mz; i i İ l | Bahife B Mustafa ve Mersinli Amed Balkan şampiyonu oldular İkinci gün yapılan yedi güreşten beşinde yer aldık, birini sayı hesabile kazandık ve diğer dördünde tuşla galibiz Yunan ekibi idarecileri Vekusisle bir arada İrmir (Telefonla) — Dün başlıyan beşinci Balkan güreş şampiyonasına bugün de devam edildi, Müsabakalar 17,30 da başladı ve 20 ye kadar devam etti. Alsancak stadı daha erkenden dolmuştu. Dün güreşen ve galib gelen Mersinli Ahmedie Mustafa bugün ikinci ve son güreşlerini de yaptılar ve tuşlu gale- beler elde ederek kendi sikletlerinde şampiyon oldular. İkinci gün yapılan yedi tafsilâtı güreşin Kenan - Mongolyat 56 kiloda Kenan Yugoslav Mongol- yatla güreşti. Daha ilk dakikalarda sert hücumlar yapan Kenan bir gün evvelki mağlübiyetini telâfi etmek için bütün gayretile çalışmağa başladı. Yugoslav Kenanın ezici güreşine "a- yanamıyacağını hissederek favüller yapmağa ve bu arada çelme takmağa teşebbüs ettiyse de orta hakemliğini yapan Yunan Vekusis Yugoslava ih- tariar vererek bunların önüne geçli. Güreş gittikçe kızışıyor ve çok çetin bir mücadele halini alıyordu. Bir ara- hk her iki güreşçi de rinketn asağı yuvarlandılar, dirsekleri yaralandı. İlk on dakika berabere bitti. İkinci on dakika Kenan daha atak ve müs- nur güreşerek puan kazandı ve neti- cede müttefikan galib ilân edildi, aşar - Filippis 61 kiloda Yaşar Yunan Filippisle güreşti. Orta hakemi Yagoslav Rih- ter, Yaşar bir dünya şampiyonuna yakışır şekilde dalma hâkim güreşti. Yunanlı sıkışık vaziyetlerde minder- den kaçıyordu. İlk on dakikada Yaşar galib sayıldı. İkinci devrenin ilk üç da- kikasında Yaşar altta bâşladı, çok gü- zel kapandığı için Yunan hiç bir oyun tatbik edemedi. Yaşar üste geçtiği vakit Yunana nefes aldırmıyan oyun- larla rakibini ezmeğe başladı ve güzel bir salto ile 13 dakika 17 saniyede ra- kibinin omuzlarını yere getirmeğe mu- vaffak oldu. Yaşar uzun uzun alkış landı. Yusuf Aslan - Polihironlu 66 kiloda Yusuf Aslan Yunan Poli. hironiu ile güreşti, Yusuf Aslan haki- katen Aslan gibi saldırışlar yaparak rakibini sindirmeğe muvaffak oldu. Yunanlı muhakkak bir tuştarı kurtul- mak üzere mütemadiyen kaçıyordu. Nihayet hakem müdahale etmeğe ve Yunana ihtar vermeğe mecbur oldu. Bu sefer Yunanlı güreşçi hakeme gös- termeden favüller yapmağa başladı ve bu arada Yüsuf Aslanm yüzüne elile vurarak burnunu kanattı, İlk on da» kika berabere bitti, İkinci on dakika Yusuf daha seri ve verimli güreşti. Nihayet 14 dakika 36 saniyede kanad oyunu tatbik ede- rek tuşla gatib geldi, Marku - Fişer 73 kiloda Yunan Marku Yugoslav Fişerle güreşti. Orta hakemi Sadullah. Yunan daha ilk dakikada yere düştü ve bir daha da ayağa kalkamadı. Bi- rinci devre bu şekilde zevksiz ve heye- cansız geçti. İkinci devre gene çok durgun geçiyordu. Orta hakemi gü- reşçilere canlanmaları için ihtarda bulundu. Neticede Yugoslav ekseriyet- le galib ilân edildi. Mersinli Ahmed - Kabaflis 79 kiloda Mersinli Yunan Kabafl!s- | le güreşti. Ahmed güzel dalışlarla Yu- nani sarsıyor ve göz âçlırmıyordu. | Kabaflis Ahmedin karşısında dayana- miyacağını anladı ve kaçmağa başla- | dı. Fakat nihayel yakalinark 13 da- | kika 27 saniyede tuşla mağlüb oldu. Böylece Ahmed beşinci Balkan şampi- yonasının ilk şampiyonu olmak şere- fini kazandı, Halk ahmedi çılgınca al- kışladı. Mustafa - Mesner 87 kiloda Mustafa Yugoslav Mes- nerle güreşti. Mustafa hemen Yugos- ları yakaladı ve altına aldı, yavaş yar vaş çevirerek bir dakika 6 saniyede tuş yaptı. Böylece ikinci şampiyoniu- ğu da Mustafa sayesinde kazandık. Seyirciler Ahmedle Mustafayı uzun uzun alkışladılar. Beş dakika istira- © “Dünya gamplyonu eşsiz güeşçimiz Yaşar. hatten sonra ağır sıklet başladı: Çardis - Vesiç Yunan Cardis Yugoslav Vesiçle gü- reşti. Kuvvetli bir güreşçi olan Yugos- lav Yunanı 6 dakika 40 saniyede tuş- la yenmeğe muvaffak oldu. Güreşlerin son kısmı yarın yapılar caktır, Bu sene de bizim şampiyon ikinci olmlasrı ihtimali kuvvetlidir. Balkan güreş kongresinde Bugün (dün) Balkan gresi Nizameddin Kırşanın riyasetinde toplanarak beşinci Balkan oyunlarına iştirak etmiyen Bulgar, Rumen ve Arnavut ekiplerinin vaziyetlerini tah-| kik etmeğe karar vermişti Bun» dan başka kongrede altıncı Balkan gü- Teş şampiyonasının gelecek eylülde Atinada yapılması karar altına alın- Başlar, Bugünkü maç Bugün Taksim stadında doğu muh- teliti ikinci maçını Gelatasarayla oy- nıyacaktır. Galatasarayın bu maça: Sacld - Salim, Vilastardi - Bedii, Etiyen, Eşfak - Bülend, Hâşim, Nu- bar, Süleyman, Sabri şeklinde çıka- cağı söylenmektedir. Maç saat 16 da başlıyacaktır. Beşiktaş Doğu muhtelitini 6 -3 yendi Doğu futbolcuları dün ilk maç- larını Taksim stadında Beşiktaşla yaptılar. Maç sanat dört buçukta Galatasaray antrenörü Zabonun ida resinde başladı. Doğu muhtellti İstan- bul takımlarında oynıyan Karadeniz- ilerle takviye edilmiş olarak Şu 8 kilde çıkmıştı : Osman - Salim (Galatasaray), Mahmud - İsmali, Hasan (Ankara), Abdurrahman - Murad, Nihat, Muş- tafa, Naci (Fenerbahçe), Asım. Beşiktaş takımı ise bir çok oyuncu larından mahrumdü: Mehmed Ali - Hiristo, Naci - Feyzi, Hakkı, Rifat - Eşref, Şeret, Refet, Haydar, Rıdvan, Birinci devre Karadenizlilerin öö» ha yabancılığından istifade eden Be- şiktaşlılar hâkim bir oyun tutturdu- lar ve ilk on dakika içinde arka ar- kaya üç gol çıkardılar, Bu göllerden Doğu takımı kırılmayıp bilâkis açıldı, ve telikeli akınlar yapmağa başladı. Devrenin ortalarına doğru oyun mü- tevazin bir şekili almıştı. Sık sık Be şiktaş kalesini yoklayan Doğu mu- hacimleri nihayet 35 inc idakikada bir gol çıkarmağa muvafak oldular ve bu suretle ilk devre 3-1 Beşiktaşlılar rın lehine bitti, İkinci devre ayni birinci devre gibi Beşiktaşlıların sıkı hücumlarile baş- on dakika içinde üç gol daha çıkardı- lar, vaziyet 6-1 oldu. Bundan sonra | Kareğenizliler canlandılar ve Beşik- taş kalesini sıkı bir çenbere aldılar, Siyah beyazlılar bütün gayretlerine rağmen Doğu muhâcimlerinin güzel Ve seri akınlarına mani olamıyorlardı. Bu devre bir çok fırsatlar yakalıyan misafir takım oyuncuları kale önün- de fazla acele ettikleri için muhakkak goller kaçırıyorlardı. Bu arada sol açık Murad ve merkez muhacim (ellerine geçen gollük vaziyetleri iyi kullandılar ve arka arkaya iki gol yaparak 6 - 3 mağlüb vaziyete geçtiler, Beşiktaşlı. lar bütün enerjilerine ve çalışmaları na rağmen Karadenizlilerin hâkim oyununu bozamıyorlardı Bu arada sinirlenen Beşiktaş kalecisi Mehmed Ali Doğu soliçine yumruk vurduğu için hakem penaltı verdise de Murat iyi çekemediği için bu fırsattan da is- tifade edilemedi ve böylece Karadeniz- Milerin ilk maçı 6 « 8 bitti, Karadeniz takımı çok enerjik ve çok çalışan bir takımdır. Yegâne ku- surları aralarında anlaşamamaları ve acele etmeleridir, Dün yirmi iki oyun- Ga İçinde sn ila Ankaralı sapa, Hasandı, Tefrika SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur No. 9 4 Serezden çekilen 'bir telgraf £.bdülha- , 22 - 23 temmuz gecesi Selâniğin iş- | lek sokaklarına cemiyetçe duvarlara beyannameler (yapıştırılmış, sabah, sabah halk bu kâğıdlar önünde top- lanmış idi. Beyannamelerin her bi- rinin başında, ellerinde rovelverler, ikişer Inkılâpçı bekliyordu. Orada, burada nutuklar irad edi- Hyordu. Gene ellerinde roveiverler bulunan zabitler bu hatipleri muhafaza edi- yorlardı. Polisler, jandarmalar beyanname- leri kaldırmağa ve bu hatipleri mene değil yanlarına yaklaşmağa cesaret edemiyorlardı. Öğleye doğru sokaklarda kalabalık büsbütün artmıştı. Saat dörtte iş büsbütün alevlenmişti. (Olimpos) meydanı iğne altısa ye- re düşmiyecek derecede izdiham ile dolup taşmıştı. Kristal kahvesinin üstündeki Se- Jânik klübünün balkonundan irad edilen nutuklar Olimpos meydanını dolduran bu halk tarafından şiddet- 16 alkışlanıyordu. (Yaşasın meşruti- yet, yaşasın vatan, yaşasın kanunu esasi, yaşasın millet) nidaları birbiri- ni takip ediyordu. O günlerde üçüncü ordu müşiriyeti yaveri bulunan bay Kâzım Nami Du- Tunun Cumhuriyet gazetesinin 24 temmez 1937 tarihli nüshasında yaz- dığı bir makalede görüldüğüne na- zaran: Selânikte Olimpos meydanınada tekâsüf eden nümayiş geceye kadar devam eylemişti. Büyük bir kafile başlarında mızıka ile cemiyet mer- kezi umumisi âzasının toplandığı avukat Manyasi Zade Refik beyini evi önüne varmıştı. Nümayişçileri — Refik beyi isteriz! Refik beyi! Diye bal İçeride ce çoğaltılan de mühürlemek ve zarflamakla muşgul bulunüyorlardı. Refik bey balkonda görünerek hal- ka bir kaç söz söylemiş, teşekkür et- miş, işinin çokluğundan bahis ve itizar ile halkın müssadesini alarak İçe riye çekilmişti. Fakat bununla nümayişlerin sonu gelmemiş, hâlk kanunu esasinin pa- dişah tarafından kabul edildiğini ha- ber almadıkça dağılmamıştı. Gene bay Kâzım Naminin bildirdi ğine göre, o gün saray müşir İbra- him paşa ile önce şifreli, son saatler- de şifresiz, fakat hep makine başın- da telgrafla muhabere etmişti. Bu telâşlı muhabere öğleden biraz sonraya kadar devam eylemişti. Ni hayet mabeyin, müşir paşaya şü su- all irad eylemişti: (Şevketmaap efendimiz bu haller İ karşısında son çarenin ne olduğunu ladı ve Beşiktaşlılar ayni şekilde ilk | ve soruyor.) Müşir İbrahim paşa da şu cevabı vermişti; (Kanunu esasiyi ilândan başka ça- Te yoktur.) Bu cevap sarayı susturmuştu! Hakikaten bundan başka çare kal- mamış görünüyordu. Manastırda ve Ohride siyasi mev- kuf ve mahkümlar tahliye edilmiş, bütün hüküm ve hükümet İttihad ve Terakki cemiyetinin eline geçmişti. Firzowikte toplanmış Arnayudlar tamamen cemiyet tarafına geçmiş olmalarile Üsküp dahi hürriyet ilânı bareketine iştirâk eylemişti. Cemiyet merkezi umumisi * Firzo- vikteki içtimaa meşrutiyet lehinde bir renk verdirdikten, Osman paşa da Niyazi bey vedaatile Manastırdan Reseneye gönderildikten sonra kıyam programının iki gün içinde ikmali- le üçüncü güne kadar meşrutiyetin kabul ve ilânı için padişaha mühlet vermeğe karar vermişti. Manastır telgrafhanesi Eyüp Sab- Ti bey kuvveti tarafından işgal olun. duktan sonra merkezi umumiden yâ» pılan tebliğe tevfikan cemiyetin en mühim merkezlerinden pazar günü- ne kadar kanunu esasi İlân edilmez. se cereyan edecek hadiselerin mesu- midi kendinden geçecek hale getirmişt liyeti padişaha alt olacağına dair Yıldıza telgrafnameler çekilmişti. Serezden çekilen telgrafnamede cemiyetin talebi terviç edilmediği takdirde ildirilmişti. Bilhassa bu telgraf Abdülhamidi kendinden geçecek hale getirmişti, Maarif Nazırı Haşim paşa meşruti- yetin ilânından sonra neşrettiği (Tezkiri inkılâp) risalesinde bu he- yecanlı günlerde Rumelideki inkılâp teşebbüsleri hakkında devlet vükeli- sının çoğunun halini, durumunu, malümatını şu bir kaç kelime İle gösteriyor: . (O zamanki idarenin ahvalini müfessir olmak üzere şurada bazı fıkraların dercine lüzum gördüm; Vükeli heyetinde idik. Fakat o güne kadar bu vukust& dair ne vü- kelâ meclislerinde, ne de sarayı hü- mayunda asla bir söz işitmemiş idim. Ancak sadrâzam Ferid paşa son bü- Tunduğu mecliste - ki pazar günü idi - dağılmak üzere bulunduğumuz bir zamanda; — Rumeli viâyetlerinde bulunan bazı zabitlerin dağa çıktıkları rivayet olumakta ise de zannıma göre bun- lar söylendiği veçhile izam olunacak bir mikdarda değildir; bir kaç kişi- den ibarettir. Diye söylemişti. Ben Ferid paşa nın bu sözleri, nelüzum üzerine söylediğini bugün hâlâ anlıyamadım. O güne kadar Rumeli ahvali hakkın- da Babiâlide başka malümat istihsal edememiş, bu bâpta hiç bir taraftan resmi bir söz işilmemiştim. Yalnıs bazı ecnebi gazetelerinden malüâmat alıyordum.) Abdülhamid Rumeli ahvali hak kında günü, gününe, hattâ sa- ati, saatine malâmat aldığı, vilâ- Rumeli umumi müfettiş- da mun- Jümat verildiği halde ge- gerek hünkârdan çe- ık sadrâzam Ferid paşanın dey- bu en buhranlı dakikalarında, bü en mühim meselesi hakkında di- ğer vükelâya ağız açmamaları ne kar dar gariptir! Rumeli ahvaline dâir Abdülhamid şehzadelerinin ancak bazıları baba- lari yanına girip çıkan valideleri ve diğer kadın efendi ve hazinedarlar tle ikballer ağzından kulaklar kulağa işittikleri sözlerden pek müphem olâ- Tak Rümelide hürriyet ve kanunu esasi istenildiğini öğrenmişlerdi. Hiç bir şehzadede ve sultanda bundan fazla melümat yoktu. Devletin en kıymetli siyasi sırlart sefarethanelerde gayi olurken zama- nın padişahı düşmandan ır saklar gibi devletin bazı vükelâsına dahilde- ki tehlikeli durumu açmağa rast olmuyordu! Ne olsa, testiden su sızar gibi ku- laklarına bazı Rumeli havadisi gel- memiş olmasına rağmen zerrece İh- timal vermediğimiz bu vükelâ ise işi derin, derin sorup “araştırmağı kendilerine vazife bilmiyorlardı! Abdülhamid Rume'inden gelen tek grafnameleri başkâtip Tahsin paşa- ya okutturuyordu. 24 temmuz saba- hı sadrâzam Said paşa mabeyine da» vet, edildi. Harbiye Nazırı Ömer Rüştü paşa (23 cemaziyelâhir 1328 — 9 Recep 1326) ile makamlarında ipka olun- duklarına teşekkür için mabeyine gelmiş olan Maarif Nazır Haşim, Tophane müşiri Zeki paşalar ile et kânı harbiye relsi Şakir paşa da vü- kelA odasında idiler, Sald paşa ma- beyine gelince Abdülhamidin nezdi- ne isal olunmuştu. Padişah ile aralarında şu muha- vere geçmişti: “—Abdümamid — Manastırda müşir Osman paşayı dağa kaldırmışlar! Se- bep nedir? Sald paşa — Sebebini bilmediğim gibi dağa götürüldüğünü de bilmi. yorum! Hünkâr — Ben bildiğim halde nas sil oluyor ki siz bilmiyorsunuz? (Arkası var)