezecekler ve ertesi sâ- | bah Ankaradan Yerköye kadar tren- le ve oradan otomobillerle hafriyat sahasına gideceklerdir. | Misafirler birinci teşrinin ikinci gü- nü şehrimize dönmüş bulunacaklar- | dır. İkinci bir grup da pazar günü va- purla Çanakkaleye oradan otomobil- lerle Trovaya gidip akşama vapura döneceklerdir. Davetliler salı günü istanbulda bulunacaklardır. Bulgaristanda hususi Türk mekteplerinin vaziyeti Solya 24 (A.A.) — Bulgar ajansı bildiriyor: İktisadi buhran netice sinde hususi Türk mekteplerinden bir çoğu mali müşkülâta maruz kalmış- lardır, Bunların bir kısmı öğretmen- lerin aylıklarını muntazaman veremi- yecek ve diğer masrafları da karşıla- yamıyacak bir vaziyete düşmüşlerdir. Kültür bakanlığı bunlara bir kolay- lık olmak üzere ve esas masrafın da öğretmenlerin aylığı olduğunu naza- n itibare alarak bu mekteplere şim- dilik bir yardım olmak üzere hazine- den maaş alan Bulgar. öğertmenler tayinine karar vermiştir. Mafia Vekilinin beyanatı >< “Baş tarafı 1 inei sahifede) Telefon teşkilâtı Vekil, Telefon teşkilâtı hakkın- da şunları söylemiştir: — Tesisatı genişletmek Üzere, yere ihtiyaç vardır. Bunun için, Tahtaka- | lenin arka taraflarında bazı yerleri istimlâk ediyoruz. Asfalt ve demiryolları Ali Çetinkaya, önümüzdeki Pazar- tesi günü İstanbul - Lüleburgaz as- falt yolunu açacağını söylemiştir. Başvekil ve Başvekâlet vekili Ankara- Ga meşgul bulunduklarından açılma töreni Nafia vekilinin riyaseti al- tında yapılacaktır. — Bitmek üzere olan demiryolları hangileridir? - Sualine karşı, muh- terem Vekil şu cevabı vermiştir. — Ankaradan Zonguldağa kadar olan yolun bitmiş kısmını Cumhu- riyet bayramında açacağız. Sivas - Erzurum hattı üzerinde Çetinkaya- dan Divriki'ye kadar olan kısmı Cum- buriyet bayramı akabinde açacağız. Borsa komiseri dünden itibaren tahkikata başladı (Baş tarafı 1 inci sahifede) 8ı yoktur. Hattâ malümat kabilin- den bir fiat öğrenmek icab ettiği za- manlar, borsa, altının temevvücatını piyasadan öğrenmektedir. Kambiyo borsasında ecnebi döviz- ler üzerinde bir takım tereffüler gö- rüldüğü doğru değildir, Üç günden- beri ecnebi dövizler birkaç santim- den başka bir flat tereffüü gösterme- mişlerdir. Birkaç santim tereftü her gün görülen borsa temevvüçlerinden başka bir şey değildir. Dünkü fiatler Kambiyo borsasında gerek döviz- ler, gerek tahviller üzerinde dün de İ zaühim değişiklikler olmamıştır. Fran- sız frangı bir Türk lirası mukabili 23,3 franktan kaydedilmiştir. Lon- dra borsasında Fransız parasının kıymeti bir İngiliz lirası sabahleyin 144,64 ve akşam üzeri 144,65 idi, Türk borcu tahvilleri de 14,00 lira- dan açılmış, 13,85 liradan kapan mıştır. Ekspres Ankaraya teahhürle Vardı Ankara 23 (Akşam) — İstanbul - Ankara, ekspresi bu sabah şehrimi- ze galirken Sabanca İle Arifiye ara- sında bir kadına çarpmıştır. Bu yüz- den ekspres şehrimize 40 dakika re- terla gelmiştir. . Polis alınıyor Ankara 24 (Telefon) — Emniyet umum müdürlüğüne vuku bulan mü- racnatlârla —.müâmelât memurları kadrosü dolmuştur. Şimdi yalnız şe- | raiti haiz olanlar arasından polis a- luınmaktadır. Maliye vekâletinde münhal memuriyetler Ankara 24 (Telefon) — Maliye Ve- kâleti, Vekâlet dairelerinde açık me- murluklar için 30 eylülde imtihan 8ç- mağı kararlaştırmıştır . Bayram arkadaşına iftira etmiş Beykozda oturan Bayram isminde biri polise müracaat ederek Nuri is- minde bir arkadaşının on beş lirasi- nı aşırdığını iddia etmiş, bunun üze rine polis lâzım gelen tahkikata gi- rişmiştir. Bu tahkikat sırasında, Bayramın yalan söylediği ve Nuriye iftira ettiği tamamile tespit edildiği için hakkın- da müfterilik suçile evrak tanzim edilmiş, Üsküdar adliyesine veril- miştir, Japonya murahhas göndermiyor Tokyo 24 (A.A) — Hükümet, Ce- nevtede toplanacak olan istişari 23 ler komitesine heyet göndermemeğe ka» rar vermiştir. mukabili | Italyanın Hyon itilâfına iştiraki Londranın diplomasi mal bu hadiseleri, ileriye doğru atılmış bir Adım telâkki etmekte ve bundan do- layı söylenilmesi lâzım” geleceğini, çünkü gerginliğin zevaline medar olan bir âmil olduğunu sö B. Delbos'nun görüşmelerine mü- zaheret edeceğini beyan ediyorlar Ayni mahafli, Paris tarafından faydalı addedildiği takdirde Londras nın üç taraflı müzakereye girişmeğe ve Romadaki nüfuzundan bilistifade moktalnazarlar teatisine yardım ef- meğe âmade olduğunu söylüyorlar. Esasen gösterilen memnuniyet, biraz ihtiyat ve temkin ile karışıktır. İngiltere B. Delbosun teklifine iştirak ediyor Londra 24 (A.A) — Hariciye Neza- retinin bildirdiğine göre, İngilterenin Roma. maslahatgüzarının kont Ciano- ya Cenevrede B. Delbos ile B, Bovas- copa arasında yapılan görüşmelerden İngilterenin tamamile haberdar tu- tulmuş bulunduğunu ve İngiltere hü- kümetinin B. Delbosun teklifine tam suretle iştirak eylemekte olduğunu bildirmesi için Romaya talimat gön- derilmiştir. Paris ve Roma memnun Roma 24 (A.A) — Fransa ve İn- gilterenin maslahatgüzarları, birlikte yaptıkları bir ziyaret esnasında, İtal- yan hükümetine, Cenevrede B, Bo- vscopa arasında yapılan görüşmele- rin gerek Londrada ve gerek Pariste memnuniyetle karşılanmış olduğunu ve Cenevre iptidai görüşmelerine mev- Zu teşkil eden İspanyol hadisesi me- selesile alâkadar olarak diplomatik yolla yapılacak üç taraflı görüşme- lere iştirake İngilterenin hazır bu- Tanduğunu bildirmişlerdir. Paris gazetelerinin Fransız - İtalyan müzakereleri hak- kında düşünceleri Paris 24 — Gazeteler, mülalealarını Fransız - İtalyan (müzakerelerinin inkişafına tahsis etmişlerdir. Petit Parislen, diyor ki: İngiltere ile Fransann İspanyol iktilâfinın beynelmilel safhasını tasfiye ve Av- rTupa müvazenesini temin etmek için ne istemekte olduklarını bilen B. Mus solini ile B. Hitler, müşterek bir hat- tı hareket İttihaz etmek üzere görü- ceklerdir. Roma ile Berlin. arasındaki mu- karenet ve Paris - Londra mihveri bu heyecan uyandırıcı mülâkattan do- Zacak mıdır? Şimdiki halde bu bap- taki teşhisler müsaid vadidedir. Echo de Paris diyor ki: Son yirmi dört saatte alınan ha- berlerden anlaşıldığına göre B. Mus“ solini, İspanya işlerine müdahale meselesindeki vaziyeti değiştirmek ister görünmemektedir. En fazla B. Ciano, İberik yarım adasına artık asker gönderilmiyeği ümidini vermiştir. Bunu ise Fransa kâfi bulmamaktadır. Ocuvre gazetesi şu mütaleayı yü- rütüyor: İtalyanlar tarafından verilmiş olan yarı resmi nota, gönnüllülerin geri alınmalarının mümkün olmadığını göstermektedir. Fransız maslahatgrü- zarının Tunus hadiseleri hakkında Romada protestoda bulunduğu za- man gördüğü kabul, cesaret verecek mahiyette değildir. Epogue diyorki: : Fransanın tamamen mutmain ol. ması için, İtalyanın İspanyadaki ye- ni sevkülceyşi mevzileri kati suretta terketmesi icab eder. Memleketimiz, şimali Afrika ile münakalâtının in kıtaa uğramasını kabul edemez, Tramvay amelesinin bir * şikâyeti j Tramvay amelesine ötedenberi iü ayyen nisbetler dahilinde avans pa ra verilmeket idi, Bilâhare şirket bu usulü kaldırmış ve bunun yerine 6 taki sitte kesilmek üzere ameleye kömür vermeğe başlamıştı. Son zamanlarda şirket bu kolaylığı dâ gösteremiyece. ğini ameleye bildirdiğinden amele be- lediyeye müracaat ederek şikâyette bus Junmuştur. Bu şikâyet üzerine bele- diye tedkikata başlamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: